Etiket arşivi: Cumhur İttifakı

Kürtler, sosyalistler ve Altılı Masa… SEÇİMLERDE TUTUMUMUZ NE OLMALI?

Zeki Sarıhan
zekisarihan.com

Haziran 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri, bir süredir ülkede bir heyecan dalgasına neden oldu. Her seçim bir mücadele ve çekişmeye vesile olur fakat bu seferki bundan öncekilerden çok farklı.

Önümüzdeki seçimlerde Türkiye’nin geleceği oylanacak..

Bu mücadeleyi umursamayanlar ve çekimser kalanlar, büyük bir sorumsuzluğun vebalini de yüklenmiş olacaklar.

MUHALEFET KAZANAMAZSA

Seçimi bugün iktidarda bulunan ve Recep Tayyip Erdoğan‘ın temsil ettiği Cumhur İttifakı‘nın kazanması durumunda seçmenler, bir çeşit monarşi sayılan tek adam rejimine onay vermiş sayılacak. Türkiye’nin üzerindeki karanlık daha da koyulaşacak. Büyük yaralar almış bulunan hukuk sistemi berhava olacak. Hak ve özgürlükler tümüyle ortadan kaldırılacak. Din ve inanç özgürlüğünden eser kalmayacak. Devleti tümden tarikatlar ele geçirecek. Erdoğan’ın 20 yıldır önce sureti haktan görünerek son dönemlerde açıktan açığa savunmakta olduğu siyasal İslam, devletin ve toplumun bütün hücrelerine zerk edilmeye devam edilecek.

Bu sistemin dünya ve Türkiye halkının beklentilerine aykırı olduğu baştan belliydi. Erdoğan 20 yıllık iktidarını, çeşitli ekonomik ve sosyal önlemlerle yoksulları kendine bağlayarak sağladı. Ama su, ekonomi değirmeninin oluğunu eskisi kadar doldurmuyor. İktidarın şimdiki bütün çırpınışları, ne yapıp edip, oy yitiğini durdurmak ve yitirdiği oyları geri kazanmaya yöneliktir.

ERDOĞAN, İKTİDARI BIRAKIR MI?

Bir süredir, birçoğumuzda seçimleri yitirse de Erdoğan’ın allem edip, kallem edip iktidarı bırakmayacağı inancı var. Bu kötü beklenti nedensiz değildir. Çünkü Erdoğan, her ne denli seçimler sonucunda iktidara gelmişse de, demokrasiye saygılı biri olmadığını birçok vesile ile gösterdi. Kürtlerin kazandığı belediyelerin nerdeyse tümünün yöneticilerini görevden alıp yerlerine partisinden kayyum ataması bunun en önemli kanıtıdır. İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleri muhalefet tarafından kazanılınca seçimleri Yüksek Seçim Kurulu kararıyla yeniletmesi de bu tutumun örneklerindendir.

  • O’nun, muhalefet belediyelerini kıskaç altına aldığı,
    onları çalıştırmamak için her yolu denediğini de görüyoruz.

Edoğan’ın seçim sonuçlarına saygı göstermesinin tek koşulu, İstanbul’da yapılan ikinci seçim gibi büyük bir yenilgi almasıdır.

Erdoğan’ın seçim zamanına kadar da yapabileceği birçok şey vardır: Çeşitli tertiplerle muhalefet bloğunu bölüp birbirine düşürmesi, çeşitli çıkarlar sağlayarak bunların en zayıf olanları yanına çekmesi, savaş çıkarıp seçimlere bir fatih olarak girmesi bunlardandır.

AÇIK VE NET BİR PROGRAM GEREKİR

Bütün bu olasılıkları akılda tutarak vakit geçirmeden muhalefetin açık, anlaşılır ve kitleleri çekecek bir programa göre seçime hazırlanması gerekir. Bu programın can alıcı maddeleri, halkın nasıl ekonomik refaha ulaştırılacağı, 1923’ten beri deneye yanıla oluşturulan kurumların yerli yerine nasıl oturtulacağıdır.

Muhalefet, partizanlıktan çok çekmiş olan halkın önünde;
– TRT, Anayasa Mahkemesinin, Yüksek Seçim Kurulunun bağımsızlığını,
–  üniversitelerin özerkliğini iade edebilecek mi?
– Kürt sorununu nasıl çözecek?
– Avrupa Birliği ve NATO ile ilişkileri nasıl düzenleyecek?
– Komşularımızla bozulan ilişkileri nasıl düzeltecek?
– Sağlık ve Eğitim sistemini çağdaş temellere ve halk kitlelerinin çıkarlarına uygun olarak nasıl yeniden düzenleyecek?

Artık anlamış olmalıyız ki; yalnız AKP’nin kurduğu sistem değil, onun iktidara gelmesinden önce var olan sistem de iflas etmiştir. Zaten AKP’ye iktidar kapılarını açan da Kenan Evren, Özal, Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz’la temsil edilen o sistemdi.

  • Halkın huzur içinde kardeşçe yaşayabilmesi için radikal (köktenci) önlemlere gereksinim var.

Muhalefetin gövdesini oluşturan Altılı Masa bunları gerçekleştirecek bir anlayışa ve cesarete sahip mi?

Günümüzün en önemli siyasi sorusu budur.

2023 seçimlerini yitirse de AKP ve MHP’nin boş oturmayacağı kesindir.
AKP’nin yarım önlemlerle iktidarı ağzına burnuna bulaştıran yönetimin elinden hükümeti yeniden ele geçirmesi zor olmaz.
Bu nedenle, alınacak önlemlerin geniş yığınlara ve demokrat aydınlara bir “Oh!” dedirtmesi koşuldur.
Sermaye grupları arasında gidip gelen bir iktidar halkta bu rahatlığı yaratmaz.

ANAHTAR HDP’NİN ELİNDE

Kılıçdaroğlu’nun iktidar bloğuna karşı oluşturulmasına önderlik ettiği Millet İttifakı, Türkiye’de iktidar mücadelesinin getirdiği bir zorunluluk olmakla birlikte Kürt aydınları ve emekçilerini temsil eden HDP’nin ve Türk sosyalist solunun bunun dışında kalması bir olumsuzluktur. HDP’nin yüzde on gibi büyük sayılacak bir seçmen kitlesine sahip olmasına karşın bu İttifaka alınmamış olması, gelecek seçimlerin en büyük handikapıdır. HDP’nin dışarıda bırakılmasının nedeni, Türk milliyetçiliğini temsil etme iddiasındaki İYİ Parti’nin zaaflarıdır. HDP ile özellikle İYİ Parti’yi aynı masada görmek mümkün görünmüyor.

HDP’nin ve seçmeninin her koşulda cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayını destekleyeceği varsayılıyor. Ben de, daha kötüsünün iktidarını engellemek için, Kürt laik ve demokrat seçmeninin içine sinmeyerek de olsa, öyle davranmasını önermiştim. Ne var ki HDP, kendi oylarının çantada keklik sayılmaması gerektiğini, ortak aday ve ilkelerde anlaşmazlarsa kimseyi desteklemek zorunda olmadıklarını ilan ediyor. HDP oyları olmadan muhalefet için iktidar çantada keklik değildir.

Kürt sorununu yok sayan bir Türk milliyetçiliği, Türkiye’nin huzura kavuşmasının önünde en büyük engeldir. Ne var ki, iktidar on yıllardır süren savaşı hem içerde, hem dışarda sürdürmekte ısrarlı ve bundan siyasal kazanç elde etme çabası içinde. Bu siyasal yapının iktidardan uzaklaşması, HDP’nin göstereceği basiretle de Kürtler üzerindeki baskı azalma eğilimi gösterecektir.

Ülkeye barış, ezilen Türk ve Kürt emekçilerinin birlikte mücadele ettiği ve kazandığı bir halk iktidarıyla gelecektir.

Önümüzde daha uzun ve dikenli bir yol olduğunu unutmayalım.

Emekçileri aydınlatmaya devam edelim. (Tükenmez, Sonbahar 2022)

ERDOĞAN BİR DAHA CUMHURBAŞKANI ADAYI OLAMAZ

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..
Bkz. Anayasaya karşı hile! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM)

Bölüm 1               :
Anayasamızın 101’nci maddesi; “Bir kimse en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir” der.

Erdoğan, 10 Ağustos 2014’te ilk defa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
(Yüksek Seçim Kurulunun 12 nci Cumhurbaşkanı Mazbatası) https://i.hizliresim.com/hxapq5c.jpeg

Aynı Erdoğan, 24 Haziran 2018 yılında İKİNCİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
(Yüksek Seçim Kurulu’nun 13 üncü Cumhurbaşkanı Mazbatası) https://i.hizliresim.com/9jvu5tj.jpeg

  • Bu durumda, Erdoğan 3 üncü kez Cumhurbaşkanlığı seçiminde ADAY OLAMAZ!

Anayasamızın 116 ncı maddesi ise “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından SEÇİMLERİN YENİLENMESİNE karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı BİR DAHA ADAY OLABİLİR demektedir. Burada dikkat edilmesi gereken konu Meclisin “Seçimlerin Yenilenmesine” karar vermesi şartıdır.

Seçimlerin yenilenmesi için YSK’nın verdiği en son karar, 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin “YENİLENMESİ KARARIDIR” Bu kararda, seçimi kazanan İmamoğlu’na verilen MAZBATA, YSK tarafından iptal edilmiş ve SEÇİMLERİN YENİLENMESİNE karar verilmiştir.

Eğer TBMM Seçimlerin Yenilenmesine karar verirse, YSK’nın önce 13’üncü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mazbatasını iptal etmesi gerekir. Bu durumda 24 Haziran 2018’den bu yana yapılan tüm işlemler, atılan imzalar, örtülü ödenek harcamaları tartışmalı hale gelecektir. (AS : Hayır, TBMM buna yetkili değil. Bu yetki tekil -münhasır- olarak YSK’nin. TBMM’nin “seçimlerin yenilenmesi” kararı “erken seçim” ile eşdeğer.)

TBMM “Erken Seçim” kararı alırsa, Erdoğan aday olamayacaktır. Çünkü Anayasamızda, “Erken Seçim” değil, “Seçimlerin Yenilenmesi” yazmaktadır.
TBMM “Seçimlerin yenilenmesine” karar verse bile Erdoğan yine CB Adayı olamayacaktır.
(AS: TBMM’nin “Seçimlerin Yenilenmesi” kararı “Erken Seçim” ile eşanlamlıdır..)
Size sunulan iki adet Mazbata bunun kanıtıdır.
Eğer YSK, tüm bu şartlara rağmen (koşullara karşın) Erdoğan’ın adaylığına izin verirse, “Anayasayı İhlal Suçu” işlemiş olur ki, YSK’nın tüm üyeleri yargılanmaktan kurtulamaz…

  • Sonuç : Erdoğan CB Adayı Olamaz. Kararımız Yasal ve Net!

Bölüm 2              :
6’lı İttifakın iki önderi Kılıçdaroğlu ve Akşener, “Erdoğan’ın mağdur olmaması” gibi saçma bir gerekçe için, seçimlerin 14 Mayıs 2023’e alınabileceğini, böylelikle Erdoğan’ın aday olmasının önünü açacaklarını ısrarla söylemektedirler. (CHP Sözcüleri; en son CHP İstanbul Mv. Gökhan Zeybek, İYİ Parti Mv. ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray’ın Uğur Dündar’a verdiği röportaj)

Bu durum anlaşılabilir değildir. Anayasamız, Erdoğan dahil hepimizi bağlar. Anayasa emirlerine uymak ne zamandır mağduriyet sebebidir ki? Yoksa “Bu Anayasa Erdoğan’ı bağlamaz” diye bir hüküm mü var?
21 sene Türkiye’yi babasının takası gibi yöneten biri, niçin mağdur olsun ki?
Ayrıca Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti, neden ısrarla 14 Mayıs 2023 tarihini söylerler?

Bildiğiniz gibi AKP-MHP’nin birlikte hazırladıkları ve Cumhur İttifakına en az 50 MV daha kazandıracak “Yeni Seçim Kanununun” yürürlük tarihi 6 Nisan 2023’tür. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçim AKP’ye 50 MV ikram etmektir.

  • 6’lı Masa, AKP’nin taşeronu mudur?

TBMM – YSK ve 6’lı İttifak veya 35-40 tane SATILIK Milletvekili, Anayasayı yok sayan bu kararı verir ve Erdoğan CB adayı olursa, neden CHP ve İYİP daha fazla MV çıkarabilecekleri mevcut yasa ile kendi yararlarına, Cumhur İttifakının zararına olacak “şu anki Seçim Kanunu” ile seçim istemezler?”

Erken Seçim denen yasa tanımazlığı yapacaksanız, niçin Şubat veya Mart ayında yapmazsınız? Deniz Baykal’ın, “Erdoğan’ın seçilme yasağını kaldırmasının yeni formatını mı Türk Milletine dayatacaksınız?

Önümüzdeki haftalarda, kimlerin “Emperyalist patronlarının emrine uyup, Light AKP rolüne soyunacaklarını” beraberce göreceğiz!

Sonuç              :

  • AKP ve Erdoğan devri bitmiştir.
  • Sıra, Atatürk Düşmanı Light AKP’ye gelecektir!
  • Kararımız Yasal ve nettir.

Rahat uyu Atam! Öz evlatların nöbettedir…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 11 Kasım 2022.
=========================================

Dostlar,

İlkesel olarak Sn. Serdaroğlu ile aynı düşüncedeyiz.
Aşağıdaki düşüncelerimizi 17 Ekim 2022’de web sitemizde paylaşmıştık, yineleyelim :
(Anayasaya karşı hile! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM)

“Mağduru oynamasın” ve / veya bu iklimle RTE aday olursa oylarımız artabilir… varsayımı ile Hukuk kurban edilemez. Anayasanın ilgili 2 maddesini fıkralarıyla aşağıda veriyoruz :

Anayasa md. 101/2 : “Bir kimse en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Anayasa, bir kişinin üçüncü kez aday olabilmesi için tek bir ayrık (istisnai) durum tanımlıyor:

Anayasa md. 116/3) “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi.”

Sn. Serdaroğlu’nun yazısında ayraç içinde verdiğimiz üzere; ayrıldığımız yer şu :

TBMM’nin “Seçimlerin Yenilenmesi” kararı “Erken Seçim” ile eşanlamlıdır. YSK’nin usulsüzlük temelli “seçimlerin yenilenmesi” kararı ile aynı sonucu doğurmaz; salt erken seçime gidilir.

Sözcük oyunları ile Erdoğan’a 3. kez CB adayı olma yolu açılamaz. Bu durum çok net ve kesindir.
Durum çok nettir, kafa karıştırılmasına izin verilemez.
**
6 Nisan 2022’de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve seçim sisteminde önemli değişiklikler getiren, ülke barajını %10’dan %7’ye düşüren ve büyük partilerin yararına (lehine) kurallar içeren 7393 sayılı yasal düzenleme, ancak 6 Nisan 2023 sonrası yapılacak bir genel seçimde uygulanabilecektir (Anayasa m. 67/son).

Cumhur ittifakı, kurguladığı bu avantajdan yoksun kalmak istemez elbette. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince CHP’nin başvurusu üzerine, Anayasaya aykırı bulunmayarak hukuk düzenimizde yerini almıştır. AKP-MHP’nin seçimi öne alma girişiminde bulunmamaları biraz da bu yüzdendir. 18 Nisan 2023, erken seçim takviminin “biçimsel olarak” başlatılmasının son günüdür. Ancak böylesi bir yönelim asla gerçek anlamda erken seçim olmayacaktır.

Hukuk – Anayasa tanımazlığı 20+ yıldır belgeli bir parti ve yöneticisine hak etmedikleri kimi ödünleri vermeye hele hukuku çiğneyerek ve ülkenin geleceğini tehlikeye sokarak.. hiç kimsenin kesinlikle hakkı yoktur.

Üstelik 3. kez ve TEK ADAM ucube rejiminin olağanüstü  sultanlık yetkileriyle Cumhurbaşkanlığı ?!??!! Neden, niçin, bulunmaz Hint kumaşı mıdır Bay RTE?
Diploması bile ortalıkta yokken.. Türkiye bunları asla hak etmiyor.

ABD’de neden Başkanlık en çok 2 dönem, 4+4=8 yılla sınırlı örneğin??
***
2017 şaibeli / hileli Anayasa değişikliği bir geçiş hükmü koymamış ve Erdoğan’ın yararına (lehine) yorumlanabilecek ayrık bir düzenleme de getirmemiştir.

Buna ek olarak, değiştirilen, 1982 Anayasası’nın tümü değil, kimi hükümleridir.

Dolayısıyla yeni bir anayasa” söz konusu olmayıp, 1982 anayasası yürürlüktedir.

10 Ağustos 2014’te gerçekleşen ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi “bir başka Anayasa” kapsamında değildir. Erdoğan, 24 Haziran 2018’de 2. kez Cumhurbaşkanı seçilmiş ve bu seçim de halen yürürlükteki 1982 Anayasasının 6771 sayılı yasa ile yapılan değişklikleri bağlamında olmuştur.

  • Erdoğan’ın 3. kez aday olması anayasal olarak
    KESİNLİKLE O – LA – NAK – SIZ – DIR!

Ancak, TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı siyaset psikolojisi bakımından ön almak için kurgulu iletilerle hiçbir sorun olmadığını, 3. kez adaylığın meşru (yasal ve hukuksal olmadan da öte!) olduğunu ileri sürmektedirler ve muhalefet Anayasaya açıkça aykırı bu çıkışlara ne yazık ki sessiz kalmaktadır!?

  • Sorun çıkarmayalım, aday olsun, nasılsa sandığa gömeriz yaklaşımı hukuk dışı ve ilkesizdir, çok büyük bir politik kumardır.
    Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
    Hukuk (yasalar) önünde herkes eşittir (Anayasa md. 10).

Bu bağlamda şimdiden hazırlık yapılmalı ve seçenek planlar geliştirilmelidir. Son sözü YSK (Yüksek Seçim Kurulu) söyleyecektir. Cumhurbaşkanı adayları koşulları yerine getirerek YSK’ye başvuracak ve bu Anayasal Kurul, seçime katılabilecekleri belirleyerek kamuoyuna duyuracaktır. YSK’nin bu bağlamdaki yargısal kararı kesindir ve başka hiçbir makama, Anayasa Mahkemesi dahil, başvurulamaz (Anayasa md. 79/2). (Geçmişte bir başvuruyu AYM, yetkisizlik gerekçesiyle reddetmiştir).

  • YSK’nin, Erdoğan’ın 3. kez aday olabileceğine karar vermesi
    bir hukuk kırımı (katliamı) hatta apaçık SİVİL DARBE olacaktır!

Ardından da seçimde engellenemeyecek hileler, Devlet gücü ve atı alanın Üsküdar’a / Üsküdar’ı bir kez daha geçmesi.. Türkiye bunu kaldıramaz.

Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dinci – teokratik bir şeriat devletine dönüşmesinin ve islami federasyon altında parçalanmasının kapılarını ardına dek açacaktır.

Türkiye’nin geleceği ile kumar oynama hakkı hiç kimsenin olamaz!

  • Muhalefet, 6’lı Masa’dan daha geniş bir toplumsal tabanla,
    hazırlanan ve rap rap yaklaşan bu lanetli oyunu bozmak zorundadır.

Sevgi, saygı ve kaygı ile. 15 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimci
Anayasa Hukuku Doktora Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

ATATÜRK’ü HALK DÜŞMANLARI ANLAYAMAZLAR…

Dostlar,

10 Kasım günü nedeniyle bu gün 4 konuşmamız planlandı.

İlk 3’ü gerçekleştirildi. İlk 2’sini web sitemizde sunduk.
(Güncelleme… 4 konuşma da tamamlandı, 23:15)
Aşağıdaki erişkeler (linkler) tıklanarak izlenebilir.
Doğrusu izlenmesini, paylaşılmasını dileriz.

Cumhuriyetin 100 Yaşında, Yaşa Mustafa Kemal Paşa! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

10 Kasım 2022.. 84 Yıl Sonra Atılım Üniversitesinde Atatürk’ü anma : EĞİTİMDE YARATICILIK.. | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

*****

Türkiye’miz bir gerici iktidar tarafından kıskaca alınmış durumda.

Ellerinden gelse yarın Halifelik – İslam Devleti ilan edecekler..

20+ yıldır Cumhuriyet’in temel değerlerini pervasızca ayaklar altına almaktalar.

Bu çok tehlikeli gidiş sürmemeli.
En yakın seçimde Cumhur İttifakı sandığa gömülmeli ve geldikleri gibi gitmeliler..

  • ATATÜRK’ü HALK DÜŞMANLARI ANLAYAMAZLAR…

başlıklı konuşmamız az önce bitirdik. Üstteki görsel tıklanarak izlenebilir

23 Derece” adlı youtube ortamında yayın yapan bit TV kanalı ve Sn. Burcu UĞUR ile konuyu işledik..

****
Yine bu gece, yaklaşık 1 saat sonra, saat 22:00’de Medya Siyaset TV Genel Yayın Koordinatörü Eğitimci – Yazar Sn. Hatice Topçu bizi kanalında konuk edecek.. Aşağıdaki görsel tıklanarak yayın izlenebilir.

Konumuz :

  • ÖLÜMÜNDEN 84 YIL SONRA NEDEN ATATÜRK’ü ARIYOR ve ANIYORUZ??

İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin yapılması dileğiyle.

Sevgi ve saygı ile. 10 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Kasım 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

ATATÜRK

  • Vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük asker, büyük devlet adamı, aydın devrimci Ulu Önder Atatürk’ü ölüm yıldönümünde saygı ile anıyorum…

SAYMEEEYOZ

Bakan Nebati cari açığı açıkladıktan sonra “Enerji ve altını çıkarıp tersten bakarsak 41.2 milyar cari fazlamız var” dedi. Ticaret Bakanı Mehmet Muş da,

“Son yılları saymazsak, AK Parti döneminde enflasyon ortalaması %8-9 dolayındadır” dedi.

AKP’li 20 yılı saymazsak Türkiye iyi durumda…

POLİS

Polis Akademisi Bandosu, AKP’nin vizyon belgesi kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye Yüzyılı” sloganı için bestelenen şarkısını seslendirdi.

Benim polisim!..

ZİYARET

RTE, Kılıçdaroğlu’nun ABD ve İngiltere ziyaretlerini eleştirdi.

Aynı konuda Soylu,” Biz kendi dinamiklerimizle, gücümüzle adım atarken Kılıçdaroğlu da elin adamına diz çökmekle meşgul” dedi.

Nebati İngiltere’ye tiyatro izlemeye gitmişti…

SAMİMİYETSİZ

HDP’yi terör örgütünün uzantısı olarak, Millet İttifakı’nı da onlarla işbirliği yapmakla suçlayan AKP, hazırladıkları anayasa değişikliğine destek almak için heyetle HDP’yi ziyaret etti.

RTE ” Samimiyetimizi gösterdik” dedi.

Gördük…

BİRİNCİ

Enflasyon TÜİK ‘e göre %85, ENAG’a (gerçeğe) göre %185.

TÜİK ‘e göre bile Avrupa’da birinciyiz.

AKP varken birinciliklerimiz bitmez!..

EZİLMEK

Yılbaşından itibaren (başlayarak) vergi, harç ve cezalar %123 artacak, maaşlar ise %10-12.

Nebati efendi, “20 yıldır hiç kimse beni enflasyona ezdirdiler diyemez” diyor.

Kimse ezilmiyor artık, eriyor…

KIVIRTMA

CHP’li vekil Yavuzyılmaz sordu,”5 milyon Dolar aldınız mı?”

Eski Karayolları Gen. Md. AKP’li vekil Süleyman Karaman yanıtladı, “Hızlı treni, TOGG’u durduramazsınız”

“Evet” demenin AKP’cesi..

ZAMAN

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Londra’da eski Taraf yazarı Amberin Zaman ile bir araya geldi.

CHP’ye oy kaybettirme ZAMAN’ı…

DIŞLAMA

RTE, “Hep söylediğimiz gibi, kadınların dışlandığı bir dünya insanlığın yarısından feragat etmiş demektir.”

Vekil eşine ”Kadının kariyeri çocuk yapmaktır” demek dışlamak değil midir?..

GÜÇ

Mahkemenin AKP’li belediyenin Beykoz’daki kentsel dönüşüm çalışmasının imar planlarını iptal etmesine karşın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum dün Tokatköy’de ‘temel atma töreni’ gerçekleştirdi.

AKP’nin (güçlünün) adaleti…

MAFYA

Yabancı Mafya Türkiye’de cirit atıyor.

Cumhur İttifakı Peker’e karşı Çakıcı’ya sarılırsa. Devlet mafyaya karışırsa,

Ne beklenir?..

SEFİLLER

  • Sefalet endeksinde Venezuella’yı sollayıp dünya birincisi olduk!!

Ekonomimizi yönetenlere saygılar!..

APTALLIK

Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir” diyen ve 20 yıllık iktidarı buna bağlayan sözleri nedeniyle Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar hakkında “Türk milletini alenen aşağılamak” suçundan resen soruşturma başlatıldı.

Söz mü, işlem mi doğru?..

DOĞRU

Her fırsatta HDP’nin Meclis’ten atılması gerektiğini dillendiren MHP lideri Devlet Bahçeli, AKP heyetinin HDP ile görüşmesiyle ilgili “Son derece doğal ve doğru bir adımdır” dedi.

Neyi savunduğunu, doğrusunun ne olduğunu bir anlayabilsek…

TANIM

Bahçeli, “Kılıçdaroğlu CHP’nin başına paraşütle indirilmiş ve özel görevle yetkilendirilmiş taşeron bir siyasetçidir”

Bu tanıma uyan birini tanıyorum…

YANMIŞIZ

Soylu, haftada beş bin uyuşturucu satıcısı yakaladıklarını açıkladı.

Yılda eder 260 bin kişi.

Bu nasıl bir trafik?..

Emekçi canına doymayan yağmacı düzensizlik!

SİYASET20.10.2022, BİRGÜN

İktisadi liberalizm, piyasa ekonomisi olarak, günümüz kapitalist sistem veya anamalcı iktisadi düzene belli ölçülerde uyarlanmış bulunuyor. Globalleşme sürecinin yarattığı uluslararası iktisadi dizginsiz yarışmaya karşın, kapitalist devletler, ulusal iktisadi yapılarını, düzenleme-denetleme-yaptırım yoluyla kurallara bağlamakta. AB’de en karmaşık düzenlemeler, iktisadi ve mali yapılara ilişkin: İnsan-para, insan-çevre ve eşya ilişkileri, girişim özgürlüğü çerçevesinde oldukça karmaşık düzenlemelere bağlı.

Refah devleti veya sosyal devlet gerekleri doğrultusunda ekonomik kamu düzeni ve çevresel kamu düzeni ereğindeki kurallara ilişkin çalışmalar, ulusal ve uluslararası ölçekte oldukça yaygın.

İktisadi ve mali alanlarda oldukça katı kurallara karşın siyasal liberalizm, daha az ve esnek düzenlemelerle sağlanıyor. Avrupa’da siyasal partiler yasası olmayan devletler bile var; ama aynı devletler, seçim harcamalarını çok sıkı kurallar yoluyla denetliyor.

Dahası, demokratik toplum dokusu üzerine yasal düzenlemeler, bu özgürlükleri sınırlamaktan çok güvencelemeye yönelik. Düşünce, toplantı ve dernek özgürlükleri, çoğulcu toplumun temel taşları.

Türkiye’de ise, altyapı hizmetleri, göstermelik ve istiktrarsız düzenlemelerle yürütülüyor. Kamu İhale Kanunu değişiklikleri ve maden ruhsatları, hukukun yağma düzeni için kılıf olarak kullanıldığının başlıca göstergeleri.

Büyük alt yapı yatırımları, inşaatlar, tesisler vb. alanlar, düzenleme-denetleme-yaptırım zinciri bakımından çok esnek ve gevşek olduğu gibi yürürlüktekiler bile uygulanamıyor.

Siyasal liberalizm alanı ise, çok katı düzenleme-denetleme ve yaptırım alanı çok yoğun: caydırıcı ve bastırıcı önlemler, yasaklayıcı ve kişiyi özgürlüğünden alıkoyan yaptırımlarla bezeli.

Avrupa Devletleri ve Türkiye arasındaki karşıtlık, son hafta zirve yaptı. Nasıl?

Amasra cinayeti, pazar ekonomisi adı altında yağmacılığı, 41 can ve onlarca yaralı ile acı bir biçimde ortaya koydu.

Sansür yasası ise, AKP-MHP ittifakının demokrasiye ne denli yabancı olduğunu bir kez daha doğruladı.

Karşıtlık o denli açık ki, göz göre göre gelen Amasra maden cinayeti sorumluları ve suçluları, muhtemelen özgürlükleri alıkonulmayacak; tam tersine, ihmaller ve düzenleme-denetleme-yaptırım zincirindeki sorumluları teşhir edenler cezalandırılacak.

Bir de kara mizah: sansür yasası TBMM’de oylandıktan iki gün sonra, Amasra cinayetlerini “kader planı” olarak niteleyerek “bilgi kirliliği” yaratan kişi, iki gün sonra, 7418 sayılı dezenformasyon kanununu yürürlüğe koydu. Dünkü grup konuşmasında ise, Avrupa devletlerindeki durum üzerine tam bir “resmi dezenformasyon” yaptı.

Niyeti/düşünceyi/kanaati ve bilgi paylaşımını bastıran ve yaptırıma tabii tutan yasa, totaliter rejim eğiliminin teşhiri.

İktisadi alanda ise, kapitalizm veya neo-liberalizm değil, tam bir yağma ve kaptı-kaçtı düzensizliği geçerli. Soma acıları ve süreğenleşen iş cinayetleri belleklerde canlı iken, onca rapor ve önlem önerisine karşın geliyorum diyen cinayet, bunun açık kanıtı.

Para aklama yasaları zincirine eklenen Anayasa’ya aykırı kur korumalı mevduat düzenlemelerini Nass’a dayandıran anlayış, cinayeti bile din istismarı vesilesi yapabiliyor.

Bir ay kadar önce Amasra’ya “nezaket” ziyaretinde bulunup madencilerle “hatıra” fotoğrafı çektiren Enerji Bakanı’nın, bilgi vermek için geldiği TBMM’de dalga geçer gibi yaşamını yitiren madenci yakınlarına yardım vaat lütfu, pek öfkelendirici.

Gensoru önergesini de kaldıran 2017 Anayasa kurgusunun keyfi uygulaması karşısında vekillerin istifa çağrısı, Genel Kurul salonunu inletmekle sınırlı kaldı.

Şu halde temel sorun, Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme ’nin, Türkiye toplumuna örtmeye çalıştığı totaliter şalı yırtıp atmak.

Bunun için, iktisadi liberalizm ve siyasal liberalizm kavramları başta gelmek üzere, doğru ve gerçek bilgiyi topluma yayma kararlılığı hiç eksik edilmemeli.

Yağmacı (iktisat) ve yasakçı (toplumsal) Cumhur İttifakı çifte kelepçesini sandıkta kırıp atmanın yolu, dayanışma ve daha geniş örgütlenme halkalarını örmekten geçiyor.

Anayasaya karşı hile!

Necati Özkan
Necati Özkan
17 Ekim 2022, Cumhuriyet
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır.)

 

Seçime doğru yaklaşılırken Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığının hukuken nasıl gerçekleşeceği sorunu gündemi zorlayacak.

Zira yürürlükteki anayasa, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” diyor (AS: md. 101/2) ve üçüncü kez aday olabilmek için tek bir istisnai hal tanımlıyor: (AS: md. 116/3) “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi.”

Kuralın ve istisnasının anayasada açıkça belirtildiği durumlarda yorum yoluyla değişiklik, genişletme veya daraltma yapılamaz.

Anayasada bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceği kurala bağlanmış ve istisnalar arasında mevcut cumhurbaşkanının her koşulda üçüncü kere aday olabileceği belirtilmemişse hiçbir yargı makamı anayasayı yapan iradenin yerine geçerek, yorum yoluyla yeni bir istisna uyduramaz.   

Böyle bir yorum yargının anayasayı yapan kurucu iradenin, yani, millet iradesinin üstünde yer alması anlamına gelir ki bu demokrasinin ve anayasa hukukunun temel ilkeleri açısından kabul edilebilir bir şey değildir.

Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının önündeki engel ya bütün bu ilkelerin hiçe sayılmasıyla verilecek bir yargı kararıyla ya da muhalefetin iktidarın erken seçim kararına iştirak etmesiyle kalkabilir.

Muhalefet desteği olmadan erken seçim kararı matematik olarak imkânsız çünkü bu karar için Meclis’te 360 milletvekilinin “evet” oyu vermesi gerekiyor. AKP, MHP ve BBP’nin toplamda 336 sandalyesi olduğundan, en az 24 vekilin desteğine daha ihtiyaç var. (Mehmet Ali Çelebi’nin geçen hafta AKP’ye katılmasını bu amaçla yapılmış bir transfer gibi görmeliyiz.)

MUHALEFETİN AÇMAZI

Erdoğan’ın mağdurmuş gibi görünmesine yol açmamak ve bizzat Erdoğan’ı sandığa gömmek istedikleri için muhalefetin Erdoğan’dan gelecek bir erken seçim teklifine “evet” demeye meyilli olduğunu biliyoruz. Bu eğilim, hukuk ve demokrasiyle tarif edilemeyecek romantik bir eğilimdir.

Öte yandan normal zamanından sadece 40-45 gün önce yapılacak bir seçimin gerçek anlamda bir erken seçim olmayacağı, Erdoğan’ın adaylık engelini aşmaya yönelik olarak anayasaya karşı hile niteliği taşıyacağı da ortada.

Bizzat Erdoğan için yazdırılmış bir anayasaya karşı yine Erdoğan’ın ikbali için bir hile yapılacak ve muhalefet hem bunun içerisinde yer almayı hem de seçimin zamanı ve koşullarıyla ilgili kendisine dayatılan bütün şartları kabulleniyor olacak.

Bu kadarı fazla değil mi?

GAYRİ MEŞRU TALEBE ‘HAYIR’ DEYİN!

  • Erdoğan’ın üçüncü kere aday olmasının hiçbir hukuki meşruiyeti yok.

Cumhur İttifakı sözcüleri istedikleri kadar Erdoğan’ın “demokratik meşruiyeti var” diye söylesinler, böyle bir hakkı da yok. Muhalefet liderleri, Erdoğan’a oy vermiş seçmenlere saygılarından dolayı kendilerini bu hilenin içinde yer almaya mecbur hissetmemeli. Çünkü hukuk ya vardır ya yoktur!

Biz son 21 yılda Erdoğan’ın hukuka, demokratik kurallara ve insan haklarına saygı gösterdiğine kaç kez tanik olduk ki?

Hukuka ve demokratik değerlere ilişkin tavrı tescilli bir siyasetçi lehine muhalefetin bu tür bir hileye destek olması siyasetsizlik ve hukuksuzluk değil midir?

Böylesi bir desteğin muhalefetin bizzat kendisine, seçmenlere ve Türkiye’ye maliyetini kimse düşünmez mi? Bu kadarı göz göre göre milleti aldatmak olmaz mı?

Nereden bakarsanız bakın, muhalefetin hiçbir koşulda bu oyuna alet olmaması gerekir. Muhalefet açıkça ve cesaretle bu gayri meşru teklife hayır demelidir.

2023’E KALACAK SEÇİM, ERKEN SEÇİM DEĞİLDİR!

Gelecek Partisi yöneticisi ve anayasa hukukçusu Prof. Serap Yazıcı önemli bir detayı (ayrıntıyı) daha hatırlatıyor: Seçimler normal tarihinde (18 Haziran 2023, Pazar) yapılacak ise seçim takvimi resmen 18 Nisan’da başlayacak demektir. Bu nedenle, 18 Nisan ile 18 Haziran arasında bir günde yapılacak seçim, anayasanın aradığı “seçimin yenilenmesi” şartını karşılamaz. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/iste-erdoganin-3-kez-aday-olabilmesinin-yolu-585170h.htm

Bu durumda muhalefetin 18 Nisan-18 Haziran 2023 arası yapılacak bir erken seçime evet demesi anayasanın arkasından dolanmak gibi bir tavır olmaktan bile çıkar ve doğrudan hukukun çiğnenmesi olur.

18 Nisan’dan kısa bir süre öncesi bir tarihte yapılacak seçim de yapılma kastı itibarıyla anayasaya karşı hile niteliği taşır.

Bu maksatla muhalefet, 2023 yılının herhangi bir gününe kalacak bir erken seçim kararını asla desteklemeyeceğini peşinen ilan etmelidir.
========================
Dostlar,

İlkesel olarak Sn. Özkan ile aynı düşüncedeyiz.
“Mağduru oynamasın”, ve / veya bu iklimle aday olursa oyları artabilir… varsayımı ile Hukuk kurban edilemez. Anayasanın ilgili 2 maddesini fıkralarıyla yukarıdaki yazıda ayraç içinde biz ekledik. Durum çok nettir, kafa karıştırılmasına izin verilemez.
**
6 Nisan 2022’de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve seçim sisteminde önemli değişiklikler getiren, ülke barajını %10’dan %7’ye düşüren ve büyük partilerin lehine düzenlemeler içeren 7393 sayılı yasal düzenleme, ancak 6 Nisan 2023 sonrası yapılacak bir genel seçimde uygulanabilecektir (Anayasa m. 67/son).

Cumhur ittifakı, kurguladığı bu avantajdan yoksun kalmak istemez elbette. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince CHP’nin başvurusu üzerine Anayasaya aykırı bulunmayarak hukuk düzenimizde yerini almıştır. AKP-MHP’nin Seçimi öne alma girişiminde bulunmamaları biraz da bu yüzdendir. 18 Nisan 2023, erken seçim takviminin “biçimsel olarak” başlatılmasının son günüdür. Ancak böylesi bir yönelim asla gerçek anlamda erken seçim olmayacaktır.

Hukuk – Anayasa tanımazlığı 20+ yıldır belgeli bir parti ve yöneticisine hak etmedikleri kimi ödünleri vermeye hele hukuku çiğneyerek ve ülkenin geleceğini tehlikeye sokarak.. hiç kimsenin kesinlikle hakkı yoktur. Üstelik 3. kez Cumhurbaşkanlığı?! Neden, niçin, bulunmaz Hint kumaşı mıdır Bay RTE? Diploması bile ortalıkta yokken.. Türkiye bunları hak etmiyor.
***
2017 Anayasa değişikliği bir geçiş hükmü koymamış ve Erdoğan lehine yorumlanabilecek ayrık bir düzenleme de getirmemiştir.

Buna ek olarak, değiştirilen 1982 Anayasasının tümü değil, kimi hükümleridir.

Dolayısıyla “yeni bir anayasa” söz konusu olmayıp, 1982 anayasası yürürlüktedir.

  • Erdoğan’ın 3. kez aday olması anayasal olarak O – LA – NAK – SIZ – DIR!

Ancak TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı siyaset psikolojisi bakımından ön almak için kurgulu iletilerle hiçbir sorun olmadığını, 3. kez adaylığın meşru (yasal ve hukuksal olmadan da öte!) olduğunu ileri sürmektedirler ve muhalefet bu çıkışlara ne yazık ki sessiz kalmaktadır.

  • Sorun çıkarmayalım, aday olsun, nasılsa sandığa gömeriz yaklaşımı hukuk dışı ve ilkesizdir, çok büyük bir politik kumardır. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
    Hukuk karşısında herkes eşittir (Anayasa md. 10).

Bu bağlamda şimdiden hazırlık yapılmalı ve seçenek planlar geliştirilmelidir. Son sözü YSK (Yüksek Seçim Kurulu) söyleyecektir. Adaylar YSK’ya başvuracak ve bu Kurul seçime katılabilecekleri belirleyerek duyuracaktır. YSK’nın bu bağlamdaki kararı kesindir ve başka hiçbir makama, Anayasa Mahkemesi dahil, başvurulamaz (Anayasa md. 79/2). (Geçmişte bir başvuruyu AYM, yetkisizlik gerekçesiyle reddetmiştir).

  • YSK’nın, Erdoğan’ın 3. kez aday olabileceğine karar vermesi
    bir hukuk kırımı (katliamı) hatta apaçık SİVİL DARBE olacaktır!

Ardından da seçimde engellenemeyecek hileler, Devlet gücü ve atı alanın Üsküdar’a / Üsküdar’ı bir kez daha geçmesi..

Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dinci – teokratik bir şeriat devletine dönüşmesinin ve federasyon altında parçalanmasının kapılarını
ardına dek açacaktır.

Türkiye’nin geleceği ile kumar oynama hakkı hiç kimsenin olamaz!

  • Muhalefet, 6’lı Masa’dan daha geniş bir tabanla hazırlanan lanetli oyunu bozmak zorundadır.

Sevgi ve saygı ile. 17 Ekim 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
Anayasa Hukuku Doktora Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

 

Teğmen Çelebi geldi-gitti

featuredE. TümgNaci Beştepe yazdı


Mehmet Ali Çelebi’yi Ergenekon davasındaki savunmasından dolayı tanıdım. Daha teğmen rütbesinde gencecik, pırıl pırıl bir Türk subayı idi. Okulun verdiklerinin üzerine koyarak kendini geliştirmiş yaşına göre bilge denebilecek bir düzeye gelmişti. Kendinden üst rütbeli pek çok subay ve general bireysel savunma yaparak kurtuluşu ararken o Ergenekon’un kumpas olduğunu değerlendirmiş ve kurumsal savunmayı yeğlemişti.

Sonra hepsi mahkum olan veya yurt dışına kaçan FETÖ’cü yargıçlara, “Siz burada bizi değil Atatürk’ün Nutuk’unu yargılıyorsunuz” diyerek hem komutanlarına örnek olmuş hem de Atatürkçü vatanseverlerin gönlüne taht kurmuştu.

Vardiya Bizde Platformu’nun sevgilisi olmuştu. Herkes ona ve ailesine dört elle sarılmıştı. Aydın medya ona geniş yer veriyordu. Tutuklu subaylar ona “Silivri’nin Genelkurmay Başkanı” sıfatını taktılar. O muhteşem savunmasından sonra Silivri’ye özel olarak O’nun için giderek ziyaret etmiş, tanışmış ve takdir duygularımı ifade etmiştim.

TEĞMEN ÇELEBİ GELDİ

Daha sonra aile bireyleri ve şimdiki eşi olan kız arkadaşı ile de tanıştık. Çelebi o zaman bana “Komutanım cezaevinden çıkınca ilk önce size ziyarete geleceğim” demişti.

  • İlk tahliyesinde Hasdal’daki general, amirallerin omuzlarında taşınarak çıkarılmıştı.

Babası Muharrem Bey telefonla hem müjde vermiş hem de ertesi günü bizde olacaklarını söylemişti. Söz verdiği gibi babası ile birlikte son derece külüstür bir araba ile Ankara’daki evimize geldi. O zaman Aydınlık Gazetesi’nde haftada bir köşemde yazmakta idim. Ziyarete denk gelen hafta yazımın başlığı “TEĞMEN ÇELEBİ GELDİ” olmuştu. O’ndan övgüyle, gururla söz etmiş, ziyaretinden mutluluğumu vurgulamıştım.

TEĞMEN ÇELEBİNİN İKİNCİ GELİŞİ

Teğmen Çelebi bir süre özgür kaldıktan sonra tekrar tutuklandı. Hasdal’da tutuklu iken evlendi. Kılıçdaroğlu nikah şahitliğini yaptı. Cezaevinde görüştüğüm arkadaşlarım, ikinci girişten sonra Teğmen Çelebi’nin davranış değişikliği sergilediğini söylemişlerdi. Ancak genel görünümde  önemli bir fark yoktu. O kararlı savunmaları aynen sürdü. Son savunmasını izledim. Meydan okuma idi. Savcıyı ve hakimleri acınacak duruma soktu.

17-25 Aralık (2013) olaylarından sonra önce Org. Başbuğ ardından tüm sanıklar tahliye oldu. Teğmen Çelebi, Kezban Hanım ile evlendi. Düğününe CHP belediyesi ev sahipliği yaptı. Kılıçdaroğlu düğüne katıldı. Ben, eşim ve  bir grup Vardiya Bizde üyesi ile Ankara’dan düğününe gittik. Ergenekon ve Balyoz sanıklarının neredeyse tamamı ve Vardiya Bizde’ciler orada idi.

Bir süre sonra Teğmen Çelebi ve babası yine evimize ziyarete geldiler. Bu kez amaç bir fikir alış-verişi idi. Çelebi CHP’den milletvekili olmak istiyordu. Bu konudaki fikrimi sordular. Ben o dönemde Vatan Partisi yönetiminde idim. CHP’nin kumpas davalarda gerekli ve yeterli tepkiyi göstermediği, birkaç milletvekili dışında ilgisiz kaldığı, Kılıçdaroğlu’nun ise yargılamaları haklı bulan açıklamaları olduğu için doğru adres olmadığını söyledim. Bence  o gün doğru adres Vatan Partisi idi.

Parti tüm yönetimi, kurumları (gençlik ve kadın örgütü, televizyon, gazete) ile kumpas davaların üzerine yürümüştü. CHP’de milletvekilliği kolay, Vatan Partisi’nde ise zorlu bir yoldu. Teğmen Çelebi’ye zorlu yolun yakışacağını anlatmaya çalıştım. Çelebi “Komutanım ben partideki yanlışları düzeltmek için gireceğim, içeride mücadele ederek CHP’yi düzelteceğiz” diyerek aslında kararını vermiş olduğunu gösterdi. Bizimki sohbetten ileri gitmedi. Sonra milletvekili oldu. Sonra partiden ayrıldı. Sonra bağımsız olarak devam edeceğini açıkladı. Sonra Memleket Partisi’ne girdi. Sonra oradan da ayrıldı. Tekrar bağımsız milletvekili olarak devam edeceğini açıkladı. Ve sonra…

AKP’YE GEÇİŞ SİNYALLERİ

Temmuz 2022’de Teğmen Çelebi birden gündeme girdi. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda 6’lı masaya yönelik 20 soru sıraladı. Bunları katıldığı TV’lerde de yineledi. “Cumhur İttifakıMillet İttifakı’ndan daha net ve daha fazla güven vermektedir” şeklinde açıklamada bulundu. AKP ve yandaş basın gibi CHP ve Millet İttifakı’nı PKK-FETÖ ile mutabakat halinde gösteren ifadeler kullandı. Sinyal belli idi. Birileri bir yerden düğmeye basmıştı.

Atatürk sevdalısı Vardiya Bizde’ciler başta olmak üzere Teğmen Çelebi’yi maddi manevi desteklemiş herkes ayağa kalktı. Vardiyacı bir arkadaşımız telefonda Kezban Hanım’a üzüntüsünü ve tepkilerini dile getirdiğinde “Abla sen Çelebi’nin Mecliste olmasını istemez misin?” diyerek girilen yolu, amaçlarını açıkça belirtti. Bu bilgileri aldıktan sonra önce baba Muharrem Çelebi’yi aradım. Bizi ziyarete külüstür bir araba ile gelen Muharrem Bey yurt dışı gezisinde idi. Sonra Mehmet Ali’yi aradım. Gelişmeleri ilk ağızdan duymak istediğimi söyledim.

Bana da 20 sorusundan dem vurdu. AKP’ye geçiş konusunu, Köşkte görüşmeye gidip gitmediğini sordum,” Yok komutanım öyle bir şey” dedi. “Benim Teğmen Çelebi’me yakışmazdı zaten” sözümle görüşmeyi bitirdik. Hemen aynı günlerde, eski dostların yoğun tepkisi üzerine medyada AKP’ye geçişle ilgili “şimdilik” böyle bir gelişme olmadığını açıkladı. Bugün, 12 Ekim 2022 Çarşamba, Mehmet Ali Çelebi’ye RTE parti rozeti takacak.

20 SORU KİME?

İnsanlar elbette fikir değiştirebilir. Siyasi görüş değiştirebilir. Buna bağlı olarak parti değiştirebilir. Ancaaaak;

  • Atatürk’ü savunuyorum, Atatürk’ün askeriyim, cumhuriyetin neferiyim” diyen biri Atatürk’ün adını anmayanların, ona ve eseri cumhuriyete düşman olanların kum gibi kaynadığı bir partiye gidemez.
  • PKK ile mutabakata karşı olan biri, PKK ile en üst düzeyde görüşen, Açılım yaparak yüzlerce şehit vermemize neden olan Hendek Savaşlarının sorumluları ile kucaklaşamaz.
  • S-400’ü muhalefetteki partilere soran biri, S-400’ü kilitleyen, F35’lerimizin hesabını soramayanlara sorgusuz sualsiz gidemez.
  • Anayasa değişikliğini sorgulayan biri, Anayasanın değiştirilemez özellikli ilkesi “laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu tescillenmiş” bir partinin vekili olamaz.
  • Kurumsal savunma yaparken kumpasın ayakları polis, gazeteci, savcı, yargıç herkese kafa tutan bir yiğit, o ayakları görevlendiren, onlarla beraber yürüyenlerle yan yana gelemez.
  • Muhalefete ekonomide kamuculuğu soran bir kişi, kamunun anasını ağlatanlar kendine kucak açınca gerine gerine o kucağa oturamaz.

Şimdi ben M. Ali Çelebi’ye soruyorum:

  • Sen bu 20 soruyu doğru adrese sorduğundan emin misin?
  • İlkeli bir kişilik sergilediğinden emin misin?

TEĞMEN ÇELEBİ GİTTİ

Çelebi şöyle diyor şimdi:

“FETÖ kumpaslarında kader arkadaşlığı yaptığım komutanlarıma, kardeşlerime, sevdiklerini kaybetmiş ailelerimize sesleniyorum: Başımın tacısınız. Söylediklerimde, hassasiyetlerimde haklı çıkmazsam, bunu teyid etmezseniz siz istediğiniz an Siyaseti bırakmayı söz veriyorum.”

Nasıl inanalım senin sözüne Bay Çelebi?
Hani CHP içinde, CHP’yi düzeltmek için çalışacağına verdiğin söz?
Hani CHP’den ayrıldığında bağımsız kalacağına dair sözün?
Hani Memleket Partisi içinde mücadele için verdiğin söz?
Hani oradan ayrılınca bağımsız kalacağına dair ikinci kez verdiğin söz?
Hani AKP’ye girmeyeceğine dair verdiğin söz?

Senin sözüne kim nasıl inansın?
Söz ağızdan çıkar ve tutulur. Senin sözünün çıkış yeri belli değil ki.
Sen artık siyaset yapsan da bıraksan da bizi ilgilendireceğini sanma.
Çünkü sen artık bizim için yoksun.
Bizim tanıyıp değer verdiğimiz TEĞMEN ÇELEBİ GİTTİ.
Dönmemecesine.
Milletvekili olanaklarından yararlanabilir. Ailesini mutlu edebilir.
Soylu ve Kurtulmuş gibi AKP üst düzeyinde, Feyzioğlu gibi elçiliklerde görev alabilir.
Bunların hepsi olabilir ama bir daha bizim Teğmen Çelebimiz asla olamaz.

Güle güle AK Çelebi.

Sivil ölü kadavraları anayasası

TBMM’ye vurulan ters kelepçe olarak Cumhur İttifakı, şimdi Türkiye’yi kelepçelemek istiyor.

Nisanda seçim yasası değişikliği, şimdi basın ve sosyal medya ile sürmekte.

Seçim yasası, serbest yarış ortamına son vererek demokratik siyaset alanını daralttı. Basın ve sosyal medya düzenlemesi ise demokratik toplumu baskılamaya yönelik. Tek kişi iktidarı ve sürekliliği için dayatılan 2017 Anayasa kurgusunun yasal alt yapısı olarak tasarlanan düzenlemelerin amacı, demokratik muhalefete TBMM ve CB seçimlerini kazanma yolunu tıkamak. Bunlara eklenen “sivil anayasa”(!) sloganı ne anlama geliyor?

NE İSTEDİNİZ DE YAPAMADINIZ?

“İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil, demokratik yöntemlerle inşa edilmiş, kapsayıcı, sade ve vizyoner bir anayasaya kavuşturmak. Yeni anayasa konusunda 2013 ve 2021 yıllarında yaptığımız samimi çağrılar maalesef ülkemizi böyle bir kazanımla buluşturmaya yetmedi. İlk çalışma, Meclis’teki ortak komisyonda tıkandı. İkinci çağrımıza da somut hiçbir yanıt alamadık…” (1 Ekim, TBMM, CB Erdoğan).

“Yeni anayasa Türkiye’nin değişmez gündem maddesidir… Dört anayasanın hiçbiri olağan dönemde hazırlanmadı. Anayasalar korku değil güven üstüne bina edilmelidir.” (Adalet Bk. Bozdağ, 3 Ekim).

Bellek bobinini 15 yıl öncesine sarıyor: Başbakan’ın ‘sivil anayasa’ istemi üzerine Prof. Özbudun ve arkadaşlarınca hazırlanan taslak nerede? AKP, bunu TBMM gündemine neden getirme yerine, 2007, 2010 ve 2017 değişikliklerini yaptı.

2007’de, 367 krizi bahanesi ile halkı aldatarak CB’yi genel oyla seçme yolu açıldı. 2010’da yargı erkini yürütme güdümüne koyarken, “ortağımız bizi aldattı” dendi. 2017’de ise, anayasal denge ve denetim düzenekleri silindi. FETÖ ile ilk kapışmaları ardından, “ne istediler de vermedik?” (2014) diyenlere, Anayasa için 2017 değişikliğinde, “ne istediniz de yapamadınız?” sorusu yöneltilmeli.

NEDEN KADAVRA ANAYASASI?

“Allah’ın lütfu” denen darbe girişimi bahanesiyle ilan edilen OHAL ortamı, “anayasa dayatması” için kullanılarak değişiklik, ‘sivil ölü kadavraları’ üzerine inşa edildi.

  • OHAL KHK’leri, bir tür ‘giyotin’ olarak kullanıldı.

Darbe girişimi ile ilişkileri bir yana, cemaat tarzı örgütlenmelere karşı olan on binlerce kişi, ‘yargısız infaz’ yoluyla ‘sivil ölü’ haline getirildi. Dahası, ağaç kabuğu reva gördükleri “sivil ölü kadavraları” savrulurken, kendileri için çok katmanlı yasal sorumsuzluk duvarı ördüler. Değişikliğe ‘hayır’ diyenleri sindirmek için OHAL ortamında devlet olanaklarını seferber ederek kurdukları baskı ile sonuç alamayanlar, YSK gibi anayasal kurumları da kullanarak zorlama ‘evet’ sonucu elde ettiler.

Sözün özü              : 2007’de ‘sivil anayasa’ ile yola çıkanlar, 2017’de Cumhuriyet’in eşit yurttaşlarını zifiri karanlıkta kalleşçe kurşunlayarak ortalığa saçtıkları
‘sivil ölü’ kadavraları üzerine
Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY)’yi kurguladı.

1 ŞUBAT 2021 VE SONRASI

Millet İttifakı, anayasa çalışmalarını somutlaştırmaya başladığı bir sırada 1 Şubat 2021’de yeniden ‘sivil Anayasa’ çıkışı yapıldı. AKP ve MHP, çalışmalara başladıklarını açıkladı. MHP, 100 maddelik metnin ana çizgilerini kamuoyu ile paylaştı.

Demokratik anayasa çalışmalarının, geçiş dönemi programı ile pekiştirmeye çalıştığı bir sırada, 1 Ekim ve sonrası çıkışları, anayasa gündemi yaratmak mı, gölgelemek mi? Kadınların kamu hizmetlerinde kıyafet özgürlüğüne ilişkin CHP’nin yasa önerisine karşı, AKP, anayasal düzenleme önerisi ile karşılık verdi.

YENİ TUZAKLARA HAYIR!

2013’te TBMM’de Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasını yıkan AKP.

2017’de, anayasal ve siyasal kazanımlarımızı silen AKP-MHP.

2021’de anayasa çalışması başlattıklarını beyan eden AKP-MHP.

2022’de, “İkinci çağrımıza da somut hiçbir yanıt alamadık” diyen de AKP.

‘Pes’! dedirten bu zihniyet ve tavra karşı, başta CHP ve Millet Masası bileşenleri, her zamankinden daha uyanık olmak tarihsel yükümlülüğü ile karşı karşıya.

Haziran 2022 sonu TV programlarımız

Dostlar,

Geçtiğimiz hafta katıldığımız TV programlarını paylaşmak istiyoruz..

28 Haziran 2022 günü sabah 09:00 – 09:50 arasında ARTI TV‘de Sn. Nazım Alpman‘ın konuğu olduk.
Kovit-19’da başlayan YAZ DALGASI konumuzdu.

Özellikle çocukların yazın aşılanması…

Kaldırılan korunma önlemlerinin yeniden dikkate alınması..

Ağır ekonomik bunalım ve salgına olumsuz yansımaları..

Sonbaharda ağırlaşabilecek tablo ve alınması gereken önlemler..

Ayrıca AKP iktidarının yıl ortasında 2022 bütçesini bitirmesi ve halktan haksız – adaletsiz vergilerle yaklaşık 1,1 trilyon TL daha istemesine de değindik. Sömürülerek yoksullaştırılan Emekçinin vergisi, varlıklıların kur korumalı mevduatına aktarılıyor. AKP = RTE, yoksuldan alıp varlıklıya veriyor, yoksullaşTIRıyor halkı. Oysa 3 Kasım 2020’de iktidar olduklarında “3 Y”  ile savaşacaklardı : Yoksulluk, Yasaklar, Yolsuzluklar..
3 alanda da ülkemizi batırdılar, bir yandan da halkı kutuplaştırıp dincilik şırınga ederek..  Ek bütçe de VARLIK – SERVET vergisi yok! Oysa tam da zamanı!! Salgınla savaşa da para yok!

İzlemek için tıklayınız : https://youtu.be/cub2fHqSgvM

İzlenmesi, paylaşılması ve yararlı olması dileğiyle..


***
29 Haziran Çarşamba günü saat 14:00’te NOKTA TV‘de Sn. Ezgi YEŞİLTEPE ile gene salgını konuştuk. Dünyadan verilerle ve Türkiye’nin açıklanmayan, halının altına süpürülen verileriyle.. Uluslararası istatistiklerden çekilen Türkiye.. TÜİK‘in 2021 Haziran’ından sonra bu yıl da ölüm istatistiklerini yayınla(YA)madığı ülkemiz.. Ne denli utanç verici ve insana saygısız, hukuk dışı!

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) “salgın bitti” demediği, hatta tersini söyleyerek uyardığı ortamda salgını siyaseten bitirmek isteyen bir iktidar..

  • DSÖ, 110 ülkede salgının artarak sürdüğü uyarısı yapıyor.

İzlemek için lütfen tıklayınız (38 dk.) : https://youtu.be/WMreeygzPdI

***
Aynı gün, 29 Haziran 2022 akşamı 19:30’da ise, Viyana’dan yayın yapan DÜZGÜN TV‘de Sn. Serdar ALTUN ile birlikte olduk.

Dünyadan salgın verilerini paylaştık. Önceki günlerde TV konuşmalarımız, kısa demeçlerimiz ve sosyal medya hesaplarımızda yaptığımız uyarılar, sergilediğimiz açık çelişkiler ve yönelttiğimiz sorularla, Sağlık Bakanlığınca “bir miktar” veri paylaşılmıştı.
Bakanlığın çok sınırlı verileriyle, salgının yeniden tırmanışa geçtiği açıkça görülmekte idi.  Nisan içinde uyarmıştık, Sağlık bakanlığı böylesine hızla gevşer ise, “belki yazın değil ama” diye başlayarak sonbaharda ciddi bir dalga ile karşılaşabileceğimiz uyarısını yineleyerek yapmıştık. Ne yazık ki, sonbahara kalmadı! “Yaz salgını” nın içindeyiz!

Kapsamlı değerlendirmeyi izlemek için lütfen tıklayınız… (58 dk.)

****
1 Temmuz 2022 gecesi saat 21:00’de ise bir “tweet odası söyleşisi”nde idik.
Mersin’den Sn. Nizamettin TAŞKENT ve ark.nın konuğu olduk.

Yaklaşık 1 saat içinde, yandaki görselde izleneceği üzere 3 konuyu ele aldık.
İlk konuyu Mülkiye şapkamızla işledik.
2. ve 3. başlıkları hekim kimliğimiz ve ilk konuyla bağlantılı olarak irdeledik. Her konu için yaklaşık 20 dk. ayırdık. Sonunda, Söyleşi Odasına katılanların sorularını yanıtlamaya çalıştık.

Son olarak Erdoğan’ın 3. kez aday olamayacağını, ancak erken seçimle bu şansının olabileceğini belirttik. İktidar bir oldu bitti yapabilir, YSK (Yüksek Seçim Kurulu) adaylığı kabul edebilir… AKP oyunlarına hazırlıklı olunması gereğini vurguladık. 1982 Anayasası, çok kapsamlı değişiklikler geçirse de yürürlükte ve md. 101/2 çok net :

  • “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Tek çıkış yolu md. 116/3’te var, erken seçim…

  • “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar
    verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.

Bu durumda, Haziran 2023’te yapılması gereken seçimden herhalde 1-2 ay öncesini “erken seçim” saymak olanaklı değildir. AKP = RTE bu yolu denese bile, Muhalefet kuşkusuz “yutmayacaktır”, çünkü Anayasa d. 116/1, erken seçim için 360 oy istiyor.. Bu da Cumhur İttifakı AKP+MHP’de yok! Muhalefetin “evet” demesi zorunlu :

  • Anayasa md. 116/1 : “Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.”

Konuşmamızı ve soru-yanıtları DİNLEMEK için lütfen tıklayınız (10. dakikadan sonra biz başlıyoruz konuşmaya) :

Play recording: Prof.Dr.Ahmet Saltık ile Ülke Gündemi, gıda güvenliği ve pandemi (twitter.com)

İzlenmesi, paylaşılması ve yararlı olması dileğiyle.,

Bu arada, “Kovit-19 Yaz Dalgası” nedeniyle yurttaşlara çağrımız ve uyarımızı içeren tweet iletimiz yarım milyona yakın kişi tarafından okundu!

Hacılar ve Kurban Bayramı, salgın yönetiminin 2 yumuşak karnı…
AKP’den hayır yok… Yurttaşlar “başının çaresine” bakmalı..
Yazık bu ülkeye ve masum insanlarına..

Sevgi ve saygı ile. 04 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Haziran 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

YOBAZ

İYİ P. Milletvekili Halil İbrahim Oral, “Kemal Kılıçdaroğlu‘nun kimliği, Sünni Müslüman kesim tarafından bir endişedir.” dedi, sonra özür diledi.

Ortaçağ kavgası…

ADAP

AKP’li milletvekillerinin, “Müfredata adap dersi konulsun” önerisine Bakan Özer, “Müfredata cari açık dersi konulunca, cari açık kapanmıyor” yanıtı verdi.

Vekiller başlarındaki kişilerin eksiğini kapatmak istemişler…

KURS

Ankara Başsavcılığı’nca adliyede görevli hakim ve savcılar ile personele gönderilen mesajda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca düzenlenen Yaz Kursları kapsamında Sıhhiye’deki merkez bina mescidinde Kur’an kursu verileceği duyuruldu.

Diyanette hukuk kursu verilse…

UYKU

Bakan Nebati, 21 Aralık 2021 tarihinde bir televizyon programında, “heyecanlanıyorum, şöyle bir uyusak da 6 ay sonra uyansak çok farklı noktalara gideceğiz..” demişti.

Uyumaya devam…

İSTİKLAL

Mersin’de, Akdeniz Belediyesi meclis toplantısında İstiklal Marşı’nı okumayan HDP’li meclis üyesi Nuriye Aslan, “Biz burada İstiklal Marşı’nı okumak zorunda değiliz” dedi.

Yediği sofraya pislemiş…

ETEK

Şanlıurfa Müftülüğü tarafından ‘Çocuk yaşta ve zorla evliliklerle mücadele’ kapsamında organize edilen etkinliğe davet edilen Avukat Cemile Didem Karaboğa, bir din görevlisi tarafından eteğinin boyu nedeniyle ‘Masanın arkasında anlatın, biz din görevlisiyiz’ diye uyarıldı.

Eteğin kısalığından daha önemli olan kafaların darlığı ve içindeki örümcek ağlarıdır…

RAĞMEN

Konya BŞB Başkanı’nın “Konya Tanıtım Günü” etkinliğine katılanları sayarken BBP Gen. Bşk. Destici’nin adını anmamasına tepki gösteren bir BBP MKYK üyesi, “Sırf 2016 yılından sonra devletin millileşen dış politikası ve terörle mücadelesi yüzünden her türlü hırsızlığa, liyakatsizliğe, kötü ekonomi yönetimine ve her şeye rağmen devletin yönetimi CHP-HDP bloğunun kontrolüne geçmesin diye millet için Cumhur İttifakı bloğunda yer almaya gayret ediyoruz”

Her türlü pisliğe göz yumarsanız size de göz yumarlar…

RAHAT

Kilis Valisi Recep Soytürk, kentte Suriyeli sayısının Türk nüfusunu geçtiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek, “Kilis ilinde yaşayan Suriyeli sayısı, Kilis’te toplam kişi sayısının %38,47’sine karşılık gelmektedir” dedi.

Rahatlayın, yarıya bile ulaşamamışlar. Daha gelebilirler !..

SÖMÜRÜ

  1. Öğr. Alb. Alican Türk’ün haberine göre; “Bitmeyen Sömürü 28 Şubat” kitabını okuyan ve öğrencilerine tavsiye eden bir Ünv. Öğretim Üyesi’ ne soruşturma açıldı.

Sömürü bitmiyor…

SOFU

Üniversiteleri “fuhuş yuvası” olarak niteleyen Ebubekir Sofuoğlu,Kocaeli İlahiyat Fakültesi mezuniyet töreninde 10. Yıl Marşı okunması ile ilgili, ”Halka rağmen ezanın bozularak Türkçeleştirildiği Cumhuriyet, Cumhuriyet değildir” mesajı attı.

Türkçe ibadete karşı olanı sofuluk kesmez, yobazlık yakışır…

EZDİRMEZ/EZER

TÜİK’i, enflasyonu düşük göstererek çalışanların maaşlarına düşük zam yapılmasına neden olduğu için protesto eylemi yapan Birleşik Kamu-İş Federasyonu Başkanı Mehmet Balık, polis tarafından tartaklanarak gözaltına alındı.

“Ben memurumu, emeklimi ezdirmem” diyen kendi eziyor…

GENÇLİK

Gençlik festivalleri bir bir yasaklanıyor.

Gençlerin (Z Kuşağı) yanıtı hazır, ilk seçimde oylarının %65’i Millet İttifakı’na…

BORU

Zamlar ışık hızında sürerken RTE Karadeniz gazı için ilk boruyu indirdi.

Gaz mı geliyor, gaz mı veriyor?..

FUTBOL

Trabzonspor, Futbol Federasyonu üyeliğine Mustafa Hacıkerimoğlu’nu önerdi.

AKP Grup Yönetim Kurulu Üyesi Trabzon Milletvekili Salih Cora da şahsın yönetime alınmamasının kendilerini üzeceğini hatta hasmane bir tutum olacağını açıkladı.

Bu kirlilikte temiz futbol bekliyoruz…

KÖTÜRÜM

Ankara’da yaşanan sel ve su baskınını yorumlayan Bahçeli, “Siyasi ihtiras, organizasyon yetersizlikleri, kısır gündemlerle mücadeleler bugünkü tablonun yegane müsebbipleridir. Türkiye’nin zillete düşmüş siyasetçileri, kötürüm belediye yönetimlerini hak etmemektedir” dedi.

Yılların başkanı İ. Melih üzülecek…

EGEMENLİK

CHP’li Emekli Büyükelçi Yalım Eralp, Ege Denizi’ndeki kimi adaların egemenliğinin Yunanistan’a verilmesinin gerçek olmadığını söyledi.

Bu adamın egemenliği Yunanistan’a verilmiş galiba…