Etiket arşivi: biyoçeşitliliği koruma

Yerel tohum ve köylü haklarına yeni darbeler

Yerel tohum ve
köylü haklarına yeni darbeler

portresiProf. Dr. Tayfun ÖZKAYA
Ege Üniv. Ziraat Fak.
YURT Gazetesi, 25.11.16

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Yerli veya yabancı tohum şirketlerinin egemen olduğu Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) yöneticileri altı ay önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’i ziyaret etmişti. Geçtiğimiz hafta da Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği benzer bir ziyaret yaptı. Tohum konularını konuşmuşlar. “Şimdi sonuçlarını almaya başlıyoruz. Kendilerine ve tüm Bakanlığımıza, hükümetimize teşekkür ediyoruz” diye gazetelerde açıklama yapıyorlar. Aldıkları sonucu ise “Bakanlar Kurulundan 2018 yılında tüm tohumluklar sertifikalı olacak kararı çıktı, tohumculuk sektörü her zamankinden daha çok hükümetin gündeminde” olarak açıklıyorlar.
Bildiğiniz gibi 2006’da çıkarılan “Tohumculuk Kanunu” büyük tohum tekelleri lehine birçok hüküm içermektedir. Bir kez köy popülasyonları denilen, büyük bir zenginlik gösteren, bir örnek olmayan, gerek lezzet gerekse besleyicilik ve değişen koşullara uyum yeteneği yüksek olan tohumluklar, şirketler bile istese yasa tarafından tohumluk olarak kabul edilmemekte, sertifikalandırılamamaktadır. Öbür yandan bu yasa; çiftçilerin binlerce yıldır köylülerce geliştirilmiş çeşitlere ait tohum veya bunlardan üretilen fideleri satmasını, bugüne dek katı bir şekilde uygulanmamasına karşın yasaklamıştı.  Elbette ki bu yasak giderek Türkiye tohumculuğuna egemen olan yabancı ve onların yanında aynı çıkarları savunan yerli şirketlerden yanadır. Benzer yasaları daha önce uygulamış gelişmiş denilen batılı ülkelerde yerel çeşitlerin %90’lara varan oranlarda yok olduğunu biliyoruz.
Tabii bu topluma böyle anlatılmamaktadır. Kaçak ve sahte tohumların önleneceği, hastalıksız ve verimi yüksek tohumluklara çiftçilerin kavuşacağı söylenmektedir. Şirket tohumları ile birçok hastalık, zararlı ve olumsuz özelliklerin ülke içinde yayıldığı unutulmaktadır. Yerel tohumlar iklim değişikliklerine daha hızlı uyum gösterir, hastalık ve zararlılara daha dayanıklıdır, besleyici değerleri ise daha yüksektir. Çevrelerinde beğenilen tohum ve fide üreten çiftçiler zorla, kuşaklar boyu yaptıkları işten uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu bir zulümdür!
“2018’den sonra bütün tohumluklar sertifikalı olacak” ne demektir? Çiftçilerin ektiği tohumu polisler mi kontrol edecek? Çiftçinin kendi tohumunu ekmesi, takas etmesi yasaklanacak mı? Eğer bu yola girilecekse dünyanın ilk tarım devrimine yakın komşuları ile önderlik etmiş bu coğrafya ve binlerce yıldır geniş biyoçeşitliliği korumaya çalışan köylülere darbe vurulmak istenmektedir. Giderek ağırlaşan küresel iklim değişikliğine karşı en iyi çarenin yerel tohum olduğu bilindiği halde ve biyoçeşitliliği, köylü haklarını koruyan uluslararası anlaşmalara karşı bir yola mı girilecektir? Tohum ve aynı zamanda tarım ilaçları ve hatta aynı anda beşeri ilaçlar alanında tekel olan şirketlere destek mi çıkılacaktır?
Bir avuç şirket tohumuna destek çıkmak yerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yerel tohumları koruması, bunları üreten çiftçilerin haklarına saygı göstermesi, desteklemesi daha doğru değil midir? Yerel tohumlardan yararlanarak köylülerle birlikte katılımcı ıslah yapılarak, herkesin erişebildiği tohumluklar üretmek yerine bir avuç şirketin kısıtlı sayıda çeşidi için araştırma desteği yapmak, bunları üreten şirketleri zenginleştirmekten başka bir işe yaramaz. Şirket tohumları dayanıksız olmaları nedeniyle tarım ilaçları üreten aynı şirketlerin kârlarını artırırken bir yandan da yoğun zehir kullanımını artırması nedeniyle kanser başta, hastalıkları artırmaktadır. Bir kollarıyla da beşeri ilaç üreten bu şirketlerden bazıları için, bu durumun gelirlerini artırmak için, bilinçli olarak istememiş olsalar bile, kârlı olduğunu söylemek zorundayız.
İhtiyacımız olan, özgür tohumlardır.
Yerel tohumların kökünü kazımaya yönelik çabalar durdurulmalıdır.
=====================================
Dostlar,

Sayın Prof. Tayfun Özkaya son derece kritik, stratejik bir sorununa değiniyor bu yazısında. Ne yazık ki Türkiye’nin cadı kazanı yapay gündeminde kaynayacak korkarız. Türkiye toprakları flora (bitki örtüsü) ve flora (hayvan türleri) bakımından olağanüstü varsıldır. Biyoçeşitlilik denilen bu doğal kaynak varsıllığı ülkemiz, insanımız ve küresel toplum için büyük bir güvence ve armağandır :

  • Anadolu coğrafyası Dünya arı ırkının 1/5’ine, ballı bitkilerin ise 3/4’üne sahiptir!!

780 bin km2 Anadolu toprağı, 10 milyon km2’ye varan kıtasal Avrupa topraklarından daha varsıl bir biyoceşitliliğe sahip benzersiz bir coğrafyadır Türkiyemiz! Otlardan ilaç yapımı için yabancılar dağlarımızı taşlarımızı dolaşmakta ve bitki türlerini toplamaktadırlar.

  • Tohumlarımızı uluslararası tekellere kaptırmak, stratejik bir yanılgıdır ve ulusu açlığa mahkum edebileceği gibi dış politikada bağımsızlığın yitirilmesine bile neden olabilir!

AKP iktidarı gerçekten bu ülkenin – ulusun çıkarlarından yana ise, Tohumculuk Yasası yeniden düzenlenerek, yerel türlerimizin korunması için her tür çabayı göstermelidir.

  • Yurt dışından dışalımı yapılan (ithal edilen) Teminatör tohumlar ülkemizde tarımı bitirebilir! Bu tohumlarla yapılan tarımdan elde edilen tarımsal ürünlerin tohumu kısırdır, adeta yoktur! Türkiye kendi geleceğini tehdit eden ve dönüşümsüz olabilecek çok vahim bir hatadan dönmelidir.

ABD eski Dışişleri Bakanı Dr. H. Kissinger‘in şu sözü kulaklara küpe olmalıdır :

  • “Petrolü kontrol edersen ulusları, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin.” 

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com