Etiket arşivi: Ege’deki haklarımızdan vazgeçmemizin

BÜYÜK RESMİ GÖRMEK

Em. Amiral Türker Ertürk

BÜYÜK RESMİ GÖRMEK

Geçtiğimiz Pazartesi günü Ergenekon ve Balyoz davalarını izleyen bir grup CHP Milletvekili Silivri’den “ Adalete, hukuk sistemine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne pusu kurulmuştur. Bu pusuya bunu hazırlayanlar kendileri düşecektir. ” açıklamasını yapıyor ve devamında “Hukuk, masumiyet karinesi ve adil yargılama hakkı ayaklar altına alınmıştır.” diyor.
Bu söylenenler doğrudur ama yeterli değildir. CHP Milletvekilleri tarafından kamuoyuna açıklanan bu tespitler büyük resmin yalnız bir bölümüdür. Esas olan büyük resmi görmek, görebilmek ve bunu halkımıza tüm çıplaklığı ile anlatmaktır. Bu toprakların çıkarlarını savunan siyasetçi olmanın ve yurtseverliğin gereği budur.
Niçin adalete, hukuk sistemine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne pusu kurulmuştur? Her cinayetin bir nedeni vardır ve hiçbir şey tesadüfi değildir. O zaman bu pusu cinayetleri niçin işlenmiştir? Bu cinayetleri kim işlemiştir? Kimler yardım ve yataklık etmiştir? Açıklanması gereken bunlardır.
Bu soruların cevabını vermeyen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarına karşı işlenen
bu cinayetlerin nedenlerini Türk Halkının anlayabileceği bir şekilde büyük resmi ortaya koymayan açıklamalar ve ifadeler yasak savmaktır, dostlar alışverişte görsün türü faaliyetlerdir.

Türkiye çıbanbaşıdır.

Esas hedef Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ne uygun olarak dönüştürülmesidir. Çünkü ABD ve İsrail’in bölgedeki hegemonik amaçları ve planları için başka bir Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Lozan tapusu, kuruluş felsefesi, üniter ve laik yapısı, Türk üst kimliği, bölünmez bütünlüğü ve ulusal çıkarlarına odaklanmış yaklaşımları ile bir Türkiye Cumhuriyeti emperyalist amaçlar için “Baş ağrısıdır“ ve “çıbanbaşıdır.”

1 Mart 2003 Tezkeresinin reddi bardağı taşıran son damla olmuş ve tetiğe tam 4 ay sonra basılarak 4 Temmuz 2003’te Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başına çuval geçirilerek operasyonlar zinciri başlatılmıştır. Balyoz bunlardan bir tanesidir.
Bazı insanlarımızın “1 Mart 3003 Tezkeresini kabul etseydik ve Irak’a ABD ile beraber girseydik bunlar başımıza gelmeyecekti. “ şeklinde düşündüklerini biliyoruz. Bu görüş, ABD’nin bölgeye yönelik emperyal amaçlarını ve planlarını anlamamışlığın ifadesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı çuval geçirme ile başlayan operasyonlar dizisini sadece öç alma mantığı ile izah etmek çok ama çok yanlıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüştürülmesi ve bölünmesi Büyük Ortadoğu Projesi’nin olmaz ise olmazıdır.
AKP bunun için kurdurulmuş ve desteklenmiştir. Bu proje içinde er veya geç Türkiye Cumhuriyeti’nin koruyucu kurumları olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve yargıya sıra gelecekti. Tezkere sadece tetiğe daha erken basılmasına neden olmuştur.
Bugün ülkemizin bir iç savaş arifesine gelmesinin, halen akan kanın, Suriye’ye terör ihraç etmemizin,
tüm komşularımızla kanlı bıçaklı hale gelmemizin, Maliki’ye düşman olmamızın, Barzani’yi desteklememizin, Ege’deki haklarımızdan vazgeçmemizin, Yunanistan’a karşı “süt dökmüş kedi gibi“ davranmamızın, İran ile bir savaşa doğru tırmanmamızın Ergenekon’la, Bolyoz’la, Bastil (Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe) zindanlarında yatan kahramanlarla, TSK’ya ve hukuk sistemimize kurulan tuzaklarla organik bir ilişkisi vardır. Yeni anayasa bunlar için vardır ve eğer başarabilirlerse Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne uygun hale getirildiğinin hukuki metni olacaktır. Halkımızın ise yeni bir anayasa talebi yoktur.

Darbeciler yargılansın

Tüm ulusal değerlerimize bu nedenle saldırılmakta, bayramlarımız yasaklanmakta, ortaçağ eğitim sitemi geri getirilmekte, milli kahramanlarımız ve Atatürk’ümüz karalanmaktadır.
Bunları görmeden sadece “TSK’ya, adalete ve hukuk sistemine tuzak kurulmuştur.“ demek yeterli değildir. Ya büyük resmi hiç göremediniz, ya da gördünüz ama arkasındaki güç nedeniyle söylemek istemiyorsunuz.
Onun desteğini olarak mı AKP’ye alternatif olmak istiyorsunuz?
Bu köşenin yazarı, genel seçimlerden önce Kemal Kılıçdaroğlu’na gitmiş, teğmenlere ve TSK’ya karşı kurulan tuzakları ve nedenlerini belgeleriyle anlatmış ama somut yanıt ve destek alamamıştır.
Bunun nedenini başka yazılarımda açıklayacağım.
Hal böyle iken Kılıçdaroğlu, seçimler öncesinde ve sonrasında “Darbeciler yargılansın, irtica tehdidi yoktur, kimse bana yargıda ve poliste cemaat yapılanması vardır dedirtemez.“ başlıkları ile özetlenebilecek açıklamalarda bulunmuştur.
Öbür yandan Atatürk’ü katliamcı ilan eden Hüseyin Aygün’e sahip çıkılmış, ulusal duyarlıkları olan insanlar partiden temizlenmeye çalışılmış, partinin kurucu ilkeleri olan 6 Ok’a sahip çıkılmamış, cemaate şirin gözükmeye çalışılmış, Cumhuriyetimizin kırmızı çizgilerinden vazgeçilebileceği görüntüsü verilmiş, Libya tezkeresinde emperyalizme destek sağlanmış ve yürürlükteki 1982 Anayasa’sına göre bu Meclisin
yeni anayasa yapma yetkisi yok iken, yeni anayasa yapma çalışmaları içine katılarak anayasal suç işlenmiştir.
CHP’yi bir operasyon ile ele geçiren ve kendini YCHP olarak adlandıran yeni yönetim, bugüne kadar yaptığı icraatlar ile bölgemiz ve ülkemiz için kotarılmaya çalışılan emperyalist planları anlamış gibi gözükmemektedir. Fakat CHP tabanı onlardan farklı düşünmektedir.
Halkımıza anlatılması gereken, büyük resimdir. Tuzaklar ise ana hedefe giderken yapılan taktik saldırılardır.
Ayrıca, günaydın!
Şimdiye kadar nerelerdeydiniz? Ülkemiz kan kaybediyor ve yurtsever insanlar zindanlarda çürüyor.

Saygılar sunarım.

İLK KURŞUN, http://www.ilk-kursun.com/haber/117863, 7.9.12