Etiket arşivi: AKP sözcüsü Hüseyin Çelik

İki kadın milletvekili kendi kendini darp etti


İki kadın milletvekili kendi kendini darp etti
!

Yılmaz Özdil

21 Şubat 2015, SÖZCÜ

AKP’nin polisi Ali İsmail Korkmaz’ı sopalarla döve döve öldürdü.
AKP’nin valisi çıkıp “Kamera kayıtlarını inceledik, bunu yapan kesinlikle polis değil,
kendi arkadaşlarına zarar verip, ‘polis yaptı’ süsüne büründürmeye çalışıyorlar.” dedi.
*
Asrın lideri Soma’ya gitti vatandaşa yumruk attı. Yumruk atarken çekilmiş cep telefonu görüntüleri, Tanganika’dan Patagonya’ya dek dünyanın tüm televizyonlarında yayınlandı.
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik çıkıp, “biri ortaya bir yalan atar, sonra kendisi de inanmaya başlar, söylentilere itibar etmeyin, o sizin görüntü dediklerinizi ben de seyrettim, böyle bir görüntü yok.” dedi.
*
Asrın liderinin danışmanı, polis tarafından yere yatırılan madenciye tekme attı.
Tekme görüntüsünü Eskimolar bile seyretti. Pişkin pişkin doktora gidip “Bana şiddet uygulandı, ayağım zarar gördü..” diyerek, yedi günlük rapor aldı.
*

“Erkek şahısların üstü çıplaktı. Kafalarında siyah bantlar vardı. Kenara, duvar dibine çekildim. Tişörtünde Che Guevara resmi bulunan bayan şahıs, ani şekilde başörtümü tutarak yukarıya doğru kaldırdı, Tayyip’in o…sunu buldum beyler, gelin s…in diye bağırmaya başladı. Kızımın bebek arabasını tuttuğum için kaçamadım. Erkek bir şahıs sol yanağıma tokat attı, sırtüstü yere düştüm. Kalabalık grup etrafımı sardı, tükürmeye, tekmelemeye başladılar. Beni tekmelerken, şerefsizin evladı, o… çocuğu, eşarplı kaltak, Devrim yapacağız, kökünüzü kazıyacağız, hayvan kaltak, Tayyip’i de seni de s…p yollayacağız şeklinde yüksek sesle hakaret ettiler. Şişman yapılı, etli geniş burunlu biri bebek arabasını sallıyordu, arabanın içindeki kızım aşağı yukarı zıplıyordu. Üç dört kişi benim üzerime idrarlarını yaptılar. Bir kadın, başörtüsüne işeyin, başörtüsüne işeyin diye bağırıyordu. Etrafımdaki şahıslar bana tekme atmaya devam ediyordu. Tam bu esnada bir şahıs, başıma doğru erkeklik organıyla sürtünmeye başladı. Başka bir şahıs, benim arkama geçerek cinsel bölgesiyle sürtünüyordu. Vücudumun değişik yerlerinden cinsel saldırıda bulunanlar vardı. Emekleyerek kaçmaya çalıştım, başaramadım, bir ara kafamı kaldırdığımda baş kısmımdan sürtünmek suretiyle cinsel saldırıda bulunan şahsın uzun yüzlü, kemikli ve çıkık burunlu olduğunu gördüm. İnönü stadında araba yakıyoruz diye bağırma sesi duydum. Etrafımdaki şahıslar dağıldılar. İnönü stadyumuna doğru yürümeye başladılar. Yerden kalktım, bebek arabasının yanına gittim, altı aylık kızım ağlıyordu, sol ayak diz altında sıyrık vardı, kanamıştı, sol kolunda morluk vardı. Bana cinsel saldırıda bulunan şahısların arkasından baktığımda, iki şahsın ellerinde bira şişesi olduğunu, bira şişelerini karşılıklı tokuşturduktan sonra içtiklerini, kahkahalar atarak güldüklerini gördüm. Üç dört dakika sonra eşim geldi. Ağlıyordum. Eşim ne olduğunu sordu. Üzüntümden,
eşimin bana saldıran şahıslara karşılık vereceğini bildiğimden dolayı kendisine
bir şey söylemedim. Evimize geldik. Temizlenme hissiyle duşa girdim. Bacaklarımda almış olduğum darbelerden dolayı morluklar vardı. Üç dört gün dışarı çıkamadım. Yaşadığım korku neticesinde bebeğimi emziremedim, sütüm kesildi..”

diye ifade verildi.
*
Sekiz ay boyunca “Benim başörtülü bacıma saldırdılar, görüntüler elimizde..” diye bağırdı.
Sekiz ay sonra mobese kayıtları ortaya çıktı. Başından sonuna, yalandı.
*
Ve görüntüleri alenen seyrettik. Pervin Buldan, Sebahat Tuncel tartaklandı.
HDP milletvekillinin kafası yarıldı. CHP milletvekilinin kaburgası kırıldı.

AKP milletvekili gayet güzel izah etti…

“Kadın milletvekilleri bizi taciz etti, iki kadın milletvekili kendi kendilerini darp ettiler,
öbürleri de ayağı takılıp düştü.” dedi.
*
Her açıdan görüntüsü var, CHP milletvekilini sırtüstü merdivenlerden ittirdiler.
Ahmet Kiziroğlu çıktı, gözümüzün içine baka baka, “CHP’li bir başka CHP’liyi tutmak isterken merdivenden düştü, ortada hiçbir AK Partili yok..” dedi.
*
Hani geçenlerde bi Suudi imam “Dünya dönmüyor, sabit duruyor, eğer dünya dönseydi,
Çin’e giden uçak havada durduğunda, Çin’in uçağa doğru gelmesi gerekmez miydi?” dedi ya… O imamı bu seçimde AKP’den milletvekili adayı yapmakta fayda var.
Tam grup başkanvekili olacak adam, biçilmiş kaftan.

=======================================

Dostlar,

AKP ve şürekası işte böyle akıl dışı ve dürüstlük dışı işler yapıyor..

İnsanın yüzü kızarıyor onlar yerine..
Bunca kepazeliği hiçbir terazi kaldırmaz..

Herhalde “necip” (soylu) AKP seçmeni halkımız 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde
“gereğini” yapacaktır??

Bu arada, usta ve yürekli gazeteci Yılmaz Özdil’in yaptığına
“ipliğini pazara çıkarmak.. “ diyorlar galiba..

Kalemine sağlık Yılmaz kardeşimiz..

Sevgi ve saygı ile,
22.02.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

İkinci İsrail, AKP’nin kollarında büyüyor!


İkinci İsrail, AKP’nin kollarında büyüyor!

AYDINLIK, 01 Temmuz 2014

fikretakfirat

FİKRET AKFIRAT

 

IŞİD saldırısından sonra bölgede oluşan saflaşma; ‘ABD, İsrail, AKP, PKK, IŞİD ve Barzani cephesi;

Karşısında ise Irak’ın birliğini savunan güçlerle birlikte Maliki, Esad, İran, Rusya, Çin
ve Türkiye’nin milli güçleri’ şeklinde oldu.

Irak Kürdistan Bölgesi Petrol Bakanı Aşti Havrami, “Bağımsızlık ilanı olursa Ankara’dan habersiz olmaz” diyor. AKP hükümeti ile petrol pazarlıklarının merkezinde yer alan Havrami, Hürriyet’te dün yayınlanan röportajda Barzani yönetiminin
bu aşamadaki hedefini de, “bölgelerin daha etkin olacağı konfederal bir yönetim” olarak açıklıyor.

Havrami’nin sözleri, Ankara ile Erbil arasında sıkı bir eşgüdümün olduğunu ortaya koyuyor. Havrami’nin yıllardan beri, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve
Irak’ın kuzeyinde ihaleler alan Tayyip Erdoğan‘a yakın işadamlarıyla
sağlam ilişkilere sahip olduğu bir sır değil.

Öte yandan 28 Haziran günlü Aydınlık’ta yer verdiğimiz, Tayyip Erdoğan’ın Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi’ye söylediği “Kerkük de Musul da özerk bölge olacak” açıklaması ve AKP’nin konuğu Tarık el Haşimi’nin IŞİD işgaliyle başlayan operasyondaki ortaklığı, eşgüdümün önemli bir kanıtı niteliğinde.

IŞİD’in Haziran ayı başında başlattığı Musul işgalinin ardından Barzani yönetimi Peşmergesi, başta Kerkük olmak üzere 2003’teki Amerikan işgalinden başlayarak
hak ettiği Irak topraklarında denetimi ele geçirdi. Irak Kürt Bölgesi’nin, Irak Anayasası’na uygun olarak egemenliği altındaki topraklara göre üçte bir oranında daha geniş bir bölgede askeri denetimi ele geçirdiği kaydediliyor. Ancak Barzani yönetimi,
bu bölgede mevcut yönetim mekanizmalarını ele geçirmiş değil.

ABD’nin 2003 işgalinden sonra yaptırdığı anayasada etnik ve mezhepsel fay hatlarına göre bölünmeyi sağlayabilmek için gevşek federatif yapı sistemi kuruldu.
Buna göre, her vilayet referandum sonucunda kendi başına Federatif Bölge olabiliyor ve istediği Bölge ile birleşebiliyor. Hedef, 2003 yılından başlayarak nüfus dengesi değiştirilen Kerkük’te, referandum sonucunda Bölge ilanını sağlayıp,
sonra Kürdistan Bölgesi’ne katılmasını sağlamak.

İSRAİL VE AKP’NİN EŞZAMANLI DESTEĞİ

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, bölgedeki ılımlı güçlerle İsrail arasındaki ittifakın bir parçası olarak bağımsız Kürdistan’ın kurulması gerektiğini söyledi. Tel-Aviv Üniversitesi Milli Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde konuşan Netenyahu, “Kürtler mücadeleleriyle bağımsızlığa layıktır” dedi.

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres de, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmede,

  • “Kürtler de facto olarak devletlerini kurmuş durumda. Türkiye de
    onlarla petrol ticareti yaparak buna hazır olduğunu gösteriyor.”
    demişti.

Bu açıklamayla eşzamanlı olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
“Türkiye Kürdistanı” ifadesini yasallaştıran bir karara imza attı. Saidi Kürdi takipçisi AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik de “Onların adı Kürdistan ve bunun kabul edilmesi gerekli.” diyerek AKP adına Kürdistan’ı tanıma sinyali verdi.

PKK’YE HAREKET SERBESTLİĞİ

Musul’un işgaliyle başlayan Irak’taki yeni durumda, PKK’nın da kazançlı çıktığı görülüyor. PKK yöneticileri, statükonun bozulmasından mutlu. PKK, IŞİD’in Suriye’de Irak’a yönelmesiyle hem Suriye’nin kuzeyinde hem de bu bölgelere komşu olan
Irak içlerinde hareket alanını genişletiyor. Ayrıca, açılımda 2. aşamaya geçildi ve
önce Sırrı Süreyya Önder, sonra da tahliye olan Hatip Dicle,

  • “Öcalan 9 ay sonraki Nevruz’da aramızda olacak.” dedi.

BÖLGEDE OLUŞAN SAFLAŞMA

Bu gelişmelerin ardından ortaya çıkan saflaşma şöyle:

ABD, İsrail, AKP, PKK, IŞİD ve Barzani cephesinin karşısında Irak’ın birliğini savunan güçlerle birlikte Maliki, Esad, İran, Rusya, Çin ve Türkiye’nin milli güçleri.

Celal Talabani’nin KYB’si ve KYB’den kopan Değişim Hareketi halen Irak’taki saflaşmada ara güç durumunda. KYB hem IŞİD saldırısını Amerikan komplosu olarak niteledi hem de Barzani’nin “Kerkük’ten çıkmayacağız” sözlerine karşı tutum aldı. KYB Merkezi Konsey Başkanı Adil Murad, Barzani’nin Kerkük’te yaptığı konuşmaya işaret ederek anayasanın 140. maddesi’nin uygulandığı yönünde bir açıklamanın yapılmaması gerektiğini söyledi. Adil Murad, daha önce de Irak’ta yayımlanan es-Sabah gazetesine verdiği demecinde Irak’ta yaşananları bir Amerikan komplosu olarak nitelemiş ve IŞİD’in KDP’ye değil KYB’ye bağlı peşmergelere saldırdığını söylemişti.

Daha önce muhalefette yer alan Değişim Hareketi ise kuzeyde kurulan Hükümet’e katılmakla birlikte, Barzani yönetiminin tek taraflı tasarruflarla ve AKP desteğiyle
elini güçlendirmesinden rahatsız.

Düğüm, Irak Meclis Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık için yapılacak pazarlığın sonucuna göre çözülecek.

Cüneyt Arcayürek : 90 Yıl Sonra


90 Yıl Sonra

portresi

 

Cüneyt Arcayürek

 

Kadının yüzünü başını açan Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in 90’ıncı yılında, günlerdir halkımız: …başları açık iken yüzleri şah mıydı ki, türbanla şahbaz olacak kadın milletvekillerinin, örtülü başla özgürlüğe kavuştuklarını içeren… …kapalı kadınla evli liderlerine hoş görünmeye çabalayan açıklamalarını izliyor. Dalkavukluğun çeşidi var, böylesi de var. Kadını 2002’den önceki yaşam koşullarına götüren, bugünlere zıt, özlenen dünya geri gelse; şu sıralar ağızları kulaklarında türban özgürlüğü türküleri
söyleyen AKP’li üç kadın vekil var ya; ilk önce onların, başlarını açarak, ohh nihayet
gerçek özgürlüğe kavuştuk diye nutuklar atacaklarından kuşkunuz olmasın!

Önümüzdeki perşembe günü türbanlı başlarıyla Meclis’e geleceklerini ilan eden, sadece başlarını örtmeleri geriye, arş geriye diye Osmanlı tarzında marşlar söyleyen AKP’nin başlarına yeterli gelmez, amaçlarını kesmez! Bayan vekiller: Baş kapalı ama
boyundan aşağıya topuğa değin giysiler olmazsa olmazzz!..Baştan tırnağa nasıl kapalı olacağız diye dert etmesinler: Gün aşırı gazetelerde çıkan fotoğraflara bakabilirler.

TV’lerin canlı yayınlarında görünen Çankaya’daki ile mitinglerde eşi Başbakan’ın yanında halka el sallayan, çiçek atan hanım ablalarına bakarak, onları model alabilirler…
***
Benim bir beklentim var:
Türban yakındır; bakanlara, doktora, hâkim ve savcılara, hemşireye, memura kadar devletin hemen her kademesine çöreklendiğine göre… …açıklamalarına göre AKP’ye yatkın Ajda Pekkan ile daha mutedil Sezen Aksu; AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’in
yerden yere vurduğu yarı çıplak giysileri üzerine bir de moda olacak ipekten türban
oturttular mı… …RTE demokrasisindeki yarım yamalak yaşam özgürlüğünün
yeme de yanında yat gayrı!

Kendi hesabıma; mademki türban dinci AKP’nin simgesi değildir de kadına İslamın  tanıdığı bir simgedir, dinci bugünkü iktidarın hâşâ alameti farikası da değildir…
Öyleyse erkek vekiller de başlarında takke, sırtlarında cüppe, Meclis oturumlarına katılmalarına olanak tanımlanmalı diyorum. Meclis Başkanı Çiçek Cemil açıklamadı
mı türbanı Meclis içtüzüğü engellemiyor diye. Türbana olmayan yasağın erkeklerin
giyim kuşamlarına uygulamasını… …bakın açıktan söylüyorum işte; dostu düşmanı çatlattığını Başbakan’ın, bakanların açıkladığına göre özgürlük o denli genişmiş ki ülkemizde; toplumun “artık bu kadarı da yeter be” diye sokaklara, meydanlara döküldüğü şu günlerde… …RTE ileri demokrasisine yakıştıramıyorum vesselam!
***
İleri mi gittim acaba böylesi önerilerde bulunarak? Oysa güneşli günler göreceksiniz
çocuklar deyip duruyoruz: Yok hayır! 19 Mayıs 1919’da Samsun’da doğan güneşin tutulduğu alacakaranlık günlerdeyiz… Kadınlarımız başında türban, boydan tırnağa dek kapalı. Varsın erkekler de takkeli, cüppeli olsun tartışmaları kapıda.

Cumhuriyet’e kurulduğu günden beri düşman o çevrelerin, bugünlere uzanan kuyrukları; ah diyorlardır şimdi içlerinden… Bir de şapka yerine Osmanlımıza özgü fes gelse geri!
Hatta çarşafı da özgür kıldı kılacak diye savunuların temel dayanağı olan kılık kıyafet özgürlüğünün içeriğine de ruhuna da rahmet!
***
İlk Meclis’in bir oturumunu yöneten Mustafa Kemal, kürsüdeki “Yahu bir laiklik sözüdür gidiyor, ne menem bir şey bu?” deyince: “Adam olmaktır beyefendi,
adam olmaktır” der.
Ah Mustafa Kemal ah! Kaldır da başını Anıtkabir’den bak başkentine.
Hâlâ adam olamayanların çoğaldığını göreceksin!
(Cumhuriyet, 29.10.13)