Etiket arşivi: Batı taklitçiliği

Atatürk’ten Erdoğan’a Dış Politika Öğütleri


Dostlar
,

Sayın Doç. Dr. Hüner Tuncer dış politika uzmanıdır.

Çok sayıda kitabı vardır.

ATATÜRKÇÜ DIŞ POLİTİKA bunların başlıcasıdır.

Sn. Tunce’in “Atatürk’ten Erdoğan’a Dış Politika Öğütleri” başlılı makalesini paylaşmanın tam da zamanı..

Başbakan RT Erdoğan, Dışişleri diplomasisinden birkaç yıl önce “Monşerler” diye söz etmişti. Sözde “monşer” olmayan Davutoğlu Ahmet‘in dış güdümlü
dış politikasının ülkemizi sürüklediği yer, savaş ortamı ve bölünme riskidir.

Herhalde, Prof. Davutoğlu’nun “STRATEJİK DERİNLİK” dediği
bu gayya kuyusu olsa gerektir..

  • Keşke Bakan Davutoğlu 2 dakika içinde istifa etse ve
    dış komut geçirmeyen derin bir taktik inzivaya çekilse

Aklımıza, büyük Atatürk’ün 12 yıl (1925-37) kesintisiz Dışişleri Bakanlığını yapan meslek büyüğümüz (Tıp Doktoru) Dr. Tevfik Rüştü Aras’ın şu sözleri geliyor :

  • “Bizim dış politikamız basit ve doğrudur.
    Herkesle dostluk kurmak isteriz ama ittifak ve bloklaşmaya hayır..”

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 28.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

Atatürk’ten Erdoğan’a Dış Politika Öğütleri

DOÇ. DR. HÜNER TUNCER

Huner_Tuncer

Büyük Atatürk bugün yaşıyor olsaydı, sanırım, Sayın Başbakan’a dış politika konusunda aşağıda yer alan öğütleri verirdi. Sayın Başbakan, eğer Atatürk’ün bu öğütlerine kulak vermiş olsaydı, bugün özellikle Arap komşularımızla ilişkilerimizde yaşamakta olduğumuz sorunları yaşamamış olurduk! Şimdi Atatürkümüzün
dış politika öğütlerini birlikte değerlendirelim:
1) Gerçekçilik : Atatürk’ün dış politikasının temel niteliği, gerçekçiliği, yani hedef saptamadaki ustalığıydı. Gerçekçi bir dış politika, maceracılıktan uzak bir dış politikaydı. Yeni Türk Devleti, gücünün ve olanaklarının bilincinde olarak dış politikasını saptamalıydı. Türkiye, ancak sahip olduğu gücün çerçevesinde bir dış politika yürütmeliydi. Bu “gerçekçilik”te, “ödün vermek” ya da “sindirilmek” söz konusu değildi. Bu “gerçekçi” yaklaşım doğrultusunda, hangi koşullarda olursa olsun, herhangi bir baskıcı güce karşı direnişte bulunulacaktı. Acaba bugün Sayın Erdoğan’ın liderliğindeki hükümet, Türkiye’nin gücüne koşut bir dış politika mı izlemektedir?..

2) Diyaloğa açık olmak : Atatürk, düşmanlık ilişkisinde aşırılıktan kaçındığı gibi, dostluklara gereğinden fazla bel bağlamamak gerektiğini de biliyordu.
Uluslararası ilişkilerin dayandığı temel ilke ulusal çıkarlardı ve Türkiye’nin dış politikası da, bu ilke göz önüne alınarak saptanmalıydı. Acaba Sayın Başbakan, bugün uluslararası ilişkilerde Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ön plana alarak mı yoksa kendi inandığı değerler çerçevesinde duygusal öğelerin etkisiyle mi bir dış politika izlemektedir?..

3) Dünü, bugünü ve yarını başarılı kavrayış : Atatürk, dünü çok iyi bildiği için, bugünü ustalıkla kavrayabiliyor; böylece, yarını da ustalıklı biçimde önceden tahmin edebiliyordu. Acaba bugün AKP hükümeti, tarihten gerekli dersleri alarak mı
ileriye dönük bir dış politika uygulamaktadır?..

4) Tam bağımsızlık : Türk devleti, öteki devletlerle olan ilişkilerinde tam bağımsızlığını hiçbir zaman yitirmemeliydi. Atatürk’e göre, “tam bağımsızlık” siyasal, ekonomik, mali, yasal, askeri ve kültürel bağımsızlık demekti. Eğer bu alanlardan herhangi birinde bağımsızlık söz konusu değilse, o zaman devlet tam bağımsız sayılamazdı. Acaba Sayın Başbakan, bugün Türkiye’nin
tam bağımsız bir dış politika izlediğini göğsünü gere gere söyleyebilir mi?..

AKP’nin dış politikası, bugün büyük ölçüde ABD’nin politikası doğrultusunda biçimlendirilmemektedir mi?..

5) Barışçı dış politika : Bugün AKP hükümetinin başta komşuları olmak üzere, dünya devletleriyle ilişkilerinin, büyük Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle bağdaştığı söylenebilir mi?..

7) Güvenlik politikası ve ittifaklar sistemi : Atatürk’ün görüşüne göre, Türkiye, öncelikle kendi gücüne dayanacaktı. Atatürk, Osmanlı Devleti’nin çöküş nedenlerinden birinin, kendi gücüne dayanmaktan uzaklaşmak olduğunu çok iyi saptayarak aynı yanlışlığa sürüklenmemeye özen göstermişti. Bugün Türkiye’nin öncelikle kendi gücüne dayanarak bir dış politika izlediği söylenebilir mi?

Atatürk, büyük devletlerle ittifaklardan uzak kalmak istiyordu
çünkü büyük bir devletle ittifak durumunda, iki müttefik devlet arasındaki ilişkiler, kolaylıkla ‘koruyucu devlet’ ve ‘koruma altındaki devlet’ ilişkilerine dönüşebilirdi ve
bu ittifakların bedeli genellikle güçsüz devletlere ödetilirdi. Büyük Atatürk, Türkiye’nin bugün başta ABD olmak üzere Batılı devletlerle ilişkilerini yıllar öncesinden nasıl bu denli doğrulukla teşhis edebilmişti?..

7) Ulusalcılık-insaniyetçilik : Atatürk, yeni Türkiye’ye ulusal bir yapı kazandırmaya çalışmış; ancak,“ulusalcılık” düşüncesini hiçbir biçimde aşırılığa götürmemişti. Bugün AKP hükümetinin ulusalcı bir dış politika izlediği söylenebilir mi?..

8) Çağdaşlık : Atatürk, Türkiye’nin çağdaş bir devlet olmasını ve hatta çağdaşlığın ötesine geçmesini hedeflemişti. Çağdaşlaşma, bir Batı taklitçiliği ya da Avrupa’ya benzeme özentisi değildi.

Atatürk, çağdaş uygarlığı şöyle tanımlamaktaydı:

  • “Çağdaş uygarlık öyle güçlü bir ateştir ki, ona kayıtsız olanları yakar, mahveder. Ülkeler çeşitli, ancak uygarlık birdir ve bir ulusun gelişmesi için de, bu tek uygarlığa katılması gerekir.” Bugün sizler, Türkiye’yi çağdaş bir devlet olarak tanımlayabilir misiniz?..

9) Akılcılık : Atatürk’ün dış politikası, ideolojik dogmalar ve önyargılar yerine, akla ve bilime dayanıyordu. Bugün uygulanmakta olan dış politikanın akılcı olduğu, akla ve bilime dayandığı söylenebilir mi?..

10) Eşitlik : Atatürk’ün dış politikada titizlikle savunmuş olduğu bir ilke de, eşitlik ilkesi, yani Türkiye ile başka egemen devletler arasında yasal açıdan mutlak eşitliğin var olmasıydı. Sayın Erdoğan’ın özellikle Batılı devletlere yönelik izlediği dış politikanın, eşit devletler arasında yürütülen bir dış politika olduğu söylenebilir mi?..

Sayın Başbakan, Türkiye’nin uluslararası toplulukta itibar sahibi, saygın bir devlet olarak yer almasını istiyorsa, büyük Atatürk’ün özetle yukarıda saymış olduğum ilkelerine özenle uymalıdır. (Cumhuriyet, 27.8.13)