Etiket arşivi: Andımız ve Tapınç (İbadet) Dilinin Türkçeleştirilmesi

Reşit Galip; Andımız ve Tapınç (İbadet) Dilinin Türkçeleştirilmesi


Reşit Galip; Andımız ve Tapınç (İbadet) Dilinin Türkçeleştirilmesi

portresi fotoso_Ata_ile

 

  

 

 

 

Dr. Reşit Galip:

  • “Camilerde Türkçe Kur’an okuyacaksınız.. İşte birer tane veriyoruz..
    Evet bu tercüme belki iyi değildir, çünkü Arapça’dan Fransızca’ya ondan da Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Bununla birlikte Ankara’da bir kurulca
    Türkçe Kur’an hazırlanmaktadır, bundan sonra camilerde ve namazlarda onlar okunacaktır.”

İlköğretim okullarında okutulan yeminin (Andımız)  kaldırılması, andı yazan ve okullarda okutulmasını sağlayan Dr.Reşit Galip’i gündemin tartışma konularından biri durumuna getirdi.

Dr. Reşit Galip kimdir?

Rodos’ta dünyaya gelen Reşit Galip ilköğrenimini özel dersler alarak tamamlamış bir süre de  Alliance lsraelite’ devam etmişti. Rodos ve İzmir idadisini bitirdikten sonra
1911’de Askeri Tıbbiyeye girmişti. Daha lise yıllarında aktif bir öğrenci olan Reşit Galip, Meşrutiyet döneminde Ferday-ı Temmuz, Tıbbiye’de de Hakikat adında bir gazete ile Sivrisinek adında bir karikatür dergisi yayımlamıştı. Tıbbiyede Türk Ocaklarının bir şubesini açan Galip, aynı zamanda Ocak örgütlerinin müfettişliğini üstlenmişti.

2. Balkan savaşında ve I. Dünya savaşında gönüllü asker olarak görev almıştı.
Bu nedenlerle Tıbbiyeyi ancak 1917’de bitirmişti. Mondros Ateşkesi’ nden sonra işgallere karşı İstanbul mitinglerine katılan Reşit Galip, Damat Ferit hükümetine karşı kaleme aldığı bildiriyi polis müdürlüğünün kapısına yapıştıracak ölçüde de gözü karaydı.
Sakarya Savaşı‘ndan sonra Ankara’da Hıfzıssıhha dairesi yardımcılığına getirilen
Reşit Galip, Lozan Antlaşması üzerine kurulan Nüfus Değişimi (Mübadele) Kurulunda da görev almıştı.

Reşit Galip’in yaşamındaki dönüm noktası ve Türk siyasetinde yer etmeye başlaması ise Mustafa Kemal’in Mersin ziyaretinde oldu. 17 Mart 1923’te Mustafa Kemal Mersin’e geldiğinde Millet Bahçesinde düzenlenen toplantıda Reşit Galip’in şu sözleri
Atatürk’ün gözüne girmesine ve takdirini kazanmasına neden olacaktı.

  • “Sizin karşınızda, zaferlerinizden bahsetmeye gerek var mı? Grönland’daki Eskimolardan Afrika’nın yanık ve kızgın çölleri ortasında, sam yellerinden haber uman zencilere dek herkes öğrendi.. ”
  • “Sen bu milletin yalnız müncisi, yalnız bir halaskarı (kurtarıcısı) ve
    yalnız bir kahramanı değilsin; sen bunlardan daha çok büyüksün;
    sen bu milletin bir ferdisin. Senin en birinci büyüklüğün bu milletin
    bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir.”

Bu konuşmasıyla Mustafa Kemal’in dikkatini çeken Reşit Galip, yaklaşık iki yıl sonra Aydın milletvekilliği görevine getirildi ve TBMM’de görev aldı. 1930’da Türk Tarihi Heyeti’ne seçilen Dr. Galip, yine o tarihlerde kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası’na Atatürk’ün isteğiyle katıldı. Atatürk’ün 1930 Kasımından 1931 Martına dek süren
yurtiçi gezisine katılan Galip,Türk Ocaklarının kapatılıp yerine kurulan
Halk Evlerinin oluşumu
nda da  görev aldı.

Türkçe’nin arılaştırılması ve özüne dönmesi gerektiğini savunan Galip’in yaşamında Dolmabahçe’de Atatürk’ün sofrasında yaşadığı tartışma bir dönüm noktası oldu. Atatürk’e öğretmenlik de yapmış olan Maarif Vekili  Esat Sagay’ı eleştirmesi, Çankaya ile olan ilişkilerinde bunalıma neden oldu. Sofra’daki tartışmanın konusu
kız öğrencilerin giysileriydi. Esat Bey’in, “kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu giymelerini uygun görmediğini” belirtmesi ve bir genelge yayımlayıp daha kapalı giymelerini isteyeceğini söylemesi üzerine Reşit Galip, bunun bir gericilik olduğu biçiminde yanıt verdi. Sofrada gerginliğin sürmesini istemeyen ve bu durumdan
hoşnut kalmayan Atatürk, bu konunun daha sonra konuşulmasını isteyecekti.
Ancak Reşit Galip, ‘bu Sofra’da Devrimleri zedeleyecek icraattan söz edilmesi küstahlıktır!’ diyerek ortamı daha da geren bir çıkış yaptı.

Bunun karşısında Atatürk kendisini, “Yorgun görünüyorsunuz, gidip istirahat edebilirsiniz!” diye uyardı. Ancak O daha da alevlenerek “Burası milletin Sofrasıdır, kovulmamalıyım. Kendimi iyi hissediyorum, kalkmam.” diye Atatürk’le dikleşecekti. Bu durum karşısında Atatürk, “O halde biz kalkalım, masayı Beyefendiye bırakalım!” diyerek odasına çekilmişti. Öbür konukların da kalkmasıyla tek başına kalan Reşit Galip, o gece bir koltukta sabahlamıştı. Çankaya Sofrası’nda bulunanlardan
Vasfi Zorlu’nun deyişiyle Reşit Galip ‘evin şımarık çocuğu’ydu ve “her şeyi söyler, yine de Atatürk O’nu hoşgörürdü”. Gerçekten de öyle oldu, Sofra’da yaşanan
bu çatışmadan bir yıl geçmeden, Reşit Galip Maarif Vekilliğine atandı.

Andımız

Maarif Vekilliğine getirilen Reşit Galip’in günümüze dek uzanan “And” uygulaması da 1933’te başladı. Cumhuriyetin 10. yılında 23 Nisan 1923’te kendi yazdığı Andı
çocuklara okutan Dr. Galip, bir genelgeyle andın bütün okullarda okutulmasını sağladı. Dr. Galip’in yazdığı Andın ilk durumu şöyleydi:

  • Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun!”

     Dr. Reşit Galip, tapınç (ibadet) dilinin Türkçeleştirilmesinde de önemli
rol oynamıştı.
1931 Ramazan’ında Mustafa Kemal, Dolmabahçe Sarayında tapınç dilinin Türkçeleştirilmesi çalışmalarında Mustafa Kemal’in yanında olan ve O’nunla birlikte son düzenlemeler yapan kişiydi. Mustafa Kemal ile Dr. Reşit Galip çalışmaların sonucunda şu kararları aldılar:

– Müslümanlığın bir Türk dini olduğunun ispatlanması.
– Dinde ibadetin “Allah ile kul arasında bir kalp bağlılığı olduğu tezinin yayınlaştırılması.
– Kul, Tanrısına ibadet ederken söylediklerini kalbinden söylemeli.
Bunun ancak anadil ile olanaklı olduğu inancının oluşturulması.
– Bu fikirler yaygınlaştırıldıktan sonra, duaların Türkçeleştirilmesi için iş bölümü yapılması.

29 Ocak 1932’de Sultanahmet Camisi’nde Türkçe Kuran okunması kararlaştırıldığında, İstanbul’un ünlü hafızları Dolmabahçe Sarayı’na davet edildi.
9 kişiden oluşan kurulu karşılayan Reşit Galip’ti. Galip hafızlara; 

  • “Camilerde Türkçe Kur’an okuyacaksınız.. İşte birer tane veriyoruz..
    Evet bu tercüme belki iyi değildir, çünkü Arapça’dan Fransızca’ya ondan da Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Bununla birlikte Ankara’da bir kurulca Türkçe bir Kur’an hazırlanmaktadır, bundan sonra camilerde ve namazlarda onlar okunacaktır.”
     diyecekti.

Kaynaklar
Prof. Dr. Şerafettin Turan; Dr. Reşit Galip’in Atatürk’e Yakınmaları.
Prof. Dr. Seçil Karal Akgün; Türkçe Ezan

http://www.add.org.tr/index.php/makaleler/1380-dr-resit-galip, 5.3.14