Etiket arşivi: Av. A. Erdem Akyüz Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı

ÖDÜLLÜ SORULAR

 

ÖDÜLLÜ SORULAR

erdem_akyuz

 

 

Av. A. Erdem Akyüz
erdemak@gmail.com  

 

Bugün sizlere düşündürücü ve eğlendirici bir test sunmak istiyoruz.
Sorular ve yanıtlar tanıdık. Değerlendirme ve ödülü altta bulacaksınız.

1.- Ülkemizde oluşan yeni suç türü bunlardan hangisidir ?

a) Yasa dışı elde edilen paraları, kundura kutularında saklamak,
b) Para sayma makinalarında sayarak sıfırlamak,
c) “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demek.

2.- Basın yayın kuruluşları yolsuzluk olayları karşısında ne yapar ?

a) Karşı çıkar
b) Olayı duyurur
c) Penguen belgeseli yayınlar

3.- Vatandaş olarak yaşadığımız tutukluluğun süresi ne kadardır ?

a) Beş yıl,
b) On yıl,
c) Ömür boyu.

4.- Önce çocuğunu üniversiteye yollamak için ekmeğinden ve boğazından keserek sayısız fedakarlık yapan, sonra üniversite öğrencilerini dövenler kimlerdir ?

a) Fakülte Dekanı
b) Üniversite Rektörü
c) Polis

5.- Ne çalınır ?

a) Teneke
b) Trompet
c) Para

6.- Yolsuzluk yapanın yanına (…) ne kalır ?

a) Zarar
b) Ziyan
c) Kar

7.- Yedi ayda yazılamayan mahkeme kararı on beş günde nasıl yazılır ?

a) Yazı tura atarak
b) Fal açarak
c) Kopyala yapıştır yöntemi ile

8.- Seçimlerde hile olur mu ?

a) Olmaz mı ?
b) Olmaz olur mu ?
c) Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.

9.- Ülkemizde bunlardan hangisi kapatılır ?

a) Meyhane
b) K..hane
c) Dershane

10.- Bursaspor kulubünün cezalı olduğu için yalnızca kadınların ve çocukların katılabildiği maçında, kadınlar ve çocuklar hangi sloganı atarak kulübün tekrar
ceza almasına neden olmuşlardır ?

a)     İ… hakem
b)    Hakem dışarı
c)     Hırsız var

11.- Ülkelerinde karışıklık çıkan devletler en çok neden yakınmaktadırlar ?

a) Ülkelerinin karışmasından
b) İtibarlarının zedelenmesinden
c) Türkiye’ye benzetilmekten

12.- Bilinen bir partinin “demokratik özerklik ilanı” açıklaması ne anlama geliyor ?

a) Birleştirici
b) Bölücü
c) Suç işlemek

13.- Özel yetkili mahkemeler neden kaldırıldı?

a) Demokrasiye aykırı olduğu için
b) Özgürlüklere aykırı olduğu için
c) İşlevini gördüğü için

14.- Özel yetkili mahkemelerin, tahliye isteklerinin reddedilmesi ve
tutukluluğun devamı yolundaki kararlarının gerekçesi ne olmuştur ?

a) Sanıkların kamuoyunu etkileyecek olmaları
b) Propaganda yaparak medyayı uyarmaları
c) Açıklamaları ile davayı itibarsızlaştırmaları

15.- Tutukluluk süresi neden beş yıla indirildi ?

a) Demokratik nedenlerle
b) On yıl uzun olduğu için
c) Yeni suçlara tehlike arzettiği için

16.- Halka açıklanan tape ve CD’ler hakkında ne düşünüyorsunuz ?

a) Yayanlar suçlu
b) Okuyanlar suçlu
c) Asıl suçu işleyen suçsuz

17.- Türk insanı çok beceriklidir. En olmadık şeylerden neler yapar ?

a) Patlıcandan reçel
b) Kabaktan tatlı
c) Hıyardan ..ne yapar.

*****
Eğer soruların yanıtlarından “a” şıkkını seçti iseniz, işiniz iş.
Suya sabuna karışmadan, Türkiye’de çok rahat yaşabilirsiniz.

Eğer çoğunluk olarak “b” şıkkını seçti iseniz işi idare ediyorsunuz demektir.

Yok eğer “c” şıklarını seçti iseniz “Mustafa Kemal’in askerleri” ndensiniz.
İşiniz zor ama onurlu.

Böyle bir bilmecenin ödülünü sizlerden bekliyoruz.
Lütfen ödül olarak, birkaç soru da siz yollayınız, biz yayınlayalım.

 

BAYRAK KRİZİ GELECEK DEPREMİN HABERCİSİDİR


HUKUKUN EGEMENLİĞİ DERNEĞİ
Society of Law Sovereign-
Societe du Droit Souverain-
Verein Des Souveraenen Rechts

erdem_akyuz

Dernek Başkanı Av. Erdem AKYÜZ

BAYRAK KRİZİ GELECEK DEPREMİN HABERCİSİDİR

BAYRAK İNDİRME OLAYI BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜDÜR

Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığı’nda gönderinden indirilen bayrak olayının
büyük yankı bulması üzerine bir açıklama yapan
Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Av. A. Erdem Akyüz;

  • “Bayrak krizi gelecek depremin habercisidir, bu olay buzdağının
    görünen yüzüdür, altında daha büyük ve köklü nedenler yatmaktadır.”
    dedi.

Av. Akyüz,

  • “Güneydoğu’nun büyük illeri arasında karayolları günlerden beri kapalıdır.
    Teröristler, bölücüler yolları kapatıyor, araçların kontak anahtarlarını alıyor,
    kimlik denetimi yapıyorlar. Askeri kışlalara, polis karakollarına saldırıyor, baraj, havaalanı, karakol inşaatlarını durduruyorlar. Büyük kentlerde belediye otobüslerinin yolu kesilip ateşe veriliyor.

    Ülke; kan, barut, ateş, yolsuzluk içinde.

    Bütün bu olaylara gözünü kapatıp, bayrak indirme olayının
    bir kriz gibi yansıtılması yanıltıcıdır.

    Buzdağının altında yatan asıl nedenlere inilmesi ve
    bunların kökten çözülmesi zorunludur.” ş
    eklinde açıklamalar yaptı.

Av. Akyüz,

  • “Bayrak indirme olayı, ülkeyi sarsacak daha büyük depremlerin habercisidir.
    Bu olayın kökeninde; yıllar öncesinde ‘Yakında iyi şeyler olacak’ diye başlatılan süreç ve onu değişik adlarla izleyen ‘Uyum süreci’ ve ‘Açılım Süreci’ yatmaktadır.

    Bayrak indirme olayı bir başlangıç değil, izlenen sürecin sonucudur.

    Terör olaylarının ve bunu kınayan görüşlerin ‘Açılım Sürecini baltalayan görüşler’ olarak nitelenmesi tümüyle hatalıdır.”
    dedi.

Olayın sorumlusunun yanlış yerde arandığına dikkat çeken Akyüz,

  • “Bayrağı indirene engel olmayan ve ‘o kişiyi indirmeyen’ askeri kişiler aldıkları emri yerine getirmektedirler. Yani tümden savunmaya çekilmişlerdir. Zaten daha önceki olaylarda teröristleri ‘indirenlerin’ silahlarına el konulmuş ve bir bölümü gözaltına alınmışlardır. Yetkililerce atılan hamasi nutuklar bu sorunu çözmeye yeterli değildir. Köklü ve etkili önlemler alınmalıdır.” dedi.

İBRET ALIN : Üç ihanet öyküsü

Dostlar,

Arşivimizden önemli bir belgeyi, elbette günceli dikkate alarak sizlere sunak istiyoruz.
Yazıyı derleyen Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Av. A. Erdem Akyüz’e teşekkür borçluyuz. “Sait Molla” 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra, Protestan misyoneri papaz Frew ile birlikte İngiliz Muhibleri -Sevenleri- Cemiyetini” kurmuştu. Bu Derneğin haklka bildirisini aşağıda sunduk.

Sayın Akyüz’ün yazmadığı çok önemli bir hususu da biz ekleyelim :

Osmanlı’nın 36. ve son Padilah’ı VI. Mehmet Vahdettin de bu lanetli derneğin üyesi idi. Yani O da, “İngiliz sever, İngiliz aşığı” idi.. “Sürüm” dediği kendi “tebası” na,
geçelim Türk milletini, Osmanlı ahalisine bile sevgisi yoktu..

Gazi Mustafa Kemal Paşa boşuna mı SÖYLEV‘inde son padişah için
hain, soysuz ve alçak” sıfatlarını kullandı ??

Bu sitede daha önce Kitap Özetleri bölümünde yayımlanan aşağıdaki belgeye de bakılmasını öneririz. Okumak için erişkeyi (linki) tıklayabilirsiniz.

“Gizli İngiliz Belgelerinde Türkiye (Erol Ulubelen, kitap özeti) / Turkey in British Secret Files (book summary by Erol Ulubelen)” 

http://ahmetsaltik.net/gizli-ingiliz-belglerinde-turkiye-erol-ulubelen-kitap-ozeti-turkey-in-british-secret-files-book-summary/

Sevgi ve saygı ile.
15.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

============================================

İBRET ALIN

Av. A. Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı
erdemak@gmail.com, 16.07.07

Türklerin en az bildiği şey, kendi tarihleridir. Yani Türk’lerin tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti tarihidir. Yaşanan onca zorluklar, Türklere uygulanan sömürü ve soykırımlar, yeryüzünün en büyük katliamları, en acımasız vahşetleri, en büyük ihanetleri sanki hiç yaşanmamış gibidir. Aynı ihanetin bugünkü aktörleri de geçmişte neler olduğunu bilmelidirler ki, gelecekte başlarına nelerin geleceği bilsinler. Hem ibret alsınlar, hem de ayaklarını denk alsınlar.

Bugün üç ihanet öyküsünü okuyacaksınız.

Kurtuluş Şavaşı sırasında bir “Ali Kemal” hikayesidir gider. Halk arasında “Artin Kemal” adıyla tanınan Ali Kemal, milli mücadele aleyhine ve işgal güçlerini destekleyen yazılarıyla tanınmış, ihanetin sembolü haline gelmiş bir gazetecidir. “Peyam-ı Sabah” adıyla çıkardığı gazetesinde, 25 Nisan 1920 tarihinde Atatürk için “İdam, idam, idam. Mustafa Kemal cezasını bulacak”, Kurtuluş Savaşı’nı yapan Türk Milleti için
Bu mahluklar kadar başları ezilecek yılanlar tasavvur edilemez.
Düşmanlar onlardan bin kerre iyidir
..” diye yazmıştır.

Yakalandıktan sonra sorgusunda “Ben Türk Milletinde bu kadar büyük yaşama gayreti ve mücadele ruhu olduğunu bilmiyordum. Bu bilgisizliğimden dolayı da mazur görülmeliyim, çünkü hayatımın büyük bölümü yurt dışında geçmiştir.” demiştir.
Sorgudan çıkarılırken kendisini tanıyan halk tarafından bir anda linç edilmiş,
yanında bulunan ve onu korumak isteyen görevliler dahi yaralanmıştır. Ali Kemal’in İzmit’te linç edilmesinden sonra, İstanbul’da ne kadar işbirlikçi Mütareke basın mensubu varsa Amerikan elçiliklerine ve limanda bekleyen İngiliz gemilerine sığınmışlardır. Ne gariptir ki; oğlu Sn. Zeki Kuneralp, Madrid Büyükelçiği görevinde iken, karısı da Ermeniler tarafından öldürülmüştür.

Ama şimdi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti sayfalarında, önceleri “Basın Şehidi” şimdilerde ise “Öldürülen Gazeteciler Başlığı” altında, Ali Kemal’in adı, Hırant Dink ile birlikte, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın isimleri ile yanyana geçmektedir.

     Gelelim “ibretlik” ikinci olayımıza             :

Dinsel bir sıfat taşıyan “Sait Molla” 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra, Protestan misyoneri papaz Frew ile birlikte “İngiliz Muhibleri -Sevenleri- Cemiyetini” kurmuştur. İngiliz Muhibleri Derneği’nin, İstanbul’un işgalinden sonraki ilk bildirisi, 21 Mart 1920’de Alemdar Gazetesinde “İngiliz dostlarımız biraz
geç kaldılar, daha önce gelmeliydiler
.” olmuştur.

Sait Molla, 4.11.1919’da papaz Frew’e yazdığı mektubunda; “Aziz üstadım Frew,
Kürt Teali Cemiyeti’ndeki yakın dostlarımızla görüştüm. Kürt aşiretlerinin yaşadığı bölgede büyük bir ödeneğe ihtiyaç vardır. Aksi halde ayaklanmayı teşvik edemeyiz” diye yazmıştır. Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanistan’a kaçan Molla Sait, hizmet ettiği yunanlılar tarafından hapise atılmış, ihanet ve sefalet içinde ömrünü tamamlamıştır.

Manisa Mutasarrıf’ı (Valisi) Hüsnüyadis’in hikayesi               :

Hüsnü Bey ve sülalesi, Türk oldukları için Girit’ten kovulmuşlar, Manisa’ya yerleşmişler, Hüsnü Bey vali seçildiği Manisa’da üç yıl boyunca, yunan işgal güçleriyle sarmaş-dolaş yaşayarak işbirlikçi olmuştur. Fahrettin Altay Paşa’nın süvarileri Manisa’ya yaklaşırken, Yunan askerleri bir günde Manisa’da 3500 kişiyi diri diri yakmış, 1500 kişiyi kurşunlayarak 5000 kişiyi öldürmüştür. Bu sırada Hüsnüyadis, Yunan işgal güçleri komutanı General Bagorçiye, Manisa’yı terketmemeleri için yalvarıyordu!

Daha sonra kaçtığı Yunanistan’da bir kilisenin terkedilmiş bir köşesine atılan mezarının başına “haçı kırık” bir mezartaşı dikilerek üzerine “Palio Turko- Serseri Türk” yazılarak tarihin çöplüğüne atılmıştır.

Bu hainlerin ruhlarını, ihanet beslemektedir. Ekmeğini yedikleri ülkeye de, adına ihanet ettikleri ülkeye de yaranamamış, kaçınılmaz ve ortak sonlarından kurtulamamışlardır. Bunların “şimdiki numuneleri” de aynı sondan kurtulamayacaklardır.

Ey ! Artin Kemal’ler, Sait Molla’lar, Hüsnüyadis’ler… ibret alın
ve ayağınızı denk alın

Not: Yazıda geçen bilgilerin çoğu, A. Nedim Çakmak’ın “İşgal Günlerindeki İşbirlikçiler” kitabından alınmıştır.