Etiket arşivi: AOÇ’yi yok etme

Ekmek, esnaf, hukuk

“Demokrasi ve anayasa sokaktaki vatandaşın umurunda değil, onun derdi mutfak ateşi…” Bu vb. sözler, hemen her akşam tv ekranlarında dillendirilir.

Bu tür görüşlerin haklılık payı ne?

BARTIN / EDİRNE / YALOVA

Son haftalarda Bartın / Edirne / Yalova’da, esnafla doğrudan temas ve iletişim olanağım oldu; “sokaktaki insan”! ile.

Birbirinden çok farklı, berberinden su satıcısına kadar, ziyaret ettiğimiz en işlek caddelerdeki yüzlerce işyeri ve mağazalar bomboş.

Viran demek, daha betimleyici. Kimi zaman işletmeci/leri bile ortalıkta gözükmüyor. Öğle sonrası saatlerde bile “siftah” yapmayanlar var. Özetle, esnaf kan ağlıyor. Ama farkında…

PARTİLER VE SEÇMENLERİ

Görüş alış-verişimiz, kimi zaman söyleşiler, eleştiri ve öz eleştiriler, “hukuk ve iktisat” ortak paydasına kayıyor.

  • Eset katil, AKP ensar, ben Nas’a bakarım, faiz neden enflasyon sonuç”

vb. söylemlerin neden olduğu iktisadi adaletsizlik ve haksızlıkların farkında esnaf. Örneğin ‘nas takıyyesi’ ve ürün fiyatlarını 6 ayda yüzde yüz-üç yüz artmış olması arasındaki neden-sonuç ilişkisi, kendilerince sorgulanıyor; alım-satım zincirinde yer alan üretici ve tüketicilerce de.

Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY) sistemsizliğinde, Emevi camisi iştahından Suriyelilerin Anadolu istilasına, “faiz haram” söyleminden kur korumalı mevduat (KKM) yoluyla “çifte faiz uygulaması” riyakârlığına uzanan keyfi tercihlerin ülkeyi sürüklediği yer, AKP’li ve MHP’li seçmenleri de şaşkına çevirmiş.

CHP’li seçmenlerin, kendi partilerine yönelik eleştirileri de var kuşkusuz.

Kısacası, ‘

  • sokaktaki yurttaş’, adaletsizlik ve hukuksuzluk gölgesindeki çoklu baskı ve yağma yorgunu.

PARALEL’ YIKIMLAR

Sosyal devlet öncelikleri gereği çözüm arayışı bir yana, var olan ulusal birikim ve servetin silinmesine yönelik kırım ve kırımlar, ülke sathına yayılmış durumda. Birkaç örnek:

-Atatürk Havaalanı: Tarih ve güvenlik bakımından önemi ötesinde bir ulusal servet tümüyle yok edildi. Üstelik, bahçe için harcama yapılıyor.

-Çankaya CB Konutu-AOÇ: Başbakanlık konutu bahanesiyle AOÇ’de kaçak saray dikildi; sonra Çankaya boşaltıldı… Sıra, Atatürk için “bir isme mi takıldınız?” densizliği ile Millet bahçesi yoluyla AOÇ’yi yok etmeye geldi.

-Sağlık kuruluşları: R. Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatıp atıl duruma getirilen numune hastaneleri karşısında hasta garantili şehir hastaneleri inadı, Covid-19’un günde kaç can aldığı bilgisini bile kirletti.

-Havaalanları, köprüler ve KKM’nin, vergi yükümlüsü yurttaşları yoksulluğa ve ölüme nasıl sürüklediği de belli.

-SEKA’dan yüzlerce fabrikaya yüzyılın birikimi olan KİT’leri tasfiye süreci de belleklerde.

  • -Kıyıları, tarım ve orman arazilerini, yaşam alanlarını yağmalama sınır tanımıyor.

Özetle, tarihsel, kültürel ve doğal varlıklar ile ‘yerli ve milli’ değerlerin yok edilişi, halkta derin bir öfke yaratmış durumda.

ATEŞİ SÖNDÜRMEK

Şu halde mutfak ateşini söndürmek, paralel yıkımlar yoluyla ülke bütününü saran ateşi söndürmekten geçer.

Bunun için öncelikle, vatandaşın adalet ve hukuk istemi fark edilmeli. Yıkım fitili, 2017’de Anayasa ile ateşlendiğine göre, yapıma da Anayasa ile başlayacak. Çifte ateşi söndürmenin yolu, kurumlar, kurallar ve değerlere saygıdan geçer.

Şu soru örnek olsun:

  • Eğer Devlet Planlama Teşkilatı kapatılamasaydı,
  • anayasal denge ve denetim düzenekleri silinmeseydi,
  • “paralel yıkımlar” bu denli kolay biçimde gerçekleşebilir miydi?

Sonuç olarak; hukuk ve iktisat bilimi gerekleri silinerek Türkiye Cumhuriyeti’nin “kişi+parti+devlet” birleşmesiyle yönetimsizliği, alt-yapı ve üst-yapı ilişkisi bir yana, her ikisini de çökertti.

  • Hukukun olmadığı yerde çalınan ilk ürün ekmek oldu.

Sokaktaki yurttaş” ve toplumun zinde katmanı esnaf, hırsızlık sürecinin farkında; yıkım yönünde kullanılan tercihlerin tersine,

  • Ateşin, ancak Anayasa yoluyla siyaset ve hukuk yoluyla demokrasi ile söndürülebileceğinin de…