Etiket arşivi: düşük kur – yüksek faiz politikası

Berberin doları yetmez!

Berberin doları yetmez!

Vatandaş müdahalesi doları ancak kısa süre frenleyebilir. Uzmanlar bu müdahaleyi “Merkez Bankası yaparsa güven tesis edilir.” diyor.

Sayime BAŞÇI
SÖZCÜ, 06 Aralık 2016

(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Berberin doları yetmez

Dolarını sat kampanyasına toplumun her kesiminden destek geliyor. Şirketler hesaplarını TL’ye çevirirken, berberden, manava küçük esnaf da kampanyaya destek veriyor. Ancak, ekonomistler kampanyaya kuşkuyla bakıyor.

Dünya FX piyasalarının 5 trilyon dolarlık bir işlem hacmine sahip olduğunu hatırlatan analistler, vatandaşın yastık altında tuttuğu dövizin böyle bir piyasada dolardaki dalgalanmayı durdurmaya yetmeyeceğini belirtiyor. Kurdaki yükseliş devam ederken, küçük yatırmcının yaklaşık 25 milyar dolarlık satış yaptığı dikkate alındığında, bu kez vatandaşın müdahalesinin kurdaki yükselişe tampon olması zor görünüyor.

06szt09a_ist_izm_ant_trb_ank_adn_yeni_siyah

Kurdaki dalgalanmayı durdurması beklenen vatandaşın 93 milyar doları bankalarda, 200 milyar doları ise yastık altında toplam 293 milyar doları var. Bu miktar, toplam rezervleri 100 milyar dolar olan Merkez Bankası‘nın kaynakları ile kıyaslandığında oldukça büyük bir rakam. Çünkü, Merkez Bankası’nın kasasında nakit 23 milyar doları bulunuyor. Siyasi riskler dolayısıyla tırmanan gerilimin baskısı ile kurdaki yükseliş devam ederse vatandaşın 293 milyar dolarının da kısa sürede tükenmesine karşın, dalgalanma devam edebilir. Ekonomistler, güven ortamının yeniden tesis edilmesi durumunda vatandaşın zaten TL’ye dönmeyi tercih ettiğini belirtiyor.

25 MİLYAR DOLARLIK SATIŞ YETERSİZ KALDI

Kapital FX Araştırma Uzmanı Enver Erkan, vatandaşın şu ana kadar kademeli olarak 25 milyar dolar tutarında döviz satışı yaptığını açıkladı. Bu satışa rağmen doların tarihi zirveleri test etmeye devam ettiğine vurgu yapan Erkan, şöyle devam etti:

  • “Türkiye’de vatandaşın yastık altındaki dövizini altına çevirmesinin
    dolar kurunda bir etkisi olmayacaktır.”

FX piyasasında günlük işlem hacminin 5 trilyon dolar tutarında olduğunu açıklayan Erkan, “Vatandaş elindeki doların %20’sini bozdurması durumunda yaklaşık 50 milyar dolar tutarında olacak.” dedi. Erkan, asıl önemli kısmın opsiyon piyasası olduğuna dikkat çekerek, opsiyon sözleşmelerinin nominal büyüklüğünün 20.1 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Vatandaşın dövizi 11 gün dayanır !

  1. AHL Forex Kaldıraçlı Alım Satım Müdürü Veli Kocatürk, “Uluslararası döviz piyasasının büyüklüğünün yaklaşık 6 trilyon dolar olduğu düşünülüyor. Bu rakamın binde 3’ünün TL varlıklar üzerinden gerçekleştiği düşünülürse, 18 milyar dolarlık bir işlem hacmi TL’ye yön veriyor diyebiliriz. Bu rakam günlük olarak piyasa koşullarına göre 2 kat artabiliyor. Böyle bir durumda 11 günlük hacme denk geliyor.” dedi. Dolar talebinin önemli olduğunu vurgulayan Kocatürk, “Darbe girişimi sonrası satılan 10 milyar dolar çok kısa sürede fazlasıyla yerine konuldu. 200 milyar doların yerine konulması kurda rekorların tazelenmesine de sebep olabilir.” diye konuştu.
    ===================================
    Dostlar,

    Erdoğan, acı çaresizliğini itiraf ederek

  • “Tulumbada su yok, tulumbada su kalmadı, tulumbaya su gerek..”
    demek zorunda kaldı..

    AKP – RTE, ekonomiyi tükettiklerini ve elde (Hazine’de) döviz kalmadığını dünya kamuouyu önünde ilan etmek zorunda kaldı.. Her ne denli yabancı kaynaklar mali tablomuzun perişanlığını bizlerden daha iyi biliyorlarsa da, Erdoğan’ın bu davranışı ayrı ve yeni riskler doğurabilir. Nitekim Dolar 3,5 TL’de bir miktar kararlı gözüküyor.. Yılların düzeltmesini yapıyor bir bakıma.

AKP – RTE uzun yıllar Türkiye’yi “düşük kur – yüksek faiz” politikası ile yönetti. 2003-2007/8 arasında ülkeyi kanatıcı ve ulusal serveti dışarıya aktarıcı bu politikanın sonuna gelindi. Dış borç 426 milyar Doları buldu. Toplam borç, AKP’nin görev aldığı Kasım 2002’den günümüze, 80 yılın toplam borcu 221 milyar dolardan 3 katına erişti..

Herhalde “birileri” AKP-RTE’yi “tuzak ekonomi politikaları” (!) izlemesi için gene “kandırdı”!?
Şimdi sıra sadık müritlerin kara gün güvencesi yastık altı dövizlerine el koymaya geldi.. Maşallah yalaka – yılışıklar da az değil, AKP-RTE’nin kamuoyu oluşturma – toplum mühendisliği yaratıcılığına (!) şapka çıkarmalı. Ne var ki, sıradan halkın yoksullaştırma yüzünden portföyünde ciddi döviz birikimi yok.. Avuç içinde kar gibi erimeye ve krizin yarattığı açlığın homurtusunda hızla yutulmaya mahkum.. Merkez Bankası’nın da en çok 30-40 milyar dolar dolayında serbestçe kullanabileceği aktifi var. Haliyle gıdım gıdım kullanabiliyor..

Derken Tunus’tan 2. el 78 milyon Dolara aşırı (ultra) lüks, 13. devlet uçağı alınıyor!? Niçin??!!
Yazıklar olsun!
Elde avuçta varolan dövizi de gayya kuyusuna atalım, sonra olağandışı bir durumda ne yapacağız?? Ambargo uygulanırsa zorunlu dışalımaı (ithalata) nereden akreditif açabileceğiz?? Karnımızı doyuracak yeterli tarım ürünü bile üretemiyoruz!

Bu arada, birkaç milyar dolarlık kamu ihalelerini Hazine garantili konsorsiyum kredileri ile yürüten ve

  • “Tayyip bey idolüm, tapıyorum… “
  • Milletin a….sına koyacağız..” diyen AKP karunları ne yapıyor, yapacak acaba??

İvedilikle yapılması gerekenlein başında her türlü israfı en üst düzeyde kısmak geliyor.
Örneğin Tayyip beyin ultra lüks kaçak sarayının harcamaları..
Bu binanın en az yarısı kapatılmalı, kalan yarıya sıkışarak tasarruf yapılmalıdır.

Kamu – Özel Ortaklığı masalıyla başlatılan ve ülkenin geleceğini ipotek altına sokan
milyar dolar mali portreli “yatırımlar” (!) askıya alınmalıdır.
Akkuyu ve Sinop, maazalah İğneada nükleer güç santralleri de..
ÜRETİM VE DIŞSATIM seferberliği ile dış ticaret açığı, cari açık azaltılmaya çabalanmalıdır.
Bu amaçla Irak ve Suriye ile ilişkiler doğrudan görüşme ile hızla normalleştirilmeli ve bu komşu ülkelerle ticaret ve turizm canlandırılmalıdır. Normalleştirilen ilişkilerle askeri harcamalar düşecek, 3+ milyon Suriye – Irak yurttaşı ülkelerine döncek ve bize çok yönlü yük çok ciddi düzeyde düşecektir.
Yapılacak epey şey var…
Usta ekonomi yazarı Sayın Mustafa Pamukoğlu‘nun sitemizde yer verdiğimiz önemli yazısı birkaç kez okunmalı ve çok yerinde önerileri hızla uygulanmalıdır..

Sevgi ve saygı ile.
07 Aralık 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com

Türk iş dünyasını döviz kuru vurdu.. EKONOMİDE SULAR ISINIRKEN

 

Türk iş dünyasını döviz kuru vurdu!

Dolar, TL karşısında geçen yıla göre %8 değerlendi.
2013’teki kur artışı firmaların kârlarını eritmişti.
MÜSİAD’ın anketine göre işadamlarının %62’si
2014’te de kurdan olumsuz etkilendi..

Döviz kurlarında görülen hızlı yükseliş sanayicileri olumsuz etkiledi.
İthalata bağımlı yapısı nedeniyle yüksek döviz borç stokuna sahip Türk özel sektörünün, 2013 yılında Türk lirasında görülen %20-22 oranındaki devalüasyon sonucu
net kârı erimişti. Fortune Türkiye dergisinin 500 büyük şirket için açıkladığı rakamalarda net kârda görülen erime %13.2 olmuştu.

2014’te de kurlar 2013’e kıyasla daha yavaş artsa da Dolar kuru Türk lirası karşısında
geçen yıla göre %8’e yakın değerlendi. Kurdaki bu artış sanayicileri olumsuz etkiledi.

YÜZDE 62’si OLUMSUZ ETKLENDİ
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak’ın, MÜSİAD Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı’nda, üyeleri arasında yapılan bir ankette verdiği rakamlar da bunu gözler önüne serdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın da katıldığı toplantıda, MÜSİAD Değerlendirme Anketi’nin sonuçlarını da paylaşan Olpak,
şu bilgileri verdi:
“Ankete katılanların %31’i, ihracatlarında artış, %17’si ise azalma olduğu yönünde
yanıt verdi, %52’sinin ise ihracatları değişmedi.Döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar üyelerin % 62’sini olumsuz etkiledi,
olumlu etkilenenlerin oranı yalnızca %0.08 oldu.

Üyelerin %39’u, 2014 yılının firmaları açısından ‘daha iyi’, %36’sının ‘aynı koşullarda’,
%25’inin ise ‘daha kötü’ geçtiğini belirtti.
Üyelerin %49’unun yurt içi satışları arttı, %24’ün ise satışları düştü.
Üyelerin %48’i geçen yıl yeni yatırımlar yaptı, %22’sinin yatırımları azadı.’’
BÜYÜMEDE HIZ KAYBI 
Toplantıda ekonomik büyümeye ilişkin de değerlendirmede bulunan Nail Olpak,
geçen yılın 3. çeyreğindeki büyümenin, beklentilerin altında kalmasının önemli nedenlerinden birini şöyle anlattı:
“Son yıllarda adeta kronikleşen cari açığı düşürmek amacıyla iç talebin kısılmasının karşılığı alınırken, bunun büyümeye yansıması, beklenen şekilde, olumsuz olmuştur.”
Olpak, “Büyümedeki bu hız kaybı analiz edildiğinde, dış talebin büyümenin lokomotifi olma özelliğini sürdürmesine rağmen, 3. çeyrekte, bir önceki yılın aynı dönemine göre azalış gösteren kamu ve özel sektör yatırımları dikkat çekmektedir.” diye konuştu.Kamu ve özel sektör yatırımlarındaki bu düşüşün etkenlerinden birinin Merkez Bankası’nın faiz politikası olduğunu ifade eden Olpak, faiz oranlarında indirime gidilmemesinin nedenlerinden olan enflasyon oranlarında da geçen ay dışında düşüş sağlanamadığını söyledi.

======================================

EKONOMİDE SULAR ISINIRKEN…

Dostlar,

Sular giderek daha da ısınmakta.. Artık kanka MÜSİAD bile sesini “temkinli” olarak yükseltmekte.. Sermaye bu; tunç yasası “maksimum kâ” dır ve bu yasa İslami sermaye için de kesin olarak geçerlidir. Hatta dinin, pek çok çıkara – nefse araç edilişinin yanı sıra,
ticarete de araç kılındığının sayısız örnekleri vardır.

AKP 3 Kasım 2002 seçimlerini kazanıp Kasım ortasında hükümet kurduğunda 1 $ = 1,60 TL idi.. Günümüzde 2,40’a koşmaktadır.  Bu rakam, Dolar’ın 12 yılda % 50 değer kazandığını, Dolar karşısında yıllık basit aritmetik ortalama ile erimenin %4 dolayında olduğunu
ortaya koyar. Üstelik düşük kur – yüksek faiz politikasına karşılık.. Çifte kavrulmuş yani..
Bir yandan enflasyonun üstünde reel faiz, bir yandan da ana paranı değerlenmesi..
FED % 0.25 puan / yıl Dolar faizi verirken siz net % 2 – 2,5 (8 – 10 katı) fahiş tefeci faizi ödeyerek sıcak para gereksiniminizi ekonomiyi kanatarak karşılamayı sürdürdünüz..  
Bu arada TCMB döviz rezervlerine neredeyse 100 milyar Dolar eklediğiniz masalını da yurdum insanına ikide bir vaaz ederek..

TL’nin 12 yıl boyunca kesintisiz, ortalama %4’lük edeğer yitirmesine ortalama %1,3 – 1,4 dolayında nüfus artışını ve de muazzam yolsuzlukları katın.. Son ikisi birlikte, en insaflısı ile 2 puan sayılsa; Dolar karşısındaki % 4’lük erimeyi de katınca %6 bulursunuz. Eh AKP’nin
12 yıllık ekonomik başarımı da (performansı da) yıllık ortalama büyüme rakamı olarak
%6-7 aralığında. “Net büyüme” oranını arıyorsanız geriye %1 ya kalır ya kalmaz..

Pekii, görünür iyileşme nerede?” diye sorulur ise; yaklaşık 60 milyar Dolara varan özelleştirme talanı girdilerinde. Dikkat buyurun “geliri” değil “girdisi” demekteyiz..
Artık onlarında bittiğini geçen yıl Maliye Bakanı Mr. Mehmet Simsek itiraf etti.

Ek olarak toplamda 221 milyar Dolar olarak alınan borcun 700 milyar Dolara erişmesinde,

12 yılda toplam 500 milyar, yılda ortalama 40 milyar Dolar borç yüklenmesinde..
Nerdeyse 2014 sonu TUG (toplam ulusal gelir – GSMH) rakamı 800 milyar Dolara erişiyor.
Yani geleceği tüketerek (haydi “çalarak” demeyelim..)

Bir de kaynağı belirsiz serseri sıcak para var. Bu sonkine resmi tablolarda
“net hata noksan kalemi” denilmekte kamufle etmek için.. Namuslu paranın kuması adeta.. Nazlı, kaprisli, şımarık, maliyeti yüksek (düşük kur – yüksek faiz baskısı) hatta tehditçi ve şantajcı..

“Giderim haaa, çıkarım haa..”

Son yıllarda yüz milyar Dolar / yıl dolayında dış ticaret açığı, 50 milyar Dolar’ın altına inmeyen cari açık, % 70 – 80 dışalım (ithal) girdiye mahkum ilkel dışsatım (ihracat)..
Bir de 23.5 milyar Dolarlık IMF borçlarının tasfiye edildiği cakası..

12. CB – Yarıbaşkan Bay RTE ailelerden 5 çocuk isterken, ekonomiden sorumlu Başbakan Yrd. Ali Babacan, işsizliği azaltamayacaklarını çünkü işgücüne katılımın yüksek olduğunu.. buyurdu önceki gün.. Yani, açıkçası hızlı nüfus artışı baskısından yakındı. Üretmeyen, dolayısıyla istihdam da yaratmayan dışa bağlı hastalıklı ekonominin özürünü biraz da
hızlı ve gereksiz nüfus artışına bağlayarak.. Her yıl 1 milyona yakın genç insanın işgücü havuzuna – işsizlik havuzuna dolduğundan, becerebilirse ancak bir bölümünün işgücü piyasasına katılabildiğinden yakındı..

Bu ne yaman çelişkidir?

**********

Çare ÜRETİM EKONOMİSİDİR… 

Devlet öncülüğünde ılımlı devletçilikle planlı, üretken ekonomidir..
Henüz başka reçete keşfedilmedi..
AKP – RTE’nin de başını ekonomik çıkmaz yiyecek..
Olan yine Türkiye’ye, özellikle de emekçilere olacak.
Türkiye artık küresel kapitalizmin post-modern neo-kolonisidir.
Bu lanetli zinciri tez elden kırmak hepimizin boynunun borcudur.
İlk hedef de 2015 Haziran’ında AKP’yi iktidardan indirmektir.

Sevgi ve saygı ile.
08.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net