Etiket arşivi: ‘DİNDAR ANAYASA’

ANAYASANIN İLK 4 MADDESİ

Mustafa AYDINLIMUSTAFA AYDINLI
Eğitimci – Yazar
http://www.corumhaber.net/anayasanin-ilk-4-maddesi-makale,11668.html

Değerli dostlar, 

Özellikle son yıllarda halkın gündemi ile iktidarın gündemi birbiri ile hiç uyuşmuyor. Klasik deyimle halk “aş, iş, ekmek” derdinde, pahalılığın önüne geçilemiyor. Zamlar yağmur gibi yağıyor. Kılıç gibi yaklaşan kışı, halk nasıl atlatacağının derdine düşmüş, işsizlik Cumhuriyet tarihinin en üst düzeyinde iken, iktidar “Dindar Anayasa” yapma telaşında.

AKP’li eski TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanvekili İsmail Kahraman,

  • Değiştirilemez denilen ilk 4 madde anayasaya konmamalıdır. Dindar bir anayasa olmalı. İlk 4 madde değiştirilebilir. dedi.

2017 Anayasa değişikliği, Türkiye’nin 1876’dan bu yana anayasa tarihinin en az oyu almış, Yüksek Secim Kurulu (YSK) desteği ile “Atı alıp Üsküdar’ı geçerek” yapılmış, hatta mühürsüz 1,5 milyon oyu geçerli saymış, üç ay sonra da bu suç olmaktan çıkarılmış bir anayasa ile ülke yönetiliyor. Kısacası AKP iktidarı 2017’de kendisi yaptığı çok kapsamlı anayasa değişikliğini de beğenmiyor. İsmail Kahraman “Dindar Anayasa” yapalım diyor.

Gerçekte, söyleyene değil söyletene bakmak gerek.

İlk 4 maddede neler yazıyor;

Madde 1- Türkiye devleti bir cumhuriyettir.

Madde 2-Türkiye cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 3- Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî Marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.

Madde 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
***
Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek bu maddelere göre ne yapmak istiyorsunuz?

  • Cumhuriyeti mi kaldırmak istiyorsunuz?
  • “Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletini” kaldırıp, yakın olduğunuzu ima ettiğiniz bir Taliban rejimi mi kurmak istiyorsunuz?
  • Ülke ve ulusun bölünmez bütünlüğünü mü ortadan kaldıracaksınız?
  • Türk Dili’ni mi değiştireceksiniz?
  • İstiklal Marşı’nı mı değiştireceksiniz?
  • Yoksa Ankara’yı Başkent olmaktan mı çıkarmak istiyorsunuz?

İlk 4 maddede neler yapmak istediğinizi açık söyleyin, halk gerçek yüzünüzü görsün.

Halk ülkeyi Ortaçağın kör karanlığına sürüklediğinizi, ülkenin Taliban rejimine dönüşme riskinin farkına varsın.

Konunun uzmanları ülkede “Yaklaşık yüz yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca ulusal gelirin arka arkaya yedi yıl düştüğü tek dönem 2014 ile 2021 yılları arasına denk geliyor.” diye uyarıyorlar.

Kısacası AKP iktidarı, yoksulluğun ve çöküşün çözümünü, değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek Anayasa’nın ilk 4 maddesinde arıyorsa, baştan karaya vurmuş demektir.

TERÖRİST KEBAPÇI / DİNDAR ANAYASA / YARGIÇ BİLAL

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Bahçeli, partisinin grup toplantısında “Kebapçıları terörist” ilan etti!
Bahçeli’nin konuşması şu gerçekleri ortaya çıkardı :
Bahçeli’nin konuşmalarını başkaları yazmaktadır.
Bahçeli, yazılan metinleri kontrol etmeden camdan okumaya çalışmaktadır.
Bahçeli, başkasının yazdıklarını bile doğru okuyamamaktadır.
Bahçeli, psikolojik yorgunluğa bağlı “Demans” hastasıdır.
Bahçeli gibi rahatsızlığı olan birinin, devlet işleri ile ilgilenmesi, koalisyon ortağı olması, karar vermesi doğru değildir. Kendisine, her gün kebap yemesi karşılığında kesin istirahat verilmelidir…
***
Dindar Anayasa;

Gerek dindar anayasa, gerek anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmesi, gerek laiklik ilkesinin anayasadan çıkartılmasını isteyenler CB Erdoğan’ın en yakın çalışma arkadaşlarıdır.
Bu kişiler, Erdoğan’dan izin almadan değil anayasa değişikliği hakkında konuşmayı, izinsiz tuvalete bile gidemezler.

  • Erdoğan, Anayasanın ilk 4 maddesi hakkında ne düşünmektedir?

Ama, fakat, belki olmadan açık-açık dürüstçe Türk Milletine anlatmalıdır.

Erdoğan tarafından “koçbaşı” olarak öne sürülenler kimdir?

  • SADAT Başkanı Adnan Tanrıverdi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, TBMM eski başkanı İsmail Kahraman!

Bunlara sormak gerek:
Sizler güya dindar oldunuz da ne oldu?
Sözde dindarsınız ama, ülkede “Siyasi Ahlak” yerlerde sürünmekte!
Sayıştay raporlarına düşen hangi hırsızlıklara, yolsuzluklara karşı çıktınız?
Suçsuz yere hapislere atılan, askeri öğrencilere mi sahip çıktınız?
Suçsuz yere zindana atılan 85 yaşındaki emekli Paşalara mı acıdınız?

  • Anayasanın da, devletin de dindarı olmaz!

Esas olan insan olmaktır.
Hazine garantili ihaleler sayesinde, devletin uğradığı milyarlarca dolar zarar için ses çıkarttınız mı?
Dindar oldunuz da, haksızlığın adaletsizliğin kitabını yazdınız!

Önce kendinizi düzeltip, gerçek dindar olun!
Harama el uzatanlardan uzak durun!
Bırakın Anayasayı dindar yapmayı, önce kendiniz “İnsan” olmayı deneyin.

Tarihten ders almadınız, Türk Milletinden ders almadınız, insanlıktan nasibinizi almadınız!
Sizler mi Türk Milletine akıl vereceksiniz?

  • Önce dürüst olun ve servetlerinizin hesabını verin.

Yazıyı bağlarken yalnızca dikta rejimlerinde görülecek bir olayı yaşadık.
Şehzade Bilal Oğlan’ın Vakfı’nın kullandığı İstanbul Belediyesine ait bir bina için ilgili mahkeme “Tahliye” kararı verdi. Devletin polisleri, Saray ve Saray köpekleri tarafından mahkeme kararını yok sayarak, tahliye (AS: boşaltma) engellendi!

Bundan böyle, mahkemelerde işi olan vatandaşların önce Bilal Oğlana müracaat
etmeleri ve gerekli bağışı yaparak işlerini anında halletmeleri mümkündür.
Yargıç ve Savcıları da kovalım, gitsinler!
Madem kararları bir b.ka yaramıyor, boşa maaş vermeyelim! Yuh olsun, yuh!

Sonları ibretlik olacak. Bu kadar suçu ve günahı hiçbir vicdan kaldırmaz, kaldıramaz. Sabır taşı değil, sabır dağı olsa dayanmaz, çatlar…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 07 Ekim 2021

Laiklik Türkiye’nin çimentosudur

Laiklik Türkiye’nin çimentosudur

Hakkı Keskin

Prof. Dr. Hakkı Keskin
AYDINLIK, 29.4.2016


TBMM Başkanı Kahraman, yeni anayasaya ilişkin yaptığı konuşmada: “Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır.” (…) “Dünyada üç anayasada laiklik var. Fransa, İrlanda, Türkiye. Tarifi de yok. Böyle bir şey olmamalı. (…) Dindar bir anayasa olmalı.” Önce yanlışı düzeltelim: anayasalarında laikliği kabul eden ülkeler arasında Japonya, Meksika ve Portekiz`de bulunmaktadır. Ayrıca anayasalarında laiklik kelimesi bulunmadığı halde laiklik hukukuna göre yönetilen ülkeler vardır, örneğin ABD, Hindistan, Avustralya, Endonezya gibi.
Bir gerçeğin önemle bilinmesi gerekir. Laiklik, sekülarizm anlayışı ve uygulaması, Hıristiyanlık dinine inanan batılı ülkelerde o denli özümsenmiştir ki, bunun anayasada yer almasına gerek görülmemiştir. Nüfusun büyük çoğunluğunu Hıristiyan inançlı insanların oluşturduğu günümüz 27 (AS: Güney Kıbrıs ile 28 oldu!) Avrupa Birliği ülkesinin hiçbirinde, ABD ve bu inanca sahip diğer ülkeler de dahil, siyasi partiler hiçbir zaman, devleti dini inançlara göre biçimlendirme isteminde bulunmazlar. Bu süreç bu ülkelerde çoktan tamamen kapanmıştır. O kadar ki ismi “Hıristiyan Partisi” olanlar bile, hiç bir zaman anayasayı dini inanca göre değiştirmek ve devletin şeklini dine göre dizayn etme istemleri bulunmamaktadır. Bunun en açık örneği Almanya`dır. Şansölye Merkeli’in partisinin ismi “Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi”, yine Bavyera eyaletindeki kardeş partileri de “Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi” ismiyle kurulmuşlardır. Bunlar hiçbir zaman anayasayı ve devleti Hıristiyanlık dinine referans verme veya değiştirme isteminde bulunmamışlardır.
Oysa halkın çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde bu durum tamamen farklıdır. Çok sayıda örneğiyle görüleceği gibi bu ülkelerde, siyasi partiler ve iktidarlar, çoğunlukla anayasalarını ve devlet yapılarını, İslam dinine endeksli duruma getirmişlerdir. Nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan ya da resmi dini İslamiyet olan ülkelerin sayısı 63’tür. Türkiye dışında bu ülkelerden kaçında veya hangisinde demokrasi vardır diye sorulduğunda yanıtımız ne olabilir acaba? 63 ülke arasında Türkiye ve Azerbaycan anayasalarında laiklik ilkesi bulunmaktadır. Tüm eleştirilerimize ve noksanlarına karşın demokrasisi büyük ölçüde işlemekte olan ülke Türkiye’dir. 24 yıl önce bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan`da da demokrasi yönünde önemli gelişmeler vardır.

KAHRAMAN, TBMM BAŞKANLIĞI’NA LAYIK OLMADIĞINI KANITLADI

TBMM başkanlığına layık olmadığını bu açıklamasıyla kanıtlamış olan Kahraman derhal istifa etmelidir, kendiliğinden etmiyorsa buna ısrarla zorlanmalıdır! Türkiye’nin ve demokrasinin çimentosu olan laikliği anayasadan çıkarmak ve “dindar bir anayasa” yapılmasını istemek, başkanlık görevini tarafsız yürütmek zorunda olan ve anayasaya bağlılık yemini etmiş birisine, derhal istifa etmeyi zorunlu kılar. “Dindar anayasası” olan onlarca ülkenin günümüzde ne durumda olduğunu görüyoruz ve biliyoruz. Ancak Kahraman’ın amacı bununla da sınırlı değildir. Anayasanın ikinci maddesinde yer alan laiklik ilkesiyle birlikte, değiştirilemez olan 1. ve 3. maddelerinin de bu ilişkide ele alınacağı ve değiştirilmek istendiği, yetkin kişiler tarafından dile getirilmektedir.

ANAYASALARDA ‘DEĞİŞMEZ MADDELER’ GÜVENCESİ BULUNUR

Bilindiği gibi, Anayasanın değişmez bu maddelerinde yer alan “Türk”, “Türk dili” kavramları da, “etnisiteye referans gösterdiği” iddiasıyla, anayasadan çıkartılmak istenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ana unsuru olan Türk ulusunun ismi ve resmi dili, böylece anayasadan silinmek istenmektedir. Anayasanın ikinci maddesinde: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” denilmektedir. Kahraman ve onun gibi düşünenleri aynı şekilde rahatsız eden Atatürk isminin de bu maddede yer almasıdır. Tarih dersi kitaplarından bile Atatürk`ü çıkarmak isteyen nankör ve kendi tarihiyle kavgalı bu zihniyet, Türk, Türk Dili, Laiklik ve Atatürk`ü anayasanın değişmez bu maddelerinden çıkarmak istemektedir. Oysa birçok ülke anayasalarında, devletin temel biçimini ve felsefesini koruyan, değişmez ve hatta değiştirilmesi bile teklif edilemeyen maddeler bulunmaktadır.
Erdoğan Başbakan olarak 2011 yılında Kahire’deki Tahrir Meydanı’nda yaptığı konuşmada: “Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. (…) Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır.” diyerek, laikliğin gereği ve tanımına ilişkin son derece önemli bir açıklama yapmıştı. Cumhurbaşkanı Meclis başkanının bu görüşüne ilişkin yaptığı açıklamada, Mısır’da laikliğe ilişkin söylediklerinin altını çizerek, AKP’nin parti programında da laikliğe bağlı kalındığına vurgu yaptı. Erdoğan, günümüze değin birçok konuda söylediklerinin aksini yaptığından, bu konuda nedenli samimi olunduğunu zaman gösterecektir.
Laiklik, özellikle İslam dinine sahip olan farklı dini inançtaki toplumları, eşit vatandaşlık anlayışıyla bir arada tutan gerçekten de vazgeçilemez bir çimento görevi yapmaktadır. Türk halkının önemli bir kesimini oluşturan Alevi inançlı insanlarımızın, kendilerine dini inançları konusunda eşit davranılmadığı ve haksızlıklar yapıldığı halde, asla ayrılıkçı bir eğilime ve çabaya girmemelerinin asıl nedeni, laikliğe duyulan güvenden kaynaklanmaktadır. Laiklik çimentosunu yok etmek isteyenler, Türkiye`nin temeline dinamit koymayı amaçlamaktadırlar. Bu tehlikeye karşı tüm yurtseverler direnmelidirler.

====================================

Dostlar,

Teşekkürler Sayın Prof. Hakkı Keskin…

TBMM Başkanlığı koltuğunu işgal eden zat, daha temel kavramları yerli yerinde kullanamıyor! Her şey bir yana, ‘DİNDAR ANAYASA’ kavramı kullanıyor. Dindar olma / olmama insanlara özgü bir niteliktir. İnsanlar bir dine katılabilir ya da katılmaz. Devletler soyut birer siyasalbilim olgusudur ve dindar olup olmamaları söz konusu edilemez..

İsmail Kahraman ve şürekası, Avrupa’da 1648 Westpahalia Barışı ile gerçekleşen seküler devlet düzeni ile laik yurttaş  gerçeğinden en az 400 yıl daha geri ve gericidirler.. Tarihin acımasız gerçeğinin tokadını yemeye mahkumdurlar..

Sevgi ve saygı ile.
30 Nisan 2016, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com