Etiket arşivi: Avrupa Sosyal Şartı md. 3

İşyeri Hekimlerinin Mesleksel Bağımsızlığına Yargıdan Oy Birliğiyle Destek


İşyeri Hekimlerinin
Mesleksel Bağımsızlığına
Yargıdan Oy Birliğiyle Destek

Istanbul_Tabip_Odasi_logosu
Meslektaşımız Dr. Ahmet Tellioğlu İstanbul’daki Organik Kimya AŞ’de işyeri hekimi olarak çalışmakta iken hakkında işvereni tarafından ‘doğruluk ve sadakate aykırı davranmak’tan soruşturma açılmış, sonra da ‘yeterliliği ve davranışından kaynaklanan sebeplerle işine son verilmişti.

Bunun üzerine meslektaşımız ve İstanbul Tabip Odamız ülkemizin iş/işçi sağlığı alanındaki gerçek fotoğrafını görünür kılan bir hukuk mücadelesi yürüttüler.

2012’nin Şubat ayında Organik Kimya’da göreve başlayan meslektaşımız her hekimin yapması gerektiği gibi öncelikle risk değerlendirmesi çalışmalarına başlamış ardından da bu kapsamda gerek çalışanların sağlık gözetiminden gerekse çalışanlara İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi tarafından düzenlenen ‘toksik kimyasallara maruziyet’ raporlarından derlediği verilerle şirket yöneticilerini toksik kimyasallarla ilgili alınması gereken öncelikli önlemler konusunda kezlerce uyarmıştı. Öneri ve uyarılarının şirket yöneticileri tarafından
dikkate alınmaması üzerine de bunları noter onaylı iş sağlığı ve güvenliği defterine yazmıştı.
Bunun üzerine Organik Kimya meslektaşımıza soruşturma açtı. Meslektaşımız da durumu
ilgili mevzuata uygun olarak İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü‘ne bildirdi. Meslektaşımız bu bildirimi yaptığı günün akşamında işten çıkarıldı.

Dr. Ahmet Tellioğlu Organik Kimya’daki 30’a yakın çalışan için İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi tarafından ‘toksik kimyasallara maruziyet’ raporları düzenlenmiş olduğunu,
kendisinin de bu raporları hasıraltı etmeyip bilakis meslek hastalığı yönünden üzerine gittiği için işten çıkarıldığını söyleyerek işe iade davası açtı.

İstanbul 16. İş Mahkemesi‘nde görülen davada Organik Kimya, Dr. Ahmet Tellioğlu’nun çalışanları Meslek Hastalıkları Hastanesi’ne yollayarak onları kışkırttığı yönünde
bir savunma yaptı.

Davada meslektaşımızı savunan İstanbul Tabip Odası avukatları ise bu davranışın açıkça hekimin meslekse bağımsızlığının ihlali anlamına geldiğini söyleyerek işe iadesini talep ettiler.

Mahkeme kararında “yapılan yargılama sonunda toplanan deliller ve bilirkişi raporu ile
tüm dosya kapsamından davacının … işyerindeki çalışmasını yasal düzenlemeler, kendisine verilen görev ve yetkiler dahilinde yürüttüğü, meslek hastalıkları hastanesine sevk ve onaylı görüşlerini (noter onaylı deftere) yazmak konularının olumsuz bir davranış olmadığı,
aksine öngörülen davranışın davacının görev ve yükümlülüğü olduğu” denilerek
Dr. Ahmet Tellioğlu’nu haklı bulmuş ve işe iadesine karar vermişti.

Bu karar, Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından oybirliğiyle onanmış bulunuyor.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası‘nın ardından işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının mesleksel bağımsızlığını sağlayacak yeterli düzenleme bulunmadığını dile getirmiş ve eklemiştik: ‘Uzman ve hekimin bağımsızlığının olmadığı koşullarda iş sağlığı güvenliği hizmetleri hakkıyla verilemez’.

Dr. Ahmet Tellioğlu ile ilgili olarak yürüyen ve Yargıtay tarafından son noktası konulan
bu davada işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının mesleksel bağımsızlığın işyerlerinde
nasıl bir tehdit altında olduğu, işverenlerin mesleksel bağımsızlığa zerre kadar saygı duymadığı gözler önüne serilmiştir.

Soruyoruz                    :

Hekimin iş güvencesinin işverenin iki dudağı arasında olduğu koşullarda hekim bu hastalıkları, bu ölümleri nasıl ortaya çıkaracak ? İşyerlerinde toksik kimyasallara maruz kalmış olan işçilerin sağlığı ve hukuku ne olacak?’

Çalışma Bakanı‘nın Tabip Odalarının ve Türk Tabipleri Birliği’nin işçi sağlığıyla ilgili yetkilerini ortadan kaldırmak ve işyeri hekimliği hizmetlerini taşeronlaştırmak dışında
atacağı bir adım var mıdır?

Bu olayda meslektaşımız Organik Kimya’yı

“Bağımsız çalışmamı engelliyorlar, yasal yetkim kapsamındaki uyarma görevimi işveren onayına bağlıymış gibi gösteriyorlar, çalışanlara Meslek Hastalıkları Hastanesi’ne başvurmamaları yönünde gözdağı veriyorlar..”

diyerek Çalışma Bakanlığına da şikayet etmiş idi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından meslektaşımıza bugüne kadar herhangi
bir yanıt bile verilmedi ki, Bakanlığın ‘mesleksel bağımsızlığı yok sayan’ bu tutumunu da önümüzdeki günlerde idari yargıya taşıyacağız.

Bu vesileyle tekrar belirtmek isteriz:

Ölümlü iş kazaları tam anlamıyla buz dağının görünen bölümüdür.
Dipte devasa bir meslek hastalıkları kütlesi vardır.

Dünya Çalışma Örgütü (AS: ILO), Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel örgütlerin kestirimlerine göre bir yerde iş kazasından ölen 11 kişi varsa, bu 11 kişiye karşılık en az 19-60 kişi de
meslek hastalığı/işle ilgili hastalıktan ölmektedir.

  • Her yıl 1500 dolayında çalışanın iş kazalarında öldüğü ülkemizde, işyeri hekimlerinin
    mesleksel bağımsızlığı ve buna bağlı olarak meslek hastalığı tanı süreçleri ivedilikle
    yeniden ele alınmalıdır.

    İSTANBUL TABİP ODASI

    http://www.istabip.org.tr/index.php/haberler/3693-yeri-hekimlerinin-mesleki-bamszlna-yargdan-oy-birliiyle-destek.html, 24.12.14

    ===================================================

    Dostlar,

    Meslektaşımız Dr. Ahmet TELLİOĞLU’nu ve O’na kapsamlı hukuksal destek veren
    İstanbul Tabip Odamızın değerli yöneticilerini – hukukçularını kutlarız..

    Organik Kimya adlı kuruluşun hukuk dışı ve emeğe saygısız davranışlarını ise
    üzüntüyle karşılıyoruz.. (Haydi “kınıyoruz” demeyelim..)

    ÇSGB’nın (Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı) vurdumduymazlığına ne demeli??

    İvedilikle soruna eğilmeleri gerekmez mi?

    Dilekçe hakkı Anayasal bir hak değil midir?

    VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı*

    MADDE 74.– Vatandaşlar (Ek ibare: 3/10/2001-4709/26 md.) ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.

    ÇSGB hem biçimsel olarak Anayasal görevini savsaklamaktadır hem de toksik kimyasallarla çalışmak zorunda bırakılan emekçilerin sağlık – güvenlik hakkını görmezden gelmektedir.
    3. olarak da işyeri hekimi Dr. Ahmet Tellioğlu’nun hukukunu çiğnemektedir. İlle biçimsel süre yetkisi 60 günü beklemek niyedir??

    Özellikle 2. maddedeki hak çiğneminin (ihlalinin) telafisi yoktur ve bu yüzden de gecikmesinde sağlık açısından sakınca vardır. Devlet, yeri geldiğinde, temel insan hak ve özgürlüklerini bile “gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda…” diye sınırları belirsiz klişe bir gerekçe ile
    mülki amir (kaymakam, vali), savcı.. eliyle kısıtlayabilmekte, “makul şüphe” dayatması ile de kişi dokunulmazlığı, özel yaşamı… tehdit altına sokulmaktadır. Son olarak TİB’e verilen
    yasal yetki ile sanal iletişimin yargı kararı olmadan “ivedi durumlarda” (!?) engellenebilmesi yetkisi Anayasa Mahkemesinde iptal edilince, AKP Hükümeti bu kez aynı yetkiyi,
    yargıyı gene devre dışı bırakarak bu kez Bakan ya da Başbakan’ın TİB’e emrine bağlayarak kullanma azmindedir.

    Örnekler artırılabilir.. Hukuk tanımaz bir AKP iktidarı ile karşı karşıyayız..

    CSGB neden ivedi olarak Dr. Tellioğlu’nu yanıtlamaz, olaya denetçi göndererek karışmaz ve sakıncalı durumu durdurmaz??

    ÇCGB kimden yanadır??

    Mutlak biçimde sermayenin yandaşı mıdır ya da hizmetindedir?
    Yasal görevi bu mudur?
    Bu bakanlığın sorumlu yetkililerinin yönetsel (idari) yargıda mutlaka yargılanması ve
    hak ettiği yaptırıma çarptırılması gereklidir.

    Anayasa’nın 2. maddesinde T.C. Devleti’nin bir “hukuk devleti” olduğu yazılıdır..
    Yılgınlığa düşmeden savaşımı sürdürmek gerekir.

    Bu vesile ile İşyeri Hekimleri ve İş Güvenliği Uzmanlarının görevlerini mesleksel bağımsızlık içinde yürütebilmeleri için gerekli iş güvencesinin sağlanmasını ÇSGB yaşama geçirmek zorundadır. Bu süreçte Türkiye işvereni ilkel ve hukuk dışı engelleyici tutumuna son vermelidir. Sorun salt iç hukuk sorunu da değildir. Ülkemizin taraf olduğu kimi uluslararası andlaşma
    ve sözleşmeler esasen böylesi bir hakkı tanımlamıştır. Başta Yürütme organı (Hükümet),
    ulusal ve uluslararası (ulusalüstü) hukuka uygun davranmalıdır (AY md. 90/son).
    Örneğin AVRUPA SOSYAL ŞARTI md. 3,

  • “Tüm çalışanların sağlıklı ve güvenli çalışma ortamı hakkı vardır.”
    içeriklidir ve Türkiye’yi bağlayıcıdır (AY md. 90/son).

    Artık Türk işvereninin de Küreselleşme çağında -çok gecikmiş de olsa- matüre olarak
    kendisini emeğe saygılı hukukla bağlı saymayı içine sindirmesini beklemek hakkımızdır. Küresel – yerel sermaye 21. yy’da artık ilkelliğini – vahşiliğini aşabilmeli, uygarlaşabilmelidir.

    Çağımız insan hakları çağıdır eğer sermayenin de haberi olduysa….

    Sevgi ve saygıyla.
    29.12.2014, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net

 

SGK 2012 YILI İSTATİSTİKLERİNİ AÇIKLADI

Dostlar,

SGK bu kez 2 yıl dolmadan, 7. ay sonlarında önceki yılın İSG (İş Sağlığı Güvenliği) verilerini açıkladı. Başlıca İş kazaları ve meslek hastalıkları ve bu
2 temel veriden türetilen kimi temel epidemiyolojik değişkenler..

Ancak bu veriler çok istikrarsız ve yıldan yıla değişimlerin bilimsel – epidemiyolojik bir açıklaması yok!

Kuralsız, anarşik, gelişigüzel, ratlantısal dalgalanmalar..

Epidemiyolojik açıdan geçerlik – güvenilirliği son derece sınırlı ne yaı ki!

Dolayısıyla bu ham verileri (raw data) bilgiye (information) dönüştürmek,
bilimsel yönetim planalmasında kanıt olarak kullanmak olanak dışı..

Kanıta dayalı olmayan bir yönetimden söz edilebilir mi??

Ülkemizin hal-i pür melali buibi akmaktadur..

Ama BİST (Borsa İstanbul!) vb. finansal veriler hemen her TV’nin ekranlarının altında adeta yoğun bakımdaki bir hastanın yaşamsal verileri gibi sürekli akmakta.
İş kazalarını, meslek hastalıklarını ve sonuçlarını ise 1-2 yıl sonra öğrenebiliyoruz. Emeğe, onun sağlık ve güvenliğine verdiğimiz değerle sermayeye tapıncımız çırılçıplak ortada..

Oysa;

  • Emeğe saygı insan olmanın baş koşulu,
  • Emek en yüce değer.

Ütelik bu “önermeler” felsefi olmanın da çok ötesinde.. Peeeek çok uluslararası hukuk belgesine geçmiş durumda.. Üstelik hukuksal olarak bağlayıcı
(Anayasa md.90/son)..

Bu sitede çook yazıldı bu kaynaklar.. Bir tanesini gene de söyleyelim :

* Avrupa Sosyal Şartı md 3 :
“Tüm çalışanların sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları hakkı vardır..”

Bizzat anyasa md 56  da öyle..

  • Her-ke-sin sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkı vardır…

Çözüm : Sermaye diktasına son vererek emeğe saygılı bir düzen kurmak!

Bu arada da hızla, parasal, yönetsel, bilimsel açıdan özerk bir

ULUSAL İŞ SAĞLIĞI – GÜVENLİĞİ KURUMU oluşturmaktır..

ABD’de (NIOSH) ve AB’de (OSHA), daha birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 30.7.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

SGK 2012 YILI İSTATİSTİKLERİNİ AÇIKLADI

Bedri TEKİN
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
POZİTİF İŞ GÜVENLİĞİ
http://www.isgdosya.com/sgk-2012-yili-istatistiklerini-acikladi/, 30.7.13

2012 YILINDA TOPLAM 74.871 SİGORTALI İŞ KAZASI GEÇİRDİ

2012 yılında toplam 74.871 işçi kaza geçirdi, iş kazası geçirenlerin 69.090’ı (%93) erkek, 5.781’i ( %7) kadın

İŞ KAZASI SAYISINDA BİR YIL ÖNCESİNE GÖRE % 8 ARTIŞ MEYDANA GELDİ

2011 yılında 69.277 iş kazası meydana gelmişti, dolayısı ile iş kazası sayısında bir yıl öncekine göre %8 oranında artış meydana geldi.

2012 YILINDA İŞ KAZALARINDA 744 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

SGK tarafından açıklanan istatistiklere göre, 2012 yılında meydana gelen
iş kazalarında 744 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin 735’i erkek, 9’u kadın

İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM SAYISINDA BİR YIL ÖNCESİNE GÖRE % 56 ORANINDA AZALMA OLDU

2011 yılında meydana gelen iş kazaları sonucu 1.700 kişi hayatını kaybetmişti, dolayısı ile iş kazası sonucu ölüm sayısında % 56 oranında azalış oldu.

SGK’nın açıkladığı rakamlar her yıl tartışmalı olmakla birlikte, 2012 yılı rakamlarının da çok tartışılacağı açık.

İŞ KAZASI SIKLIK HIZI DA, İŞ KAZASI AĞIRLIK HIZI DA AZALDI

Meydana gelen iş kazalarının hem ülke içinde, hem sektör içinde, hem de dünya ülkeleri ile karşılaştırılmasında iş kazası sıklık hızı ve iş kazası ağırlık hızı gibi kavramlar kullanılmaktadır.

İş kazası sıklık hızı hesaplanırken, 2 yöntem kullanıl    maktadır, birinci yöntemde, 1.000.000 çalışma saatinde meydana gelen iş kazası sayısı hesaplanmakta,
ikinci yöntemde her 100 kişiden kaza geçiren işçi sayısı hesaplanmaktadır.

2011 yılında her 1.000.000 çalışma saatinde meydana gelen iş kazası sayısı
(iş kazası sıklık hızı) 2.61, her 100 kişide iş kazası geçiren işçi sayısı (iş kazası sıklık hızı) 0,55 idi.

2012 yılında her 1.000.000 çalışma saatinde meydana gelen iş kazası sayısı
(iş kazası sıklık hızı) 2.43, her 100 kişide iş kazası geçiren işçi sayısı (iş kazası sıklık hızı) 0,55 olarak gerçekleşti.

SGK’nın AÇIKLADIĞI RAKAMLARA GÖRE İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM SAYISINDA 2011 YILINA GÖRE %56 AZALMA OLDU

İş kazası ağırlık hızının hesaplanmasında da 2 yöntem kullanılmaktadır, birinci yöntemde, 1.000.000 çalışma saatinde kaç iş gününün iş kazası nedeniyle kaybedildiği, ikinci yöntemde çalışılan her 100 saatte kaza nedeni ile kaç saat kaybedildiği hesaplanmaktadır.

2011 yılında iş kazası 1.000.000 çalışma saatinde kaybedilen iş günü sayısı (iş kazası ağırlık hızı) 721, her 100 saatte iş kazası nedeni ile kayıp edilen iş saati (iş kazası ağırlık hızı) 0,58 olarak gerçekleşmiş idi. 2012 yılında iş kazası 1.000.000 çalışma saatinde kaybedilen iş günü sayısı (iş kazası ağırlık hızı) 395, her 100 saatte iş kazası nedeni ile kayıp edilen iş saati (iş kazası ağırlık hızı) 0,32 olarak gerçekleşti.

İŞ KAZALARI SONUCU ÖLÜM 2008 YILINDAN DA AZ

2008 yılında meydana gelen iş kazalarında 865 kişi hayatını kaybetmişti, artış trendi 2011 yılına kadar sürmüş, 2011 yılında iş kazası sonucu 1.700 kişi hayatını kaybetmiş idi, 2011 yılında iş kazası sonucu hayatını kaybedenler, 2008 yılına göre % 87 oranında daha fazla idi.

MESLEK HASTALIKLARINDAN 1 KİŞİ YAŞAMII YİTİRDİ

SGK istatistiklerine göre 2012 yılında meslek hastalıkları sonucu 1 kişi hayatını kaybetti. 2011 yılında meslek hastalıkları sonucu 10 kişi hayatını kaybetmişti. Meslek hastalığı sonucu hayatını kaybeden işçinin “Taşıma için depolama ve destek faaliyetti işkolunda” çalışıyor olması da, diğer sektörler konusundaki kuşkuyu daha da artırır nitelikte.

2012 YILINDA İŞ KAZALARI SONUCU 2.036, MESLEK HASTALIKLARI SONUCU 173 KİŞİ OLMAK ÜZERE TOPLAM 2.209 KİŞİ SÜREKLİ İŞ GÖREMEZ HALE GELDİ

2012 yılında iş kazaları sonucu 2.036, meslek hastalıkları sonucu 173 kişi olmak üzere toplam 2.209 kişi sürekli iş göremez hale geldi. 2011 yılında iş kazaları sonucu 2.093, meslek hastalıkları sonucu 123 kişi olmak üzere toplam 2.216 kişi sürekli iş göremez hale gelmiş idi, dolayısı ile toplam iş göremezlik sayısın hemen hiç değişmez iken, meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlikte % 50’ye yakın bir artış meydana geldi.

2012 yılında meydana gelen iş kazaları sonucu sürekli iş göremez hale gelenlerin 2.140’ı erkek, 69‘u kadın.

İŞ KAZALARININ EN ÇOK KÖMÜR MADENCİLİĞİNDE MEYDANA GELMESİ GELENEĞİ BOZULDU

2012 YILINDA EN ÇOK İŞ KAZASI İNŞAAT SEKTÖRÜNDE MEYDANA GELDİ

2012 yılında meydana gelen iş kazlarından 9.209’’u (%12,3) inşaat sektöründe meydana gelirken, 8.828′si (%11.79) kömür madenciliğinde meydana geldi. 7.045’i metal ürünleri imalatında meydana geldi.

2011 yılında meydana gelen iş kazlarından 9.217′si (%13.30) kömür madenciliğinde, 7.749′u (%11.85) inşaat sektöründe,7.268′i metal ürünleri imalatında, 5.272′si ana metal sanayiinde meydana gelmiş idi.

EN ÇOK ÖLÜMLÜ İŞ KAZASI YİNE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE

ÖLÜMLÜ HER ÜÇ KAZASINDAN BİRİS İNŞAAT SEKTÖRÜNDE
MEYDANA GELDİ

En çok ölümlü iş kazasının inşaat sektöründe meydana gelmesi geleneği 2012 yılında da sürdü, İş kazaları sonucu hayatını kaybeden 744 kişiden 256’sı inşaat sektöründe çalışıyordu. Yani 2012 yılında da iş kazası sonucu meydana gelen her 3 ölümden birisi inşaat sektöründe meydana geldi. 2011 yılında inşaat sektöründe meydana gelen iş kazaları sonucu 570 kişinin hayatını kaybettiği göz önünde bulundurulursa, inşaat sektöründe de iş kazası sonucu ölümde 2011 yılına göre, % 56 oranında azalma olduğu görülmektedir.

SGK istatistiklerine göre, iş kazası sonucu hayatını kaybedenlerden 83’ünün çalıştığı işkolu bilinmez iken, ölümlü iş kazalarının 73’ü kara taşımacılığı ve boru taşımacılığında meydana geldi.

YARATICI SANAT FAALİYETLERİNDE 2011 YILINDA İŞ KAZASI SONUCU
118 KİŞİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ!

2012 YILINDA YARATICI SANAT FAALİYETLERİNDE İŞ KAZASI SONUCU ÖLEN YOK!

2011 yılı SGK istatistiklerini değerlendirirken; “SGK’nın 2011 yılı istatistiklerine göre, iş kazaları sonucu ölümün 118′i aralarında canlı tiyatro, opera, bale, müzikal, konser vb. yapımların sahneye konulması faaliyetleri, Orkestra ve bandoların faaliyetleri, Bağımsız müzisyen, ses sanatçısı, konuşmacı, sunucu vb.lerin faaliyetlerinin de yer aldığı, yaratıcı sanat faaliyetlerinde meydana gelmiş.

Hem SGK’nın hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Tehlike Sınıfları Tebliği’nde Az Tehlikeli İşyeri sınıflamasında yer alan bu sektörde, 118 kişinin iş kazası sonucu hayatını kaybettiğine dair istatistiksel veri ilginç olsa gerek.” demiştik, 2012 yılında söz konusu işkolunda ölümlü iş kazası meydana gelmemiş.

Ev içi çalışanların faaliyetlerinde yalnızca 2 iş kazasının meydana gelmiş olması,
kaza geçirenlerin ikisinin de, erkek olması, 2012 yılına ilişkin ilginç tespitlerden.

EN ÇOK İŞ KAZASI DA, ÖLÜMLÜ İŞ KAZASI DA İSTANBUL’DA
MEYDANA GELDİ

SGK istatistiklerine göre, 2012 yılındaki iş kazalarının 9.450’si İstanbul’da, 9.303’ü Bursa’da, , 7.596’sı İzmir’de, 7.227’si Manisa’da, 3.081’ Ankara’da, 2.628’i Denizli’de, 1.568’i Antalya’da, 1.068’i Adana’da, meydana gelmiştir.

İş kazası sonucu ölümlerin 147’si İstanbul’da ( 2011 yılında iş kazaları sonucu İstanbul’da 302 kişi hayatını kaybetmişti) , 52’si Ankara’da, (2011 yılında Ankara’da meydana gelen iş kazalarında 172 kişi hayatını kaybetmişti) 42’si İzmir’de (2011 yılında İzmir’de meydana gelen iş kazaları sonucu 127′ kişi hayatını kaybetmişti) , 30’u Bursa’da (2011 yılında iş kazası sonucu 50 kişi hayatını kaybetmişti)

ÇORUM, HAKKÂRİ, IĞDIR’DA 2012 YILINDA HİÇ İŞ KAZASI MEYDANA GELMEMİŞ

SGK istatistiklerine göre, 2012 yılında Çorum, Hakkâri, Iğdır’da hiç iş kazası meydana gelmemiş, 2011 yılında 205 iş kazasının meydana geldiği Çorum’da, 2012 yılında hiç iş kazasının meydana gelmemesi, bilim insanlarınca incelenmeye, sonuç çıkartılmaya değer bir çalışma olsa gerek.

İŞ KAZASI GEÇİRENLERİN % 44’ü 25-34 YAŞ ARALIĞINDA

2012 yılında iş kazası geçirenlerden 16.308’i 29-34 yaş aralığında, 16.038’i 30-34 yaş aralığında idi, dolayısı ile %44’ü 25-34 yaş aralığında idi.

İŞ KAZALARINA ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜ MAKİNELERİN SEBEP OLDUĞU KAZALAR

2012 yılında meydana gelen iş kazalarının 13.401’i “makinelerin sebep olduğu kazalar”, 11.088’i “düşen bir cismin çarpıp devirmesi”, 8.541’i “kişilerin yüksek bir yerden düşmesi”, 5.461’i “kişilerin hemzemin ortamda düşmesi” şeklinde gerçekleşti.

İŞ KAZALARINDA ZARAR EN ÇOK EL VE PARMAKLARDA
MEYDANA GELİYOR

2012 yılında meydana gelen iş kazalarının 16.547’si el yaralanması ile sonuçlanırken, 12.440’ı parmak yaralanması ile sonuçlandı.

MESLEK HASTALIKLARININ %62’si SİLİKOZ

2012 yılında 40.000 civarında meslek hastalığı tespit edilmesi gerekirken 395 meslek hastalığı tespit edilebildi. Tespit edilen meslek hastalıklarının 246’sı (%62.2) silikoz. 2012 yılında ülkemizde sadece 2 işitme kaybı yaşandı. Kimyasalların neden olduğu toplam meslek hastalığı sayısı 78, bunun da 26’sı kurşun tozlarının neden olduğu hastalıklar.

Meslek hastalılarının 221’i Zonguldak’ta meydana gelirken, 61’i Ankara’da, 21’i İstanbul’da, 20’si İzmir’de, 11’i Kocaeli’nde meydana gelmiş, Eskişehir, Adana, Antalya’da hiç meslek hastalığı meydana gelmemiş, Denizli’de ise 1 meslek hastalığı meydana gelmiş.

İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI NEDENİ İLE YAKLAŞIK
24 Milyon İŞGÜNÜ KAYBEDİLDİ

SGK’nın 2012 yılı istatistiklerine göre, ayakta tedavilerde 1.599.618, yatarak tedavi nedeni ile 50.632 iş günü olmak üzere, geçici iş göremezlik nedeni ile toplam 1.650.250 iş günü kaybedildi. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu 745 kişi hayatını kaybederken, 2.209 kişi sürekli iş göremez hale geldi. Her bir ölüm ve sürekli iş göremezlik için 7.500 iş günü kaybedildiği kabul edilirse, ölüm ve sürekli
iş göremezlik nedeni ile 22.1555.000 iş gününün, toplam olarak 23.805.250
iş gününün kaybedildiği görülmektedir.

Temel İş Sağlığı Hizmetlerinin 1. Basamak Sağlık Hizmetlerine İntegrasyonu, 19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi Sunumumuz

19._Uluslararasi_ISG_Kongresi_Sunumumuz_Ist._14.9.11