Etiket arşivi: “çoklu baro”

Baro/oda operasyonlarının perde arkası

Baro/Oda operasyonlarının perde arkası

Ali Rıza AYDIN
https://www.sol.org.tr/yazar/barooda-operasyonlarinin-perde-arkasi-9119 09.07.2020

‘Yasamız değişmesin’ savunması yalnızca avukatlar ve barolar arasında eşgüdümlü kararlılık olmadığı için değil düzen içinde kalındığı ve ihtiyaç sahibi egemenlerin demokrasicilik oyunlarına gerçeklerle karşı çıkılamadığı için amacına ulaşamıyor.

Barolar üzerinden başlatılan, tepkilere ve direnişe karşın Meclis Genel Kuruluna gelip yasalaşmayı bekleyen, temsilde adalet ve çoklu baro tartışmalarıyla öne çıkarılan teklif diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını (KKNMK) da operasyonun içine çekmenin büyük adımı. Sıra TMMOB, TTB bünyesindeki Odalar başta olmak üzere diğerlerine de gelecektir. Çoklu baro/odaya ek olarak çoklu birlik de denenecektir.

Bir yandan AKP aklına ve çıkarına göre başlatıldığı, diğer yandan bu aklın ve çıkarın gerçek sahibi olan kapitalizme dayandığı ileri sürülen operasyon gerekçelerinden birincisi yaygın olarak kullanılırken ikincisi çoğu kesimlerce ihmal edilmekte.

Bu ihmaldeki nedenleri hiç dolandırmadan ve uzatmadan muhalefet ve protestoların düzen içine sıkışıp kalmasıyla özetlemek olası. Buradan “direnme hakkı”nın da, doğasına uymayacak şekilde aynı sıkışmanın içinde unutturulduğunu söyleyebiliriz.

Muhalefete ve tepkilere karşın teklifin yasalaşma yolunda tıngır mıngır ilerlediğini, anayasal adıyla “demokratik toplum” diye adlandırılan düzenin yanılsama olduğunu, hatta çoklu baro çalışmalarına başlandığını bile görüyoruz. Açık dile getirilmiyor ama çoklu baro/oda düzeninin daha demokratik olacağına dair sohbetler (!) bile çoğalıyor. Biz bu filmi 2010 “yetmez ama evet” Anayasa değişikliğinde ve uygulamasında HSYK biçimlenirken ve yargı operasyonu yapılırken de görmüştük. Yargının demokratik hali ortada.

Şimdilik dikkatleri çekmeyen ya da çekse de dile getirilmeyen bir başka konu da operasyonun Anayasa’nın 135. maddesinde tanımlanarak güvence altına alınan KKNMK’lerin tamamına yayılıp yayılmayacağı. Ya da 135. maddenin yaşayıp yaşamayacağı.

KKNMK’ler tablosunu üç sütuna bölersek ve meslek kuruluşlarını birkaç örnekle bu sütunlara yerleştirirsek: “Operasyon/Uyumsuzlar” sütununda TBB ve bünyesindeki barolar, TMMOB, TTB ve bünyesindeki Odalar var. “Dokunulmayacaklar/Uyumlular” sütununda TOBB ve bünyesindeki Odalar var. Üçüncü sütunda, “Bekleme Odası” sütununda, gözlemlenerek hizaya girme durumlarına göre bekletilecekler veya birinci ya da ikinci sütuna kaydırılacaklar var.

Tabloyu biçimlendirecek ve KKNMK’lerin geleceğini belirleyecek olanlar, ne bu kuruluşların demokratiklikleri ne de anayasal güvence altında olmaları; ne üyeleri ne de şube/oda/baro/birlik biçimindeki örgütleri… Anayasaya karşın, Anayasa Mahkemesinin KKNMK’lerle ilgili olarak “demokrasi bir yaşam biçimidir” dediği kararlarına karşın söz ve karar sahipleri, ihtiyaçlarına bağlı olarak sermaye ve onun siyasal iktidarı. Yasayı değiştirmeye yönelik ihtiyaç da onların ihtiyacı.

Evet, söylendiği gibi Anayasa Mahkemesinin meslek kuruluşlarının güvencesi, demokratikliği, adaletli seçim ve temsilde adalet konularında yasa teklifini çürütecek kararları var ama kendi ilke kararlarını değiştirme kıvraklığına sahip bir yeni AYM de var. Bir de merkezi yönetimin meslek kuruluşlarına kimi müdahalelerine “uygundur” diyen kararlar var.

AYM çoklu üst kuruluşa (Turist Rehberleri Odaları Birliklerine) “uygundur” dedi (AYMK., 2013/9). Bu kararda odalar (meslek kuruluşu) AYM’nin önüne götürülmediği için görüşülmedi; çoklu birlik (üst kuruluş) düzenlemeleriyse, “üst kuruluşların birden fazla olmayacağı yönünde getirilmiş bir anayasal sınırlama bulunmadığı” ve “konu kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında” olduğu gerekçesiyle Anayasaya aykırı görülmedi. Aynı gerekçe çoklu baro/oda için de kullanılabilecektir.

“Yasamız değişmesin” savunması yalnızca avukatlar ve barolar arasında eşgüdümlü kararlılık olmadığı için değil düzen içinde kalındığı ve ihtiyaç sahibi egemenlerin demokrasicilik oyunlarına gerçeklerle karşı çıkılamadığı için amacına ulaşamıyor. Bir de AKP özellikle 2011 KHK’leriyle kimi meslek kuruluşlarının hak ve yetkilerini kısıtlarken yapılamayan ya da sonuç alıcı olmayan mücadeleler ve de “barolar gündemdeyken sıra bize gelmez, bize dokunulmaz” suskunluğu var. İktidarsa “avukatlara bile dokunuyorum, hepinize dokunurum” diyor. Parlamentoya da “yargıya bile dokunuyorum, size de dokunurum.” demişlerdi 2010’dan sonra, 2017’de dokundular.

  • Direniş ve karşı çıkış gerçekçi analizleri, düzenin özünü bilmeyi ve gerçekçi eylemleri gerektiriyor.

Meslek kuruluşlarına yapılmak istenen müdahalenin perde arkası bu özde ve yıllar önceye dayanan, basit ve sıradan bir akıl ürünü olmayan arka planı var.

KKNMK’lerle yalnızca ilgili bakanlıklar ve yürütme organı uğraşmadı. Cumhurbaşkanı tarafından 2008 yılında Devlet Denetleme Kuruluna (CDDK) verilen talimat sonucu hazırlanan rapor arka planı çok iyi belgeliyor. Rekabet Kurulu çalışmaları var, Liberal Düşünce Topluluğu projesi var; OECD ve Dünya Bankası görüş ve talepleri var.

Söylem şöyle: Meslek kuruluşları alanlarında “tekel” olarak “tekelci sermaye”nin özgürlüğüne sekte vurmakta; rekabeti engelledikleri için insanlar daha düşük kaliteli, daha ilkel teknolojili ve daha yüksek fiyattan hizmet satın almaya mahkûm edilmektedir…

Hedef: Profesyonel mesleklerin piyasaya sunulması, piyasadaki rekabetin engellenmemesi ve daha rekabetçi piyasa… Avukatlar da, yalnızca arabulucu olarak değil, savunma mesleğiyle bu piyasanın içinde olacak. Kamusal nitelik taşımayan “piyasa arabulucuları”na, liberal tanımıyla sivil toplum örgütlerine gereksinim duyulmakta. Her şey devletten beklenmeyecek; uzlaşmacı, reformist, esnek, etkili, çok sesli ve rekabetçi olunacak; aynı koşulları ve esnekliği taşıyabilen sivil toplum örgütleriyle daha geniş bir işbirliğine girilecek. Denetim görevi toplumsal değil sermaye sınıfı adına yapılacak.

Uluslararası kuruluş raporlarıyla uyuşan CDDK Raporunda da vurgulandığı üzere “Dünyadaki gelişmeler ve iyi uygulamalar paralelinde, değişim iradesi göstermeyen, bu (neoliberal) sürece intibak etmeyen, direnç gösteren meslek kuruluşları” hizaya getirilecek.

Sonuçta hukuktaki ve müdahaledeki ihtiyaç-amaç dengesiyle ekonomik ve toplumsal ilişkilerdeki denge kopuk değil.

KKNMK’ler için bu denge egemen sınıfın söz ve karar sahipliğinde piyasaya ve rekabete uygun olarak kurulmak isteniyor. Hedef açık; toplumsal denetimin etkin organlarını budamak, parçalamak gerekirse de (anayasa maddesi dahil) ortadan kaldırmak.

Ne kadar “her şey sermaye için” derlerse desinler, bu amaç uğruna ne yaparlarsa yapsınlar karşılarında hep boyun eğmeyenleri, işçi sınıfının devrimci örgütünü ve devrimci mücadelesini bulacaklar.

ÇOKLU BARO ÇOK ŞEYLERE VESİLE OLACAK

ÇOKLU BARO ÇOK ŞEYLERE VESİLE OLACAK

Av. Erdem AKYÜZ
Ankara Barosu Avukatı
Hukukun Egemenliği Derneği Kurucu Genel Başkanı

Siyasi iktidar, kendisine muhalif olan kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar ve meslek örgütlerinin adından, önce “Türk” ve “Türkiye” adını çıkarmak istedi. İlk gündeme gelen “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği-TMMOB”nin (AS: Türk Tabipleri Birliği vd. de var..) adında yer alan “Türk” kelimesi ve “Türkiye Barolar Birliği-TBB” adında yer alan “Türkiye” sözcüğünün kaldırılması istemi oldu. Biraz da zamanlama erken olduğu için bunda pek başarılı olunamayınca, bu adımdan vaz geçilmedi ama süreç ertelendi. Şimdi ise istenen şey bu örgütleri bölmek, parçalamak; bu yolla yandaş kurumlar kurarak, muhalif örgütlenmeyi zayıflatmak ve yok etmektir.

ÇOKLU BARO-ÇOKLU BAROLAR BİRLİĞİ

Bunun ilk göstergesi olarak, “ameliyat masasına” yatırılan ilk kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinden “Baro’lar” seçildi. Çünkü Baro’lar; Adaletin “İddia, Savunma, Karar” olarak betimlenen üçlüsünün “Savcı, Hakim, Avukat” sıralamasında yer almakta idi ve bu sıralamada son aşamaya gelinmişti. Bu kez amaç; adının değiştirilmesinden önce, kurum ve kuruluş yapısının değiştirilerek, mesleki örgütlenmeyi çözmek, parçalamak ve zayıflatmak oldu.  Mevcut sistemde, her İl’de bir Baro vardır ve bu Baro’ların seçtiği “delegeler” Türkiye Barolar Birliğini oluşturur. Benzer düşünüş açısı ile, eğer Baro sayısı artacak ise, Türkiye Barolar Birliği sayısı da artabilir ve birkaç tane TBB olabilir.

BAROCUK SAYISI

Şimdi kurulmak istenen sistem ile; üye sayısı 5.000’i geçen her İl’de, istek halinde, her 2.000 Avukat için bir Baro oluşturulabilecek. Baro kurulması için gereken 2.000 sayısına çok yaklaşıldığı zaman, sayıyı tutturmak için “Futbolcu transferi” gibi “Avukat transferleri de” başlayacak. Bu hesapla; 2019 sonunda Ankara Barosu’na kayıtlı 17.598 üye olduğuna ve her 2.000 Avukat için 1 baro kurulabileceğine göre Başkent Ankara’da 8 adet Baro kurulabilecek.

İstanbul için durum daha da değişik. 2019 yılında İstanbul Barosu’na kayıtlı 46.052 Avukat var ve bu hesap yöntemi ile İstanbul’da tam 23 adet Baro olabilecek. İzmir Barosu’nda kayıtlı Avukat sayısı 9.612 olduğuna göre, bu ilde kurulabilecek Baro Sayısı da -şimdilik- 4 olacak. Ancak İzmir Barosu’na çok değil yalnız 388 yeni üyenin kayıt olması halinde, Baro sayısı 5 olabilecek.

Kayıtlı Avukatlarda, neden 3, 4 değil de 5.000 rakamı temel alınıyor?Çünkü halen Türkiye’de 5.000’i aşkın Avukat üyesi olan yalnızca üç İl var. Bunlar sırasıyla “İstanbul, Ankara ve İzmir” ve bunlar; düşünüş, yerel yönetim olarak iktidarın en çok başını ağrıtan 3 İl’i oluşturuyor.

VATANDAŞ SAYISINA GÖRE ÖRGÜT

Bir başka bakış biçimi ile, eğer üye veya vatandaş sayısı dikkate alınarak, kurum veya yönetici sayısı belirlenecek ise, her İl’de neden yalnızca 1 Vali var. Bu bakış açısına göre Vali sayısı da, o ilde bulunan kayıtlı vatandaş sayısına göre artabilmeli. Ayrıca “Anayasa’nın” 135. maddesine göre; Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, yani Baro’lar ve Barolar Birliği; belli bir mesleğe mensup olanların ortak gereksinimlerini karşılamak, mesleksel etkinliklerini kolaylaştırmak, mesleğin genel çıkarlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni egemen kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak amacı ile yasayla kurulan kamu tüzel kişilikleridir.

Her İl’de kurulu çok sayıdaki aynı meslek kuruluşunun, yukarıda sayılan konularda birbirinden farklı, değişik ve çelişik kararlar alması halinde durum ne olacaktır. Bu sorunun yanıtı oldukça basittir. Durum “kaos ortamı” olacaktır.

 HATALI SAVUNMA

Bu durumda, bazı Baro’ların veya muhalefet partilerinin; “Bizim de Barolar ve Avukatları ilgilendiren yasalarda düzeltilmesini istediğimiz bölümler var ancak bunlar karşılıklı görüşme ile yapılmalıdır.” şeklinde açıklamalarda bulunmaları büyük bir hatadır. “İşte görüştük ve yaptık” denilerek çoklu Baro sisteminin getirilmesine yola açabilecektir

İSKEMLE

Olayı bir espri ve gülümse ile sonlandırmak istersek, yeni tasarıdaki bir bölüme bakmak yeterli olacaktır: Yeni tasarıya göre; her Adalet Sarayında (!) Avukatlar için ihtiyaca göre yer ayrılacak. 1’den çok baronun bulunduğu İl’lerde Baro için ayrılacak yer TBB’ye tahsis edilecek ve TBB “Baro’lara kayıtlı avukat sayısını” ölçü alarak bu yeri Baro’lara tahsis edecek. Yani bir Baro’ya kayıtlı üye sayısının çok olması halinde, bekleme odasında ona 3 iskemle verilirken, üye sayısı az olan Baro mensubuna bir iskemle düşecek, diğer Baro mensupları ise ayakta bekleyecekler.

Çoklu Baro, çok şeylere vesile olacak.
“Hayırlara vesile olur İnşallah.!!!”

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 1 Temmuz 2020

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 1 Temmuz 2020

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Haftanın tüm iğneleri, gazetecilik mesleğini yaptıkları için tutuklanan ve hüküm giymediği halde tecrit edilenlerde sorumluğu olanlara…

TAKSİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin altı bin taksi kiralama teklifi UKOME kararıyla kabul edilmeyerek komisyona havale edildi.

Vatandaşın iyi hizmet alması değil, taksi plakasından kazanç sağlanması bakımından iyi olmuş…

ATIŞ

Nagehan Alçı, Barolara kayıt şartı dünyada sadece Türkiye’de iddiasını ortaya attı.

Atar…

BENZETME

Zonguldak Pusula  Gazetesi sahibi Ali Rıza Tığ, Kız Meslek Teknik Lisesi’ne genelev benzetmesi yaptı.

Benzetme yetenek ister…

ÖZGÜRLÜK

Almanya İçişleri Bakanı Seehofer, Tageszeitung gazetesinde polislere yönelik aşağılayıcı ifadelere yer veren gazeteci hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.

Basın özgürlüğü ile ilgili yoğun tartışmalar ve kendisine yönelik sert tepkilerin ardından geri adım attı. Alman Bakan Türkiye’yi nasıl kıskanmasın, gazeteci şimdi içerdeydi…

BEYİN

E. Tümg. Ahmet Yavuz’a birisi ”az beyinli” demiş.

O’nun beyninin azından pek çok beyinsize yetecek kadar beyin çıkar da artar…

EŞLİK

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin,

  • Türkiye’de kadınların %70’i de yoktu, hiçbir mesleği olamıyordu, üniversiteye gidemiyordu, milletvekili bile olamıyordu. Önemli bazı isimlerin eşi bile olamıyordunuz, dedi.

Ben de anımsıyorum, önemli kişiler AKP’den önce bekardı, ya da eşleri kadın değildi…

SUÇLU

Bülent Arınç FETÖ konusunda;

  • Eğer bizi aldatmışlarsa, bizi yanıltmışlarsa bu suç bizim değil. Biz bu faaliyetleri sezseydik kafalarını ezerdik, dedi.

Devlet adamlığı bahane üretme yeri değildir…

ŞEHİT

Kocaeli Devlet Hastanesi’nde çalışan bir şoför tartıştığı şehit kardeşine, ”Benim için mi şehit oldu?” demiş.

Elbette onun için değil, vatanını milletini sevenler için şehit oldu…

GÖLGE

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Ankara’ya sokulmayan baro başkanlarının yanına bir gün sonra gitti. Baro başkanları da ona arkalarını dönerek,”gölge etme” dediler.

Işığı kesersen ..öt görürsün…

OY

Erdoğan’ın YKS’ye girecek adaylarla yaptığı canlı yayına öğrenciler ‘OY MOY YOK SİZE’ yorumları yağdırınca yayın yoruma kapatıldı.

Yağcılığa açık, eleştiriye kapalı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi…

BEĞEN/ME

Erdoğan’ın gençlere yönelik videosuna 11 bin beğeni gelirken 114 bin beğenmeme (dislike) geldi.

Uçak inişte…

EKONOMİ

Dünyanın 4. Büyük ekonomisi olan Almanya’da nüfusun %45’i hiçbir dine inanmıyor.

RTE İslam ekonomisi ile ilk 10’a gireceğimizi açıklamıştı.

Ekonomi dinle kandırılmıyor…

EBUBEKİR

Ülke TV’de 50 kişinin öldürülme tehdidine 10 gün sessiz kalan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ‘ın Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit hakkındaki sözleri üzerin gece yarısı soruşturma başlattığını açıkladı.

Sahibini sesi…

SAYGI

Kurtuluş Savaşı’nın unutulmaz kahramanlarından Albay Reşat Çiğiltepe‘nin adının verildiği Mamak’taki ortaokula Milli Eğitim Vakfı’na bağışta bulunan Turhan Polat’ın ismi verildi.

Tarihine, atalarına saygısı olmayan MEB’lığından ne bekleyebiliriz?…

GERÇEK

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Türkiye ile anlaşmazlıkları konusunda “Askeri bir çözüm yoluna gitmek Kıbrıs Helenizminin sonu olur” dedi.

Acı ama…

İÇTEN

RTEnin eski danışmanı ve metin yazarı Aydın Ünal,

  • Her türlü çirkinliğini, yanlışını örtmek isteyen Kudüs’ten girip başörtüsünden çıkıyor. Her eleştiri, “hain”, “din düşmanı”, “siyonist”, “Fetöcü” yaftasıyla püskürtülüyor.

Kuldan utanılmıyor tamam da, Allah’tan da korkulmuyor, dedi.

İçeriden ve içten gelen ses…

VATAN

Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu ilk ziyaretini Aydın ilimize bağlı Eşek Adası’na yaptı. Türk jetleri ancak bir gün sonra ada üzerinde uçtu.

“Vatan savaşı” yapılır, vatan toprağı hariç…

DEVLET

İran, General Kasımi’nin öldürülmesi olayında  “cinayet ve terör” suçlamasıyla ABD Başkanı Donald Trump hakkında tutuklama kararı çıkardı.

Altı okkalık devlet…

KAYGI

Ekonomik durumun kaygı verici olduğunu söyleyen ve AKP’nin ilk beş yıldan sonraki uygulamalarını eleştiren Abdullah Gül’e, AKP’li M. Metiner, FETÖ’nün önünü açmakla suçlayarak, ”Asıl kaygı verici olan sensin sen!”dedi.

Beraber yürüdüler, beraber büyüdüler, beraber büyüttüler, çıkarlar çatıştı ayrı düştüler, döğüşmekteler…

ÇOKLU

Aydınlık, AKP’nin baroları bölmeyi içeren “çoklu baro” yasasını hazırlayan AKP Grup Başkanvekili Avukat Cahit Özkan’ın Abdullah Gül dönemindeki DDK raporundan yararlandığını belirterek “Çoklu baroda Gül izi “ yazdı.

Yasada ısrar eden Erdoğan, “fikrimiz iktidarda” diyen Vatan Partisi,

Anlayamadık kim kimden şikayetçi?…

DİKKAT

Bahçeli, Türköne ilgili ikinci açıklamasında,

  • Biz suçsuz demedik, beraatini istemedik. Dikkatlice yeniden yargılansın dedik, ifadelerini kullandı.

Herkes mi dikkatlice ikinci kez yargılanmalı, yoksa sadece eş-dost mu?..

OLASILIK

Milli Piyango’nun 20 gün arayla yapılan Sayısal çekilişinde çıkan beş numara birbirinin aynısı oldu. CHP’li vekil Yavuzyılmaz, “Bu 3.5 trilyonda bir ihtimal” dedi.

Şansı şansa bırakmazlar…