Etiket arşivi: ahmet saltık

Kırmızı çizgi

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
Cumhuriyet, 07 Haziran 2021
Mustafa Demirkan adındaki bir emekli imamın, Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma Devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk için, “zalim” ve “kâfir” ifadelerini kullanarak hakaret etmesi, ülke çapında büyük tepkilere neden oldu.
Vatanı ve halkı için ölümü göze alan, yaşamını vatanına ve halkına adayan, namuslu, şerefli ve onurlu bir insan olan Atatürk’e hakaret edilmesi, büyük bir ahlaksızlık, saygısızlık, terbiyesizlik, vefasızlık, nankörlük ve alçaklıktır.
Bu davranışı sözde bir din görevlisinin ve imamın sergilemesi, bazı kişilerin sadece (AS: yalnızca) insanlıktan değil, dinden de nasıl uzaklaştıklarını bir kere (AS: kez) daha ortaya koymuştur.
Bizans döneminde Rum Ortodokslarının en önemli kilisesi olarak kurulan, Osmanlı’nın Bizans topraklarını işgal etmesinden sonra zor kullanılarak camiye dönüştürülen Ayasofya’nın, Atatürk tarafından bir dünya kültür mirası olarak müzeye çevrilmesini, ancak insani ve ahlaki değerlerini yitirmiş birisi, “zalimlik” ve “kâfirlik” olarak nitelendirebilir.

Atatürk, ülke çapındaki tüm camileri kapatıp müzeye çevirmiş gibi bir izlenim yaratmak için yapılan bu hakaretler, bu sözde din görevlilerinin, dürüstlükten de ne kadar (AS: denli) uzaklaştıklarını bir kere (AS kez) daha göstermiştir.
***
Ancak asıl önemli olan, bu vatanı kurtaranlara hakaret ederek vatana ihanet edenlerin, bu cesareti nereden aldıklarıdır. Bu kişi, “Cumhurbaşkanı” ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde bu hakaretleri yapma cesaretini nereden almıştır? Erdoğan, bu kişiye neden müdahale etmemiştir ve bu kişi hakkında hukuksal bir sürecin yürütülmesinin yolunu açmamıştır? Savcılar bu kişi hakkında neden hâlâ harekete geçmemişlerdir?

  • Erdoğan neden hâlâ bu kişinin sözlerini kınayan bir açıklama yapmamıştır?

– Daha önce Atatürk’e “ayyaş” diyerek hakaret eden; 
– “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen tescilli Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu adlı şarlatanı* Cumhurbaşkanlığı’nda ağırlayan;
– Ayasofya’da Atatürk’e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı o makama getiren;
– Anayasadaki laiklik ilkesini fiilen ortadan kaldıran

Erdoğan olduğuna göre, buna fazla şaşırmamak gerekir!

Ama konuyu tek bir imama indirgeyip AKP’yi ve Erdoğan’ı bu olayda aklamaya çalışanlara şaşırmak gerekir!
***
Daha önce de Ali Erbaş’ın Ayasofya imamı olarak atadığı Mehmet Boynukalın, laiklik ilkesinin Anayasadan çıkarılması çağrısı yapmış, toplumdan büyük tepki görmüş ve görevden ayrılmak zorunda kalmıştı. Anlaşılan Atatürk’e hakaret etme ve laiklik karşıtı söylemde bulunma işini şimdi, resmi bir görevi olmadığı için görevden alınması olanaksız olan emekli imamlara verdiler.

  • Ayasofya, AKP hükümeti tarafından bir camiye ve dini ibadet alanına değil,
  • laiklik karşıtı hareketlerin ve dinci siyasetin merkezine dönüştürülmüştür.

AKP’nin iktidardan düşmesi durumunda yapılması gereken ilk iş, hukuk dışı bir yolla yok hükmünde sayılan Atatürk’ün resmi hükümet kararına sahip çıkılarak Ayasofya’nın tekrar müzeye çevrilmesi olmalıdır. Ayasofya’nın “camiye” dönüştürülmesi anayasaya, yasalara ve hukuka aykırı olduğu gibi, dinle de uzaktan yakından ilgisi olmayan bir durumdur.
***

Türkiye’deki şeriat ve teokrasi sevdalısı köktendinciler,
Kurtuluş Savaşı yıllarında işgalci İngiltere ile işbirliği yapan ve Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı mücadelesine karşı çıkan şeriat ve teokrasi sevdalısı köktendincilerin uzantılarıdır.  

Mustafa Sabri ve İskilipli Atıf gibi vatan hainlerinin kurduğu Teali-i İslam Cemiyeti, günümüzde farklı biçimlerde varlığını sürdürmektedir.

Bu insanlarda vatan ve halk bilinci diye bir şey yoktur. Onlar sadece din üzerinden halkı kandırırlar, halkın dini inançlarını suiistimal ederler, ruhban sınıfının, teokrasinin ve monarşinin çıkarlarını korurlar, vatanı emperyalizmin eline teslim ederler.

Bu nedenle, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Atatürk kırmızı çizgimizdir” açıklaması, AKP’ye ve Erdoğan’a destek verdiği sürece, hiçbir anlam ifade etmez.
===============================
* Fesli Kadir’in ipliğini pazara çıkaran, Prof. Dr. Ahmet Saltık ile Cevizkabuğu programında tartışmasını izlemek için tıklayınız (veya kopyalayıp google arama motoruna yapıştırarak..)
https://youtu.be/Z_dNl4oEXY4?t=2489
https://youtu.be/Z_dNl4oEXY4

Bu video 1,2 milyondan çok kez izlenmiştir.

MEHMET CEYHAN

Efece Haber Gazetesi

Prof. Dr. Zafer Öner
Genel Cerrah, Hacettepe Tıp Fak. (Em.)

Bir gün… hani şu Kara Kutu kitabını yazan bir adam var ya!
Hani kitabında emperyalizmin sahtekarlıklarını ortaya koyayım derken, aşıları ve bazı ilaçları kötüleyen hatta zararlı olabileceklerini dahi söyleyerek komik hale düşen adam… (bunlardan çok var, biliyorsunuz. Bunları hacamata sülüğe muhtaç edeceksiniz ki anlasınlar gerçek ve iyi hekimliğin kıymetini…)
Ama bana göre komikti!
Şöyle anlatayım:
Hani O’nun kitabının çok satması için yaptığı tanıtım programlarından sonra pek çok hekime hastaları ulaşıp; “Biz ne yapalım şimdi, ilaçlarımızı kullanmayalım mı? Aşılarımızı yaptırmayalım mı?” diye sorarak, paniklerini gidemeye çalışmışlardı ya!
Çünkü bana komik gelen zırvaları hastalarım son derecede ciddiye almışlardı!
*
“Şaşkaloz” başlıklı bir yazı yazmıştım ya onunla ilgili olarak…
E, hatırlayın artık canım! ::))
İşte o adam bir ay önce mi desem, iki ay mı?
Bir yazı yazdı gazetesindeki köşesinde!
Hani şu her şeye maydanoz olan adamı söylüyorum! Anladınız değil mi?
Hâlâ mı anlamadınız?!
S.Y. desem? :))
Köşesinde Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile ilgili bir yazı yazdı. Yine şaşkalozca!
Bütün söylediklerini toplamış, Mehmedimin.
Pandeminin başından bu yana!
Ve çelişkileri ortaya koymuş.
Sanki bütün dünyanın hiç bilmediği bu hastalığı yavaş yavaş, önceki bilgilerimizle benzer yanlarından hareket ederek, yaşadıkça ve araştırdıkça öğrenmemişiz gibi…
sanki tıpta iki kere iki, dört edermiş gibi!
Sanki doğrularımız değişerek daha doğruya doğru gitmiyormuş gibi!
Sanki bilim denilen şeyin hep doğrunun yakınında bir şeyler olduğunu bilmiyormuş gibi… nerden bilecek? Ben de saçmalıyorum bazan!
Bilimin kaçınılmaz olan değişimini, hem de haddi olmayarak, eleştirip, sonunda da oğlunun Pfizer şirketinde çalıştığı için Biontech aşısını övdüğünü söylemişti o yazısında! Söylememişti de ihsas ettirmişti, yani üstü örtülü olarak anlatmıştı, sezdirmişti yani! Halbuki Pfizer’de çalışan o kişi akrabası bile değildi, M. Ceyhan’ın! Eğer her yazısı böylesi yanlışları bulunduruyorsa içeriğinde, vah olsun benim O’nu okuyarak geçirdiğim zamanlara, vah olsun!
İnternete girip “Samsun” yazsan mesela!
Karşına
“55” çıkabilir,
Karadeniz kıyısında… diye detaylı bir açıklama da çıkabilir.
Ama ben mesela “Samsun” dendiğinde kurtuluş savaşımızı ve Atatürk’ü hatırlarım!
Bizim bir sekreterimiz vardı ikide bir karakola çağırılır, soyadı benzer olan bir teröristin nerede olduğunu sorarlardı. Herhangi bir ilişkisinin olmadığını anlatıncaya kadar akla karayı seçerdi kızcağız!
Aynen buna benzer bir saçmalıktı Mehmedime yaptığı suçlama!
Yani internette bir tur atmakla aradığınız şeyin özünü yakalayamazsınız, eğer o özün temel bilgilerine sahip değilseniz!
Örnekler iyi olmadı ama idare edin! Çünkü çok sinirliyim.
Bu işleri kolay zannediyorlar.
Çalışmadan olabileceğini sanıyorlar?
Ne kadar emek, zaman ve de çaba harcadıklarını ve yeni bilgiler için hem de
öğrenci gibi çalıştıklarını nereden bilecekler?
Hem ülkelerinin çıkarı için doğru bildiklerini hem de sağlıklarını (!) tehlikeye atarak
üstelik söylediklerinin ilgililer tarafından önemsenmeyeceğini de bildikleri halde
kamuoyunun dikkatini çekmenin de önemli olduğunu var sayarak
biteviye söyleyeceksin hem de hedef tahtası olacaksın!
Hem de bilmem ne gazetesince!
Nasıl bu kadar alçaklaşabilir insanlar acaba?!
*
Bizden olan biri böyle bir yol açarsa, yandaş basın durur mu?
Onları hiç ilgilendirmez mesela…
hangi başarılardan sonra bu mertebeye gelebilmiştir Mehmet Ceyhan?
Eğer O’nun (onların) dediklerini yapsalardı pandemi bugünkü yükseliş ivmesine ulaşabilir miydi?
Şimdi ben ne diyeyim?
Yandaş medyaya değil canım!
Bizim adamımıza ne diyeyim?
Hep beraber hedefe koydular Mehmedimi!
Ama bilmedikleri bir şey var!
Mehmet kardeşimin bilime olan inancını, bilgi dağarcığını,
paraya pula kıymet vermediğini… nereden bilecekler ki!
Hiç umrunda değil, biliyor musunuz, hiç!
Adeta “it ürür kervan yürür!” diyor sanki!
Şahlanın güzel kardeşlerim,
bilimin, fenin, sanatın sarsılmaz kaleleri!
Özlemini duyduğumuz rol modellerimiz, (sayın Ahmet Saltık’ı… da yad etmeden olmaz) bilimsel doğruları söyleyerek
gençlerimize örnek olmaya devam ediniz lütfen!
*
Tutuklanırmış!
Hadi tutuklayın da görelim bakalım, hadi!
Bir beyinden bu kadar pislik nasıl çıkabilir?!
Hayret!

Experts say lack of testing masks number of Covid-19 cases in Turkey

Turkey imposes strict lockdown to bring case numbers down in time for the tourist season

Experts say lack of testing masks number of Covid-19 cases in Turkey | The National (thenationalnews.com)

Default Author logo

Mannequins are seen in a closed shop on an empty street during a three-week nationwide coronavirus lockdown in Istanbul, Turkey. Getty Images

Turkey entered its strictest lockdown of the pandemic four days earlier, with President Recep Tayyip Erdogan specifying that the daily rate must be brought below 5,000 to salvage this summer’s tourism season.

Will they just simply manipulate the numbers in advance to open the country up to tourism?

Ahmet Saltik

But the falling case numbers are accompanied by a corresponding drop in testing – from a peak of more than 322,000 on April 20 to fewer than 242,000 on Tuesday.

Health Minister Fahrettin Koca sought to soothe concerns about the test numbers.

“A decline in contact between people is generally expected because of restrictions,” he said on Monday. “Consequently, the number of people going to clinics and the number of tests conducted by tracing teams are declining.”

But doctors disputed his statement.

Fahrettin Koca’s opinion is false,” said Vedat Bulut, general secretary of the Turkish Medical Association.

“The implementation of testing is limited. Just six months ago, when you were in contact with a Covid-19 case you had the right to a PCR test. But now, if you have contact with a family member or workmate who had Covid-19 and you ask for a test they say no because you need symptoms to be tested.

“We know 80 per cent of people infected by this disease are asymptomatic.”

A March update by the US government’s Centres for Disease Control and Prevention said the best estimate of asymptomatic cases was 30 per cent and that data on the ratio was uncertain.

Ahmet Saltik, professor of public health at Ankara University, also rejected the minister’s claim.

  • “Epidemiologically and biologically such a dramatic decrease is not possible,” he said. “It is definitely obvious that the data are manipulated on a huge scale.

“I don’t agree with the minister’s statement, as a senior expert who has spent his life on this issue.

“Maybe he is a fortune teller and can see the future? Or maybe he is better than the scientists that we have. Or will they just simply manipulate the numbers in advance to open the country up to tourism?”

With the Turkish economy under pressure before the coronavirus outbreak, the government is hoping a tourist revival will ease a $37 billion current account deficit. Tourism revenues account for 12 per cent of the economy. Tourism Minister Mehmet Nuri Ersoy put his faith in the number of daily cases dropping below the magic 5,000 mark when he said this week that he hopes for 30 million visitors over the summer. Last year, tourism generated $12 billion, a 65 per cent drop on the record $35 billion set in 2019.

The industry suffered a further blow when Russia announced a halt to tourist flights until June 1, something the Turkish government said would mean 500,000 fewer travellers. Moscow says the ban could be extended.

In an attempt to attract tourists, Ankara announced that visitors from 15 countries, including the UK, China and Ukraine, would not require a negative test result to enter Turkey.

Taylan Buyuksahin, economics editor at the SÖZCÜ newspaper, said Turkey was dependent on foreign income from exports and tourism.

“For Turkey, tourism is a factory without chimneys,” he said. “They can’t close it down. To convince and send a message to countries where many tourists come from, such as the UK and Russia, they announced this lockdown.”

Turkey’s 17-day lockdown closed most shops, barring food outlets and pharmacies, while people were ordered to stay at home apart from those in exempted industries.

This sparked what the Istanbul Medical Chamber called a “mass migration” of city residents to coastal regions as hundreds of thousands headed to the Aegean and Mediterranean – the exact locations where Turkey hopes swarms of foreign tourists will arrive after the curfew ends.

“They carried the mutant-variant viruses to those areas,” Prof Saltik said. “We will see the terrible results of this Covid migration after two weeks.

“Moreover, they will return to their cities following the Turkish-type, short synthetic lockdown. They not only carried the mutant virus types to tourism areas but they will also bring them back to the cities.”

This pattern could be repeated on an international scale with the arrival of foreigners, Prof Bulut said, increasing the strain on local health facilities.

The majority of those who flocked to the coast were wealthier, office-based staff. Many blue-collar workers, meanwhile, simply carried on.

“The lack of any social funding during the lockdown means that about 22 million people are at work now,” Prof Bulut said.

“People in factories and construction are still working. These workers, if they develop Covid-19 symptoms, often don’t report it because they need to stay at work to have any income.”

Turkey’s vaccination programme appears to be lagging. After a promising start in January, fewer than 14 million have received their first dose in a country of nearly 84 million. About 8.5 million are fully vaccinated.

“After the lockdown there will be a fifth peak because there’s not sufficient vaccination and a lack of contact tracing,” Prof Bulut said.

“Maybe they imagine they might cheat the world but, no, they can’t.”

Updated: May 7, 2021 04:32 PM

Akp’yle aranıza mesafe koyun

YILMAZ ÖZDİL

SÖZCÜ, 9 Nisan 2021

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Tam kapandık, olmadı. Hafta sonu kapandık, olmadı.
Akşamları kapandık, olmadı. Restoranları kapattık, gene olmadı.

Bu işten kurtulmak istiyorsak… Hiç denenmeyen yöntemi öneriyorum.
Akp’yle aranıza mesafe koyun!
“Lebaleb” doldurulan Akp kongrelerine gitmiş tanıdığınız varsa mesela, aranıza sosyal mesafe koyun, görüşmeyin.

“Virüsten korunmak için dut pekmezi yiyin, köme yiyene pestil yiyene korona bulaşmaz, kar yağışı mikropları öldürür” diyen… Akp kongrelerini “tıklım tıklım” dolduranlara “maşallah barekallah” diyen asrın liderimizle aranıza sosyal mesafe koyun, dinlemeyin.

“Şeffaf bilgi aktarıyoruz, salgın başladığından beri Türkiye’de toplam ölüm sayısı bile azaldı, her vaka hasta değildir, ulusal çıkarları korumak için pozitif çıkanları açıklamıyoruz, açılan sınıflarda açılmayanlara göre vaka düşüşü görüyoruz, salgın kontrol altına alındı, katıldığım cenazenin kalabalık olabileceğini öngöremedim, herkese yetecek kadar aşımız var, günde iki milyon kişiyi aşılayacağız, lebaleb kongreleri gündemde tutmanın kimseye faydasının olmadığı kanaatindeyim” diyen sağlık bakanımızla aranıza sosyal mesafe koyun, Fahrettinden masallara kanmayın.

“Salgınla mücadelede dünyanın en başarılı ülkesiyiz, dünyanın en iyi hastanelerine sahibiz, Almanya şehir hastanelerimizi kıskanıyor, virüse karşı yerli ilaç ürettik, yerli aşımız hazır, sağlık sistemi çöken ABD’ye tıbbi yardım yaptık, sağlık bakanımıza Nobel ödülü verilmeli, Tbmm madalyası verilmeli, Kadir Savun gibi babacan, örnek devlet adamı” diyen Akp medyasıyla aranıza sosyal mesafe koyun, yalaka pozitif’in virüs pozitif’ten daha tehlikeli olduğunu unutmayın.

Bilim kurulu olması gerekirken “ne biliim” kurulu haline gelenlerle aranıza sosyal mesafe koyun,
Ahmet Saltık, Kayıhan Pala, Esin Davutoğlu Şenol,
Bengi Başer, Gaye Usluer
gibi, varlığıyla onur duyduğumuz profesörlerimize
kulak verin, yoksa ölürsünüz.


Murat Emir, Aytun Çıray, Mustafa Adıgüzel, Aylin Cesur gibi saygın milletvekillerimizin uyarılarını yakından takip edin, “kongrelerimizde yatay çekim yapıldığı için insanlar üst üste binmiş gibi gözüküyor” diyen Akp milletvekilleriyle aranıza sosyal mesafe koyun, aksi taktirde virüsten olmasa bile gülmekten ölürsünüz.

Biz bize yeteriz” diyerek, iban numarası verenlerle aranıza sosyal mesafe koyun, bağışlarınızın yandaş müteahhitlerin cebine değil, salgında zarar gören gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını istiyorsanız, Chp’li belediyelerin yardım kampanyalarına destek olun.

Market pahalı. Pazar pahalı.
Doğalgaz pahalı. Hayat pahalı…
185 ölü.
193 ölü.
211 ölü.
276 ölü.
İnsan sudan ucuz.

Kader değil bu… İddia ediyorum, düzeltmenin tek yolu var.
Akp’yle aranıza mesafe koyun!
=================================

  • Değerbilirliği için yurtsever ve yürekli, araştırmacı yazar – gazeteci dostumuz Sayın Yılmaz Özdil’e şükranlarımızı sunarız…

    9 Eylül Üniversitesi Hastanesinin 9.4.2021, 16:15’te açıklaması :

  • COVID-19 PANDEMİSİ NEDENİYLE HASTALARIMIZIN DOĞRU VE UYGUN KOŞULLARDA SAĞLIK HİZMETİ ALABİLMESİ İÇİN 12.04.2021 TARİHİNDEN BAŞLAYARAK TÜM POLİKLİNİK RANDEVULARI (ÇOCUK HEMATOLOJI – ONKOLOJİ DIŞINDA) İPTAL EDİLMİŞTLR.

    Son salgın verileri şöyle (9 Nisan 2021) :

  • Hindistan 132 bin, milyon nüfusta 94
    Brezilya
    89 bin, milyon nüfusta 414
    ABD 80 bin, milyon nüfusta 239
    Türkiye 56 bin, milyon nüfusta 667

Yani; nüfusuyla orantılı olarak milyon nüfus başına 9 Nisan 2021 günü yeni tanı konan Kovit-19 hastası sayısı bakımından Türkiye açık ara ile Dünyada birinci!

Ama RTE, 11 Mart 2021 günü, salgının 1. yılında yaptığı yazılı basın açıklamasında, “salgında mücadelede destan yarattık” diyebildi!!??

Hatta bir de kitap yayınlandı; tam anlamıyla algı yönetimi..
Pes dedirtiyor pes…
“Müslüman” bunu yapar mı, halka yalan söyler mi, halkı aldatır m?
Masum insanların yaşam hakkını korumak iktidarın en başta gelen tartışmasız ödevi değil mi?

Ne yapıp edip yeterli, etkili ve güvenli aşı bularak hızla uygulamak gerekiyor.

İdeal olanı, bu yaygın seferberlik aşılmasını ülkeyi 4 hafta TAM KAPATARAK yapmak.

Ancak aşı sağlanamasa da 4 hafta tama yakın kapanma tek çare kaldı, ertelemeden!

Sevgi ve saygı ile. 09 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

 

 

Global Hunger Disaster

Dear Phase 1 Medical Students, Research Assistants, Residents and general readers of our website

Lecture with the theme Global Hunger Disaster” slides were uploaded on 26th March 2021 for Ankara University International Medical Faculty.

For downloading lecture slides, in pdf format (2,3 MB, 40 slides), please clic on..

Global_Hunger_Disaster

With respect and love. 26th March 2021

Ahmet SALTIK MD,
Professor of Public Health (Emeritus)
MSc in Health Law
BSc in Public Administration and Political Sciences
Ankara Univ. Int. Medical Faculty, Dept. of Public Health 
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Nutrition and Public Health

Dear Phase 1 Medical Students, Research Assistants, Residents and general readers of our website

Lecture with the theme “Nutrition and Public Health” was conducted on 25th March 2021 at Ankara University International Medical Faculty.

For downloading updated lecture slides, in pdf format (1,75 MB, 40 slides), please clic on..

Nutrition_and_Public_Health_25March2021

With respect and love. 26th March 2021

Ahmet SALTIK MD,
Professor of Public Health (Emeritus)
MSc in Health Law
BSc in Public Administration and Political Sciences
Ankara Univ. Int. Medical Faculty, Dept. of Public Health 
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Healthy Life vs. Life

Healthy Life vs. Life


Dear Phase 1 Students of Ankara University International Medical School,

Here you can find the updated lecture file named Healthy Life vs. Life” which we conducted on 25th March 2021 (due to internet connection problems to e-campus system on 8th March, 2021)

A power point presentation containing 42 slides in PDF format can be downloaded (2 MB) through following link :

As it can very easily be understood, Healthy Life should not compared with its reverse even with ordinary life from many aspects.

First of all, Healthy Life is uncompareably cheaper with the other one.

Second of all, Healthy Life is uncompareably much more humanistic with the other one.

And, A Healthy Life, in general, is not so far from handy reach in fact.

We, as physicians must encourage our patients and the entire commnunity to try for a healthy life style mainly by exhibiting them our healthy way of life, habits, behaviors etc. and carrying out a role model in the scene of life.

Please examine the slides carefully how to do..

Thanks for attention and wish all of you a prosperous lecture + a healthy life from now on.

With respect and love. 26th March 2021

Ahmet SALTIK MD, Emeritus Professor of Public Health
MSc in Health Law
BSc in Public Administration and Political Sciences
Ankara Univ. Int. Medical Faculty, Dept. of Public Health
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

İstanbul Sözleşmesi ve Uluslararası Hukuk

İstanbul Sözleşmesi ve Uluslararası Hukuk

Image result for Prof. Dr. Rona AYBAYProf. Dr. Rona AYBAY

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır.)

Kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan ve Avrupa Konseyinin öncülüğünde hazırlanan uluslararası sözleşme, son birkaç gündür siyasal gündemimizde ön sıralarda yer almaktadır. Bunun nedeni, bir Cumhurbaşkanı kararıyla Türkiyenin ilk imzacısı olduğu bu sözleşmeden “çekilme” (fesih beyanı) yapılması konusunda bir metnin Resmi Gazetede yayımlanmış olmasıdır.

Bu karara karşı, çeşitli çevrelerden yöneltilen eleştiriler ve türlü engellemelere karşın kadın örgütlerince yapılan  gösterilerde dile getirilen protestolar başlıca üç kategoriye ayrılarak özetlenebilir :

Birinci kategorideki eleştiriler, Cumhurbaşkanı kararının anayasal açıdan incelenmesine dayanmaktadır. İç hukukumuz açısından yapılan bu değerlendirmede söz konusu Cumhurbaşkanı kararının anayasaya aykırı”, bu girişimin anayasal temelden yoksun ve dolayısıyla yok hükmünde” olduğu ileri sürülmektedir.

KÖTÜ GİDİŞİN İLK ADIMI

İkinci kategoriye giren eleştirilerde ise yurdumuzda bir yandan kadın cinayetleri“ adı verilen vahşet örneklerinin sayısındaki artışın öte yandan kadınların, çocukların ve cinsel tercihleri farklı olan insanların uğradığı saldırıların yaygınlığı karşısında bu kararın şiddeti teşvik edici sonuçlara yol açması olasılığına dikkat çekilmektedir.

Üçüncü kategorideki eleştiriler ise konuya tutarlılık” ve siyasal ahlak ilkeleri” açısından bakmaktadır. Bu görüş, onaylanmasının uygun bulunduğuna ilişkin yasanın, TBMMde (çekimser kalan bir üye dışında) bütün milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmiş olduğu gerçeğine dikkat çekmektedir. Böyle bir yasaya dayanılarak onaylanmış bir uluslararası sözleşmeden, birdenbire ve gerekçeleri açıklanıp, tartışılmaksızın çekilmenin siyasal ahlakla ve parlamentonun iradesine saygı ile bağdaşmadığı belirtilmektedir.

Bütün bunlara ek olarak ya da en başta belirtilmesi gereken bir önemli nokta da şudur:

İstanbul Sözleşmesinden böyle, görüşülüp tartışılmadan çekilmenin, kötü bir gidişin ilk adımı olması olasılığı vardır. Bunun, sonuç olarak uluslararası sözleşmeler alanında, Atatürk Cumhuriyetinin temellerine dek varan birtakım girişimlerin başlangıcı olmasından kaygı duyulmaktadır.

Ancak bütün bunlar, bizim açımızdan ne denli önemli olursa olsun, sonuç olarak bizim iç hukuk alanımızın sorunlarıdır.

ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN DURUM

Uluslararası sözleşmelerde “çekilme” (fesih) konusunu düzenleyen hükümlere yer verilmesi olağan sayılması gereken bir durumdur. Uluslararası  antlaşmalar (sözleşmeler) konusunda en kapsamlı düzenleme olan 1969 Viyana Sözleşmesi de 42. maddesinde devletlerin, birtakım koşullara ve usullere uyarak taraf oldukları sözleşmelerden çekilebileceklerini belirtmektedir. Kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak anılan sözleşmenin  Türkçe çevirisinde Sözleşmenin Feshi” başlığı altındaki 80. maddesi de aynı konuyla ilgilidir. Bu düzenlemede, İngilizce metinde denunciation” sözcüğüyle anlatılan durum, bir sözleşmeye taraf olan devletin, taraf olmanın yükümlülüklerinden kurtulma isteği anlamına gelmektedir. Böyle bir istekte bulunmaya, her taraf devletin hakkı vardır; devlet, belli usullere uyularak yapılacak bir bildirimle sözleşmeye taraf olmaktan çıkabilmektedir.

Bunun usulü, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine resmen bir bildirimde bulunulmasıdır. Bu bildirim yapılmadığı sürece taraf devletin ilgili sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri sona ermez. Bu yükümlülüklerin ortadan kalkması için, bildirimin Genel Sekretere ulaşmasından başlayarak üç aylık bir süre geçmesi gerekir. Bu sürenin sonunda, ilk ay başında çekilme kesinleşir.

SONUÇ

Türkiyenin bu bildirimi yaptığı, Avrupa Konseyi web sitesindeki yeni konulmuş bilgiden anlaşılmaktadır. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, bizim iç hukukumuzdaki geçerlilik” tartışmalarıyla ilgilenmek durumunda değildir; O’na ulaşmış ve biçim (şekil) bakımından uluslararası hukuka uygun bir bildirimin gereğini yapmakla yükümlüdür.

Bu durumda Türkiye, 1 Temmuz 2021’de bu Sözleşmenin tarafı olmaktan çıkacaktır. Böylece Türkiye, ilk imzacısı olduğu bir uluslararası sözleşmenin ilk çekileni olmak gibi, herhalde pek görülmemiş bir durum yaratmış olmaktadır.

Şimdi 1 Temmuza dek geçecek sürede “çekilme” (fesih bildirme) kararının Türk tarafınca geri alınmasına olanak vardır. Bu konuda eleştirilerden, protestolardan vazgeçilmesi elbette söz konusu olmamalıdır. Siyasal iktidarın, bu kararın geri alındığına ilişkin bir bildirimle durumu düzeltmesine olanak vardır.
=================================

Dostlar,

Türkiye’nin de uluslararası hukuk bağlamında resmen taraf olduğu AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) (RG 8662; 19/03/1954) 8. maddesi aşağıdadır. Bu madde, İstanbul Sözleşmesi ile uluslararası hukuk bağlamında güvenceye alınan kimi hakları öz olarak güvenceye kavuşturmaktadır.

Madde 8 – Özel hayatın ve aile hayatının korunması

1. Her şahıs hususi ve ailevi hayatına, meskenine ve muhaberatına hürmet edilmesi hakkına
maliktir.
2. Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir cemiyette ancak
milli güvenlik, âmme emniyeti, memleketin iktisadi refahı, nizamın muhafazası, suçların
önlenmesi, sağlığın veya ahlâkın ve başkasının hak ve hürriyetlerinin korunması için zaruri
bulunduğu derecede ve kanunla derpiş edilmesi şartiyle vukubulabilir.
***
Bu düzenleme, Sn. Aybay’ın irdelemesine ek olarak hem iç hem de uluslararası hukuk açısından gündemde tutulabilir.
Salt iç hukuk bakımından ise “6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN” temel güvenceleri sağlamaktadır.
İki hukuksal metin birlikte değerlendirildiğinde, İstanbul Sözleşmesi’nin güvencelemeyi hedeflediği hak ve özgürlüklerin hala, büyük ölçüde teknik olarak güvence altında olduğu söylenebilir. Ancak Aybay hocamızın

  • “…Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu bir uluslararası sözleşmenin ilk çekileni olmak gibi, herhalde pek görülmemiş bir durum yaratmış olmaktadır.”

belirlemesi, kritik önemini korumaktadır.

Sevgi ve saygı ile. 25 Mart 2021, Ankara

Ahmet SALTIK MSc, BSc
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)

AÜTF Dönem 3 Dersi : Alan (Saha) Araştırmaları (Field Surveys)


Sevgili AÜTF Dönem 3 Öğrencilerimiz.
.

 

SAHA  – ALAN ARAŞTIRMALARI konulu dersimizin yansıları pdf olarak aşağıdadır.

Güncellenmiştir..

Ders, COVID-19 salgını nedeniyle sanal ortamda, Ankara Üniversitesi ANKÜZEM
web ortamında işlenmektedir.

Yansıları okumak, dosyayı indirmek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Saha_Arastirmalari_Dr.Ahmet_SALTIK

Sevgi ve saygı ile. 25.09.2020

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
Sağlık Hukuku Uzman,
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

Can Yücel : Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim

ŞİİR KÖŞESİ…

Şiiri pdf olarak okumak için lütfen tıklayınız..

Babası Hasal Âli Yücel ve Can Yücel’in fotoğraflarıyla…

Hayatta_ben_en_cok_babami_sevdim

Dr. Ahmet SALTIK