Etiket arşivi: Dr. Aytekin Ertuğrul

OSMANLI DEVLETİ 1881’de YOK EDİLMİŞTİ


OSMANLI DEVLETİ 1881’de YOK EDİLMİŞTİ

Ne parası, ne pulu, ne çulu ne de kul’u kalmıştı

Yakisikli_portresi

 

Dr. Ali Nejat ÖLÇEN

 

 

Sayın Dr. Aytekin Ertuğrul, değerli arkadaşım, size yanıt veren o kişinin  gerçekleri çarpıtmakla kendisini görevlendirdiğini, o amaçla tarihsel gerçekleri görmezden gelen zihinsel katılığa saplandığını dikkate alarak onu ve ona benzeyenleri ikna edeceğinizi sanmayınız. Onlar aslında daha önce belirttiğim şizofrenizm’in tutsaklarıdırlar. O ve onun benzerleri, AKP iktidarı dahil dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşarak kendi zihinlerindeki aksak kanıları yaşamaya başlamışlardır. Gerçekten yana olanlara ve onların zihinlerindeki kanılara karşı düşüncelere kapalı hasımdırlar. İkna edilemezler, ikna edilmemek göreviyle yükümlüdür zihinleri.

Bu vesileyle tarihsel bir gerçeğin altını çizmekle yetineceğim. Osmanlı devleti 1881 Muharrem Kararnamesi ile birlikte Düyun-u Umumiye Yönetimi tarafından ele geçirilmiş yok edilmişti. Para basma yetkisi Osmanlının elinden alınmış, Osmanlı’nın vergi almak gibi  devlet olabilmenin koşulu bile Düyun-u Umumiye’nin yönetimine geçmişti.

1881 Muharrem Kararnamesi’nin işlevi, adı konulmadan 20 yıl önce (1860) Fransız ve İngiliz sermayesi ile kurulan bir banka Osmanlı borçlarının mahsup (kesme) işlerini %0.5 komisyon karşılığı (madde 3) yerine getirecek, Osmanlı’nın bankayı denetleme yetkisi sürse de  yönetimine karışamayacaktı. 3 Haziran 1863 günlü Ferman ile Osmanlı ülkesindeki İngiliz ve Fransız ortak sermayesiyle kurulan Osmanlı Bankası adındaki bu kuruluş, Osmanlı devletinin gelir ve giderlerini yönetmekle görevlendirilmiş, Osmanlı’nın Maliye Nezareti (Maliye Bakanlığı) bu bankaya devredilmişti. Öylelikle Muharrem Kararnamesinden önce  Osmanlı Devleti diye bir devlet yok edilmiş, yalnızca iskeleti kalmıştı. Çünkü, bütçesini yönetmek görev ve yetkisi de bu yabancı bankanın eline geçmişti. Hatta 10 ilde şube açma yetkisi de tanındı. Her şube için Osmanlı 5000 altın lira ile borçlandırılacaktı.

Osmanlı devletinde Fransız Frank’ı, İngiliz Sterlin’i ve Venedik Taler’i ı dışında ABD Doları hiçbir zaman dolaşıma girmemiştir. Neden, çünkü ABD ile dış ticaret ilişkileri başlamamıştı. Başlayamazdı çünkü Osmanlı Akdeniz’de kapalı kalmış bir kara ülkesine dönüşmüştü. (Bakınız. Ali Nejat Ölçen. Kendini Yokeden Osmanlı, 2. baskı, 2008, s.256-8)

Bir gerçeğin altını çizerek konuyu sonlandıracağım:

1617-95 yılları arasında 5 padişahın hepsi toplam
106 yıl kafes içinde yaşamaya
mahkum edildiler!

Bu dramın dizgesi aşa­ğıdaki gibidir:

1617-1623 arası padişah Mustafa I……………  17  yıl kafeste
1640-1648     “        “      İbrahim I……………. 22  yıl      “
1648-1687     “        “      Mehmet IV ………….  5  yıl       “
1687-1691     “        “      Süleyman II……….. 40  yıl       “
1691-1695     “        “      Ahmet II……………..22  yıl      “
Kafeste geçen yaşam…. Toplam:…………. 106  Yıl       “

Bu çizelge hemen her şeyi açıklıyor. Daha sonra padişah olan

Mahmut I (1730-54) 27 yıl;
Osman III (1754-57) 51 yıl;
Mustafa III (1757-74 ) 27 yıl;
Abdulhamid I (1774-89) 43 yıl;
Selim III (1789-1807) 15 yıl;
Mustafa IV (1807-8) 18 yıl

kafes içinde yaşadıktan sonra  padişah ol­manın şaşkınlığı içinde, padişah oldular.

Yeryüzünde hiçbir devletin kraliyet ailesi böylesine insanlık dışı dram yaşamamıştır.
Kendisini yok oluşa sürükleyen nedenlerin arasında bu Hanedan yozlaşmasının etkisi olduğunu da unutma­mak gerekir. Ömrünün bir bölümünü kafes içinde geçirmiş olan padişahlar, devleti değil kendilerini bile yönetmekten yoksun düşmüşlerdi.
Düyun-u Umumiye’ye teslim olmanın nedenlerinden biriydi bu. (Bkz. age, s. 376)

Böyle biline, Osmanlıya özlem duyulmaya. (15.8.2015)

================================================

Dostlar,

Sayın Dr. Ali Nejat Ölçen (Mühendis + Ekonomi doktorası)
Cumhuriyetimizden kronolojik olarak 1 yaş daha büyük bir pırlantadır..

O da ATATÜRK Cumhuriyetimizin kurumlarının, eğitim sisteminin bir ürünü,
bizlere armağanıdır.

Yazısı yukarıda.. Ne ekleyelim ki??
“Düyun-u Umumiye” günümüzde “Genel Borçlar İdaresi” diye çevrilmekte ancak bu
retorik (sözel) tuzaklı adlandırma, genç kuşaklarda bu yıkıcı emperyalist Kuruma ilişkin
doğru çağrışım uyandırmamaktadır. Sayın Ölçen durumu ürkünç çıplaklığıyla açıklamıştır.

Günümüzde Osmanlı’ya öykünme ne hazin bir zavallılıktır..
Zerre tarih bilgisi ve bilinci olmaksızın insanlar böylesine zavalılaştırılıyor..

Bu sitede daha önce yer verdiğimiz kapsamlı bir Osmanlı dosyamız var..

  • YENİ OSMANLICILIK HASTALIĞI’nın Yeniden Servis Edilmesi Nedeniyle
    Osmanlı Devletinin Kuruluşunun 700. Yılını Kutlamanın Abesliği ve 

    ATATÜRK’ün Osmanlılar Hakkında Görüşleri..
31 sayfalık bu çalışmamızı okumak için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayabilirsiniz..

Sevgi ve saygı ile.
28.10.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Ankara Sahaflar 9. Kitap Fuarı : 20 Şubat – 1 Mart 2015 ve Yakıcı Türkiye Gündemi…


Ankara Sahaflar 9. Kitap Fuarı : 20 Şubat – 1 Mart 2015


Sayın Dostlar,

Ankara’da 20 Şubat 1 Mart tarihleri arasında düzenlenen
Ankara Sahaflar 9. Kitap Fuarı’
na ilişkin haber aşağıdadır.

Saygılarımla ilgileriniz beklenir.

Dr. Aytekin Ertuğrul

Tıp Doktoru- Yazar Op. Dr. (E) Dz. Tbp. Alb. Aytekin Ertuğrul
Ankara’da ATO (Anklara Ticaret Odası) Kongre salonu- Söğütözü- Ankara’da düzenlenen Sahaflar 9. Kitap Fuarına katılacak ve 7 kitabını imzalayacaktır.
Alınan bilgilere göre fuara TESUD (Türkiye Emekli Subaylar Derneği’nin)
D-21’deki standında katılacak ve 26 Şubat 2015 Perşembe günü saat 14-18 arasında kitaplarını imzalayacaktır. Kitap fuarına çok büyük ilgi gösterilmiş olup yalnızca
TESUD standında imzaya katılacak yazarların bir bölümü şöyledir :

Em. Oramiral Nusret Güner
Yazar Müyesser Yıldız
Yazar Yavuz Selim Demirağ  
Em. Tümamiral Soner Polat
Em. Tümgeneral Naci Beştepe 
Em. Tümamiral Cem Gürdeniz
Em. Tuğamiral Aziz Cem Çakmak
Em. Alb. Hasan Atilla Uğur
Em. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin
Em. Tümamiral Ali Semih Çetin,
Teğmen M. Ali Çelebi…  

gibi tanınmış yazar ve emekli subaylar da imza günlerine katılacaklardır.
Ayrıca TESUD Genel Başkanı (E) Korgeneral Erdoğan Karakuş,
E. Tümamiral Cem Gürdeniz,  Em Alb Ümit Yalım ve Teğmem M. Ali  Çelebi
birer konferans vereceklerdir.

Ayrıca öbür standlarda Vural Savaş, Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Hulki Cevizoğlu,
Prof. Dr. Ümit Özdağ, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, Sabahattin Önkibar, Tuncay Özkan, Erdal Sarızeybek, Bilal N. Şimşir, Mehmet Ali Güller, Saygı Öztürk, Yılmaz Dikbaş, Güldal Mumcu
gibi sayısız tanınmış tanınmamış yeni yazarlığa başlamış 250’den çok yazar kitapları ve söyleşileri ile fuara katılmaktadırlar.

Yazar Op. Dr. Aytekin Ertuğrul aşağıdaki 7 kitabı ile fuara TESUD (Emekli Subaylar Derneği) standında D-21’de yer alarak katılacaktır.

  1. Gafletteki Yöneticilerin Anayasayı İhlal Bütçeleri
  2. Kuvay-i Milliyeci Türk Siyasetçisinin El Kitabı
  3. Atatürk Yolunda Uyarmalar -1
  4. Atatürk Yolunda Uyarmalar-2
  5. AKP Anayasa Mahkemesi’ne Verilmeli midir, NEDEN?
  6. Durmak Yok Yola Devam
  7. Cerrahi Doğum Kontrolü Yöntemlerine Genel Bakış..

    NOT: İmza Günü 26 Şubat 2015 Perşembe saat 14-18 arasında D-21 no’lu TESUD standındadır.==================================

    Dostlar,

    Tüm dış ve maşası iç uzantıların engellemeleri ve boğma çabalarına karşın yine de ülkemizin hatırı sayılır bir Aydınlanma kültürü ve birikimi var. Yüzlerce birikimli yazarın binlerce yapıtı her yıl ülkemiz ekin (kültür) varsıllığına ekleniyor..

    Ergenekon vb. iğrenç kumpas davalar bir anlamda geri tepti..
    Kurban edilmek istenen komutanlar, askerler, sivil aydınlar, gazeteciler… yüzlerce değerli kitap yazdılar.. Bunları okuyabilmek, sancılı içeriklerine karşın gene de büyük keyif..

    Ülkemiz bu cendereyi de kıracak ve Yüce ATATÜRK’ün aydınlık yolunda ilerlemeyi sürdürecek. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın..

    AKP ve şürekası da mutlaka yargı önünde halka hesap verecekler..
    SİVİL GERİCİ – DİNCİ – FAŞİST DARBE ile ülkeyi ele geçirme girişimlerinin bedelini ödyecekler.

    Şu saatlerde TBMM’de deyim yerinde ise meydan muharebesi / CAN PAZARI yaşanıyor..

    AKP’nin mücahit vekilleri, muhalefet vekillerini deyim yerinde ise tekme tokat döverek, sindirerek, TBMM’yi militan gibi yöneten Meclis Başkan Vekilleri eliyle
    123 maddelik hukuk ucubesi bir torba yasasyı daha dayatıyorlar.

    Sözde İÇ GÜVENLİKMİŞ… Masal…
    Derdin molotof ise tek maddelik yasa değişikliği yetmiyor mu? 123 madde neyin nesi??

    TBMM’den CHP’li parlamenterler feryat ederek adeta imdat çığlığı atıyor..
    Söz bitti, yapılacak bir şey kalmadı :

    1. Halkı Meclise çağırıyoruz..
    2. Sine-i Millete dönme dışında seçenek kalmadı…

    *****

    CHP, MHP ve HDP birlikte topluca TBMM’den çekilirlerse AKP dımdızlak orda kalır ve
    felç olur…

    AKP ülkeyi resmen, gerici -faşist darbe ile ele geçirmiştir.

    Pekiştirme – yasallaştırma kılıfı uydurulmaktadır.

    Bu oldubitti ülkeyi iç savaşa sürükler.. 

    AKP, başta bay RTE olmak üzere derhal geri adımla İÇ GÜVENLİK YASA TASARISINI çekmeli, doruğa ulaşmış olan toplumsal gerilimi indirmelidir.

    Toplumsal gerilim hızla normalleştirilmelidir..
    Nefret – şiddet söylem ve eylemleri derhal son bulmalıdır..

    Lütfen yangını daha çok büyümeden söndürelim..

    Duyuyor musunuz en azından sağduyulu AKP’li vekil ve akiller, yöneticiler??
    Vebaliniz giderek büyüyüyor ve sizi boğacak..

    Sevgi ve saygı ile,
    22.02.2015 

    Dr. Ahmet Saltık
    www.ahmetsaltik.net

Rennan Hoca’ya yazalım… 113. Sessiz Çığlık eyleminde söylediklerimiz


Rennan Hoca’ya yazalım…
Kart gönderelim..

113. Sessiz Çığlık Eyleminde Söylediklerimiz YouTube’da..

son_ders_27.11.14


Dostlar,

Artık gerçekten “pek ünlü” olan Saygın ve yürekli bilim insanı
Prof. Dr. Rennan Pekünlü,
dün, 28.11.2014 günü Foça açık cezaevinde 2 yıl 1 aylık “cezasını” (!?) çekmeye başladı..

Aydınlık insanlar O’na eşlik ettiler..
Adeta bir “şenlik” havasında, insanlık tarihine not düşecek bir “Ders” ten sonra
O’nu Foça Cezaevi‘ne dek geçirdiler..

Rennan hoca bir kez da Evrim’i, Evren’in oluşumunu, gökyapıyı anlattı Türkiye’nin
pek çok yöresinden gelen dostlarına..

Yakın dostu, Ege Üniv. öğretim üyelerinden ve TÜMÖD İzmir Şubesi Başkanı
Sn. Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, 2 yılı aşkın bir zamandır vargücüyle olayı
Türkiye’ye duyurdu ve kamuoyu oluşturdu, Rennan hocaya destek verdi..

Yorulmadı… Şimdi ise “Hapiste” Rennan hocaya arka vermeyi sürdürüyor..

O’na yazmamızı, destek iletileri yollamamızı istiyor..

Ne denli yerinde ve insan duyarlığı ile dolu bir istem ve girişim..

Tam da zamanı.. Rennan hoca çoook güçlü, her devrimci gibi..
Kendini, Yüce ATATÜRK’ün Bursa Söylevi’nin gereğini doğrudan yapmak ile yükümlü sayacak ve gereğini yapacak denli güçlü ve öncü, örnek..

O görevini yaptı..

Şimdi bizler O’na hiç olmazsa iletilerimizle omuz vermeliyiz.

İlk günler önemlidir, uyum sağlayana dek hoca depresyona girmesin..
Ne de olsa insanoğludur ve de bir hekim olarak söyleyelim;
DEPRESYON BİR İNSANLIK HAKKIDIR..

Posta Adresi    : Foça Açık Tarım Ceza İnfaz Kurumu
Yenibağarası Foça İzmir, 35680 Foça / İzmir
TEL: 0 232 827 10 02
FAKS: 0 232 827 10 01
CEP : 0506 600 62 54
FOÇA AÇIK CEZA EVİ WEB SAYFASI
http://www.focaacik.adalet.gov.tr/

Prof. Dr. Kayhan KANTARLI
TÜMÖD İzmir Şb. Başk.
e-mail: kayhankantarli@gmail.com
Tel: (0532)-6301473
************Meslektaşımız Dr. Aytekin Ertuğrul şu notu paylaşıyor :

  • “Prof. Dr. Rennan Pekünlü Türk Milletinin 1071 den bu yana Anadolu’da dahili ve harici bedhahlara karşı verdiği olum kalım savaşlarının onurlu en son gazilerinden biridir. Şahsi menfaatlarını müstevlilerin siyasi emelleri ile birleştirme gafletinde olmayan Tüm Türk milletinin gönlündeki yerini almıştır…”
Bu gün (29.11.14) biz de 113. SESSİZ ÇIĞLIK Eyleminde Ankara’da konuyu işledik.
Video kaydını YouTube’a şu dakikalarda yüklüyoruz..21. yy’ın Galileo Galilei’sini yarattı AKP iktidarı akıl dışı yönetimiyle.Rennan hoca kendi deyimiyle “hiç teslim olmadı” ki!
4,5 aylığına hapse girdi..
Çıkacak ve kaldığı yerden ANADOLU AYDINLANMASI‘na çok değerli katkılarını sürdürecek.Tarih boyunca olduğu gibi gene AYDINLANMA kazanacak..

Karanlıkların yaratıcısı yarasalar hesap verecek / tarihin derinliklerinde
çürüyüp gidecekler.. Adları bile anımsanmayacak ya da lanetle – nefretle anılacaklar..

İnsanlık, insan aklı iyice “olgunlaşana” de bilmeyiz kaç vakit daha,
şiddeti giderek azalacak da olsa, benzer acıları çekmeye devam edeceğiz..

Elbette dayanacak ve yaşamı daha onurlu, daha barışçı, daha adil…
bir düzene dönüştürmeyi sürdüreceğiz.. Akıl ve bilimle, örgütlü toplumla..

Aydın sorumluluğu tam da bu değil mi??

113. Sessiz Çığlık eyleminde bu bağlamda söylediklerimizi izlemek için
lütfen tıklar mısını?? http://youtu.be/JTY2goA4xFY (yaklaşık 8 dakika)

Sevgi ve saygıyla.
29.11.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Gnk. Bşk. Org. Necdet ÖZEL’in başına gelenler.. ve dostça öneriler..


Gnk. Bşk. Org. Necdet ÖZEL’in başına gelenler.. ve dostça öneriler..


Dostlar
,

Gnk. Bşk. Org. Necdet ÖZEL paşanın başına gelmedik kalmadı..
Önceki ay ağır bir zona enfeksiyonu geçirdi ve günlerce hastanelik oldu, birkaç hafta çalışamadı. O günlerde kendisine bir açık mektup yayımlayarak, kimi yüksek rütbeli kendisini eleştiren yurtsever ve tertip davalarla ağır biçimde mağdur edilmiş subay ve eşlerinin Orduevlerine girişini yasaklamak, başkaca haklarını sınırlamak, yeni yasaklar getirmek.. gibi yersiz işlerle uğraşacağına ülke sorunlarına odaklanması çağrısı yapmıştık (16.7.14). Bu mektubumuz binlerce kez tıklanmış ve çok okunmuştu..
(Genelkurmay Başkanı Sn. Org. Necdet ÖZEL Paşa’ya Açık Mektup
http://ahmetsaltik.net/2014/07/16/genelkurmay-baskani-sn-org-necdet-ozel-pasaya-acik-mektup/). Şimdilerde, elverişli konjonktür gereği olsa gerek, Yargıtay C. Başsavcılığı Paşa hakkında dava açmak istiyor. Paşa’nın “Rahatsız edici” (!?) sözlerinden  2 yıl geçtikten sonra.. Kimi “akiller” in suç duyurusu demek ki zaman aşımına uğramadı.. Koca C. Başsavcısından daha iyi bilecek değiliz ya..
Sn. Hasan Erbil 21.5.2011’de bu göreve atanmıştı Görev süresi 4 yıl.. 8 ayı kaldı..

Yargıtay Büyük Genel Kurulunca gösterilen 5 adaydan biri olursa, 12. CB – Yarıbaşkan RTE tarafından gene atanabilir bu yüksek ve saygın göreve.. (Anayasa md. 104 ve 154)

Her neyse..

Necdet paşa 2 yıl önce doğruları / yap(ıl)ması gerekenleri söylemişti.
Keşke daha çok yapabilseydi ya da çoğunu yapabilseydi de bugün bu açmazda olmasaydık..

Gene de Paşa’yı bu sözlerinde içtenlikli ise, bize O’nu bu konjoktürde desteklemek düşer.

T.C.’nin 28. Genelkurmay Başkanı değil ama Türkiye’yi bölünme eşiğine getirenler, soyup soğana çevirenler yargılanmalıdır. Başsavcı o zaman halkın C. Başsavcısı olur…

T.C.’nin Genelkurmay Başkanı sıradan bir devlet memuru değildir

ve kamuoyu O’nun -dolayısıyla TSK’nın- görüşlerini merak etmekte,
bilmek istemektedir. Bu durum demokrasinin bir gereğidir. Sıradan bir
devlet memurunun konuşmasını yasaklamak da demokrasi dışıdır üstelik.
Bu AKP rejiminin karşı olduğu 3 Y’den biri “Yasaklar” değil miydi??

“3 Y karşıtlığı” ile iktidar olmadılar mı 3 Kasım 2002 seçimleriyle?

  • Yasaklar – Yoksulluk – Yolsuzluk… 

3’ünde de yerin dibine batmadılar mı??
Akiller” in buna hiç aklı ermez mi??

Bakın dostumuz Duran Aydoğmuş neler yazmış??

*******

Sevgili Dostlar, !!!

Şimdilerde böyle paşalarımız var mı? Ben yine de umudumu kesmiyorum.
Haklı olarak diyeceksiniz ki;

“TR’nin getirildiği şu yürekler acısı durumunda da meydana çıkmayan paşa
daha ne zaman çıkar meydana?

Bade-i harab-ül Basra (Basra harap olduktan sonra mı?!”)

 
Geldiğimiz şu duruma bakın hele! Şimdiki paşamız her nasılsa birkaç yıl önce“PKK’yi bitireceğiz, ülkeyi böldürmeyeceğiz”

demiş…Demez olay-mış; paşayı yargılayacaklar-mış böyle dediği için!
Keşke seslendirmeseydi de, fiiliyata geçseydi şimdilerde bu durumları ne kendi
ne de ülke insanı yaşardı. İşte fiiliyatla neticeyi alacak yerde, lafı ile uğraşırsan,
günün birinde bunun hesabını sorarlar birileri!

Sana ne yani, 600 bin kişilik silahlı gücünle ülkeyi kurtarmak!
Senin görevin mi yani memleketi kurtarmak!
Senin görevin, amirlerine iyi itaat etmek, susmak oturmaktır!

Eğer bu sözlerinden dolayı yargılanırsan, senden sonraki meslektaşlarından
birisi de senin gibi konuşursa, onun başına da aynı senin başına gelen gelecektir. İşte konunun özeti ve püf noktası da budur aslında.
Degül mi?
 
Saygılarımla.
Duran Aydoğmuş
13.09.2014

**************************************

Bir emekli deniz tabip albay meslektaşımız Dr. Aytekin Ertuğrul daha da öfkeli :

  • Artık sözün bittiği yerdeyiz. Genelkurmay başkanımızın görevi PKK’yı bitirmektir.
    TBMM görevi denk bütçe yaparak enflasyonu bitirmektir. TBMM Denk Bütçe yaparak enflasyonu bitirmezse PKK silahla bitirilemez. 14 Mayıs 1950’den bu yana Ankara’ya Anayasaya ve Atatürk ilkelerine uygun bir hükümet ve
    TBMM gelmemiştir. 
    Balık baştan kokar. Genelkurmay başkanımız bunları söyledi diye O’nu yargılayacak babayiğıtin aklından kuşku duyulur. Artık  Ankara’da Anayasaya uygun yemin ettiğiniz Atatürk ilkelerine uygun hükümetler ve TBMM’ni Türk Milleti dört gözle bekliyor. 

    Kömürle odunla fasulye ile, hayali vaatlerle kandırılarak kazanılan oylar esas değildir.

    Esas, bu yurdun her yanını kanları iler sulayan “Ya istiklal ya ölüm” diyen şehitlerimizin amaçlarıdır. Bu amaçlara uygun hareket etmeyenlerin
    tek adı vardır… 

*******************

Evet Sayın Özel,

T.C.’ne sıtkı sadakatle ve 4 elle sarılmanın zamanı geldi de geçiyor da..

Ne yapacaksanız tez elden yapmalısınız..
Görünen o ki yarın ağzınızı bile açamayabilirsiniz!..

Sevgi ve saygıyla.
13.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Dr. Ertuğrul’dan yeni kitap : ‘Durmak Yok Yola Devam’


Meslektaşımız Opr. Dr. Aytekin Ertuğrul’un Yeni Kitabı Yayımlandı…

aytekin_ertugrul

E. Deniz Tabip Albay Opr. Dr.Aytekin Ertuğrul’un
yeni kitabı yayınlandı.

Bugüne dek yayımlanan 14 kitabı bulunan ve
15. kitabı yayımlanan Dr. Ertuğrul, bu kitabına

‘Durmak Yok Yola Devam’ adını verdi.

 

DURMAK_YOK_YOLA_DEVAM_A_ERTUGRUL

 

Togan Yayınlarının Mart 2014 seri kitapları arasında yer alan Op. Dr. Ertuğrul’un, ‘Durmak Yok Yola Devam’ adlı kitabı bu ay sonunda piyasaya sürülecek.

 

 

Yayımlanan 15. kitabına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Opr .Dr. Aytekin Ertuğrul :

Durmak yok, yola devam, aslında bir Kuva-yi Milliye söylemidir.
Ancak bu güzel deyim bugün AKP iktidarınca, ‘1600 – 10 Ağustos 1920 arasındaki
Sevr rotasına devam’ anlamında kullanılmaktadır. Durmak Yok Yola Devam,
adını koyduğumuz kitabımız Sayın Yekta Güngör Özden’in önsözü ile
Togan yayınları arasında yayınlanmıştır. Bugün, ‘1600-1920 yılları arasındaki
Sevr rotasındayız. Bunun böyle olduğunu artık her Türk;

– hayatın zamlanması,
– paramızın her geçen gün erimesi,
– altın ve döviz fiyatlarının katlanarak yükselmesi,
– iç ve dış borçlarımızın tavan yapması
– ve AKP iktidarının öbür tüm uygulamaları ile görmekte ve değerlendirmektedir.

Kitabımızda bu gidişin kanıtlarını, uygulamalarını, Türk aydınlarının değerlendirmelerini ve hukukumuzun içine düşürüldüğü acıklı durumları bir roman okur gibi okuyacaksınız” dedi.

*******************

Biz de, çalışkan ve üretken meslektaşımız Dr. Aytekin Ertuğrul’u bu yeni kitabı nedeniyle kutluyoruz. İlk fırsatta edinecek ve dikkatle okuyacağız.

Sevgi ve saygı ile.
27 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AKP’yi Türk Milletine Şikayet Ediyoruz!

Dostlar,

Meslektaşımız, emekli deniz tabip albay Sayın Op. Dr. Aytekin Ertuğrul
heyecanlı bir ileti göndermiş..

  • AKP’yi Türk Milletine Şikayet Ediyoruz!

Paylaşmamak olmazdı..

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 7.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================

Op. Dr. Aytekin Ertuğrul‘un

aytekin_ertugrul

AKP’Yİ Türk MİLLETİNE ŞİKAYET Ediyoruz
Kitabından alıntı
“…Dinimiz bizatihi laik bir dindir. 
Çünkü: “Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” Hadis-i Şerifi Yüce peygamberimize aittir. Bu Hadis-i Şerifin anlamı yukarıda açıklanmıştır. Kuran’ı Kerimin ilk emri “OKU” dur Allah kelamıdır. Viyana kapılarına kadar dayanan Osmanlı İmparatorluğunu gerileme devrine ve SEVR masasına oturtmak için batılı haçlı düşmanlarımız kutsal dinimizi kullanmada başarılı olmuşlardır. O tarihte de tıpkı bu gün olduğu gibi( Ilımlı İslam) Türk milletini yıkmak üzere hurafelerden din yaratılmış. Yüce Peygamberimizin hadisi bir kenara konulmuş. Bütün yapılan uygarlık keşiflerine “GÂVUR İCADI” denilmiştir. Böylece bütün bilimsel gelişme ve ilerlemelerden Müslüman Türk Milleti ve devletimiz mahrum edilerek SEVR masasına oturtulmuştur. Atatürk ve silah arkadaşları bilimi rehber alan ve kullanan gerçek dinimize dönmüşlerdir.
“Hayatta en hakiki mürşit bilimdir” ilkesi konulmuş yüce yaratan Allahın “OKU” emrini hayata geçirerek 15 yılda dünyaya örnek bir Türkiye Cumhuriyeti yaratılmıştır. 1950 yılından sonra maalesef batılı haçlılar Atatürk’ün deyimi ile harici bedhahlar dâhili bedhahlarla işbirliği halinde Türk milletini dininden ve bilimden uzaklaştırmak için seferber olmuşlardır. Bu konu artık Türk milleti tarafından iyice anlaşılmaktadır ki bilimden ve “Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” diyen kutsal dinimizden uzaklaştığımız Osmanlı İmparatorluğunun son 300 yılında olduğu gibi bir dönemden geçmekteyiz. Bu yüzden ikinci bölümde de göreceğimiz gibi paramız Atatürk’ten bu yana düşman paraları tarafından 2.000.000 defa ezilmiştir. Sadece AKP döneminde altın temel alındığında hayat %650 zamlanmıştır.
Türk milleti din ve dince kutsal sayılan şeyler istismar edilerek fakr-ü zarurete sürüklenmiştir.
Bir cümle ile özetlersek bilimden ve bilimi Çin’de bile olsa gidin alın diyen dinimizden ayrılan hükümetlerimiz Müslüman Türk Milletini harici bedhahların saldırılarından koruyamamış amansız düşmanların merhametlerine teslim edilmiştir.

  • İslami Cihat çağrıları kol gezmektedir.
Cihat çağrısı yazıp Google’ye girdiğimiz zaman sayfalar dolusu haberlerle karşılaşmaktayız. EK-Z Lahika -1 Cihat çağrısı bir grup Müslüman’ca diğer gurup Müslüman’a karşı yapılamaz. Müslümanların Hıristiyanlara karşı birleştirilmesi için yapılabilir. Cihat çağrısı Haçlı seferini, kazanmak için Müslümanların Müslümanlara yaptığı birlik çağrısıdır. Bu çağrı Atatürk tarafından TBMM toplanırken Türk milletine yapılmıştır. EK-Z Lahika 2 . Müslüman’ın Müslüman’a cihat çağrısı TBMM gündemine de getirilmiştir. EK-Z Lahika–2 Ancak Müslüman’ın Müslüman’ı yok etmesi için yapılan
  • Cihat çağrılarına seyirci kalan müsaade ve teşvik eden yasal işlem yapmayan AKP iktidarının Anayasal suç işlediği her türlü izahtan varestedir.
C) Açık Bütçelerle Enflasyonla Milletimizi Anayasamızın 5., 35. ve 166 maddelerine Rağmen Açıkça  Ezmesi

Milletimiz 1950 yılından bu yana açık bütçeler ve enflasyonla mücadele içinde adeta inim inim inlemektedir. AKP iktidarı da bu politikalara devam etmiştir. Enflasyon, hayat pahalılığı ezilen işçi memur maaşları ve köylümüzün ürünlerini yok pahasına elinden alınması gibi derin sosyal bir yara olarak devam etmektedir. Bu eylem ve davranışların temeli açık bütçedir. Yani gelirden fazla gider yapmaktır. Atatürk ilkelerine göre açık bütçe yapılmamalıdır.
Atatürk diyor ki:

  • “Bağımsızlığın bütünü ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır.”
  • “Milli paranın kudretini beynelmilel buhrana karşı yüksek varlığını masun bulundurmak başlıca gayemizdir.”
  • “TBMM nin denk bütçe yönünde kesin karar sahibi bulunması devletin mali
    ve hatta genel politikası için büyük güvencedir.”(*)

Ne yazık ki TSK leri müdahale dönemleri de dahil Türkiye 1950 yılından sonra denk bütçe görmemiştir. Açık bütçelerin kapatılması malumlarınız olduğu gibi 5 şekilde mümkündür.

  1. Karşılıksız para basarak
  2. İç ve dış kaynaklardan borç alınarak
  3. Her türlü devlet ürünlerine hizmetlerine ve ithal mallara zam yaparak.
  4. Mal mülk satarak: Bu ihanet uygulamasına bir ad uydurulmuştur.  (Özelleştirme)
  5. Yeni vergiler koyarak mevcut vergilere zam yaparak

Yüksek malumları olduğu veçhile neden bunların birer Anayasa ihlali olduğu detaylı olarak ayrı ayrı açıklanmayacaktır. Her uygulamanın vatandaşın parasının değerini düşürmek yaşamak için tüketmek zorunda olduğu maddelere daha fazla para ödemek zorunda kaldığından insan hakları ihlali hukuk devletinin ihlali iç barışın bozulması gibi sonuçlara ulaşacağından anayasamızın 5.35. ve 166. maddelerinin ihlalidir. Bütçeleri açık yaparak açıkları mal ve mülk satarak kapatmak Cumhuriyetimizi iflasa sürüklemenin kesin delilidir. İşte bu gün bu nedenlerle doğuda bir avuç eşkıya milletvekili kaçırıyor, devlet görevlilerini rehin alıyor, yol kesiyor, toplu tecavüzler düzenliyor ve hatta okullara havan topu ile saldırmakta hiçbir engelle karşılaşmıyor.

Açıklanan nedenler muvacehesinde açık bütçeler söz konusu ağır durumların doğmasına neden olduklarından ağır bir Anayasa ihlali eylemidirler.
Sen AKP’li misin? Otur şuraya, konuşma ve dinle               :Sen yaptın Libya’da zulmü,
Sen yaptın Mısır’da zulmü,
Sen yaptın Suriye’de zulmü,
sen sebep oldun Irak’taki iki milyon insanın ölmesine 1 milyon kadının dul kalmasına..

Senin konuşmaya hakkın yok.
Dinle ve tövbe et!!!