Etiket arşivi: ABD-İsrail ortak yapımı olan Büyük Ortadoğu Projesi

OKYANUS ÖTESİNDEN SUFLE EDİLDİ

 

Dostlar,

Sn. Türker ERTÜRK, yurtsever ve yürekli çizgisi ile çok saygı duyduğumuz bir ad.
Deniz Kuvvetlerinden Tuğamiral rütbesinde ve önü olağan koşullarda açık iken,
içinde bulunduğumuz “kritik” koşulları değerlendirerek istifa etmiş ve kendince daha etkin bir savaşım (mücadele) yolu seçmiştir. Bir zamanlar bizim yaptığımız gibi (1993-2006)
her yerlere koşmakta, konferanslar vermekte ve öğretici yazılar yazmaktadır.
Çabası çok saygıdeğer ve değerlidir. Aşağıdaki yazısı da öyle..

Ancak bu tür “kritik” konulardaki “kritik” irdelemeleri biraz daha serinkanlılıkla yapmak
ve bilim terbiyesinin gereği olarak “olabilirlikli” (likelihood) öngörüler koymak ve
dolayısıyla varılan yargıları böylesi çekilmiş fiillerle dile getirmek, klavyeye (kaleme) almak daha sorumlu bir davranış olarak görülebilir. Kaldı ki, stratejik yaklaşım da bunu kurallar.

Sayın Ertürk’ün aşağıda yazdıklarında büyük ölçüde doğruluk payı olabilir.
Doğrusu biz de haberi aldığımızda önceki gün, “Bu da bir ABD projesi!” demiştik.

Öte yandan, Türkiye’nin içine sürüklendiği kesitte “bir büyük uzlaşma” fikri yabana
asla atılamaz. Buna kabul varsa, yöntem ve içeriği aynı uzlaşmacılıkla aranabilir.
Bu kapıyı tümden kapatmak doğru değildir. Ülkemizin bölünme – parçalanma – iç savaş eşiğini süreklendiği saptamasını Sn. Ertürk sıklıkla yapmaktadır ve haklılık payı çok yüksektir. Bu öneri Okyanus ötesinden de gelse, öneri sahiplerinin de bir mola alma,
biraz frene basma gereksinimi duymuş olabilecekleri akla getirilemez mi?
Bu varsayım da doğru ise, biz Ulusalcılar da biraz nefes alsak, güç toplasak..
Gerilim, ısı, basınç.. biraz düş(ürül)se, “patlamalar” yaşamadan yola devam etsek??

O halde??

Panik ve karamsarlık, hele hele umutsuzluk asla gündemimizde olmamalıdır.

Sevgi ve saygı ile.
17 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=======================================================

OKYANUS ÖTESİNDEN SUFLE EDİLDİ

portresi_gulumseyen

 

Türker ERTÜRK
E. Tuğamiral

 

 

Geçtiğimiz cumartesi günü Cumhuriyetimize sahip çıkma misyonuyla kurulan bir gazetemizin yaşı itibarıyla kelli felli sayılan bir köşe yazarı, yazısının bir yerinde
“70’li yıllarda Yeşil Kuşak Projesi vardı tutmamıştı ve
Büyük Ortadoğu Projesi her defasında düş olarak kaldı.” 
demiş.

Bu değerlendirmenin neresinden tutsanız elinizde kalır. Bilgiden, yaşadığımız yakın tarihin derinliğinden uzak ve stratejik zekaya dayanmayan bu tür iddialı değerlendirmeler
ancak ve ancak emperyalizmin ekmeğine yağ sürer.

Yeşil Kuşak, Soğuk Savaş (1945-1990) döneminde ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı kullandığı en önemli enstrümanlardan biriydi. Sovyetler Birliği silahlanma yarışına sokularak, kaynakları yararsız alanlarda tükettirilerek, kuşatılarak ve
boğazı sıkılarak çökertildi ve dağıtıldı.

Bölgesel dönüşüm yapılıyor

Bugün bile ülke olarak yaşadığımız zorlukların,
koşar adım Ortaçağ karanlığına doğru gidişin ve
karşı devrim sürecinde geldiğimiz yerin geçmişte Yeşil Kuşak Projesi’nde
görev verilen ülkemizin bu proje için elverişli hale getirilmesine yönelik yatırımları var.

  • Ya Büyük Ortadoğu Projesi! Emperyalizmin ortaya koyduğu
    uzun vadeli bir plan olan Büyük Ortadoğu Projesi, gerek ülkemizde
    gerekse bölgemizde 
    hedeflerine adım adım ulaşmaktadır.

Bu kafayla gidildiği müddetçe zaman emperyalizmin lehine çalışmaktadır.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefleri                                : 

– Türkiye’nin de yer aldığı geniş Ortadoğu coğrafyasını istikrarsızlaştırmak,
– Burayı kentlerde yapılan kentsel dönüşüm gibi bölgesel dönüşüm ile
yeniden yapılandırmak,

– Siyasal haritayı etnik, dinsel ve mezhepsel olarak yeniden çizmek,
– Enerji ve hammadde kaynaklarının üzerine oturmak ve
– Askeri olarak sürekli varlık göstermektir.

Basra’dan denize mi döktüler?

Şimdi bir düşünelim; Emperyalizm bu hedeflerine ulaşmak bakımından
Türkiye’de ve bölgede mesafe mi kat etmiştir, yoksa geriye mi gitmiştir?


“Emperyalizm Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de yenildi ve çekildi,
ABD çöküyor..”
 demek doğru bir değerlendirme değildir.

Bakınız, Kurtuluş Savaşı sonunda emperyalizmi ve onun Anadolu’yu işgal eden işbirlikçilerini yendik, denize döktük, Cumhuriyetimizin tapusu olan
Lozan Antlaşması‘nı imzaladık ve 1924 Anayasası’nı yaptık.

ABD’nin Irak’ta yenildiğini ve Iraklılar tarafından Basra’dan denize döküldüğünü söyleyebilir misiniz? ABD Irak’ta bir kısım hedeflerine ulaştıktan bir kısım hedeflerine de zaman içinde ulaşacak gelişmelerin önünü açtıktan sonra maliyet-etkinlik analizi yaparak 2011’de kendi isteği ile çekilmiştir. Irak’ın, toplumu etnik ve mezhepsel kompartımanlara bölen 2005 Anayasa’sını ABD dikte ettirmiştir. Bugün bile yaşanan huzursuzluğun ve istikrarsızlığın temelinde bu Anayasa var.

  • IŞİD’in Musul’u işgal eden ve Bağdat’a tehdit olan operasyonunun arkasında ABD var.

ABD Irak’ta yenilmiş olsaydı şimdi taşeronlar vasıtası ile bu operasyonu yapamazdı ki!
O gün sağladığı elverişli ortamlar, ona bugün istediği gibi operasyon yapmak
olanağı tanıyor.

Cumhuriyetimize karşı hainliktir

  • Bugün Türkiye bölünme, parçalanma, çözülme ve dönüştürülme süreci içinde koşar adım ilerlemektedir. Bu sürecin arkasında emperyalizm var

Cumhurbaşkanı seçimleri bu süreci geriye çevirmek için bir şans olabilirdi.
Ama “Çatı aday” beklentisi fos çıktı.

  • CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı için yaptığı girişim kelimenin tam anlamıyla Cumhuriyetimize karşı hainliktir! Bu ad kendisine Okyanus ötesinden sufle edilmiştir.

CHP’ye operasyon yapanlar Deniz Baykal gitsin de kim gelirse gelsin dememişler, geleceği de planlamışlardır. Kılıçdaroğlu, operasyon öncesinde Türkiye için kurgulanan emperyalist girişimlere destek vermesi, hiç değilse köstek olmaması için
okyanus ötesinden planlanan ve parlatılan addır. Kendisinden bekleneni yapmıştır!

Cumhuriyet'e_hainlik_CHP_ve_Ekmelettin_bey_17.6.14

 

Saygılar sunarım. 17.6.14

Rıfat Serdaroğlu : KUZEY KÜRDİSTANA HOŞ GELDİNİZ


KUZEY KÜRDİSTANA HOŞ GELDİNİZ

RifatSerdaroglu

Rıfat Serdaroğlu

  • İhanetin telafisi, kahpeliğin bahanesi olmaz.

Adamın ruhunda kahpelik varsa, kırk sene beslesen yine de sana ihanet eder.

PKK’nın bir daha aday olmasını yasakladığı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir namlı hain, Barzani’yi Belediye Binasında;

  • “Değerli Başkan, Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz.
  • Bugün Güney Kürdistan’ın Başkanı, memleketi olan Amed’dedir.
  • Kürtler ittifak olursa, inşallah Ortadoğu barışa ulaşacaktır. Ortadoğu barışa ulaşırsa Araplar-Kürtler ve Farslar da demokrasiye ulaşır” sözleriyle karşıladı.

İmam yellenirse, cemaat ne yapmaz ki!

Kendisine İstanbul İmamı diyen Başbakan Erdoğan
“Kürdistan” kelimesini telaffuz etti.
Üstelik bu kelimeyi, düşünerek-bilerek kullandı.
Beşir Atalay; “Daha önce uzun-uzun tartıştık.
Sonunda Başbakan’ın ‘
Kürdistan’ demesine karar verdik” diyerek bu kararlarını açıkladı.

T.C. Başbakanı “Kürdistan” derse, “Hain Osman” vatan toprağı olan Güneydoğu Anadolu Bölgemize “Kuzey Kürdistan” , Şanlı Diyarbakır’a “Amed” der ve
Belediye binasına da Kürdistan Bayrağını diker!

  • (Cumhuriyetin Değerli-Aziz-Kıymetli-Mübarek Savcıları, size saygılar sunarım)

Başbakan Erdoğan ve AKP, ateşle oynamaya devam ediyor.

ABD-İsrail ortak yapımı olan Büyük Ortadoğu Projesi
Eşbaşkanı Erdoğan, küresel çetenin dediklerini bir-bir yerine getiriyor.

Üstelik “Çözüm Süreci” dediği “Çözülme-İhanet” sürecinin kartopu gibi büyüyeceğini söylüyor.

Böylelikle, Türkiye bölünür ve Kürdistan diye bir devlet kurulursa,
onu tanıyacağını da peşinen kabul ediyor.

Dün de söylediğimiz gibi ne Başbakan Erdoğan’ın, ne “Kak-Abi” dediği Barzani’nin,
ne İmralı Canisi Öcalan’ın, ne de bunların hepsinin patronu Amerika’nın gücü,
Kürdistan diye bir yapılanma kurulmasına yetmez.

Başbakan Erdoğan, aklını başına alıp bir daha düşünmelidir.

Aksi takdirde Türk Milleti daha fazla sabredemeyip, meseleye kendisi el atacaktır.
O zaman, kimin gücü kime yetecek, kim sokağa çıkabilecek, kim korkudan
ülkeden kaçacak beraberce göreceğiz.

  • Eline silah alıp, Türk Milletinin askerini-polisini- insanlarını katledenler,
    Türkler ve Türkiye’ye gönülden bağlı Kürt kökenli T.C. Vatandaşları değildir.

Bu katil sürüsünün büyük bir kısmı önderleri gibi bölücü-ermeni tohumudur.

54 bin insanımızın öldürülmesinden sorumlu olan bu katiller, Başbakan Erdoğan istiyor diye, vatan topraklarında ellerini kollarını sallayarak gezmeleri için af’ mı edilecekler?

(Türk Ordusu’nun Muzaffer Komutanı Özel Paşa, sizi uzun-uzun öperim)

Hukuk Devletinde her suçun karşılığı olarak verilecek cezalar bellidir.

Devlet, ite-uğursuza-eşkıyaya boyun eğmez, suç işleyeni görmezden gelemez.
Bunu yapanlar suç işlemiş ve ihanet etmiş olurlar.

  • Türk Milletinin kabul etmeyeceği bir affı kimse gündeme getiremez.

Düşman kör nişancıdır, sizi nerenizden vuracağını iyi bilemez.
Dost diye bildikleriniz ise sizi nereden ve nasıl vuracaklarını iyi bilir.

Türk Milleti artık düşmanını çok iyi biliyor.
Kendisine “Dost” olarak yanaşan ve iradesini hileli bilgisayar programı yoluyla
gasp edenleri de artık tanımaya başladı.
Hesap günü yakındır.

Kim ki Türk Milletine ihanet eder, hesabı mutlaka sorulur.
Böyle biline…