Etiket arşivi: büyüme – işsizlik – enflasyon

Türkiye – 2015 : EKONOMİ


Türkiye – 2015 : EKONOMİ

portresi


Prof. Dr. Yakup KEPENEK
Cumhuriyet,
29.12.14

Yeni yıla girerken ekonominin ana göstergeleri hiç de sağlıklı değildir;
kurumsal yapısı da giderek bozulmaktadır.
Ek olarak, küresel kopukluk söz konusudur.
Bu nedenlerle de ekonomi, tek sözcükle, kırılgandır.

***

Kırılganlığın en büyük kanıtı, ana göstergelerin, özellikle

– büyüme,
– işsizlik ve
– enflasyon üçlüsünün durumudur.

Ekonominin büyüme oranı 2014’ün ilk dokuz ayının ortalaması olarak %
2.8 ile hükümetin 2014 için öngördüğü %4’ün çok altındadır; ana üretim sektörlerinde üretim düşüşleri
ya da küçülme söz konusudur. Örneğin, tarım sektörü yılın üçüncü çeyreğinde % 4.9;
ilk dokuz ayda da % 3.0 küçülmüştür. Toplam işgücünün % 21.5’i; kadın işgücünün %34.4’ü tarımda çalışmaktadır ve sıkı durun, tarım sektörünün toplam ulusal üretim içindeki payı % 9’un altındadır. Tarımda, işgücünün 1/5’inden çoğu, toplam gelirin 1/10’u için çalışıyor ki bu, gelir dağılımının ne kadar bozuk olduğunun
bir başka kanıtıdır.


Hükümetin hep duyarsız kaldığı işsizliğin ülke ortalamasının%10.5 olması asıl gerçeği saklamamalıdır; işsizlik 15-24 yaş diliminde ortalama %19.1; aynı yaş dilimi kadınları arasında %23.8’dir. Ekonomi, piyasada geçerli ücret karşılığı çalışmak isteyen
her 5 gencinden birini işsiz
bırakıyor. Bu oran kadınlarda 1/4’e çıkıyor;
Türkiye iş arayan her 4 kadından 1’i iş bulamıyor. Çalışma olanağı bulan şanslıların da %35.7’si kayıt dışı, yani hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalışıyor.


Enflasyon
ekonomiyi yeniden zorlayacak bir noktada, yıllık ortalamasıyla %10’a yaklaşıyor. Bu oran 2014 için hedeflenmiş % 5’in iki katına yakın. Fiyat artışı hedefindeki bu büyük sapma, başta döviz kuru ve faiz oranı olmak üzere öbür önemli değişkenleri olumsuz etkileyecek bir yüksek ateşin göstergesidir.

***

AKP iktidarı, kapitalizmin iki temel dayanağının ve ilkesinin her geçen gün
biraz daha fazla dışına çıkıyor.

Kurallardan biri, devletin değişik sermaye sahiplerine eşit uzaklıkta olmasıdır.
AKP iktidarı, başta kamu ihaleleri olmak üzere, devletin elindeki her türlü olanağı
yandaş sermayedar yaratmak ve olanları da büyütmek için kullanıyor.
Sermayenin çıkarını savunan örgütler de hükümetin bu tutumuna karşı çıkmamakla
bu büyük yanlışa ortak oluyor.


İkinci ilke, kapitalizmin iyi işleyen kural ve kurumlara bağımlı olması,
onlara dayanmasıdır. AKP iktidarı hukuku torbalara koyarak,
bağımsız denetleme ve düzenleme kurul ve kurumlarını da tümüyle
kendine bağlayarak, bu kuralları tanımıyor; kurumları işlevsiz kılıyor.
Sonuçta ortaya, iş güvenliğine ve işçi haklarına kayıtsız; doğal ve tarihsel çevreye duyarsız; toplumsal konularda sorumsuz ve ilkel bir sermaye birikimi süreci yaşanıyor.

***

AKP hükümeti ekonominin küresel sularda nasıl yüzdürüleceğini bilmiyor.
Hükümetin, ülke içinde hukuk, kurum ve kural tanımaz tutumu,
elde edeceği kâr ve faiz tutarı ne olursa olsun, yabancı yatırımcıyı korkutuyor.

Ekonomiyi ve buradan ülkeyi küresel gelişmelerden her geçen gün daha da uzaklaştıran, küresel yarıştan koparan çok önemli bir yapısal etken daha var:

Türkiye’nin mal ve hizmet üretimi süreçleri küresel yarışın birincil donanımı olan  teknolojik yenilikten yoksundur. Ülkede yapılan araştırma ve geliştirmeye (AR-GE) dayalı bilgi üretimi ve yaratılan teknolojik yenilik, sağlıklı bir ekonomik gelişme için
çok yetersizdir. Üretiminde ileri teknoloji kullanılan ve katma değeri yüksek ürünlerin toplam dışsatım içindeki payı % 2’lerde kalıyor, oysa bu oran örneğin G. Kore’de % 20’lere ulaşıyor. Bunun da büyük katkısıyla, Kore’de kişi başına gelir Türkiye’nin
3-4 katına çıkabiliyor; Türkiye ise on bin dolarlık orta gelir tuzağına düşmenin korkusuyla titriyor.

***

Hukuku, eğitimi, kültürü, bürokrasisi, siyaseti, sendikal hakları, dış politikası
bu kadar ;-eğri büğrü olan ülkenin ekonomisi nasıl doğru olsun?


Yeni yılınızı kutlarım..