Etiket arşivi: 30 Ağustos’ta Orgeneral Sn. H. Akar’dan beklenen!

30 Ağustos’ta Orgeneral Sn. H. Akar’dan beklenen!

30 Ağustos’ta
Orgeneral Sn. H. Akar’dan beklenen!

portresi

Ufuk SÖYLEMEZ
AYDINLIK 
23.8.16

(AS: Bizim kısa notumuz ve bu yazıyı 1 hafta bekletme gerekçemiz aşağıda.)

Dinci-Amerikancı-gayri milli FETÖ’nün halk düşmanı darbe teşebbüsü, ordu-millet işbirliği ile 24 saat içinde püskürtüldü, bastırıldı ve bozguna uğratıldı. Türk milleti sağ-sol demeden, köken-mezhep ayırmadan, iktidarıyla-muhalefetiyle gönüllü-demokratik-milli bir cephe oluşturdu. Böylece ülkenin bütünlüğünü-milletin birliğini hedef alan PKK-IŞİD ve FETÖ terörüne ve bunların hamiliğini ve işbirlikçiliğini yapan emperyalizme karşı bir istiklal savaşı-bir kuvayı milli ruhu yeniden ayağa kalktı.

Şurası tartışmasızdır ki; Genelkurmay Başkanı ve TSK üst komuta kademesinin karşı duruşu ve TSK’nın çok büyük bir çoğunluğunun bu nedenle emir-komuta zinciri dışına çıkmayı reddederek direnmesi sayesinde olayın çok daha vahim ve kritik bir yöne doğru evrilmesine ve çok daha fazla kan dökülmesine mani olunmuştur. Ama gelin görün ki, Adalet Bakanlığını, Milli Eğitim Bakanlığını, tüm Emniyet teşkilatını, Valileri, TÜBİTAK’tan-Adli Tıp’a kadar bütün kamu kurum ve kuruluşlarını bu sapkın-dinci-kanlı ve tehlikeli örgüte göz göre göre teslim eden ve FETÖ’ye “ne istedilerse verdik (AS : RTE!) diyen, “sivillerin” oluşturduğu iktidar zihniyeti, iş TSK’ya gelince, birden Asker düşmanı-Türklük ve Atatürk düşmanı olan çevrelerin, yobazların ve Sorosçuların yıllardır tekrarladıkları “askeri sivilleştirelim, askeri vesayete son verelim” teranelerini hemen vizyona sokuverdi.

Sanki, TSK’da FETÖ mensuplarının “irtica” nedeniyle ihraçlarına önce “şerh” koyan, bilahare bunların YAŞ’ta gündeme getirilmesine bile mani olarak FETÖ’cülerin terfilerinin önünü açan başkalarıydı. Sanki, “alnı secde gören, başına türban takanlar” ümmettendiler de, onlardan 14 yıldır mağdur edebiyatı yapan bu iktidara “zarar” gelmezdi. Ne de olsa hepsi “laiklik karşıtı” odaktılar. Yani “menzilleri” aynıydı. O nedenle de, Ergenekon-Balyoz vb. alçak kumpaslarda “beraber yürüdüler” her daim. Ama görüldü ki, ümmetçilik ve mezhepçilik siyasal İslamcıların birbirlerini boğazlamalarına, birbirlerine karşı kanlı darbe teşebbüsünde bulunmalarına, hiç de engel değilmiş. Yine görüldü ki; bu belayı “ümmet” değil, ancak “millet” yani “Türk Milleti” defedebilirmiş.

Genelkurmay Başkanı Sn. Akar ve Kuvvet Komutanlarının-biliyor ve hissediyorum ki- bugün içleri kan ağlasa da, TSK’ya hem içine sızan hainlerden, hem de iktidardaki molla kafalılardan gelen bu saldırılar büyük üzüntüler yaratsa da, ulusça karşı karşıya kaldığımız bu emperyalist- ağır ve vahim terör saldırıları ile psikolojik savaş karşısında, Türk askerinin vakarına-cesaretine ve kahramanlığa yakışır bir biçimde görevlerinin başında, dimdik ve kararlı bir biçimde duruyorlar. Ordu’nun birlik ve beraberliğine, yaşadığı travmanın aşılmasına ve Cumhuriyetin korunup kollanmasındaki tarihi görevlerine kararlılıkla sahip çıkıyorlar ve yaşamsal bir süreçte rol üstleniyorlar.

15 Temmuz öncesi, TSK’nın Amerikancı-F-tipi darbe yapacağına dair dedikodu ve söylentilerin yoğunlaştığı günlerde, yine bu sütunlarda 03 Mart 2016’da TSK -bunları- asla yapmaz” başlıklı bir yazı yayınlamıştım. O yazıda; “…Cumhuriyetin kurucu değerlerine gönülden bağlı olan ve bunu her kezinde kanıtlayan milli Ordunun, F-tipi cemaat görünümlü, ABD iltisaklı – karanlık ve tehlikeli – örgütün elemanlarının sosyal medyada yazdığı gibi bir “Amerikancı müdahale” yapması beklentisi boş ve ham bir hayalden ibarettir.

TSK artık milli duruş ve ulusal çıkarlardan başka bir adım atmaz ve atmayacaktır.
Bir ABD’li gazetecinin yazdığı gibi “turuncu-Sorosçu-Amerikancı” bir müdahaleye ne TSK yanaşır, ne de Türk milleti buna izin verir. TSK’nın Cumhuriyetin Kurucu değerleri ki – Anayasanın ilk 4 maddesinde açıkça yazılıdır- dışında hiçbir dış ve/veya iç fitne-fesat odağının etkisine girmesi, yönlendirilmesi veya maşası olması asla mümkün olamaz, olmayacaktır. Bugün Anayasayı tanımayan ve ihlal edenlerle, kuvvetler ayrılığını-laiklik ilkesini ve Atatürk Cumhuriyetini yıkmak isteyenlere karşı bu milletin bağrından çıkan, milli ordusu TSK dışında güveneceği-inanacağı ve dayanacağı başka hiçbir güç yoktur.

Öte yandan daha önce de yazdığımız gibi; TSK molla değil, milli ordudur. Laik Atatürk Cumhuriyetinin ordusu olarak asla din ve mezhep ordusu olamaz-olmayacaktır. Din-mezhep-Allah adına yine Müslümanları katleden Ortaçağ’dan kalma, yobaz-Vahabi-Emevi zihniyetle, TSK’nın adını yan yana anmak bile Türk Silahlı Kuvvetlerine büyük bir haksızlık ve ayıp olur.

  • TSK ne Sorosçu-renkli-Amerikancı müdahaleye kalkışır, ne de bir din ve mezhep ordusu olmayı kabul eder. Onun kabulü de, yemini de milli-üniter-laik Atatürk Cumhuriyetidir.

Milletçe sevip-saydığımız, kahraman TSK’nın yüksek karakterini çok iyi bildiğimiz ve tanıdığımız için bunları gönül rahatlığı ile yazıyor ve gururla söylüyoruz…” diye yazmıştım. Sonuçta elbette, TSK emir-komuta içinde böyle bir şeye asla tevessül etmedi. Ancak, içine yuvalanmış-korunmuş ve kollanmış azınlık FETÖ unsurları maalesef böyle bir alçaklığa kalkıştılar ama behemehal bozguna uğratıldılar. Bu olay, benim ve milletin ezici çoğunluğunun TSK’ya yönelik bakışımızı, güvenimizi ve inancımızı asla değiştirmedi, değiştirmeyecek.

Şimdi, Genelkurmay Başkanımız Akar Orgeneralimizden, önümüzdeki 30 Ağustos’ta, konuşmasını ve açıklamasını beklediğimiz önemli bir husus var. O da, kurtuluş savaşı vererek bu ülkeyi kuran, bağımsızlığımızı ve haysiyetli bir millet olarak yaşamamızı sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerlerine, başta “laiklik ve milli devlet” olmak üzere açıkça-tereddütsüz ve kararlı bir biçimde sahip çıkarak TSK’nın tarihi misyonunu ve duruşunu dosta-düşmana bir kez daha cesaretle ilan etmesidir. TSK’ya karşı bugün Sorosçuların ve molla kafalıların birlikte yürüttüğü operasyonlara ancak bu şekilde cevap verilebilir ve karşı durulabilir.

Sn. Akar’ın mazisi kahramanlıklarla dolu, göz bebeğimiz milli ordumuzu, şerefli bir komutanı sıfatıyla, bu şekilde hakkıyla temsil ve ifade edeceğine inanıyor, 30 Ağustos’u umutla bekliyoruz.

========================================

Dostlar,

Arada kaynamasın diye, Sn. Söylemez’in 23.8.16 günü AYDINLIK’ta yayımladığı yazısını bu akşam paylaşyoruz.. 30 Ağustos’tan 1 gece önce.. Dileriz çağrı kendisine ulaş(tırıl)ır ve gereğ yapılır..

Sevgi ve saygı ile.
29 Ağustos 2016, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com