Etiket arşivi: CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TEZCAN, YSK’NIN HALK OYLAMASI İPTALİNE İLİŞKİN BAŞVURULARI RET KARARINI DEĞERLENDİRDİ

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TEZCAN, YSK’NIN HALK OYLAMASI İPTALİNE İLİŞKİN BAŞVURULARI RET KARARINI DEĞERLENDİRDİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, YSK’nın halk oylaması için yapılan iptal başvurusunu reddetmesine ilişkin, “Bu ciddi bir meşruiyet krizidir. Bu sadece ’Hayır’ oyu verenlerin oyuna karşı bir sıkıntı değil, oy kullanan bütün vatandaşa haksızlıktır. Çünkü ’Evet’ oyu verenin verdiği oyu şu anda tartışmalı hale getirmiştir bu karar.”
dedi. 
Tezcan, YSK’nın kararının ardından yaptığı değerlendirmede, tam kanunsuzluk talebiyle yaptıkları başvurunun oy çokluğu ile reddedildiğini anımsattı. Bir üyenin “iptali gerekir” şeklinde oy kullandığını hatırlatan Tezcan, “Öncelikle o bir üyeye özel teşekkür ediyoruz.” dedi. Alınan kararın kendilerini mutlu etmediğini vurgulayan Bülent Tezcan,
* YSK sayım döküm sırasındaki bu tutumu nedeniyle seçimlerde ciddi şekilde bir meşruiyet sorunu yaratmıştır ve bu seçimleri gayri meşru noktaya düşürmüştür.” ifadesini kullandı. OHAL nedeniyle zaten sorunlu bir kampanya dönemi yaşandığını savunan Tezcan, YSK iptal yönünde bir karar alsaydı, meşruiyet tartışmasının ciddi şekilde çözüleceğini aktardı.

BU CİDDİ BİR MEŞRUİYET KRİZİDİR

“Görülen o ki, YSK kendisini kanun koyucunun yerine koymuştur diyen Tezcan, şöyle konuştu:

“Mühürsüz oy pusulası ve zarfların geçerli sayılması suretiyle YSK, seçim hilesine fırsat vermiştir. ’Organize bir seçim hilesi, organize oy hilesi’ diyoruz. Belki çok ağır geliyor bu laf ama kastettiğimiz şudur, o gün Türkiye’nin birçok yerinden eksik oy paketleri ve zarflarının gönderildiği haberleri geldi. YSK’ya itirazlarımızı yaptık, bize paketleme hatası dediler ama paketleme hatası dedikleri şeyin, milli iradeyi paketleme planının bir parçası olduğu akşam ortaya çıktı.”

Mühürlü zarf ve pusulaların amacının dışarıdan getirilecek oyları engellemek olduğunu vurgulayan Tezcan, sabah oy pusulalarının eksik gönderilmesinin, pusulaların çalındığını ve tercih mührü basılarak yeniden sandıklara sokulduğunu ortaya koyduğunu ileri sürdü.

Tezcan, “Bu ciddi bir meşruiyet krizidir. Bu sadece ’Hayır’ oyu verenlerin oyuna karşı bir sıkıntı değil, oy kullanan bütün vatandaşa haksızlıktır. Çünkü ’Evet’ oyu verenin verdiği oyu şu anda tartışmalı hale getirmiştir bu karar.” diye konuştu. Bundan sonra bütün hukuk yollarını işleteceklerini bildiren Bülent Tezcan, gerekçeli kararı gördükten sonra yarın partinin hukukçularıyla bir araya gelerek yol haritasını belirleyeceklerini de söyledi.
=============================

CHP’nin YSK’ya referandumun iptali için başvurusunun tam metni

YÜKSEK SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞINA
ANKARA

İTİRAZ EDEN : Cumhuriyet Halk Partisi adına

1) Genel Başkan Yardımcısı Bülent TEZCAN
2) YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi YAKUPOĞLU
Anadolu Bulvarı No: 12 Söğütözü ANKARA

KONU : 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylamasının tam kanunsuzluk nedeni ile iptali taleplidir.

AÇIKLAMALAR
Yüksek Seçim Kurulu, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa Değişikliği
Halkoylamasında doğu illerindeki sandıklar açılıp oy sayım döküm işlemleri devam
ederken Adalet ve Kalkınma Partisi Temsilcisi Recep ÖZEL’in talebi üzerine sandık
kurulu mührü olmayan oy pusulalarının ve zarfların geçerli sayılmasına karar
vermiştir.

YSK, benzer kararların geçmişte de verildiğini, mühür basma görevinin sandık
kurullarında olduğunu ve bu görevin yapılmamasından seçmenin sorumlu
tutulamayacağını belirterek seçme hakkına üstünlük tanınması gerektiğini gerekçe
kılmıştır. Ayrıca oy pusulasının sahteliği kanıtlanmadıkça mühürsüz oy pusulalarının
tamamının geçerli olacağını belirtmiştir.

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 77.
maddesinde, sandık kuruluna oy pusulasının arkasını ve zarfları mühürleme görevi
verilmiştir. Aynı Kanunun 98. maddesi mühürsüz oy zarflarının, 101. maddesi ise
mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olacağını düzenlemiştir. Kanun koyucu sahtecilik
ve hileyi önlemek için seçim güvenliğini her şeyden üstün görmüştür.

Bunun yanında YSK, 135 sayılı Genelgesinin 41 ve 43. maddelerinde oy pusulaları
ve zarflarının, sandık kurulu tarafından mühürlenmemesi halinde geçersiz
olacaklarını açık olarak -son üç seçimde olduğu gibi- düzenlemiştir.
2
1) Yüksek Seçim Kurulunun kararı Kanun ve Genelge hükümlerine açıkça
aykırıdır
Yukarıda anılan Kanun ve Genelge hükümleri, halkoylamasının işleyişini
belirlemektedir. Tüm siyasi partiler, bu hükümler çerçevesinde kendi sandık kurulu
başkan ve üyelerine, müşahitlerine, bina sorumlularına, hukukçularına ve üyelerine
mühürsüz oy pusulası ve zarflarının geçersiz olacağı eğitimini vermiştir. YSK da
gerek sandık başkanlarına gerekse üyelerine verilen eğitimlerde bu konuyu önemle
vurgulamıştır.

Ayrıca 16 Nisan 2017 oy verme günü YSK tarafından sandık başkanlarına saat
05.58’de gönderilen ilk kısa mesaj “Oy zarfı ile birleşik oy pusulalarını sayıp,
tutanak defterine geçiriniz. Oy pusulalarının arka tarafını ve oy zarflarını sandık
kurulu mührü ile mühürleyiniz.” talimatıdır. Henüz oylama devam ederken, Kurulca
alınan 559 sayılı kararda “Oy pusulalarının sandık kurulu mührü ile mühürlenmesinin
amacı, oylamada sahte oy pusulası kullanımını engellemek için olup, bu amacı
gerçekleştirmeye yönelik mührün sandık kurulu tarafından sehven oy pusulasının ön
yüzüne basılmış olması veya arka yüzüne basılmış olmakla birlikte mürekkep
fazlalığı nedeniyle ön yüzüne yansımış olması, oy pusulasının geçersiz sayılmasını
gerektirecek nitelikte görülmemektedir.” denmiştir.

Aynı gün, doğu illerindeki sandıklar açıldıktan sonra, Kurul tarafından Adalet ve
Kalkınma Partisinin talebi üzerine, oy sayım döküm işlemi devam ederken verilen,
mühürsüz oy pusulası ve zarfların geçerli olacağı şeklindeki karar, 298 sayılı
Kanunun 77, 98 ve 101. Maddeleri; 135 sayılı Genelgenin 41 ve 43 maddeleri ile gün
içinde YSK tarafından alınan tedbir ve diğer karara aykırıdır. YSK, Kanunun amir
hükmü, kendi hazırladığı genelgesi ve aynı gün içindeki önceki uygulamasıyla
çelişmiştir.

YSK, bu kararla oy sayım döküm işlemi başladıktan sonra kural değiştirmiş; kendisini
kanun koyucu yerine koyarak yasama yetkisi kullanmıştır.

2) Karar önceki kararlarla benzer nitelikte değildir
Kurulun karar gerekçesinde ve kamuoyuna yapılan açıklamada, söz konusu kararın
yeni olmadığı, Kurulun geçmişte de benzer kararlar aldığı hususu yer almıştır.
Halbuki kararın alınış zamanı, etkisi ve sonuçları göz önünde bulundurulduğunda bu
kararın önceki alınan kararlarla aynı nitelikte olmadığı, 2014 kararının ise aksi yönde
olduğu aşikardır.

3
YSK’nın 04/04/2014 tarih ve 1439 sayılı kararında: “298 Sayılı Kanunun 101/3 ve 138
Sayılı Genelgenin 44/B-3 maddesinde, arkasında sandık kurulu mührü olmayan
birleşik oy pusulalarının geçerli olmayacağının açık bir şekilde düzenlendiği”
gerekçesi ile bu pusulaları geçerli sayan Antalya İl Seçim Kurulu kararını
kaldırılmasına karar verilmiştir. Sandık kurulu mührünün bulunup bulunmaması ile
ilgili verilen son kararlar, bu tür oy pusulaları ve zarfların geçersiz sayılması gerektiği
yönündedir. Seçim yargısının, her bir olay için aynı kuralı farklı şekilde
değerlendirmesi, oy kullanan seçmenin güven duygusunu sarsacak niteliktedir.
Seçmen, oy kullanma yönteminin ve kurul uygulamalarının her dönemde değişiklik
gösterdiği bir ortamda oyunun hesaba katılması konusunda güven duygusunu
kaybeder. Vatandaşlar ve siyasi partiler, halkoylamasına giderken kararların bu
şekilde olduğu fikri ile hareket etmişlerdir. Her seçimde aynı konuda farklı bir karar
alınmasının izahı olamaz.

Oylama günü karar, somut bir olay üzerine YSK önüne gelmiş bir itirazla ilgili olarak
alınmamış, AKP Temsilcisinin, itiraz niteliğini taşımayan soyut bir iddiası/talebi
üzerine alınmıştır. YSK’nın, somut uyuşmazlık olmaksızın yapılan başvurularda görüş
vermeme yönündeki ilkesi bilinmektedir ve buna ilişkin onlarca kararı bulunmaktadır.
Söz konusu karar açıkça, somut bir iddia olmaksızın soyut bir talep üzerine
talimat verilmesi niteliğindedir ve bu itibarla dayanılan önceki kararlardan
farklıdır. YSK’nın bu nitelikte daha önce aldığı hiçbir kararı yoktur.
Aynı zamanda alınan bu karar yargısal bir karar değil bir talimattır. Oylama devam
ederken talep üzerine verilen bir talimatın karar niteliği bulunmamaktadır. Yüksek
Seçim Kurulu’nun bu talimatı 298 sayılı yasaya açıkça aykırıdır.

Daha önceki seçimlerde alınan bu konudaki kararlar, sandık kurullarının sayım
döküm işlemlerini bitirmesi ve tutanakları bağlaması sonrası, tutanaklara ve kurulların
kararlarına karşı yapılan itirazlar sonrası alınmış kararlardır. YSK eski
uygulamalarında bitmiş bir sayım döküm sonrası, sandık kurullarının, ilçe seçim
kurullarının ve il seçim kurullarının kararlarını etkilemeyecek şekilde, bu kurulların
kararlarını itirazen sonuca bağlarken karar vermiştir. YSK’nın oylama günü verdiği
karar ise sandık kurullarının uygulamalarına doğrudan müdahale niteliğindedir.
Haliyle veriliş şekli ve aşağıda anlatılacak sonuçları bakımından bu karar, önceki
kararlardan farklıdır.

4
3) Alınan karar ile itiraz hakkı kısıtlanmıştır
Bu kararın bir sonucu olarak da; sandık kurulları, sandık kurulu mührü olmayan
oy pusulalarını ve zarfları, hakkında geçerli geçersiz tartışması yapmadan
geçerli kabul edip oy torbasına koymuşlardır. Pusula ve zarflarla ilgili tutanaklara
kayıt geçilememiş, bu hususta yapılan şikayetler dahi tutanak defterine
geçirilmemiştir. Dolayısıyla tüm seçim çevrelerinde kaç tane oy pusulasının
mühürsüz olduğu tespit edilmediği gibi tespit edilmesi imkanı da ortadan
kaldırılmıştır. Bu durumda küçük bir farkla sonuçlanan seçim sonucuna, mühürsüz oy
pusulalarının geçersiz sayılmaları halinde etki edip etmediğinin denetlenmesi imkanı
fiilen ve hukuken ortadan kaldırılmıştır.

Verilen karar, seçim sonucunun denetlenmesi imkanını ortadan kaldırmıştır. Evet ve
Hayır oyları arasındaki farkın altında veya üstünde mühürsüz oy pusulası olup
olmadığı tespit edilemediği sürece seçim sonucunun denetlenmesi mümkün
olmadığından halk oylamasının güvenilirliğinden de söz edilemez. Şu anda dahi
geçersiz oy sayısı 846.000 civarındadır. Kurul, bu kararı oy kullanma anında almamış
ve seçimin akışına müdahale etmemiş olsaydı; sandık kurullarının geçerli geçersiz
tespitini itiraz yolları ile inceleseydi, aradaki farkın seçim sonucunu etkileyecek
nitelikte olup olmadığı da ortaya çıkacaktı. YSK, bu değerlendirmenin yapılmasını
engelleyerek halkoylamasının sonucuna doğrudan etki etmiştir. Bu durumda geçerli
geçersiz denetiminin yapılamamasının en önemli sonucu, bu durumun siyasi
partilerin geçerli ve geçersiz oylara ilişkin itirazda bulunmasının önüne
geçilmesine neden olmasıdır. Zira siyasi partiler hangi oylara itirazda bulunacağını
öğrenme imkanını kaybetmiştir. Ortada Anayasal bir ihlal bulunmaktadır.

4) Sahteliğin ispatı imkanı ortadan kalkmış, sahte oy pusulası kullanıldığı
şüphesi artmıştır
Sahteliğin ispatı konusunda en önemli husus sandık kurulu mührüdür. Bu konudaki
ispat yolu YSK kararı ile ortadan kaldırılmıştır. Türkiye’nin birçok yerinde, oy
torbalarından eksik oy pusulası ve zarf çıkmıştır. Bu yaygın usulsüzlük, YSK
tarafından paketleme hatası olarak açıklanmıştır. Oysa bundan önceki seçimlerin
hiçbirine bu ölçüde yaygın eksik oy pusulası gönderilmesi söz konusu olmamıştır.
Seçim kurulu ve sandık kurulu mührü olmayan zarf ve sandık kurulu mührü olmayan
oy pusulalarının geçersiz olması, oyların çalınarak dışarıda hazırlanıp sandığa
girmesini engelleyecek bir önlemdir. YSK kararı ile mühürsüz oy pusulası ve zarfların
geçerli sayılması bu önlemi etkisiz hale getirmiştir. Bu husus, sabah oy kullanma
başlamadan önce sandık kurullarına yaygın şekilde eksik oy pusulası ve zarf
gönderilmesi ile birlikte ele alındığında, organize olarak filigranlı oyların önceden
çalınıp sonradan sandığa sokulduğunun kanıtı olmuştur.

5
5) Karar, Anayasa’da güvence altında bulan temel hakların ihlali niteliğindedir
Yukarıda da belirtildiği üzere, Yüksek Seçim Kurulu’nun anılan kararı, seçim
hukukunun temel ilke ve kurallarına aykırı olmasının yanı sıra, sandık kurullarında
üyesi bulunan siyasî partilerin, mühürsüz oy pusulalarının ve mühürsüz zarfların
geçersizliğine ilişkin itiraz haklarının da ellerinden alınmasına yol açmış
bulunmaktadır. Zira anılan karar neticesinde, geçersiz oyların tespiti ile tutanağa
geçirilmeleri mümkün olmamış; bunun sonucu olarak da, Cumhuriyet Halk Partisi’nin
bu oyların tespiti ve geçersizliğine ilişkin olarak Yüksek Seçim Kurulu’na yargısal
anlamda “etkili bir başvuru yapma hakkı” ortadan kaldırılmıştır. Cumhuriyet Halk
Partisi’nin, söz konusu usulsüzlükle ilgili olarak; bağımsız, etkili, temel hak ve
özgürlüklerin çiğnendiğini belirlememe ve buna son verme gücüne sahip bir ulusal
makama başvurma hakkını fiilen ortadan kaldıran bu durumun ise, Anayasa’nın 40.
ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13. maddesinde düzenlenen güvencelerin
ihlâli anlamına geleceği açıktır.

Dahası, bu durumun Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.
maddelerinde düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkı”nın da, söz konusu itirazın
incelenmesi amacıyla bağımsız ve tarafsız bir yargı organına erişim hakkı yönünden
ihlâli anlamına geldiğini belirtmek gerekmektedir. Bütün bunların ise, yine
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan ve bizzat bir temel hak niteliği
taşımanın ötesinde, diğer tüm temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde
yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olan
“Hak Arama Özgürlüğü”nün de bir bütün olarak ihlâli sonucuna yol açtığını ifade
etmek lazımdır.

6) 16 Nisan 2017 Halkoylaması açık oy gizli sayım esasına göre yapılmıştır
İçişleri Bakanının 10 Nisan 2017 tarihli, sayım döküm işlemleri esnasında sadece
görevlilerin sandık başında bulunması ve seçmenlerin sandık alanına sokulmayacağı
yönünde önlemler alınacağına ilişkin açıklaması sonrası konu, temsilcimizce kurulun
gündemine sunulmuştur. Yine vali, kaymakam ve güvenlik güçlerinin birçok ilimizde
seçmenleri açık oylamaya zorladığı, teşvik ettiği, tahrik ettiğine dair tarafımıza birçok
şikayet gelmiştir. Bu konuda da Yüksek Seçim Kuruluna ve ilçe seçim kurullarına
bildirimde bulunulmuş ve gerekli önlemlerin alınması istenmiştir. Oylamadan bir gün
önce, seçmenlerin açık oy kullanmaya zorlanacağını bildiren ve buna karşı önlem
alınması talepli dilekçemiz YSK’ya iletilmiştir. Oy kullanma anında da Erzurum İli
Karayazı İlçesinde seçmenlere baskı yapıldığını bildiren ve tedbir alınması talebini
içeren dilekçemiz YSK’ya gönderilmiştir. (Ek: Açık oy kullanılacağını ve seçmenlere
baskı yapılacağını bildirir dilekçe örnekleri)

6
Bu konulardaki uyarılarımız ve tedbir alınması taleplerimize karşın YSK tarafından
konu geçiştirilmiş ve önceden herhangi bir önlem alınmamıştır. YSK, kamu
otoritesinin seçimlere müdahalesine engel olmamıştır.
Öte yandan oylama günü boyunca özellikle doğu illerinde açık oy kullanıldığı ve
sayım döküm esnasında oy kullanılan binalara seçmenlerin alınmadığı şikayetleri
gelmeye devam etmiştir. Bu durum da YSK’ya anında dilekçe ile bildirilmiştir.
Şanlıurfa İli Eyyübiye İlçesinde 2016 numaralı sandıkta oyların açık şekilde
kullanıldığına dair sosyal medyada bulunan görüntü kaydı da dikkat çekicidir. Kamu
otoritesi müdahalesi nedeni ile aynı usulsüzlüğün kayıt altına alınamadığı birçok yer
bulunmaktadır.

Sayım dökümün başlamasından sonra ülke çapında gizli sayım şikayetleri artarak
devam etmiştir. Üstelik bu şikayetler, aynı yerlerde birden fazla kişilerce tarafımıza
iletilmiştir. Gizli sayım yapıldığı şikayeti gelen 19 yer, dilekçemiz ekinde sayılmıştır.
(Ek: Gizli sayım yapıldığı ihbarı alınan yerlerin bazıları)
Gizli sayım nedeni ile birçok yerde sandık kurullarınca geçersiz oyların sonradan
geçerli hale getirildiği, sayım döküm sırasında seçmen iradesinin sonuçlara doğru
yansıtılmadığı bilinmektedir. Mühürsüz oy pusulası konusunda seçmen iradesini
gerekçe gösteren YSK, öncelikle gizli sayımı engellemek için çözmesi gereken somut
olayları çözüme kavuşturmamıştır.

YSK bu konuda da önlem alma hususunda gecikmiş, doğu sandıklarının birçoğunda
sayım dökümün tamamlanması ve batıda da sandıklarda sayım döküm işlemlerinin
devam etmesi anı olan saat 17.21’de ısrarlı taleplerimiz sonucu kurullara,
“seçmenlerin ve müşahitlerin sayım döküm işlemlerini izlemesine imkan
sağlanması gerektiğine” dair bir kısa mesaj göndermiştir. Bu mesaj dahi başlı
başına gizli sayımın delilidir.

YSK’nın geç ve zayıf müdahaleleri nedeniyle “Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.”
YSK’nın seçime ilişkin tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeni ile
halkoylaması sonuçları şaibeli hale gelmiştir.

7
7) Yasak propaganda engellenmemiştir
YSK, Anayasa’nın 67. maddesindeki, seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içindeki seçimlerde uygulanmayacağına ilişkin
hükmüne rağmen bir Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi ile propaganda
yasaklarına uymayan televizyon kanallarınca yaptırım uygulanması maddesinin
değiştirilmesini yürürlükte saymıştır. Oylama günü basın yayın organlarının yaptığı
yasak propaganda faaliyetlerine ilişkin YSK’ya başvurumuz bulunmasına karşın (Ek:
dilekçemiz örneği) hiçbir işlem yapılmamış, bu talebimiz karara dahi bağlanmamıştır.
YSK, oylama günü, yasak propaganda faaliyetinde bulunan televizyon kanallarının
bu faaliyetini engelleme konusunda hiçbir çaba göstermemiş, konuyu görmezden
gelmiştir. Seçime ilişkin her türlü tedbiri alma hakkı ve görevi olan YSK’nın görevini
yerine getirilmemesinin izahı bulunmamaktadır.

8) Oylama süresince düzensizlikler önlenememiştir
135 sayılı Genelgede, Halkoylamasında yalnızca “TERCİH” mührü kullanılması
hükmü bulunmasına rağmen, ülke genelinde yaygın bir biçimde oy torbalarının
içinden “EVET” mührü çıkmış, seçmenler Evet ve Hayır tercihinin bulunduğu
oylamada “EVET” mührü kullanmak zorunda kalmıştır. Yine oy torbalarından birçok
eksik oy pusulası ve zarf çıkmıştır. Bazı sandıklarda eski oy pusulalarının
kullanılması nedeni ile kahverengi kısımlarda renk farklılığı oluşmuş, seçmenler sahte
oy pusulası basıldığı endişesi taşımıştır. Belki sadece bir ya da birkaç yerde olsa göz
ardı edilebilecek olan bu ihlaller, tüm ülke genelinde olmuş, oylama birçok yerde
durmak zorunda kalmıştır. Yüksek Seçim Kurulu, yanlış uygulamaları engellemekte
gecikmiş, gün boyu oylamanın tartışmalı şekilde yapılmasına neden olmuştur.
Tüm bu usulsüzlükler yanında, başka şehirde olan seçmenler yerine oy kullanıldığı,
birden fazla sandıkta oy kullanıldığı, kabine başkaları ile girilerek oy kullanıldığı,
kolluk güçlerinin sandık başında sürekli bulunduğu, görüntü alınacak cihazlarla oy
kabinine girildiği, Örnek 142 Belge ile sandık başına gelenlerin oy kullandığının ilçe
seçim kuruluna bildirilmemesi nedeni ile bu kişilerin mükerrer oy kullandığı yönünde
birçok usulsüzlük tarafımıza ihbar edilmiştir (Ek: Oylama günü usulsüzlüklerine ilişkin
ihbar örnekleri). Bu konular gün boyunca sosyal medyada da sıkça yer almıştır.
AKP’nin mühürsüz pusulalar konusundaki soyut başvurusu üzerine sonucu
etkileyecek şekilde karar alan YSK, ülke çapında konuşulan usulsüzlüklerin
hiçbirisine etkili müdahalede bulunmamıştır.

8
Kamuoyunda da yaygınca örnekleri görüldüğü üzere bazı sandık kurulları geçerli
geçersiz tartışması içinde arkası mühürlenmemiş oy pusulalarını zarflar açıldıktan
sonra mühürlemiştir. Bunun yanında ilçe seçim kuruluna teslim edilen sandık
torbaları, siyasi partilerin kontrolü dışında muhafaza edilmektedir. Bu noktadan sonra
mühürsüz zarf ve pusulalara mühür vurulup vurulmadığı ve torbaların içine müdahale
edilip edilmediğini tespit de mümkün değildir. Bu nedenle sayım dökümün yeniden
yapılması halinde, artık sağlıklı sonuç alınması mümkün olmayacaktır. Halk
oylamasının iptali zorunlu hale gelmiştir.

9) Bütün bu olumsuzluklar, tam kanunsuzluk hali oluşturmaktadır. Tam kanunsuzluk
nedeni ile halkoylamasının tümünün iptali gerekir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan
Anayasa Değişikliği Halkoylamasının tam kanunsuzluk nedeni ile iptaline karar
verilmesini saygılarımızla dileriz. (18/04/2017 18 Nisan 15:45)

Ekler :
1. Açık oy kullanılacağını, seçmenlere baskı yapılacağını ve gizli sayım yapılacağını
bildirir dilekçe örnekleri
2. Gizli sayım yapıldığı ihbarı alınan yerlerin bazıları
3. Yasak propaganda yapıldığını bildirir dilekçe örneği
4. Oylama günü usulsüzlüklerine ilişkin ihbarların bazıları
Bülent TEZCAN Mehmet Hadimi YAKUPOĞLU

AKP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Yasin Aktay’ın FETÖ sicili MİT belgesinde

Aktay’ın FETÖ sicili MİT belgesinde

03.04.2017, AYDINLIK
https://www.aydinlik.com.tr/turkiye/2017-nisan/aktay-in-feto-sicili-mit-belgesinde

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Bir AKP Genel Başkan Yardımcısının “FETÖ’cü” olduğunu tespit eden MİT yazısının 21.02.2010 tarihli ve MİT-SAB-KN-067 sayılı yazı olduğu bildirildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Ocak ayında Meclis’te yapılan anayasa görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, MİT kayıtlarında ,”Fetullah Gülen üyesi” diye kayıtlı olan bir AKP Genel Başkan Yardımcısından söz etmişti. Tezcan’ın sözleri üzerine AKP’nin tüm genel başkan yardımcıları Tezcan hakkında dava açtı. Bunun üzerine Bülent Tezcan’ın avukatı Celal Çelik Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dilekçede, MİT’ten istenecek
MİT-SAB- KN-067 sayılı ve 21.02.2010 tarihli yazıyla gerçeğin ortaya çıkacağını belirtti.

Aydınlık Tezcan’ın Meclis kürsüsünde dile getirdiği MİT’te hakkında FETÖ’cü diye rapor bulunan AKP Genel Başkan Yardımcısının Yasin Aktay olduğunu açıklamıştı. Aydınlık’ın
16 Ocak tarihli haberinde, “Özellikle AKP ve CHP kulislerinde ‘FETÖ’cü AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın kim olduğu’ tartışılırken AKP’nin Parti Sözcülüğünü de yapan İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay ismi öne çıktı” diye yazmıştı.

============================================
Dostlar,

Türkiye’de TSK ve AYM dahil, CB ve Gn. Kurmay Başkanının yaverleri dahil….
ciddi düzeyde sızmadık yer bırakmayan FETÖ bir tek AKP içinde yok öyle mi??

CB Erdoğan’ı bile kandıran örgüt, bir tek AKP’de yok öyle mi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu AKP’de “by lock” şifreli telefon kullanan vekil sayısının 150’lere dek vardığını açıkladı. Nerdeyse her 2 AKP’li vekilden biri. Eh yakışır,
az bile.. 360 generalden nerdeyse 150’si FETÖ bağlantılı suçlama ile işten atıldı, hapiste, yargılanıyor.. Benzer oranda AKP vekilleri içinde ama 1 teki bile adli işlem görmedi!?

“Kılıçdaroğlu’nun elindeki özel dosya!” Sabahattin Önkibar’ın bu güngü (4.4.17) AYDINLIK yazısının başlığı.. Orada sayı 180 olarak veriliyor.. Daha da gerçekçi, bizce bu bile az!
FETÖ karşıtı bir AKP’li vekil hayal edemiyoruz, eşyanın doğasına aykırı hemen hemen!

AKP’nin Parti Sözcülüğünü de yapan İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay sosyoloji profesörüdür. Hocası, “AÇILIM – SAÇILIM” ihanetinin başmimarı, dönemin (2011-14) Başbakan yardımcısı Van Milletvekili sosyolog Prof. Beşir Atalay‘dır. Atalay, 2011’den geriye 4 yıl da İçişleri Bakanlığı yapmıştır. Veliahtlarından Prof. Aktay, doktorasından yalnızca 2 yıl sonra doçent ve 39 yaşında Profesör olmuştur! Konya Selçuk Üniversitesinde görev yaparken Ankara’da strateji enstitülerinde “çalışmış”, zaman bulduğu ölçüde de üniversitesinde olmuştur.. Siyasete hazırlanmıştır sabırla ve ince ince..

6,5 yıl önce, “Türban Sorunu” nu konuşmuştuk Av. Mustafa Karaman + Yasin Aktay ikilisiyle DSP eski Mv. Hasan Erçelebi ve biz; Beyaz TV Sağduyu Programında (Ankara, 11.11.2010). Aslında konuşarak başlamış ancak Karaman – Aktay ikilisi sıkıştıkça bağırmaya başlamıştı.
Biz de sesimizi duyurmaya çalışmıştık; bir Profesör olarak efendi efendi, halka örnek olacak biçimde bilimsel kanıta dayalı tartışma olanağını bulamıyorduk Prof. Aktay karşısında!?
Sayın Erçelebi’ye “..Bu arkadaşın AKP’de geleceği parlak, iyi yetiştirmişler..” demiştik.

Adeta kanatlanarak yükselen Siirt’li Aktay halen 50-51 yaşında, uzuuun yıllar AKP’ye hizmet edecek anlaşılan, eğer AKP 16 Nisan 2017 sonrası dağılışa – inişe geçmezse..

Şimdilerde sıkı sıkı FETÖ bağları ortaya konuyor.. Aktay sıradan bir AKP’li değil, yukarıda yazdık.. gelecekte önemli görevlere hazırlanıyor. Şu güne dek “tık” yok partisinden ve kendisinden. AKP’nin Parti Sözcülüğünü de yapan İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay.. 

  • AKP’de 180 dolayında milletvekilinin ByLock kullandığını söylüyor Anamuhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı Sn. Kemal KILIÇDAROĞLU
  • Dahası, 15 Temmuz darbesinin hükümetin gözetiminde yapılan kontrollü müdahale olduğunu açıklıyor. (bkz. Sabahattin Önkibar, AYDINLIK, 4.4.17)

En önemlisi bu konularda elinde özel  bir dosya olduğunu ifade ediyor.
Türkiye 16 Nisan’a koşar adım giderken, önümüzdeki günler daha da sıcaklaşacak.
Arşivlerin – belgelerin saklı kalmama / kalamama gibi bir huyları olduğu hep bilinir..
Gene öyle olacak ve AKP altında kalacak gibi görünüyor yapıp ettiklerinin..
Sanırız, deneyimli hesap uzmanı – denetçi ve siyasetçi Kılıçdaroğlu uygun zamanlama kolluyor..

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, 2017 Ocak ayında Meclis’te yapılan anayasa görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, MİT kayıtlarından söz ederek bir de “563189” kod numarası vermişti. Umar ve dileriz ki; Devletin MİT’i, yargıya yansıyan konuda, eminiz doğru – gerçek – tam bilgi ve belgeleri mahkemeye yollayacaktır. Hepimiz gerçekleri öğrenelim diye..

Sevgi ve saygı ile. 04 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

Türkiye Gençlik Birliği Gençlik Meclisi 2 Nisan 2017’de Ankara’da Toplandı

Türkiye Gençlik Birliği Gençlik Meclisi
2 Nisan 2017’de Ankara’da Toplandı

TGB, farklı partilerde görevli gençleri birleştirdi

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Gençlik Meclisi, AKP, CHP, MHP ve Vatan Partisi’nde siyaset yapan isimleri “Hayır“da birleştirdi. Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek “TGB’nin Abdülhamit’e karşı direnen Genç Türk ruhunu yaşattığını” vurguladı, “Gençliğin tarih yazmaya başladığını” belirtti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da TGB’lilerin “Bu memleketin hiçbir zaman yıkılmayacağını” kendisine gösterdiğini söyledi. Eski AKP’li Bakan Abdüllatif Şener ile eski MHP MYK üyesi Gürcan Dağdaş da gençliğe hitap etti.

TGB, farklı partilerde görevli gençleri birleştirdi
02 Nisan 2017 Pazar, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Salonu, Ankara, ulusalkanal.com.tr

Türkiye Gençlik Birliği, Gençlik Meclisi ile gençliğin yanı sıra AKP, CHP, MHP ve
Vatan Partisinde siyaset yapan isimleri de “Hayır”da birleştirdi.

Gençlik Meclisinde konuşan Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek, TGB‘nin 34’üncü Osmanlı Padişahına teslim olmayan Genç Türk ruhunu bugün yaşattığını vurguladı.

TGB’nin tarih yazmaya başladığını söyleyen  Perinçek, AKP’nin Türkiye’yi tek başına yönetemediğini savundu, Millî Seferberlik Hükümeti kurulması gerektiğini belirtti.

CHP Genel Başkan  Yardımcısı Bülent Tezcan da TGB’nin Cumhuriyetin yıkılmaz bir kalesi olduğunu ifade etti.

Etkinlikte, çok sayıda tecrübeli siyasetçi de gençliğe seslendi.

Konuklar

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan
AKP Eski Milletvekili, 58. ve 59. Hükümette Devlet Bakanı Abdüllatif Şener
Türkiye Barolar Birliği Başkan Başdanışmanı Av. Prof. Dr. Necdet Basa
Şehit Anneleri Derneği Başkanı Pakize Akbaba
AKP Kurucu Üyesi, 58. Hükümette Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır
MHP Genel Başkanı Eski Başdanışmanı Gürcan Dağdaş
MHP Eski Milletvekili, Ülkü Ocakları Kurucusu, Türk Ocakları Eski Genel Başkanı Sadi Somuncuoğlu
Milli Anayasa Hareketi Başkanı, TBMM Eski Başkanvekili Hasan Korkmazcan
CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Cihan Demirtaşoğlu
Çağdaş Gençlik Genel Kolaylaştırıcısı Altuğ Özşekerci
Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Bşk. Aykut Diş / Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan
Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi Osman Yılmaz
Vatan Partisi Genel Bşk. Yrd. Prof. Semih Koray / Terörle Mücadele Gazimiz Ertan Acar Gazeteci Yazar Nihat Genç / Vatan Partisi Ankara İl Bşk. Ercan Enç
Av. Nusret Senem / Yargıtay Onursal üyesi Turgut Okyay
Vatan Partis Genel Bşk. Yrd. Mehmet Bedri Gültekin
Cumhuriyet Kadınları Derneği Yönetim Kurulu

Divan Başkan yardımcılıklarına
İç Anadolu temsilen: Melike Güler / Günerdydoğu Anadolu: Kutluay Tencan
Divan üyeliklerine
Karadeniz temsilen: Burcu Şen / Ege’yi temsilen: Selin Sılnaz
Doğu Anadolu temsilen: Hamit Güneri / Akdeniz Bölgesi Temsilen: Ebru Doğrusöz
Marmara’yı temsilen: Umut Kurnaz / Yurt dışı temsilen: TGB Avursturya Başkanı Emre Er
Konuşmanın ardından Zeybek gösterisi yapıldı.
*************

Gençlik Meclisi Sonuç Bildirgesi Açıkladı :

102 Üniversiteden binlerce üniversitelinin katılımıyla Ankara Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda gerçekleşen Gençlik Meclisi’nde şu kararlar alındı :
(http://tgb.gen.tr/genclik-birligi/genclik-meclisi-sonuc-bildirgesi-acikladi-23867)

Gençlik Meclisi Sonuç Bildirgesi Açıkladı!

1)Bugün birinci görevimiz emperyalizm destekli teröre karşı milli birliği sağlamaktır.
Türk Gençliği bu birliğin sarsılmaz teminatıdır. Terörle en ön safta mücadele eden
Türk askerine ve polisine güvenimiz tamdır.
2) Türk Gençliği, Türkiye’nin önceliklerine göre hareket edecektir. Öncelikli sorunlarımız olan terör ve ekonomik bunalımdan kurtulmak için ihtiyacımız;
söz konusu milli birliği temsil edecek güçlü bir meclistir. Cumhuriyetin temel değer
ve kurumlarının devamlılığını sağlamak bir görev olmaktan çok zorunluluktur.
3) Vatanseverliğimiz en belirleyici ve birleştirici ölçütümüzdür, Atatürk vazgeçilmezimizdir. Birliğimizi zedeleyecek olan evet-hayır kamplaşmasına
geçit vermiyoruz ve vermeyeceğiz.
4) Milletimizi 16 Nisan 2017 tarihli halk oylamasında Hayır oyu kullanmaya davet ediyoruz. Gazi Meclisimizi etkisiz ve yetkisiz kılarak, egemenliği ve birliği zedeleyecek fiili başkanlık sistemini reddediyoruz.
5) Geleceğimize el konulmasına izin vermeyeceğiz! İş ve atama bekleyen milyonlarca gencin derdine derman olmayacak anayasa değişiklik paketine karşı; Geleceğimiz için Türk Gençliği’ni HAYIR demeye çağırıyoruz.
6) Gençlik sandık başına! Bütün gençliği, oy kullanmaya ve oyunu korumaya davet ediyoruz. Halk oylamasında sandık güvenliği için tüm il merkezlerinde gerekli önlemleri alacağız. Milletimizin kararını yansıtacak olan sandıkların güvenliğini kimsenin ihlal etmesine izin vermeyeceğiz.

Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye için birleşiyoruz!
Vatanımızın bütünlüğü ve milletimizin birliği için vazifeye atılıyoruz!

  • Yolumuz Mustafa Kemal’in Yolu! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!
    ==================================
    Dostlar,
    Sevgili TGB’liler (Türkiye Gençlik Birliği),
     

    Çok değerli, tarihsel bir gün oldu 2 Nisan 2017.. Çok anlamlı ve işlevsel oldu.
    Türkiye’yi birleştirdi, hem de halkoylamasının hayırlı sonucu “HAYIR” için..
    Konuşmacılar son derece usta idi. Ulusal Kanal‘dan bütünüyle canlı izledik ve yer yer çok heyecanlandık, duygulandık, alkışladık. Özellikle AKP Eski Milletvekili, 58. ve 59. Hükümette Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener (AS: Maliye doçentidir) çok başarılı bir konuşma yaptı.. Hiç not  kullanmadan. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcanın konuşması da tek sözcükle “görkemli” idi. Öbür konuşmacıları da çok başarılı ve coşkulu bulduk, aynı zamanda sorumlu ve ağırbaşlı.
    TGB’li gençlerimizi kutluyoruz. Bu örgütü kuran ve bugünlere taşıyan emek öncüleri de.. Kurucu ve ilk TGB Genel Başkanı İlker Yücel başta, şimdiki Gn. Bşk. Çağdaş Cengiz vd. ni..

Büyük ATATÜRK‘ün sözleri bir kez daha doğrulanıyor :
“Bütün ümidim gençliktedir..”
– Gençliği«yetiştiriniz, onlara bilim ve irfanın pozitif fikirlerini veriniz.
Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız
.»
– 
“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun,
her şeyden önce ve en evvel Türkiye’nin geleceğine, kendi benliğine, ulusal geleneklerine düşman olan tüm ögelerle mücadele etme gereği öğretilmelidir. ”
……
Ve de Büyük NUTUK‘un son sözleri GENÇLİĞE HİTABE!

AKP – RTE devrini, işlevini tamamlamıştır. 16 Nisan 2017 günü yapılacak halkoylaması bu saltanatın sonunu getirecektir. Halkımız bu deneyime, görgü ve bilgiye, tarihsel deneyim ile öngörüye sahiptir. 2 hafta daha sabır ve olgunlukla, kışkırtmalara gelmeden çalışmaya devam.

  • Erdoğan ve AKP artık eğik düzlemdedir ve halkın “HAYIR“ı ile gelecek, gerçekten kendileri için de “hayırlı” olacak sonuca alışacaklardır. Başka hiçbir şansları kalmamıştır.

Utku (zafer), Erdoğan’ın 1 Nisan 2017 günü Diyarbakır mitinginde adını bile ağzına al(a)madığı, Kürt oylarını almak adına varlığını görmezden geldiği Ulusumuzun,
Türk Milleti” nin ve demokratik cumhuriyetimizin olacaktır. 21. yy’ın şafağında Mustafa Kemal ATATÜRK‘ümüzün kutsal emaneti bu kadim şehitler coğrafyasında halkın hukukunu yadsıyan, insan haklarına aykırı çağ dışı bir TEK ADAM rejimi
asla ve asla kurulamayacaktır. AKP – RTE’nin bu tarihsel gerçeği görmesi ve ülkeyi daha çok germeden, zarar vermeden, hukuk dışına çıkmadan, efendice kabul etmesi, kendi yararlarına da olacaktır..

11. Cumhurbaşkanı ve AKP kurucularından, Erdoğan’ın kadim yol – dava arkadaşı Abdullah Gül, B. Yıldırım öncesi derdest edilen seçim kazanmış Başbakan Prof. Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç… başta olmak üzere pek çok AKP kodamanı açıkça Erdoğan’ın yanında durmuyorlar. Deniz bitmiştir!

Zamanın ruhu ve 21. yy’da demokrasinin kanatları AKP – RTE’den yana değil, karşısında; sakın unutulmasın bu önemli gerçek, haklarında “hayırlısı” budur.

Sevgi ve saygı ile. 3 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Meclis’e ve millete pranga takıyorlar!

Meclis'e ve millete pranga takıyorlar!

Meclis’e ve millete pranga takıyorlar!

AYDINLIK, 12.2.2017

(AS: Bizim kapsamlı katkımız azının altındadır..)

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mevcut sistemi prangalı sistem olarak tanımlamasına  muhalefetten tepki geldi: Asıl pranga bu sistemle TBMM’ye vuruldu!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Aksaray’da dün de İstanbul’da yaptığı konuşmada partili cumhurbaşkanlığı sistemini savunurken söylediği “Bu sistem var ya bu sistem, bu bizim bileklerimizde prangaydı. 16 Nisan’da bileklerimizdeki bu prangaları
söküp atmaya var mıyız?” sözlerine muhalefet partileri tepki gösterdi.
Aydınlık’a konuşan muhalefet partililerin açıklamaları şöyle:
‘KONTROLSÜZ PRANGALI BİR SİSTEM YARATIYORLAR’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan : Getirdikleri sistem, Türkiye için gerçek ve ciddi bir pranga yaratıyor. On beş yıldan bu yana, tek başına iktidarda istediklerini yapan bir güce sahipler. Ne isteyip de yapamamışlar? Sistem bunlara hiçbir engel çıkarmadığı için FETÖ’yü devletin kalbine götürüp yerleştirdiler. Bir pranga varsa 15 yıldan beri kontrolsüz bir şekilde kurdukları iktidardır. Şimdi bunu daha kontrolsüz hale getirmeye çalışıyorlar. Daha büyük bir pranga yaratmaya çalışıyorlar. Bugün Türkiye terörde bu noktaya gelmişse 15 yıllık pranganın eseredir. Başka bir prangadan bahsediyorlarsa bilemem. Bunların Cumhuriyet ile kuruluş değerleriyle sorunları olduğunu biliyoruz. Bu hesaba dayalı olarak Cumhuriyeti bir pranga olarak görüyorlarsa, Cumhuriyet, yalnızca uluslararası emperyalizmin Türkiye üzerindeki emellerinin karşısında bir prangaydı. Bunlar o prangayı çözmeye çalıştılar buna güçleri yetmedi. Ama Türkiye’yi 15 Temmuz darbe felaketine getirdiler.
‘YASAMA YETKİSİNİN TBMM’YE AİT OLMASI
ERDOĞAN İÇİN BİR PRANGADIR’
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz: Erdoğan, 16 Nisan’da Anayasa değişikliğiyle “100 yıllık prangayı söküp atacağız” diyor. Erdoğan bu söylemiyle anayasa değişikliğinin hedefini ve saflaşmayı doğru tanımlıyor. Dayatılan anayasa değişikliğiyle yüzyıllık Cumhuriyetimiz hedef alınıyor.
  • Saflaşma, Cumhuriyet güçleriyle Cumhuriyet karşıtı güçler arasındadır. Milli egemenliğin temsilcisi olan Meclis, bu tanımlamaya göre prangadır. Meclis’in yürütmeyi denetlemesi, yürütmeye pranga vurulması olarak kabul edilmektedir. Yasama yetkisinin TBMM’ye ait olması Erdoğan için bir prangadır. Cumhurbaşkanının da tek başına yasama yetkisine sahip olması, kanun çıkarabilmesi istenmektedir. Keza, yargısal pranganın sökülüp atılması için de hukuk devletinden vazgeçilmeli, üst yargı organları Cumhurbaşkanınca belirlenmelidir. Özetle, ‘100 yıl’ tanımlamasından da açıkça anlaşıldığı gibi, Cumhuriyet ve Meclis hedef alınmakta, “prangaların sökülüp atılması” ile olağanüstü yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanından ibaret denetimsiz yürütme hedeflenmektedir. Milletimiz bunu
    kabul etmez. Cumhuriyetimizin “pranga” olarak nitelendirilmesine “Hayır” diyecektir.

‘PRANGALI’ SİSTEMDE, EYALET SİSTEMİNİ Mİ GETİREMEMİŞLER?

Türk Milliyetçileri Hayır Diyor Platformu’ üyesi MHP Kayseri Milletvekili Prof. Yusuf Halaçoğlu: Getirdikleri anayasa değişikliğini savunabilmek için gülünç şeyler söylüyorlar. Prangaymış. 15 senedir istedikleri kanunu çıkartıp ama hep aldanan insanların böyle bir ifade kullanmaları gülünç oluyor. Pranga olarak ne engellemiş kendilerini? Eyalet sistemini mi getirememişler? Onu mu demek istiyor? Demokrasiyi getirmek istemişler de engel mi olmuş? Kanunlar mı çıkaramamışlar? Yargıyı bağımsız hale getirmek istemişler de getirememişler mi?  Ne engel olmuş hangi ve neyin prangasıymış? Ekonomiyi, dış politikayı berbat etmişler
s
onra da prangadan bahsediyorlar.
Getirdikleri sistem söylediklerinin tam tersine özgürlükçü bir sistem değildir. Yargıyı kontrol altına alan tek insanın hakimiyetine bırakan, Meclis yerine kişiye KHK ile yasa çıkarma yetkisi veren bir sistem getiriyorlar. Şimdi yasama ve yürütmenin tek kişinin emrinde olan bir sisteme özgür bir sistem denmez ki. Tam tersine despot bir sistem denir. Hukuk dışı bir sistem getiriyorlar. Prangadan bahsediyor. Getirdikleri sistem tek parti sistemi dahi olmayacak. Çünkü tek parti döneminde bile yargı ve yasama tek kişinin elinde değildi. Tek partinin elinde ama tek kişinin elinde değildi. Bunların getirdiği sistemde yargı ve yasama tek kişinin elinde olacak.
‘PRANGALARI MİLLETİN AYAKLARINA GEÇİRECEKLER’

Anayasa Profesörü Süheyl Batum                   :
Bir referanduma gidiyoruz. Referandumda bir metni oylayacağız. Metin belli. İçine yetkiler koymuş. Buna göre her şeyi, yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı cumhurbaşkanına vermiş.
Şimdi biz neyi oylayacağız? Metni. Metni oylarken, metnin dışında her şey söyleniyor. “Prangaydı”, “Hayır veren PKK ile ve FETÖ ile beraber olmuş demektir.” Söylenenler tümüyle bunlar. Aynı konuşmanın içinde “yol yaptık, köprü yaptık” diyor. Nasıl? Pranga varken bunları yaptık. Böylece nereye dönüyoruz. Her şeyi cumhurbaşkanına veriyoruz. Peki bunlar demiyorlar mıydı “Tek adam milli şef döneminde hiçbir şey yapılmadı, baskı getirdi” diye.
Biz o köprüleri yolları yaparken baskıya dönmek için mi tekrardan tek adam rejimini getiriyoruz? Sadece cumhurbaşkanı değil, herkesten “100 yıllık pranga bitti”, “200 yıllık baskı bitti”, “Vesayet bitecek” lafları duyuyorum. 2010’da biz bunları izliyorduk. Malını anlatmak yerine dönüyor, “bana güvenin, prangayı kıracağız” diyor.  Malına güvenen içeriğini anlatmaz mı? Sen bu paketin içeriğini anlatan bir ‘evetçi’ duydun mu? Nereden kaynaklanıyor bu? Demek ki, referanduma sundukları metine kimse güvenmiyor ve inanmıyor. Ne yaptıysalar prangalı vesayet rejimi dedikleri rejimde yapmışlar. Şimdi nereye gitmek istiyorlar? Tek adam rejimine. Hani tek adam rejiminde hiçbir şey yapılmamıştı. Oraya mı dönmek istiyorlar?
Ben söylüyorum bu anayasa değişikliği tek adam rejimi getirecek, her şeyi bir kişiye verecek. Benim için kimin olacağı önemli değil. Bana göre, tek adam rejimi demek tek adam için
engel olan prangaları çözüp, o prangaları milletin ayağına vurmak demektir.
==================================
Dostlar,

Olanak ölçüsünde her yerde insanlarla konuşuyoruz..
Ağırlıklı biçimde HAYIR kararı görüyoruz. ama gevşemek yok..
Ortada olanlarda ise bilgi açığı hemen öne çıkıyor..
Dayatılan anayasa değişikliğinin içeriğinden birkaç örnek genellikle yeterli oluyor.

Yukarıda aktarılanlara yalnızca 1 örnek de biz verecek olursak, Üniversite rektörleri konusu. Yürürlükteki Anayasa ve 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası rektör seçimlerini ve atanmasını açık açık düzenliyor : Üniversiteler 6 aday belirliyor, YÖK bunları kendine göre ya da Saray’ın emirlerine göre 3’e indiriyor ve Tayyip bey de bu 3 kişiden 1’ini atıyor. Anayasa ve ilgili Yasa kuralı koymuş. Ancak Tayyip bey bir OHAL KHK’si çıkararak Anayasayı çiğneyen, ilgili yasayı da yok sayan tümüyle hukuk dışı ve keyfi bir düzenleme yaparak tek başına kendisinin bu atamaları yapması yetkisi aldı.. Boğaziçi gibi seçkin ve uluslararası saygın bir üniversitemizde bile 400 dolayında öğretim üyesinin yaklaşık %80’inin oyunu alan kadın bir profesörü doğallıkla atamak yerine, aday bile olmayan 1 erkek profesörü atadı! Tam demokrasi değil mi??!

Erdoğan ve yandaşları hala prangadan söz etmekteler kocaman bir demagoji ile. 12 Eylül rejiminin kalıntısı YÖK düzenini demokratikleştirmek yerine, kaç kez anayasa değişikliği yapmalarına karşın bu özerklik ve demokrasi karşıtı düzeni demokratikleştirmek yerine tepe tepe kullandılar, Erdoğan’ın ağzıyla itiraf ettiği üzere 18 üniversiteyi FETÖ’ye verdiler
Bu antidemokratik anayasa maddesi ve YÖK yasası bile yetmemiş olmalı ki, Erdoğan anayasa  – yasa tanımadan, OHAL bahanesiyle  açık – tam hukuksuzlukla bu yetkiyi kendi tekeline aldı! Her fırsatta “cumhur ne derse öyle olur..” demagojisi yapanlar, Üniversite hocalarını “Cumhurdan” saymıyor! Üniversite hocalarına rektörlerini seçmelerini çok görüp adam yerine koymayanların halka ve iradesine gerçekten saygı duyduklarına kimi inandırabilirler??
Bir de 18 yaşını bitiren çocuklara milletvekili seçilme hakkı tanıyarak oy avcılığı peşindeler.

Gerçekleri öğrenmelerini basına ağır sansür ve yandaş basın – TRT ile engelledikleri, “HAYIR” propagandasının yasaklandığı, “evet” diyecek cumhurun FETÖ’cü, bölücü, 15 Temmuz darbesinden yana…. ilan edilerek göz dağı verilmesi, işsizlik – yoksulluğa ve AKP sadakasına mahkum ettikleri halkı oy deposu olarak kullanma hesapları… insanlık ayıbı, halka karşı ikiyüzlülük, utanmaz bir halk yardakçılığı… değil de nedir??

Tam hukuksuzluk – tam keyfilik sürdürülüyor ama bunca yetki de yetmiyor??

AKP-RTE neden çağımızda hiçbir uygar ülkede olmayan bir ucube TEK ADAM yetkisi istiyor?

Kritik soru ve sorun budur. Şimdiye dek yaptığı anayasayı ayaklar altına alan tam hukuksuzluk – tam keyfilik ibret ve dehşet vericidir.. Bir de dayatılan Anayasa değişikliği onaylanırsa,
Erdoğan daha neler neler yapacak, kestirmek hiç de zor olmasa gerek.. Çarşambanın gelişi.. Bu Anayasa değişikliği 17-25 Aralık yolsuzluğu dahil AF getiriyor ayrıca!

  • Ülkemiz bir dinci despotizm – faşizm ve eyaletlet – özerklik – bölünme tehdidi ile
    yüz yüze.
  • Anayasa değişikliği ile Erdoğan net ve sınırsız eyalelet – özerklik yetkisi de alıyor…

Bunca yetki padişahta bile yoktu.. ABD başkanında da yok..

  • TBMM bunca sınırsız yetkiyi Kurtuluş Savaşında Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya bile vermemişti!
  • Habire kandırılan ve bunu kendisi itiraf eden bir insana 80 milyon insanın geleceğini ve
    her şeyimiz Türkiye’mizi neden emanet edelim? Bu çok tehlikeli bir kumardır.
    Bu anayasa değişikliği dayatması TBMM’yi göstermelik yapıyor, hiçe indiriyor
    TBMM yaşamalı, yaşatılmalı ve halkımızın temsilcisi olarak tam yetkiyle
    demokratik Cumhuriyet rejimimizin Kâbesi – Kalbi olarak varlığını sürdürmelidir

Sonuç olarak bu dayatmanın mutlaka halkımızca reddedilmesi gerekir : HAYIR – HAYIR!
Öyle de olacaktır… Türkiye Cumhuriyeti’ne yıkıcı kumpas kuranlar altında kalacaktır.

Sevgi ve saygı ile. 12 Şubat 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

CHP: “İktidara Karşı Blok Oluşturalım”


CHP: “İktidara Karşı Blok Oluşturalım”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan,

Türkiye’nin önündeki en önemli görevin, muhalefeti tek tek “tenhada kıstırarak avlama yöntemini” uygulayan AKP iktidarına karşı bir muhalefet bloku yaratma görevi olduğunu söyledi.

Tezcan, TBMM’de dün düzenlediği basın toplantısında, AKP iktidarına karşı muhalefete birlikte hareket etme çağrısında bulundu. Tezcan, Gezi Parkı eylemlerinde darp edilen ve önceki gün yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın, doğrudan doğruya iktidarın tahrik ettiği polis şiddetiyle katledildiğini söyledi. Korkmaz için,

“Bir köşe başında coplarla, telsizlerle dövülerek öldürülen üniversite öğrencisi.
Suçu yalnızca demokratik hakkını kullanmaktı.” ifadelerini kullanan Tezcan, şöyle dedi:

“İktidarın son dönemde, yoğun bir şekilde muhalefeti tek tek ‘tenhada kıstırarak avlama yöntemini’ uyguluyor. İstanbul, İzmir ve Ankara’da evler basılıyor ve arama yapılıyor. Gösteri yürüyüşünün, polise mukavemetin suç kanıtı evde olur mu? İktidar bir sürek avı başlatmıştır ve buna devam etmektedir. Burada amaç delil elde etmek değildir. Demokratik direnişi korkutarak yok etmek, muhalefeti tek tek yakalayıp susturmak istiyorlar.”
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/23135-chpli-tezcandan-birlesme-cagrisi.htmlhttp://www.aydinlikgazete.com/mansetler/23135-chpli-tezcandan-birlesme-cagrisi.html