Etiket arşivi: aslolan hayatın içinde güzel ahlak sahibi (muhsinin) olmaktır

Kurban Gerçeği

Kurban Gerçeği

Dr. Ali Rıza ÜÇER

“Kurban Bayramı öncesinde derin dondurucu ve kıyma makinesi satışları arttı. Geçen yılın aynı dönemine oranla derin dondurucu satışı 3, kıyma makinesi satışı ise 2 katına çıktı. Derin dondurucuda iller bazında en yüksek satışlar sırasıyla üç büyük ilin ardından Bursa ve Kocaeli’de, kıyma makinesinde ise Gaziantep ve Hatay’da gerçekleşti Bu ürünler haricinde satış artışında dikkat çekenler bıçak bileyici, düdüklü tencere ve saklama kabı oldu. 1-22 Ağustos tarih aralığında geçen yıla oranla bıçak bileyicide % 106, düdüklü tencerede %78, saklama kabında ise %53 adet bazında artış kaydedildi.” (Milliyet gazetesi, 30 08 2017)
**
Görüldüğü gibi kurban bayramı yoksullarla dayanışma olmaktan çıkmış, kurban edilen hayvanın etinin kesen/kestirenler tarafından ya hiç paylaşmadan ya da çok az paylaşarak tüketilmesine dönüştürülmüş durumda. Bu bayramda bir milyon büyük baş, üç milyon küçük baş hayvanın kurban edileceği göz önüne alındığında durum çok düşündürücü.

Kurban kavramını yeniden düşünmek ve sorgulamak gerekiyor bu boyutuyla da..

Ali Rıza Üçer
**

En’am suresi 135-140 arasında bu döngünün nasıl işlediğini okuyabilirsiniz. Burada esas amaç kurban kesmek değildir. Kabe’ye getirilen hayvanların “çete” tarafından iç edilmesi ve aralarında üleşilmesine karşı onların kamunun/yoksulların hakkı olduğunun vurgulanmasıdır. Bu arada kesilenler varsa -ki bu örfen müstahaptı- onların da sadece etlerinden yenilebileceği (kendine ayırıp biriktirmek yok) gerisinin yine yoksullara dağıtılması gerektiğinin ısrarla vurgulanmasıdır.

Tabi bütün bunlar hacca gidenler için geçerli. Oradaki durum anlatılıyor.

  • Hacca gitmeyenlerin kurban keseceğine dair
    Kur’an’da en küçük bir ima bile yok.

Kur’an’da sadece mazereti sebebiyle hacca gitmeye niyetlenip de gidemeyenlerin Kabe’ye bir hedy (adanmış hayvan) göndermesi istenir. (Bakara 196). Çünkü ihtiyaçtan fazla olanın oraya gönderilmesi ve orada ihtiyaç sahiplerinin eline ulaşması istenmektedir. Gönderilecek hayvanın illa kurban olarak kesilmesi gerekmiyor. Hedy hediye kökünden gelir ve canlı bir hayvanın veya bedelinin yoksula bağışlanması manasına gelir. Kabe’ye getirilen “kurbanlık hayvan” demek, “adanmış hayvan”demektir; Allah’a, Kabe’ye, yani kamuya, ihtiyaç sahiplerine adanmış, onlara verilmek üzere getirilmiş canlı hayvan, ekin ürünü vs. demektir. Bu dahi “hacca niyetlenip de gidemeyenler” için geçerlidir.

Sonra yukarıdaki ayetin devamında şöyle denilir: “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. Güzel ahlak sahiplerini müjdele.” (Hacc; 37)

“Asla” denilerek ulaşmayacağı söylenen et ve kan zaten Araplarca da kesilmekte olan kurbanlardı. Klasik zihin burada kurban kesen kişinin, kurbana bıçağı çalarken içinde taşıdığı takva duygusunun kastedildiği şeklinde anlıyor. Burada kurbana teşvik değil; sakındırma, yapmayın bunu artık, bir anlamı yok vurgusu var.

Ayetin sonundaki cümleden de anlaşılacağı gibi aslolan hayatın içinde güzel ahlak sahibi (muhsinin) olmaktır. Allah sizin kurbanlarına bakmaz, ete, kana, deriye, bağırsağa bakmaz. Bunlar için günahlarınızı affedecek de değildir. İçinizde Allah bilincinden kaynaklanan sakınma duygusu (takva) ile yaşayıp yaşamadığınıza ve ahlakınıza bakar. Açıkça diyor işte: “Asla ulaşmaz” Şu halde neden kesip duruyorsunuz, ulaşmayacak işte. Duymayacak o hayvanların sesini, kan kırmızısı boğazın görüntüsünü, duymayacak!

http://www.ihsaneliacik.com/2012/10/26/kuranda-kurban-ayetleri-haritasi