Etiket arşivi: ATATÜRK’te birleşerek..

UFUK SÖYLEMEZ : Açılımınız batsın inşallah!

Açılımınız batsın inşallah!

ufuksoylemez

UFUK SÖYLEMEZ

– Vatan görevini yapan asker-polis ve korucularımıza en kalleş,
en kahpe pusuları kurarak, onları arkadan vuran,
– mayın döşeyen,
– bayrak yırtan,
– okul yakan,

vahşi bölücü-terör örgütüyle yürütülen “sözde” müzakare ve “açılım” adı verilen bölünme ve çözülme süreci ülkeyi felakete sürüklüyor.

Dünyanın hiçbir ülkesinde, elinde silah olan katillerle, hiçbir ciddi devlet pazarlık yapmaz, yapmamıştır. Ne IRA ile ne de ETA ile silah bırakmadan hiçbir pazarlığa girilmemiştir.

Siyasi iktidar, G. Doğu’da kanun ve devlet egemenliğini katil ve çapulcu
bölücü sürülerine fiilen terk etmiştir.

TSK’nın eli-kolu bizzat iktidar tarafından yapılan düzenlemelerle fiilen bağlanmış, müdahale önlem ve tedbir almasına görülmemiş engeller ve zorluklar çıkarılmıştır.

Daha kahpece şehit edilen jandarmalarımızın kanı yerdeyken, jandarma teşkilatının
terfi ve tayinlerini, TSK’nın emir-komuta ve disiplininin dışına çıkarmaya çalışıyorlar.

TSK’nın ayrılmaz bir parçası olan jandarmayı da polis teşkilatı gibi, keyfi ve
siyasi atamalarla, cemaatlere peş keş çekip yozlaştırmak istiyorlar.

Tam da, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, tüm milletimize hakaret edercesine,
ABD bayraklı elbise ve üniforma giyen silahlı peşmerge sürülerinin
şehit kanıyla sulanmış vatan topraklarında şov yapmasına fırsat verip, çanak tutuyorlar.

Milletin parasıyla bunlara bir de utanmadan yemek ısmarlıyorlar.

Anayasamızda yer alan meşru bir uygulama olan, olağanüstü hal ve/veya sıkıyönetim ilan etmeyerek bu rezalet ve kaosun bölgede daha da derinleşmesini bile bile umursamıyorlar.

Her gün, madenlerde, inşaatlarda, yollarda onlarca yurttaşımız canlarını yitirirken ve ülke felaket haberleriyle sarsılırken bunlar, hiçbir şey olmamış gibi açılım masalları anlatıyorlar. Millet sabrın ve sağduyunun sınırlarına dayanmış bir şekilde bu ihaneti,
bu açılım tiyatrosunu, bu bölünme ve çözülme sürecini ibretle izliyor.

ISMARLADIĞINIZ YEMEKLER HARAM OLSUN!

Ana muhalefet, CHP yönetimi hiç sıkılmadan bu bölünme ve çözülme sürecine destek veriyor, tek itirazları bunun Meclis’te kendilerinin de dahil olacağı bir biçimde yapılmadığı şeklinde. Anayasal kurumlar, Üniversiteler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, medya, ya korkudan, ya gafletten, ya da işbirlikçiliklerinden dolayı -bazı istisnalar dışında- suskun bir biçimde kafalarını kuma gömüyorlar.

Mezhepçi-otoriter, gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmış iktidarın ABD/PKK/HDP eliyle yürüttüğü bölünme ve çözülme sürecine utanmadan “devam” diyorlar.

Yaygın-kasıtlı-organize terör ve cinayetleri “provokasyon” diye küçümsüyorlar.

Yargıtay Başsavcılığı ve Anayasa Mahkemesi HDP ve bileşenleri hakkında
kapatma davası açmıyor ve sadece seyrediyorlar.

Görevini yapan, olmayan demokrasiye ve her türlü engellemeye rağmen, sınırını ve vatanını korumaya çalışan TSK dışında, bu gidişata doğru teşhis koyan ve
tedbir öneren ve alan hiçbir Anayasal Kurum ortada görünmüyor.

Tüm bunlara karşı millet, milli öncülerinin çağrısıyla, 29 Ekim’de, bayraklarla ve
Atatürk resimleriyle Anıtkabir’e akıyor, meydanları dolduruyor.

Bu rezalete, açılım adı verilen bölünme ve çözülme sürecine karşı ses veriyor, “böldürmeyeceğiz!” diye haykırıyor.

Millicilerin, demokratların, yurtseverlerin sağ-sol demeden, parti ayırmadan
Atatürk’te Birleşerek, demokratik kuvayı milliye hareketini başlatmaktan,
milletin önüne milli bir iktidar alternatifi çıkarmaktan başka bir çareleri kalmadı.

Beklemenin, ben merkezcilik yapmanın, gecikmenin, “küçük olsun, benim olsun” demenin zamanı değil. Yeni ve milli bir demokratik seçenekte buluşmaya ve birleşmeye mecburuz.

Yaşananlar ve ağırlaşan şartlar bunu önümüze vazgeçilemez ve ertelenemez
bir tarihi ödev olarak koyuyor.


Türker Ertürk : 12 Eylül Darbesinin tek kazananı Emperyalizm
ve 34 yıl sonra bir muhasebe..

Evet dostlar…

34 yıl önce bu gün..
Sabahın erken saatlerinde Türkiye’de bir askeri darbe daha yapılmıştı.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Halk Sağlığı Dalında uzmanlık eğitimi alıyorduk (ihtisas yapıyorduk yaygın deyimiyle).
Eskişehir yolu üzerindeki Yapracık köyünde 1 yıllık Sağlık Ocağı rotasyonumuzdaydık
(Ankara’ya 28 km). Sabah erkenden, eşini yitirdiği için köydeki çok mütevazi lojmanımıza, yanımıza aldığımız Annemiz bizi uyandırdı :

Kalkın, kalkın.. Askeri darbe olmuş!

Buruk bir sevinç içinde idi!?.. Günlük ortalama 20 insan öldürülmekteyken,
bıçakla kesilir gibi “asayiş berkemal” oluvermişti!?
Birkaç ay önce neden yapılmamıştı ki bu hünerli (!) darbe?
İki ay önce olaydı belki babamızı da yitirmezdik örneğin..
Ancak General Kenan Evren, “1 yıl kadar olgunlaşmasını beklediklerini..” belirtiyordu sonraları Darbe koşullarının..

12 Eylül darbesine koşar adım giden kanlı süreçte biz de Emniyet Başkomiseri babamız Halis Zeki Saltık’ı görevi başında bir çatışmada İstanbul’da
şehit vermiştik..
07 Temmuz 1980..
Bu acı olayı ve ailemizin ödediği – ödemekte olduğu ağır bedeli
2 ay önce sitemizde paylaşmıştık :

7 Temmuz 1980.. 34 Yıl Sonra Şehit Olan Babamızı Analım İstedik..
(http://ahmetsaltik.net/2014/07/07/7-temmuz-1980-34-yil-sonra-sehit-olan-babamizi-analim-istedik/)

1938’de Tunceli – Hozat – Karaca köyünde ailemizden – köyümüzden
40’a yakın
masum insan topluca katledilmiş,

ardından

Afyon – İsparta ilçelerine 10 yıl boyunca sürgün edilmiştik!.

Bu çok boyutlu, ağır, uzun erimli örselenmenin (travmanın) yaralarını sar(a)madan,
belimizi büken çok ağır bir yitik daha yaşamaktaydık..

*****

12 Eylülcüler,
yeryüzünün en ilerici anayasalarından olan 1961 Anayasasını toptan kaldırdılar.

61 Anayasası ülkemize 27 Mayıs Devrimcilerinin eşsiz bir armağanıydı.

Zaten 10. yılında 12 Muhtırasının başı Gnkr. Bşk. Org. Memduh Tağmaç,
bu özgürlükler Anayasasının ülkemize bol geldiğini buyurmuşlardı ve özellikle sosyal ve ekonomik haklarla ilgili 35 önemli maddeyi ara rejim döneminde değiştirmişlerdi.

Bu kez 10 yıl sonra KüreselleşTİR meciler = Yeni emperyalistler yeni (!) bir Anayasa istiyorlardı ki, Türkiye küresel piyasalara sosyal devlet olmaktan çıkartılarak eklemlensin, özelleştirmelerin önü iyice açılsın,
Türkiye küresel piyasalara pazar olsun, yem olarak sunulsun..

İşte 12 Eylülcüler bunu yaptılar 82 Anayasası ile.. Bu Anayasa da 32 yılda işlevini tamamladı. Zaten 32 yılda 117 maddesi 20’ye yakın değişiklikle adeta başkalaştırıldı. Eldeki artık 82 Anayasası olmaktan çok uzak.. Özellikle 2002 sonundan günümüze
12 yılda gerici AKP – RTE rejimince epey değişiklik daha yapıldı. Sonki 12 Eylül 2010 referandumu ile idi ve 26 madde daha değiştirildi.. AKP – RTE gerici – irticacı rejimi özgürlüklerden – demokrasiden yana görünerek otoriter, giderek totaliter bir yapı kurguladı. Örn. YÖK düzenine hiç dokunulmadı.. tersine pekiştirildi (tahkim edildi) ve tepe tepe kullanılarak tüm üniversiteler ele geçirildi. Ayrıca 81 ilde sözde üniversitecikler kurularak, 18’i bizzat RTE’nin itirafıyla Cemaat’e ikram edilerek sistem
dikensiz gül bahçesine dönüştürüldü.

– Yandaşlara bu üniversitelerin yapılanmasında kaynak aktararak
– Bu üniversitelerde ciddi biçimde kadrolaşılarak
– Ve kuruldukları küçük – orta kentlerin yapısını gericileştirerek..
başkaca kuşlar da vuruldu bu plan üzerinden..

***

Şimdilerde istenen “YENİ ANAYASA” (!) ise
Büyük Atatürk’ün kurduğu Laik-demokratik-sosyal-hukuk devletini,
tekil (üniter) yapıyı, parlamenter rejimi tasfiye ile en geç 2023’te Başkanlık rejimli Anadolu Federe İslam Cumhuriyeti‘ni kurmaya yöneliktir.

AKP – RTEnin dilinden düşürmediği sloganı “HEDEF 2023” ün kod açılımı budur!

*****

Sayın Ertürk Amiralimizin belirttiği gibi kökleri dışarıda işbirlikçi darbeciler,
kendilerini yurtsever ülke savunucularını darbeci gibi göstererek saklamaya almışlardır.

Dış desteklidirler; hem irticacı hem de bölücüdürler.

Olanaklıysa bir iç savaş çıkarmadan, olabildiğince kansız
-ama gerekliyse ondan da gözlerini sakınmadan- önümüzdeki 9 yılda son hedeflerine varmak istemektedirler.

2015 seçimlerinde Anayasa’yı değiştirebilecek bir çoğunluk 330+ vekil çıkarabilirlerse, Cumhuriyet Türkiye’sinin ruhuna fatihayı okuyacaklardır.

Yeni Anayasa başkancı ve federal bir yapıda olacak, laiklik rafa kaldırılacaktır.

Şimdiki HDP ile uzlaşarak,
APO’yu salarak,
PKK’yı yasallaştırarak….
367’yi de aşarak, halkoylaması olmaksızın köktenci bir anayasa değişikliği yapabilirler.

Özetle, Sn. Ertürk’ün vurgusuyla 12 Eylül Darbesi gerçek anlamda emperyalizmin
işine yaramış, ülkemizi güdümlü işbirlikçi siyasal kadrolara teslim etmiştir.

Önümüzdeki çoooook kritik ve daralan zaman kesitinde, “hızlandırılan gündemde
tüm yurtseverlerin bu stratejik planı ve son 9 yılı dikkate alarak ivedi bir
birleşik eylem planı geliştirmeleri kaçınılmazdır.

ATATÜRK’te birleşerek..

Ülke ve Ulusun bölünmez bütünlüğünde birleşerek..
Cumhuriyetimizin Anayasa da tanımlı 6 temel niteliğinde birleşerek..
Bilmeyiz, CHP (Y-CHP mi desek??) tüm bunların ayırdında mı?

Ya da Atlantik ötesine daha da fazlasını vaadederek AKP’nin yerine mi istekli?

Zaman hızlanmıştır!

AKP – RTE giderek çemberi daraltmakta
, deyim yerinde ise ümüğümüzü sıkmaktadır.
Bu tablo sürdürülemez ve katlanılmaz bir cendere olmuştur.
Koşullar kendi çözümlerini de üretecektir.

  • T.C., AKP – RTE üzerinden emperyalist ağababalara teslim edilmeyecektir!

Tıpkı 92 yıl önce yapıldığı gibi.. Gene başarılacaktır;

Bulunacaktır bahtı karanın maderini kurtaracak boz atlı kadim yiğitler;
çıkıp geleceklerdir AYDINLANMA’nın nurlu ufuklarından..

Hesabı sorulacaktır vatana ihanetin bir kez daha ve son kez..

Ve T.C. ilelebet payidar kalacaktır..

Büyük Atatürk’ün – Yüceler Yücesi’nin hedefe attığı ok dönüşümsüzdür.

Bu yazı böyle yazılmıştır..

Böyle bilinmeli ve herkes ama herkes ayağını denk almalı,
adımını buna göre atmalıdır.

Sevgi ve saygıyla.
12.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net