Etiket arşivi: cinayet!

TOPLUMSAL CİNNET

TOPLUMSAL CİNNET

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

Dünya gezegeni üzerinde ve her nerede insan varsa orada ne yazık ki suç da var, suçlu da. Ülkelerin uygarlık düzeyine göre suç ve suçlu sayısı artıyor veya azalabiliyor. Her ülkede, hırsızlık, soygun, tecavüz, cinayet olayları olmakta. Ne var ki ülkemizin, özellikle son yıllarda en çok suç işlenen ülkelerin başında gelmesi, ön sıralarda yer alması, ürpertici ve düşündürücü boyuttadır. Özellikle son birkaç yıl içinde cinayet ve cinnet olaylarının, olağanüstü artışının toplumsal, psikolojik, ekonomik, politik… boyutları vardır. Hiçbir sosyal olayı bu temellerden soyut düşünemeyiz.

Gazetelerin 3. sayfaları cinnet, cinayet, özekıyım (intihar) ve vahşet haberleri ile dolu. Neredeyse her gün bir vahşet haberine rastlamak olağan duruma geldi.  Boğucu boyutlara ulaşan cinnet, cinayet ve özekıyım olaylarındaki artış, toplumu derinden etkilemekte ve tedirgin etmekle birlikte; toplumsal yapıyı tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Adeta öfke patlamaları içinde şiddet toplumuna dönüştük. Ne oluyor? “Toplumsal cinnet mi geçiriyoruz?“ sorusu aklımıza gelmektedir.

Yalnızca geçtiğimiz hafta gazetelerin 3. sayfalarına düşen haberlere bakalım :

  • 50 bıçak darbesi ile öldürülen kadının katili öz oğlu çıktı
  • Cani evlat, öz babasını, başına kerpetenle kezlerce vurarak öldürdü.
  • Sevgilisini kılıçla doğradı.
  • Ablasını bıçakla delik deşik etti.
  • Kız kardeşini 6 kurşunla öldürdü.
  • Karısını boğarak öldürdü.
  • Komşusunu av tüfeği ile kalbura çevirdi gibi sayısız haberle devam ediyor.

Toplumu derinden sarsan böylesi olayları durdurmanın bir yolu olmalı. Soru açık;

  • Neden böyle yabanıl (vahşi) ve cinnet geçiren bir toplum durumuna düştük?

Bu toplumsal bunalımın mutlaka bilimsel yanıtları, uygar ülkeler benzeri çözümleri olmalı.

Son dönemde infial yaratan, toplum sağlığını derinden yaralayan olayların temelinde neler yattığına ilişkin, bilim insanları, üniversiteler, kurumlar.. sorunu araştırıp mutlak bilimsel çözüm önerileri üretmelidir. Konunun temelinde sosyo-ekonomik yapı mı yatıyor? İletişim çağında medyanın yanlış kullanılması mı? Topluma yaşatılan çok yönlü bunalımın getirdiği yozlaşma mı? Uyuşturucu – uyarıcı kullanımına kolay ulaşılıyor olması ve özellikle gençlerde yaygınlaşması mıdır? Ahlak çöküntüsü veya bireysel patolojiler midir? Kuşkusuz bu sorularıın bilimsel yanıtları olacaktır.

Ancak bunun içinde özerk – bilimsel üniversite kaçınılmazdır; majestelerinin ilçelerde bile açtığı tabela binalar ve biatçı rektörler, yandaş akademisyenler değil!

Sayısal veriler on beş yıl öncesine göre cinsel taciz ve tecavüzlerin, kadın cinayetlerinin kat kat arttığını gösteriyor. Adeta korku toplumuna dönüştük.

  • Çocuk istismarı katlanılmaz düzeylere tırmandı.

Ekonomik temelli boşanmaların arttığı görülüyor.
Kütüphaneler kapanırken, 40 adet yüksek kapasiteli yeni cezaevi yapılıyor olması neyin işaretidir? “Ferasetine güvenilen” (!) cahil toplum yaratma tasarımı mı?

CHP Milletvekili Veli Ağbaba önceki gün İHD’nin ilginç bir raporunu açıkladı :

  • Son 16 yılda, 18 yaşın altında 440 bin “çocuk” doğum yapmış!
  • Bu dönemde cinsel suçların %46’sı çocuklara karşı işlenmiş…
  • Çocuğun cinsel istismarında Türkiye dünya listesinde 3. sıradaymış…
  • Çocukların karıştığı suç sayısı 134960’a ulaşmış.
  • 2019 yılında (Eylül’e dek) 689 çocuk istismara uğramış…
  • Son üç ayda cinsel istismara uğrayan 129 çocuk, 0-12 yaş arasındaymış…     
  • 12-15 yaş diliminde 287 çocuk, 15-18 yaşta 273 çocuk cinsel istismar mağduru olmuş, olaylar mahkemeye yansımış.

Son 17 yılda savrulduğumuz bu tablo sürdürülebilir değildir.
Bu ürkünç (vahim) gidişe dur diyecek kapsamlı ve etkili politikalar üretemez, uygulamaya koyamazsak, bunalım kar topu gibi büyüyebilecektir.

Yazık olmaktadır ve olacaktır bu ülkeye, insanlarımıza. Bu topraklar üzerinde yaşayan, nefes alıp veren herkes ödüyor, ödeyecek bu ağır faturayı. Özellikle çocuklarını özel okullara yollayamayan, temiz inançları gereği din – Kuran eğitimine üstelik de yatılı olarak veren yoksul yurdum insanının mazlum ve masum çocukları. Ahlaksızca “badelenerek“ tüm gelecekleri karartılma pahasına!

Sorun özünde gene ekonomo – politiktir ve sorumlusu;

  • 17 yıldır Türkiye’yi tek başına yöneten, dincileştirme – muhafazakarlaştırma – imamhatipleştirme… üzerinden laik – seküler düzenden kopararak olabildiğince şeriat ilkelliğine taşımak ve ULUSU ÜMMETE indirgemek isteyen AKP iktidarı ile bu çağ dışı hedeflerini açık seçik, bağıra çağıra halkımıza dayatan;
  • Dini siyasete, cüzdana, makama hatta utanıyoruz söylemeye ama, uçkura alet eden bu siyasal kadrolardır.

Türkiye bu utançtan sıyrılmak için, olabilecek en yüksek hızla AKP iktidarından ilk erken genel seçimde kurtulmalı, kurtarılmalıdır.

 

 

             

Kömür Karası Değil YÜZ Karası…

Kömür Karası Değil YÜZ Karası…

soma_650000

Kader değil, cinayet!

Tıp Dünyası – HABER MERKEZİ – Manisa’nın Soma ilçesindeki Soma Holding’e bağlı Soma Kömürleri Maden Ocağı’nda 13 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşen
trafo patlaması (AS: sonradan bu doğrulanmadı!) sonucunda 800’e yakın maden işçisi toprak altında kaldı, yüzlerce maden işçisi yaşamını yitirdi. Patlama sonrası çıkan yangında 300’e yakın maden işçisi karbonmonoksit gazından zehirlenerek yaşamını yitirdi, yüzün üzerine maden işçisi ise toprak altında.

Yastayız…

DİSK-KESK-TMMOB-TDB ve TTB; Soma’daki işçi kardeşlerimiz için tüm işçi sınıfına, emekçilere ve emek dostlarına 15 Mayıs 2014 tarihinde iş bırakma çağrısında bulundu. Ayrıca, halk siyah giyinmeye, siyah kurdeleler takmaya, balkonlarına siyah bezler asmaya, evinin, işyerinin balkonuna, aracına siyah bezler asmaya çağrıldı.

Tüm yurtta iş bırakıldı

DİSK-KESK-TMMOB-TDB ve TTB, Soma’da yaşanan facianın ardından 15 Mayıs günü tüm yurtta iş bırakarak iş cinayetlerini protesto eden basın açıklamaları yaptı.
Hekimler, sağlık çalışanları ve tüm işçi ve emekçiler siyah giyinip, siyah kurdeleler takarak işyerlerinde sabah saat 09:00’da 3 dakikalık saygı duruşu yapmalarının ardından bulundukları illerde bir araya gelerek basın açıklamaları düzenlediler.

Ankara’da işçi ve emekçiler, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin de katılımı ile Milli Kütüphane önünde toplanıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
önüne yürüdü.

İstanbul başta olmak üzere birçok ilde sabah saatlerinden başlayarak çok sayıda
işyerinde iş bırakıldı. Hastanelerde, fabrikalarda, belediyelerde, okullarda iş bırakan emekçiler polisin biber gazlı müdahalelerine karşın bulundukları illerde
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlükleri önüne giderek
basın açıklamaları yaptı.

“AKP Hükümeti bu cinayetin failidir”

Tüm illerde okunan DİSK-KESK-TMMOB-TDB ve TTB imzalı ortak basın açıklaması metninde ise;

  • “Çok açıktır ki, yaşanan bu katliamın sorumlusu, güvencesiz çalıştırmayı yaygınlaştıran, işçi sağlığını bir maliyet ögesi olarak gören sermaye ve
    AKP Hükümetidir. İşçi sağlığı ve güvenliğinin tümüyle bir maliyet yükü olarak görüldüğü ve maksimum kârı elde etmek için en acımasız üretim süreçlerinde çalışmak zorunda bırakılan Soma’daki yüzlerce işçi kardeşimiz, başından beri ölüme terk edilmişlerdir. Özelleştirme, taşeronlaştırma politikalarını sürdürenler, maliyet düşürmek için işçilerin yaşamına kast edenler,
    onlara cesaret verenler, daha önceki madenci katliamlarını sözleriyle ve icraatlarıyla aklayanlar, İş Güvenliği Yasasıyla işyerlerindeki denetimleri bile özelleştirenler, Soma katliamının failidir ve hesap vermelidir.”  
    denildi.

Özelleştirme ve taşeronlaştırma can alıyor!

Açıklamada, Türkiye işçi sınıfının iş cinayetlerine, güvencesiz çalıştırmaya karşı
sabrı kalmadığı ifade edilerek, yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı madenlerin,
özel sektöre devredilmesinden sonra iş kazalarında patlama yaşandığı,
2002’den 2011’e dek kömür madenlerindeki iş cinayetlerinin %40 arttığı bildirildi.

“Bu dönüşüm sayesinde Soma’da katliamın yaşandığı işletmenin patronun övündüğü rakamlar ortaya çıkmış, kömürün tonunun maliyeti 130 dolardan
23 dolara düşmüştür. Bunun tasarrufun bedeli de yüzlerce işçinin ölümüyle ödenmiştir.”

denilen açıklamada, özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları sonrası

  • Türkiye’nin ölümlü maden kazalarında Avrupa’da 1.sıraya yükseldiği, Dünya’da ise bu alanda ilk üç sırada yer aldığı belirtildi.

AKP’nin Soma’daki iş cinayetlerinin araştırılması için 6 ay önce verilen bir önergeyi reddettiğinin anımsatıldığı açıklamada,

“İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasıyla bu alanı da piyasaya devreden, denetimi yapanın işverenden maaş aldığı bir sistem kuran, yine tüm uyarılarımıza karşın bu alandaki denetim yetkisini bağımsız emek ve meslek örgütlerine vermeyi reddedenler,
hiç mi vicdan azabı çekmemektedir?” diye soruldu.

Başbakan açıklamalarıyla katliamı meşrulaştırıyor!

Açıklamada şöyle denildi:

“Daha önceki cinayetlerin ardından ‘Bu mesleğin fıtratında ölüm vardır’ diyerek
yeni katliamları meşrulaştıran hükümet üyelerine, Soma’da Başbakan da katılmıştır. 19’uncu yüzyıldan, 20’nci yüzyıl başından örnekler vererek zihniyetinin 150 yıl öncesinde kaldığını gösteren Başbakan’a 21. yüzyılda olduğumuzu anımsatmayı
bir borç biliriz. “Hedef 2023” diye yola çıkanların 1862’deki bir kazayı örnek göstererek ‘Bu işin fıtratında var’ demesi, ülkemizin içinde bulunduğu tabloyu oldukça net özetlemektedir.

Bu ülkenin 77 milyon insanı, teknoloji bu denli gelişirken insana değil ölüme yatırım yapan bir anlayışı hak etmemektedir. Soma’da yitirdiğimiz işçilerden bize kalan yalnızca acı değil, böylesi katliamların yaşanmaması için mücadele görevleridir.
‘Kader’, ‘fıtrat’ diyerek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlara ilan ediyoruz ki; unutmayacak, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkımız için mücadeleyi büyüteceğiz”.

İSTRMLER

-İş cinayetlerinin artışına neden olan taşeron çalıştırma derhal yasaklamalıdır.
-Özelleştirildikten sonra seri cinayetlerle gündeme gelen tüm madenler derhal yeniden kamulaştırmalıdır.
-İşçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya devreden İş Güvenliği Yasası kaldırılmalı,
tüm denetim yetkisi emek ve meslek örgütlerine verilmelidir.
-Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji ve Sanayi Bakanı olmak üzere hükümet derhal istifa etmelidir.

TTB Heyeti Soma’daydı

Patlamanın hemen ardından TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Fatih Sürenkök,
TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu üyesi Dr. Mustafa Vatansever, Manisa Tabip Odası Başkanı Dr. Derya Pekbayık, Manisa Tabip Odası önceki
genel sekreteri ve Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran ve Manisa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Bülent Kundak ile Sağlık Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Manisa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zeynel Abidin Kaplan’dan oluşan bir kurul
olay yerine gittiler ve incelemelerde bulundular.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, TTB 2. Başkanı Prof. Dr. Gülriz Erişgen, TTB Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhan, TTB Merkez Konseyi Üyeleri,
Dr. Arzu Erbilici, Dr. Filiz Ünal İncekara, Dr. İsmail Bulca, Dr. Zülfükar Cebe, Dr. Fatih Sürenkök, Dr. Melda Pelin Yargıç ile Manisa Tabip Odası Başkanı Dr. Derya Pekbayık, Manisa Tabip Odası önceki genel sekreteri Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran,
Manisa Tabip Odası yönetim kurulu üyeleri ve Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Mustafa Oral ise 15 Mayıs 2014’te Soma’ya giderek temaslarda bulundu.
Kurul önce Soma Devlet Hastanesi Başhekimini ziyaret etti ardından hastane önünde basın açıklaması yaptı.

Daha sonra patlamanın yaşandığı madene giden kurul, Soma Holding’e bağlı
Soma Kömürleri’nin işyeri hekimi ile görüştü. Kurul, bölgedeki Maden Mühendisleri Odası yöneticileri ile de temaslarda bulundu. 14 Mayıs 2014 tarihli Soma Eynez
Maden Faciası TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu Hızlı Değerlendirme Raporu’na ise http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/rapor-4570.html adresinden ulaşabilirsiniz.