Etiket arşivi: AYDINLIK yayın yönetmeni İlker Yücel

SANSÜRLENEN “AYDINLIK “Yazım… “FOTOĞRAF VE PÜRO”

SANSÜRLENEN “AYDINLIK “Yazım…

Naci BEŞTEPE
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
8 Mayıs 2017 Pazartesi günü AYDINLIK için hazırladığım,

“Fotoğraf ve puro” başlıklı haftalık yazım ilişiktedir.

Aydınlık yönetimi e-posta ile,” söz konusu fotoğrafın 3 ay önce kendilerine ulaştırıldığı, kaynağın FETÖCÜLER olduğu, TSK’nın bir operasyonu sonrasında Hulusi Akar’a kampanya başlatmak amacı güttüğü değerlendirildiği için kullanılmadığını, yazımı ilkelerine uygun bulmadıklarını, düzeltmemi” bildirdi.
Aydınlık‘ın ilkelerine saygı duyarım. Ancak kendime ve ilkelerime duyduğum saygının önüne koyamam.
Bir yazımı değiştirmek ve gazetenin istediği doğrultuda yazmak kişiliğime uygun değildir.
Ülke çıkarını her şeyden önde tutmak değişmez önceliğimdir.
El-Bab ve Sincar operasyonları konusunda Aydınlık’ta yazdıklarım ortadadır.
Ülke çıkarı için kim iyi yapmışsa, kimliğine bakmadan desteklerim.
Ancak ülke çıkarına iyi bir şey yapanların aynı veya başka olayda yaptığı yanlışı eleştirmeyi görev bilirim. Bunun aynı ölçüde aydın sorumluluğu olduğuna inanırım.
Bugüne kadar yazılarıma yer veren  AYDINLIK yönetimine, emek veren AYDINLIK çalışanlarına, olumlu – olumsuz eleştiride bulunan tüm okurlara teşekkür ederim.
Saygılarım ve iyi dileklerimle. 08.05.2017
Naci BEŞTEPE
===============================================

                                       Fotoğraf ve puro

Halkoylaması sonucu tartışılırken Exeter anısı fotoğraflar gündeme oturuverdi.
Abdullah Gül, Hulusi Akar ve Şükrü Karatepe. Üç Kayserili. Okul arkadaşları. Birisi subay olmuş. Bunların Londra’da bir araya gelmeleri doğal değil mi? Ahmet Hakan’ın deyişi ile bir rastlantıdan komplo üretilmemeli, puro sadece purodur.

                                            RASTLANTILAR GEÇİDİ

Arkadaş Londra’da. Yatacak yeri var. Çevreyi biliyor. Subay arkadaşını 40 gün misafir etmesi doğal. Üsteğmenin o kadar uzun süreli izin alışı biraz sıra dışı ama amirleri ve Gnkur. uygun bulmuşsa diyecek yok. Rastlantı o kadarla kalsa sorun yok.

O karedeki biri;
“Dağa taşa NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE yazmak ilkelliktir” demiş..
Bizi soykırımla suçlayan Ermenistan’ın Cumhurbaşkanı’nın ayağına gitmiş,
Türkiye’de oynanan maçta Azerbaycan bayrakları çöpe atılmış,
Ergenekon’a savcı buldurmuş,
“Güzel şeyler olacak” diye açılıma önayak olmuş,
Askeri Şura’da FETÖCÜ askerlerin ve fotoğraftaki arkadaşının terfisine imza atmış.

BAŞ DANIŞMAN

O karedeki ikinci;
Atatürk anıtına çelenk koymaya mecburen gittiğini, görevli olmayanların böyle bir zorunluluğu olmadığını söylemiş, Türkiye’nin federal yapıya geçmesi gerektiğini açıklamış.

ATATÜRK KARŞITLARINA İLGİ

O karedeki üçüncü;
Atatürk düşmanı ve siyasal İslamcı Necip Fazıl’ı birinciyle birlikte ziyaret etmiş,
Atatürk’e firavun diyen siyasal İslamcı Nuri Pakdil’i Gnkur. Bşk. iken ziyaret etmiş ve kendisini gençliğinden beri takip ettiğini ilan etmiş,
Atatürk ve Ordu düşmanı, siyasal İslamcı Akit yazarı “ağabeye” taziye mesajı yayımlamış,
Atatürkçü aydınların ölümünü duymazdan gelmiş,
Yenikapı mitinginde Cüppeli Ahmet ile kanka pozu vermiş,
Çanakkale Savaşı yıldönümü afişlerine Atatürk’ü koydurmamış,
Bir duyuma göre; kışladaki Atatürk köşesi için, ”Bunlar eskide kaldı” demiş,
Balyoz davasında esas alınan kumpas raporunu hazırlayan bilirkişiye kalkan olmuş,
Askeri cezaevindeki silah arkadaşlarına yapılan kötü muameleye sessiz kalmış,
Gnkur. Bşk. adaylarından Org. Kalyoncu’nun emekli edilmesi, Org. Yalçın Ataman’ın 28 Şubat davasın dahil edilmesiyle önü açılmış,
TSK geleneklerine aykırı olarak ordu komutanlığı yapmadan Gnkur. Bşk. yapılmış..

                                                           PURO

Fotoğraf neden şimdi ortaya çıktı? Yanıtı zor.
“Tam Suriye’de savaşırken sırası mı?” denebilir. Savaşı ne RTE ne de Akar yapıyor.
Türkiye onları mecbur ediyor.
Şükrü Karatepe’nin “Aman basına sızdırılmasın” dediğinin açıklanması, öbür ikiliden ses çıkmaması üzerinde durulmaya değer.
Puro sadece purodur, ama puro olması için ağızlığın, tütünün ve ateşin yan yana gelmesi gerekir.
Bazı rastlantılar sadece rastlantı değildir.
**********
PAZARTESİ İĞNELERİ

TARAFSIZ
RTE, AKP’ye döndü. Ayrılmış mıydı?…

KAPI
Kılıçdaroğlu, ”Kavga çıkaranı kapının önüne koyarım” Babasının evi…

AF
FETÖ’cü Zaman’ın eski yazarı ve EÜ Rektörü Beril Hoca, ülkücü gencin katil zanlısının cezasını kaldırdı. Yargıdaki değişime uyum…

ÖZEL
Topbaş’ın FETÖCÜ damadı özel hastane raporu ile salıverildi.
Eşini değil, kayınpederi iyi seçeceksin…

UÇTUK
Battı denen Yunanistan’da enflasyon % 1.3, bizde 11.87.  Durmak yok uçuşa devam…
==============================================
Dostlar,

Sayın E. Tümg. Naci Beştepe paşamızı son yıllarda, ADD çalışmalarımızda tanıdık.
Son derece birikimli, olgun, ağırbaşlı, sorumlu, çalışkan ve yürekli, ilkeli..
NATO karargahlarında çalışmamış, Tümgeneral rütbesinde emekli edilmiş 4/4’lük ATATÜRKÇÜ saygın, mert bir insan.. Dostluğu güven ve güç veren türden..
Bu sitede çok sayıda yazısını yayımladık. (Hatta zaman zaman kendi arşivinde bulmakta zorlandığı makalelerini biz kendisine sunduk.) Yazdıklarından çok şey öğrendik.
Cadde sokaklarda birlikte olduk AKP’nin hukuk dışı uygulamalarına karşı..
Bir süredir rahatsızlıklarını biliyorduk. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevinden ayrılmıştı. Serinkanlı ve ihtiyatlı tutumlar içinde ilişkilerini sürdürme çabasındaydı.

AYDINLIK’ın bu politikasını onaylamak olanaklı değil..

Bu davranış gazetenin ilkelerine dayandırılsa da, keskin bir Parti ayarı – rotası kokuyor.
AYDINLIK da, Ulusal Kanal da Parti genel başkanının “net” yönlendirmesinde.

  • Dilimiz varmıyor söylemeye ama, türlü gerekçelerle, açık – örtük iktidar partisi yandaşlığına dek vardı izlenen politikalar..

O kadar ki, Anayasa değişikliği geçerse hemen yürürlük alacak maddelerin “önemsiz” olduğunu Genel Başkanın ağzından Ulusal Kanal’da duyunca şaşkınlığımız “kocaman” oldu.. Oysa 1 ay içinde HSYK kalkıp yerini HSK alacak ve Yargının beyni AKP – RTE’nin eline geçecekti, öyle oluyor şu sırada. RTE partili olacaktı, AKP’ye üye oldu, Genel Başkanlığa seçilmesi takvimlendi 21 Mayıs 2017’ye..
Birkaç ay önce aynı genel başkan, çok kıdemli seçkin hukukçu edasıyla, Türkiye’yi ayağa kaldıran ve RTE’yi bile ürküterek geri adım attıran çocukları tecavüzcüsü ile evlendirme yasa tasarısını aklayarak, bir yaranın sarıldığını, abartacak bir şey olmadığını söylüyordu! Oysa Batı’da çıkarılan benzer yasalarda tecavüzcü ile kurbanı arasında en çok 3-4 yaş söz konusuydu. Bizde ise uçkur hastası ile “Müslüman” (!) babalar – dedeler kızları – torunları yaşındaki çocukları kirletmişlerdi ve AKP yasası ile aklanacaklardı hiç utanmadan! Gariban millet sokağa dökülmüş isyanını haykırırken, Hukuk Doktoru genel başkan bu rezalete hukukçu olarak vize veriyordu!?
…………………
…………………
Uzatmayalım… Bu gidişin adamakıllı gözden geçirilmesi zorunlu..
İlk olarak Naci Beştepe paşamızdan özür dileyerek yazısı hemen yayımlanmalı..

AYDINLIK yayın yönetmeni İlker Yücel akıllı bir gençtir..
Kariyerinin kritik bir dönemecidir bu olay.. En doğruyu bulacaktır diler ve umarız..
Benzer irdeleme AYDINLIK Gazetesi için de geçerli..
TEK ELDEN demir yumruk ile yönetilen Parti ve “Yumruk sahibi” için de..

Sevgi ve saygı ile. 08 Mayıs 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Not : Yazının erişkesi (linki) İlker Yücel’e gönderilmiştir (25.5.17)
*********************
SANSÜRLENEN YAZIMLA İLGİLİ AYDINLIK’a YANIT     
10 Mayıs 2017

8 Mayıs 2017 Pazartesi günkü yazımın sansürlenmesi ile ilgili olarak Aydınlık Gazetesi GYY Sayın İlker Yücel, 8 Mayıs akşamı Ulusal Kanal’daki “Havadis” programında, 10 Mayıs Çarşamba günü de Aydınlık’ın başyazısında açıklamalarda bulundu.
Amacım Aydınlık ile polemiğe girmek değil. Yanıt hakkımı kullanmak.
Aydınlık benim de gazetem. 2012’den beri yazarı ve okuruyum. Çoğunu tanıdığım ve özel sempatim olan saygın yazar ve yönetim kadrosu var. Türkiye’nin en iyi gazetelerinden biri.
Yazımın sansürlenmesini sorun etmeden sessizce çekilmeyi düşündüm. Ancak, sansürleme bilgisinin e-posta ile yapılması, 8 Mayıs öğleye kadar da aranmayışımı samimiyet ve nezaket eksikliği olarak değerlendirdim ve yazımı kamuoyu ile paylaştım.
Sayın Yücel’in açıklaması çelişkili, suçlayıcı, tepeden bakıcıdır.
Fotoğraf kendilerine üç ay önce gelmiş. Kaynağın FETÖ’cüler olduğu tespit edilmiş.
Kaynak konusunda iddialı olmamalarını öneririm. Mahcup olabilirler.
Fotoğrafın bir operasyon sonrası TSK’ya kampanya için kullanılacağını değerlendirmişler. Üç ay önce SİNCAR-KARAÇUK yoktu. Aydınlık biliyor muydu?
Fotoğraf o dönemde yayımlansa Sincar olduğunda unutulup gitmiş olurdu. Ülkemizde bir konu 3-5 günden fazla gündemde kalmaz. O zaman yayımlamamakla şimdi başlatıldığını iddia ettikleri kampanyaya hizmet etmiş mi oldular?
Fotoğrafı o zaman verenler “şu olay sonrası yayımlayın” diye bir talepte mi bulundular?
Fotoğrafı ODA-TV’de yayımlayan Sayın Türker Ertürk, referandumdan dolayı bir süre beklediğini açıkladı.
Konu 40 yıl önce çekilen fotoğraf değildir. Ülkenin ve TSK’nın kaderinin kimlerin elinde olduğudur. Kamuoyu bunu bilmelidir.
15 Temmuz’un “komutan sorumluluğu” bir çırpıda yok sayılamaz.
Fotoğrafla; ne komuta kademesi ne TSK hedef alınmıştır.
Sansürlenen yazıda yanlış-haksız bir şey var mıdır? Amaç okuyarak yazı sansürlenirse Aydınlık’ın zamanın Pravda’sından (SSCB yayın organı) ne farkı kalır?

Bunların hepsinden önemlisi, fotoğrafı medyaya veren ve konuyla ilgili yazı yazanları; TSK’ya karşı kampanya veya psikolojik harekat yapmak / parçası olmakla suçlamasıdır.

İyi tanıdığımı zannettiğim Sayın Yücel’e bu özensizliği yakıştıramadım. Yazısı ile Aydınlık okurlarının büyük çoğunluğunu da üzdüğü kanısındayım. (Aldığım telefon ve mesajlardan edindim) Söz konusu ettiği kişiler (Sayın Ertürk ve ben); TSK’yı da, kimlere karşı hangi amaçla ne mücadeleler yürüttüğünü de en az kendileri kadar bilmekte ve değerlendirebilmektedir.
Yanlış ata oynayan kaybeder. Sadece dereyi geçmek için binilmeye devam edilen at,
karşı kıyıda ne olur bilinmez. Nokta…

Saygılarımla.
Naci BEŞTEPE