Etiket arşivi: BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş

HDP’YE OY VERMEMEK İÇİN 10 NEDENİM VAR


HDP’YE OY VERMEMEK İÇİN
10 NEDENİM VAR

“AKP’den kurtulmak için HDP Meclis’e, HDP’nin barajı aşması için oy ver”
sloganına karşı Utkucan Akkaş‘ın Radikal Blog’ta kaleme aldığı yazı büyük ilgi gördü.
İşte o Yazı:

“Bu ara çok moda malum HDP’ye oy atmak için 10 neden yazıları.
Bunlar da benim birey olarak HDP’ye oy atmamak için nedenlerim.

-Bangır bangır seçim arabalarında dahi “Seni başkan yaptırmayacağız” sesi çınlayan
Selahattin Demirtaş‘ın Habertürk’e verdiği röportajda “AKP ile koalisyon yapar mısınız?” sorusuna
“Bu da 7 Haziran’dan sonra konuşulacak bir şey doğrusu.” diyerek siyaset yapmayı
nasıl iyi öğrendiğini gözlerimizin içine içine tepmesi.

“BİZ GELMEZSEK FAŞİZM GELİR HAA!!”

-Bir taraftan “Türkiye’nin aydınlık yüzüyüz” diyen bir partinin, aday olarak yaşamında bir kitap bile okumamış, ellerine tutuşturulan basın açıklaması metnini dahi okumaktan aciz insanları, gücü ve parası için aday göstermesi, bende ufaktan bir mide bulantısını başlatan noktadır.

-HDP sosyalist bir ekonomi politikası vaad ediyor seçmene. Aynı HDP doğudaki
feodal yapıyla ilgili hiçbir düzenleme getirmiyor.
Aksine birbirleriyle belirli çıkarlar doğrultusunda müthiş bir ahenkle yürüyor bu iki yapı. Burada ki iki yüzlülük kötü kokuyor.

-Seçim yarışı başladığından bu yana sistemli olarak yürütülen “Biz tek seçeneğiz” algısı yaratma çabasındaki, “Biz gelmezsek faşizm gelir haa” bakışlarındaki narsisizmin artık çekilir boyutu aşması.

-HDP’nin “Aydın mısın? Solcu mu?” O zaman HDP’ye oy vereceksin diye oluşturduğu
mahalle baskısına katlanamamak.

“DESTEKLEMEYİZ AMA PEH PEH PEH”

-Aynı kitlenin kendilerine oy vermek bir zorunlulukmuş, sanki aydın olmanın göreviymiş gibi, birçoklarının anlamını bile bilmemesine karşın oy atmayana yapıştırdığı faşist damgası.

-BHH “İçimizde birçok siyasi görüşten insan var. Onlara şu partiye oy verin diyemeyiz.” gibi oldukça mantıklı bir nedenle taraf seçmemişti. Geçtiğimiz günlerde Adana ve Mersin’deki
çirkin saldırıyı kınadığını bildiren açıklamasını bile HDP kitlesinin “desteklemeyiz ama
peh peh peh”
diye küçümsemesi.

-Bir önceki dönem, RTE’yi Cumhurbaşkanı olduğunda ayakta alkışlayanların
bugün durdukları noktayı içtenlikli bulmama engel olmaktaki yetenekleri.

-Sosyalizm iddiasındaki bir partinin, dinci gerici isyancıları bile salt kitlesi olduğundan dolayı sahiplenme çabasındaki traji-komiklik.

-Ve yine bir önceki dönem “Gezi bir darbe girişimidir, o yüzden de destek vermedik.” Açıklamalarını, TBMM Yolsuzluk Komisyonundan çekilmelerinin
hala akla mantığa dayanır, içtenlikli bir açıklamasının olmaması.

Akılcı bir düşünüşle HDP’nin Meclis’e girmesi ve AKP ile iş birliği yapmayacağını beklemek, girmemesi ihtimalinden çok daha iyi gözüküyor. 

Ancak bunlara da kişisel olarak göz yummak aptal yerine konmak olacaktır.”

Odatv.com

Haziran ayaklanması AKP-PKK’yi böldü!

Haziran ayaklanması AKP-PKK’yi böldü!

MEHMET ALİ GÜLLER

25 gündür aralıksız süren Haziran ayaklanması Türkiye’yi bölme projesinin aktörlerini böldü: 1. AKP’yi böldü. 2. PKK’yi böldü. 3. Açılım’ı böldü ve AKP ile PKK’nin arasına girdi.

1. AKP’yi böldü

a. Cemaat, Gezi eylemlerinde adım adım Tayyip Erdoğan’ın izlediği “şiddet” politikasını eleştirdi. Erdoğan ise, Türkçe Olimpiyatları’na katılarak, Gülen’e “bu süreçte kavga etmeyelim” mesajı verdi.

b. TSK karşıtlığı nedeniyle AKP’ye destek veren liberal, piyasacı kesimler, “yetmez ama evetçiler” ve AB sürecinin destekçileri, son birkaç aydır işaretleri beliren ayrılıklarını, Haziran ayaklanması ile netleştirdiler. Hemen hepsi AKP’nin tramvayından indi.

c. Abdullah Gül, Haziran ayaklanmasını fırsat bilerek ön plana çıktı ve polis şiddetini eleştirdi. Gül, Erdoğan Kuzey Afrika’dayken devlet adına “mesaj alındı” dedi; Erdoğan’ın yanıtı ise özetle “alınacak mesaj yok” şeklindeydi. Gül, bu süreçte Rize, Artvin, Ardahan “seçim” gezisine çıkarak, her gün medya önünde olmaya çabaladı.

d. Erdoğan’a vekâlet eden Arınç’ın Gezi eylemleriyle ilgili kimi “olumlu” mesajları Erdoğan’ı kızdırdı. Erdoğan’ın kapalı kapılar ardında “altının oyulmaya çalışıldığından” şikâyet etmesi ve ardından yaptığı konuşmalarda “partisine nifak sokulmaya” çalışıldığından şikâyet etmesi ve hatta son olarak “içimizdeki hainler” vurgusu yapması durumu göstermesi bakımından önemliydi.

Gerçi yalanlandıysa da, bu süreçte Erdoğan’ın kendisine yönelik ağır sözleri nedeniyle Arınç’ın istifa ettiği fakat Gül’ün ısrarıyla vazgeçtiği de iddia edildi.

Bu süreçte Ertuğrul Günay’ın polis şiddetine tepkisi, Erdal Kalkan’ın “Yeter! Söz gençliğin” çıkışı, İbrahim Yiğit’in “iç savaş uyarısı” yapması partideki kırılmalara işaret ediyordu.

Şamil Tayyar ile Kutalmış Türkeş’in tuvalette kavga etmesi ise partinin içine düştüğü gerilimi yansıtıyordu.

e. AKP’yi destekleyen en önemli örgütlerden Mazlum-Der Haziran ayaklanmasına bakış nedeniyle bölündü. Eski milletvekili olan Dernek Başkanı Ahmet Faruk Ünsal’ın bir kısım dernek yöneticisi ve üyesiyle birlikte imzaladığı Gezi Parkı bildirisi, Yönetim Kurulu’nu böldü.

2. PKK-BDP-DTK’yi böldü

a. Haziran ayaklanmasının ilk günlerinde dozer önüne yatan BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in girişimi şahsiydi. Nitekim bu köşede daha önce de belirttiğimiz gibi BDP’liler durumu “Sırrı’nın kendi eylemi” diye niteliyordu.

Zaten sonrasında BDP hiç yoktu ve hatta BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, “BDP olarak hiçbir sebep ve durumda biz bu ırkçı, ulusalcı, cinsiyetçi, tekçi, militarist kesimlerle yan yana durmayacağız.” diyerek partisinin pozisyonunu özetliyordu. Öyle ki Bülent Arınç BDP’ye şöyle sesleniyordu:

  • “BDP’nin olayın ilk anından itibaren takındığı tavrı takdir ediyor ve
    kendilerine teşekkür ediyoruz.”

Ancak BDP’nin örgütsel tavrına rağmen, Taksim’e gelen ve eylemlere destek veren BDP’liler vardı.

b. İlerleyen günlerde BDP heyeti İmralı’ya gitti ve Öcalan’ın “Taksim’i ulusalcılara bırakmayın” talimatını getirdi. Ardından BDP Taksim’e çıkmaya ve Apo posteri açmaya başladı. Erdoğan’ın “can simidi” gibi sarıldığı bu görüntüler üzerinden her gün “ulusalcılarla bölücüler yan yana” propagandası yapması, Öcalan’ın talimatının gerçek sahibine işaret ediyordu: Hakan Fidan!

Amaç, Apo posterleri açarak halkın Taksim’e sahip çıkmasının engellenmesiydi. Nitekim BDP İstanbul’da eylemlere katılıyor, İzmir’de katılmaya çabalıyor fakat Diyarbakır’da eylem yapmıyordu! Fakat Fidan’ın hedefinin tutmadığını önemle belirtelim!

c. Haziran ayaklanması Sırrı Süreyya Önder’i DTK ile de karşı karşıya getirdi. Önder Nuçe TV’de açık açık DTK’yi suçladı: “Türkiye yanıyor, dünyanın en büyük isyanlarından biri… DTK tek cümleyle destek açıklaması yapmadı.”

DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Önder’in sözleri karşısında “Ben ve Aysel Tuğluk Gezi hakkında kişisel açıklamalarda bulunduk.” yanıtı verdi.

3. Açılım’ı böldü

a. Halk hareketi ile sallanan Erdoğan, rüzgâr karşısında durabilmek için söylem değiştirdi. Kendisinin “İmralı”, kurmaylarının da “barış elçisi” diye isimlendirdiği Öcalan, ansızın bölücü başı ve terörist başı oldu. BDP, Erdoğan’ın asıl niyetini bilse de, tabanda rahatsızlık yarattığı için Erdoğan’ın bu sözlerine tepki göstermek zorunda kaldı.

b. BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş başta olmak üzere pek çok yetkili, bu süreçte hükümetin Açılım konusunda ev ödevlerini yapmadığını vurgulamaya başladı. Sürecin kesintiye uğradığı hem Ankara’da, hem de Diyarbakır’da fazlasıyla dile getirildi.

c. Daha ilginci şu iki haberdi: PKK, TSK’nin çekildiği bir askeri üsse yerleşmiş ve küçük çaplı bir çatışma yaşanmıştı. PKK, komutanları taşıyan bir helikoptere ateş açmıştı.

d. AKP ve PKK’nin akil adamları da bu süreçte bölündü. Polis şiddetine itiraz edenler olduğu gibi Açılımın tavsadığından şikâyet edenler de vardı. Örneğin, Baskın Oran ,“Erdoğan barış sürecini buruşturup attı” diyordu artık.

Erdoğan’ı Türk bayrağına sarılmaya mecbur eden sürecin farkında olan deneyimli isim Ahmet Türk ise bu tür açıklamalara itiraz etti ve “bu hükümetle barış olmaz” sözlerini şu aşamada gerçekçi bulmadığını söyledi.

Hatta Türk, daha da ileri giderek Erdoğan’ın yardımcısı gibi konuştu ve Gezi eylemlerinde demokrasi talebi olduğu gibi hükümeti yıpratmak isteyen ve çözüm sürecine karşı olan bir senaryonun da devrede olduğunu savundu.
(Son Güncelleme: Pazartesi, 24 Haziran 2013 20:10)