Etiket arşivi: 19. yüzyılın başlarında buhar enerjisinin ve buhar makinesinin fabrikalara girmesiyle

SANAYİ DEVRİMİ NASIL BAŞLADI ??


SANAYİ DEVRİMİ NASIL BAŞLADI ??

  • Avrupa’da Sanayi Devrimi 18. yüzyılın ilk yarısında, yeni bir enerji kaynağının üretime girmesiyle değil, üretimin makineleşmesi ve otomatikleşmesiyle başladı.

Osman Bahadır
bahadirosman@hotmail.com

İngiltere’de 18. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Sanayi Devrimi, önce pamuklu dokumacılık alanında başladı. Pamuklu dokumacılığın iki bölümünden birini oluşturan iplik eğirme, asırlar boyunca basit el iğleri ile yapılmıştır. İplik üretiminde Avrupa’da Rönesans döneminde iplik üretimini kolaylaştıran çıkrık modelleri yapılmakla birlikte 18. yüzyıla kadar iplik üretiminde köklü bir artışı gerçekleştirecek bir teknolojik yenilenme olamadı (Leonardo’nun da iplik eğirme makinesi konusunda tasarımları olmuştu).

Pamuklu dokumadaki devrim, iplik eğirme teknolojisinden önce, dokumacılığın diğer bölümünü oluşturan dokuma teknolojisinde oldu. Bu teknolojiyi yaratan İngiliz John Kay’dır ve mekik atma işlemini otomatikleştirerek üretimi hızlandıran “uçan mekik” i (flying shuttle) yaratmıştır.

  • Sanayi devrimini 1733’te uçan mekik’in başlattığını söyleyebiliriz.

Çünkü uçan mekik ile dokuma işlemi çok kolaylaşmış ve bu da üretimin olağanüstü artmasıyla sonuçlanmıştır. (Bu icadın kendilerini işsiz bırakmasından korkan dokumacıların saldırısı üzerine Kay başka bir şehre, sonra da Fransa’ya gitmek zorunda kalmıştı.)

Dokuma teknolojisinin ve üretiminin gelişmesi karşısında, iplik eğirme teknolojisinin geriliği ve yetersizliği, bu kez çabaların iplik eğirmenin makineleştirilmesine yönelmesine yol açmıştır. Çünkü mevcut iplik üretimi, dokuma üretiminin kapasitesini karşılayamıyordu. (London Society of Arts tarafından 1751 yılında “keten, pamuk
ya da kenevirden aynı zamanda altı ipliği birden eğirecek ve bir insan tarafından kullanılacak en iyi makine”yi yapana verilmek üzere 50 İngiliz altını tutarında ödül koyulmuştu.)

Marangoz ve dokumacı James Hargreaves, 1764 yılında, Eğirici Jenny (spinning Jenny) adını verdiği (Jenny kızının adıydı) eğirme makinesini yaptı. Bu makinenin kolunu çeviren tek bir eğirici aynı anda sekiz ipliği eğirebiliyordu. Yani sekiz eğiricinin yaptığı işi aynı anda yapmış oluyordu. 1765’te makinesini üretip sattığında, işsiz kalmaktan korkan eğiriciler, Hargreaves’in evine saldırdılar ve makinelerini kırdılar. Hargreaves, Lancashire’dan Nottingham’a kaçmak zorunda kaldı. Ancak makinesi
her şeye rağmen hızla yayıldı. Hargreaves 1778’de öldüğünde İngiltere’de 20.000’den fazla makinenin evlerde kullanımda olduğu tahmin edilmektedir.

İkinci ve daha sağlam iplik üreten eğirme makinesini ise yoksul bir berber olan
Richard Arkwright yaptı. İlk modellerini atla çalıştırmıştı. Fakat 1771’de bir eğirme fabrikası kurdu ve burada makinesini su çarkıyla çalıştırdı. Makinesini sürekli geliştiren Arkwright’a, bu teknolojiye olan katkılarından dolayı 1786’da “Sir” unvanı verildi.

Daha sonraki yıllarda iplik eğirme teknolojisine en büyük katkı, Samuel Crompton’dan gelmiştir. Crompton’un buluşlarıyla 19. yüzyılın başlarında eğirme işlemleri tümüyle makineleşti ve O’nun makineleri 20. yüzyılın başlarına dek kullanıldı.

Dokuma sanayisindeki gelişme süreci tersine dönmeye başlamıştı.
Devrimin başlangıcından farklı olarak bu kez dokuma işlemi için gereken miktardan fazla iplik üretilmeye başlanmıştı. Dolayısıyla bu kez dokuma teknolojisinin iyileştirilmesi sorunuyla karşılaşıldı.

Bu sorunu çözen de, Edmund Cartwright oldu. 1785 yılında mekanik dokuma tezgâhını geliştirdi. Ancak işsiz kalmaktan korkan dokumacılar, yine dokuma tezgâhlarına saldırdılar ve Cartwright’ın fabrikasını yıktılar. İngiltere’de bu saldırılar sırasında 100 kadar dokuma makinesi parçalanmıştı. Ancak dokuma makinelerinin yaygınlaşması önlenemedi. İngiltere’deki mekanik dokuma tezgâhı sayısı 1813’te 2400 iken, 1820’de 12150, 1829’da 45500 ve 1833’te de 85000 olmuştu.

18. yüzyılın sonlarına dek, dokuma teknolojisinde makineleşme ve otomatikleşme sürekli gelişmekle birlikte, bu gelişmeye yeni enerji kaynaklarının kullanımı eşlik etmedi. Yeni makineler insan ve hayvan gücüyle çalıştırılıyor veya üretimin çapı biraz büyüdüğünde su çarkından yararlanılıyordu. Fakat özellikle 19. yüzyılın başlarından itibaren buhar enerjisinin ve buhar makinesinin fabrikalara girmesiyle
Sanayi Devrimi, gerek üretim tarzı, gerekse üretim ölçeği bakımından büyük bir dönüşüm geçirdi ve bu dönüşüm yalnızca teknolojik sonuçlar üretmekle kalmadı,
büyük toplumsal değişimlere de yol açtı. (Cumhuriyet Bilim Teknik, 3.11.12)