Etiket arşivi: “Adrassan açık hava saunası”

SU, SU, SU…


Dostlar,

25 Temmuz 2014 günü Ankara’dan ayrıldık, Manavgat’a, oradan Kumluca’ya geçtik.
“Adrassan açık hava saunası” ndan 3. günün sonunda kaçtık..
Bu bölgede dere yatakları kurumuş ve çoğu yerde otopark yapılmış.

Suyumuz yok ama, kuruyan dereler sayesinde çok sıkıntılı bir başka soruna
çözüm bulundu..

  • Dere yataklarında park yerleri!..

Ardından Mut yaylaları ve dünden bu yana da Gaziantep..
Toros yaylalarında da benzer sorun yaşanıyor.

Bu yaz daha sıcak ve bu yıl daha az yağış, daha az su..

Göller ve akarsular kuruyor..

Gözle görülür çook belirgin bir su kıtlığı ve kuraklık yaşıyoruz.

Gördüklerimiz bunlar..

Her yer çok sıcak, her yerde su çok kıt..

AKP hükümeti ve Başbakan R.T. Erdoğan’ın tek gündemi ise 12. CB seçimi..

Çevre Bakanı aylardır bir türlü B, C… planlarını açıkla(ya)madı ve dolayısıyla yürürlüğe de koy(a)madı.. Var mı ki, var mıydı ki diye soruyoruz elbette.

Ciddi bir tehlike kapıya dayandı..

Bir an önce bir “ULUSAL SU YÖNETİMİ EYLEM PLANI” zorunlu!

Bu konuyu kezlerce bu sitede yazdık..

Sn. Ercan’dan bir uyarı daha..

Sevgi ve saygıyla
31.7.2014, Gaziantep

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

================================================

SU, SU, SU…

Portresi_gulumseyen

 

Prof. Dr.. D. Ali ERCAN

 

Erciyes doruğunda kar kalmadı…

Aşırı sıcak, Erciyes'teki karları eritti<br /><br /><br />
 
KONYA HAVZASI “RESMEN” KURUDU

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Konya havzasının, uluslararası üç kuraklık ölçütlerinden biri olan

– “hidrolojik”  kuraklığa resmen girdiğini,
– yalnızca meyve bahçelerine su verilmesi,
– rotasyonla sulama,
– ikinci ürünün ekilmemesi,
– az su tüketen bitkilerin ekilmesi..

gibi önlemlerin uygulamaya konulduğunu açıkladı.

Hürriyet’ten Bülent Saroğlu’nun haberine göre tarımsal sulama su sıkıntısı ve kuraklık riskiyle ilgili çok sayıda milletvekilinin farklı önergelerini yanıtlayan
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu,

Türkiye su zengini bir Ülke değildir.
Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre ülkemiz su azlığı yaşayan
bir ülke 
konumundadır.”
dedi.

Konya havzası kurudu !
Meteorolojik Kuraklık: Yağışların (20-30 yıllık) ortalama İstatistik değerden
belirgin sapışı.

Tarımsal Kuraklık: Bitkinin büyüyüp gelişmesi için kök bölgesinde
yeterli toprak neminin bulunmayışı.

Hidrolojik Kuraklık: Uzun süre devam eden yağış eksikliği sonucunda yer üstü
ve yer altı sularındaki belirgin azalış.  Barajlardaki su düzeyinin aşırı düşmesi
hidrolojik kuraklığın ön belirtisi olarak kabul ediliyor.

Kozlar yaylasından günaydın!

Dostlar,

Dün, 29 Temmuz 2014, Şeker Bayramının 2. günü sabah

20140729__Olimpos_Salih_ve_Arap_ailesi20140729__Olimpos_Salih_ve_Arap_ailesi120140729_Olimpos_dorugu20140729_Olimpos_DORUK20140729_Olimpos_doruk_Birsen20140729_Olimpos_DORUK120140729_Olimpos_Doruk320140729_Olimpos_Doruk520140729_Olimpos_Teleferigi120140729_Olimpos_teleferik_tirmanirken20140729_Olimpos_teleferik_tirmanirken120140729_Olimpos_teleferik_tirmanirken220140729_Olimpos_teleferik_tirmanirken320140730_Kozlar_Yaylasi_Doga_otelden“Adrassan açık hava saunası” ndan adeta kaçtık..

Olimpos Ören yerini gezdikten sonra Antalya’ya doğru yöneldik.

Olimpos Ören yerinde ve de genel olarak çevrede gözden kaçmayan bir olgu var ki; dereler kurumuş!

Derelerde ya hiç ya çooook az su kalmış..

Üstlerine yapılan köprüler boşa çıkmış!..
Olimpos’ta dere yatakları neredeyse insan sayısınca olan otomobillere park yeri yapılmış..

Oradaki tesislere su sorununu nasıl çözdüklerini sorduğumuzda “kuyular… ” dediler.

 


Demek ki yüzeysel sular bitti ve kurudu, yer altı kaynaklara yöneldik..

Bu gidiş iyi gidiş değil..

Bu sitede “su sorunu” öteden beri işlendi.. Çok sayıda yazı yazdık.
Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan’ın “Sularımız Azalıyor!..” başlıklı yazısına da
yer vereceğiz..

İVEDİLİKLE dünya nüfus artışının frenlenmesi artık kaçınılmaz bir zorunluktur.

Evrensel bir ilke hatta yasa durumuna getirilmelidir ki; HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

Kıyamet adım adım geliyorum diyor.. Çocuklarımıza bizden daha beter, daha tükenmiş bir Dünya bırakma hakkımız var mı??

***** 

Phaselis’i geçince Olimpos’a tırmanan teleferiğe geçilebiliyor. Kemer – Antalya yolundan ayrılan 7 km orman içi yol ve sisteme erişiliyor. Bilim Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı bu işletmeyi özelleştirmiş. Sigorta şirketleri bile yabancı..
Lokantası “Şhakespeare” adını taşıyor (!), teras kafe astronomik fiyatlı..

80 kişilik kabinlerle 10 dakika süren yolculukla, yaklaşık 700 metrelerden 2365 metreye tırmanılıyor. 4 aktarma direği ve oldukça dik bir parkur.. 

Antik Yunan Tanrılarının ikamet ettiği (!?) Olimpos Tanrılar Dağı doruğu 2365 m ve manzara görkemli.. Yamaç paraşütçüleri için de ele geçmez bir yer..

*****

Antalya bir beton bina koridoru.. Çevre yolu yok ve girişten çıkışa belki de 1 saatinizi alıyor.. Çoook kalabalık ve de çook sıcak..

40-50 km batısından başlayarak taa 135 km doğusundaki Alanya’yı geçene dek yol artık kentler arası yol olma niteliğini yitirmiş.. “Greater Antalya” olmuş ve bu yerler Antalya merkezin adeta banliyösü.. Serik’in nüfusu yüz bini, Manavgat’ın iki yüz bini geçmiş, Alanya ise üç yüz bine dayanmış..

Dağ taş yapılanmış.. Her yer bina, ev, özellikle de otel..

Bu tablo Türkiye’nin ekolojisine çok ciddi yük. Çook dikkatli bilimsel öngörü raporlarına gereksinim var.. Hesapsız biçimde gelen turist sayısını ve döviz girdisini fetişleştirmenin hiçbir anlamı yok. 32+ milyon turist / yıl ve 35 milyar $ / yıl dolayında gelirle (brüt girdiyle!?) dünyada ilk 10 ülke içinde olma sarhoşluğu bilimsel değildir.

“SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM” olgusunu Türkiye hızla masaya yatırmak zorunda..
Ekolojik yüke ek olarak bir de arkeolojik varlıklarımızın talanı boyutu var ki 
o da ayrı bir dert..

**************

Mersin – Antalya yolu yalaşık 500 km ve 20 yıl kadar önce katettiğimizde büyük ölçüde kıyıya koşut (paralel) idi. Şimdilerde yer yer daha içerilere alınmış. Kıyılar Turizme açılacak her halde?? Ve Anamur yollarının o ünlü, bıktıran ve de riskli safari dönemeçleri aynen duruyor! Birazcık zemin iyileşmiş, biraz da genişletilmiş yer yer. 
2 yerde ikiz tuneller gördük fakat daha yapılacak çook iş var bölünmüş yol için..

****

Aydıncık’tan kuzeye, Toroslara yöneldik.. Gülnar’a dek Toroslara tırmanırken, 
itiraf edelim ki; bu denli dönemeçli, zor bir dağ yolu ile daha önce karşılaşmamıştık. 
20 yıl kadar önce Marmaris – Datça arsı 78 km’lik yol tam bir safari yolu idi ki; 
Aydıncık – Gülnar “etabı” onu hiç aratmıyor..

Gazipaşa, Anamur’u, Aydıncık’ı, Gülnar… koca koca ilçeler olmuşlar.. Nüfusları birkaç onbinden gei değil. 40-50 yıl öncenin şehirleri gibi.. Türkiye nüfusu korkunç ve o ölçüde de gereksiz biçimde HIZLA ARTIYOR! Ve de büyük ölçüde Batı’da yoğunlaşıyor.. Doğu – Güneydoğu adeta boşalıyor.. Antalya ve Mersin’in 6330 sayılı yasa ile 31 Mart 2014’ten başlayarak Bütünşehir yapılmasının yansılamaları başlamış bile :

Bu 2 kentte, Türkiye’nin 30 ilinde olduğu gibi artık “KÖYLER YOK”!
Tüm köyler “mahalle” oluverdi bir gecede, yasa gücü ile..

********

Mut, Mersin’in bir ilçesi olarak Toroslar eteğinde yerleşik ve kıyıdan Aydıncık üzerinden 79 km.. Zorlu bir parkur.. Kozlar yaylası ise ondan 19 km daha yukarılarda.. 
Saat gece yarısına yaklaşıyor ve internetten bulduğumuz DOĞA OTEL’e ulaşıyoruz..
Rakım 1415 m.. İtiraf edelim ki, Torosların dağ yollarında yolumuzu yitirdiğimizi – yitireceğimizi düşünmeye başlamıştık.. Yollar öyle dar ki, bir kenara çekip güvenle 
park etme ve kimi risklerle sabahlamayı bekleme olanağı da yok çoğu yerde.. 
Tabii bir de aracınızın onca zorlu yokuş ve dönemeçlerde (rampa ve viraj demeden de oluyor!) “benden bu kadar” demesi olasılığı da var.. Bereket, küçücük Renault Clio aracımız 1460 cc motorcuğu, 90 HP gücü ve inanılmaz başarımlı (performanslı) dizel DCI motor teknolojisiyle bizi hiiiç üzmeden, kliması hep açık üstüne düşeni fazlasıyla başardı. O minik motor 220 nm tork üretiyor ve önden çekiş ile gerçekten müthiş bir çekiş – ivmelenme sağlıyor.. 

*****

Birkaç fotoğrafı paylaşmış olduk..

İyi bayramlar ve iyi tatiller Türkiye..

Sevgi ve saygıyla
30.7.2014, Kozlar Yaylası (Mut / Mersin)

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net