Etiket arşivi: Çocuk Esirgeme Kurumu

23 Nisan törenleri “şehitler var” diye iptal öyle mi?

23 Nisan törenleri “şehitler var”
diye iptal öyle mi?

portresi_kravatli

 

Yılmaz ÖZDİL
SÖZCÜ
, 15.4.16
(AS: Bizim irdelememiz yazının altındadır..)

 

Kurtuluş Savaşı’nda sayısız şehit çocuğu öksüz ve yetim kalmıştı. Bu kutsal emanetlere sahip çıkabilmek için, bizzat Mustafa Kemal’in himayesinde 1921’de Ankara Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu. 23 Nisan henüz “Hakimiyeti Milliye” bayramıydı. Çocuk bayramı değildi.
23 Nisan 1923’te TBMM’de yapılan Hakimiyeti Milliye Bayramı töreninde, Mustafa Kemal’in isteğiyle, Himaye-i Etfal Cemiyeti Başkanı’na protokolde yer verildi.
Bir yıl sonra, 23 Nisan 1924 törenlerinde Himaye-i Etfal Cemiyeti’ni Mustafa Kemal’in eşi Latife hanım temsil etti.
*
23 Nisanlar cemiyetin tanıtımı için fırsat olarak değerlendiriliyordu. Mesela… Gelir elde etmek için rozet satılıyordu, 23 Nisan törenlerine katılan herkes bu rozetleri takıyordu. Gazeteler teşvik edici yayınlar yapıyordu, her rozet, bir şehit çocuğuna destek manasına geliyordu. 23 Nisanlar, Himaye-i Etfal’le özdeşleşmişti. 23 Nisan denilince şehit çocukları, şehit çocukları denilince 23 Nisan akla geliyordu.
*
Milliyet gazetesi 23 Nisan 1926’da “Çocuk Bayramı” manşeti attı. Alt başlığında “Bu gün istiklal günü, vatanın kimsesiz çocuklarına yardım edelim” deniliyordu. Bağış patlaması oldu. Cemiyet, yardım kutuları koydu, para atmak için kuyruk oluştu. Ankara’nın lokantacı, kahveci, otomobilci esnafı 23 Nisan hasılatlarını Himaye-i Etfal’e verdi. 23 Nisan 1927… Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin yayınladığı bildiri gazetelerin manşetlerindeydi:

Büyük Gazimiz, çocuklarımızın 23 Nisan bayramını daha sevinçli geçirmelerine vesile olacak büyük bir jestte bulunmuşlardır. Mustafa Kemal Paşa, otomobillerinden birini, törenlerde çocuklara tahsis etmiş, Cumhurbaşkanlığı bandosunun çocuk bayramı için görev yapmasını sağlamıştır. Çocuklarımız ne kadar övünse ve sevinse yeridir.”
*
Himaye-i Etfal aynı zamanda şu çağrıyı yapıyordu:

“Yaşınızı, memuriyetinizi, işinizi bir yana bırakarak, bugün çocuklarınızı şevk ve muhabbetle eğlendiriniz, çocuk şenliklerine katılınız. Bu saadetli günü yavrunuzu bağrınıza basarak bahtiyarlıkla geçirirken, sizin müşfik yardımlarınızı bekleyen, memleketin anasız, babasız yavrularını unutmayınız.”

Mustafa Kemal o sene Himaye-i Eftal balosuna katıldı. Ankara Evkaf Oteli’ndeki baloda, 10 bin lira yardım toplandı. 23 Nisan 1928, artık tümden Hakimiyeti Milliye ve Çocuk Bayramı adıyla kutlanıyordu. 23 Nisan 1929, salt 1 günlük bayramla bırakılmadı, Mustafa Kemal’in talimatıyla yedi güne çıkarıldı, “çocuk haftası” ilan edildi. Etkinlikler çığ gibi büyümüş, tüm yurda yayılmıştı. Himaye-i Etfal’in bu organizasyonu tek başına yapabilmesi artık mümkün değildi. Balolar, konferanslar, anne eğitimleri, müsamereler, yarışmalar, şenlikler içeren kapsamlı kutlamaların organizasyonu, dönemin en büyük sivil toplum kuruluşu Türk Ocakları’na verildi. (Çocuk Haftası’nın ilk sürprizi şuydu… Türk Ocakları’nın yönetimi 23 Nisan’da çocuklara bırakılacaktı. Bugünkü koltuk geleneği böyle icat edildi.)
*
Himaye-i Etfal, yalnızca üç kuruşluk rozet satarak başladığı macerada… Yedi yıl gibi çok kısa sürede 300 binden çok şehit çocuğuna ulaşmayı başarmıştı. 1929’da 300 binden çok yetime düzenli olarak kitap, elbise, çamaşır, oyuncak, süt, yemek ve şeker dağıtır hale gelmişti. Himaye-i Etfal sayesinde herkes gücü ölçüsünde amca, teyze, dayı, hala olmuş, şehit çocuklarının elinden tutmuştu. Mustafa Kemal vizyonuyla “dünyanın en büyük ailesi” kurulmuştu. Yani? Yanisi şu… 23 Nisan törenlerini “şehitler var” gerekçesiyle iptal etmek, salt Atatürk alerjisi değildir, aynı zamanda cehaletin daniskasıdır. 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın varlık nedeni, doğrudan şehit çocuklarıdır. 23 Nisan, kendi çocuğumuzu şefkatle bağrımıza basarken, şehit çocuklarını unutmayalım günüdür. 23 Nisan, bizim çocuklarımızın saçının teline zarar gelmesin diye, kendi canını hiçe sayan kahramanları unutmayalım günüdür. 23 Nisan, bu milletin şehitlerine ve çocuklarına borcudur.
*
23 Nisan törenlerini, süzde duyarlık göstererek “şehitler var” diye iptal etmek… Yalnızca Atatürk alerjisi değildir. Şehitlere ilişkin dut-yarlıktan haberlerinin bile olmadığının kanıtıdır. Ekstra hazin tarafı… Şehit çocuklarını himaye etmek için kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti, 1935’te Çocuk Esirgeme Kurumu’na dönüştü. Ve bugün maalesef, Ensar Vakfı’nı himaye eden aile bakanına bağlı… Hakikaten utanç vericidir.

=====================================

Dostlar,

Yılmaz Özdil kardeşimize gene şükran borçluyuz..
Ne denli emekli, araştırmaya ve kanıta – belgeye dayalı bir yazı..
AKP’liler ilk olarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı anmalarını Van depremini (23 Ekim 2011) gerekçe göstererek erteleme ile “yoklama” yaptılar.. Ama kendileri hiçbir düğün vb. programlarını bozmadılar..

Ankara Gar meydanında 103 yurttaşın öldürüldüğü bombalı Ankara katliamında (10 Ekim 2015) AKP’liler ülkede yas ilan edilirken düğünlerini geri bırakmadılar..
(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/386093/Ulke_yasta__AKP_liler_dugunde.html,
12 Ekim 2015)

Bunca çelişki (ikiyüzlülük!?) nasıl açıklanabilir??
Bunu hangi vicdana ve insafa, ahlaka, sığdırabiliriz??
Din ve imanın istismarı bunca açık ve yüz kızartıcı biçimde yapılabilir mi??
Atatürk ve Cumhuriyetin temel değerlerine kin ve düşmanlık böylesine meydan okurcasına, pervasızca sergilenebilir mi?

Atatürk ve Cumhuriyetin temel değerlerine aşık milyonlarca yurttaşın duyarlıkları böylesine hoyratça çiğnenebilir mi?? Demokrasilerde hükümetler seçimden sonra tüm yurttaşların hükümeti değil midir? Çağdaş demokrasi çoğunluğun azınlığa zulmü müdür? Yoksa tersine çoğunlukçuluk (majority) değil çoğulculuk mudur (pluralism) modern demokrasiler?
Ayrıca milletvekillerinin, bakanların, başbakan ve Cumhurbaşkanının yeminleri ne olacaktır?

Bu dayatmalar ülkede kutuplaşmayı, gerginliği iyice artırır. Başta AKP – RTE, hiç kimsye yarar sağlamaz.. AKP hükümeti 23 Nisan törenlerini engellemekten vazgeçmelidir. Ağırbaşlı biçimde kutlamalar yapılmalı, EGEMENLİĞİN BAĞSIZ KOŞULSUZ ULUSA AİT OLDUĞU VURGULANMALI, Çocuklarımıza ulus egemenliğinin önemi kavratılmalıdır.  Asıl sorun da burada galiba.. RTE – AKP buna inanmamaktadırlar.. Egemenliği tekellerine alarak despotik – totaliter – haifeci – dinci bir rejimin peşindedirler.. Bu bakımdan, çocuklara durup dururken tersi mesajların verilmesinin nalamı ve yeri yoktur!

AKP – RTE bir kez daha suçüstü yakalanmışlardır.
Ulus, her geçen gün AKP – RTE’yi daha da iyi tanımaktadır.
Maskeler iyice düşmüştür..
AKP – RTE’nin uzamış maskeli balosu 14. yılında son tangoları (!?) oynamaktadır..

Bu ciddi yanlıştan dönünüz efendiler.. Gecikmeden..
Kişi yanlışını bilmek gibi irfan olmazmış.. Sizin de ülkemizin de çoook hayrına olur..

Sevgi ve saygı ile.
16 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com