Etiket arşivi: Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP)

Bu şekilde girersek tuzağa düşeriz

Bu şekilde girersek tuzağa düşeriz

Türker Ertürk
Odatv.com, 09.10.2019

Geçen Pazartesi günü (7 Ekim 2019) ABD Başkanı Trump, sosyal medya hesabı üzerinden Türkiye’yi tehdit etti ve “Sınırların aşılması durumunda Türkiye’nin ekonomisini yok edeceğim dedi. Halbuki Trump, Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde Suriye’nin kuzeyindeki harekât için yeşil ışık yakmıştı. Gerçekte bu yeşil ışık, Trump’ın derin devleti arkasına almaya yönelik bir iç politika manevrasıydı. Çünkü ABD derin devletinin bunu kabul etmeyeceği biliniyordu.

Trump, aynı şeyi geçen sene (Aralık 2018) de denemiş, Suriye’nin kuzeyinden ABD askerlerini çekmeye kalkmış, yer yerinden oynamış, Savunma Bakanı James Mattis tepki olarak istifa etmiş ve Trump geri adım atmak zorunda kalmıştı. Şimdi de çok tepki geldi. Daha önceden Güney Carolina Valiliği ve ABD’nin Birleşmiş Milletler eski Daimî Temsilciliğini yapan Nikki Haley, Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden asker çekmesini sert bir dille eleştirdi ve Türkiye dostumuz değil, Suriyeli Kürtleri desteklemeliyiz, onları ölüme terk etmek büyük hata olur.” dedi.

TRUMP’ın BOYUNU AŞAR

ABD Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton“Trump Türkiye’nin otoriter liderinden yana tavır alarak, Suriye’deki Kürt müttefiklerimize ve Amerikan çıkarlarına ihanet ediyor” açıklamasını yaptı. Daha geçen hafta, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey “Washington SDF’yi (Suriye Demokratik Güçleri) desteklemeye devam edecek” açıklamasını yapmıştı. SDF denen, esasında PYD’nin Türkiye’yi kandırmak için konan diğer adıydı. Buradan anlayacağımız üzere; ABD’nin Suriye’de Kürtleri destekleme politikasından vazgeçmesi mümkün değil. Bu, Trump’ın boyunu aşar! O da bunu bildiğinden, hemen Türkiye’yi tehdit ederek içeriye “Sorun yok” demek istedi.

Trump bu tehditle; “Benim tanıdığım limitler içinde, kendi iç politika ihtiyaçların için operasyon yapabilirsin. Dışına çıkar da müttefikim olan PYD’ye zarar verirsen, daha önce papaz krizinde yaptığım gibi ekonomini perişan ederim” demek istedi. Mesaj piyasalar tarafından hemen alındı ve Türk LirasıAmerikan Dolarına karşı hemen düşüşe geçti. Bakın Trump’ın sosyal medya mesajı nelere kadir oluyor! Burada temel sorun; iktidarın 17 yıldır hiçbir sınırlama olmadan yönettiği ekonomimizin bu denli kolay manipüle (AS: manuple) edilir duruma getirilmiş olmasıdır.

“DEMOKRASİ GETİRECEĞİZ” GİZLİ AMACI ÖRTMEK İÇİNDİ

ABD’nin Suriye politikasında hala bir değişiklik yok. Mart 2011’de, Türkiye’nin de içinde olduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Suriye bacağı kapsamında bu ülkede vekâlet savaşı başlatıldı. “Demokrasi, Esad halkını eziyor, diktatör Esad, insan hak ve özgürlükleri” söylemleri, tümüyle gizli amaçlarını örtmek için palavraydı. Hem de ne palavra!

  • Amaç; Suriye’yi bölüp parçalamak ve Kürt Devleti’nin Suriye parçasını inşa etmekti.

Düşünebiliyor musunuz; demokrasi ve insan hakları açısından 22 Arap ülkesi içinde en iyi durumda olan Suriye’ye, bu konularda en kepaze durumda olan Suudi Arabistan ile demokrasi getirilmeye çalışıldığını!

RUSYA TOPA GİRİNCE ABD PLANINI REVİZE ETTİ

ABD 2015’ten sonra, Rusya’nın Suriye’de topa girmesinin ardından yaşanan gelişmeler nedeniyle, Suriye’yi parçalama hedefini kuzeyde aynen Irak’ta olduğu gibi güçlü bir Kürt otonom yapının bulunacağı federatif bir Suriye olarak değiştirdi. Yani ABDBOP’un Suriye bacağının realizasyonunu bir miktar revize etti ve zaman olarak öteledi. Tabii ki nihai hedefi değişmedi. Görünen o ki -daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi-

  • Suriye konusunda Türkiye’nin çıkarları ve güvenliği, ABD’nin yapmak istedikleri ile taban tabana çelişiyor.

Yapılması gereken; 

  • Suriye merkezi hükümeti başta olmak üzere, bölge güçleri ile işbirliği yapmaktır.
  • Ama iktidar en başından beri hep yanlış işlerin içinde oldu ve hala da doğruya gelmiş değil.

Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın uzantısı bir yapının egemen olmasının ülkemizin çıkarları ve güvenliği ile çelişmekte olduğunu artık iktidar da söylüyor. Bunu engellemenin yolu ise Suriye ile işbirliğinden geçmekte. Ama iktidar başka şeyler peşinde olduğundan, Türkiye’nin çıkarları ve güvenliği için adeta şart olan Suriye ile işbirliğine yanaşmıyor.

  • Egemen bir ülkenin topraklarına kaymakamlar, emniyet müdürleri, jandarma komutanları atıyor ve fakülteler kuruyor.
  • Bunlar, doğru işler değil! İleride başımızı çok ağrıtacak.

KİMSE YANIMIZDA OLMAZ

ABD, Türkiye’yi ikili seçeneğe mahkûm ediyor. Birincisi; oyalama taktiği ile Suriye için kurguladığı mevcut durumu kabule zorlamak ki, şimdiye dek bunu başarı ile götürdüler. İkincisi ise; kışkırtarak, gel gel yaparak ve tuzak kurarak Türkiye’yi Suriye’nin kuzeyine sokup, ağzına kadar bataklığa girmesini sağlamak. Türkiye’nin bütün dünyayı karşısına alarak Suriye’ye girmesi çok yanlış olur ve uluslararası hukuk açısından meşruiyeti de olmaz. Kimse yanımızda da olmaz.

Sovyetler Birliği, 1979’da Afganistan hükümetinin daveti üzerine bu ülkeye girdi. Burada 9 yıl savaştıktan sonra 1988’de, 15 bin insanını yitirerek geri çekildi. Sovyetler Birliği bu süre içinde Afganistan’da, gerçekte ABD’nin verdiği olanaklarla donatılmış vekilleriyle savaştı.

KIZIL ORDU’NUN DURUMUNA DÜŞERİZ

Yenilmez denilen Kızıl Ordu yenildi, arkasından Sovyetler Birliği çöktü ve dağıldı. Çünkü Kızıl Ordu’ya karşı savaşan, uzaktan bakıldığında ve Moskova’dan değerlendirildiğinde çapulcu gibi gözüken bu Afgan savaşçıların, radikal İslami örgütlerin ve Taliban’ın arkasında ABD’nin sınırsız desteği, lojistiği ve teknolojik olanakları vardı.

  • Tüm dünyayı karşımıza alarak Suriye’ye girersek; başımıza çok ama çok büyük bela alırız ve işin içinden çıkamayız.

Karşımızda yalnızca yaklaşık 80 bin kişilik PYD kuvvetleri olmayacak.

Aynen Afganistan örneğinde olduğu gibi olacak. Rusya’nın desteği bile şartlı ve sınırlı.

  • Burada yapmamız gereken; Suriye ile anlaşmak ve Suriye ile beraber hareket etmektir.

Küresel emperyalist dayatmaya karşı ancak bölgesel dayanışma içinde direnebilirizABD’nin Suriye’ye ve bölgeye yönelik planını ancak bu şekilde değiştirebiliriz.

  • Mücadeleler hamasetle değil, akılla kazanılır.

Suriye konusunda bugüne dek akılsızca işler yaptık, umarım bundan sonra aklımızı başımıza devşiririz.

CHP GENEL BAŞKANI Sn. KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP

CHP GENEL BAŞKANI Sn. KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP

resmi_portresi

 

Dr. Ali Nejat Ölçen
CHP Eski Grup Başkan Vekili (1976-78)

 

 

Güneydoğu Cizre ve Silopi’deki olaylar hakkında taraf olmadığınızı” bildiren açıklamanızı, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin korunmasına taraf olmadığınız” anlamında anlaşılması için düzeltmeniz gereğini bilgilerinize sunuyorum:

Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Eşbaşkanlığını üstlenen ve “bize bir görev verildi” diyen AKP iktidarı, ABD’nin ülkemizdeki “milis gücü”olan PKK ile “görüşme masasına oturmuş, Habur’da “çadır hukuku”nu kurarak kent ve ilçelerde şimdi başlamakta olan “gerilla savaşı”nın sorumlusudur.

Ordumuzun “gerilla savaşına” göre yetişip yetişmediğini bilmiyoruz. Çünkü Ordumuz, AKP’nin hunharca tavrıyla kendine özgü gücünden yoksun bırakılmıştır. En değerli komutanları yıllarca tutuklu kaldılar. ABD Dışişleri Bakan Bayan’ın, Türkiye’ye geldiğinde “aşırı gitmişsiniz” sözü belleğimizden yok olup gitmedi.

Gerilla savaşı, kısa bir süre sonra daha geniş il ve ilçeleri kapsamına alabilir. Şimdilerde Güney Doğu Anadolu’muzun il ve ilçelerinde başlatılan “gerilla savaşı” na karşı PKK ile AKP arasında olduğu zannıyla “tarafsız” kalamazsınız!

Bu savaş, PKK’nın Büyük Millet Meclisindeki uzantısının ABD’nin güdümünde ve desteğinde birlikte yürürlüğe soktukları Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı başlatılan savaştır!

CHP bu gerilla savaşında tarafsız kaldığını açıklamakla, kendi tarihinin gereklerini yerine getirmekten vazgeçmiş görünmektedir. Bu sorunu TBMM’nde “gensoru” olarak irdelemekle de yetinmeyip, ABD’ye AKP’nin göze alamadığı kimi uyarılarda bulunmanız gerekiyor:

  • PKK artık salt bir terör örgütü değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bir başkaldırı örgütüdür.
  • ABD bu andan başlayarak, PKK adındaki savaş özentisine kapılan bu güce silah, teçhizat, gıda… yardımını sonlandırmak zorundadır. Bu diplomatik bir dille ABD’ye bildirilmeli ve CHP bunun öncülüğünü üstlenmelidir.
  • Bir ilçede 15 günü aşan sokağa çıkma yasağının sürmesi bugüne dek ülkemizde ilk kez görülmüş facialardan biridir. Bu duruma CHP’nin tarafsız kalması söz konusu olamaz.
    ABD-AB, SEVR’i güncelleştirmenin savaşımını hazırlamıştır el altından PKK’yı kullanarak.
    Bu konu uluslararası siyasete çoktan girmeli ve CHP bunu görev olarak üstlenmeliydi. Bombalanarak yok edilen sığınaktaki ölümcül araçlar ile gıda vb. maddeleri kanımca yalnızca
    yok edilmekle yetinilmemeli; bunların önceden fotoğrafları ve sayımsal varlıkları uluslararası siyasete malzeme olarak sunulmalı emperyalizmin kirli yüzü ortaya çıkarılmalıdır.
  • Rus uçağının düşürülmesi, Irak’ın bir yöresine asker iletilmesi, başta Suriye olmak üzere
    tüm komşu ülkelerle gereksiz sorun yaşanması “gayri millî AKP iktidarı“nın eleştiriyle anılacak karar ve eylemleri olarak nitelenmelidir. Barış içindeki Türkiye’yi bugünlerin kanlı-bıçaklı duruma getirmenin sorumlusudur AKP iktidarı… CHP bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun Türk, Kürt yurttaşlarının varlığından yana taraf olmak zorundadır.
  • Sn. Kılıçdaroğlu; Güney-Doğu Anadolu’nun özerklik ve özgürlük safsatalarıyla
    Misak-ı Millî sınırlarımız dışına çıkarılması karşısında taraf olma görevinizi görmezden gelmemenizi bir CHP’li olarak size anımsatmayı görev biliyorum.

Saygılarımla. 20.12.2015

Dr.Ali Nejat Ölçen 

===========================================

Dostlar,

Sayın Dr. Ali Nejat Ölçen (İTÜ İnşaat Mühendisi + Hacettepe Sağlık Ekonımisi doktorası) üstadımızın bu sitede pek çok yazısına yer verdik. O’nu yakından tanıyorsunuz.
Cumhuriyetimizin ağabeyi O!.. Cumhuriyetimizin ilanında 2 yaşında imiş.

TÜRKİYE SORUNLARI adlı 2 ayda bir yayımladığı kitap 108. sayısına ulaştı.
Üstelik “milletvekillerine kıyak emeklilik” nedeniyle verilen ödeneği bu amaçla 17-18 yıldır kullanmakta. TÜRKİYE SORUNLARI kitapçıklarını başvuranlara ücretsiz dağıtmakta.

www.olcen.net adresli sitesinde bu diziye ve başkaca yazılarına ulaşabilirsiniz Sn. Ölçen’in.

94 yaşına varmış Cumhuriyet ve Atatürk aşığı bir bilgedir Ali Nejat Ölçen..

Yukarıdaki yazısına biz de can-ı gönülden katılıyoruz.
CHP nasıl “tarafsız kalabilir” böylesi yaşamsal – ulusal bir büyük sorunda?
Bu kendini yadsıma demektir.. Derhal toparlamalıdır CHP yönetimi kendisini ve yepyeni – sağlıklı politikalar üretmelidir hızla. Topluma ışık olmalı, ufuk açmalı ve AKP – RTE dahil
yol göstermelidir ehliyet ve serinkanlılıkla.

Sorun artık AKP – RTE’nin yılların vahim hatasını temizlemek zorunda kalması boyutunu aşmıştır. Şimdi ulusal dayanıma zamanıdır.
Ordumuzun ve güvenlik güçlerinin yanında durma zamanıdır.
Bu bir meşru savunma operasyonudur. Hedefi Kürt yurttaşlar – kardeşlerimiz değildir.
Muhatap, ABD-AB-İsrail’in taşeronu bölücü örgüt PKK ve türevleridir.
PKK ve türevlerine destek verenlerdir.
Bu savaşımda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yanında yer alan ezici çoğunluktaki
Kürt yurttaşlarımız bizim kardeşlerimizdir. Geçmişte hata yapmış olanlar varsa bile
son tutumları önemli ve belirleyicidir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini ülkesi ve ulusu ile
yani bu topraklarda yaşayan tüm yurttaşları ile bölmeye hiç kimsenin gücü yetmez..
Bunu sınamanın bile anlamı yoktur. Bu bakımdan, PKK ve uzantısı bölücü terör örgütlerine yandaş olmayan Kürt yurttaşlarımız Türkiye’nin 1. sınıf eşit vatandaşlarıdır.

Elbette bu “sıcak” çatışma da bitirilecek ve AKP’nin ihanetle eşdeğer ve herkesi aldatıcı AÇILIM safsatası ile muazzam ölçüde silahlanan, lojistik yığınak yapan, yerleşim yerlerini hendek, barikat, tunel vb. girişimlerle kendince ele geçirmeye çabalayan bölücülerin
başarılı olma olanağı yoktur.

Kürt kardeşlerimizin temel istekleri bellidir : İş, aş, güvenlik, barış, kardeşlik içinde
Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve özgür, gönençli, 1, sınıf yurttaşları olmak…
Bu hedef tüm Türkiye insanları için geçerli ve ortaktır.
Reçetesi Türkiye’den ayrılmak, sözde özerklik, özyönetim, federasyon vb. değildir.
Bu durum, kısa sürede Batı emperyalizminin kukla devletçiğine dönüşmekle sonlanacaktır.
Oysa birlikte kurtuluş, tersine, etnik – inanç vb. hiçbir ayrım gözetmeden ULUSAL BİRLİK içinde emperyalist tezgahları dışlamaktır. Ülkemiz kaynaklarını hakça ve verimlilikle paylaşmaktır. Bölgedeki Kürt toprak ağalığına, uyuşturucu baronluğuna…. geri bırakılmışlığa, yoksulluğa.. son vermektir.

Toprak reformu yapmaktır!
Su kullananın, toprak işleyenin, fabrika çalışanın.. diyebilmektir.

Emekçilerin küresel ve uzantısı yerel sermaye karşısında birleşmesidir.
Böylesi bir programı ve siyasal partiyi iktidara getirmektir.
Ne yazık ki HDP açıkça PKK’nın bu kanlı oyunlarına tutum almıyor.
Bölgeyi felakete sürükleyen bu politikaların en baştaki sorumlularından biri de şimdiki
HDP ve öncülleridir. Etnik – inanç vb. temelde politika utanç verici ve çağdışıdır.
Aslolan, emekçilerin ittifak içinde iktidara gelmeleridir.
Bu büyük oyun, ülkemizde, dış kurguyla onyıllardır uygulanagelmektedir.
Amaç emekçilerin ulusal birliğini engellemektir.
PKK, ABD – AB – İsrail tarafından büyük bedellerle 30+ yıldır her bakımdan besleniyor.
Böylesi bir örgütün gerçekten “sol ve emekten yana” olması olanaklı mıdır?

  • Emperyalizmin yeryüzünde herhangi bir halkı özgürleştirdiği görülmüş müdür?
    Böylesi bir beklenti akıl dışı ve hayalci ve sorumsuzca değil midir?
    Öyleyse; emperyalizm ile işbirliği yaparak özgürlük savaşı vermek (!?),
    masum hakları aldatmak ahlaksızlık değil de nedir??

Sonuç olarak                         :

AKP – RTE, özellikle son 4 yıldır taşeron olarak sürdüregeldikleri kökü dışarıda AÇILIM ihaneti ile ülkemizi bu kanlı karmaşaya sürüklemişlerdir; 1. derecede siyasal sorumludurlar.

Tablonun bir isyan ve iç savaş eşiğine geldiğini gördüklerinde de panik içinde sorunu TSK’ya havale etmişlerdir. Çok ciddi boyutlarda bir içisyan kuvvetle bastırılmakta ama politik ve başkaca kaygılarla  bölgede geçelim sıkıyönetimi, OHAL bile ilan edememektedirler.
Bu durum güvenlik güçlerinin başarısını çok güçleştirmekte, gereksiz can yitikleri olmaktadır.

Tüm bunların hesabı günü geldiğinde AKP ve yöneticilerinden sorulacaktır elbette.

Şimdi ULUSAL BİRLİK zamanıdır.. emperyalizmin ve uzantısı PKK’nın,
ne yazık ki TBMM’deki HDP’nin oyunlarına gelmeme zamanıdır.
– Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu acı süreçte maddi – manevi zarar gören Kürt – Türk kardeşlerimizin yaralarını saracak güçtedir.
– Elbirliğiyle, artık netleşmiş – maskesi düşürülmüş iç – dış düşmanları temizleyelim..

Türkiye, komşuları Irak ve İran ile anlaşarak Kandil’deki ana üssü çökertmelidir.
Ana kaynak orasıdır..
Türkiye, sözde müttefiklerini en üst düzeyde uyararak PKK’ya desteklerini derhal çekmelerini kesin bir kararlılıkla bildirmelidir.
Tüm komşuları ile, başta Rusya olmak üzere dengeli – barışçıl ilişkiler kurmak zorundadır..
Batı emperyalizminin – Atlantik cephesinin sefil dehlizlerinden bir an önce çıkmalı;
BOP eşbaşkanlığı ihanetini hemen – hemen – hemen kesmeli ve

Türkiye, büyük Atatürk‘ün yıllardır uygulanmış ve başarılı olmuş, Türkiye’yi 2. Dünya Paylaşım Savaşı cehenneminden bile 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü eliyle kurtarmış
YURTTA BARIŞ – DÜNYADA BARIŞ ilkesini kişilikli – onurlu bir dış politikanın
ana ekseni kılmalıdır.

Tüm bunlar, AKP iktidardan indirilerek Kürt – Türk….. hiçbir anlamsız ayrım yapmadan
Türkiye halkının ve emekçilerinin program ortaklığına dayalı iktidarıyla gerçekleşecektir.

Türkiye Cumhuriyeti, sonsuza dek ülkesi ve ulusu ile bölünmez bir bütün olarak yaşayacaktır!
Büyük Atatürk‘ün deyimiyle “.. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır..”

Sevgi ve saygı ile.
20 Aralık 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Yazının pdf biçimi:
DOGU_GUNEYDOGUDAKI_ISYAN_GIRISIMINI_BASTIRMA_SAVASIMINA_CHP_TARAFSIZ_KALABILIR_MI