Etiket arşivi: AYDINLIK : Prof. Süheyl Batum uyardı: Yeni aday çıkmazsa…

Onur ÖYMEN : MİT’in CHP’yi karıştırdığı iddiası hakkında düşünceler


MİT’in CHP’yi karıştırdığı iddiası hakkında düşünceler

Portresi_ATA_ile

 

Onur ÖYMEN

Ajans Haber’in MİT’in CHP içinde kimi operasyonlar yaptığı savıyla ilgili olarak yönelttiği sorulara verdiğim yanıtları içeren haberi aşağıdadır:

 

Kılıçdaroğlu dememiş miydi ‘Hepimiz ulusalcıyız’ diye”?

Kılıçdaroğlu’nun gündeme oturan ‘MİT’ açıklamaları ve CHP’de yaşanan
‘ulusalcı’ tartışmaları sorunların farklı noktalara taşınmasına neden oldu.

CHP içinde yaşanan ‘ulusalcı’ tartışmaları, partinin dönüşümü ile ilgili tartışmalara neden oluyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun son dönemde destekleyerek partiye davet ettiği isimlerin ulusalcı vekiller nezdinde rahatsızlık yaratması ile başlayan süreç, Muharrem İnce’nin genel başkanlığına adaylığını koyması ile seçime kadar uzadı.

YÜKSELEN ‘CHP’ GÜNDEMİ

Emine Ülker Tarhan’ın partiden istifa ederek yeni bir parti kurması ve ulusalcı olarak gösterilen milletvekili Süheyl Batum’un ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevki de partinin ve Türkiye siyasetinin en sıcak olayları arasında yer aldı.

Son gündem ise Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları ile tartışılan ‘MİT’.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun MİT’in CHP’yi parçalamak için bir faaliyetin içinde olduğunu ve bunun AK Parti’nin derin devleti ile işbirliği içinde yapıldığını belirten açıklamaları tartışılan ana konular arasında. Parti üyelerinin dinlenilmesi iddialarının da açıklamaların içinde yer alması geçmiş dönemde de dile getirilen iddiaları ve
yaşanan olayları (Deniz Baykal olayı) da tartışılır kılıyor.

Eski diplomat ve CHP Eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, bu gelişmeleri AjansHaber’e değerlendirdi.

“KILIÇDAROĞLU DEMEMİŞ MİYDİ, ‘HEPİMİZ ULUSALCIYIZ’ DİYE”

CHP içindeki bazı kişilere yönelik olarak kullanılan ‘ulusalcı’ sözü hakkında değerlendirmelerde bulunan Öymen, “Ulusalcı sözünü, gerçek Atatürkçülerin küçük bir grup olduğu izlenimini yaratmak için kullanıyorlar gibime geliyor. Halbuki Atatürkçüler, Atatürk milliyetçileri, Atatürk’ün görüşlerini ilkelerini savunanlar bir grup değil CHP’de partinin gövdesidir. Sayın Kılıçdaroğlu dememiş miydi, ‘hepimiz ulusalcıyız’ diye?” dedi.

“ULUSALCILIĞI, İKTİDAR PARTİSİ KÜÇÜK BİR FRAKSİYON GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞIYOR”

Ulusalcılığın CHP için önemini vurgulayan Öymen, “Ulusalcılığı aslında iktidar partisi ve başkaları, küçük bir fraksiyon gibi, bir grup gibi göstermeye çalışıyorlar. Oysa CHP’nin esası bu. Atatürkçü, Atatürk’ün ilkelerine sahip çıkan, ulusal çıkarlarına sahip çıkan insanlar.” diye konuştu.

“ESAS SÖYLENMESİ GEREKEN, BAYKAL’A YÖNELİK KOMPLOYU
KİMİN YAPTIĞIDIR”

MİT’le ilgili tartışmalar yaklaşık 4 yıl gecikerek yapılıyor’ diyen Öymen,

“Esas söylenmesi gereken Baykal’a yönelik komplo sırasında, bu komployu kimin yaptığıdır. Yurt dışında mı, yurt içinde mi yaptılar? Kimler yaptı, kimler sorumluydu, bunların o zaman tartışılması gerekliydi. Öbür bütün komplolar paralel devletin işidir falan, fakat o vesileyle gözaltına alınanlardan hiçbiri Baykal’a yönelik komplo ile ilgili olarak suçlanmadı. Demek ki başkalarıymış. Kim acaba? Bu unutturuldu.”
şeklinde konuştu.

MİT TARTIŞMALARI VE BAYKAL’A KOMPLO

MİT’in CHP’ye yönelik operasyonları iddialarının esas olarak Baykal üzerinden araştırılması gerektiğini ifade eden Öymen, “İç veya dış istihbarat örgütlerinin CHP’yle ilgili bir operasyondan bahsedilecekse ilk akla gelenin Baykal’a yönelik komplo olması gerek. Şu anda iktidar MİT üzerinden CHP’ye bir operasyon düzenliyor dediğiniz zaman bunun açıklaması o denli kolay olmuyor. Şöyle: Sanki CHP şu anda öyle bir hale gelmiştir ki, seçimi mutlaka kazanacaktır, fakat birtakım böyle tertiplerle seçimi kazanması engellenmek isteniyor. Bunu söylemek çok zor. Çünkü kamuoyu yoklamaları maalesef seçimlerde CHP’nin en güçlü parti olacağı izlenimini vermiyor. O bakımdan bunun bir gerekçesi olması lazım. Böyle bir şey yapılacaksa, niye CHP’yi parçalamak, yıpratmak, bölmek istesinler. Bunun bir nedeni olacak. Benim kanaatimce bunu
esas olarak Baykal’a yönelik komplo bağlamında değerlendirmek lazım” dedi.

“WIKILEAKS BELGELERİNİ OKUMALARINI TAVSİYE EDİYORUM”

CHP’nin Türkiye’nin en köklü partisi olduğunu söyleyen Öymen,

“Bu partinin yıpratılması, ancak Cumhuriyetten rahatsız olanların işine gelir.
O nedenle polemiklerle bu işleri çözmek uygun bir yöntem değil. CHP üzerinde
bir operasyon yapılmış mıdır? diye illa bir araştırma yapılması gerekiyorsa,
ben o söylemlere Wikileaks belgelerini okumalarını tavsiye ediyorum.”
açıklamalarında bulundu.

Saygılar, sevgiler.

Onur Öymen

AYDINLIK : Prof. Süheyl Batum uyardı: Yeni aday çıkmazsa…


Prof. Süheyl Batum uyardı: Yeni aday çıkmazsa…

Dostlar,

Tüm beynimiz ve yüreğimizle ayakta alkışlayarak paylaşıyoruz…

Sana selam olsun Yiğit Cumhuriyet aydını Prof. Süheyl Batum!

Sevgi ve saygı ile.
2.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===============================================portalı, 02 Temmuz 2014

 batumuyari

CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Cumhurbaşkanı adaylığı başvuru süresinde sona gelirken uyarıda bulundu.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığını kabul etmediğini belirten Batum,
şeffaflık ilkesinden uzaklaşıldığını söyledi. Batum,

  • Yeni bir aday çıkmaması durumunda Tayyip Erdoğan’a
    ilk turda kazandırılacağını ifade etti.

İşte o açıklama:

1) Sayın Ekmeleddin İhsanoglu’nu kabul etmediğim gibi, İmza vermeyi de uygun görmedim.

2) Bu arada, İmza vermeyen milletvekillerini partiyi ve oyları bölmekle suçlama acizliğine düşenlerin ya da “disiplin suçu işlemiş olursunuz” diyenlerin bir bölümüne
önem bile vermedim. İmza atmayan öbür arkadaşlarım da vermedi. Vermezler de!

Hele bize tek yol, tek çare gibi gösterdikleri yol tümden yanlış ise. Üstelik bu yolu tek çare gösterenler bile, “ne yapalım oldu bir kere” ya da “elimiz mecbur, Genel Başkan öyle istiyor”dan başka mantıklı, kabul edilebilir tek gerekçe ileri sürememişlerse.

3) Suçlamalarda bulunanlardan bir bölümünün,“ama başka bir aday ya da CHP’Lİ BİR ADAY nasıl olur da, oyların çoğunluğunu alabilir, oyumuz yeter mi?” sorusunu soranlara, CHP ailesinin içindeki iyi niyetli dostlar oldukları düşüncesiyle,
şunu söylemek zorundayım;

4) Bu seçim İki turlu değil miydi? Bunu unuttuk mu?
İki turlu seçim bir tek ve ilk kez Türkiye’de mi uygulanıyor?

Pekiyi iki turlu bir seçimde nasıl olurdu bu iş? Yapılabilecek olan, partilerin ayrı ayrı adaylarla 1. tura katılmaları olurdu. Ancak 1. turda belirlenen adayların 2. turda
öbür partilerin de destekleyebileceği adlar arasından seçilmesi sağlanırdı.

Ve söz gelişi; çağdaş, laik demokratik değerleri benimseyen, Atatürk milliyetçisi, cumhuriyet kazanımlarını kollayan ve cumhurbaşkanlığı yeminine sadık kalacak bir başka aday için ön mutabakat sağlanabilir, aynı şekilde MHP tarafından önerilecek adayın da ikinci tura kalması halinde CHP tarafından desteklenebilecek bir aday olması istenebilirdi.

Böylece KATILIM DAHA YÜKSEK OLMAZ MIYDI ? Hem ilk tura, hem de 2. tura CHP seçmenlerinin koşa koşa, Cumhuriyet mitinglerine gider gibi şevkle, heyecanla gitmeleri sağlanmaz mıydı?

Neden yapılmadı dersiniz? Acaba halka ve CHP seçmenine, seçenek sunmaktan korkuldu mu dersiniz? Ya da Türkiye’yi dışarıdan yönetmeye hevesli “birileri”, her daim ileri sürdükleri “iki buçuk partili sistem” doğrultusunda yalnızca 3 aday çıksın istemiş olabilirler mi?

Bu açık ve net gerçeği HALA anlamamış gibi davrananlara ve halen “ama partiyi bölmeyin” ya da “ama başka bir CHP’li ne denli oy alacak ki?” diye soranlara
Allah selamet versin demekten başka diyeceğim de yok.

5) Neden mi imza vermedim? ÇÜNKÜ karar “demokratik” kurallar çerçevesinde alınmadı.Katılımcılık sağlanmadı. “Şeffaflık” ilkesinden uzaklaşıldı.

6) Birilerine, Parti Meclisi üyelerine, milletvekillerine, İl Başkanlarına, STK’lara,
kanaat önderlerine, sanatçılara SORULUR GİBİ YAPILIP, hiç kimsenin önermediği bir adı açıklamak, O SORULUR GİBİ YAPILAN insanlara da büyük haksızlıktı.

Maalesef tarihimizin halk tarafından seçilecek ilk cumhurbaşkanı adayımızı, bizler, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri TELEVİZYONLARDAN ÖĞRENMEMELİYDİK.

Atatürk’ün kurduğu 90 yıllık CHP’mizin, Recep Tayyip Erdoğan‘ın partisinden
farklı olması gerekli değil miydi? Hatta zorunlu değil miydi?

7) Ayrıca ADAY DA SORUNLUYDU. Neden mi?

Türkiye Cumhuriyeti, özellikle bu bölgede o zamana dek olmayan, pırıl pırıl parlayan bir model yaratmıştır; “demokratik, laik, sosyal, bağımsız bir Cumhuriyet” modeli.

İşte önemli olan, CHP, MHP ve öbür partilerin, bu “demokratik, laik Cumhuriyet modelini” temel alan bir kişiyi ortak aday olarak göstermeleri idi.

Üstelik bu, öbür partiler için bir gereklilik olmayabilirdi, onların böyle bir yükümlülüğü olmayabilirdi. Ama bu modeli yaratan Atatürk’ün kurduğu parti olan Cumhuriyet Halk Partisi için, vazgeçilmesi olanaklı olmayan bir yükümlülüktü, bir zorunluluktu.

8) Oysa biz ne yaptık?

“Bizler, Cumhuriyete sahip çıkan birini seçtiremeyiz. Gelin başka bir siyasal islamcıyı aday gösterelim. Ondan da bir laik, bir Cumhuriyetçi yaratırız. Parti disiplini bahanesiyle de kabul ettiririz.” diye düşündük.

Yani teslim olduk. Yani açıkçası, GİRDİĞİMİZ KABIN ŞEKLİNİ ALACAĞIM DERKEN
o kaba hapsoluverdik. Oysa hapsolmamamız gerekiyordu.

9) Üstelik CHP, bağımsızlık ruhunun temsilcisidir. Laik ve demokratik cumhuriyetin kararlı savunucusudur.

  • Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde oluşturulan ve dünyada başka örneği olmayan çağdaş Türkiye modelinin güvencesidir.

Ve sosyal demokrat kimlikli bir parti olarak CHP;

– çoğulculuk ve katılımcılığı,
– özgürlük ve hukuk devleti kurallarına sahip çıkmayı,
– azınlık haklarına saygıyı,
– eşitliği, adaleti, dayanışmayı,
– emeğin üstünlüğünü ve bütünlüğünü sahiplenir.

Siyasal islamcıları ve siyasal islamı değil.

10) Oturun ve bir düşünün! CHP ve onun inandığı ve koruduğu değerler, ilkeler algısı, belki TOPLUMDA gerekli bir algı da olabilir. Olamaz mı?

O algının içine gönüllü olarak girebilecek çok sayıda insan da olabilir.

Ve o insanlar “Artık bize ihtiyacınız yok mu, BİZİ NEDEN BU ADAYA OY VERMEYE MECBUR BIRAKIYORSUNUZ?” DİYE SORABİLİRLER.

Eğer böyle sorarlarsa, onlara ne yanıt vereceğiz? Bizlere söylendiği gibi, “alışırsınız, alışınca seversiniz” mi diyeceğiz? Ya da “aday bir kez belirlenmiş artık, partiyi bölmeyin..” diye tehdit mi edeceğiz? Ya da en kurnazcasını yapıp, “yoksa siz ulusalcı mısınız, başka partiler tarafından yönlendiriliyor musunuz?” diye mi soracağız?

Unutmayalım ki; onları bir kez daha şaşırttık, kandırdık. Yaşamlarının ilk doğrudan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, onları 3 aday arasında tercih yapma zorunluluğu ile
karşı karşıya bıraktık. Siyasal islamı, muhafazakar elitizmi temsil eden iki adaydan birine ya da HDP’nin adayına oy verme zorunluluğu ile!

Onun dışındaki aday olasılığını ise, siyasal linç kampanyaları, “black jack’li ihraç tehditleri” ve bir de “karalama kampanyaları” ya da “partiyi bölmeyin” anlamsızlıkları ile ortadan kaldırarak.

11) SON OLARAK, Sayın Emine Ülker Tarhan’ı aday göstermemiz ise tamamı ile bireysel kararlarımızdı. Ve Anayasa’nın 101. maddesindeki “aday gösterme” yetkimizi, hakkımızı sonuna dek kullanmak hususundaki kararlılığımızın bir göstergesi idi.

Ayrıca toplumun seçeneksiz olmadığı vurgusunu yapmaktı. Katılımı güçlendirmekti.

Herkese bir “çare ” olabileceğini göstermekti. Ve herkes gördü.
Toplum yeniden umutlandı.

Ancak bu umut kimi kesimleri korkutmuş olmalı ki, kimi gazeteci ve siyasetçilerin katıldığı bir demokrasi tahammülsüzlüğünü de birlikte izledik.

12) – Son olarak şunu söyleyeyim. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu‘nu belirleyen
Sayın Genel Başkanımıza ve O’na imza veren arkadaşlarımıza da hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum.

Ama umarım bu BİREYSEL TERCİHLERİ ve “muhafazakar kitle ile tarihsel uzlaşma istekleri”, CHP tabanında KALICI HASARLARA yol açmaz. Ve ayrıca başka adaya tahammül edememek de, KATILIMIN DÜŞMESİNE ve rakibin ilk turda seçilmesine neden olmaz.