Etiket arşivi: Anayasa ihlali

TÜRK HUKUK KURUMU’ndan SİYASAL PARTİLERE ÇAĞRI

TÜRK HUKUK KURUMU’ndan SİYASAL PARTİLERE ÇAĞRI

Türk Hukuk Devrimi‘nin benimsenmesini ve kurumlaşmasını sağlayacak
bilimsel çalışmalar yapmak amacıyla kurulan Türk Hukuk Kurumu Yönetim Kurulu,
aşağıdaki görüşlerini kamuoyuna sunmayı görev bilmektedir :

Hukuk devletinde tüm örgütlenmeler, devlet kuruluşları içindeki tüm uygulamalar
laiklik ilkesi doğrultusunda olur.

Çağdaş eğitim ve öğretimin kaynağı bilimdir. Din, vicdanlardaki özgün yerinde saygınlığını korur, inananla inandığı arasındaki en sıcak ilişki olarak kendi aydınlığında güçlenir,
başkaları asla karışamaz. Ailede, toplumda ve devlet yaşamında aklı ve bilimi dışlayan anlayış, hukuksuzluğu seçme yanlışlığı, karanlığa ve kargaşaya çağrıdır.”

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir, hukukçuların devleti değil
ama hukukçuların eseridir. Ve hukukla yaşayacaktır.

Yarın TBMM Anayasa Komisyonu, AKP ve MHP’nin ortaklaşa önerdiği anayasa değişikliği önerisini görüşecek ve öneri daha sonra, TBMM genel kurulunda karara bağlanacaktır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Anayasamızın 4. maddesi ile “Cumhuriyet”,
Atatürk Milliyetçiliği”; “Laiklik” ve “Sosyal Hukuk Devleti” ilkeleri
değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez!

Bu madde çok açık ve kesindir, HİÇBİR YORUMA AÇIK DEĞİLDİR!
Aksi hal, açıkça bir Anayasa ihlalidir!

Öte yandan, Anayasamızın, 14. maddesi,
Hak ve özgürlüklerden hiçbiri, “Demokratik laik Cumhuriyeti” ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.hükmüne, emredici bir kural olarak yer vermiştir.

Getirilen bu öneri ile bir yandan Anayasa’nın 24/son maddesinin içi boşaltılmakta,
bir yandan toplumun sosyal kesimleri arasında ayrımcılığa yol açılmakta, öte yandan
bir kesim yararına ayrıcalık yaratılmaktadır. TBMM gündemine getirilecek olan
bu Anayasa değişikliği önerisi, laikliğe aykırı ve ona zarar verecek bir içerik taşımaktadır.

Gerçekte bu öneri, Anayasa’nın 4. maddesi açık hükmü nedeni ile de “Görüşülemez”!

Çünkü bu kapsamdaki bir değişiklik önerisi, “Teklif bile edilemez”!

Teklif bile edilemeyecek bir metin, “Görüşülemez”!

Bu öneri, usul ve esas yönünden “Yok hükmündedir”!
Dolayısıyla bu görüşmelere her zeminde katılmak, Anayasa ve demokrasiye karşı
tarihsel bir sorumluluk ve vebal almak olacaktır.

Kamuoyunun, siyasal partilerimizin, TBMM üyelerinin bilgi ve takdirlerine sunuyoruz.

Hukuk dışı ve hukuka aykırı işlem ve eylemlere zamanında karşı çıkılmazsa,
“Atı alan Üsküdar’a geçer”!..

Saygılarımızla. 18 Ocak 2023, Ankara

TÜRK HUKUK KURUMU YÖNETİM KURULU

“Güçlendirilmiş parlamenter sistem”

“Güçlendirilmiş parlamenter sistem” ve “sivil anayasa”, Anayasa tartışma ve atışmalarında en çok kullanılması muhtemel iki kavram.

Demokratik muhalefet partileri, güçlendirilmiş parlamenter sistem (GPS) üzerine çalışmalarını yürütürken, anayasa sayfasını 16 Nisan 2017’de kapattıklarını sürekli vurgulayan Cumhur İttifakı, “sivil anayasa” sloganı ile gündeme katıldı.

“Sivil anayasa” da, öyle: yaklaşık yüzyıldır yapılan siyasal anayasa ve sosyal anayasa ayrımına çevresel anayasa kavramı eklenmiş olsa da anayasalar, “toplumsal sözleşme” temelinde doğaları gereği sivil metinler.

KAĞIT ÜSTÜNDE BIRAKMAK…

Öncelikle, şu ana çelişki kayda değer: “sivil anayasa” sloganı sahipleri, 2017’de kendi koydukları hükümler dahil, Anayasa’yı sürekli çiğniyor. Anayasa Mahkemesi gibi Cumhuriyet’in temel organlarını kaldırmayı önerebiliyor.

Bu ana çelişki, haliyle, tutarlılık ve samimiyet sorununu gündeme getiriyor. Yürürlükteki Anayasa ihlalini sistematik hale getiren Cumhur İttifakı, “sivil anayasa” ile ne yapacak? İşte üçü:

>> GPS yolunda oluşacak ittifakın önünü kesmek, perdelemek ve çelmelemek.

>> Tek kişi yönetimini daha da pekiştirmek için Anayasa’yı , “keyfi yönetim aracı” haline getirmek.

>> Türkiye Cumhuriyeti’ni sadece kâğıt üstende kalan bir kavrama indirgemek.

AMACA GİDEN YÖNTEM

Şefe biat kültürüne dayalı bir toplum oluşturmak amacıyla bilgi kirliliği yaratmak, kavramları çarpıtmak ve demokrasi yanlılarını sindirmek.

Sözüm ona “sivil anayasa” savunucuları, parlamenter rejimin geriye gidiş olduğu cehaletini sergileyebiliyor.

Oysa, olmayan “kabine toplantıları” bile, en kötü parlamenter rejimin, bugünkü tek kişi fiili yönetiminden daha iyi olduğunun bir göstergesi.

O denli keyfi bir yönetim ki, Covid-19 önlemleri konusunda Bilim Kurulu önerilerini bile karartabiliyor.

Özetle, özgürlük ve haklar, Anayasa güvencesi altında olsa da, erkler tek kişide birleştiği için, devlet erkleri, varlık nedenlerini yadsıyarak özgürlükleri boğmakla meşgul.

  • CHP’nin, “128 Milyar dolar nerede?” afişlerini bile TOMA’lar eşliğinde toplatan bir yönetim, halka ne yapmaz?

Nitekim Bilim Kurulu önerilerini hiçe sayarak, kitlesel ölümleri seyretme havasında.

DEMOKRATİKLEŞTİRİLEN TBMM

Bu karanlık tablo karşısında, demokratik rejime dönüş çalışmalarında şu üç hususa dikkat etmek gerekir:

Bugünü iyi tanımlamak: Değinildiği üzere, Anayasal düzlemde demokratik olmadığı gibi, uygulamada, fiili ve keyfi öğeler ağır basıyor.

Başta CHP gelmek üzere, muhalefet partilerinin aradığı, aslında “demokratik hukuk devleti”nin parlamenter rejim ekseninde yeniden inşasıdır. Bu nedenle, Anayasa değişikliğini “rejim/sistem” arayışına indirgemeksizin hedefi, demokratik anayasa olarak koyma gereği var.

Eskisine dönüş algısını önlemek için parlamenter rejim/sistem yerine “güçlendirilmiş parlamenter sistem” deyimi kullanılıyor olsa da çekinmeden parlamenter rejim/sistem diyebilmeli; zira, hangi sıfatla kullanılırsa kullanılsın, rejim/sistem tasarımı, demokratik hukuk devleti ekseninde anlamlandırılmalı.

Doğal olarak birbiriyle yarışma halinde olan demokratik muhalefet partileri, demokratik hukuk devleti anayasal ortak paydaları ve hedefinde birleşmeli.

Bunun için, öncelikle anayasal denge ve denetim düzenekleri somut biçimde ortaya konulmalı;

Sonra, hesap verebilir bir hükümet düzenekleri somutlaştırılmalı;

Nihayet, yasama-yürütme-yargı erklerinin her birinin kendi görev ve yetkilerini kullanmasına elverişli bir yapısal düzenleme açıklığa kavuşturulmalı.

Bu çerçevede TBMM, demokratikleştirilebildiği ölçüde güçlü olur ve görevlerini özerk bir biçimde yerine getirir. Hükümet istikrarı için, kurulması kolay ve düşürülmesi zor düzenleme, aklileştirilmiş veya güçlendirilmiş parlamenter rejim çerçevesinde düşünülmeli; yargı ise, mutlaka bağımsız olmalıdır. Bunları sürekli tartışmalıyız.