Etiket arşivi: “Diyanet hurafe üretiyor..”

Çarpıcı 5 Yansı İle 13 Ocak 2015 Türkiye Gündemi

Çarpıcı 5 Yansı İle 13 Ocak 2015 Türkiye Gündemi

Slide1
Slide2Slide3Slide4Slide5

AKP iktidarı irticayı – huraefyi beslemeyi sürüdürüyor..

Türkiye’yi geri götürmeye çabalıyor.. Nafile çaba..

Aslında AKP’nin kafasında köktenci bir şeriat düzeni de yok sanırız;
çünkü kendi alıştıkları lüks yaşam düzenine de uymaz..

Haa, Suudi Arabistan’da olduğu gibi yüksek surların içinde her türlü safahat sürdürülürken
halka sokakta zorla din polisiyle şeriat dayatılabilir mi; Türkiye oraya dek sürüklenebilir mi??

Hiç kusura bakmasınlar.. o denli uzun boylu asla değil..
Bu topraklarda laikleşme – sekülerleşme taa 1839’lardan beri sürüyor…
Yakınlarda tamamlanacak olan da şeriatçı darbe değil,
ATATÜRK’ün AYDINLANMA DEVRİMİDİR!..

Tabii devrimlerin “sürekli” olduğunu da aklımızdan çıkarmıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
13.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Diyanet’in fetvalarını hazırlayan kafa


Dostlar
,

Rahmetli Prof. Dr. İlhan Arsel, Hukuk profesörüydü.. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde uzun yıllar öğretim üyeliği yaptı ve Anayasa Hukuku dersleri verdi. AYDINLANMA bağlamında çok değerli kitaplar yazdı (Listesi aşağıda.. 7.2.2010’da, 89 yaşında ABD’de yaşamını yitirdi.).

  • Aydınlanmadan murat aklın inançtan bilimin de dinden özgürleşmesi idi.

Yobazlar Prof. Arsel hocanın yazdıklarına yanıt veremediler ama O’nu bu ülkede yaşayamayaz duruma getirdiler. Hoca, yaşamını can güvenliği nedeniyle ABD’de sürdürmek zorunda kaldı. 7 Şubat 2010 pazar günü, Florida‘da yaşamını yitirdi.

Prof. Arsel, “DİYANET HURAFE ÜRETİYOR” diyordu.

DİB‘da (Diyanet İşleri Başkanlığı) değişen bir şey yok.. Tersine daha da militan bir anlayış egemen. Devasa boyutlara varan kadroları, 8 bakanlığın ödeneğine denk
ve TÜBİTAK‘ın birkaç katı bütçesi, muazzam varlıkları yöneten vakıflarıyla DİB Türkiye’de adeta bir sektör.. Son başkan da (Prof. Ali Görmez) “sahaya inmekten” (?!) söz etmekte ne demekse..

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Karslı’nın makalesi de aynı yolda.. Karslı’nın, Diyanet’in yayın organında yayımlanan “Tesettür Emri ve Kadın” başlıklı yasısı aşağıda..

Hala, Nur 31‘in anlamını çarpıtarak Kuran’ın kadının örtünmesini buyurduğunu söylemeyi sürdürüyorlar..

Bizim bu makalede anlatılan öykü ile ilgili çok ama çok yalın bir sorumuz var :

  • Tanrı’nın huzurundan kovulan Şeytan her nasılsa Cennet’te kalmaya devam etmektedir ve Adem Baba ile Havva Ana’yı Cennet’te suç işlemek için ayartabilmektedir öyle mi? Cennet, suç işlenebilen bir yerdir; Şeytan tarafından ayartılarak suç işleyen ise ilk peygamberdir öyle mi?

İslam dinine bu vb. akıl ve mantık dışı hurafeleri üreten ve yayanlardan başka düşmana gerek var mı?

Bu yüzden değil midir ki; Dünya nüfusunun ancak % 16 kadarı (6 kişiden 1’i) Müslümandır ve bu oran Ateistlerin oranına hemen hemen denktir. Hıristiyanlar ise Müslümanların 2 katı oranındadır.. Son din İslamiyet, İsa’nın dininin yandaşlarını ikna edememiş ve aşamamıştır. İslam dünyasında hızlı nüfus artışına karşın Müslümanların oranı Dünya nüfusunda giderek düşmektedir..

Bu gidiş nedendir? İnsanları dinden – imandan çıkaran, İslamiyetten uzaklaştıranlar hoca kılıklı birileri midir? Bu eylemin karşılığı nedir? Gerçek Müslümanlar hiç bu ciddi sorunlar üzerinde düşünmezler mi??

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 28.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=====================================

İşte Diyanet’in fetvalarını hazırlayan kafa

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Karslı’dan inciler…
Diyanet'in_hurafeleri

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dinel konularda en yüksek karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulu’nun üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Karslı,
Kuran’ın kadınlara örtünmeyi emrettiğini belirterek “Çünkü kadının bedeni bir süstür. Dolayısıyla değerlidir ve korunması gerekir” dedi. Kadınların bedensel çekiciliklerini toplumsal yaşama karşı değil, eşlerine karşı sergilemeleri gerektiğini de ifade eden Karslı, Adem ve Havva’ya değinirken, “Cennette şeytan, insanın elbiselerini soymakta ve mahrem yerlerini açığa vurmayı başarmaktadır. Kıyamete kadar şeytan insanı bu konuda rahat bırakmayacak ve beden mahremiyetine hürmetsizlik göstermesi için elinden geleni ardına koymayacaktır” diye ekledi.

Karslı’nın, Diyanet’in yayın organında yayımlanan “Tesettür Emri ve Kadın” başlıklı makalesinde yer alan yorumlarından bazıları şöyle:

* Şeytan, huzuru ilahiden kovulduktan sonra ilk girişimini Adem babamız ve Havva anamıza karşı yaptı. Bu sırada onlar cennette bulunuyorlardı. Vesvese ile üzerlerine vardı. Amacı, yasak ağaçtan onlara yedirmek, elbiselerini soyup edep yerlerini kendilerine göstermekti. Onları ayartmak için elinden geleni ihmal de etmedi. Neticede amacına ulaştı. (Araf7/20-22)

* Görüldüğü gibi daha ilk karşılaşmada, cennette şeytan, insanın elbiselerini soymakta ve mahrem yerlerini açığa vurmayı başarmaktadır. İlk yaratılış sahnesinde Rabbimiz bir başkasını değil de bu konuyu bizlere hatırlatmıştır. Elbette ki bu, ilahi bir hikmet sebebiyledir. O da, herhalde şudur: Kıyamete kadar şeytan insanı bu konuda rahat bırakmayacak ve beden mahremiyetine hürmetsizlik göstermesi için elinden geleni ardına koymayacaktır.

* Aydınlanma süreci insanın dini değerlerden kopması, kendi kendisini kutsaması sonucunu doğurdu. Her alanda özgürlük, insana verilendeğerin bir yansıması olarak görüldü. Dolayısıyla örtünme, kadının örgütlüğünün önünde bir engel kabul edildi. Geleneksel uygulamalarıterk ettiği ölçüde insanın özgürleşeceği düşünüldü. Belki de insanlıktarihinde ilk defa müstehcenlik bu denli sosyal bir görünüm kazandı vedünyanın hâkim kültürü haline geldi. Bütün bunlar, kadının bedeniüzerinden yapıldı. Onun kişiliği değil, dişiliği öne çıkarıldı.

İslami değerler sistemi, iffetli fert, iffetli toplumu hedefler. Bu sebeple beden mahremiyetini korumaya büyük önem verir. Kadının da erkeğin de kendini sergilemesini ve teşhir etmesini onaylamaz. Cinsel sapmalara giden yolları kapatır. Cinsler arası ilişkilerde birtakım kurallar koyar. Mesela bakışların haramdan korunması ve tesettüre riayet edilmesi bunlardan bazılarıdır.

* Kuran, Nur suresi 31. ayette kadınlara kendi doğal güzelliklerini ve takılarını namahremlere göstermemeleri uyarısını yapar. Çünkü her iki cins birbirine karşı birer cazibe merkezidir. Bu, fıtratın bir gereğidir. Bu anlamda erkeğin nazarında kadının konumu ayette ziynet/süs olarak nitelendirilir. Ancak Kuran, bunun açığa vurulmamasını, aksine yine ziynet olarak isimlendirilen elbiseye büründürülmesini emreder. Çünkü kadının bedeni bir süstür. Dolayısıyla değerlidir ve korunması gerekir.

* İlahi uyarılar, kadının doğasının bastırılması anlamında yorumlanmamalıdır. Aksine Kuran, burada bir yönlendirme yapmakta ve onun bedensel çekiciliğini ortaya koyma arzusunu toplumsal hayatta değil, eşine karşı sergilemesini hedeflemektedir. (Cumhuriyet, 27 Ağustos 2013)

*******************************************
Prof. İlhan Arsel’in yayınlanmış kitapları    : 

  1. Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı (2008, Kaynak Yayınları)
  2. Şeriat’ın Getirdiği Hoşgörüsüzlük (2008, Kaynak Yayınları)
  3. Kuran’daki Tanrı: Muhammedin Tanrı anlayışı (2007, Kaynak Yayınları)
  4. Şeriat ve Eşitsizlik ( 2006, Kaynak Yayınları)
  5. Cahilliye ( 2005, Kaynak Yayınları)
  6. Şeriat İnsan ve Akıl ( 2005, Kaynak Yayınları)
  7. Diyanet’e Cevap ( 1996, Kaynak Yayınları)
  8. Turan Dursun‘a Mektuplar (1996, Kaynak Yayınları)
  9. Müslümanlık Sınavı (2002, Kaynak Yayınları)
  10. İslam’a Göre Diğer Dinler (2002, Kaynak Yayınları)
  11. Muhammed’e Göre Muhammed (2000, Kaynak Yayınları)
  12. Kur’an’ın Eleştirisi 1-2-3 (1999, Kaynak Yayınları)
  13. Kur’an’daki Kitaplılar (1999, Kaynak Yayınları)
  14. Tevrat ve Incil’in Eleştirisi (1999, Kaynak Yayınları)
  15. Şeriat ve Kölelik (1999, Kaynak Yayınları)
  16. Şeriat’tan Kıssalar I (1996, Kaynak Yayınları)
  17. Şeriat’tan Kıssalar II (1997, Kaynak Yayınları)
  18. Aydın ve Aydın (1997, Kaynak Yayınları)
  19. Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları Din Adamları (1996, Kaynak Yayınları)
  20. Şeriat ve Kadın (1987, Kaynak Yayınları İstanbul, 1. baskı)
  21. Arap Milliyetçiliği ve Türkler (1973 1. Basım, Ankara Üniversitesi
    Hukuk Fakültesi yayını)
  22. Biz Profesörler (1997, Kaynak Yayınları)
  23. Şeriat Devletinden Laik Cumhuriyet’e (1975 ,1. Bs. Ankara Üniversitesi
    Hukuk Fakültesi yayını)
  24. Teokratik Devlet Anlayışından Demokratik Devlet Anlayışına
    (1975, AÜ İlahiyat Fakültesi Yayınları)

İSLAMIN ÖZÜ

Dostlar,

Bilge insan, 91 yaşındaki Dr. Mühendis Sayın Ali Nejat Ölçen, bir hazine değerindeki asırlık birikimini bizlerle paylaşmayı -üstelik sanal ortamda- sürdürüyor!

O’nun birikimini, vardığı sentezin yönünden bağımsız olarak çok değerli kılan, kullandığı bilimsel diyalektik yöntemdir.

Sorunlara

    akıl ve bilim yoluyla eleştirel ve sorgulayıcı yaklaşım

dışında insanlığın kurtuluşu yoktur.

Bir Cumhuriyet çınarıdır O.. Cumhuriyet’in okullarında yetişmiştir, Mustafa Kemal’in evladı dır.. Laikliği, Cumhuriyeti, demokrasiyi, insan haklarını, erdemi, ahlaklı ve çalışkan-üretken olmayı sindirmiştir.

Şimdilerde de İslam kaynaklarının arınması için çaba harcamakta, sorgulamaktadır.

Unutulmasın : Çocuklar 3-5 yaşlarında ne çok soru sorarlar! Yaşamı böylelikle tanır ve kavrarlar.
İnsanın doğasında bu sorgulayıcılık vardır. Sonraları sönümlenir / sönümlendirilir bu doymayan merak..

Oysa insanı insanlaştıran “neden-niçin-nasıl-nerede-ne zaman” (5N) sorularıdır.
Bu özellik yaşam boyu sürdürülmeli, alışkanlık edinilmelidir.

Sormayan insan teslim alınır, köleleştirilir.. Uygarlık ve bilim orada gelişmez..

Bu bakımdan,

    Kur’an da asla ezberlettirilmemeli anlayarak öğrenilmelidir

.

Hafızlık yasaklanmalıdır, insanlığa ve dine bir yararı yoktur, zararlıdır;
ezber zihinsel bir soykırımdır!

“Fanatik İslamcılar”, dikkat buyurun, “Mütedeyyin Müslümanlar” demiyoruz;
bu tür yaklaşımlar karşısında havaya fırlamaktadırlar. Onların bam telidir, oyuncaklarının elinden alınacağı psikolojisi ile bir çocuk gibi saldırganlaşmaktadırlar. Çocuk saldırganlığı masumdur ama.. Bu öyle değil.. fanatik islamcı yobazdır, cana bile kıyar, hiç gözünü kırpmaz.. Toplu kıyım ve vahşetten geri durmaz..
Tarihte yakıcı örnekleri dolu.

Bu bakımdan İslamın dünden günümüze “güncel” (şimdilik) sorunu bu yobaz takımının elinden kurtarılmasıdır.

Prof. İlhan Arsel, “Diyanet hurafe üretiyor..” demişti.
Bu tür sorgulamalara girişmişti. Ülkesinde barındırmadılar.. ABD’ye göç etmek zorunda bırakıldı.

Turan Dursun “Din Bu” başta olmak üzere sorgulayan yapıtları yüzünden öldürüldü.

Aziz Nesin öyle.. Yargıtay Başkanı Ümran Öktem öyle.. (Cenaze namazı engellenmek istendi!)

“Şeytan Ayetleri” kitabı yazarı Salman Rüşdi öyle.. İslamda aforoz kurumu olmamakla birlikte daha beter edildi. İnfaz emri çıkarıldı hakkında..

Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK, evine yollanan bombalo paketle alçakça öldürüldü..

    Fanatik dinci – dini geçim kaynağı eden kesim

hemen “din elden gidiyor -dine hakaret” vaveylası basıyor. Türk Ceza yasasında da dince kutsal sayılan değerlere hakaret diye Anayasanın düşünce özgürlüğü hükümlerine (başlıca md. 25 ve 26, md. 24) aykırı bir madde var..
Fazıl Say bu maddeden hüküm giydi! (TCK md. 125 b ve c, önceki Ceza Yasası md. 175)

Laiklik karşıtı eylem serbest, Hilafet istemek de!

Dahası, böyle bir siyasal parti kurup Anayasa Mahkemesinde oybirliğiyle hüküm giymek
ve ülkeyi yönetmeye devam etmek de!

Ama “dince kutsal sayılan” belirsiz bir içerik yasal korumada!
Dinsel eleştirilerin başında Demokles kılıcı.. Kırk katır mı kırk satır mı, kırk fırın mı??
(Yobaz insan da yakıyor!)

Böyle demokrasi olmaz!

*****************

İslama yapılan kötülükler bununla kalmadı..

Son çeyrek yüzyıldır da “ILIMLI İSLAM” adı altında

    Batı Emperyalizmi İslam dinini buyruğuna alarak adeta terbiye etti

, ehlileştirdi kendince.

    İslam dinini Kapitalist sömürüye “gık diyemez” duruma getirdi

bilinen Cemaat ve başındaki kişi
F. Gülen eliyle..

Bu Cemaatın üssünün Pensilvanya olması her şeyi açıklamıyor mu?
5 kıtada milyarlarca dolarlık yüzlerce okul, Pensilvanya’da çiftlikte korumalı saltanat..
Hangi parasal kaynakla?? Emekli vaiz aylığıyla mı??

Prof. İlhan Arsel henüz KüreseleşTİRme = Yeni emperyalist atak başlamadan ABD’de idi ve İslami yobazlığı sorguladı. Emekli Vaiz İlkokul mezunu F. Gülen gerçekte İslamı koruyacaksa vaaz yeri bu dinin doğduğu S. Arabistan, Mekke-Medine olmalı değil mi?? Peki ya din bilgisi birikimi?

Bu sorgulanmayacak mı? Geçerli hangi belge – diplomaya dayalıdır, ehil midir bunu yapmaya?? Ya değilse??!

*****************

Zaman akıyor.. Dünya nüfusunun 1/3’ü Hıristiyan.. Müslüman oranı % 23 gibi..

Budizm, Hinduizm, Şintoizm ve Ateizm öbür ana dinler ve akımlar..

“Son din İslamiyet”, İsa’nın dinini aşamadı.. Niçin acaba??

Ateistler % 16-17’yi buldu.. Her 6 kişiden biri ve genellikle de çok iyi eğitimliler.. Neden acaba??

Bu gidişle, akıl ve bilim dışı olan her şey dışlandığından, adına “din” de deseniz, insanlar soğuyor ve reddediyor.. Yani yobaz – çıkarcı hatta yer yer uçkur düşkünü dinciler insanları dinden ediyorlar!..

Avrupa’da çoooook uzun onyıllar süren kanlı mezhep (=Dinin farklı yorumu! Niye oluştu acaba??
Hak mezhep ne demek sahi? İslam’da 4 tane hak mezhep?? İslamı 4 farklı yolla anlamak?? Tanrının dini tek değil mi?? Bu farklı yorumlar niye ki??) savaşlarının ardından devlet ve toplum yaşamı ayrılarak dönüşümsüz biçimde SEKÜLARİTE (laik düzen) kabul edilmedi mi?

Dolayısıyla, Hıristiyanlığın 16. yy. ve sonrasında yaşadığı “Dinde Reform” sürecini
İslam dünyası da er ya da geç mutlaka yaşayacak ve İslamiyet bu hurafelerden arındırılacaktır.

İnsanları dinsel sömürü de dahil tüm kötülüklerden koruyacak şaşmaz pusula BİLİMSEL AKICILIKTIR!

Bu sitenin de ana pusulası aynı yöntemdir.

Büyüüüük ATATÜRK de öyle buyurmuşlardı :

*

    “Dünyada her şey için, maddiyat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir;
    bilim ve fennin dışında kılavuz aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, doğru yoldan sapmaktır.

(22.09.1924, Samsun Öğretmenleriyle Konuşma, 1925, Atatürk’ün M.A.D. s. 19)

Sonuç olarak;

Sayın Ölçen’in çabasını çoooook değerli buluyor, katılıyor ve destekliyoruz.

Aklı başında Müslümanların da benzer davranışları insanlığın ve İslamiyetin yararına olacaktır.

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 23.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

======================================================


İSLAMIN ÖZÜ

portresi

Dr. Müh. Ali Nejat ÖLÇEN

Sn. Çetiner Çalış’a ilgileri nedeniyle teşekkür ediyorum. Çünkü, 0.8.2013 günlü iletisinde haklı olarak aşağıdaki soruya yer vermişti:

    Dünya “Hıristiyan-Emperyalizm” koalisyonuna teslim edilmemeli.

demişsiniz. Nasıl olacak bu iş kavga etmeden? Müslüman dünyasının bir araya gelebilmesini ben ihtimal dahilinde görmüyo­rum.

Şimdilerde yanıtı olmayan ve fakat haklı bir soru. Bir gerçek apaçık ortda:

Petrol tükendiğinde ve Ortadoğudaki Islam dünyası kalım dirim sorunsalıyla karşı karşıya kalabilir. O coğrafya (Türkiye’miz dahil) emper­yalizmin eline geçtiğinde bu soru tüm hızıyla güncelleşecektir. Umarım zamanın akıp gitmesiyle soru yanıtsız ve çözümsüz kalmaz!

Islam’ı kendi siyasal ve parasal çıkarı için (alçakça) kullanan Islamcılar’ın elinden kurtarmak konusunu gündeme taşıyan bir başka yazar var mı bilemiyorum.

Tüm kızgınlıkları göğüslemeye hazır­lıklı olarak yazıyor ve söylüyorum ki; Dünyada barış bir gün sağla­nacaksa bu, ancak Islam’ın hümanist ve adaleti öngören ilkelerinin var oluşuyla gerçekleşebilir. Bu gerçeği bugün göremeyen yalnız Islam Dünyası değil, doğayı yok et­mekte olduğunu umursamayan emperyalizm bile
o ilkelere gereksinim olduğunun farkına varacaktır.

Islam’ın kuralları dışında kalan ve fakat özünü oluşturan Ayetlerin hiçbirine Islam Dünyasının sahip çıkmadığı artık kabul edilmelidir. Hatta ne yazıktır ki, cemaat çıkarları, Islam’ın özü olan o Ayetlere sahip çıkmaya engeldir. Kanımca aşağıda belirttiğim ayetleri odak noktasına getirecek yeni bir Islam Öğretisi’ne
gereksinim var. Ben bunu yapmaya çalışyorum.

İki nedenle:

1. Azgınlaşan emperyalizm yerküreyi yokoluşa sürük­lemektedir.

Çünkü emperyalizmin Tanrısı “para” dır.

Onun bu niteliğini en belirgin biçimde bir Alman özdeyişi özetlemektedir:

“Hast du was, bist du das”.(Neyin varsa sen osun).

Bu deyim, yerküreyi yok edecek olan emperyalizmin özlü bir açıklanışıdır.

2. O nedenle doğayı ve insanı korumanın temel ilkelerini Islam’ın kutsal kitabından çıkarıp,
“öğreti” ye dönüştürmek gerekiyor.

Bu gerçekleşebilir mi? Sn. Çetiner Çalış’ın sorusunun özdeki anlamı budur.

Emperyalizm karşıtı yeni bir Islam öğretisi kendisinin de tarihsel güvencesi olacaktır.

O nedenle emperyalizme karşıtlığı Batı dünyasında görmek, bulmak, düşün ve eylem birliği sağlamak ge­rekecek.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiyesi bunu başarabilir.

Bunu sağlamak için kişinin dindar olması, dinin kurallarını titizlikle uygula­ması da gerekmez.
Bu satırları yazan kişi (Ali Nejat Ölçen) Islamın kurallarına uymasa bile, özünü oluşturan ilkelerine
sahip çıkmayı amaçlamaktadır. Neden? Çünkü: Islam Dünyası, henüz o dinin kültür düzeyini kavrayabilmiş değil. Islam’ın felsefesi ve kendine özgü kültü­rüne yerküre ve yerküredeki tüm canlıların gereksinimi olduğunun farkında bile değil.

İşte o gereksimin çözümünü sağlayacak Ayetler:

1. Necm Suresinin 39. Ayeti. Karl Marx’tan 1200 yıl önce: “Say’inden (emeğinden) gayrisi senin değildir.”

2. Maide Suresi’nin 42.Ayeti: “Adaletle hükmediniz. Tanrı, adalet ya­panları sever.”

3. Nisa Suresi’nin 112. ayeti: Bir suçsuzun üzerine kim suç atarsa bu büyük bir iftiradır ve
açık bir gü­nah yüklenmiş olur

4. Hücurat Süresi’nin 12. ayeti: Zan’dan sakınmalarını bildirmekte­dir: Zan’ın bir kısmı zira günahtır.

5. Hücurat Suresinin 11. Ayeti: Birbirinizde kö­tülük aramayın, birbiri­nizi kötü lakaplarla çağırmayın.

6. Saf Suresinin 3. Ayeti: “Yapamayacağınız şeyi söyleme­yin.”

7. Araf Suresinin 43. Ayeti: “Göğüslerinizde kinden ne varsa atmışızdır.”

8. Nahl Suresi’nin 30. Ayeti: “Dünyada güzel iş yapanlara güzellikler vardır.”

9. Maide Suresi’nin 8.Ayeti: “Bir kavme duyulan kininiz sizi adaletsiz­liğe yö­neltmesin.”

10. Asr Suresi: “İnsanlar hüsran içindedir, sabır ve iyilik öğütle­yenler ha­riç.”
İlginç olanı “sabırlı” iyi kişi” olun demiyor. Sabrı ve iyiliği bireysel nitelik olmaktan çıkarıyor, toplumsallaşmasını öngörüyor. Olağanüstü doğru olan bu.

11. Adiyat Suresi’nin 5. Ayeti: “Vay bütün hümeze ümeze güruhuna, mal top­lamış, onu saymaktadır.
Mal kendisini ebedî kılacakmış sanır.”

Bu ayetler yabancı dillere çevrilmeli Batı dünyasına anlatılmalı aynı zamanda Islam’ın öğretisi olarak yaygınlaştırılmalı ve “ahlak” ilkesine dönüştürülmeli.

Çünkü yukarıya aktardığım ayetlerin tümü emperya­lizme, soyguna, israfa, gösterişe, haksızlığa, nefrete ve ahlaksızlığa karşıdır, evren­seldir ve yerkürenin kurtuluşunun çözümüdür.

Birbirinden ayrılmayan bir bütündür bu Ayetler ve Islam’ın özünü betimler. Tümü Islam’ın kurallarından çok daha önemlidir ve ne yazık ki Islam Dünyası, hala bu Ayetleri özümseyecek kültür düzeyine ulaşabilmiş değildir.

Böylesi bir uğraş ilkin ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın görevi olabilmelidir.
Ve bu kuruluş devletten ayrı, özgür ve özerk niteliğe kavuşabilmelidir.
Devletin içinde değil, devletin dışında, devlete karşın Dinin korucusu olabilmelidir.

Kanımca Islamın özü olan bu Ayetler, dünya barışının da yaratıcısı olabilir. Bu satırları yazan kişi,
Islam’ı yalnızca bir din olarak değil aynı zamanda bir yaşam felse­fesi olarak da betimlemektedir.
Bunun savaşımını vermektedir ve bugün kimsenin umursamadığı bu Ayetlere petrol tükendiğinde Islam Dünyası
50 yıl sonra belki sarılacaktır. Şimdiden böylesi ortamı yaratmanın çabasını görev olarak üstlendim.

Çünkü yerkürede tek egemen güç ve tek din, azgınlığın ve felaketin kaynağı olacaktır.

Böyle biline.

Saygılarımla.
21.8.2013

Dr. Müh. Ali Nejat Ölçen