Etiket arşivi: AİHM’nin (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)

Türkiye Barolar Birliği’nden Silivri İletisi


Dostlar
,

TBB’nin (Türkiye Barolar Birliği) aşağıdaki açıklaması apaçık bir hukuk dersi gibi. Hem öğretici hem uyarıcı..

İnsan hakları dersi, Ceza Usul Hukuku Dersi, Anayasa hukuku dersi…

Saygıdeğer Başkan Prof. Dr. Metin Feyzioğlu da bir Ceza Hukuku uzmanı, Ankara Hukuk Fakültesi’nin önceki dekanlarından.
Bu kritik dönemde Türkiye için bir şans.

  • Türkiye, Anayasası’na göre (md. 2) demokratik bir hukuk devleti. 

Bu bakımdan, herkesin bu temel noktayı gözden kaçırmaması ve
TBB’ni özenle dinlemesi yerinde olacaktır.

TBB’nin açıklamasını son derece yerinde, yararlı buluyor ve destekliyoruz.
Başta Sn. Başkan Prof. Feyzioğlu lmak üzere Yönetim Kurulu’na teşekkür ediyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
Asos, Çanakkale, 6.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

Baro’dan Silivri Mesajı!  

tbb_logosu

 

Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Avukat Prof. Dr. 
Metin Feyzioğlu ve
yönetim kurulu üyeleri ile Ankara Barosu yönetim kurulu üyeleri, yarın (5.8.13) görülecek olan Ergenekon Davası karar duruşması öncesi Silivri Cezaevi’ne gitti.

 

Ergenekon Davası’nda yargılanan sanıkların yakınları tarafınan kurulan
nöbet çadırını ziyaret eden Feyzioğlu ve yönetim kurulu üyeleri burada
alkışlarla karşılandı. Silivri Nöbet Çadırı‘nda açıklama yapan Feyzioğlu,

portresi

”Aslında yaşadığımız her gün dünya ve
Türk hukuk tarihinin bir parçası haline geliyor.

  • Biz tarihte görülmüş en büyük hukuksuzluğu
    şu anda yaşıyor ve gözlüyoruz. 

Unutmuyoruz.

Hiçbir hukuksuzluk tarihte karşılıksız kalmamıştır.” dedi.

“KARARIN NASIL OLACAĞINI AŞAĞI YUKARI TAHMİN ETMEK
MÜMKÜN GÖRÜNMEKTEDİR.”

Feyzioğlu,

“Bugünlerin de geçeceğini bilerek bunları yaşıyoruz. Ben herkese bugüne kadar gösterdikleri metanetli, dik ve onurlu duruş için teşekkür ediyorum.
Geldiğimiz gün itibariyle ‘Balyoz’ ve ‘Ergenekon’ adlı davalar sürecinde

– ne kadar büyük haksızlıkların yapıldığı ve
– önceden kurgulanmış bir senaryonun adım adım işletildiği ve
– aslında amaçlananın suçluyu, suçsuzdan, doğruyu, yanlıştan ayırmak değil,
– bir tarafta Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) tamamen çökertmek,
– öbür yandan da toplumsal muhalefeti susturmak, sindirmek olduğu

yalnızca içerde değil uluslararası camiada da görülmüştür.

Gerçekten bu soruşturmaların başlangıcından beri sergilenen yaklaşım,
darbeyle mücadele olmamış sözü söyleyene, muhalefet eden farklı düşünenle
mücadele şeklinde gelişmiştir. Ve yarın ilan edildiği üzere karar açıklanacaktır.
Bu kararın nasıl olacağını bugünden aşağı yukarı tahmin etmek mümkün görünmektedir”

ifadelerini kullandı.

“MİLLETİN BURAYA GELMESİ ENGELLENMİŞTİR”
Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:“Etrafımıza baktığımızda bile yurttaşların bölgeye ulaşmasının yasaklanması ve bu yasağın her ne pahasına olursa yaşama geçirilmesine yönelik önlemlerin alınması, mahkemenin vereceği karara ilişkin önemli işarettir. Ve bu karar her ne kadar “Türk milleti adına” veriliyor gibi görünse de, Türk milletinin bundan pek de memnun olmayacağı anlaşılıyor ki milletin buraya gelmesi engellenmiştir.
Yani mahkeme kararını göğsünü gere gere değil, adeta mahcubiyet içinde fısıldayarak vermek istemektedir. Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş bir olay..
Mahkemenin kararının önceden valilik tarafından ilan edilmesidir.
İleri demokrasi diye diye getirdikleri noktada bizim algıladığımız şudur;
– Mahkeme milletin aleni olması gereken duruşmaya girmesini yasaklamış,
bu yasağı gerekçe gösteren İstanbul Valiliği de
– ‘Yollara çıkmayın nasılsa mahkeme sizi içeri almayacak dolayısıyla yola çıkan herkesi ben alenen suçlu görürüm suçlu görmekle de yetinmem hangi noktaya gelirse gelsin ne pahasına olursa olsun cezasını yerinde veririm güç kullanırım’
diye tehdit etmiştir. Bu önceden istişare edildiği ve adeta bir işbirliği içinde davranıldığı görülen durum zaten yarının bugünden habercisidir.”
“BUGÜNLER GEÇECEKTİR. AYDINLIK YARINLARA
HEP BİRLİKTE ULAŞACAĞIZ”
Feyzioğlu,“Açıkçası ilk günden beri söylediğimiz şudur;
Usül esasın giriş kapısıdır.
Yanlış kapıyı açarsanız yanlış odaya girersiniz.
Yanlış kapıyı ısrarla açmak istiyorsanız zaten yanlış odaya girmek istiyorsunuz demiştik.
O kadar çok yanlış kapılar açıldı ki o kadar çok usulsüzlük yapıldı ki,
yarın doğru odaya girilmesini beklemek hayalcilik gözüküyor.Biz adil yargılanma hakkının savunma hakkının hiçe sayıldığı
ve en sonunda İstanbul Valiliği tarafından* seyahat özgürlüğü,
* düşünceyi açıklama özgürlüğü,
* toplantı ve gösteri yürüyüşleri özgürlüğühiçe sayılarak ‘Silivri’ye gelmeyin’ diye insanların korkutulduğu bu davada hükmün
millet adına sizler tarafından verildiğini biliyoruz. Yarın belki mahkeme millet adına bir hüküm verdiğini iddia edecektir ama bu millet bu davalar hakkında hükmünü çoktan vermiştir.

Bugünler geçecektir.

Size söz veriyorum geçecektir.

Aydınlık yarınlara hep birlikte ulaşacağız a dostlar. Bir gün bile kuşkunuz olmasın.

Sizlere Hadımköy’den de selamlar getirdik. Hadımköy’de Balyoz ve Ergenekon davasından tutuklu olan komutanlarla kucaklaştık. Hepsinin moralleri son derece iyi.
Tutukevinde millete hizmetle görevlerini devam ettiriyorlar. Onurlu, dik duruyorlar
ve özellikle istediler, bu çadıra selamlarımızı iletin dediler. Siz de kabul buyurun
bu selamları.

Bizler içeri geçeceğiz yarından önce dostlarla kucaklaşacağız.

Baro’dan Silivri Mesajı!

Moral vereceğiz.
İhtiyaçları olmadığını biliyoruz ama bizim kucaklaşmaya ihtiyacımız var.” dedi.

Feyzioğlu ve beraberindeki heyetler alkışlarla uğurlandı.
Heyet daha sonra bazı sanıklarla görüşmek üzere Silivri Cezaevi’ne girdi.

(http://sozcu.com.tr/2013/gundem/barodan-silivri-mesaji.html)

==============================================================

İSTANBUL VALİLİĞİNİN 5 AĞUSTOS 2013 TARİHİNDE
SİLİVRİ’DE YAPILACAK DURUŞMAYA İLİŞKİN AÇIKLAMASI ve
13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NİN AÇIKLIK İLKESİNİ İHLAL EDEN KARARI HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI

  1. Kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen ve 5 Ağustos 2013 tarihinde Silivri Cezaevi’nde görülecek olan davanın duruşmasına, “basın mensupları ile milletvekilleri dışında izleyici alınmamasına” İstanbul Özel Görevli 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce karar verildiği öğrenilmiştir. İstanbul Valiliği ise, duruşmanın yapıldığı yere gitmek isteyenlerin Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ihlal edeceklerini, buna rağmen gitmek isteyenlere karşı tedbir alınacağını ve bu tedbirlere “adım adım hangi safhaya kadar gerekiyorsa o safhaya kadar devam edileceği”ni bildirmiştir.
  1. Anayasa’nın 141 ve CMK’nın 182/1. maddelerine göre duruşma herkese açıktır. Duruşmanın açıklığının kısıtlanabilmesi için, kamu güvenliğinin bunu kesin olarak gerekli kılması zorunludur. Bu durumda bile, duruşmanın kapalı yapılmasına ilişkin kararın gerekçesi ve hüküm, mutlaka açık duruşmada açıklanır. Yüksek güvenlikli cezaevi kampüsünün ortasında kurulu bir duruşma salonunda, kamu güvenliğinin tehdit altında olabileceği iddia dahi edilemez. Demek ki duruşmanın açıklığının kısıtlanmasının
    yasal koşulları bulunmamaktadır. Esasen bir davanın şehirden yaklaşık
    100 km uzakta ve cezaevinin içindeki bir salonda görülmesi de, duruşmanın açıklığı ilkesinin devlet eliyle ihlal edildiğinin başlı başına göstergesidir.
    Anılan yargılamada bu aşamaya dek yaşanan hukuksuzluklar silsilesinin ardındaki temel nedenlerden biri de, davanın kamuoyunun erişiminden uzak ve cezaevi koşulları nedeniyle psikolojik baskı yaratan bir ortamda sürdürülmüş olmasıdır.
  1. Öte yandan, CMK’nın “Duruşmanın Düzen ve Disiplini”ne ilişkin 203. ve devamı maddelerine dayanılarak, duruşmanın belirli kişiler dışında kalan izleyicilere yasaklanmasına hiçbir şekilde karar verilemez. Aksine bir uygulama, duruşmanın açıklığı ilkesinin keyfi bir şekilde ihlalidir.
  1. Mahkemenin, anılan hukuka aykırı kararı ve İstanbul Valiliği’nin bu karara atıf yapan açıklaması, Valilik ile Mahkeme’nin mutabakat içinde hareket ettiği algısı yaratmaktadır. Oysa demokrasinin ön şartı; bağımsız ve tarafsız yargı ile kuvvetler ayrılığıdır. Mahkeme kararının, kararı veren mahkeme tarafından değil, Valilikçe kamuoyuna duyurulması, yürütme ve yargı birliğini vurgulayan fevkalade talihsiz bir gelişmedir.
  1. İstanbul Valiliği’nin açıklaması, Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan “Seyahat Özgürlüğü” ile 34. maddesinin “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” hükmüne doğrudan aykırılık teşkil etmektedir. AİHM’nin (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yerleşik içtihadına göre ise, barışçıl gösterilerin güç kullanılarak engellenmesi ve dağıtılması, Sözleşme’nin ihlalidir. Valilik, elbette duruşmanın güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almalıdır. Ancak bir hukuk devletinde, yasaklama yoluyla değil, temel hak ve özgürlükleri korumaya
    özen gösteren düzenlemelerle güvenlik sağlanabilir.
  1. Şöyle ki; Valiliğin hukuka aykırı yasaklama kararı ve duruşmanın yapıldığı yere gelmek isteyenlere karşı güç kullanılacağına dair açıklaması, AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 10. maddesinde güvence altına alınan “İfade Özgürlüğü”ne ve bu özgürlüğün yaşama geçirilmesine yönelik olarak Sözleşme’nin 11. maddesinde düzenlenen “Toplantı Özgürlüğü”ne aykırılık oluşturmaktadır.
  1. Sözü edilen Valilik kararına dayanak yapılan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun bütün maddeleri, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ışığında yorumlanmalı, bu Sözleşme’ye aykırı hükümleri ise, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca hiçbir şekilde
    uygulama alanı bulmamalıdır.
  1. Valiliğin, ancak bir polis devletinde görülebilecek açıklaması,
    bu davada yaşananların özetidir. Mahkeme de, aleni açıklaması gereken kararını, adeta bir mahcubiyet içinde ve gizlice açıklamak istemektedir.

Türkiye Barolar Birliği olarak, bütün yaşananlara karşın, yargıya hala güvenmek istiyoruz. Açıkladığımız gerekçelerle, Mahkeme’nin hukuka aykırı kararını gözden geçirmesi ve İstanbul Valiliği’nin hukuka aykırı açıklamasını geri alması için
ilgili makamlara demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları adına
kamuoyu önünde çağrıda bulunmayı bir görev kabul ediyoruz.

Saygılarımızla. 5.8.13

Av. Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU
Türkiye Barolar Birliği Başkanı

http://www.barobirlik.org.tr/Detay19969.tbb, 5.8.13

Eylemcinin Hukuk Rehberi


Dostlar
,

Bu alanda 2 temel yasadan biri Ceza Muhakemeleri Yasası;

öbürü de Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası..

Ayrıca AİHM’nin (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) bağlamında aldığı epey somut olay kararları var ve bunlar
Türkiye’yi bağlıyor..

Türkiye Avrupa Konseyi‘nin kurucu üyelerinden.
Bu bağlamda ülkemiz AİHM’nin yargı yetkisini kabul etmiş durumda.

Anayasa’nın ilgili 2 maddesini paylaşalım..

Anayasa madde 34                          :

B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı

Madde 34 – (Değişik: 3/10/2001-4709/13 md.)

  • Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız
    toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri y hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak
şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

Anayasa’nın 90. maddesi son fıkrası da çok açık..
Üstelik AKP hükümetince Mayıs 2004’te sözde AB’ye üyelik süreci kapsamında yapıldı bu anayasa değişikliği..

Anayasa madde 90             :

  • “…Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.)
  • Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır..”

Sn. Av. Vural Ergül‘ün özlü metni aşağıda..

Sevgi ve saygı ile.
9.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================================

Eylemcinin Hukuk Rehberi

Av. Vural Ergül

Gösteri ve toplantıya katılma hakkı Anayasal bir hak.
Asla suç oluşturmaz.
Şiddet içermeyen, yakmadan, yıkmadan, zarar vermeden gerçekleştirilen hiçbir eylem nedeniyle suçlanman bile olanaklı değil.

Anayasal haklarını kullanır, demokratik protestolara katılırsan, spor ayakkabı giy,
lensin var ise takma, yanına değerli eşya alma, kollarını ve bacaklarını örtecek
giysilerini giy.

Yapı marketlerinden, nalburlardan başını koruyacak baret ve var ise gaz maskesi
yok ise iş güvenliği maskesi satın al, tak.

Hareket kabiliyetini engellemeyecek ağırlıkta ve biçimde bir sırt çantası alabiliyorsan al.
Yanında bulundurman gereken yalnızca su.
Hasta ya da her hangi bir biçimde ilaç kullanıyorsan sakın meydanlardaki
protestolara çıkma.

SAKIN UTANMA

Anayasal gösteri ve toplantıya katılma hakkını kullanırken polis veya Jandarma
seni gözaltına alıyorsa sakın direnme. Çünkü bırakmak zorunda. Seni asla tutuklayamazlar. Mevcut yasalar çerçevesinde; Gezi Protestoları veya twitter dayanışması hiçbir halde tutuklanmana olanak sağlamaz. Gözaltına alınıyorsan gülücüğünü suratından eksik etme sakın. Emniyet Müdürlüğüne, karakola getirilip götürülürken sakın, sanki utanacak bir şey varmış gibi yüzünü gizleme.

Yasa gereğince seni gözaltına aldıktan hemen sonra avukatınla, avukatın yoksa da bulunduğun yerin Barosundan seni bir avukat ile görüştürmek zorundalar.
Avukatın geldiğinde kendisiyle hiç kimsenin duyamayacağı bir odada
başbaşa görüştürmek zorundalar. Soracağın tüm soruları kendisine sorabilirsin.
Bu yüzden sakın endişelenme, sakin ol. Yasa dışına çıkan polis sana ne denli güçlü ve zorba görünse de avukatın geldiğinde gerçekten güçlü olanın sen,
avukatın ve yasa olduğunu göreceksin.

Haksız yere gözaltına alınsan bile yasalar sana çok çeşitli hak ve olanak sağlıyor.
Önce haklarını öğren.AVUKATSIZ İFADE VERME

Gözaltına alınan arkadaşınsa ve fotoğralayabiliyorsan fotoğrafla, derhal saati, yeri, gözaltına alan memurun eşgalini, sicil ve silmediyse kask numarasını,
gözaltına alan polis aracının marka, model ve plaka sayısı ile gözaltına ilişkin
öbür ayrıntıları not al, önce bulunduğun yerin Baro’suna ve sonrasında başta
sosyal medya olmak üzere bağımsız yayın yaptığına inandığın kuruluşlara gönder.
Gözaltına alınan sen isen avukatın veya bulunduğun yerin Baro’su tarafından gönderilecek

– avukatın gelmeden asla ifade verme,
polisle hiçbir halde sohbet bile etme.

Aksi halde, polis avukatın gelmeden önce seninle sohbetini mülakat olarak tutanağa bağlar ve aleyhine kanıt olarak kullanır.

  • Susma hakkını kullandığını söyle başkaca hiçbir şey söyleme.

Avukatın gelmeden sana her ne olursa olsun imzalaman için uzatılacak evraka imza atmadan önce evrakı dikkatle oku, istersen imzalama. Yakının haberdar edilecek deniliyorsa istediğin yakının numarasını ver, haberdar edilsin.
Gözaltı tutanağı dözenlendiğinde gözaltına alındığın saatten yaklaşık olarak
emin isen tutanağı imzala. Saati bilmiyorsan, evrakı imzalattıracakları odadaki televizyondan gözaltına alındığın saati öğrenerek kestirmeye çalış. Bu olanağın olmaksızın gözaltı tutanağını imzalarsan da “her türlü itiraz ve dava hakkım saklıdır” kaydıyla tutanağı imzala.

KÖTÜ MUAMELEYE TUTANAK TUTTUR

Yasa gereği, gözaltına alındıktan sonra, derhal doktor muayenesine götürülmen gerekir. Götürülmedin ise derhal doktor isteminde bulun. Gerçekten var ise yakınmanı bildir, olmaz ise bile doktor muayenesi istemini dile getir. Doktora götürüldüğünde,
muayane sırasında doktor ile başbaşa kal. Bu en doğal ve yasal hakkın.
Aksine hareket söz konusu ise itiraz et. Doktorun adını, soyadını öğren.
Avukatın geldiğinde derhal kendisiyle bu bilgiyi paylaş.
Çıkartıldığın doktora; karşıya kaldığın her türlü kötü davranış, orantısız güç kullanımı
ve öbür yakınmalarını bildir ve doktorun kayda geçirmesini sağla.

Gözaltın bittiğinde yasa gereğince savcılığa götürülmen gerekecek, bu nedenle
son kez ve yeniden doktor muayenesine götürüleceksin. Gözaltına alındıktan sonra yeniden ve son kez doktora çıkartılıyorsan gözaltına alındıktan sonra herhangi bir biçimde karşı karşıya kaldığın kötü muamele varsa bunu bildir ve tutanağa işlettir

MUTLAKA YAKINMACI OL

Avukatınla görüştükten sonra artık kaygılanman için hiçbir neden yok.
Avukatına güven ve ona uy.
Avukatın sana, suç işleme kastının bulunmadığını, hiçbir tahribata girişmediğini,
yakıp-yıkma olayına karışmadığını, Anayasal gösteri ve yürüyüş hakkını kullandığını ve bu nedenle suçlanamayacağını zaten söyleyecektir.
Anayasal gösteri ve toplantıya katılma hakkını kullanırken gözaltına alındıysan
veya orantısız güç kullanımına maruz kaldıysan mutlaka polisten yakınmacı ol;
ne zaman, nerede, nasıl orantısız güç ile karşı karşıya kaldıysan kaydet ve
bulunduğun yerin Baro’sunun ilgili masasıyla paylaş, yakınmacı ol.

Twitter mesajların nedeniyle gözaltına alındıysan;
www.twitter.com‘un IP adresi vermediğini ve twitter hesabını yadsırsan,
polisin yadsıdığın hesabın sana ait olduğunu kanıtlaması gerektiğini unutma.

Eğer telefonundan twitter hesabını kullanıyorsan, hesabında kullanıcı adı ve şifresini hatırla seçeneklerini devre dışı bırak.

Asla, hiçbir biçimde, hiçbir zaman ve yerde kullanıcı adı ve parola saklama.

Bilgisayarında da kullanıcı adı ve şifreleri anımsa seçeneklerini devre dışı bırak.

Sakın kendinden kuşku duyma, öğün, güven, çalış

Kazanan biz olacağız.

Çünkü biz haklıyız…

Çünkü biz, yakmıyoruz, yıkmıyoruz, tahrip etmiyoruz…

Çünkü biz yalnızca, Anayasa’dan kaynaklanan gösteri ve toplantıya katılma hakkımızı kullanıyoruz…

(Odatv.com, 7.6.13),

======================================