Etiket arşivi: Ceza Muhakemeleri Yasası

Karaman davası yarın başlıyor

Karaman davası yarın başlıyor

 

Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’nin (KAİMDER) Karaman’daki yurtlarında 10 çocuğun cinsel tacize uğramasına ilişkin açılan dava yarın başlayacak.


Ensar Vakfı
ve
Karaman İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’nin (KAİMDER)
Karaman’daki yurtlarında 10 çocuğun cinsel tacize uğramasına ilişkin açılan dava yarın başlayacak. “Tecavüz” ve “cinsel istismar” suçlarından tutuklanan ve 600 yıla yakın hapis cezası istenen 54 yaşındaki öğretmen Muharrem B., Karaman Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez yargıç karşısına çıkacak. Öte yandan dosyadaki eksiklerin giderildiği öğrenildi. Tacize uğrayan çocukların ifadeleri ve ilişkili raporlar dosyaya girdi. Sanığın suçunu kabul etmiş olması nedeniyle delil tartışması yapılmayabileceği, kamuoyunda tepkinin büyümesini engellemek amacıyla yarın karar çıkabileceği yorumu yapılıyor.

AVUKATLIĞINI ÜSTLENEN OLMADI

Edinilen bilgilere göre, sanık Muharrem B. güvenlik gerekçesiyle duruşmaya cezaevinden
tele-konferansla bağlanacak. Duruşmaya bir gün kaldığı halde sanığın avukatı yok,
çünkü savunmayı üstlenecek bir avukat bulunamamış. CMK’ya göre Karaman Barosu’nun
bir avukat görevlendirmesi bekleniyor. Yarınki duruşmada CHP’li milletvekillerinin yanı sıra Karaman Barosu yönetimi ile 30’u aşkın avukat davaya müdahil olacak.
(http://www.aydinlikgazete.com/turkiye/karaman-davasi-yarin-basliyor-h86535.html, 19.4.16)

=================================

Dostlar,

Her şeye karşın adil yargılanma yapılsın..
Karaman Barosunun avukat görevlendirmesi gerçekleşsin..
(Ceza Muhakemeleri Yasası gereği zorunlu; md 74/2, 101/3, 147/c, 156, 234/3 ve 5)
Sanık öğretmen 54 yaşındaki Muharrem B., her şeye karşın savunma hakkını kullansın.
Bir avukatla savunma hakkı kutsal ve vazgeçilemez savunma hakkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Uygar – laik insanlığın yüksek hukuk ve adalet ülküsünün yansıması olarak,
bu insanlığa karşı suç işlemekle suçlanan kişi de hukukun olanaklarından yararlansın ve eylemine uyan ceza ne ise ona çarptırılsın…

ANCAAAKKK….

54 yaşındaki din öğretmeni Muharrem B, bataklıktan sızan berbat bir kokudur, o denli..
Asıl olan bu bataklığın köküne inebilmektir..
Ülkenin içine sürüklendiği sefalet, dinci – kinci AKP iktidarı ile koyulaşmıştır.

Çaresi uygar EĞİTİM ile başlıyor..
Laik – bilimsel – karma – uygulamalı – sorgulayan bir AYDINLANMACI eğitim!
İnsanı sosyalleştiren, dürtü denetimini öğreten, kendini değerli duyumsamasını sağlayan..
Özgüven – özsaygı ve geçerli bir meslek edindiren..
Hoşşgörü ve paylaşmayı öğreten, haklarına razı olan ve başkalarının hakkına saygı duyan..
BARIŞSEVER, güzel sanatlar – kültür – edebiyat – müzik… ile barışık..
Özyeterlik kazandıran, geçerli yabancı diller öğreten, yoksulluk ve yoksunluktan kurtaracak..
Başı dik ve onurlu, demokrasi aşığı, tarihini bilen, ulusuna – vatanına bağlı..
Kürselleşen dünyada ayakta kalıp rekabet edebilecek yetileri kazanmış..
Sürekli öğrenmeye odaklı, bilişim çağı yeterliklerine sahip..
Özetle insanı insan yapan, insanlaştıran bir örgün ve yaygın eğitim..
……….
İstediğimiz ve gereksinim duyulan, çağın gereği olan eğitim tam da budur..
AKP ise maalesef bunların tam tersini yapıyor..
Dinci – kinci, ayrımcı, kadını aşağılayan, haremlik – selamlık.. eğitim ve yaşam!?
Sosyalleşemeyen ve dürtü denetimini öğrenemeyen, kadını aşağılayan ve nesne gören..
Sorgulamayan ama inanan, hurafelerle tutsak alınmış, ruhsuz ve robot insanımsılar..

4+4+4 ile okuldan koparılan çocuk gelinler.. (Sayıları 180 bini aşkın!)
TRT’de yapılan ihanet programları : 6 yaşında kız çocuğuyla evlenme caizdir safsatası!
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hurafe kervanına katılması, susması, hatta çanak tutması..
Milli Eğitim’in görevini yapmayışı..
TOKİ‘nin öğrencilere yeterince yurt yapmak yerine lüks konut, KAÇAK SARAY .. yapması.

  • Büyük ATATÜRK‘ün pislik yuvaları diyerek kapattığı tarikat – tekke – türbe – zaviyelere
    göz yumulması, her türlü desteğin verilmesi!
    ……………
    ………….

*****
Bu ağır ve çağdışı – akıl dışı, dinci – ilkel kuşatma kabul edilemez, bu tablo sürdürülemez…
AKP döneminde son 13,5 yılda bu tür ahlak dışı cinsel istismar, insest, Medeni Yasa’yı
hiçe sayan imam nikahı evlilikler, kadına yönelik şiddet ve öldürme, özekıyım (intihar).. kezlerce katlanarak büyüdü.. Artık mızrak çuvala sığmıyor..
AKP artık kendine gelmeli ve bu tür vahşetlere yol veren nedenler sistemli olarak – hızla
toplumsal yapıdan, hukuk dünyasından, medyadan, kurumlardan, kültürden.. ayıklanmalıdır.

Peygamberden önceki ilkel Vahhabi kabilelere döndürüldük neredeyse..
Kendimizden utanıyor ve isyan ediyoruz.. Dünyaya rezil oluyoruz..

Hiç utanıp sıkılmadan üstüne üstlük AKP bir de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını engelliyor.. Oysa bu törenler yapılmalı ve Karaman’da din öğretmenlerince
birkaç yıldır ırzına geçilen çocuklarımızdan bir anlamda özür dilenmelidir..

Sevgi ve saygı ile.
19 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Eylemcinin Hukuk Rehberi


Dostlar
,

Bu alanda 2 temel yasadan biri Ceza Muhakemeleri Yasası;

öbürü de Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası..

Ayrıca AİHM’nin (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) bağlamında aldığı epey somut olay kararları var ve bunlar
Türkiye’yi bağlıyor..

Türkiye Avrupa Konseyi‘nin kurucu üyelerinden.
Bu bağlamda ülkemiz AİHM’nin yargı yetkisini kabul etmiş durumda.

Anayasa’nın ilgili 2 maddesini paylaşalım..

Anayasa madde 34                          :

B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı

Madde 34 – (Değişik: 3/10/2001-4709/13 md.)

  • Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız
    toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri y hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak
şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

Anayasa’nın 90. maddesi son fıkrası da çok açık..
Üstelik AKP hükümetince Mayıs 2004’te sözde AB’ye üyelik süreci kapsamında yapıldı bu anayasa değişikliği..

Anayasa madde 90             :

  • “…Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.)
  • Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır..”

Sn. Av. Vural Ergül‘ün özlü metni aşağıda..

Sevgi ve saygı ile.
9.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================================

Eylemcinin Hukuk Rehberi

Av. Vural Ergül

Gösteri ve toplantıya katılma hakkı Anayasal bir hak.
Asla suç oluşturmaz.
Şiddet içermeyen, yakmadan, yıkmadan, zarar vermeden gerçekleştirilen hiçbir eylem nedeniyle suçlanman bile olanaklı değil.

Anayasal haklarını kullanır, demokratik protestolara katılırsan, spor ayakkabı giy,
lensin var ise takma, yanına değerli eşya alma, kollarını ve bacaklarını örtecek
giysilerini giy.

Yapı marketlerinden, nalburlardan başını koruyacak baret ve var ise gaz maskesi
yok ise iş güvenliği maskesi satın al, tak.

Hareket kabiliyetini engellemeyecek ağırlıkta ve biçimde bir sırt çantası alabiliyorsan al.
Yanında bulundurman gereken yalnızca su.
Hasta ya da her hangi bir biçimde ilaç kullanıyorsan sakın meydanlardaki
protestolara çıkma.

SAKIN UTANMA

Anayasal gösteri ve toplantıya katılma hakkını kullanırken polis veya Jandarma
seni gözaltına alıyorsa sakın direnme. Çünkü bırakmak zorunda. Seni asla tutuklayamazlar. Mevcut yasalar çerçevesinde; Gezi Protestoları veya twitter dayanışması hiçbir halde tutuklanmana olanak sağlamaz. Gözaltına alınıyorsan gülücüğünü suratından eksik etme sakın. Emniyet Müdürlüğüne, karakola getirilip götürülürken sakın, sanki utanacak bir şey varmış gibi yüzünü gizleme.

Yasa gereğince seni gözaltına aldıktan hemen sonra avukatınla, avukatın yoksa da bulunduğun yerin Barosundan seni bir avukat ile görüştürmek zorundalar.
Avukatın geldiğinde kendisiyle hiç kimsenin duyamayacağı bir odada
başbaşa görüştürmek zorundalar. Soracağın tüm soruları kendisine sorabilirsin.
Bu yüzden sakın endişelenme, sakin ol. Yasa dışına çıkan polis sana ne denli güçlü ve zorba görünse de avukatın geldiğinde gerçekten güçlü olanın sen,
avukatın ve yasa olduğunu göreceksin.

Haksız yere gözaltına alınsan bile yasalar sana çok çeşitli hak ve olanak sağlıyor.
Önce haklarını öğren.AVUKATSIZ İFADE VERME

Gözaltına alınan arkadaşınsa ve fotoğralayabiliyorsan fotoğrafla, derhal saati, yeri, gözaltına alan memurun eşgalini, sicil ve silmediyse kask numarasını,
gözaltına alan polis aracının marka, model ve plaka sayısı ile gözaltına ilişkin
öbür ayrıntıları not al, önce bulunduğun yerin Baro’suna ve sonrasında başta
sosyal medya olmak üzere bağımsız yayın yaptığına inandığın kuruluşlara gönder.
Gözaltına alınan sen isen avukatın veya bulunduğun yerin Baro’su tarafından gönderilecek

– avukatın gelmeden asla ifade verme,
polisle hiçbir halde sohbet bile etme.

Aksi halde, polis avukatın gelmeden önce seninle sohbetini mülakat olarak tutanağa bağlar ve aleyhine kanıt olarak kullanır.

  • Susma hakkını kullandığını söyle başkaca hiçbir şey söyleme.

Avukatın gelmeden sana her ne olursa olsun imzalaman için uzatılacak evraka imza atmadan önce evrakı dikkatle oku, istersen imzalama. Yakının haberdar edilecek deniliyorsa istediğin yakının numarasını ver, haberdar edilsin.
Gözaltı tutanağı dözenlendiğinde gözaltına alındığın saatten yaklaşık olarak
emin isen tutanağı imzala. Saati bilmiyorsan, evrakı imzalattıracakları odadaki televizyondan gözaltına alındığın saati öğrenerek kestirmeye çalış. Bu olanağın olmaksızın gözaltı tutanağını imzalarsan da “her türlü itiraz ve dava hakkım saklıdır” kaydıyla tutanağı imzala.

KÖTÜ MUAMELEYE TUTANAK TUTTUR

Yasa gereği, gözaltına alındıktan sonra, derhal doktor muayenesine götürülmen gerekir. Götürülmedin ise derhal doktor isteminde bulun. Gerçekten var ise yakınmanı bildir, olmaz ise bile doktor muayenesi istemini dile getir. Doktora götürüldüğünde,
muayane sırasında doktor ile başbaşa kal. Bu en doğal ve yasal hakkın.
Aksine hareket söz konusu ise itiraz et. Doktorun adını, soyadını öğren.
Avukatın geldiğinde derhal kendisiyle bu bilgiyi paylaş.
Çıkartıldığın doktora; karşıya kaldığın her türlü kötü davranış, orantısız güç kullanımı
ve öbür yakınmalarını bildir ve doktorun kayda geçirmesini sağla.

Gözaltın bittiğinde yasa gereğince savcılığa götürülmen gerekecek, bu nedenle
son kez ve yeniden doktor muayenesine götürüleceksin. Gözaltına alındıktan sonra yeniden ve son kez doktora çıkartılıyorsan gözaltına alındıktan sonra herhangi bir biçimde karşı karşıya kaldığın kötü muamele varsa bunu bildir ve tutanağa işlettir

MUTLAKA YAKINMACI OL

Avukatınla görüştükten sonra artık kaygılanman için hiçbir neden yok.
Avukatına güven ve ona uy.
Avukatın sana, suç işleme kastının bulunmadığını, hiçbir tahribata girişmediğini,
yakıp-yıkma olayına karışmadığını, Anayasal gösteri ve yürüyüş hakkını kullandığını ve bu nedenle suçlanamayacağını zaten söyleyecektir.
Anayasal gösteri ve toplantıya katılma hakkını kullanırken gözaltına alındıysan
veya orantısız güç kullanımına maruz kaldıysan mutlaka polisten yakınmacı ol;
ne zaman, nerede, nasıl orantısız güç ile karşı karşıya kaldıysan kaydet ve
bulunduğun yerin Baro’sunun ilgili masasıyla paylaş, yakınmacı ol.

Twitter mesajların nedeniyle gözaltına alındıysan;
www.twitter.com‘un IP adresi vermediğini ve twitter hesabını yadsırsan,
polisin yadsıdığın hesabın sana ait olduğunu kanıtlaması gerektiğini unutma.

Eğer telefonundan twitter hesabını kullanıyorsan, hesabında kullanıcı adı ve şifresini hatırla seçeneklerini devre dışı bırak.

Asla, hiçbir biçimde, hiçbir zaman ve yerde kullanıcı adı ve parola saklama.

Bilgisayarında da kullanıcı adı ve şifreleri anımsa seçeneklerini devre dışı bırak.

Sakın kendinden kuşku duyma, öğün, güven, çalış

Kazanan biz olacağız.

Çünkü biz haklıyız…

Çünkü biz, yakmıyoruz, yıkmıyoruz, tahrip etmiyoruz…

Çünkü biz yalnızca, Anayasa’dan kaynaklanan gösteri ve toplantıya katılma hakkımızı kullanıyoruz…

(Odatv.com, 7.6.13),

======================================

 

 

18 Şubat 2013; Silivri Zulümhanesi önünde halka reva görülenler..

Dostlar,

Silivri’de son durum!

Silivri’de olağanüstü hal ilan edildi. İki gün önceden başlayan duruşma hazırlıkları sabah saatlerinde cezaevi önüne sevk edilen yüzlerce jandarma ve takviye polis ekipleriyle zirveye çıktı. Cezaevi önünde neredeyse kişi başına 3 güvenlik görevlisi vardı.
Cezaevi adeta barikatlarla abluka altına alındı. Yollar kapatıldı. TEM otoyolundan araç geçişlerine izin verilmedi. Salona girmek isteyen yurttaşlara basıçlı suyla müdahale edildi. İçine toprak karıştırıldığı öne sürülen basınçlı su nedeniyle birçok yurttaş yaralandı. Duruşmada Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve eski
Kuvvet Komutanlarının da bulunduğu çok önemli tanıklar vardı. Savcı mütalaasını sunmadı, tahliye istemlerini reddeden mahkeme, duruşmayı 11 Mart’a erteledi.
(http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/silivride-son-durum-h9075.html, 18.2.13)

18 Şubat 2013; Silivri Zulümhanesi önünde halka reva görülenler..
(Fotoğraflar Ulusal Kanal web sitesinden alınmıştır..)

  • Olup bitenler tam bir faşist rejim görünümü..

AKP iktidarında artık korkudan ateş bacayı sarmış..

13 Aralık 2012 çıkarmasında yüz bini aşkın yurtsever oradaydı..

Artık halk bu davaya el koymuştur.

5 yıla varan bir süredir devam eden sözde Ergenekon davası 276. duruşmasında ve yüzlerce yurttaş yıllardır tutuklu.. Hala savcının esas hakkında görüşü ortada yok.

Eski Genelkurmay Başkanı ve 4 Kuvvet Komutanının tanıklık istemlerini mahkeme panik içinde, genelgeçer gerekçelerle alelacele reddediyor. Ceza Muhakemeleri Yasası‘nın açık kuralları çiğneniyor.. Avukatların aktarımına göre, mahkeme salonunda hazır bulundurulan tanıkların dinlenmesi gerekirken, bu 4-5 orgenerali mahkeme dinleme lütfunda bulunmuyor. Aslında artık kendi ayaklarına sıkmaktalar..

Ateş bacayı sarmıştır.. Bu tertip gümbür gümbür çökmek üzeredir.

RT Erdoğan‘ın E. Org. Ergun Saygun Paşa‘ya ziyaretinin nasıl bir takiyye olduğunu
artık cümle alem görüyor.. Sular ısınıyor..

Sevgi ve saygı ile.
18.2.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

 

Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu için Cumhurbaşkanı’na ivedi çağrı

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu hoca yakın dostumuzdur.
Dava arkadaşımızdır.

Bir onur anıtı gibi dimdik Silvri zulümhanesinde 4. yılı doldurmak üzeredir.

Yıllardan beri süregelen ve Silvri zulümhanesinin koşullarıyla hızla ilerleyen,
gerekli biçimde sağaltımı-izlemi-beslenmesi-dinlenmesi.. asla yapılamayan
Hepatit C enfeksiyonu ile başbaşadır.

Bu hastalık karaciğer kanserinde dönüşebildiği gibi,
ilerleyici sirozla karaciğer yetmezliğine de neden olabilmektedir.

Verilere göre Fatih hocanın durumu çok ama çok ciddidir.

Portresi_sizin_Allahiniz_yok_mu

Geçtiğimiz aylarda 21-22 yaşındaki evladını da yitirmenin kahredici acısı içindedir.
Fatih hoca, babasını da geçmişte acılı biçimde yitirmişti..

Bu insanın ne kanıtları değiştrecek – bozacak gücü ne de olanağı var..
Ne de bunlara tenezzil edecek kişiliği.. Kaçmak mı? Fatih hocayı öldürseniz bile böyle birşeyi yaptıramazsınız..

DENETİMLİ SERBESTLİK çok etkili yöntemler içermektedir.
Neden bu yola başvurulmaz?
Zaten Fatih hocanın tutukluluğunun yürütümünün sağlık nedeniyle ertelenmesinden söz ediyoruz. İstenen, “suçunun” ya da “cezaının” infazının bağışlanması değildir. Kaldı ki kanıtlanmış suç ve hükme bağlanmış da ceza ortada yoktur!

Üstelik  4 – 5 yıldır artık toplanmayan kanıt mı kaldı ?

Öte yandan, hala kanıtlar toplanmadı ise, hangi kanıtlarla insanları yıllarca
hapiste tutuyor, adeta yargısız infaz yapıyoruz ?

Böyle adalet olur mu??

Biz de bu konuyu sitemizde kezlerce yazdık. Ceza Muhakemeleri Yasası‘nın
ilgili maddelerini aktardık. Bir kez daha sunalım :

Hapis cezası ve güvenlik önlemleri temel ilkelerini düzenleyen 13.12.2004 tarih 5275 sayılı CMK (Ceza Muhakemeleri Kanunu) md. 16/2’de, sanığın hastalığı nedeniyle uygulanacak süreç şöyledir:

  • “… öbür hastalıklarda cezanın infazına resmi sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı mahkûmun yaşamı için kesin bir tehlike oluşturuyorsa, cezasının infazı iyileşinceye dek geri bırakılır.”
  • Madde 16/3, “Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığı’nca belirlenen tam donanımlı hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumu’nca onaylanan rapor üzerine infazın yapıldığı yerin cumhuriyet başsavcılığınca verilir.”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e son çağrımızdır..
Yarın çok geç ve dönüşümsüz olabilir..
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, insancıl duygularla yetkisini kullanmalıdır.

  • Türk Tabipleri Birliği, üyeleri olan Fatih Hilmioğlu’nun durumunu görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den ivedi randevu istemelidir..

Tüm Öğretim Üyeleri Derneği TÜMÖD İstanbul Şubesi’nin aşağıdaki çağrısını tümüyle payaşıyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 10.1.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================================

PROF. DR. FATİH HİLMİOĞLU DERHAL TAHLİYE EDİLMELİDİR!

Ergenekon davasından dört yıldır Silivri zindanlarında tutuklu bulunan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu bir süredir karaciğer kanseriyle mücadele ediyor. On beş yıldır siroz hastası olan hocamızın karaciğer hastalığı çok ileri bir aşamaya gelmiştir. Doktor raporlarına göre yatak tedavisi görmesi gerekirken, sürekli cezaevi ve hastane arasında gidip geliyor.  Şayet Prof. Fatih Hilmioğlu serbest bırakılmazsa zaten ilerlemiş olan hastalığı yaşamsal tehdit boyutunataşınacaktır. Bizler, üniversite öğretim üyeleri olarak Fatih Hilmioğlu hocamız başta olmak üzere Silivri’de tutuklu bulunan vatansever, Atatürk Cumhuriyeti’nden yana bilim insanlarının yaşamlarından kaygılıyız.

Bilinmektedir ki, Silivri’de artık bir mahkeme yoktur. Yıllardır verilen yoğun mücadelelerle gerçekler bir bir ortaya çıkarılmış ve tüm iddiaların asılsız olduğu kanıtlanmıştır.  Açıklamalarından anlayacağımız üzere mevcut iktidar bile bu gerçeği kabul etmek zorunda kalmıştır.  Silivri’de kurulan mahkemenin iktidarın talimatları doğrultusunda hareket ettiği herkes tarafından bilindiğine göre, Fatih Hilmioğlu’nu hastane yollarında ölüme terk etmek apaçık iktidarın bir bilim insanına olan korkusunu ifade etmektedir.

Baştan aşağı yalan ve iftiralarla dolu bir mahkemenin bütün suçlamaları çürütülmüşken ve artık toplum karşısında hiçbir itibarı kalmamışken;hukuksuz mahkemelerin tek amacı memleketine büyük katkılar sağlamış,vatanını seven bilim insanlarını, kokuşmuş zindanlarda ölüme hapsetmek değil midir?  Anlıyoruz ki hukukun bitirildiği Silivri’de vicdanlar da iflas etmiştir.

Bizler, üniversitenin bilim ve aydınlanmadan yana olan vatansever öğretim üyeleri olarak bir çağrı yapıyoruz.  Bir an önce Fatih Hilmioğlu hocamızın tahliye edilmesini ve tedavisinin uygun koşullarda yürütülmesini talep ediyoruz!

Bu vesileyle tüm üniversite bileşenlerini, öğretim üyeleri ve öğrencilerini 10 Ocak Perşembe günü Silivri Mahkemesi önüne davet ediyoruz.

TÜM ÖĞRETİM ELEMANLARI DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ (TÜMÖD)