Etiket arşivi: DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu

DİSK : Anayasa değişikliğinde “Sosyal talepler için tek madde yok”

DİSK

DİSK : 
“Sosyal talepler için tek madde yok”

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır…)

BASINDA DİSK / 10 NİSAN 2017
http://disk.org.tr/2017/04/sosyal-talepler-icin-tek-madde-yok/ ==================================================
Dostlar,

DİSK‘in ilk kadın Genel Yazmanı (Sekreteri) meslektaşımız tıp doktoru (Patoloji uzmanı) sevgili Dr. Arzu Çerkezoğlu’na selam gönderiyoruz öncelikle..

Türkiye daha demokratik bir anayasaya kavuşacaksa, halkoylamasına sunulan metinde
örneğin memur sendikalarına neden grev hakkı yok?? Anayasanın 51, 53 ve 54. maddelerinde uygun bir düzenleme ile bu hak memurlara neden verilmez?

Toplu sözleşme ve grev hakkı olmayan örgüte sendika denebilir mi??
Bu durumun deniz kıyısında kumda kovası – küreği ile oynayan çocuklardan ne farkı var??!
Kaldı ki, memurların toplu sözleşmelerinde Hükümet ile memurlar arasında her yıl doğal olarak anlaşmazlık çıkıyor ve son sözü hep Hükümetin egemen olduğu Kurul veriyor (AY m. 53/4):

  • Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve
    toplu sözleşme hükmündedir.”

AKP iktidarı emekten yana olsaydı, emekçilerin iş güvencesi ve çalışma – yaşam koşullarını iyileştirici önlemler de alırdı.
Üstelik AB’ye üyelik süreçlerinde Sosyal Şart‘a imza koymuş iken!

Emekçi işçilerin sendikalılık oranları 35 yıl önce bile %50’lerde iken günümüzde % 11’e dek indirilmişken, memurlara sendikacılık oyunu oynatılırken… Toplu sözleşme yapabilecek işçiler toplamın yalnızca %5’i iken! Bir başka anlatımla işçilerin %95’i toplu sözleşme / pazarlık olanağından yoksun iken.. Asgari ücret açlık sınırının bile altında ve işçi cinayetleri
tüm hızıyla ülkemizde sürerken;

  • 2016’da 1970 emekçi sermayeye kan ve can vergisi ödetilerek öldürülmüşken!

Herrrr şey AKP için… Herrr şey RTE için…
Herrr şey AKP – RTE imparatorluğu için…
Herrr şey AKP – RTE’ye dokunulamaması için, soru sorulamaması için..
Herrr şey AKP – RTE’nin yargılanmasının hemen hemen olanaksız kılınması için..
Herrr şey AKP – RTE’nin işlediği suçların saklı – gizli Anayasa ile affedilmesi için..

Bu Halk bu oyunu yutmaz..
Yutmaz bu halk kendisine kurulan acımasız ANAYASA KUMPASINI, YUT-MAZ!

Yutmayacağını 16 Nisan 2017 günü gece yarısına doğru dünya alem görecek ve Türk Ulusu totaliter- otoriter – despotik – diktatoryal, giderek dinci faşist değil, 1. sınıf bir demokrasiye yaraşır olduğunu haykırarak kanıtlayacaktır 1 kez daha.. 1876’da, 1908’de yaptığı gibi!

Haydi Anadolum, göster kendini bir kez daha, yırt bu utanılası deli gömleğini..

Mutlaka sandığa git ve emek düşmanı bu iktidara HAYIR-HAYIR-HAYIR de..
Tercih mührünü kahverengi hayır bölümüne bas gurur ve kararlılıkla..

Sevgi ve saygı ile. 10 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

Yaşamı savunmak için 16 Mayıs’ta Soma’dayız

Yaşamı savunmak için
16 Mayıs’ta (2015) Soma’dayız

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/soma-5347.html

DİSK,  KESK, TMMOB ve TTB temsilcileri, 16 Mayıs’ta (2015) Soma’da gerçekleştirilecek büyük miting öncesinde, 07.05.2015 günü DİSK Ege Bölge Temsilciliği’nde ortak basın toplantısı düzenlediler. Toplantıya DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak, TMMOB Genel Sekreteri Mehmet Torun, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen katıldı.

Açıklamayı DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu okudu. Çerkezoğlu, geçtiğimiz yıl
13 Mayıs’ta Cumhuriyet tarihinin en ağır işçi katliamının yaşandığına dikkat çekerek,
bu katliamı unutmamak, unutturmamak için bir dizi eylem ve etkinlik düzenlediklerini anımsattı. Çerkezoğlu, “Bu bir katliamdır, kaza değildir diyerek sorumluların hesap vermesini istediğimizi kezlerce dile getirdik. Onlar sorumluların hesap vermesi bir yana,
gerçek sorumluları yargı önüne bile çıkartmadılar.” diye konuştu.

Katliamın nedeninin taşeron sistemi olduğunu, madenlerin özel sektör eliyle değil devlet eli ile işletilmesi kezlerce söylediklerini belirten Çerkezoğlu,

“Onlar ölmeyen işçileri de işten çıkarttılar. İş cinayetlerin önüne geçmek için örgütlü olmak
şart dedik, sendikalaşmanın ve örgütlenmenin önüne yeni engeller çıkarttılar.
Yalnızca AKP Döneminde 15 binin üzerinde (AS: Nisan 2015 sonunda 15231!) arkadaşımızı iş kazalarında yitirdik.” dedi.

13 Mayıs’ta (2015) tüm Türkiye’de alanlarda olacaklarını da vurgulayan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, herkesi bu eylemlere katılmaya ve kendilerine destek vermeye çağırdı. Çerkezoğlu, 16 Mayıs’ta da, Soma’da

– “Taşeron yasaklasın”,
– “İş cinayetlerine karşı yaşam hakkı”,
– “Açlık ve sefalet düzeni son bulsun”

istemleriyle düzenlenecek büyük mitingde tek yürek olacaklarını kaydetti.

İŞ CİNAYETLERİNE, TAŞERON KÖLELİĞİNE,
SEFALET ÜCRETİNE KARŞI 
16 MAYIS’TA SOMA’YA YAŞAMI SAVUNMAYA

301 can… Paradan başka değer tanımayan patronlar ve siyasal iktidar için yalnızca bir rakam. Ama onlar 301 baba, kardeş, oğul, arkadaş…

Türkiye’nin en büyük iş cinayetinin üzerinden bir yıl geçti.

“Soma’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye halkı avutanların bir kez daha
yalan söylediği ortaya çıktı.

Biz “Sorumlular hesap versin!” dedik. Onlar 301 işçinin ölümünün ardından tek bir kamu görevlisinin soruşturulmasına bile izin vermediler; göstermelik yargılama işçi aileleri için
tam bir eziyete dönüştürülürken şirket yöneticileri bu süreçte adeta ödüllendirildi.

Biz Rödovans sistemi kaldırılmalı, tüm maden işçileri Türkiye Kömür İşletmesi işçisi olmalıdır” dedik. Onlar ölmeyen işçileri işten attılar.

Biz “Soma’da tarımı bitirerek insanları madenlerde kölece çalışmaya
mahkum etmeyin..”
 dedik. Onlar mahkemeleri takmadan binlerce zeytin ağaçlarını kestiler.

Biz “İş cinayetlerinin durdurulması için işçiler örgütlü olmalı, sendikal haklar tanınmalı” dedik. Onlar sendikalı olma, sendika seçme özgürlüğünü kullanan işçileri
işten attılar.

Biz “Mevcut işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemi çöktü, gelin sendikalarla,
meslek örgütleriyle bağımsız bir denetim sistemi kuralım”
 dedik.
Onlar her gün 4-5 canımızı alan bu sistemi savunmaya devam ettiler.

Biz “AKP döneminde 15 bin (AS: Nisan 2015 sonunda 15231!) can alan iş cinayetlerinin durdurulması için taşeron köleliği kaldırılmalıdır..” dedik. Onlar, haklarını isteyen taşeron işçiye (AS: işçisine) “nankör” dediler. Taşeron işçilerinin kadro hakkı kazandığı mahkeme kararlarını uygulamadılar.
Ülkede 2 milyonun üzerinde taşeron işçisi varken, yalnızca 6 bin işçi için mahkeme kararlarına uymayı seçim vaadi olarak pazarlamaya kalktılar.

Onları tanıyorsunuz. Onlar bu ülkeyi yönetenler kendilerine hanlar, hamamlar, lüks arabalar, yatlar, katlar, saraylar yaptı. Milyonların payına düşen sefalet ücretlerini şimdi
seçim kürsülerinden savunuyorlar. Asgari ücret artırılamaz diyorlar.

Onları tanıyorsunuz! Onlar bize sefalet ücreti, taşeron köleliği, iş cinayeti vaat ediyor.

Onlar “bu sizin fıtratınız” diyerek bize yeni Soma’lar, yeni Ermenek’ler vaat ediyor.

Sefalet ücretlerine, taşeron köleliğine, iş cinayetlerine mahkum değiliz!

İşçi düşmanı vaatlere mahkum değiliz!

Yaşamı savunmaya 16 Mayıs’ta Soma’ya!

İŞÇİ DÜŞMANLARINA MAHKUM DEĞİLİZ! 

DİSK – KESK – TMMOB – TTB

İş cinayetlerine karşı TTB, DİSK, KESK ve TMMOB tarafından başlatılan imza kampanyası kapsamında bir video hazırlandı.
 

===============================================

Dostlar,

Bu etkinliği ve paylaşılan temaları, TTB Ankara Tabip Odası üyesi olarak tümüyle destekliyoruz.

16 Mayıs 2015 günü Ankara’da Büyük ATATÜRK’ün şanlı 19 Mayıs 1919 yürüyüşünü başlattığı gün anısına bir açıkoturumu yönetmekle görevliyiz. Eğitim İş Ankara 1 ve 2 numaralı sendika şubeleriyle Ulusal Eğitim Derneği‘nin ortaklaşa düzenledikleri açıkoturum için
bize en az 1 ay önceden görev verildi (Eğitim-İŞ ve adı geçen Derneğin üyesiyiz).

Kızılay, Selanik 2 Cad. 32/2’de yapılacak açıkoturumda Prof. Seçil Karal AKGÜN,
Prof. Sina AKŞİN ve Suay KARAMAN konuşmacı olacaklar.
Başlama saati 14:00..
Uygun olan dostlarımızı bekleriz..
Duyurulmasına katkı verilmesini de..

Yüreğimizin en az yarısı da Soma direniş eyleminde olacak..

Sevgi ve saygı ile.
10 Mayıs 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

1 Mayıs 1977 ve 1 Mayıs 1996’da katledilenler anıldı

1 Mayıs 1977 ve
1 Mayıs 1996’da katledilenler anıldı

1 Mayıs Tertip Komitesi (AS: Düzenleme Kurulu), 1 Mayıs 1977’de ve 1 Mayıs 1996’da katledilen işçiler için anma gerçekleştirdi.

 Mayıs 1977’de katledilen 35 işçi Taksim Kazancı Yokuşu‘nda,
1 Mayıs 1996’da katledilen 3 işçi Kadıköy’de düzenlenen etkinliklerle anıldı.

Kadıköy Belediyesi’ne ait otoparkın girişinde toplanan kitle, ellerinde karanfillerle sloganlar eşliğinde bir süre yürüdü. Saldırının olduğu yerde toplanan grup saygı duruşunda bulundu.

Grup adına basın açıklaması yapan DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu,
1996 yılında Kadıköy’deki 1 Mayıs kutlamalarında ölen Hasan Albayrak, Yalçın Levent ve Dursun Odabaşı’nı anmak üzere toplandıklarını söyledi. Çerkezoğlu,

“1 Mayıs tarihi, bu ülkede toplumsal mücadelelerin, sınıf mücadelelerinin de tarihidir.
1 Mayıs’ın devrimci bir tarzda kutlanmasının önüne hiçbir güç geçemeyecek.
Kitleselliğimiz, coşkumuz ve şehitlerimizin iradesiyle Taksim’de olacağız.” dedi.

Anmaya TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve TTB Merkez Konseyi üyesi
Dr. Hüseyin Demirdizen katıldı.

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/1mayis-5323.html 

=============================

Dostlar,

Bu yıl 1 Mayıs İşçinin ve Emekçinin Bayramına Ankara’da, Sıhhiye meydanında katıldık.

35 emekçinin katledildiği tuzakta (kumpasta) biz İstanbul Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi idik ve yürüyüş kolu ile Tarlabaşı (ya da İstiklal?) Caddesi’nden Taksim alanına girmek üzere idik.

Rahmetli Uğur Mumcu bu hayın tuzağı çok yazdı… Taksim’deki çok katlı büyük bir otelin filanca katından otomatik tüfekle ateş açanın kim olduğunu sordu Cumhuriyet’teki köşesinde..

Yine Mumcu, o yılların Renault Toros marka beyaz bir otomobilinin de meydanı katederek
ateş açmasını da sorguladı ısrarla..

Tüm bunlar açığa kavuşturulmadı..
Türkiye, büyük olasılıkla bir dış kışkırtma (provokasyon) ile bu acıyı yaşadı.
Hükümetler ise dış ilişkilerdeki “nazik dengeleri” (!?) gözetmek zorunda olduklarından (!?),
kendi yurttaşlarının kendi ülkelerinde kitlesel kırımında bile onur kırıcı biçimde boyun eğiyordu.

Emek düşmanı eli kanlı emperyalizmi – yerli / yabancı işbirlikçilerini 38 yıl sonra
bir kez daha büyük acıyla ve vargücümüzle lanetliyoruz..

Türk hükümetlerinin onurlu davranmaya ve bu toplu kırımların içyüzünü aydınlatarak
kamuoyu ile paylaşmaya çağırıyoruz.

Devletin 1. görevi yurttaşının can güvenliği değil midir?

Ancak böylesi saydamlık ve kararlılıkla azgın emperyalizm ve uzantıları durdurulabilir..

Sevgi ve saygı ile.
3 Mayıs 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Gezi Parkı Davası’nda tüm sanıklara (aklanma) beraat!


Gezi Parkı Davası’nda
tüm sanıklara (aklanma) beraat
!

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/gezi-5325.html, 29 Nisan 2015

Aralarında dönemin İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu,
Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Kurulu 2. Başkanı Mücella Yapıcı’ının da bulunduğu, Taksim Dayanışması üyelerinin yargılandığı 26 sanıklı Gezi Davası’nda
tüm sanıklar beraat etti. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada
mahkeme tüm sanıkların beraatine karar verdi.

====================================

Dostlar,

Sağduyu ve adaletin şaşmaz terazisi zor da olsa, geç de olsa,
bedeli kimi kez çoooook yüksek de olsa gerçeği tartıp biçiyor..

Bu kararı sevinç ve alkışla karşılıyoruz..

Türkiye’nin aydınlık birikimini hiç kimse hafife almamlıdır.
Bu muazzam birikim, ülkemizi AKP’nin karanlık ayracından (parantezinden) kurtaracak ve Türkiye, Yüce ATATÜRK‘ün aydınlık yolunda bilimsel akılcılıkla çağdaş uygarlığın da ötesine yürümesini sürdürecektir.

Gezi direnişi sırasında dönemin İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu meslektaşımızın kelepçelenerek gözaltına alınmasını içimize sindiremiyoruz.
Vatan Caddesindeki Emniyet Müdürlüğünde gözaltı süresi sonuna dek uzatılarak (4 gün) ve
son derece olumsuz koşullarda binanın bodrum katlarında tutularak yasal haklarının engellenmesi (yakınları ve avukatı ile görüştürülmemesi) bağışlayamıyoruz.
Bu uygulama apaçık temel insan hak ve özgürlüklerinin çiğnemidir (ihlalidir).
Sevgili Ali’yi (Adli Tıp Uzmanıdır) ve kendisi gibi savaşım insanı eşi Patoloj Uzmanı
Dr. Arzu Çerkezoğlu‘nu buradan selamlıyoruz. Sevgili Arzu da bir kadın emekçi olarak, bizlere coşku veren biçimde DİSK Genel Sekreteridir.

Selam olsun
İŞÇİNİN VE EMEKÇİNİN BAYRAMINA!

Sevgi ve saygı ile.
30 Nisan 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

TTB, DİSK, KESK ve TMMOB yöneticilerinin yargılandığı 1 Mayıs davası başladı

 

TTB, DİSK, KESK ve TMMOB yöneticilerinin yargılandığı 1 Mayıs davası başladı

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/1mayis-5132.html, 06 ŞUBAT 2015

DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, KESK
Eş Genel Başkanı Lami Özgen, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı
 ve dönemin TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan hakkında, 2014 1 Mayıs’ı ile ilgili olarak “halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma” suçlamasıyla açılan dava bugün (6 Şubat 2015) İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı.

TTB, DİSK, KESK ve TMMOB yöneticileri duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde
ortak basın açıklaması yaptılar.

Kani Beko, Dr. Arzu Çerkezoğlu, Lami Özgen, Mehmet Soğancı ve Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın yanı sıra TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr.
Raşit Tükel, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener, İstanbul Tabip Odası Başkanı (İTO) Prof. Dr. Selçuk Erez, TTB eski başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, İTO eski başkanı Prof. Dr. Taner Gören’in katıldığı basın açıklamasına, hekimler, emek, meslek örgütü, sendika,
siyasal parti temsilcileri ve yurtdışından temsilciler destek verdi.

6 Şubat 2015

TAKSİM 1 MAYIS ALANIDIR, YARGILANAMAZ!

Padişah fermanını yazdı ve o ferman bizi bugün Çağlayan Adliyesi‘ne çağırdı.
Biz de bu fermanı yırtmak için bugün buradayız.

Hepinizin bildiği gibi, 2014 1 Mayıs’ı ile ilgili DİSK Genel Başkanı Kani Beko,
DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen,
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve dönemin TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özdemir Aktan hakkında İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Emek ve meslek örgütlerinin yöneticileri, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ederek “Halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma” ile suçlanıyor.

Oysa 1 Mayıs’ta Taksim’i yasaklamak suçtur! Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamanın hakkımız olduğunu teslim eden çok sayıda ulusal ve uluslararası mahkeme kararı mevcuttur.

Türkiye mahkemeleri de 1 Mayıs’ta Taksim alanına yıllardır yaptığımız çağrılarla ilgili kezlerce  “beraat” ve “takipsizlik” kararları vermiştir. Verilen mücadeleler sonucu 2010, 2011 ve 2012’de Taksim’deki 1 Mayıs kutlamalarına herhangi bir saldırı olmamış, emeğin birlik-mücadele ve dayanışma bu alanda yüz binlerle, coşku içinde, şarkılarla türkülerle kutlanmıştır.

Her yıl daha çok katılımla, daha büyük coşkuyla gerçekleşen Taksim 1 Mayıs’ı iktidarı
rahatsız etmiş ve 2012’deki devasa kutlamanın ardından 2013’te saldırılar başlamıştır.
AKP hükümeti tüm mahkeme kararlarına ve üç yıl boyunca hiçbir olumsuz durum yaşanmamasına karşın 1 Mayıs’ta Taksim’i yasaklayarak suç işlemiştir. İşçileri, emekçileri
1 Mayıs’ta Taksim’e çağırmak değil bunu engellemek suçtur. Yalnızca Taksim’i değil,
emeğin var ettiği kentlerin neredeyse tüm merkezi meydanlarını, “yasaklı meydan” olarak emeğe kapatmak suçtur.

İşte bu nedenle fermanın çağırdığı zamanda, çağırdığı yerdeyiz. Bizler bu fermana karşı kendimizi değil davamızı savunmak için buradayız. Bu fermana karşı savunma yapmaya değil milyonlarca işçi ve emekçi adına bu fermanı yargılamaya geldik.

  • Gün faşizmi yargılama günüdür!

Çünkü faşizmin amacı emeğiyle geçinenlerin, açlık sınırının altında ücretlerle çalışırken
sessiz kalması, ölürken bile çığlık atmaması, taşeron köleliğinin sürmesidir!
Tam da bu yüzden grevleri yasaklarlar, işçilere gaz bombalarıyla saldırırlar!

  • Gün faşizmi yargılama günüdür!

Çünkü faşizmin amacı Anayasal haklarımızı kullanmamızı, sendikal örgütlenmemizi,
hakkımızı arayıp sormamızı engellemektir! Bu yüzden emek örgütlerini, meslek örgütlerini baskı altına alırlar, yandaş örgütlenme ağlarının dışında kalan tüm sendikaları, meslek odalarını, demokratik kitle örgütlerini yok etmek isterler!

  • Gün faşizmi yargılama günüdür!

Çünkü faşizmin amacı ayakkabı kutularının, kaçak saraylarının, asgari ücretten pahalı kadehlerinin bekasını korumaktır. İşte bu yüzden 1 Mayıs’a düşmandırlar,
grevlere düşmandırlar; DİSK’e, KESK’e, TMMOB’a, TTB’ye düşmanca yaklaşırlar!

  • Gün faşizmi yargılama günüdür!

Çünkü mücadele ederek, direnerek, mahkemelerde de haklılığımızı tescil ettirerek kazandığımız 1 Mayıs alanımızı savunmak ve 1977 başta olmak üzere 1 Mayıs’larda katledilen arkadaşlarımızın anısını yaşatmak görevimizidir.

– 1 Mayıs’ı savunmak, emeği savunmaktır,
– eşitliği savunmaktır,
– özgürlüğü savunmaktır,
– demokrasiyi savunmaktır,
– barışı savunmaktır.

Biz bugün burada 1 Mayıs’ı savunurken AKP faşizmini hep beraber yargılayacağız.
1 Mayıs’ta Taksim’e omuz omuza yürüdüğümüz tüm dostlarımızla birlikte, işçileri, emekçiler, mühendisler, hekimler, hukukçular ve emek dostları, kol kola, omuz omuza bu fermanı yırtacak!

2015 1 Mayıs’ını, başta Taksim 1 Mayıs Alanı olmak üzere ülkenin dört bir yanında
kutlamak üzere, bugün dayanışma için gelen tüm dostları selamlıyoruz.

DİSK – KESK – TMMOB – TTB

TTB : İşyeri cinayetleri ve meslek hastalıkları bu düzenlemelerle önlenemez!


İşyeri cinayetleri ve meslek hastalıkları 

bu düzenlemelerle önlenemez!

TTB, DİSK, KESK ve TMMOB, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi‘nde kabul edilen “2014-2018 Politika Belgesi ve Eylem Planı” ile TBMM gündeminde bulunan
“İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile ilgili basın toplantısı düzenledi.

TMMOB’de 25 Aralık 2014’te düzenlenen basın toplantısına DİSK Genel Sekreteri
Dr. Arzu Çerkezoğlu, KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak, TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Torun ile TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan katıldı.
Toplantıda dört örgüt adına ortak metni Mehmet Torun okudu.

BASIN AÇIKLAMASI

İŞ CİNAYETLERİ VE MESLEK HASTALIKLARI 
BU BELGELERLE, DÜZENLEMELERLE ÖNLENEMEZ!

Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde, “ülke genelinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili politika ve stratejilerin belirlenmesi için tavsiyelerde bulunmak” üzere 2005 yılında kurulmuştur.

Bu doğrultuda görevi gereği, iş kazaları ve meslek hastalıklarını azaltmak amacıyla politika belgesi ve eylem planı hazırlamakta ve tavsiye etmektedir. Konsey, daha önce 2006-2008 ve 2009-2013 dönemleri Ulusal Eylem Planları hazırlamış, şimdi de
2014-2018 dönemi Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi, 22 Aralık 2014’de kabul edilmiştir. Hazırlanan bu planın sorunları çözmeyeceğini dile getiren örgütlerimiz, taleplerimizin dikkate alınmasını, aksi halde böyle bir sorumluluğu alamayacağımızı belirtmesine karşın taleplerimiz kabul edilmediği için  yapılan oylama protesto edilerek salondan çıkılmıştır.

  • Kabul edilen eylem planının iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltması
    mümkün gözükmemektedir.

Çünkü; iş kazalarının temel nedenlerinin başında bilgi ve teknoloji üretemeyen
ülkemiz sisteminin, dünya piyasaları ile rekabet edebilmenin en kolay yolu olarak,
ucuz ve güvencesiz emek üzerinden üretim yaptırmayı model olarak benimsemesi gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de uygulanan ekonomik sisteme rengini veren sermaye birikim rejiminin, yapısal olarak iş cinayeti üreten bir sistem olduğu açıktır. Türkiye’nin bu alandaki yapısal sorunlarının temelinde, gerek işveren kesimi
gerek kamu işvereni olan ve çalışma yaşamını düzenleme konumundaki devletin tercih ettiği ekonomik politikalar ve bu politikalara bağlı uygulamalar yatmaktadır.
Kabul edilen 2014-2108 Politika Belgesi ve Eylem Planı
ülkemizde artarak devam eden iş cinayetlerinin
ardındaki yapısal sorunları görmezden gelmektedir.

Ne yazık ki tercih yıllardır;

– özelleştirme,
– sendikasızlaştırma,
– kayıt dışı çalıştırma,
– taşeronlaştırma..

gibi sermayenin ihtiyaçlarına yanıt verecek yönde kullanılmaktadır.

Bu tercih ise çalışanların sağlığını ve güvenliğini tehdit eden güvencesiz çalışma biçimlerinin yayılmasını, kadın ve çocuk emeği sömürüsünü, kayıt dışı istihdamın artmasını,  alana ilişkin gerekli yatırımların yapılmamasını, yasalarda belirtilen denetimlerin yeterince yapılmamasını birlikte getirmektedir. Hiçbir politika metninde, neden – sonuç ilişkisi göz önüne alınmadan, yalnızca sonuçlar üzerinden yapılacak
bir çalışmanın başarıya ulaşma şansı yoktur. İş kazaları ve meslek hastalıklarının nedenleri ortadan kaldırılmadan bunların yarattığı sonuçların bitirilmesi veya azaltılması
olanaklı değildir.

Belge; gerçeklere dokunmaktan imtina edilen (AS: kaçınılan), sorunu yalnızca belli istatistiksel verilerin toplanmasına indirgeyen, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının azaltılmasına yönelik olarak nasıl belirlendiği ve nasıl tutturulacağı tartışmalı olan hedefler tanımlamaktadır. Yine, kabul edilen 2014-18 Politika Belgesi ve Eylem Planının
büyük bölümü, 2006-2008 ve 2009-2013 belgelerinin tekrarından ibarettir. Bu yönüyle geçtiğimiz 8 yıllık dönemin hedeflerinin tutturulamadığının da bir belgesi niteliğindedir.

TBMM Başkanlığı’na 9 Aralık 2014’te Başbakan imzası ile “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” sunulmuştur. Bu torba yasayla toplam 19 kanun ve KHK değişikliğe uğrayacaktır. Çalışma yaşamında köklü sonuçlara yol açacak ve toplumu çok yönlü etkileyecek bu düzenlemelerin kamuoyu ile görüşülmeden, herhangi bir ön tartışma ve bilgilendirme yapılmaksızın adeta yangından mal kaçırırcasına TBMM’ye getirilmesi AKP’nin her zamanki uygulamalarından birisidir. Ülkemiz, çalışma yaşamı koşulları açısından hem hükümetin hem de kamuoyunun olağanüstü duyarlıkla üzerine eğilmesi gereken son derece olumsuz bir tablo ile karşı karşıyadır. İş cinayetlerinde,
işçi ölümlerinde dünyada en üst sıralardayız. Bu tablo AKP’nin iktidara gelmesiyle
daha da vahim bir hal almıştır. 2003’te günde ortalama 3 işçi yaşamını yitirmekte iken, bugün bu sayı 5-7 işçiye kadar çıkmıştır. Ne oldu da bu ölümler katlanarak arttı? Yatırımlar mı artmıştır bu ülkede, yoksa üretim mi?

Ülkemizde artan yalnızca talan, yağma ve işçi ölümleridir.

İşte tüm bu olumsuz tabloyu değiştirmek amacıyla ısrarla vurguladığımız öncelikler değişik bakanlıkların temsilcileri tarafından Ulusal Konsey’de kabul edilmemiştir.
Bu görüşlerimizi kamuoyuyla bir kez daha paylaşmayı  görev biliyoruz;

Özelleştirmeler iptal edilmeli, madencilik sektörü başta olmak üzere taşeronluk
ve rödevans ile her türlü güvencesiz çalışma uygulamaları kaldırılmalıdır.

–   İşçi sağlığı ve güvenliğinin ayrımsız tüm çalışanlar için bir hizmet değil, bir hak olduğu ve çalışanların bu hakkına karşı tek muhatabın devlet olduğu kabul edilmelidir.

–  Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve örgütlenme teşvik edilmelidir.

– İşçi sağlığı ile iş güvenliğinin birbirini tamamladığı gerçeğinden hareketle, tüm çalışanlar insana yakışır norm ve standartta bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalıdır. Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır.

– Bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalı, işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının iş güvenceleri mutlaka sağlanmalı, ücretleri oluşturulacak bir fondan karşılanmalıdır. Bu meslek gruplarının eğitiminde TTB ve TMMOB yetkili kılınmalıdır. İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının ilgili meslek odalarına üye olmadan çalışmalarına izin verilmemelidir.

– Denetim raporları; saydam olmalı ve ilgili sendikalara, meslek odalarına iletilmelidir.

–  Yıllardır ihmal edilen meslek hastalıklarının önlenmesi, gerekli taramaların yapılması hastalıkların saptanması için yasal düzenlemeler bir an önce yaşama geçirilmelidir.

– Koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine öncelik verilen uygulamalardan vazgeçilmeli, koruyucu sağlık hizmetleri geliştirilmelidir.

–  Eşit katılımlı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Konseyi kurulmalı ve bu çatı altında
özerk-demokratik, mali yönden bağımsız bir İSG kurumu oluşturulması hedefi
politika belgesi ve eylem planında yer almalıdır.

DİSK- KESK-TMMOB-TTB
http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/isyeri-5038.html, 25.12.14

==========================================

Dostlar,

İşte AKP’nin katılımcı – emekten yana – demokratik (!?) yönetim anlayışı..

AKP’li 12 yılda en az (kayda girmeyenleri bilmiyoruz..??) 14578 işçi,
Kasım 2014’te en az 123 işçi yaşamını yitirdi(Aralık 2014 katılmadan..)

Ortada olağan dışı bir durum varken bile AKP bildiğini (biliyor mu ki!?)
daha doğrusu kendine dikte edileni dayatmayı sürdürüyor..

2_kolu_kopan_tarim_iscisi_kardesler

Böylesi bir yönetim anlayışı Türkiye’de daha önce görülmedi!

Uyaralım : Bu alandaki her yanlışınız yeni EMEKÇİ CİNAYETLERİ,
“kan ve can vergisi” olacaktır.. Vebali çoook büyük, çook ağırdır.
Altından kalkamazsınız ya da altında kalırsınız..
Bir kez daha uyarmış olalım..
1977’de tıbbiyeden mezun olduktan bu yana İşçi Sağlığı – Meslek Hastalıkları –
İş Güvenliği alanında alın teri akıtmış bir hekim – bir akademisyen olarak..

Sitemizde epey yazı, ders notları var bu bağlamda yol gösterecek..
AKP hızla dağılmaya gidiyor.. Kendi olmaktan apaçık çıktı..
Görünmez (görünür!) eller yönetmekte bu çıkar grubunu..

Bütün emekçiler birleşin; direnişi büyütün, büyütün, büyütün..
Hatta Küreseleştirin direnişinizi.. Çünkü emperyalizm küreselleşti..
KüreselleşTİRmeci = Yeni emperyalist aşamaya – döneme girdi.

Söz konusu Rapora ulaşmak için :
ULUSAL_ISG_POLITIKA_BELGESI_ve_EYLEM_PLANI-3

Sevgi ve saygıyla.
29.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net