Etiket arşivi: AŞI ÇEKİNCESİ

EGE POSTASI’na demecimiz : ARTAN KIZAMIK OLGULARI SORUNU

Ege Postası

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı:
Kızamık Kovit’den daha bulaşıcı!

Sağlık Bakanlığı’nın ‘kızamığa bağlı ölüm söz konusu değildir’ açıklaması sonrasında
Halk Sağlığı Uzmanı Ahmet Saltık, Bakanlığa saydam olma çağrısında bulundu. Dr. Saltık,
Kovit-19 ile birlikte azalan aşılanma oranındaki düşüşlere dikkat çekerek Kızamığın
Kovit’ten daha bulaşıcı olduğunu vurguladı.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı: Kızamık Kovit'den daha bulaşıcı!
Haberler / Güncel
19 Haziran 2023 Pazartesi 15:46

GÖNÜL MORSÜNBÜL/ EGEPOSTASI

Son zamanlarda artan kızamık olguları sonrasında Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK, konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

‘KIZAMIK OLGU SAYISINDA DSÖ AVRUPA BÖLGESİ’NDE 3’ÜNCÜ SIRADAYIZ’’

Geçtiğimiz Nisan 2022’den 2023 Mayıs’ına dek bir yıl boyunca Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü’ ne resmen bildirdiği 457 kızamık olgusu olduğunu söyleyen Saltık, ‘’Bunlar Dünya Sağlık Örgütü’ ne bildirildi ancak kamuoyuna hiçbir biçimde açıklanmadı. Bu bilgileri Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Bölge Raporu’nda görüyoruz. Avrupa Bölgesi’nde Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı 53 üye ülke var. Türkiye Avrupa Bölgesi’nde, Rusya ve Tacikistan’da da kızamık olguları var. Biz, bildirilen 457 resmi kızamık olgusu sayısıyla Avrupa  Bölgesi’nde 3’üncü sıradayız. Ancak genellikle çok eksik bildiriliyor. Biz genellikle katsayı olarak 10 ile çarparız. Dolayısıyla Türkiye de son bir yılda beş bin dolayında kızamık olgusuyla karşılaşmış olabiliriz’ dedi.

‘’1 YAŞIN ALTINDAKİ ÇOCUKLAR AŞISIZ’’

Geçtiğimiz iki ay içinde de kızamık olgularında ciddi bir artış olduğunu belirten Saltık, “Türk Tabipleri Birliği’nin bir açıklaması var. Bu yılın ilk 4 ayında ülkemizde 1440 kızamık olgusu yakalandığı belirtilmekte. Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Sağlık Örgütü’ne verdiği bu 457 rakamının ise 343’ü geçtiğimiz iki ay içinde. Dolayısıyla bu bir tırmanış ivmesini ortaya koyuyor. Özellikle İstanbul ve Gaziantep’te kızamık olgularının yoğunlaştığını görüyoruz. 457 olgunun çok büyük bölümü 1 yaşın altında. Bir yaşın altındaki kızamıklı çocukların hemen hepsi aşısız. Son bir yılda kızamık aşılamalarının daha da aksadığı görülüyor. Bir yaşın altında tanı konulan kızamıklı çocukların tümünün aşısız oluşu, son bir yılda aşılama çalışmalarının iyice savsaklandığı anlamına geliyor’’ dedi.

‘YETİŞKİNLER DE DİKKAT ETMEK DURUMUNDA’

Çocuk hastalığı olarak bilinen kızamığın yetişkinlerde de görülebileceği uyarısında bulunan Prof. Saltık, ‘’Bu 457 olgunun 1 yaşın altında olanlarını bir yana koyarsak, büyük çoğunluğu 1-9 yaş arasında. Fakat, çocuk hastalığı olarak bilinen kızamığın yetişkinlerde görülmeyeceği anlamına gelmiyor. Kızamık olgularının %90’ı 15 yaş altında görülüyor. Aşağı yukarı % 10’u da 15 yaşın üstündekiler. Yani yetişkinler de dikkatli olmak durumunda. Ben kızamık olmam gibi bir güvence ne yazık ki yok. Biz erişkinler de kızamığa yakalanabiliriz ve çok ağır geçebilir. 1 yaşın altındaki çocuklarda zatürre gelişmesiyle daha ölümcül olabilir.’’ dedi.

‘KIZAMIK KOVİT-19’DAN DAHA BULAŞICI’

Kızamığın, Kovit’ten çok daha bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Saltık,’ ’Bir gerçeklik var ortada ki, kızamık aşıları %95’in altına düşerse o bölgede salgın görülebilir. Deneyimlerimiz bu yönde. Çünkü kızamık çok bulaşıcı. Kovit’e hiç benzemiyor. Kovit’ten kezlerce fazla ve kolay bulaşıyor. Dolayısıyla kızamıklı çocuklara bakan sağlık çalışanları da risk altında. Okullar kapanmasa sorunlar daha büyük olurdu. Öğretmen ve polisler de keza risk altında‘’ diyerek uyarıda bulundu.

‘KOVİT SONRASI AŞILANMA AZALDI’

Dünya genelinde aşıların Kovit-19 sonrası aksamaya başladığını vurgulayan Dr. Saltık, ‘’Türkiye’de de bu aksamayı görüyoruz. Çünkü anımsayınız, Kovit-19 salgın dönemindeki aşılama oranları haritasını.. Türkiye’de Doğu’da ve Güneydoğu’da ülke ortalamasının çok altında kaldı. Şanlıurfa’da, Batman’da, Diyarbakır’da… o bölgedeki dört-beş ilimiz Türkiye ortalamasının çok altında idi. Tarikatlar – cemaatlar aşı karşıtı olduklarını ilan ettiler ve iktidar da ne yazık ki hiçbir biçimde üzerine gitmedi. Tarikat ve cemaatları ürkütmemek için. Yeniden Refah Partisi’nin Başkanı merhum Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan da aşı yaptırırsanız ‘kuyruğunuz çıkar’ gibi akıl dışı, bilim dışı sözler kullandı. Bütün dünyada aşılama oranlarında bir düşme oldu, Türkiye’de de oldu ve Sağlık Bakanlığı aşı yaptırmak istemeyen, aşı çekincesi olanları eğitmeye, ikna etmeye, birtakım yaptırımlar uygulamaya hiç yanaşmadı. Kovit’teki bu serbest bırakış, ilgilenmeyiş, kendi haline bırakış şimdi öbür aşılara da yansıdı. Aşı reddi Sağlık Bakanlığı’nın 2019 verileri ile 40 bini buldu.” dedi.

‘TÜRKİYE’DE AŞI REDDİ DİYE BİR ŞEY BİLMEZDİK’

Geçmişte Türkiye’de aşı reddi diye bir olayın bilinmediğine dikkat çeken Saltık, ‘’Çok tekil, çok seyrekti. İnsanlar genellikle aşıyı kabul ederlerdi. 2007 – 2010 arasında Türkiye’de bir yıl boyunca görülen kızamık olguları sayısı 10’un altına inmişti. Dolayısıyla Türkiye neredeyse kızamığın kökünü kazıyacaktı. Kızamıksız ülke belgesi alabilecek idik. 2011’de başlayan Suriye’deki iç savaş sonrasında Türkiye’ye milyonlarca düzensiz göçmen geldi. Dolayısıyla İstanbul ve Gaziantep önemli gösterge. İstanbul’da çok ciddi bir düzensiz, kayıt dışı göçmen nüfus var. Gaziantep’te de öyle. Gaziantep, sınıra yakın bölge olduğu için dışarıdan çok fazla göç alan illerimizden biri oldu. Gelen sığınmacıların, kayıt dışı göçmenlerin doğurganlığı çok yüksek. Aşırı doğurganlık ve kayıt dışılık sorunu var.

2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması‘na göre, 5 yaşın altındaki göçmen çocukların %20,7’sinin kayıt dışı olduğu görülüyor. Beş yaşın altındaki her 5 çocuktan biri kayıt dışı, nüfus cüzdanı yok! Doğumu devlet makamlarına bildirilmemiş. Kayıt dışı çocuk demek, aşısız çocuk demektir aynı zamanda. Kayıt altında olursa siz onu izleyebilirsiniz, aşısını yapabilirsiniz. Gelmedi, evine gidersiniz. Sonuç olarak, bu sorun büyüyor. Gün geçtikçe büyümeye de devam edecek. Bu bir alarm işareti. Arkasından başkaları da gelebilir. Örneğin havalar ısınıyor, deprem bölgesinde özellikle su ve gıda hijyeni ile ilgili sorunlar, sıcaklarda soğuk zincirin kırılması ile gıda maddelerinin bozulması çok daha kolay oluyor. Su altyapısı, kanalizasyon altyapısı yeterince sağlanamadı, bu nedenle çok endişeliyiz. Özellikle yaz ishalleri ve gıda zehirlenmelleri çocularda çok sık görülüyor’’ dedi.

‘BİZ KIZAMIKTAN 2 ÖLÜMÜN OLDUĞUNU BİLİYORDUK’

Kızamıktan 2 ölüm olayını bildiklerini söyleyen Saltık, Sağlık Bakanlığı’na saydam olma çağrısında bulundu. Saltık, ‘’Biz kızamıktan iki ölüm olayının olduğunu biliyorduk. Sağlık Bakanlığı bu bilginin doğru olmadığını açıkladı. Umarım Sağlık Bakanlığı’nın söyledikleri doğrudur’’ açıklamasında bulundu.

Sağlık Bakanlığı’na net bir biçimde verileri açıklama çağrısında bulunan Saltık, ‘’Türkiye’de kızamık ölümü yok demek yetmez. Sağlık Bakanlığı’nın öncelikle bütün saydamlığıyla Türkiye’de bölgelere göre, kaç kızamık olgusu var açıklaması gerekir. Sağlık Bakanlığı Türkiye’yi 34 bölgeye ayırmıştı. Bunların hiçbirinde aşılama oranı %90-95’i geçmiyor. Kızamık’ta aşılama %95’in altında kalırsa salgın riski vardır. Kızamık, çok yüksek aşılanma oranı gerektiriyor.

Sağlık Bakanlığı’ndan birinci ricamız saydamlık ve dürüstlük. Ne olup bitiyor, kamuya açıklaması ve halkla işbirliği yapması. Halkı eğitmesi, Türk Tabipleri Birliği, Tıpta uzmanlık dernekleri, Halk ile ortak çalışması gerekiyor. Ben yaptım oldu demekle olmaz.

İkincisi ricamız Sağlık Bakanlığı’nın kızamık aşılama oranlarını hemen açıklaması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın çok iyi bir bilgi işlem sistemi var. İsterse bunu hızla yapabilir. Ama bu sisteme yeterince veri akıyor mu, bu önemli bir sorun. Sağlık Bakanı çok kıdemli bir çocuk hekimi, bunları çok iyi bilir. Kendisinin daha özenli davranmasını bekliyoruz.’’ dedi.

NE YAPILABİLİR?

Kızamık salgınında yapılması gerekenler konusunda Saltık şunları aktardı:

‘’Yapılacak ilk şey, derhal kayıt dışı hiçbir çocuk bırakmamak üzere, gezici sağlık takımları (ekipleri) oluşturarak, kayıt altına alınmamış ne denli çocuk varsa, özellikle 14 yaşın altında olan çocuklara ve iki doz aşısı kanıtlanamayan bütün çocuklara derhal tek doz aşı yapılmalı.
Ayrıca, başta sağlık çalışanları olmak üzere risk altındakilere kızamık aşısı yapılmalı.

Halkımıza da şunları söyleyelim: Ateşli, döküntülü hastalıklar görüldüğünde gecikmeden en yakın sağlık kuruluşuna gitmeleri gerekir.

Sonuç olarak; sorun kötü yönetimde!..’’

YENİÇAĞ GAZETESİ’NE AŞI ÇEKİNCESİ, KARŞITLIĞI BAĞLAMINDA DEMECİMİZ

YENİÇAĞ GAZETESİ’NE AŞI ÇEKİNCESİ, KARŞITLIĞI BAĞLAMINDA DEMECİMİZ

Yeniçağ Gazetesi muhabirlerinden Sn. Halil Yatar bizimle bir söyleşi yaptı ve aşağıdaki metin oluştu. Dün de (16.08.2021) YENİÇAĞ’da başka uzmanların da görüşleri ile yer aldı.
***

  • 1796 yılında çiçek aşısı ile birlikte aşının insanların yaşamına girdiğini belirten Halk Sağlığı ve Sağlık Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, “225 yıldır insanlık aşıları biliyor ve uyguluyor. 225 yıldır aşılarla insanların yaşamı kurtarılıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre özellikle çocuk aşıları ile her yıl en az 3 milyon çocuğun ölümü ve engelli kalmasını engelleniyor. Şimdiki kuşakların pek bilmediği çocuk felci hastalığını aşı ile yendik. Aşılar, sağlıklı insanlara hasta olmaması için yapılıyor.
  • Dolayısı ile çok yüksek standartlarda tıbbi ürünler. İlaçlardan daha güvenilir. Çünkü, örneğin bir kanser ilacını sınırlı sayıda kanserli hastaya veriyoruz tüm topluma vermiyoruz. Tüm topluma kullanılacak ilaç ve aşılarda bu güvenlik daha da üst düzeye çıkıyor. Dünya genelinde kabul edilmiş çok yüksek standartlar var.
  • Aşılar çok güvenilir ve etkili tıbbi ürünlerdir.” dedi.

Koronavirüs aşılarına karşı çıkanların tezlerinin gerçekçi olmadığını belirten Saltık,

  • “Koronavirüs aşısına karşı çıkanların tezlerinden biri bu aşıların çok kısa sürede bulunduğu için güvenilir olmadığı ve ileride ne olacağının bilinmediği yönünde. Bu tez doğru değil. En az 10 yıldır bilinen mRNA teknolojisi üzerine oturtuldu Kovit-19 aşıları. Bu mRNA aşıları üzerinde zaten çalışılıyordu kanser tedavisi için. Bilinen bu yöntem, Covid-19 aşısına uyarlandı. Çin’de üretilen aşı, zaten ölü (inaktif) virüs teknolojisine dayalı ve çok öteden beri biliniyor. Rusların yaptığı aşılar ise vektör aşılar yani grip aşıları gibi aşılar.
  • Uygulamaya çok hızlı karar verildiği yönündeki tezler de doğru değil. Evre 1, Evre 2 ve Evre 3 çalışmaları yapıldı. Özellikle Evre 3 çalışmalarında her aşı en az 40 bin gönüllüde değişik ülkelerde denendi ve olumlu etkileri, güvenliği gözlendi.
  • Salgını yangın koşullarına benzetebiliriz, normal koşullarda değiliz. En az 4 milyonu aşkın insan yaşamını yitirirken 200 milyonu aşkın insan Kovit19’a yakalandı. Dünya Sağlık Örgütü, FDA %50’nin üzerinde koruyuculuğu olan aşılara acil kullanım onayı verdi. Kovit-19 aşıları bu hastalığa yakalanmanızı en az %50 engelliyor; yakalansanız bile ölüm riskini çok daha yüksek oranda düşürüyor. Bu yabana atılacak bir koruma değil.” ifadesini kullandı.
  • Aşı karşıtlarının uzun dönemde ne olacağını bilmiyoruz tezinin de doğru olmadığını belirten Saltık, “Aşıların beklenmeyen ve istenmeyen yan etkileri genellikle 2 ay içinde ortaya çıkıyor. Kovit-19 aşıları 2 aydan çok uzun süre gözlenmiş oldu ve ciddi olumsuzluk belirlenmedi. Ufak tefek yan etkiler oldu ama bunların aşının sürdürülmesine engel olmayacak ölçüde olduğuna uluslararası bağımsız bilim kurumları ve Dünya Sağlık Örgütü karar verdi. Şu anda kullanımda olan aşıların hiçbirinin sağlık sakıncaları yüzünden uygulaması durdurulmadı.” dedi.
    Aşı karşıtlarının bir başka tezi ise aşıların kısır bıraktığı yönünde savlar. Bu da gerçekliği yansıtmıyor. 225 yıldır birçok ülkede milyarlarca insan aşı oldu ve doğurganlık inanılmaz bir hızla sürüyor. Öyle ki, artık dünya bu nüfusu kaldıramaz duruma geldi. Yani kısırlık tezleri de gerçeği yansıtmıyor. Eğer insanları kısırlaştırma çalışmaları yapılsa, daha etkin ve yaygın yöntemler kullanılırdı. Dünya nüfusu anormal çoğalıyor!” dedi.Yonga (Çip) yerleştirilerek insanların dinleneceği tezinin ise akla mantığa ziyan olduğunu belirten Saltık,
  • “İnsanlara çip takılarak dinlenileceği tezi çok uçuk. Zaten insanlar cep telefonları ile dinlenebilir, izlenebilir. Kaldı ki dünya politikasında, ülke politikasında etkisi olmayan milyarlarca insanın dinlenmesinin zaten hiçbir değeri yok tam tersine maliyeti var.” ifadesine yer verdi.Aşının salgını durdurmadığı tezini de değerlendiren Saltık,
  • “Hiçbir aşının zaten % 100 koruyucu olmadığını hep söylüyoruz. Koruyuculuğu %90 olan bir aşıyı 100 kişi olursa 10’u yine hastalanacaktır. Aşı yapılmayan insanların ise % 100’ü hastalanabilir. Demek ki aşı koruyor ve salgını durdurabilir.” diye konuştu.Aşı karşıtı insanlar bu tutumlarını yaygınlaştırırsa bulaş zincirini kıramayacağımızı belirten Saltık,
  • “Bulaş zincirini kıramamak demek, bir insandan başkasına hastalığın geçmesi demek ve mutasyon da bu sırada oluyor. Genellikle mutasyonlar olumlu yönde olmuyor. Hatta Koronavirüs mutasyonlarının hepsi olumsuz ve daha bulaşıcı, daha ölümcül oldu. Her yeni mutasyon daha ağır hastalığa dönüştü.
  • Dolayısı ile aşı olmak salt kişinin istencine bırakılamaz, tüm insanlığa karşı sorumluluktur.
  • Yeni mutasyonlar aşı karşıtlarının ürünü.
  • Yaygın, hızlı, etkin bütün dünya genelinde aşılamayı bir an önce yapmazsak bu bela daha da büyüyecek ve nereye varacağı belli olmaz.” ifadelerini kullandı.“Aşı olmak salt kişinin keyfine bırakılamaz” Bunun tüm insanlığa karşı kaçınılmaz sorumluluk olduğunun altını çizen Saltık, “Bu yaklaşım doğru değil. Çünkü bu hastalık yalnızca sizinle kalmıyor ve çevreye de bulaştırıyorsunuz. Az önce de söylediğim gibi,

    kırılamayan bulaş zinciri nedeniyle virüs sürekli mutasyona uğruyor.

    O yüzden aşıyı reddetmek temel bir insan hak ve özgürlüğü değil.

    Anayasamızın 12. maddesinde temel hak ve özgürlükler yazılırken aynı zamanda bu temel hak ve özgürlüklerin başkalarının yaşam hakkı ve özgürlüklerini kısıtlayamayacağı da vurgulanmaktadır. Dolayısı ile bu hak ve özgürlükler mutlak olmayıp sınırlıdır.

    Anayasamızın 56. maddesinin ilk cümlesi, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı olduğunu yazıyor. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak demek, herkesin aşılanması demektir. Dolayısı ile aşı olmayı reddedenler Anayasayı da çiğnemiş oluyor.

    Birey özerkliği, toplumun yüksek çıkarları karşısında daha az koruma görmekte ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de bu yönde bir kararı var (Vavřička and Others v. the Czech Republic). Çekya’dan bir ailenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine aşı olmak istemedikleri yönünde başvurusunu haksız buldu.” dedi.

    Öte yandan mevzuatımız, işverenlerin çalışanların sağlık ve güvenliği için gerekli önlemleri almasını buyurmaktadır (6331 s. yasa m.13). Çalışanların da bunu işverenden isteme hakkı vardır karşılıklı olarak. Dolayısıyla aşı olmayarak çalışma ortamında başkaları için risk yaratan çalışanın işine 4857 s. yasa hükümlerince son verilebilir. Çalışan da aşısız başka çalışanlar nedeniyle sağlık – güvenlik önlemi alınmaz ise iş sözleşmesini kıdem tazminatı, ihbar tazminatını işverenden isteyerek sonlandırabilir 4857 s. İş Yasası m 24-25). Birçok ülke, belli mesleklerde aşıyı zorunlu tutmaya başladı. Aşı olmayanlara kimi önemli yaptırımlar, kısıtlar kondu.

    Bir fotoğraf ekleyelim : Çiçek aşısı olmayan ve olan 2 çocuk..

    Sevgi ve saygı ile. 17 Ağustos 2021

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
    Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
    Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
    www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
    facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

    Daha kapsamlı bilgi edinmek ve görselleri görmek için 1,5 saat süreli bu konudaki  söyleşimizi izleyebilirsiniz :

    http://ahmetsaltik.net/2021/08/17/asi-karsitligi-nedenler-ve-cozumler/