Etiket arşivi: bebek katili Öcalan

AKP-HDP BULUŞMASI

Suay Karaman

Kasım ayı başında adalet bakanı, genel başkan yardımcısı ve grup başkanvekilinden oluşan AKP heyetinin, türban konusundaki anayasa değişiklik paketi için HDP ile görüşme yapması, siyaset sahnesinde hararetle konuşulmaya başlandı. Daha önceleri açılım yaptıkları HDP’ye şimdilerde terörist diyen AKP’nin, çıkarları kesişince HDP’ye sarıldığı görülmektedir. Bu konuda olumlu ve olumsuz eleştiriler yapılmaktadır. 

24 Haziran 2018 genel seçimlerinde %11,7 oranında oy alan HDP, üçüncü parti olarak TBMM’de 67 milletvekili ile temsil edilmiştir. Ancak HDP, üçüncü parti olmasına karşılık asla Türkiye partisi olamamıştır. Çünkü söylemleriyle ve eylemleriyle PKK terör örgütünün TBMM’deki uzantısı bir görünüm çizmektedir. Hiçbir HDP yöneticisi, PKK için ‘terör örgütüdür’ diyemiyor. HDP içindeki bazı milletvekillerinin PKK terör örgütüyle ilişkileri ortaya çıkmıştır, bazı yöneticilerinin bebek katili Öcalan için söyledikleri belleklerdedir. Şeyh Said, Seyit Rıza (AS: çekince koyuyoruz), Said Nursi gibi vatan hainlerini el üstünde tutmaktadırlar; adlarını caddelere, parklara vermekte sakınca görmemektedirler. 

2 Kasım Çarşamba günü grup toplantısında HDP eş genel başkanı Pervin Buldan, “Cumhuriyet, 100 yıllık bir yıkım projesidir” diyerek, cumhuriyet yıkıcılarıyla, şeriatçılarla aynı yerde durduklarını bir kez daha göstermiştir. HDP’ye bakanlık vermeyi düşünen CHP, Pervin Buldan’ın bu sözlerine sessiz kalmıştır. Ulusal ve resmi bayramlarda yer almayan, Anıtkabir’i ziyaret etmeyen HDP yönetimi, cumhuriyet düşmanlarıyla birlikte olduğunu kanıtlamaktadır. Ancak TBMM’de hakkı olmadan milletin vergileriyle verilen paraları almakta da bir sakınca görmemektedir. 

HDP;
– 24 Nisan 1915 tarihini planlı bir etnik kimlik ve inanç soykırımı olarak değerlendirerek, sözde Ermeni soykırım iddialarını desteklemektedir ve konu hakkında açıklama yapmaktan, eylemde bulunmaktan çekinmemektedir.
– Benzer biçimde 19 Mayıs Pontus Rum Soykırımı anma günü diye açıklamalar yapmaktadır.
– Dağlık Karabağ işgalinde Ermenistan’ın, Kıbrıs sorununda Yunanistan’ın yanında yer almaktadır.
– Irak ve Suriye’deki işgallerde ABD’yi savunan bir parti, Türkiye’nin partisi olamaz.
 

Doğunun neden kalkınmadığıyla ilgili hiçbir söylemi olmayan, şeyhlik, ağalık düzeninin bitirilmesinden söz etmeyen, toprak ve tarım reformunu dile getirmeyen, yoksul köylüyü sömüren ve ezen HDP, Kürt milliyetçiliği yaparak emperyalizme hizmet etmektedir. 

Eşsiz liderimiz Atatürk‘e karşı tavır takınan HDP, şovenizmin bataklığındadır ve kendilerini Türk Milletinin unsuru olarak görmemektedir. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı için ‘it sürüsü’ diyen HDP’nin nerede durduğu bellidir. Tüm bu söylem ve eylemleriyle HDP, asla Türkiye partisi, asla halkın partisi, asla yoksulun partisi, asla demokrasi yanlısı bir parti olamaz; şiddet yanlısı bir parti olarak kalmaya mahkûm olacaktır. 

Bugün Anayasa Mahkemesi’nde hakkında kapatma davası açılan HDP, yasal bir siyasal partidir ancak meşru değildir. Çünkü bugüne kadar elli binden fazla insanımızı öldüren PKK terör örgütünün siyasal kanadı olarak hareket eden, terör ve terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan, cumhuriyetin değerlerine saldıran HDP, hukuk devletinde asla meşru olarak kabul edilemez. 

Ülkemizin bölünmesi için emperyalist güçler tarafından bilinçli biçimde
icat edilen ‘Kürt sorunu’ ifadesinin kullanılması,
Kürt kökenli yurttaşlarımızı ötekileştirip hedefe koymaktadır;

  • Kürt kökenli yurttaşlarımız da ülkemizin eşit ve onurlu yurttaşlarıdır.

Ülkemizde Kürt sorunu yoktur, Kürtçülük ve PKK terör örgütü ile siyasal uzantılarının sorunu olduğunu açıkça ortaya koyamazsak, emperyalizme maşa olduğumuzun da farkına varamayız.

Kürt kökenli yurttaşlarımız ile PKK terör örgütünü ve HDP’yi bir tutmak, ülkemize yapılan kötülüklerin başında gelmektedir; bu çok büyük bir yanlıştır.

Bütün Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarını HDP’ye verdikleri de doğru değildir. Yetmez ama evet diyen aydın insan taklitleri de, liboşlar da, kendilerini solda gören tatlı su entelleri de HDP’ye oy vererek, bilinçsizce bu partiye destek olmuşlardır. 

Yıllar önce Oslo’da PKK terör örgütüyle görüşen, Habur’da çadır mahkemeleri kuran ve açılım yapan AKP için, yeniden HDP ile görüşmek normaldir çünkü her ikisi de cumhuriyet düşmanlığında buluşmaktadır. MHP’nin de bu görüşmeyi onaylaması doğaldır çünkü emperyalizmin emrinde olanlar, verilen görevleri yerine getirmektedir. Terör örgütünün uzantısı denilen bir partiyle görüşmek ve destek istemek, siyasal fırsatçılık ve tutarsızlıktır. İşte yapılan tutarsız siyaset ile dün doğru olan bugün yanlış, dün yanlış olan bugün doğru olabiliyor. Yanlışlar ve doğrular siyasal gereksinimlere göre her an değişiklik gösterebiliyor. Böylece siyasetçilere olan güvenilmezlik algısı da topluma yerleşiyor. 

Yıllardan beri HDP, muhalif kesim tarafından sürekli şımartılan, normalleştirilmeye ve meşrulaştırılmaya çalışılan, Atatürk ve cumhuriyet karşıtı değilmiş gibi gösterilen, AKP’den farklıymış gibi davranılan bir partidir. Bağımsızlıktan, aydınlanmadan, cumhuriyetten, ulusallıktan, eşitlikten yana olmayan, feodalizme karşı durmayan, emperyalizmin güdümünde kimlik siyaseti yapan HDP ile ortak değerlerde buluşulamaz. Kısaca cumhuriyet düşmanları ile işbirliği yapılarak cumhuriyet kurtarılamaz. Bunu herkesin aklında tutması gerekir.

 Azim ve Karar, 14 Kasım 2022

TERÖRLE YAŞAMAK!

Konuk yazar 
Ali Berham ŞAHBUDAK

TERÖRLE YAŞAMAK!

Emperyalizmin desteğiyle ülkemiz, terörle yaşamaya alıştırılmak istenmektedir. Hatta bazı kendini bilmez yöneticiler açık açık “terörle yaşamaya alışmalıyız” demektedirler. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” sloganını bırakıp, ‘komşularla sıfır sorun’ politikasını uygulayan aciz iktidar, ülkemizi Ortadoğu ülkeleri konumuna getirmiş ve sürekli terör eylemlerine davetiye çıkartmıştır.

Büyük kentlerde arka arkaya gelen bombalı saldırılar karşısında halk sokağa çıkamaz duruma getirilmiştir. Bu hain terörün asıl amacı, halkı sindirmek, iç savaş havası yaratmak ve sonuçta ülkemizde yaşayan insanları, ‘ver, kurtul’ psikolojisine sokmaktır. Bu amaç kısaca şöyle özetlenebilir: ‘Güneydoğu’yu ver, kurtul; yoksa sana hayatı zindan ederim.’

Bugün PKK terör örgütünü, bu terörün sorumlusu olarak gören ve rahatsızlık duyan siyasi iktidar da, Tayyip Erdoğan da samimi değildir. Çünkü bu terörün sorumlularıdır. ‘Açılım yapıyoruz’ diye, 19 Ekim 2009’da PKK terör örgütünün 34 militanının, Habur sınır kapısından ülkemize girmesine destek olmuşlardı. Bebek katili Öcalan posterleri ve PKK terör örgütü bayraklarıyla Habur’dan giren bu teröristler için seyyar mahkeme kurdurulmuş, talimatla savcı ve yargıç görevlendirilmişti. Bunların ardından PKK terör örgütüyle Oslo’da gizli pazarlıklar yapılmış, ülkemize silah ve bomba sokmalarına ses çıkartılmamıştı. Üstelik beğenmedikleri vali, kaymakam ve emniyet müdürlerinin görevden alınabileceği için teminat bile verilmişti. Oslo’daki görüşmelere, 9 Ocak 2013’te Paris’te öldürülen terörist kadınlardan birinin iki kez katıldığı da ortaya çıkmıştı. Bu teröristle Oslo’da pazarlık yapan bir hükümetin, aynı teröristi Fransa’dan istemesi, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz ve terör böyle bitirilemez.

10 Temmuz 2014’te AKP, CHP, HDP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olduğu gibi, Türkiye’nin bölünmesine, parçalanmasına yol açacak bir yasadır. TBMM dışında İmralı’da yapılan gizli görüşme sonucu üzerinde anlaşmaya varılan 6551 sayılı yasayı, Anayasa Mahkemesi’ne taşımayan ana muhalefet partisi yöneticilerinin de, kusurları çok büyüktür ve gelinen noktada ‘gaflet’ ile ‘dalalet’ sınırları aşılmıştır.

Terörle mücadeleyi bırakıp, teröristle müzakere yapılması sonucunda her gün yeni bir terör eylemiyle karşılaşmaktayız. Ülkemizin her yerinde patlayan bombalar sonucunda ölen ve yaralanan onlarca insanımız, toplumu üzüntüye ve umutsuzluğa sürüklemektedir. Bu umutsuzluğun oluşturacağı belirsizlik, ülkemizde karanlık güçlerin egemenlik kurmasına yol açacak ve 12 Eylül 1980 öncesine benzer olayların yaşanmasına neden olacağı gibi, ileri faşizme doğru gidişi hızlandıracaktır.

Bugün terörün yeniden tanımlanmasını istemeye gerek yoktur.

  • Çözüm süreci boyunca örgütün yığınak yapmasını seyreden bütün siyasilerin,
    bürokratların ve medyadaki destekçileri ile akil adı verilenlerin,
    terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanmaları gerekir.

Çünkü resmi tutanaklara dayanan suç, sabittir. Bu aşamada muhalefet partileri “iktidar terör için önlem alsın” demektedir. Terörü hortlatan iktidardan, terörü bitirmesini bekleyen muhalefet partileri var oldukça bu terörün bitmeyeceği de bellidir.

Ancak her türlü karanlık ve ileri faşizme karşı tüm vatanseverlerin birleşerek, örgütlü mücadele yapmaları gerekmektedir. Bu örgütlü mücadele ile vatan hainlerine ve emperyalizme karşı yeniden savaş başlatılmalıdır.

Büyük önderimiz Atatürk’ten aldığımız inanç ve ışıkla, bu mücadeleyi kazanacağımıza güvenmeliyiz..

TERÖRLE YAŞAMAK


TERÖRLE YAŞAMAK

 portresi_gulumseyen

Suay Karaman

 
Emperyalizmin desteğiyle ülkemiz, terörle yaşamaya alıştırılmak istenmektedir.
Hatta bazı kendini bilmez yöneticiler açık açık “terörle yaşamaya alışmalıyız” demektedirler. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” sloganını bırakıp, ‘komşularla sıfır sorun’ politikasını uygulayan aciz iktidar, ülkemizi Ortadoğu ülkeleri konumuna getirmiş ve sürekli terör eylemlerine davetiye çıkartmıştır.

Büyük kentlerde arka arkaya gelen bombalı saldırılar karşısında halk sokağa çıkamaz duruma getirilmiştir. Bu hain terörün asıl amacı, halkı sindirmek, iç savaş havası yaratmak ve sonuçta ülkemizde yaşayan insanları, ‘ver, kurtul’ psikolojisine sokmaktır. Bu amaç kısaca şöyle özetlenebilir: ‘Güneydoğu’yu ver, kurtul; yoksa sana hayatı zindan ederim.’

Bugün PKK terör örgütünü, bu terörün sorumlusu olarak gören ve rahatsızlık duyan siyasi iktidar da, Tayyip Erdoğan da samimi değildir. Çünkü bu terörün sorumlularıdır. ‘Açılım yapıyoruz’ diye, 19 Ekim 2009’da PKK terör örgütünün 34 militanının, Habur sınır kapısından ülkemize girmesine destek olmuşlardı. Bebek katili Öcalan posterleri ve
PKK terör örgütü bayraklarıyla Habur’dan giren bu teröristler için seyyar mahkeme kurdurulmuş, talimatla savcı ve yargıç görevlendirilmişti.

Bunların ardından PKK terör örgütüyle Oslo’da gizli pazarlıklar yapılmış, ülkemize silah ve bomba sokmalarına ses çıkartılmamıştı. Üstelik beğenmedikleri vali, kaymakam ve emniyet müdürlerinin görevden alınabileceği için teminat bile verilmişti. Oslo’daki görüşmelere, 9 Ocak 2013’te Paris’te öldürülen terörist kadınlardan birinin iki kez katıldığı da ortaya çıkmıştı. Bu teröristle Oslo’da pazarlık yapan bir hükümetin, aynı teröristi Fransa’dan istemesi, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz ve terör böyle bitirilemez.

10 Temmuz 2014’te AKP, CHP, HDP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olduğu gibi, Türkiye’nin bölünmesine, parçalanmasına yol açacak bir yasadır. TBMM dışında İmralı’da yapılan gizli görüşme sonucu üzerinde anlaşmaya varılan 6551 sayılı yasayı, Anayasa Mahkemesi’ne taşımayan ana muhalefet partisi yöneticilerinin de, kusurları çok büyüktür ve gelinen noktada
‘gaflet’ ile ‘dalalet’ sınırları aşılmıştır.

Terörle mücadeleyi bırakıp, teröristle müzakere yapılması sonucunda her gün yeni bir terör eylemiyle karşılaşmaktayız. Ülkemizin her yerinde patlayan bombalar sonucunda ölen ve yaralanan onlarca insanımız,  toplumu üzüntüye ve umutsuzluğa sürüklemektedir. Bu umutsuzluğun oluşturacağı belirsizlik, ülkemizde karanlık güçlerin egemenlik kurmasına yol açacak ve 12 Eylül 1980 öncesine benzer olayların yaşanmasına
neden olacağı gibi, ileri faşizme doğru gidişi hızlandıracaktır.

Bugün terörün yeniden tanımlanmasını istemeye gerek yoktur.

  • Çözüm süreci boyunca örgütün yığınak yapmasını seyreden bütün siyasilerin, bürokratların ve medyadaki destekçileri ile akil adı verilenlerin,
    terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanmaları gerekir.

Çünkü resmi tutanaklara dayanan suç, sabittir. Bu aşamada muhalefet partileri
“iktidar terör için önlem alsın” demektedir. Terörü hortlatan iktidardan, terörü bitirmesini bekleyen muhalefet partileri varoldukça bu terörün bitmeyeceği de bellidir.

Ancak her türlü karanlık ve ileri faşizme karşı tüm vatanseverlerin birleşerek,
örgütlü mücadele yapmaları gerekmektedir. Bu örgütlü mücadele ile vatan hainlerine ve emperyalizme karşı yeniden savaş başlatılmalıdır.

Büyük önderimiz Atatürk’ten aldığımız inanç ve ışıkla,
bu mücadeleyi kazanacağımıza güvenmeliyiz..

======================================

Dostlar,

Sevgili kardeşimiz Suay Karaman’a, her zamanki gibi yürekli ve gerçekçi yazısı için teşekkür ederiz..

CHP’nin ‘Size açık çek, bitirin şu terörü’ yaklaşımı doğrusu acınacak bir politikadır
ve anamuhalefet partisine yakışmadığı gibi Türkiye açısından da büyük talihsizliktir.

Yapılacak şey, herhalde AKP ile ortaklaşa MHP – CHP’nin teröre karşı ortak kınama iletisi yayımlaması olmamalıdır. Bu davranış AKP’yi de adeta mağdurlaştırmakta, aklamakta
hatta masumlaştırmaktadır! Doğrusu AKP çook şanslı saymalıdır kendisini!

Oysa bu kanlı ve hazin tablonun asıl sorumlusu AKP – RTE değil midir!?

Dahası, bu kanlı siyaset ile altı oyulan özellikle MHP – HDP ve CHP’nin AKP’ye kayan oylarıyla bir baskın seçim hedeflenmemekte midir? Yaza, yaz sonlarına doğru koşulları oluşunca bir erken seçimle AKP 367+ ile çıkarsa, T.C.’nin ruhuna fatiha..

O zaman CHP – MHP – HDP majestelerinin muhalefeti rolüne indirgenecektir.

  • CHP – MHP elele vererek toplumsal muhalefeti örmeli ve örgütlemeli, AKP’yi istifaya zorlamalıdırlar. Seçim yasası değiştirilmeli, baraj kaldırılmalı, partilerin seçim ittifakına izin verilmeli, parti içi demokrasi getirilmeli ve en geç sonbaharda seçime gidilmelidir. AKP – HDP sandığa gömülmeli, Ulusal bir koalisyon kurularak ülkemiz esenlendirmeye (rehabilitasyona) alınarak birkaç (on)yılda normalleştirilmelidir.

    Sevgi ve saygı ile.
    21 Mart 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

TÜRKER ERTÜRK : Demokrasiye şans tanımak


Demokrasiye şans tanımak

portresi_sade

 

TÜRKER ERTÜRK
AYDINLIK, 11.10.14

Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi!
2002’de emperyalizmin desteği ile iktidara getirilen ve Türkiye’nin kırmızı çizgilerini yok sayarak yönetmesi için önündeki engelleri Ergenekon ve Balyoz yargı operasyonları ile temizlenen AKP iktidarlarının adım adım ülkeyi buraya getirdiği görebilen için çok açıktı.
2002 Genel Seçimleri sırasında yurtdışında görevliydim. Seçim sonuçlarını televizyonda izledikten sonra sabaha dek uyuyamadım. Beni uyutmayan AKP iktidarının ülkemizi yıkıma götüreceği endişesiydi. Çevreme bunu açtım, endişelerime katılanlar olduğu gibi “Demokrasiye şans tanımak gerek” diyenler çoğunluktaydı.
En çok sevinenler yabancılardı!

SİCİLİ BOZUKTU!

Demokrasi kültürünün zerresine bile sahip olmayan, demokrasiyi tramvay olarak gören, demokrasinin olmaz ise olamazı olan laiklikle barışık olmayan ve Cumhuriyetimizin ilkeleri ile Atatürk önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimlerine düşmanca bakan kadroların ülkemize kan, kin ve gözyaşından başka verebilecek şeyleri olamazdı! Ama AKP’nin ülkemiz için yaratacağını gördüğüm tehdit, çoğunluk için soyut kavramlardı,elle tutulmuyordu bu nedenle inandırmakta
güçlük çekiyordum.

Anımsarsanız; Nazi dönemini öven aşırı sağcı ve faşist söylemleri olan Avusturyalı siyasetçi Jorg Haider 1999’de %27 ile 2. parti olup iktidar ortağı olması söz konusu olduğunda bütün Avrupa kıyameti kopardı ve “Demokrasiye şans tanımadı.”
Çünkü demokrasi demek (AS: salt) sandık demek değildi. Babası da Nazi olan Haider’ın sicili bozuktu, Avusturya ve Avrupa demokrasisi için tehlikeliydi ve ne oranda oy aldığının hiç önemi yoktu! Haider 2008’de bir trafik kazasında yaşamını yitirdi
Yoksa öldürüldü mü?

TÜRKER ABARTIYORSUN!

2010’da daha iyi mücadele edebilmek için istifa ettikten sonra da
AKP’nin Türkiye’yi kanlı bir iç savaşa, bölünmeye ve Ortaçağ karanlığına doğru sürüklediğini anlatmaya çalıştım. “Türker abartıyorsun, bu söylediklerin
gerçek değil..” diyen çocukluk arkadaşımla yollarımız ayrıldı.

Bak
ın bugün ülkemiz yanıyor!
Güneydoğu’da devlet otoritesi tümüyle yok!

– Polislerimiz şehit ediliyor,
– Bayraklarımız yakılıyor,
– Kentlerimiz yağmalanıyor,
– Atatürk heykelleri tahrip ediliyor,
– Halk kendini korumak için silahlanmaya ve örgütlenmeye çalışıyor.

Halen yaşadığımız bu ağır tablo her geçen saat daha da kötüleşiyor.
Türkiye’yi Suriye’de savaşa sokmak istiyorlar,
direndikçe
dışardan emperyalizm içerden ise taşeronları şantajın şiddetini arttırıyorlar.

Halen yaşadığımız yangının esas nedeni sorunlarımıza bu toprağın gözü ile bakmayan ve çözüm için yabancı reçeteleri uygulamaya çalışan AKP iktidarlarıdır.
Durumun buraya gelmesinde açılımların, bebek katili Öcalan ile pazarlık masasına oturulmasının, TSK’ye kurulan kumpasın, Türk üst kimliğine karşı yapılan düşmanlığın, yanlış Ortadoğu politikalarının ve komşumuz Suriye’ye
terör ihraç etmemizin etkileri çok büyük.

SURİYE’YE GİRERSEK!

Şantaja boyun eğip Suriye’ye girersek yaşadığımız bu tablo daha da ağırlaşacaktır kuşkunuz olmasın. Türkiye’nin Suriye’de kazanabileceği hiçbir şey yoktur.
Biran önce Suriye ve Irak sınırlarımızın kevgir durumuna gelen durumu düzeltilmeli
ve güvenliği sağlanmalı, asker terörle mücadelede yetkilendirilmeli ve
kumpas operasyonları ile bozulan moral ve motivasyonu iyileştirilmeli,
bölge ülkelerinin merkezi güçleri olan İran, Irak ve Suriye ile işbirliği yapılmalıdır.
Ayn El Arap (Kobani) eylemlerine destek verenler ama bilinçsiz, ama bilinçli ve işbirlikçi olarak, bilinmelidir ki; ülkemizin iç barışına ve güvenliğine düşman etmektedirler.
Bu eylemler, emperyalizmin Türkiye’yi Suriye bataklığına arkadan ittirme politikalarına destek vermektedir.

Saygılar sunarım.

========================================

Dostlar,

Türker beyin yazdıklarına itiraz edilecek bir nokta var mı?
“Dost acı ama gerçek söyler..” değil mi??

Sevgi ve saygı ile.
12.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Rıfat Serdaroğlu : SENİN KAFANIN İÇİ UCUBE!


SENİN KAFANIN İÇİ UCUBE!

portresi_gulen

Rıfat Serdaroğlu
18.8.14 

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a oy veren, sözüm ona “ÜLKÜCÜLER!”

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a dolaylı oy veren sözüm ona “ULUSALCILAR!”

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a oy veren “BÜYÜK SERMAYE SAHİPLERİ!”

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a oy veren, Orta Anadolu’nun-Karadeniz’in-
Doğu Anadolu’nun sözüm ona “MUHAFAZAKÂR- MİLLİYETÇİ” insanları!

Eyy “Ne güzel konuşuyor-çok da yakışıklı-kampanyanın yıldızı” diyerek
PKK temsilcisi ve Öcalan’ın postası Selahattin Demirtaş’a oy veren zavallı oğlaklar!

Eyy 10 Ağustos’ta aday beğenmeme mazeretinin arkasına saklanıp Anayasal görevini yerine getirmeyen ve sandığa gitmeyen, 14-15 milyon dolayındaki sözüm ona
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları!

Sizler eserinizle öğünebilirsiniz.
Hepiniz bu hareketinizle Tayyip Erdoğan’ı CUMHURBAŞKANI seçtiniz.
Sizlere mübarek olsun!

Şimdi sizlere bir görev düşüyor :

İstisnasız hepiniz, elinize birer tane PKK bayrağı ve Öcalan posteri alıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan – Başbakan Erdoğan – Genelkurmay Başkanı Özel ve
tüm T.C. bürokratlarının izni ve oluruyla, Diyarbakır-Lice’de dikilen PKK’lı teröristlerin liderlerinden Mahsum Korkmaz’ın heykeline yüz sürmeye gidin…

Yolda karşınıza çıkacak, “bu vatan için canını veren evlatlarınızın yattığı”
ŞEHİTLİKLERİ de ezin, darmadağın edin yolunuza öyle devam edin!

Bu hareketinizle zaten o mübarek şehitlerin ruhlarını acıttınız.
Hiç olmazsa kabirlerinde bile rahat bırakmadığınız, o şehitleri daha çok aldatmayın!

Sizler rahat edin diye seve-seve ölüme koşan bu gençler sizlere ne kötülük yaptılar ki, onları bir de sizler öldürdünüz!?

Size son bir şey daha söyleyip, o heykelin GERÇEK HEYKELTIRAŞI Erdoğan’a dönelim;

Her Millet müstahak (AS: yaraşır) olduğu kişilerce yönetilir. Böcek olmayı baştan kabullenenlerin, ezildiklerinde yakınma hakları yoktur…”

Eyy Heykeltıraş Erdoğan;

Hatırlar mısın?
Dünyaca ünlü heykeltıraşımız Mehmet Aksoy, Kars Belediyesinin aldığı bir kararla, Kars’a “İnsanlık Anıtı” adı verilen bir heykel dikmişti.

Sen de aynen, Taliban’ın Afganistan’da BUDA heykellerini yıktığı gibi,
“UCUBE” deyip o heykeli yıktırmıştın. Hatırladın değil mi?

Şimdi, sende Türk Milletine karşı bir parça saygı kaldıysa, PKK ve Öcalan’dan korkmuyorsan, Lice’deki bu GERÇEK UCUBEYİ” yıktırırsın…

Yalnızca bu kadarla da bitmez!

Bu ihanet simgesi UCUBE, oraya bir gecede dikilmedi.
Böyle bir hazırlığın yapıldığını aylardır ben biliyorum da, senin gözden Hakan Fidan – Özel Paşan – Valin – Emniyet Müdürün Kaymakamın bilmiyorlar mıydı?

Hepsini derhal görevlerinden alıp, anında mesleklerinden atmalısın.

Senin yolsuzluk-hırsızlık soruşturmalarını “Savcılık emriyle” yapan Polisleri mesleklerinden atmayı biliyor ve beceriyorsun da, Türk Vatanının bağrına saplanmış
bu ihanet anıtını diktirenlere hadlerini bildirmeyi mi beceremiyorsun?

O zaman Cumhurbaşkanı koltuğunda nasıl oturacaksın?

Türk Milletinin birliğini nasıl sağlayacaksın?

Türkiye’de devlet egemenliğini nasıl gerçekleştireceksin?

Eyy Türk Milleti;

Türkiye Cumhuriyetinin bağrına, “İHANET ANITI” dikiliyor, sen ne yapıyorsun?
Bu ihanet seni rahatsız etmiyor mu?

Eyy AKP Milletvekilleri, sizler hangi milletin vekillerisiniz?

Eyy Siyasal Parti Genel Başkanları, sizler ne düşünüyorsunuz?
İki tane demeç  vererek bu işi de geçiştirecek misiniz?

Eyy anlı-şanlı köşe yazarları, havuz medyasının kalemini satan sözüm ona yazarları, vicdanınızı da mı sattınız, vatan sevgisinin kırıntısı da mı kalmadı?

Bu ihanete izin verenler, göz yumanlar, “Ne Mutlu Türküm Diyene!” yazısını kaldırtıp, “İHANET ANITINI” diktirenler, dağa-taşa bebek katili Öcalan’ın adını yazdıranlar, sizlerin hepinizin kafalarınızın içi UCUBE’ ye dönmüş.

Yazıklar olsun…

Not      : Her biri anne-baba-anneanne-babaanne-akademisyen-yazar-öğretmen olan arkadaşlarım “Işıltılı Replikler” isimli bir amatör tiyatro topluluğu kurdular.

“İmkânı olan ile İhtiyacı olanı” birleştirecek bu iyilik köprüsü, 20 Ağustos 2014 akşamı saat 21 de, Alaçatı-Açık Hava Tiyatrosunda “Artiz Mektebi” adlı oyunu,
geliri Ege Çağdaş Eğitim Vakfına devredilmek üzere, sahneye koyacaklar.
Hepinizi bekliyoruz.

-Elin itleri, Türkiye’nin göbeğine “İhanet Anıtı” dikiyorlar,
Alaçatı’nın CHP’li Belediyesi, bu Sosyal Yardım Projesinin afişlerini asmıyor!

Sayın Kılıçdaroğlu, siz bu işe ne dersiniz?”

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a oy veren, sözüm ona “ÜLKÜCÜLER!”

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a dolaylı oy veren sözüm ona “ULUSALCILAR!”

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a oy veren “BÜYÜK SERMAYE SAHİPLERİ!”

Eyy 10 Ağustos’ta Erdoğan’a oy veren, Orta Anadolu’nun-Karadeniz’in-Doğu Anadolu’nun sözüm ona “MUHAFAZAKÂR- MİLLİYETÇİ” insanları!

Eyy “Ne güzel konuşuyor-çok da yakışıklı-kampanyanın yıldızı” diyerek
PKK Temsilcisi ve Öcalan’ın postası Selahattin Demirtaş’a oy veren
zavallı oğlaklar!

Eyy 10 Ağustos’ta aday beğenmeme mazeretinin arkasına saklanıp
Anayasal görevini yerine getirmeyen ve sandığa gitmeyen, 14-15 milyon dolayındaki sözüm ona Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları!

Sizler eserinizle öğünebilirsiniz.
Hepiniz bu hareketinizle Tayyip Erdoğan’ı CUMHURBAŞKANI seçtiniz.
Sizlere mübarek olsun!

Şimdi sizlere bir görev düşüyor;

İstisnasız hepiniz, elinize birer tane PKK bayrağı ve Öcalan posteri alıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan- Başbakan Erdoğan-Genelkurmay Başkanı Özel ve tüm T.
C Bürokratlarının izni ve oluruyla, Diyarbakır-Lice’de dikilen PKK’lı teröristlerin liderlerinden Mahsum Korkmaz’ın heykeline yüz sürmeye gidin…

Yolda karşınıza çıkacak, “bu vatan için canını veren evlatlarınızın yattığı” ŞEHİTLİKLERİ de ezin, darmadağın edin yolunuza öyle devam edin!

Bu hareketinizle zaten o mübarek şehitlerin ruhlarını acıttınız.
Hiç olmazsa kabirlerinde bile rahat bırakmadığınız, o şehitleri daha fazla aldatmayın!

Sizler rahat edin diye seve-seve ölüme koşan bu gençler sizlere ne kötülük yaptılar ki, onları bir de sizler öldürdünüz!

Size son bir şey daha söyleyip, o heykelin GERÇEK HEYKELTIRAŞI Erdoğan’a dönelim;

Her Millet müstahak olduğu kişilerce yönetilir.
Böcek olmayı baştan kabullenenlerin, ezildiklerinde yakınmaya
hakları yoktur…”

Eyy Heykeltıraş Erdoğan;

Hatırlar mısın?
Dünyaca ünlü heykeltıraşımız Mehmet Aksoy, Kars Belediyesinin aldığı bir kararla, Kars’a “İnsanlık Anıtı” adı verilen bir heykel dikmişti.

Sende aynen, Taliban’ın Afganistan’da BUDA heykellerini yıktığı gibi, “UCUBE” deyip o heykeli yıktırmıştın.
Hatırladın değil mi?

Şimdi, sende Türk Milletine karşı bir parça saygı kaldıysa, PKK ve Öcalan’dan korkmuyorsan, Lice’de ki bu GERÇEK UCUBEYİ” yıktırırsın…

Sadece bu kadarla da bitmez!

Bu ihanet sembolü UCUBE, oraya bir gecede dikilmedi.
Böyle bir hazırlığın yapıldığını aylardır ben biliyorum da, senin gözden Hakan Fidan- Özel Paşan- Vali’n-Emniyet Müdürün-Kaymakam’ın bilmiyorlar mıydı?

Hepsini derhal görevlerinden alıp, anında mesleklerinden atmalısın.

Senin yolsuzluk-hırsızlık soruşturmalarını “Savcılık emriyle” yapan Polisleri mesleklerinden atmayı biliyor ve beceriyorsun da, Türk Vatanının bağrına saplanmış bu ihanet anıtını diktirenlere hadlerini bildirmeyi mi beceremiyorsun?

O zaman Cumhurbaşkanlığı koltuğunda nasıl oturacaksın?

Türk Milletinin birliğini nasıl sağlayacaksın?

Türkiye’de devlet hâkimiyetini nasıl gerçekleştireceksin?

Eyy Türk Milleti;

Türkiye Cumhuriyetinin bağrına, “İHANET ANITI” dikiliyor, sen ne yapıyorsun?
Bu ihanet seni rahatsız etmiyor mu?

Eyy AKP Milletvekilleri, sizler hangi milletin vekillerisiniz?

Eyy Siyasi Parti Genel Başkanları sizler ne düşünüyorsunuz?
İki tane beyanat vererek bu işi de geçiştirecek misiniz?

Eyy anlı-şanlı köşe yazarları, havuz medyasının kalemini satan sözüm ona yazarları, vicdanınızı da mı sattınız, vatan sevgisinin kırıntısı da mı kalmadı?

Bu ihanete izin verenler, göz yumanlar, “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısını kaldırtıp, “İHANET ANITINI” diktirenler, dağa-taşa bebek katili Öcalan’ın adını yazdıranlar, sizlerin hepinizin kafalarınızın içi UCUBE’ ye dönmüş.

Yazıklar olsun…

Not    : Her biri anne-baba-anneanne-babaanne-akademisyen-yazar-öğretmen olan arkadaşlarım “Işıltılı Replikler” adlı bir amatör tiyatro topluluğu kurdular.

“Olanağı olan ile gereksinimi olanı” birleştirecek bu iyilik köprüsü, 20 Ağustos 2014 akşamı saat 21:00’de Alaçatı-Açık Hava Tiyatrosunda “Artiz Mektebi” adlı oyunu, geliri Ege Çağdaş Eğitim Vakfına devredilmek üzere, sahneye koyacaklar.
Hepinizi bekliyoruz.

-Elin itleri, Türkiye’nin göbeğine “İhanet Anıtı” dikiyorlar, Alaçatı’nın CHP’li Belediyesi, bu Sosyal Yardım Projesinin afişlerini asmıyor!

Sayın Kılıçdaroğlu, siz bu işe ne dersiniz?”

=========================================

Dostlar,

Sn. Rifat Serdaroğlu’nun gırtlağına dek geldiği anlaşılıyor..
Bize göre biraz sert ve ağır olmuş ama içeriğine özde katılmamak olası mı?

Tunceli’de seçim öncesi halka beyaz eşya dağıtan Vali (Devletin ? Hükümetin=??) Kırklareri’de de benzersiz icraatini sergiliyor.. Kentin ana caddesine Atatürk fotoğrafları asılmasına izin vermiyor’? Belediye başkanı ve kentin milletvekilleri halkla birlikte sokakta oturma eylemi yapıyorlar..

Bu ne cüret ve bu ne utanmazlıktır??

Lice’de ise elinde suç aleti, nice canlara – Mehmetlere kıydığı kaleşnikofu ile bir
PKK önderinin yontusu dikiliyor.. Ve bunlar hükümetin, RTE’nin bilgisi dışında  haaa??

Tam da O’nun (RTE’nin) bilgisi içinde ve desteği ile, koruması ile oluyor bunlar..

Daha CB seçilmesinin ilk günlerinde.. Kürt oylarına teşekkür olmalı..??!
Hele bir de Atatürk’ün koltuğuna otursun, “yarı başkan” olsun;
asıl o zaman göreceğiz Cumhuriyet Türkiye’sine yıkıcı darbeleri..

Şakası bir yana, gidiş hiç ama hiç iyi değil ve bu vahim suç tablosuna ses çıkarmayan başta AKP yetkilileri ve yargının tepesindeki makam ve kişiler,
çok ağır bir tarihsel ve hukuksal sorumluluk altına giriyorlar..

Sayısız kez bu bağlamda AKP’ye uyarılar yazdık bu siteden.
Ancak hiç etkili olMAdığını görüyoruz.
AKP köprüleri atmış kafasındaki hedefe kilitlenmiş gibi..
Bu gidişin sonu hayır değil.
Bu güne dek, 90 yıldır Cumhuriyet’le uğraşan herkes blmedelini ödedi.
Bundan böyle de ödeyecektir, hukuksal hesabını verecektir.
T.C. Büyük Atatürk‘ün buyurduğu ve hedefe bir ok gibi dönüşümsüz attığı üzere sonsuza dek “payidar kalacaktır” (yaşayacaktır)..

Duyduk – duymadık denilmeye…

Sn. Serdaroğlu’nun bu yazısını servis edenlerden Sn. T.C. Oraj Poyraz ise
bir “boykotçu” olduğunu itiraf ederek kapsamlı bir açıklama koymuş iletisine..

Bu içeriği okumak için lütfen tıklar mısınız??

SENIN_KAFANIN_ICI_UCUBE_CB_SECİMİ_BOYKOTCULARINA_ORAJ_POYRAZ’IN_YANITIYLA

Sevgi ve saygıyla.
18.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net