Etiket arşivi: Cumhur İttifakı

Gezi adaleti ve mahkemenin adaletsizliği

Gezi Parkı korunmasaydı, Taksim Meydanı’nda ortak bellek adına ne kalırdı? 27 Mayıs 2013’te ağaçların sökülmesi ile “alışveriş merkezi” için eyleme geçildi Gezi’de.

ÇEVRE ADALETİ

Buna Taksim Dayanışması öncülüğünde yurttaşlar engel oldu ve çevre adaleti böyle sağlandı. Fakat ‘çevre adaleti’, ağır bedeller ödetti:

  • Gezi olayları sırasında öldürülen gençlerin katillerinden hesap sorulamazken, çevre adaleti savunucularına cezalar yağdırıldı.

1454 gündür tutuklu Osman Kavala, 25 Nisan 2022’de ağırlaştırılmış müebbet hapse, Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Çiğdem Mater ve Mine Özerdem, aynı gün 18’er yıl hapis cezalarına çarptırıldı; tutuklama kararı ile özgürlüklerinden alıkondu. Gezi katilleri ve özgürlükten alıkoyanların ortak paydası, devlet adına hareket etmek. Gezi de, devlet adına yok edilmek isteniyordu…

ÇİFTE YÜKÜMLÜLÜK İHLALİ

Alışveriş merkezi girişimi ile “önleme/koruma/geliştirme” yükümlüğünü ihlal ederek devleti temsil edenler, ‘çevresel güvenlik sorunu’ yarattı; İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü emrindeki kolluk güçleri de, Gezi’yi sahiplenenlere, ölümlere varan ölçüsüz şiddet kullandı.

Böylece, varlık nedeni Anayasa gereği

  • İnsan haklarına saygı/insan haklarını koruma ve geliştirme olan devlet temsilcileri, tam tersine ‘kişi güvenliği sorunu’ yarattılar.

Yurttaşlardan şiddet kullanan olmadı mı? Kuşkusuz oldu: Taksim Meydanı, pala sallayan kişileri de gördü. Buna karşın, Türkiye geneline yayılan ve milyonların katıldığı eylemler, genel olarak barışçıl geçti. Bu nedenle, kendiliğinden gelişen bu halk hareketi, demokrasinin post-modern mantığı olarak nitelenir.

MAHKEMEDE ADALETSİZLİK

Ağır bedeller karşılığında Gezi-çevre adaleti sağlanmış olsa da, yargısal adalet sağlanamadı. Gereksiz ve aşırı biber gazı kullandığı için yaralama ve ölümlere neden olan kolluk güçleri ne kadar cezalandırıldı? Belirsiz. Ama bilinen, 25 Nisan kararları ile özgürlüklerinden alıkonulan kişilerin suçsuz olduğu.

18’er yıl hapis ve eğer kaldırılmasaydı ölüm cezası, adil yargılanma hakkı gerekleri veya hukukun genel ilkeleri bir yana, bir dava sürecinin ciddiyetine ve asgari gereklerine tamamen (tümüyle) yabancı. Bu nedenle, hukuken tartışmak veya açıklamak olanaksız.

Kararların siyasal niteliği, Cumhur İttifakı temsilcilerinin ‘yargısız infaz’ tarzındaki müdahaleleri ile teyit edildi (doğrulandı).

Zaten yargı süreci bitmediği ve adli kontrol yaptırım seçenekleri bulunduğuı halde, anında tutuklama kararı da, gerçeği ortaya koymaktan çok çok kişisel intikam saikini (dürtüsünü) yansıtıyor.

HAPİSHANELER: 6 MAYIS

Silivri: 3600 ek gösterge, kolluk ve koruma görevlilerinin beklentisi; koruma görevlileri, meslek kategorisi olarak tanınmak da istiyor.

On gün önce özgürlüğünden alıkonulmuş Can, Tayfun ve Hakan beylerin moralleri yüksek ve gözleri parlıyor. Önemli meslek sahipleri, kamusallık bilinci ve entelektüel birikimi yüksek toplumsal aktörler aynı zamanda.

Yargıdan çok Yürütmenin tutsağı olan Osman Bey’in dosyası ise, hukuk bir yana, basit mantık kurallarına bile tamamen (tümden) yabancı. Atalay, Kahraman ve Altınay aynı koğuşta kalıyor; Kavala ise, tecrit edilmiş (yalıtılmış) durumda. Diğerleri (öbürleri) ile yalnızca ziyaretçi sırasında karşılaşabilirlerse selamlaşabiliyor.

Bakırköy Kadın Mahpusevi Müdürü ile de görüşmeler yaptım. Yapıcı, Mater ve Özerdem de yüksek moralli; güçlü duruşları ve kendilerine güven, haklılıklarından. Mesleki deneyimleri ötesinde, birkimli ve kamusallık bilinci yüksek kişiler. Yaklaşık bin kadın mahpusun 1/3’ü yabancı.

ÖZGÜRLÜK ve MAHPUSLUK

Eğer suçsuzlar olmaması gereken mekanda iseler, suçlular da olmaması gereken yerde oluyor. Kolluk güçlerinden koruma memurlarına dek hazırlık-yargılama ve infaz sürecinde yer alan görevlilerin emeği, Gezi mahpusları örneğinde olduğu gibi suçsuz kişilere yönlendirildikçe gerçek suçlu ve katiller aramızda dolaşmaya devam eder. Bu denli açık adaletsizlik karşısında, özgürlüğünden alıkonulmuş suçsuz ve aramızda dolaşan suçlu sayısının yüksekliği tahmin edilebilir.

  • Özetle adalet, toplumsal güvenlik ve barış için de yaşamsaldır.

ANAYASA MAHKEMESİ 60 YAŞINDA

PROF. DR. İBRAHİM Ö. KABOĞLU
ibrahimkaboglu@yahoo.fr
https://www.gazetepencere.com/anayasa-mahkemesi-60-yasinda/
25.4.22

Anayasa yargısı Avrupa modeli olarak Avusturya, İtalya ve Almanya anayasa mahkemelerinden sonra Türkiye’de 1961 Anayasası ile kurulan Anayasa Mahkemesi (AYM), askeri darbelere ve demokratik kopmalara karşın varlığını ve önemini hep sürdürdü.
AYM’nin faaliyete geçmesi, 44 saylı yasa ile 25 Nisan 1962’de gerçekleşti.
2010 Anayasa değişikliği ile tanınan bireysel başvuru olanağı da uygulamaya 2012’de geçti. Haliyle, 2022 yılı boyunca, Anayasa Mahkemesi’nin 60. Kuruluş yılı ve bireysel başvuru uygulamasının 10. yılı üzerine değerlendirmeler ve bilanço çalışmaları yapılacak.

AYM KARARLARI KESİN HÜKÜMDÜR, BAĞLAYICIDIR

AYM’nin bütün kararları kesin hüküm niteliğinde olup, “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” (153/son).
AYM kararlarını değerlendirmek ve eleştirmek, yurttaşların hak ve görevleridir. Kararlardaki hukuksal yanlışları ortaya koymak ve önerilerde bulunmak, Anayasallık denetiminin etkililiği ve hukuk devletinin ilerletilmesi için gereklidir. Buna karşılık, AYM kararlarını tanımamak ve saygı göstermemek, hukuka uymayan, uymak istemeyen siyasal iktidarların yöntemidir.

ANAYASAL KURUM VE KURALLARA INANÇSIZLIK…

Anayasa Mahkemesi’nin iş yükü, Avrupa AYM’lerine göre hep çok oldu. Bireysel başvuru, AYM’nin iş  yükünü giderek fazlalaştırdı. Bunlara, Temmuz 2018’de Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) eklendi. CBK, gerekçesiz, çoğu kez anayasal yetki çerçevesi dışında ve torba düzenleme şeklinde, nicelik olarak da yasalarla adeta yarışan bir tür “paralel mevzuat” mecrası (alanı) yaratmıştır. 27. yasama döneminde TBMM de norm koyma yetkisi bakımından hayli (oldukça) geriledi:

● Kendi tekelindeki yasa girişimini bile özgür iradesi ile yapamayan TBMM, nitelikli yasa bir yana; AKP-MHP’nin sayısal üstünlüğü, Anayasa’nın emredici ve yasaklayıcı hükümlerine açıkça aykırı düzenlemeleri, adeta “dayatmakta”.
●Öyle ki, Anayasa md.104/17’nin CBK için çizdiği çerçeve karşısında, tekelindeki yasama yetkisini bile kullanmakta duraksamakta ve yetki alanını CBK lehine daraltmakta.
●AYM’nin iptal kararları ile çakışan yasal düzenlemeler, TBMM Anayasa Komisyonu’ nun  görüşünü alma gereği bile duymadan yapılabilmekte. Yasama yetkisini kullanmaktan kaçınan, eksik veya Anayasa’ya aykırı kullanan Cumhur İttifakı, CHP’nin yargısal denetim yolunu kullanmasına bile tepkili: “Partinin bütün ömrü AYM’yebaşvuru ile geçiyor” (Ö. Çelik, AKP Sözcüsü). AYM’yi kapatma tehdidinin – tarihimizde bir ilk olarak- ortağından geldiği de malum.

AYM DENETİMİNİN ETKİLİLİĞİ İÇİN

AYM’nin etkili bir denetimi için öncelikle, yasama, yürütme ve yargı, Anayasa’ya saygı göstermeli…
Sonra, Anayasa Mahkemesi, Anayasa hükümleri ile karşılaştırmalı anayasa yargısında geçerli yorum yöntemlerini ve ilkeleri ugulamaktan kaçınmamalı…
Nihayet, yargı bütününde “adil yargılanma hakkı” gereklerini uygulamaya koymak amacıyla acil yasal düzenlemeler yapılmalı.
TBMM açısından; AYM’nin varlığı ve ‘Eğer Anayasa’ya aykırılık söz konusu ise buna Anayasa  Mahkemesi karar verir’ görüşü yanlış olup bu vb. açıklamalar hukuk devletine inançsızlığın dışavurumudur.
AYM denetimini etkisizleştirici olumsuz etkenlere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve AYM’nin vermiş olduğu pilot kararların gereği olarak TBMM’nin yasal düzenleme yükümlüğünü yerine getirmemesi eklenince, Anayasa’ya ve Avrupa Sözleşmesi’ne aykırı yasa maddeleri, sistematik hak ihlallerini süreğen kılmaktadır. Bu nedenle, ihmal yoluyla Anayasa’ya aykırılığa son verilmelidir.
Yürütme; Anayasa’ya aykırı CBK’lere son vermeli ve yargı sürecine müdahaleden kesinlikle kaçınmalı. Yargının AYM kararlarını yerine getirmemesi ise kendi kararlarına uyulmamayı da meşrulaştırması anlamına gelir; hukuk düzeni yargı eliyle kaldırılmış olur.

AYM NE YAPMALI?

Dava yolu, itiraz yolu ve bireysel başvuru yoluyla iletilen dosyalar üzerinde AYM’nin karar verme süreci, çoğu zaman yıllara yayılabiliyor. Çok geç ve az iptal kararı vermesinin yarattığı sakıncalara, gündem sorunu da eklenmekte:

Kamu yararı bakımından ivediliği bulunmayan kimi yasalara öncelik tanımasına karşın, güvenlik soruşturması gibi daha önce iptal ettiği konuların tekrar yasalaşması durumunda yapılan başvuruları ve bir tür OHAL’i kalıcılaştıran yasaları, karara bağlamamış bulunmakta.
Burada uzman üye sorunu veya AYM üyelerinin belirlenmesinde siyasal etkenlerin yarattığı sakıncalara girmeden, yürürlükteki Anayasal kurgusu içinde yapılabileceklere değinilecek:

●AYM, bireysel başvurularda norm denetimine göre daha özgürlükçü kararlar verebiliyor. Oysa, norm denetimine ilişkin kararların Anayasa’ya ve hukukun genel ilkelerine uygun olması  ölçüsünde TBMM’yi, daha özenli düzenleme yapmaya zorlayabilir. Bunun sonucu olarak da anayasal hak ve özgürlük ihlalleri azalacağından, biresel başvuru yığılması da önlenebilir.
AYM, etkili yorum yöntemlerini kullanma konusunda duraksamamalı. Kuşkusuz, karşılaştırmalı anayasa yargısı verilerinden de yararlanmalı; ancak örneğin, Anayasa madde 13’ün öngördüğü ölçüt ve ilkeler bile başlı başına güvence:

  • Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
  • Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

Bu somut ölçüt ve ilkeler, Anayasa Mahkemesi’ne sözel yorumdan sistematik yoruma, tarihsel yorumdan teleolojik (ereksel/amaçsal) yoruma uzanan yorum yönetmelerini tikel olarak, bazılarını birlikte veya hepsini birlikte kullanma olanağı sunduğu halde, bu hükümden ve öğreti çalışmalarından yeterince yararlanıldığı söylenemez.
****

İnsan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti için
3 AŞAMALI ÖNERİ

1 Anayasa’ya saygı gereği: Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı kuralının öncelikli muhatabı yasama, yürütme ve yargı organlarıdır.
● Seçilmişlerin Anayasa’ya aykırılığı açık olan yasaları oylamaları, Anayasa ihlali olduğu gibi, Anayasa andı gereği ahlaki bir sorundur.
● Yürütme, yasaları uygulamakla yükümlü olup Anayasa’yı da doğrudan uygulama sorumluluğundadır.
● Yargı bütünü Anayasa’ya saygı göstermeli; AYM de gündemini kamu yararı ve ivedilik gereklerince belirleyerek daha adil ve hızlı karar vermelidir.
Kısaca, Anayasa ve yasalara genel saygı, keyfi işlem ve eylemleri en aza indirebilir.

2 Yasal düzenleme gereği: Adil yargılanma hakkı gerekleri doğrultusunda yargı erki yeniden yapılandırılarak yargı organları bütünü, özgürlükler güvencesi olarak kurgulanmadığı sürece, AYM önündeki dosya sayısını azaltma ve bireysel başvuru hakkını etkili kılma olanağı yoktur. TBMM, pilot kararlar gereği yasal  düzenlemelerde gecikmemeli; AYM önünde bireysel başvuru dosyalarını
–yargılamada makul süre örneği- eritici düzenlemeleri -tazminat komisyonu gibi- acilen yapmalıdır.

3 Anayasal düzen için: 2017’de kurulan ve siyasal-anayasal tarihimize yabancı olan parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme;
● TBMM’nin yasama yetkisini özerk biçimde kullanabildiği,
● Yargının bağımsız olduğu ve Anayasa Mahkemesi’nin Avrupa modeli ekseninde yeniden yapılandırıldığı,
Hesap verebilir bir hükümetin bulunduğu, Erkler ayrılığına dayanan anayasal kurgu ile aşılmalıdır.

Bu önerilerin gerçekleşmesi dileğiyle Anayasa Mahkemesi’nin 60. yılı kutlu olsun!

PDF : 60. yılında AYM.. öneriler

Seçim yasası neden değiştirilir?

Yasa, toplum yararı ve kamu yararı için çıkarılır. Seçim yasaları, bu gerekliliği öncelikle yansıtmalı. Zira, kamu yararı adına (için) yasa yapıcıları belirleyen en temel norm. Bu nedenle, seçmen iradesinin en özgür, en düzgün ve güvenli biçimde temsili organa yansıtılması ana amaç.
***
TBMM’de çoğunluk sahibi siyasal parti veya partilerin seçimler yaklaştığında sayı üstünlüğünden yararlanarak kendilerine avantaj sağlayıcı düzenleme yapmasının önüne geçmeyi amaçlayan Anayasa maddesi şöyle:

  • Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” (md.67; 3/10/2001)

Ne var ki, sorunlu 2017 Anayasa değişikliği, bu konuda da istisna öngördü:

“Anayasanın 67. maddesinin son fıkrası hükmü, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte ilk milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından uygulanmaz” (md.17/H).

Nitekim 13 Mart 2018 günlü ve 7102 sayılı yasa ile seçimlere ilişkin düzenleme yapıldı. Anayasa’da 3 Kasım 2019’da yapılması öngörülen seçimler, 24 Haziran’a alınarak bir yıllık yasak delinmiş oldu.
***
Anayasa’ya uyum yasaları yerine, 2018’de seçim yasasına odaklanan AKP-MHP ikilisi, şimdi de 2/4284 sy.lı yasa önerisi ile, ülkenin bunca sorunu varken, TBMM’yi seçim düzenlemeleri ile meşgul ediyor.

Seçimlere ilişkin düzenleme, şu üç sorunu öncelikle ve birlikte ele almadığı sürece, demokratik hukuk devletinin asgari gerekleri sağlanamaz:

Demokratik siyaset alanını daraltan ve demokratik toplumu sürekli baskılayan Parti başkanı Cumhurbaşkanı (CB):

Temsilde adalet ilkesini sürekli zedeleyen seçim barajı.

– Siyasal partiler arasında fırsat ve olanak eşitsizliği yaratan hazine yardımı.

  • CB’nin konumu, seçim barajı ve hazine yardımını gölgede bırakıyor. Nasıl?

Devleti ve yürütmeyi tek başına temsil eden ve şirket statüsündeki Varlık Fonu başkanlığını da yapan kişi, parti genel başkanıdır.

– Cumhurbaşkanı, CB yardımcısı ve bakanlar başta, atanmış kişilerin de –Anayasaya aykırı olduğu halde- katıldığı Parti faaliyetlerinde genel başkan değil, Cumhurbaşkanı unvanını kullanmakta.

Bu nedenle, TBMM’de temsil edilen partiler, eşit koşullarda yarışamamakta.

Eşitsizlik, “seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” açısından da geçerli. Düzenleme nasıl yapılırsa yapılsın, seçim öncesi/esnası ve sonrası bütün faaliyetlerinde, Cumhur ittifakı partileri ve özellikle AKP’nin çok unvanlı genel başkanı, Devlet olanaklarını parti lehine seferber etti/etmekte ve edecek.
-Medya, Kişi-Parti-Devlet’in propaganda aygıtı olarak kullanıldığından, demokratik siyaset alanı, haliyle, Cumhur İttifakı dışında kalan partiler aleyhine daraltılmış bulunuyor.

-Yurttaşlar, “siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma” yönünden eşit değil; zira, demokratik toplumun asgari gereklerini bile ortadan kaldıran bir mevzuat ve uygulama ayrışması var.

  • Düşünce ve ifade özgürlükleri ile barışçıl toplanma ve gösteri özgürlükleri, hukuk dışı ve şiddet kullanılarak bastırılmakta ve ölçüsüz yaptırımlara tabi tutulmakta.

Bu nedenlerle, seçimlere giden yol, “eşit” ortam ve olanaklar sunmamakta.

Gerçekten ana sorun; “kişi-parti-devlet” birleşmesine yol açan Anayasal yapının düzeltilmesidir.

2017’de hükümet kaldırıldığı için seçim baraj bahanesi de sona erdiği halde, AKP-MHP, %7 baraj yanı sıra, ‘Parti başkanı’ Cumhurbaşkanı’nın seçim yasaklarından bağışık tutulması öneriyor. (AS: Yasalaştı bile!!)
***
Anayasa’nın yasa için öngördüğü bir yıllık uygulama yasağına iki ay kala, Cumhur İttifakı’nın gelecek seçimleri kazanma ereğine yönelik torba yasa önerisi, kamu yararı veya seçim güvenliğini sağlamak bir yana, seçim hukukun genel ilkelerine, demokratik hukuk devletinin gereklerine, Anayasa’nın amir hükümlerine çok yönlü olarak aykırı olup, siyasal etik ve ahlak ilkeleri ile de çelişmekte.
***
CHP olarak görevimiz, yalnızca Anayasaya ve kamu yararına aykırı düzenlemelere karşı çıkmak değil, seçim güvenliği ve temsilde adalet ilkesine ilişkin somut önerileri de, komisyon aşamasında olduğu gibi genel kurul sırasında sunmaktır. (AS: Ne yazık ki AKP-MHP reddetti!)

Bu yasa önerisi, demokratik hukuk devleti ereğinde yürütülen anayasa çalışmalarının ne denli meşru, haklı ve ivedi olduğunu bir kez daha doğruladı.

  • Tek kişi yönetimi, özgür ve eşit oy güvencesini sağlayacak adil seçme ve seçilme hakları üzerinde en ciddi tehdit.

Demokratik cumhuriyetçiler daha uyanık olmalı.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 23 Mart 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

MENZİLCİ

CHP’nin Bitlis’te İl Başkan Yardımcısı olarak Menzil Cemaati’ne yakınlığı ile tanınan isimlerden Abdülhamit Mermer’in atandığı öğrenildi.

İlke yerine oy…

İSİM

AKP İBB Meclis Grup Sözcüsü Faruk Gökkuş, “Türkan Saylan isminin İstanbul’da hiçbir sokağa verilmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi.

Adam gibi adam bunlara uymaz…

SÖZ

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, yaz aylarından itibaren enflasyonda düşüş ve normalleşme görüleceğini kaydetti.

Yaz gelince de kışın düşeceğini söyler. Sözün ne önemi var?..

ARAŞTIRMA

Lübnanlı Hariri Türk Telekom’un 6.5 milyar dolarını uçurdu. Yetmedi üç yıl sonra bedelsiz devlete dönecek kurum 1.6 milyar dolara geri alındı.

Cumhur İttifakı, Telekom vurgununun araştırılma önergesini reddetti.

Yolsuzluğu araştır/ma. Altından kim çıkar belli…

SORUN

CHP’nin “Küçük esnafın korunması ve sağlık çalışanlarının sorunlarının araştırılması” önergeleri de Cumhur İttifakı’nca reddedildi.

Sorun iktidarda…

SARIKLI

Sarıklı Amiral’in (İnanç hürriyetinin engellenmesi iddiasıyla) şikayetçi olduğu Amiral Gürdeniz savcılığa ifade verdi.

Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

MSB soruşturma açmayınca sarıklı kendini güçlü ve haklı sanmış…

DOĞURGAN

Suriyelilerin hızla çoğaldığını ve tedbir alınmazsa 12 yıl sonra Hatay’da çoğunluk olacaklarını söyleyen Hatay BŞB Başkanı Lütfü Savaş hakkında Valilik suç duyurusunda bulunacakmış.

Gerekçe yalan söylemek ve ırkçılık.

İçişleri Bakanlığımıza göre Suriyeli doğum oranı ülke genelinde %8, Hatay’da %25’miş.

Çingene şecaat arz ederken sirkatin (övünürken hırsızlığını) söylermiş.

12 yıl yerine 24 yılda Hatay’da çoğunluk sağlarlarsa sorun değil mi?..

CUMHUR

Metropol Araştırma’nın anketine göre, seçmenin %82’si, AKP’lilerin %85’i Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönmesini istiyor.

RTE ne dedi? ”Göçmenleri geri göndermeyeceğiz!”

Kimin reisi?..

YÜK

Sağlık Bakanı Suriyelilere 97 milyon muayene, 2.6 milyon ameliyat hizmeti, 3 milyon yatarak tedavi hizmeti verildiğini, bunun da sağlık hizmeti maliyetlerini artırdığını açıkladı…

Kalsınlar, kalsınlar. Millet bakar AKP oy alır…

ATATÜRK

DİB‘nın Çanakkale hutbesinde Atatürk’e yer verilmedi. Erbaş da sosyal medya sitesinde “Atatürk” demedi.

Savaşı ak sakallı dervişler kazanmıştı ya, ondan!…

NASS

MB 3. kez faize dokunamadı.

NASSsınız?…

FETÖCAN

Babacan Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını haklı bulmuş.

Bir derde DEVA olmaz…

ORTAÇ

Serdar Ortaç hükümete 10 numara vermiş.

Verir, verir…

KURTARICI

Bakan Nebati, ”Türkiye ekonomisini kurtardık elhamdülillah”

  1. TL Dolara mı eşitlendi?
  2. Dış ticaret açığı mı kapandı?
  3. Dış borçlarımız mı bitti?
  4. Halkın yaşam standardı mı yükseldi?
  5. Neye yatırım yapıldı, ne üretildi?

Bu kurtarıcılardan kurtulduğumuz gün kurtuluruz…

ALAŞAĞI

Bakan Nebati, Fransız yatırımcıları davet ederken “Bürokrasiyi alaşağı ederiz” diyerek zorluk çekmeyecekleri garantisi (güvencesi) verdi.

Devletin bakanı, devletin düzenine karşı…

SORUMLULUK

MSB ve Cumhurbaşkanlığı, Montrö konusunda fikirlerini açıklayan 104 emekli amiralin davasında amiraller için;

“…hiçbir görev ve sorumluluğu bulunmaksızın bildiriyi yayımladıkları dolayısıyla devletin güvenliğine ve Anayasal düzene karşı suç işledikleri” gerekçesiyle müdahillik talebinde bulundu.

Devleti sorumsuzca yönetenler, vatandaşlık sorumluluğunu yerine getirenleri hazmedemez…

ALAKA

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “Ne yazık ki bugünün Kılıçdaroğlu yönetimindeki Cumhuriyet Halk Partisi’nin Atatürk’ün kurmuş olduğu partiyle uzaktan yakından ilgisi ve alakası kalmadı” dedi.

Doğruluk payı var.

Peki MHP’nin milliyetçilikle alakası ne durumda?…

BEDAVA

“Kasamızdan para çıkmıyor” derdi. “Garantileri devlet hazinesinden ödüyoruz” a yanaştı.

“İnsanlar hem hizmet almak istiyor hem de ‘Köprüler, tüneller bedava olsun’ diyor. Böyle bir şey olmaz” a geldi

Anladı ki artık kılları bile inanmıyor …

CIK

RTE, köprü geçiş bedeli için “200 liracık” dedi.

Tek yüzükten zenginliğe. Fakirlikten zengin babalığına …

ERİŞİM

RTE, ‘Evet, hayat pahalılığı var ama insanların istediği her ürüne erişiminin olduğu bir ülkede yaşıyoruz’ dedi.

Alan alır, almayan varsın almasın!..

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 16 Mart 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

SEVGİLİ

Gazete haberi: “Kadınlar gününde sevgilisini öldürdü.”

Sevgili?..

MEDRESE

AKP’li Yasin Aktay, Yeni Şafak yazısında, “Doğu medreselerindeki eğitim Kürtçe olmaktan çıkmadı ve bu devlet tarafından da görüldü ve tanındı.” yazdı.

Öğretim Birliği yasası!..

KURS

2015-2021 yılları arasında 4-6 yaş arasında 782 bin çocuk Diyanet’in Kur’an kurslarına gitmiş.

Bilim insanına ne gerek.

Çağ atlarız…

DOKTORLAR

Doktorların yurt dışına kaçışına devletin başının tepkisi, ”Giderlerse gitsinler!”

  1. Doktorların para için değil daha iyi yaşam koşulları nedeniyle göçtüklerini bilmiyor.
  2. Beyin göçünü önemsemiyor.
  3. Beyin göçü arttıkça oylarının artacağını sanıyor.
  4. Nasıl olsa kendi gidecek, çözüm üretmeye gerek görmüyor…

YALAMA

Doktorlara yol gösteren RTE, iki gün geçmeden, 14 Mart konuşmasında, Türkiye’nin hekimlerine hem vefa borcu, hem ihtiyacı olduğunu söyledi.

Bir kere de tükürdüğünü yalamasa…

BEBEK

Bebek bezinde KDV’nin kaldırılması önerisi Cumhur İttifakı vekillerince reddedildi.

Höllükle belensinler…

ÇİLLER

Tansu Çiller parti kuruyormuş.

Parsadan mali işlerden sorumlu olabilir…

DÜŞMAN

Bahçeli, ”CHP varken düşman aramaya gerek yok!

  1. Halkın bir bölümü düşman ilan edilir mi?
  2. “Devlet” adamı böyle laf eder mi?
  3. Bahçeli varken karıştırıcı, kutuplaştırıcı aramaya gerek var mı?..

OLUMSUZ

RTE ”Bu görevde bulunduğum sürece İsrail’le ilgili olumlu bir şey düşünemem” demişti.

Demek ki görüşmeler olumsuzlukları artırmak için yapıldı…

GERİYE

İsmailağa Cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın İstanbul Sancaktepe’de imara aykırı olarak yaptırdığı binalarının sorunu AKP-MHP’li meclis üyelerinin oyları ile çözüldü. Vakıf, hafız eğitimi veriyor.

MEB’in yenilediği Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği’ne göre vakıf ve dernek temsilcileri, MEB personeline eğitim verebilecek.

Durmak yok gerilemeye devam…

HELALLEŞME

Kılıçdaroğlu, helalleşme gezisinde Dicle Toplumsal Araştırma Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen “Tigris Diyalogları” toplantılarına konuk oldu. Merkezin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vural, TSK’nın Kuzey Suriye’de yaptığı operasyonların teröre karşı değil, halkı ezmeye dönüştüğünü söyledi.

Kılıçdaroğlu sessiz kaldı.

Her şey helal…

ÖNLEM

Hatay BŞB Başkanı Lütfü Savaş,

  • ”Önlem alınmazsa 12 yıl sonra Hatay Suriyeli bir başkana teslim olacak”

RTE, ”Muhalefet göçmenleri göndereceğiz diyor, biz göndermeyeceğiz.”

Önlemini açıkladı!..

BARAJ

Cumhur İttifakı seçim yasa teklifini Meclise sundu. Baraj %7olacak.

MHP’nin altında kalmayacağı barajı bulamamışlar…

EŞİT

Seçim yasası değişikliği teklifine göre il-ilçe seçim kurulu başkanı en kıdemli yargıç yerine 1. sınıf yargıçlar arasından kurayla belirlenecek.

Cumhurbaşkanı, seçim propagandası için devlet olanaklarından yararlanabilecek.

Yargıya güvenme, şans işidir.

Tek adam tektir, eşit değildir…

Cumhurbaşkanı Erdoğan üçüncü kez aday olabilir mi?

Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
12 Şubat 2022 Cumhuriyet

Zamanında yapılacak, yani anayasanın 16.4.2017 tarih ve 6771 sayılı kanunla değişik 77. maddesinin I. fıkrasındaki “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır” hükmü ile Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 6. maddesinin II. fıkrasındaki “Bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren beş yılın dolmasından önceki son pazar günü oy verilir” hükmü uyarınca 18 Haziran 2023 Pazar günü yapılması gereken seçimlere kadar 16 aylık bir süre olduğu halde bu konuda şimdiden tartışmalar başlamış bulunuyor. Tartışmalar, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağı sorusunda yoğunlaşmış durumda.

Anayasanın 21 Ekim 2007 günü halkoyu ile kabul edilen 5678 sayılı kanunla değişik 101. maddesinin II. fıkrasında şu hüküm yer alıyordu: “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir.”

ANAYASA NE DİYOR?  

Aynı hüküm, anayasanın 16 Nisan 2017 günü yine halkoyu ile kabul edilen 6771 sayılı kanunla değişik 101. maddesinin II. fıkrasında tekrarlanmıştır. Kural bu.

Fakat 6771 sayılı kanunla bu kurala istisna niteliği taşıyan, 2. döneminde bulunan cumhurbaşkanının 3.kez aday olmasına olanak tanıyan yeni bir düzenleme yapılmıştır.

Anayasanın 6771 sayılı kanunla değişik, “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi” kenar başlıklı 116. maddesinin doğrudan doğruya bu konu ile ilgili I. ve III. fıkraları şöyledir:

Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenme-sine karar verilmesi halinde, cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”

İşte bu düzenlemeyle TBMM’nin erken seçim kararı nedeniyle 2. beş yıllık dönemini tamamlayamamış bulunan cumhurbaşkanına 3. kez aday olma olanağı tanınmıştır.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN DURUMU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu göreve ilk kez 10 Ağustos 2014 günü doğrudan halk tarafından seçilmiş ve 28 Ağustos 2014 günü anayasanın 103. maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ant içerek görevine başlamıştır. 24 Haziran 2018 günü milletvekili genel seçimiyle birlikte yapılan cumhurbaşkanı seçiminde 2. kez seçilen Erdoğan, 9 Temmuz 2018 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ant içerek görevine başlamıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, halen 2. döneminde görev yapmaktadır. Anayasanın 101. maddesinin II. fıkrasındaki “en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilmekuralı gereğince, zamanında yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde 3. kez aday olması olanağı yoktur.

  • 3. kez aday olabilmesi, ancak Meclis’in üye tamsayısının 3/5 çoğunluğuyla,
    yani 360 oyla seçimlerin yenilenmesine karar vermesi durumunda söz konusu olacaktır
    .

Anayasanın 116. maddesinde düzenlenen bu yolun dışında bir arayışla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2. kez aday olacağını iddia edebilmek için sistem değişikliği gibi tutarsız birtakım yorumlarla onun 1. dönemini yok saymak, o dönemde cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı, imzasını taşıyan bütün işlemleri geçersiz saymak anlamına geleceği gibi, bu sıfatla kendisine gösterilmesi gereken saygıyla da bağdaşmaz.

Anayasanın 116. maddesinde TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu gibi nitelikli bir karar yeter sayısına bağlanmış bulunan erken seçim kararı için, halen 581 üyeli Meclis’te ne Cumhur İttifakının oyları (AKP 285 + MHP 48 = 333) ne Millet İttifakı’nın oyları (CHP 135 + İYİP 36 + SP 1 + DP 2 = 274) yeterlidir. HDP’nin Millet İttifakını desteklemesi durumunda da (274 + 56 = 330) erken seçim kararı için gerekli 360 oya ulaşılamaz. (1)

SONUÇ

Bu karar, ancak Meclis’te partiler arası geniş bir uzlaşma ile verilebilir. Cumhur İttifakı milletvekillerinin Erdoğan’ın 3. kez cumhurbaşkanı adayı olmasına olanak sağlamak üzere milletvekili genel seçiminin yenilenmesi, Millet İttifakı milletvekillerinin ortak bir aday gösterecekleri cumhurbaşkanı seçimi ile 28. dönem milletvekili genel seçiminin erken bir tarihte yapılması için oy kullanmaları; cumhurbaşkanı seçiminde Millet İttifakı adayını destekleyebilecek olan, hakkında kapatma davası açılmış bulunan HDP milletvekillerinin yeniden halktan oy alacakları bir erken seçim kararı için oy vermeleri, böyle bir uzlaşma için gerekli ortak zemini oluşturabilir.

Her durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin seçimleri öne alma kararı ve birlikte yapılacak cumhurbaşkanı seçimi ile milletvekili genel seçimi, siyasal ve ekonomik bakımdan kritik bir dönemden geçen Türkiye’nin geleceği için büyük önem taşımaktadır.

(1) Bu konuda bkz. Hikmet Sami Türk, Parlâmenter Sisteme Dönüş İçin Anayasa Değişikliği,
Yetkin Yayınları, Ankara, 2021, s. 253-255. 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Şubat 2022

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Şubat 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

BAĞIMSIZ

Avrupa Konseyi, AİHM kararına rağmen Kavala’yı tahliye etmeyen Türkiye’yi AİHM’e havale etti.

Karara tepki gösteren Dışişleri Bakanlığı; ”Ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale edildiğini ”açıkladı.

Yargı süreci tamam da “bağımsız yargı” anlaşılmadı?..

KDV

CHP Milletvekili Turhan Aydoğan’ın elektrik, su, doğalgazdan KDV alınmaması için verdiği önerge Cumhur ittifakınca reddedildi.

Seçimde KDV olarak döner…

PİK

Şubat ayı %48.6 enflasyon ile rekor kırdı. “Enflasyon Ocak’ta pik yapar” diyen Bakan Nebati şimdi de “Nisan’da pik yapar” dedi.

Nisan olmazsa Mayıs, o da olmazsa Haziran iyidir.

SOY

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca, bölücü terör örgütü PKK’ya karşı yapılan “Kış Kartalı” operasyonunu ‘soykırım’ yalanıyla hedef aldı. Uca, NATO ve AB’ye çağrı yaptı.

Terörün vekili…

DUA

Corona’ya yakalanan RTE mesajında “… Görevimizin başındayız. Çalışmalarımıza evde devam edeceğiz. Dualarınızı bekliyoruz.” yazmış.

Her dakika duacıyım…

HAPİS

RTE, “Ben istirahatlere pek alışık değilim, şimdi böyle bir durum oldu, yani bizi eve hapsettiler.”

Beteri var…

BANKAMATİK

İBB’den 1.5 milyon TL’ye yakın astronomik burs alan AKP’li Eski Bakan Fatma Betül Sayan Kaya’nın kardeşi de 18 yaşında üniversiteye başladığında İBB’de işe başlamış.

Bunlar İmamoğlu’nu hedef tahtasına koymasın da ne yapsınlar…

ÖNEMSİZ

Corona vakaları günlük yüz bini, ölümler 200’ü geçmişken Sağlık Bakanı “ Endişelenmeye mahal yok” dedi.

Haklı, en fazla ölürüz…

HESAP

Kocaeli Belediye Başkanı Tahir Büyükakın “2023’te 100 yıllık büyük hesaplaşma olacak” dedi.

Geleceği görmüş. Seçim ve hesap kesim tarihi…

MİLLİ

Devlet Bahçeli, ABD Büyükelçisinin göreve başlar başlamaz İmamoğlu’nu ziyaret etmesine tepki gösterdi.

Haklı. Ancak:

Washington Büyükelçimiz Murat Mercan’ın güven mektubu, gidişinden aylar sonra Beyaz Saray Güvenlik Konseyi’nin bir üyesi tarafından bir restoranda kabul edilmişken, ABD Ankara Büyükelçisinin gelişinden bir hafta sonra sarayda Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilişini de eleştirebilseydi, hem daha haklı hem dürüst hem de milliyetçi olurdu…

HELAL

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, perşembe gününden bu yana ciddi elektrik kesintileri ve kar esareti (AS: tutsaklığı) yaşanan Isparta’ya giderek “Hakkınızı helal edin, birkaç gün enerjisiz kaldınız” dedi.

Halk zamlı faturaları ödemezse helal mi edilecek, faizi mi istenecek?

Şeriatla mı yönetiliyoruz? Helallik dilemek mi hesap vermek mi?…

HAİN

Atatürk’e ve Kuvayı Milliyecilere hakaret eden ve vatana ihanetten idam edilen İskilipli Atıf, ölümünün 96. yılında, Çorum Valisi, Belediye Başkanı, Hitit Üniversitesi Rektörü ve AKP Çorum milletvekili tarafından anıldı. Vali, anmaya katılışını savunurken Uğur Mumcu’nun sözlerine sığındı.

Yumuşakçalar, sığınmak için sert kabuklu arar…

FETÖCÜ

Emekli Askeri Hâkim Ahmet Zeki Üçok, Milli Savunma Bakan yardımcıları Muhsin Dere’nin ByLock kullanıcısı, Yunus Emre Karaosmanoğlu’nun ise ABD’nin ‘güvenilir irtibatı’ olduğunu öne sürdü.

Bakan Akar?..

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ten (Tekrar)

  • Eyy yobazlar alemi; Atatürk’e saldırmak daha kaliteli bir dindar olduğunuz değil, daha kaliteli bir şerefsiz olduğunuz anlamına gelir…

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 12 Ocak 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

HAFIZ

Nevşehir’de bir anaokulu açılışında hafız makam koltuğunda otururken vali dahil protokol mensupları misafir konumunda kaldı.

Cumhuriyet yerine Nass…

ÇALMAYAN

Akçakale/Şanlıurfa’da 18 yıl AKP belediye meclisi üyeliği yapıp görevinden istifa eden M. Denli, “Burada dürüstün yeri yok. Çalmayanın, çırpmayanın yeri yok. Onlar yüzünden bıraktım” dedi.

Çalıp çırpanlar devam…

KOVALAMACA

RTE, CHP’ye,”Utanmadan sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün 15 Temmuz’da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi evvelallah alırsınız. Bizler Cumhur İttifakı olarak hepinizi önümüze katar, gideceğiniz yere kadar kovalarız. 84 milyonun her bir ferdini öz kardeşimiz olarak görerek bağrımıza basıyoruz”.

Anlayamadım;

  1. 15 Temmuz’da sadece AKP’liler mi sokağa dökülmüştü?
  2. Sokağa dökülen öz kardeşlerinizi mi kovalayacaksınız?
  3. Kimi kime kovalatacaksınız?
  4. (Ben biliyorum ama gene de sorayım) Kimin cumhurbaşkanısınız?
  5. Milletin birliği için yemin etmiş miydiniz?
  6. Yemin sizin için ne anlama geliyor?

KÖPÜKÇÜ

RTE, “döviz kurundaki üzerindeki köpüğü hızla almıştık inşallah enflasyon üzerindeki köpüğü de hızla alarak ülkemizi hak etmediği bu görüntüden kurtaracağız”

  1. Köpükleri kim köpürttü?
  2. Köpüğün altındaki ana gövdeden rahatsız değil misiniz?
  3. Sizin görüntünüz ülkeye yakışıyor mu?..

TÜPÇÜ

Kamu bankalarının parası ile medya sahibi olan, Milli piyangoyu güvenilmez hale getiren Demirören’in 20 Aralık gecesi 18 TL’den bol döviz satıp ertesi gün 10.5 TL’den geri aldığı iddia edildi.

Yalan olabilir mi?..

MÜSİAD

Halkı güldürmekten sorumlu ampul gözlü bakan Nebati, MÜSİAD üyelerinin kazancının helal olduğunu söyledi.

Diğerleri?

Vatandaşı bölmek görev olmuş…

DİYANET

Ak-Ulusal Kanal ve Ak- Aydınlık GYY’leri Ali Erbaş’ın basın davetine katılmışlar.

Başkanla çok mutlu bir de fotoğraf çektirmişler. Ama Erbaş kılıçsız.

Fotoğrafta rahmetli Fesli Kadir de olsaydı tablo tamamlanırdı.

İ. Yücel başyazısını “Diyanetin gündemi” ne ayırmış. Çanaksız çok ciddi sorular ve çok aydınlatıcı yanıtlar var!

Yücel, Erbaş’ın Atatürk sevgisini de vurgulasaydı…

DOĞRU

TÜSİAD Başkanı Kawlowski sormuş:

  • ”Atılan adımlar doğruysa neden enflasyon şiddeti yükseliyor?”

Soran hangi üniversitede ekonomi okumuş ki?..

LİNÇ

Modacı Barbaros Şansal’ı havaalanında linç edenlerden 12’si berat etti, biri para cezası aldı.

Kararı, ” Kafana göre adaleti sağla, yargıdan onay al” diye yorumlayabilir miyiz?..

ZAM

Dolar düştü zamlar geri alınmalı diye beklerken bir hafta sonra akaryakıta fahiş zam yapıldı.

“Güzel günler yakın.. Kuşa bak, kuşa bak!” diyerek cüzdanımızı çekiyorlar…

ENSAR

MEB Yardımcılığına, İH Liselerinde Türkçe’nin kaldırılmasını öneren, eski Ensar Vakıflı ilahiyatçı getirildi.

  • Her yer imam. Durmak yok geriye doğru devam…

İNÖNÜ

CSO “İsmet İnönü’yü Anma Haftası” nı konser afişlerinden sildi.

CSO’ya adım atmayan sanat düşmanları dönemi..

ALLAHLIK

Hazine ve Maliye Bakanı Yardımcısı Murat Zaman, kur korumalı mevduat hesabı için “Dua edin de sistem tutsun” dedi.

Doktor yapılacak bir şey kalmayınca hasta için “dua edin” der ya, aynısı.

Allahlık bakan yardımcısı…

ÖLÜMSÜZ

Kabataş Erkek Lisesi’nde üç öğrenci Atatürk’ün posterini delik deşik etmişti. Kabataş Erkek Lisesi öğrencileri, Atatürk’e yapılan saldırıya topluca tepki gösterdi.

  • Cumhuriyet yaşar, Atatürk ölmez…

***
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’TEN :

  • Müslümanlık namazsız olur ama ahlaksız olmaz…

 

 

 

 

 

 

 

Hükümetsiz ve kabinesiz bütçe

2017 Anayasa değişikliği, demokrasinin olmazsa olmazlarını kaldırmakla yetinmedi:

•Devlet ve hükümet,
•Siyaset ve idare,
•Devlet yönetimi ve siyasal partiler arasındaki ayrım çizgilerini de sildi.

Kişi + parti + devlet birleşmesi, devlet kurumlarının işleyiş ve ilişkilerinde asgari dayanışma ve eşgüdümü yok etti.

Ne var ki, Saray güdümündeki 27. Dönem Yasama Meclisi, demokratik hukuk devletinin asgari gereklerini yansıtan Anayasa değişikliği bir yana, bunu tartışma zemininden bile uzak.

Bu nedenle anayasa gündemi, 2022 Bütçe görüşmelerinin bir kez daha gözler önüne serdiği, kamu yönetimindeki büyük kırılma ve dağınıklıkları örtme çıkışı olarak da görülebilir.

DEREBEYLİK VE DÜKALIK

Bakanların bütçe sunuşları, yapılan eleştiriler ve yanıtsız kalan sorular, şu gerçeği bir kez daha sergiledi: Bir yandan, -derebeylik görüntüsü veren- bakanlıklar arasında dayanışma ve eşgüdüm yokluğu; öte yandan, bakanlıklar ve Saray arasındaki kopukluk.

Başka bir deyişle, bütün siyasal, idari, akçasal ve çevresel- ülkesel yetkiler bir kişide toplanırken, o kişinin en yakınındaki birimler darmadağınık.

Bakanlar ve bakanlıkların birbirinden kopuk olması, kuşkusuz hükümet yokluğundan.

  • Gerçekte, ne bakanlar kurulu ve kabine, ne de siyasal karar düzeneği var.

Bakanların söylem ortaklığı, konuşmalarında Anayasa ve hukuku değil, referans olarak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanını almaları.

CB Yardımcısının temsil ettiği Saray ise, bakanlıkların üstünde ayrı bir birim ve adeta bir dükalık görüntüsü vermekte.

Saraylılar ve Bakanlar arasındaki söylem ve tutum ortaklığı ise, şefe referans ve itaat.

İDARE DEĞİL, SİYASET

Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına ait” hükmü gereği Anayasa, siyaset yapma yetkisini CB’ye özgüleyerek bakanlıkları idari birimlere dönüştürdü.

Ne var ki uygulama, tam tersi yönde: CB, Yürütme ile yetinmeksizin, kamu yönetimi bütününün sicil amirliğini de üstlendi; dahası, hiyerarşik bakımdan en alt kademedeki bakanlık yöneticilerini bile bizzat atamakta!

Buna karşılık, kendi birim yöneticilerini bile atayamayan bakanlar, Anayasa md.104 açık hükmü ve CBK-1 ile siyasetin, CB başkanlığındaki politika kurulları yoluyla “Saray’a hapsedilmiş” olduğu gerçeğinden kopuk. Bu nedenle, özellikle muhalefete karşı birer siyasal aktör olarak yarışıyorlar. Bu konuda öncülüğü İçişleri Bakanı S. Soylu yapmaya çalışsa da; örneğin, görev süresi 19 haftayı bile bulmayan MEB, konuşmalarını, “19 yıllık AKP iktidarı” bütününü kucaklayacak biçimde yapmakta sakınca görmüyor.

SADAKAT VE DALKAVUKLUK

Bakanlar ve Saray temsilcileri için ortak söylem, lidere sadakat ile sınırlı değil; muhalefet partilerine saldırıda cephe genişlemesi var. Şöyle ki; CHP-HDP-İYİ Parti bütçe eleştirilerine, Bakanlardan önce, AKP-MHP vekilleri, 19 yıllık “altın çağ” (!) övgüsü ve “vatan-millet bekası”! adına yanıt yarışına giriyorlar.

Böylece, Cumhur İttifakı vekilleri, kendilerinden hesap soramadıkları bakanlar üzerinden, muhalefete -eleştirileri nedeniyle- saldırıya geçiyorlar.

Özetle; derebeylikler ve dükalık, kendilerine hesap vermedikleri vekillerle krala sadakat ve dalkavuklukta yarışabiliyorlar.

Sadakat görüntüsü altında dalkavukluk, demokratik siyaset alanını daraltmak ve demokratik toplumu bastırmak için MGK sopasını OHAL sonrası dönemde bile kullanmaya kalkışan çok unvanlı kişiyi kurtaramaz; ama ülkenin geleceğini karartır. Bu nedenle, 6 Aralıkta Genel Kurul’da devam edilecek olan bütçe görüşmeleri, demokratik muhalefet için de bir sınav niteliği taşımakta.

‘Millet İttifakı’nın adayı

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
Cumhuriyet, 15 Kasım 2021

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun veya Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı olmasını doğru bulmadığını açıklaması, hem CHP tabanında hem de “Millet İttifakı” tabanında büyük rahatsızlık yarattı.

Kamuoyu araştırmalarına göre “Cumhur İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sandıkta yenebilen iki olası aday olan Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın bertaraf edilmeye çalışılmaları, 2023 seçimlerini “Millet İttifakı”nın kazanmasını tehlikeye atmıştır. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına en çok sevinen siyasi partiler AKP ve MHP olmuştur.
***
“Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olması durumunda, yeni seçim sistemine göre, “Millet İttifakı”nın seçimi kazanması zorlaşır. Çünkü yeni sisteme ve Türkiye’deki sağ ve sol oy oranlarına göre, cumhurbaşkanı olacak kişinin merkez sağ seçmenden de oy alabilmesi gerekmektedir.

Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğü, çalışkanlığı ve siyasi tespitlerinin birçoğundaki haklılığı, O’nun 2023 seçimlerini kazanacağı anlamına gelmez.

Kılıçdaroğlu’nun merkez sağ seçmende oy tabanı bulunmamaktadır. Nitekim CHP, Kılıçdaroğlu’ nun liderliğinde %23-28 aralığını aşamamıştır. Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Marmara CHP’nin en zayıf olduğu bölgelerdir. CHP sadece Ege’nin ve Akdeniz’in kıyı kentlerinde, Trakya’da, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde yüksek oranda oy alabilmektedir.

Kılıçdaroğlu, aday olması durumunda, bu bölgelerdeki CHP oylarını korur, HDP’nin desteğiyle Güneydoğu Anadolu’dan da oy alabilir, ancak Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Marmara bölgelerindeki ve Ege’nin, Akdeniz’in iç kesimlerindeki muhafazakâr seçmenden yeterli oyu alması oldukça zordur.
***
Türkiye’de din, mezhep ve etnik kimlik temelli önyargıların ne yazık ki hâlâ etkili olması, Anadolu’daki muhafazakâr çevrelerde Alevi adaya oy vermeyiz biçimindeki ayrımcı anlayışın hâlâ yaygın olması, Kılıçdaroğlu’nun önündeki en büyük engellerden birisidir. CHP tabanı bu ölçütlere göre oy vermese de muhafazakâr partilerin tabanlarında birçok kişi hâlâ bu ilkel anlayışlar üzerinden oy kullanmaktadır.

Türkiye’nin sosyolojik acı gerçekleri dikkate alınmadan Ankara’da masa başında yapılacak hesaplar, “Millet İttifakı”nın hezimetiyle sonuçlanabilecektir. Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti, SP, GP, DEVA tabanlarından fire verebileceği dikkate alınmalıdır.

CHP’nin belediye seçimlerini kazandığı İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi kentlerin demografik ve sosyolojik yapısı üzerinden 81 il ve 922 ilçe konusunda bir genelleme yapılamaz.

Kaldı ki CHP’nin belediye seçimlerini kazandığı bu kentlerde de seçmen, belediye başkan adaylarına oy vermiştir, Kılıçdaroğlu’na oy vermemiştir. Kılıçdaroğlu’nun bu seçimlerdeki etkisi, sadece doğru adayları göstermiş olmasıdır.
***
Bugüne kadar, “Seçimlerin ikinci turuna Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kalması durumunda kime oy verirsiniz” sorusunun sorulduğu yeterli sayıda kamuoyu araştırması yapılmamıştır. Böyle bir bilimsel araştırma yapılmadan Kılıçdaroğlu’nun “Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı olarak hazırlanması acaba nasıl açıklanabilir?!

Seçimden sonra tahsis (AS: tashih, düzeltme) edilecek olan parlamenter sistemde “Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı, Akşener Başbakan” formülünün gerçekleşebilmesi için de önce Kılıçdaroğlu’ nun seçilebilmesi gerekir.

Öte yanda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in seçimden önce ilan edilen başbakan adaylığına HDP tabanının nasıl yaklaşacağı da ayrı bir tartışma konusudur. Kılıçdaroğlu bundan dolayı HDP tabanından da fire verebilir.

Özetle, ortak aklın devre dışı kaldığı bir ortamda ortak aday bulmak olanaksızdır! CHP yönetimi halka sahte umutlar vereceğine, ortak aklı devreye sokmalıdır!