Etiket arşivi: ateist

Halil Çivi şiiri : KARIŞMAYIN..

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

…K A R I Ş M A Y I N !

İnsanım, insan hakkım var,
İnancıma karışmayın.
Laikleşmiş hukukum var,
İnancıma karışmayın.
Xxx
İstersem zikir yaparım,
İstersem dinden koparım,
İstersem taşa taparım,
İnancıma karışmayın.
Xxx
İster ateist olurum
İstersem deist olurum,
İstersem dindar kalırım,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Muhammedî, Museviyim,
Katoliğim, İseviyim,
Zerdüşt ya da Ermeniyim,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Aleviyim, Bektaşiyim,
Bahaiyim, Mevleviyim,
Nakşi ya da Melamiyim,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Din, mezhep farkı gözetmem,
Irkçılık yoluna sapmam,
Ahlak çemberinden çıkmam,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Yetmiş iki millet birdir,
Birliğin meyvesi gürdür,
Laiklikten sapan kördür,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Mevlana’nın haldaşıyım,
Hacı Bektaş yoldaşıyım,
Yunus Emre sırdaşıyım,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Cemevi inanç evimdir,
Sah-ı Merdan serverimdir,
Şah Hüseyin kederimdir,
İnancıma karışmayın.
Xxx
İslamı iyi bilirim,
Hakkı özümde bulurum,
Vatanım için ölürüm,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Aklın duru gözündeyim,
Atatürk’ün izindeyim,
Sonsuza dek sözümdeyim,
İnancıma karışmayın.
Xxx
Halil Çivi der insanım,
İnsanlıktır benim dinim,
Hiç kimseye yoktur kinim,
İnancıma karışmayın.
Xxx

20 Ekim 2022, Seferihisar – İzmir

CEMEVLERİNE YAPILAN HUKUK VE AHLAK DIŞI SALDIRILAR

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

30 Temmuz 2022 günü, Ankara’da hem de ibadet yapılırken, Alevilerin ibadet yeri olan Cemevine bozgunculuk ve fitne kokan bir saldırı oldu.

Anayasal olarak din ve vicdan özgürlüğünü temel almış Türkiye Cumhuriyeti gibi demokratik ve laik bir devlette; Alevi, Bektaşi, Caferi, Mevlevi, Sünni, Şii… ya da Musevi, İsevi, Bahai… deist, agnostisist, ateist.. her türlü inanç kümelerinin can, mal, inanç ve ibadethane (tapınç yeri) yaşamları ve özgürlükleri devlet güvencesi altındadır. Devlet, tüm inanç kümelerine her konuda eşit uzaklıkta durmak, etkin (aktif) bir yansızlık (tarafsızlık) politikası gütmek zorundadır.

Her T.C. yurttaşının etnik kökenleri, dinleri, mezhepleri, inançları ve kanaatleri ne olursa olsun herkesin her türlü can, mal, inanç ve kültür varlıkları devletin koruması altındadır. Ayrıca devlet, koşulsuz ve ayrıksız (istisnasız) olarak, anayasa gereği herkese eşit / hakkaniyetli davranmak, tüm farklı inanç kümelerinin can, mal, din ve vicdan özgürlüklerini korumak zorundadır.

Kısa dönemde, en üst makamlardaki kamu görevlilerine düşen görev de, ulusal birlik ve bütünlüğün koruyabilmek açısından, bu vb. fitneci, bozguncu eylem ve söylemleri yüksek sesle ve içtenlikle kınamaktır. Eylemcileri de en kısa zamanda yakalayıp adalete teslim etmektir.

Uzun dönemde ise, yürürlükteki anayasal düzenin kaçınılmaz gereği olarak eğitimde, diyanette, kültürde, sanatta, edebiyatta, gündelik söylemlerde ve özelikle de siyasette her türlü ötekileştirici, ayrıştırıcı ve bölücü yazılı, görüntülü ve sözlü davranışlardan uzak durmak; bu tür yanlış davranışlari bireylerin belleğinden, toplumun ve devletin ortak (kolektif) bilincinden silmek olmalıdır.

Hüner ve gerçek çözümler yüksek sesli ve hamasi söylemlerde değil, anayasanın ve adaletin gereği olarak yapılması gereken siyasal, hukuksal, adli, ekonomik, yönetsel (idari), ekinsel (kültürel), eğitsel… ve etkin eylemler ve uygulamardadır.

Bu nedenle Ankara’da 3 Cemevine yapılan fitneci ve bozguncu saldırıları ŞİDDETLE KINIYORUM!

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 11 Mayıs 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

SES

Göçmenlerin ülkemizde çoğunluk sağlama tehlikesine değinen  ‘Sessiz İstila‘ videosunu yayımlayan spiker Hande Karacasu gözaltına alınıp bırakıldı.

İstilaya sesli destek…

KARANLIK

Aydınlık’ın haberi aynen şöyle:

Ümit Özdağ‘ın, ‘Yapım masraflarını ben karşıladım. Senaryoyu ben onayladım.’ dediği ‘Sessiz İstila‘ kısa filmine ilişkin bu etiketle paylaşım yapan hesapların %41.54’ünün bilgisayar tarafından yönetilen bot (sahte) hesaplar olduğu ve paylaşımların FETÖ’cüler ile PKK’lılar tarafından yapıldığı belirlendi”.

  1. Aydınlık, AKP iktidarının yanlışlarına karşı yapılan her eleştiriyi savunma görevi mi aldı?
  2. Ülkenin istilaya uğraması FETÖ’cülerle, PKK’lıları mı üzer?..

ANTİ

Soylu, katıldığı bir televizyon programında Ümit Özdağ hakkında “Sorosun çocuğu”, “hayvandan aşağı biri” ifadelerini kullandı.

Aydınlık, Özdağ’ın tepkisini Soylu’nun ABD ile mücadelesine karşı kampanyaya destek olarak niteledi.

Antiemparyalist olmak antiterbiyeli-antiseviyeli olmayı mı gerektiriyor?..

KORKMA

Aydınlık yazıyor:

”Suriye arka arkaya af çıkardı. Ülkede hayat normale dönüyor. Ancak Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde ticaret tekeli kuranlar, Ankara’nın Şam’la temasına engel oluyor. Sınırdaki iş insanları ve esnaf durumdan rahatsız. Sahadaki güvenlik güçlerinin de gidişattan endişe duyduğu bildirildi”

Beyler biraz cesaret, biraz dürüstlük, görüşme yapmayanın adını yazıverin…

KARDEŞ

Devlet Bahçeli, MHP genel merkezinde, suç örgütü liderliği, yağma ve tehdit gibi birçok suçtan hüküm giymiş Kürşat Yılmaz’ı kabul etti.

Dava kardeşliği?..

TIRIS

Nagehan Alçı, Ertuğrul Özkök gibi her devrin adamlarını-dönekleri, Balyoz-Ergenekon destekçilerini uçağına alması ile ilgili eleştirilere İmamoğlu, “Vız gelir tırıs gider” dedi. Tepkiler üzerine özür diledi.

Güç şaşkını olanlar tırıs tırıs gider…

REKOR

Enflasyon pik (tepe) üstüne pik (tepe) yapıyor. Nisan’da yeni rekoru kırdı. (TÜİK’e göre %70, ENAG’a göre %150)

TEK adamlı AKP iktidarı şahlanışa devam ediyor…

ORTAK

Bakan Nebati, ”Enflasyon hepimizin ortak meselesi”

“Bana bakmayın” diyor…

GÖÇMEN

Yeni Akit Gazetesi, “Kapımız İdlibli’ye de açık Selanikli’ye de” manşeti atarak Selanik göçmeni Türklerle Suriyelileri bir tuttuğunu gösterdi.

Milliyet kavramına yabancılıktan olsa gerek…

ENSAR

Göçmenlerin geri gönderileceği ifadelerine karşılık RTE,

  • “Bunları yapmaya hiçbirinizin gücü yetmez. Zira biz Ensar kökeniyle yetişmişiz.  Suriyeli kardeşimize sahip çıktık, sahip çıkacağız Bay Kemal.”
  1. Birkaç gün önce kendisi de göçmenlerin uygun şekilde gönderileceğini söylememiş miydi?
  2. Türk milleti Ensar kökenli değildir. Türk milletini yönetip milleti kabul etmemek nasıl bir çelişkidir?
  3. Muhalefete çatmanın dışında bir konuda tutarlı politika izleyebilecek mi?..

HAYRET!

Yeniçağ Gazetesi’nin haberi:

”Bursa’da askerlik yaşına gelen gayrimüslim vatandaş Yakup Bilensir, bağlı olduğu mezhepte silah tutmanın günah olduğunu iddia etti ve askere gitmek istemedi. Yerel mahkeme, dava açılan genç adamın beraatına hükmetti. Üst mahkeme de “Türkiye Cumhuriyeti İslam devleti olsa da diğer dinlere karşı hoşgörülüdür” diyerek kararı onayladı.”

Bravo hakim bey! 70 yaşımı aştım devletimin ne olduğunu öğrenememişim, sayenizde öğrendim. Umarım HSK da sizin değerinizi takdir eder.

Hayırlı mahkemeleeer…

ÜNLÜLERDEN ÜNLÜ SÖZLER

Dinlerin kitaplarını okuyup
anlayana ”ateist”,
okuyup anlamayana “dindar”,
hem okumayıp hem de anlamayana “yobaz” denir…

 

 

Ezan milli değildir

Örsan K. Öymen

10 Ağustos 2020, Cumhuriyet

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Ezanın milli bir unsur olduğu iddiası, muhafazakâr siyasetin yıllardır yaptığı bir propagandadır. Oysa ezan milli, yani ulusal bir şey değildir. Çünkü milli, yani ulusal unsurlar, tüm milleti, tüm ulusu kapsayan şeyler olabilir. Belli bir sınıfın, zümrenin, dinin, mezhebin, etnik kimliğin kültürel özellikleri, milli unsurlar olamaz. Milli olmayan şeylerin milli ilan edilmesi, onların milletin tümüne zorla dayatılması anlamına gelir. Bunun adı faşizmdir.

Ezan, namaza çağrıdır. Namaz da İslam dininin Sünni mezhebindeki bir gelenektir. Bu dinden ve mezhepten olan vatandaşlar, arzu ederlerse, camide namaz kılarlar.

Türkiye’de İslam dininin Sünni mezhebinden olan, ancak camiyi, namazı ve ezanı Müslümanlığın öncelikli unsuru olarak görmeyen, İslamı, Allah’ın varlığının ve Muhammed’in onun elçisi olduğunun kabul edilmesiyle ve Kuran’daki ahlak anlayışıyla ilişkilendiren, onlarca milyon vatandaş bulunmaktadır. Türkiye’deki 80 bini aşkın caminin doluluk oranlarının düşük olmasının nedenlerinden biri de budur.

İslam dininin Alevi mezhebinden olanların ibadet alanı ise cemevleridir, cami değildir. Aleviler namaz kılmazlar, geleneklerinde ezan yoktur. Türkiye’de on milyonu aşkın Alevi vatandaş yaşamaktadır.

Bunun dışında, Türkiye’de dindar olmayan, kendisini ateist, agnostik ve deist olarak tanımlayan beş milyonu aşkın vatandaş bulunmaktadır. Türkiye’de ayrıca on binlerce Hıristiyan ve Musevi vatandaş vardır.
***
Ay yıldızlı bayrak milli bir simgedir. Çünkü dini, mezhebi, etnik kökeni, geleneği, dünya görüşü ne olursa olsun, Türk bayrağı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin bayrağıdır. Bayrak ile ezanı aynı kefeye koymak, millilik kavramını çarpıtmaktır.

Millilik ilkesinin temelinde vatandaşlık kavramı bulunur. Vatandaşlıktan bağımsız olarak millilik bir anlam taşımaz. Bir vatanın paydaşı olan her birey bir vatandaştır. Söz konusu vatanın omurgası da anayasadır. Cami, namaz, ezan, cemevi, kilise, sinagog değildir; din, mezhep, etnik kimlik değildir. Milli olmayı belli bir dine, mezhebe, etnik kimliğe indirgemek bölücülüktür, başkalarını dışlamaktır, başkalarına kendi kültürünü dayatmaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün millilik anlayışının temelinde de vatandaşlık bulunmaktadır.

– Milletin yerine ümmetin,
– laikliğin yerine teokrasinin,
– cumhuriyetin yerine monarşinin konmasıyla,

milli bir bilinç geliştirmek olanaklı değildir. Bunun aksini savunan herkes, farkında olarak veya olmayarak, Türkiye’nin bölünüp parçalanmasını isteyen emperyalizmin işbirlikçilerine dönüşür.
***
Ezan milli bir simge olmadığı gibi, ezanın günümüzdeki biçimi dini bir unsur da değildir. İslam dininin temelini oluşturan Kuran’da namaza çağrıyla ilgili ifadeler vardır, ancak namaza çağrının somut olarak nasıl yapılacağına dair tek bir ayet yoktur. Müzikal bir makam eşliğinde Allah’ın yüce olduğu ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğu ifade edilerek namaza çağrının yapılması, Kuran’dan bağımsız oluşan bir gelenektir.

Megafondan veya hoparlörden ezan sesinin verilmesi ise zaten bu geleneğin oluştuğu yüzyıllarda uygulanan bir şey değildi. Çünkü o yüzyıllarda elektrik, megafon, hoparlör henüz icat edilmemişti. Elektrik pili 19. yüzyılda, megafon ve hoparlör 20. yüzyılda icat edilmiştir. Kuran ise 7. yüzyıla ait bir metindir. Kısacası, megafondan veya hoparlörden ezan sesini yüksek sesle herkese duyurmak yaklaşık 100 yıllık bir alışkanlıktır. Bunun İslam dini ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

Çıplak ve doğal sesle ezan okumak, yani namaza çağrıda bulunmak, bu geleneğin ortaya çıktığı yüzyılda anlaşılır bir durumdu. Aynı şey kilise çanları için de geçerlidir. Çünkü o dönemde mekanik saat henüz icat edilmemişti ve insanları ibadet için aynı anda bir araya toplamak için bu gerekliydi. Mekanik saat 14. yüzyılda icat edilmiştir.

İşin özeti; bayrak inerse vatan kalmaz, ama ezanın susması, vatanı da dini de ortadan kaldırmaz.
========================================
Dostlar, 

Biz de kezlerce yazdık, ricacı olduk..

Minarelerin 4 bir yanına konan güçlü hoparlörlerle 100-120 dBA’yı aşan ses şiddetiyle ezan okumanın dinle bağdaşır yanı da, Kur’anda kaynağı da yoktur..
Bu bir tahakküm ve güç gösterisidir Sünni İslamın..
Yaşlılara, hastalara, çocuk – bebeklere, uyku bozukluğu olanlara hatta hayvanlara eziyettir.
İslamiyet inat ve dayatma dini de değildir; hüküm zamanla değişir.
İyi ahlak ve insanları hoş tutma, gönül kırmama önde gelir.
Bu çağrıyı duymak isteyenler cep telefonlarına yükleyebilir ve başkalarının haklarına da saygı duyarak, onları rahatsız etmeden, dayatma yapmadan inançlarının gereklerini yerine getirebilirler..

  • Çoğunluk, başkalarına zulüm yapma hakkı vermez; Sünni İslama da..
  • Uygarlığın gerekleriyle çatışarak İslamiyeti geleceğe taşıma olanağı da yoktur.

Veriler ortadadır, insanlar ve özellikle gençler İslamdan hızla soğumakta ve kopmaktadır. İHL’ler bu yıl çok az tercih almıştır ve türlü zorlamalarla da sonuç alınamamıştır, alınamaz. İslam / Kuran, yoğunlukla akla gönderme yapar ve aklı kullanmayı öğütler.

Erdoğan ve Diyanet‘in giderek büyüyen ve artık katlanılmaz kerteye varan bu soruna, kul hakkı yemekten özellikle kaçınarak, insan haklarına saygılı makul bir çözüm üretmesini istemek en doğal hakkımızdır. En pratik yol, ses şiddetini 55 dBA ile sınırlamaktır. Bu bağlamda Yönetmelikler de vardır..

Sevgi ve saygı ile. 12 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Konuk Yazar Prof. Dr. Ali Ercan : İNANÇ KONUSUNDA UYGAR BİR TARTIŞMANIN ASGARİ TEMELİ / A minimal basis for a religious debate

inanc_kumeleri_inanc_KONUSUNDA_UYGAR_tartisma_kosullari