Etiket arşivi: binlerce Cumhuriyet gazetesi alıp dağıtıyordu

Mektep…

Zafer Arapkirli
Zafer Arapkirli

Okuma yazmayı, kendisi 1920’lerin bir “Ali Mektebi”nden yetişmiş rahmetli ve mübarek anneannem Mesnet Hanım’dan öğrendim.

İlk öğretimimi, İstanbul’un o yıllarda “parmakla gösterilen” nadide okullarından birinde Teşvikiye’deki Maçka İlkokulu’nda gördüm. Öğretmenim, Feriha Aksavrın Hanımefendi’ydi.

1968’de, bu toprakların ulu çınarı ve şefkat yuvası Darüşşafaka’ya geçerek orta ve lise öğretimimi orada aldım.

Ve yine bu ülkenin yüz akı Boğaziçi Üniversitesi’nde okudum.

Hayatın, bir insana “eğitim ve öğretim” başlığı altında verebileceği en önemli ödüllerdir bunlar.

Gazetecilik eğitimimi de Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü ve imrenilecek kurumu Cumhuriyet’te aldım. Bu mektebin kalite ve kalibresini, dünya çapında nasıl saygın bir yeri olduğunu kimseye anlatmak gerekmiyor.

Daha sonra radyo ve TV yayıncılığını öğrendiğim ve bizzat çatısı altında çalıştığım İngiltere’nin BBC’si ne ise Türkiye’de de Cumhuriyetin yeri odur.

Gerek oraya gitmeden, gerek Londra’da gazetecilik yaptığım yıllarda gerekse sonrasında Cumhuriyet’le bağım hep bir emekçi olarak, muhabir, editör, çevirmen, sayfa sekreteri, köşe yazarı olarak sürdü.

Bilen bilir…

Bu mektepten “kâğıda basılı” bir diploma alınarak mezun olunmaz.

Bu mektepten çıkılıp gidilmez.

Bu mekteple geçici olarak kurumsal bağ kopar, ama sonra bir aşamada yeniden kurulur.

Bir nefes alınır.

Bir mola verilir.

Ama o tüm “köklü mekteplerin geleneğindeki” gibi, hep o imrenilesi “pilav günlerindeki” ruhla, gönlünüz o yuvadadır.

Şimdi de aynı duygu ile yazılarıma ara verdiğimi, Cumhuriyet yazarlığından ayrılışımı geçen hafta sonu bir açık mektupla duyurdum.

Cumhuriyet bir ailedir. Bu ailede zaman zaman yaşananların şu tarafında ya da bu tarafında yer almak değildir meselemiz. Hepimizin tek tarafı vardır: Bu mektebin bekası ve basın özgürlüğü. Kimsenin tarafında ya da davasına angaje olmak değil bu son gelişmeler de. O bilinçle o kaygı iledir ayrılıklarımız, geri dönüşlerimiz. Hatalarımızı onararak, ders alarak.

Okurlara veda etmenin yerinin de bu köşe olduğuna inandığım için bu duyuruyu buraya koymak istiyorum.

Cumhuriyet, bu ülkenin insanına en layık yönetim biçimiyse, bu elinizde tuttuğunuz gazete de bu ülke insanına en layık gazetedir.

Buranın yaşaması ve yaşatılması için hepimize büyük görev düşüyor.

Her gün, bir ekmek ve “en az bir Cumhuriyet alarak bu görevimizi yerine getirmeliyiz.

Ben kendi adıma öyle yapacağım.

Görevimiz, özellikle de bugünün Türkiyesi’nde ve dünyasında büyük önem taşıyor.

Şimdilik hoşça kalın.
===========================================
Dostlar,

Hacettepe’de tıp eğitimine başladığımız 1971’den bu yana 50+ yıldır Cumhuriyet okuru, destekçisi, aileden biri ve arada yazarıyız.

Büyük ATATÜRK‘ün adını koyduğu 1924’ten bu yana bu ad altında yayınlanan Cumhuriyet, dünya basın tarihinde de haklı bir ün, saygınlık ve konum edinmiştir.
Türlü güçlüklerle boğuşagelmiştir.
Olmadık baskılar görmüş, tuzak (kumpas) davalarla devr-i AKP‘de çökertilmek istenmiştir.
Ekonomik sıkıntılar yakasından düşmemiştir.
**
Ancak Cumhuriyet, gerçek okurlarınca hep korunup kollanmıştır.
Gene öyle olacaktır.

İçeride” neler olup bittiğini “ayrıntılı” biliyoruz sayılmaz.
Ancak birkaç ay önce yetkin yurtsever ekonomist dostumuz Sn. Prof. Dr. Erinç Yeldan, kısa bir açıklama ile haftalık yazılarını sonlandırdı, dönüşü hala sağlanamadı.
(Kişisel web sitesinde yazmakta ve bize de göndermekte, web sitemizde yayınlamaktayız..)

Bu kez Sn. Zafer Arapkirli‘nin Çarşamba ve Cuma yazılarından yoksun kalıyoruz!?

Saygın yazar Arapkirli’nin açıklaması dışında “fazla” birşey bilmiyoruz.

Arapkirli, –belki bizim de ricalarımızı dikkate alarak– çok nitelikli Çarşamba yazılarına Cuma’yı da eklemişti kısa süre önce. KRT TV’de sabah programları (öncesinde haber programı hazırlayanı – sunanı) ve bu TV’nin web sitesinde ek yazıları da iyi bilinmekte. Bunları biz de olabildiğince web sitemizde paylaşmaktayız.

Sn. Arapkirli’nin üstteki “geçici” veda yazısı, saygın ve ağırbaşlı kişiliğinin bir yansıması doğallıkla.

Biz okurlar da şu ya da bu “yan”da değil, Cumhuriyet‘in yanındayız.
Yaşasın ve daha da güçlensin istiyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda Gazetemizin satış – akçalı durum zorluğu bilgisi bize de ulaşınca, çok çaba gösterdik katkı için. Bu bağlamda bir dayanışma çağrısı içeren tweet iletimizi kısa sürede yarım milyon insan okudu. Bize dönütler çok olumlu oldu ve “küskün” (neden acaba??) pek çok okur, “Gazete”yi yeniden almaya başladı. Dileriz toplam satış rakamlarına yansımış olsun..

  • Gazete yönetiminden bir açıklama, uygun girişimler beklemekteyiz pek haklı olarak.

Kemalist ilkelerden asla ödün verilmeden uzlaşılmasını; ilkeli ama aynı zamanda demokratik – bilimsel – dostça – sevecen bir yönetim iklimi ile Gazetemiz Cumhuriyet‘in, ülkemizin içinde sokulduğu çok yönlü ağır bunalım koşullarında daha da çok “işe koşuk” olmasnı diliyoruz.

Gereksinim ve görev budur ve ivedidir

PS : Bu notlarımızı Cumhuriyet‘in saygın yöneticilerine, yazarlarına da doğrudan ilettik.

Bu vesile ile mutlu – sağlıklı – onurlu bir 2022 yılı dileriz ülkemize ve tüm dünyalı kardeşlerimize..

Sevgi, saygı ve tükenmeyen UMUT ile. 29 Aralık 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik     

 

 

 

 

Kelepçenin hesabını soruverin bi zahmet beyler..

Kelepçenin hesabını soruverin bi zahmet beyler..

Tıp Kurumu Genel Sekreteri
Uz. Dr. Ali Rıza ÜÇER

İlhan Selçuk’tan sonraki Cumhuriyet temsilcilerine:
beyler, hanımlar,
arşivlere gidin,
ulusal bayramlarda, Çankaya Belediye Başkanı
Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz’ın yazılarına bakın,
ikinci sayfanızda..

Susmayın, susmayın,
sonra Cumhuriyet mitinglerine bakın,
Tandoğan’a, Çağlayan’a, Gündoğdu’ya..

Uğur Mumcu,
arşivler konuşuyor diyordu hatırlıyor musunuz?

heeey!,
hatırlıyor musunuz?

Muzaffer Eryılmaz, binlerce Cumhuriyet gazetesi alıp dağıtıyordu başkentte beyler, hatırlıyor musunuz?

Bir zahmet Uğur Mumcu’nun ağabeyi Ceyhan Mumcu’ya sorun beyler..

Susmayın,susmayın ne olur…

Zira susarsanız, sıradanız beyler…

Kelepçenin hesabını soruverin bi zahmet beyler..

Dr. Ali Rıza Üçer
13.9.12, Ankara