Etiket arşivi: Dislike

Dislike

Dislike

Zafer Arapkirli
Cumhuriyet, 03 Temmuz 2020

Aslında uzun süredir, ve hatta benim gibiler için başından beri içinde bulunduğumuz bir dönemi, bir mevsimi ve belki de bir “çağı” tanımlıyor bu “dislike” sözcüğü. Sosyal medya kullanıcılarının aşina oldukları ama o kitlenin içinde bulunmayanların da haber gündemi sayesinde mecburen öğrendikleri bu sözcük, İngilizce’de “beğenmemek” ya da “hoşlanmamak, hazzetmemek, nefret etmek, antipatik bulmak” gibi anlamlarda kullanılıyor.

Bir de “deep-rooted dislike” derecesi var ki, “derin nefret” anlamına geliyor. Ama bu “aşırılık” içeren versiyonu henüz sosyal medyaya gelmedi.

Bir de “ikon”u var bu sevimsiz tabirin: Baş parmağı aşağı doğru gösterip “indirmek” anlamında veya “in oradan aşağı” gibilerden de terbiyesiz ve edepsiz bir çağrı içeriyor denebilir.

Son günlerin bu en moda tabirinden hareketle, gelin bugün bu köşede farklı bir şey yapalım ve biraz İngilizce dersi çalışalım. Bir nevi “Kamu Hizmeti – Spotu” olarak kısa bir İngilizce tabirler kursu açalım. “Dislike” benzeri genellikle “dis” ile başlayan başka İngilizce sözcükleri de öğrenelim.

Günlük hayatta lazım olur belki.

Discontent: Dargın, hoşnutsuz, gayri memnun, küskün.

Distaste: Tiksinme, iğrenme, ilgisizlik, hoşlanmamak.

Disfavour: Gözünden düşmek, aleyhinde olmak, onaylamayan bir gözle bakmak.

Disapproval: Onaylamama ifadesi,

Disapprobation: Tensip etmemek, uygun bulmama hali.

Disesteem: Saymamak, hürmet etmemek, hiçe saymak, değer vermemek, itibar göstermemek.

Disrelish: Tiksinmek, iğrenmek, hoşlanmamak, beğenmemek.

Disdain: Küçümsemek, hor görmek, tepeden bakmak, tenezzül etmemek, hakir görmek, dudak bükmek, tepeden ve kibirle bakmak.

Detestation: Nefret, iğrenme, tiksinme.

Disgruntlement: Gücenme, dargınlık, kırgınlık, küskünlük hali.

Disagreement: Uyuşmazlık, ihtilaf, fikir ayrılığı, mübayenet, çekişme, uygunsuzluk hali.

Disclosure: İfşa etmek, açığa vurmak, gizliliğini kaldırmak.

Disanvantage: Dezavantaj, zarar, ziyan, sakınca, engel, mahzur, aleyhte bir durum.

Disembark: Bir vasıtadan inmek, bir yükü boşaltmak

Çok mu “Dis” bir yazı oldu?

Peki. Burada keselim.

İyi tarafından bakınca: Bir dolu yabancı sözcük öğrendiniz.

Kötü tarafından bakın: Bugünün gençleri, yabancı dilleri bizden daha kolay öğreniyor ve “patır patır, çatır çatır” kullanmaktan çekinmiyor. Bizim kuşak biraz daha (nasıl desem?) diplomatik davranırdı.

Şimdiki kuşak “Dis dis” çakıveriyor.

Bizden söylemesi.

Kızıştırarak olmaz

İşler yolunda gitmeyince sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar yaratmak ve hatta sorunların nedeni olmayan kesimlerle yani toplumun çoğunluğu ile kavgaya girişmek, hiç de akıllı bir yöntem değil. Ama maalesef, tarih bize gösteriyor ki baskıcı rejimlerin yapabileceği tek şey, başvurabileceği tek yöntem bu.

Dışarı ile kavga et. İçeri ile kavga et. Hatta kendi içinde (istediğin kadar üzerini örtmeye çalış – duyuluyor) kavga et.

Eğitimli, birikimli, donanımlı ve en önemlisi de örgütlü herkesle kavga et. Meslek örgütlerini karşına al. Onların yönetimine kendi görüşünde olmayan ve sevmediğin, dünyaya farklı bakan insanlar seçiliyor diye oraları dağıtmaya, parçalamaya, bölmeye çalış. Avukatı yerlerde sürükle. Doktoru soruşturmalarda sürükle, mühendise parmak salla, öğretmene sopa göster.

Medyanın neredeyse yüzde 95’ini ele geçirmene ve kendine bağlamayı başarmana rağmen, geri kalan yüzde 5’in tek bir satırına, tek bir sözcüğüne, tek bir saniyesine bile tahammül gösterme. Gazeteleri ilan-reklam geliri üzerinden kapanmaya zorla. TV ve radyolara ceza üstüne ceza yağdır. Lisans iptaline götüren yolu aç. RTÜK, Basın İlan Kurumu ve basın savcılıkları üzerinden sürekli sopa, satır, kırbaç salla.

Gazetecilerin hapse atılmaları için sürekli bir kulp bulmaya ve onların bir gün yargı sonucu beraat edecek olsalar bile mümkün olduğu kadar tutuklu kalmaları için uğraş ve tutukluluğu (yani hukuksuzluğu) ceza haline getir.

Sosyal medyayı sen de başkaları da özgürce kullanabildiği ve bunun ülkeye bir zararı değil yararı olduğu halde, orada “senin istediğini yazmayana” bir başka deyişle “yeşil top olmayı reddedene” nefret besle. Üç beş tane (her cenahtan) ahlaksızı bahane ederek, hırsla “kapatma” tehdidinde bulun.

İşçinin, emekçinin tarihi kazanımlarını, emeklilik haklarını, kıdem tazminatlarını filan elinden almaya çalış.

Durup durup “Ayasofya hadisesi” benzeri, uluslararası alanda başımızı fena halde belaya sokacak mevzular icat (evet – kapanmış bir dosyayı yeniden yeniden yeniden açmak, sorun icat etmektir) et.

Sonuç: Dislike…

E, ama olmuyor işte.

Dedeleri-nineleri, babaları-anneleri sussa (ki susmuyorlar artık), bebeler ellerinde Dislike” pankartları ile çıkıveriyorlar ortaya. Hem de öyle bir yerlerden çıkıveriyorlar ki üzerlerine gaz da sıkamıyorsun orada. Plastik mermi işlemiyor o ortamda. Copu vurdun mu kendi ekranını kırıverirsin maazallah.

E, ne yapacaksın?

Soldan sağa: Dislike

Yukarıdan aşağı: Discontent

Çaprazlama: Distaste

Önün, arkan, sağın, solun: Disestee