Etiket arşivi: Afrin harekâtı

BU YALANCILARIN YÖNETTİĞİ ÜLKEDE YAŞAMAKTAN UTANÇ DUYUYORUM 

BİZE ULAŞAN 2 E-İLETİ…
BU YALANCILARIN YÖNETTİĞİ ÜLKEDE YAŞAMAKTAN UTANÇ DUYUYORUM 

Sevgili okurlarım,
Ülkemden değil ama bu toplumun bir ferdi olmaktan, böyle bir toplumun içinde
yaşamaktan utanç duyuyorum. Bu toplum nasıl bu hale getirildi? Hırsızlar, soyguncular, yalancılar, hainler bu ülkede itibar görüyorsa, seçimlerde halktan oy alıyorsa, toplum bunlarla gurur duyduğunu haykırıyorsa utanmaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Gerçekten utanç içindeyim. Türkiye Cumhuriyeti’nin dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan AKP’li Mevlüt Çavuşoğlu, Afrin harekatı sona yaklaşırken ABD dışişleri bakanı Tillerson ile yaptığı görüşmeden sonra, 17 Mart 2018 günü “ABD ile Münbiç konusunda anlaşmaya vardık” demiş ama nasıl bir anlaşmaya vardıklarını açıklamamıştı. Bir haftadır gazeteler, TV’ler
Türkiye’nin Münbiç konusunda ABD ile anlaşmaya vardığını yazmış, çizmiş, söylemişti. TV ekranlarının alt yazılarında hep Türkiye’nin Münbiç konusunda ABD ile anlaşmaya vardığını okuyor, görüyor, duyuyorduk. Ancak Amerika, bu yalan haberin yaygınlaşması üzerine 21 Mart günü Türkiye ile Münbiç konusunda bir anlaşmaya varmadıklarını, Mevlüt Çavuşoğlu’nun halka yalan söylediğini resmen açıkladı. ABD’den bu açıklama gelince bu kez Mevlüt Çavuşoğlu, “Ben ABD ile anlaşmaya vardık demedim, Münbiç konusunda bir anlayışa vardık dedim.” dedi.
Eğer ABD ile bir anlaşmaya varmamışsanız, bir haftadır gazeteler ABD ile anlaşmaya
varıldığını yazıyordu, TV ekranlarından bu söyleniyor ve ekranların alt yazılarında ABD ile anlaşmaya varıldığı yazıyordu. Niçin kamuoyuna “ABD ile bir anlaşmaya varmadık, sadece bir anlayışa vardık” demedin ve bir düzeltmede bulunmadın? Söylediğin sözün bir yalan olduğu, halka yalan söylediğin ABD tarafından suratına çarpılınca “Anlaşmaya vardık demedim, anlayışa vardık dedim” demek zorunda kaldın?
Hiç utanmadın mı?
– Şimdi yüzün kızarmıyor mu?
– Bu halktan özür dilemeyecek misin?
Eyy Çavuşoğlu, seni gördüğüm yerde yüzüne tükürmezsem insanlığımdan utanırım.
Sefer Çetinkaya
Eğitimci, gazeteci, yazar
———–
Irak başbakanı İbadi’yi
“Sen benim muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, karatımda değilsin, kalitemde değilsin, haddini bil” diyerek yuhalatan kimdi “değerli dostum, kardeşim İbadi’yi külliyemizde ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim” diyerek alkışlatan kimdi?.


E-Turkiyeyiz Biz dagitim listesi Turkish Forum – Dunya Turkleri Birliginin yayin organidir ve web sitesi http//www.turkishnews.com ile birlikde calisir.. facebook siteleri ise https://www.facebook.com/TurkishForumPage ve https://www.facebook.com/turkishnewspage
olarak seçilmiştir.
===================================
Yanıt…

Sayın Sefer Çetinkaya,

Lütfen utanç duymayınız, çünkü ülkemiz İÇTEN İŞGAL ALTINDA dır. Bu işgal 11 Kasım 1938’de başlamış (AS: Bize göre 1938-1950 İsmet İNÖNÜ’nün cumhurbaşkanlığı döneminden sonra!) göre, 12 Eylül 1980 ile hızlanmış ve 2007’den bu yana şaha kalkmıştır.

Bizlerin utanç duymak yerine, her ortamda  işgalcilere KANLA ve İRFANLA kurulan CUMHURİYETİMİZİN yıkılma koşullarının da belli olduğunu, bedelini ödemeyi kabullenmeleri koşulu ile istediklerini yapabileceklerini, ancak kendileri için bu durumun hiçbir yararı olmayacağını hatırlatmamız gerekir. Yani YERSENİZ demek, tam yüzyıl önce olduğu gibi.

Saygılarımla. 23.03.2018

Erol Güçlü
ADD Viyana Şubesi Kurucu Başkanı
==============================

Erol bey dostumuzun hoşgörüsü ile yukarıdaki iletisine ayraç içinde 1 tümce ekledik.. Yineleyelim :

  • Ülkemizin örtük işgali bize göre 1938-1950 İsmet İNÖNÜ’nün cumhurbaşkanlığı döneminden sonra başlamıştır.

ATATÜRK‘ün en yakın dava ve silah arkadaşını haksız suçlamak, Mustafa Kemal Paşa’yı de çok üzerdi eminiz..  

Bir de Sn. Sefer Çetinkaya‘ya AKP iktidarına ilişkin

  • Ne bekliyordunuz ki??

diye sorma geliyor içimizden..

Sevgi ve saygı ile. 23 Mart 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Erken Seçime Doğru

KENDİME YAZILAR

Erken Seçime Doğru

Dr. Mahfi EĞİLMEZ
23.01.2018

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Eldeki Veriler

Seçimin normal zamanı 3 Kasım 2019. Buna karşılık piyasalarda erken seçim olasılığı dile getiriliyor ve konuşulan tarih de 15 Temmuz 2018. Bu gibi durumlarda hangisinin geçerli olacağını anlamak için eldeki verileri değerlendirmemiz yani bir anlamda olay yeri incelemesi yapmamız gerekiyor.

Eldeki verileri sayalım: (1) 2017 yılında enflasyonla mücadele neredeyse tümüyle terk edildi ve genişleyici maliye politikası devreye sokuldu (kredi garanti fonu çerçevesinde kredilerin artırılması, vergi indirimleri, sosyal güvenlik primi ertelemeleri.) (2) Bütçe açığının iki katına yakın borçlanmaya gidildi ve elde edilen paranın bir bölümüyle emanetlerde bekleyen ödemeler yapıldı. Böylece piyasa canlandırıldı. Kalan para da muhtemelen 2018 yılının ilk aylarında aynı amaçla kullanılacak. (3) Taşeron kuruluş kadrolarında yer alan yüzbinlerce insan devletin asli kadrolarına alındı. (4) Muhtemelen baz etkisiyle yılın ilk yarısında enflasyonda bir gerileme görülecek. (5) Oy oranları üzerinde en fazla etkisi olan büyüme oranında 2017 yılında %7’nin üzerinde bir artış sağlanması bekleniyor. (6) Afrin harekâtı, iktidara önemli bir duygusal destek sağlıyor.

Büyüme ile Oy Oranı Arasındaki İlişki

2017 yılında hükümetin bütün ağırlığı büyüme oranını yükseltmeye verdiğini biliyoruz. Yukarıda değindiğim önlemlerin çoğu da zaten (enflasyon aleyhine) büyümeyi desteklemeye yönelik önlemler. Bunun sonucu olarak 2017 yılının ilk 9 ayında büyüme %7,3 gibi oldukça yüksek düzeyde gerçekleşti.

Öteden beri üzerinde durduğum bir tespit var: Büyüme oranı ile iktidar partisinin oy oranı arasında aynı yönde giden bir ilişki söz konusu.

Bunun doğru olup olmadığını test etmek için büyüme oranlarıyla iktidar partisinin oy oranları arasındaki ilişkiye bakalım. Aşağıdaki grafik 2002 yılından bu yana yapılan yerel ve genel seçimlerde iktidar partisinin aldığı oy oranlarını ve bu seçimlerden önceki 4 çeyrek içinde gerçekleşen büyüme oranlarının ortalamasını birlikte gösteriyor.

2002 genel seçimlerinde iktidarda DSP, ANAP ve MHP koalisyon hükümeti iktidardaydı. Dolayısıyla yukarıdaki grafikte 2002 oy oranı olarak bu üç partinin aldığı oyların toplamı iktidar partisinin aldığı oylar olarak kabul edilmiştir.

Büyüme oranıyla iktidar partisinin oy oranı arasındaki korelasyon katsayısının 0,82 gibi yüksek bir orana işaret ettiğini de vurgulayalım.

Erken Seçim

Böyle bir ortamda iktidar partisinin erken seçime gitmesi sürpriz olmamalı. Öte yandan 2018 yılının ilk ayında tüketici güven endeksi de sürpriz bir biçimde %11,1 oranında hızlı bir yükseliş sergilemiş bulunuyor. 11 Aralık günü %11,1 olarak açıklanan 3. Çeyrek büyümesinden 10 gün sonra açıklanan tüketici güven endeksinde böyle bir sıçrama olmadığına göre bu artışın arkasında hızlı büyümenin yattığını söylememiz pek mümkün görünmüyor. Öte yandan eldeki diğer veriler (enflasyon, işsizlik, bütçe açığı, cari açık, döviz kurları vb.) böyle bir yükselişi haklı çıkaracak bir gelişmeye işaret etmiyor. Bu durumda bu artışın Afrin operasyonuna bağlı bir duygusal tepkinin sonucu olduğunu kabul etmekten daha mantıklı bir açıklaması yok.

Bütün bu gelişmeler bize bir erken seçimin altyapısının hazırlandığını gösteriyor. Bu durumda öteden beri konuşulan 15 Temmuz dolayındaki bir tarihte erken seçim olması olasılığı, seçimin normal zamanında olmasından çok daha yüksek görünüyor.
=======================================
Dostlar,

Haziran 2015 genel seçiminde AKP %41’e ve 258 vekile düşmüş ve tek başına iktidarı yitirmişti. Türkiye birden bire kanlı bir çatışma ortamına sürüklendi ve halka şantaj yapılarak,
kan dökmenin durdurulması için tek başına AKP iktidarı dayatıldı. 5 ayda 5,5 milyon oy nasılsa arttı ve % 41 oranı %50’ye yaklaşarak iktidarı altın tepsi içinde AKP’ye sundu..

Erdoğan bu kez gene aynı karabasanı yaşamak istemiyor. Önlemini önceden alıyor!

Afrin vb. girişimlere / operasyonlara böylesi bir kurgulu işlevle yüklü oldukları gözüyle bakmaya ne dersiniz?? Hem içeriğiyle hem zamanlamasıyla hem de klişe / klasik görünümüyle.. Bu kez stepne de patlak gibi duruyor..

Üstelik 2011 Mart’ından bu yana Suriye politikasında yapılan fahiş hataların ülkemizi bu zor duruma düşürmüş olması ve artık kapıya dayanan bölünme tehdidinin apaçık olması karşısında yapacak fazlaca bir şey kalmamasına karşın.. Tek çare gibi duran Esad ile işbirliği yapmama kör inadını ise gene de sürdürerek.. Ülkeye on milyarlarca Dolar maliyet, onlarca şehit – gaziler.. çok mu önemli? Söylenmedi mi : “..Şehit de olur gazi de…”

Sevgi, saygı ve ENDİŞE ile. 25 Ocak 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com