Etiket arşivi: Bekir Pakdemirli

Sudan’a pirince giderken

Recep Yılmaz - Posts | FacebookRECEP YILMAZ
MÜHENDİS-YAZAR

Bundan sekiz yıl önce, 2014 yılında, Sudan ile Türkiye arasında tarımsal üretim anlaşması imzalanmış ve daha sonra Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık AŞ adında bir şirket kurulmuştu. Bir Afrika ülkesi olan Sudan’da kiralanacak arazinin büyüklüğü yaklaşık 8 milyon dekardı.

Oysa Türkiye’de ekilmeyen, atıl bırakılmış veya nadasa bırakılmış tarım arazilerinin toplam büyüklüğü zaten 35 milyon dekardı ve son 30 yılda tarım arazilerinde yaşanan kayıp ise tam 40 milyon dekardı.

126 MİLYAR DOLAR

Nihayetinde (sonunda) Sudan’da herhangi bir tarımsal faaliyet yapılamadı, anlaşma kâğıt üstünde kaldı. Kiralamayla, özelleştirmeyle, ithalatla Türkiye’nin gıda talebini çözeceğini iddia eden AKP iktidarının özellikle en son “affını isteyen” Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli dönemi çiftçiler için en kötü dönem olarak tarihe geçti. Hazır müşteriye (TMO) ithalat yapan çokuluslu şirketler için ise durum elbette tam tersiydi.

Tarımsal üretimdeki düşüşü ithalatla gidermeye çalışan AKP iktidarı, bugüne dek toplam 126 milyar dolarlık tarımsal ithalat (dışalım) ile hem çokuluslu şirketleri hem de yabancı çiftçileri ihya etti.

PLANSIZLIĞIN SONUCU

İthal edilen tarım ürünlerini sıralamaya kalkarsak liste epey uzun ancak ithal buğdayı un yapıp ihraç ettikleri üzerine savunma geliştiren tarım otoritelerine her fırsatta sorulmalı:

  • Nohuttan mercimeğe, ay çekirdeğinden ayçiçeği yağına, arpadan küspeye varana dek ithal edilmeyen bir ürün kaldı mı?

Plansızlık ile gelinen noktada her yıl ortalama 10 milyon ton buğday ithal edilir oldu. 20 yılda toplam 80 milyon ton buğday ithal edildi.

  • Yani işin özeti Sudan’a giderken evdeki bulgurdan da olduk!

Nüfusumuzda yaşanan %30 artışa ve üstüne (milyonlarca) sığınmacı göçüne rağmen (karşın) buğday üretimi 20 yıldır 18-20 milyon ton arasında saymaya devam ediyor. Aritmetiği yeni öğrenmiş bir öğrenciye “2002’de 65 milyon nüfusa 20 milyon ton buğday üretiyorken bugün sığınmacılarla birlikte 90 milyonu bulan nüfusa kaç ton buğday üretirdin?” diye sorsanız herhalde size 28 milyon ton cevabını rahatlıkla verirdi.

Öte yandan buğday ekili alanlar 20 yılda 94 milyon dekardan 69 milyon dekara geriledi. Buğday gibi stratejik bir ürünün 25 milyon dekar daha az ekilir hale gelmesi sadece (yalnızca) seyredildi. Ancak gübre, tohum ve sulama teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ortalama verimi artırdığı için üretim miktarının sabit kalmasını sağladı. Aksi halde bugün 15 milyon tonları konuşuyor olacaktık!

BU ÇARK KIRILMADIKÇA

Verimi artıran gübrelemenin ve sulamanın kesintiye uğraması gıda enflasyonunu ve gıda krizini daha çok tetikleyecek!

Gıda krizi elbette en çok büyük kentlerde yaşamaya çalışan, bir kuyruktan bir başka kuyruğa koşan emekçi halkı etkileyecek! Bir araya gelirse bir sel olup akan, meydanları titretebilen milyonları…

Üretmeden tüketmeyi öğütleyen, Cumhuriyetin tüm birikimini özelleştiren, kamuculuğu tasfiye edip devleti şirket gibi yöneten, emeği değersizleştiren, kamu müdahalesini küçümseyen, dış borçlanmayı ve ithalatı önceleyen tüm iktidarların gelinen bu noktada payı var. Bu çark kırılmadan üreticiye de tüketiciye de rahat yüzü yok!

20 Ekim 2018’e Güncel Notlar..

20 Ekim 2018’e Güncel Notlar..

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi    profsaltik@gmail.com

Andımızın okunmasını engelleyen yönetmelik Danıştay’da iptal edilince AKP çıldırdı.
Hani siz “yerli ve milli” idiniz?!
Bu andın neresi batıyor size? “Türk” olmak mı? “Doğru” olmak mı… Neresi, neresi batıyor?!
Çünkü siz laik ve uygar “Millet – Ulus” değil; biat eden köle “Ümmet – tebaa” peşindesiniz.

MEB ise kararın kesinleşmediğini söylüyor!? Bu Bakanlığın hukuk danışmanları süs müdür?
İdare hukukunun en temel ilkelerindendir; bu idari yargı (Danıştay 8. Daire) kararı ile söz konusu Yönetmelik değişikliği tüm sonuçlarıyla hukuk dünyasından kalkmıştır.

  • İdare “derhal” 30 günü bekle(t)meden kararın gereği olarak okullarda
    Andımızın okunmasını başlatmak zo-run-da-dır.

Milli Eğitim Bakanlığı Danıştay 8. Daire kararına karşı yine Danıştay’da İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edebilir ancak itiraz kesinleşene dek 8. Daire kararı yürürlüktedir ve herkesi bağlar (Anayasa md. 138/son: “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”)
*****

AKP 
hala, 2023’te ilk 10 ekonomi içine gireceğimiz safsatası ile halkı / kendini kandırıyor..

19.10.2018 günü İzmir’de konuşmasında Erdoğan, ilk 10 ekonomi içine girme hedefinden zerrece caymadıklarını söyleyebildi! Bereket bu kez “2023’te” demedi.. Ne zaman, belirsiz! Eğer 2023’te bu hedefe erişilecekse (!), son verilerle (https://www.investopedia.com/insights/worlds-top-economies/) 1,65 Tr $ ulusal geliri olan Kanada’nın önümüzdeki 4-5 yılda aşılması gerek.

İlk 20 ülke (G-20) önümüzdeki 5 yılda olağan tempoyla büyümeyi sürdürürse (“ceteris paribus“), Kanada 2,43 Tr $’a erişecek. Türkiye 2018 sonunda 700 milyar $ GSMH sağlarsa ne ala! (2017 sonu 856 Bn $ idi) Türkiye’nin ulusal gelirinin 5 yıl içinde 2,43 Tr $’ı aşması için ardarda 5 yıl %30 büyümesi gerekiyor! Bunun dünya iktisat tarihinde benzeri, örneği ve olanağı var mı? 5 yıl kadar önce sitemizde yine bu hedef üzerine yayınladığımız makalemizde 10 yıl boyunca kesintisiz %19-20 büyüme gereğini hesaplamıştık.. Şimdi ise 5 yıl ve %30! Serap gibi değil mi?!

Bundan böyle, “balık kavağa çıkarsa” yerine “Türkiye 2023’te ilk 10’a girerse” demeli.

Korkarız, yıl sonunda G-20’den düşeceğiz!
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluyoruz, olduk..

  • Yazıklar olsun AKP yönetimine = her şeyi talanına, yalanına ve seçmenleri dahil
    tüm suç ortaklarına!
    ****

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ihalesiz et alındığı iddiasını soran Fox TV muhabirini azarladı. Bu önemli iddiayı soran gazetecinin ‘ıvır zıvır işler yaptığını‘ iddia eden Pakdemirli, “Gazetecilik değil, maskaralık yapıyorsunuz.” diyerek muhabiri hedef gösterdi. Pakdemirli, verdiği yanıtla etlerin ihalesiz getirildiğini kabul etmiş oldu. Fox TV, aynı iddiayı geçen günlerde yine Pakdemirli’ye sormak istemiş, Bakanın basın müşaviri soruya yanıt verilmesini engellemişti (Birgün internet, 20.10.18).

Erdoğan basını dışlayınca, Sekreteri de (Bakanı da) aynı yolda.

İki adım sonra ne olacak dersiniz??

  • Basın tümden susturulur mu?!
  • AKP, kendi yarattığı ekonomik çöküntüden bunaldıkça “örtük” faşizmden açık faşizme mi geçiyor?

*****
Suudi yazar Cemal Kaşıkçı S. Arabistan İstanbul Başkonsolosluğunda vahşice öldürüldü (02.10.2018).

Uluslararası hukuka göre olağan koşullarda orası S. Arabistan toprağı sayılır.

Ancak bu diplomatik dokunulmazlık statüsü suç işlenmesine izin vermez.
Orada, geçelim “ağır cezalık tasarlanmış (taammüden) cinayeti”,
insanlığa karşı suç işlenmiştir.

  • Ağır cezayı gerektiren suçüstü durumlarında devlet başkanlarının bile dokunulmazlığı kalkar ve kolluk önleyici – ölçülü müdahalede bulunur; bu evrensel bir hukuk kuralıdır.

İşlenen cinayet aynı zamanda Türkiye’nin egemenliğindeki topraklarda, egemen ülkesindedir.

Türkiye gevelemeyi bırakmalı ve bu çağ dışı krallık rejimine Nota vererek kınamalı,
protesto etmeli ve ilgililerin ülkemizde yargılanmasına başlamalıdır.

Gerekirse kaçan Başkonsolosun yargılanmak üzere iadesi ya da kendi ülkesinde saydamlıkla, uluslararası gözlemcilerin katılımıyla yargılanması istenmelidir.

Türkiye ve uluslararası toplum top gezdirmeyi bırakmalı,

  • BM Güvenlik Konseyi bu çağ dışı katil devlete etkili yaptırım uygulamalı, ambargo koymalı, sorunu Uluslararası Ceza Mahkemesine taşımalıdır.

Ama sefil kapitalizm çıkarlarına tutsak :

  1. Trump, birkaç yüz milyar dolarlık yağlı müşterisinden (purchaser!) söz ederek durumu
    idare etmeye, E. Macron bu ülkeye ziyaretini erteleyerek (sahi gündemde miydi?) geçiştirmeye bakıyor.
    Almanya, İngiltere’den… tık yok..

Aman petrol, yaman petrol! Ve de yağlı silah alıcısı Ortadoğu tetikçisi kanlı S. Arabistan..

  • Türkiye, topraklarında insan öldürülen, can güvenliğinin bulunmadığı bir ülke olamaz!

AKP sözcüsü Ömer Çelik, Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi için ”Cemal Kaşıkçı olayının ortaya çıkarılması namus borcumuzdur.” buyurdu (basın, 20.10.18). Beylik söz, çok işittik geçmişte.

Anayasa’nın 2. maddesinde ülkemizin “insan haklarına saygılı” olduğu yazılı.

Haydi AKP, görelim! Gündem değişimi çok iyi geldi sanırız.
Sizin yarattığınız diz çökerten ekonomik yangını gündemden düşürmek ilaç gibi değil mi?
Ne var ki, yaşamın somut gerçekliğini on milyonlarca yoksul – dargelirli 7/24 yaşamakta.. Gündem oyunları neye ve nereye dek merhem ola ki!

Sevgi, saygı ve kaygı ile. 20 Ekim 2018, Ankara