Etiket arşivi: 1128 ve 2071 Akademisyenin Basın Açıklamalarının Düşündürdükleri..

1128 ve 2071 Akademisyenin Basın Açıklamalarının Düşündürdükleri..


1128 ve 2071 Akademisyenin
Basın Açıklamalarının Düşündürdükleri.. 

Dostlar,

Her 2 basın açıklamasını bu yazımızda irdeliyoruz..
Bilgi ve ilginize sunarız..

Not : Bizim her 2 metinde de imzamız yok..İlkine zaten imza koy(a)mazdık;
yanıt olarak gelen 2071 imzalı metne de –içerik olarak ilkesel paylaşıma karşın
ağır ve kabul edilemez üslubu ve bu yüzden doğurabileceği ciddi sakıncaları nedeniyle katıl(a)madık sorumluluğumuz gereği.

Arada ve bağlarken de yazdıklaerımız var..
Dosyanın tümüyle okunması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile.
18 Ocak 2016, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

*********

Türkiye İçin Akademisyenler
İnisiyatif Grubu’ndan Basın Açıklaması

Slide1



 

 

 

 

 

 

 

Türkiye İçin Akademisyenler İnisiyatif Grubu’ndan Basın Açıklaması

Son birkaç yıldır yurt içinden ve yurt dışından fiilî ve siyasî saldırılara uğrayan ülkemiz, maalesef kendi bağrında yetiştirdiği ve yetişmiş oldukları toprakların değerlerinden habersiz “bir grup akademisyen (!)” tarafından haksız ve alçakça iftiralara maruz kalmıştır. Söz konusu akademisyenlerin 11 Ocak 2016 tarihinde yayımlamış olduğu ihanet bildirisine karşı 12 Ocak 2016 saat 12.50 itibarıyla harekete geçen “Türkiye İçin Akademisyenler” inisiyatif grubu olarak, bütün ihanet teşebbüslerine karşı ülkemizin ve milletimizin yanında olduğumuzu ve şu anda yapılan terör operasyonlarını desteklediğimizi ifade eden bir bildiri yayınlamıştık.

Bildirimiz, çok kısa bir sürede yüzlerce akademisyenin katılımıyla büyük bir ilgi görmüş,
bu yüzden web sitemiz bölücü terör örgütü mensuplarının yoğun siber saldırılarına maruz kalmıştır. Buna rağmen yayımladığımız bildiriye, yurt içi ve yurt dışından 150’nin üzerinde üniversiteden 2071 akademisyen imza atmıştır.

Türkiye sevdalısı akademisyenlerce kaleme alınan bu bildiri, yalnızca teröre karşı verilen mücadeleye destekle sınırlı ve anlık bir tepki olarak değerlendirilmemelidir. “Türkiye İçin Akademisyenler” inisiyatif grubu, bundan sonra da “bütün millî meselelerde” devletimizin ve milletimizin yanında olacaktır. 1071’den beri vatanımız olan, mazlum coğrafyanın ümit bağladığı son kale, Anadolu toprakları üzerinde yaşayan bizler ve bildirimize imza atan ülkesine sevdalı 2071 akademisyen, her zaman barış, kardeşlik ve demokrasi için üzerine düşen görevi yapacağını da bu bildiriyle ilan ve taahhüt etmiştir.

Bu vesileyle ilk andan itibaren imzalarıyla bizleri destekleyen Türkiye sevdalısı akademisyenlere teşekkür ediyor, aziz milletimizi muhabbetle selamlıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 16.01.2016

Türkiye İçin Akademisyenler İnisiyatif Grubu Adına
Prof. Dr. Âlim YILDIZ
Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi

*****Slide6 Slide5 Slide4 Slide3 Slide2 Slide7

 

 

 

 


Dostlar
,

Türkiye’nin ek gerilimlere ve hele hele kutuplaşmalara hiç gereksinimi yok..
Gücü de..

1128 akademik elemanın açıklamasına karşılık tümü Türkiye’den 2071 akademik çalışan yukarıdaki açıklamayı yaptı..

http://www.turkiyeicinakademisyenler.com/aciklama.htm web sitesinden yayın yapıyorlar.

1071 + 1000 imzayı 2-3 gün içinde sağlayınca 16.01.2016’da imza kampanyasını kapattıklarını belirtiyorlar.

Bu bildirinin içeriğini ilkesel olarak paylaşmakla birlikte, söylemi çok sert, ötekileştirici, dışlayıcı hatta aşağılayıcı buluyoruz. Dolayısıyla da yararsız, belki de sakıncalı.

Web sitesindeki içerikleri ve fotoğrafları kullanarak görselleri biz ürettik.

Bay RTE‘nin

Mandacı güruh!
– Sözde akademisyenler!
– Eyy aydın müsveddeleri!
– Eyy sözde aydınlar!
– Sizler cahilsiniz!
– Sözde aydınların ihaneti!
– Eyy akademisyen müsveddeleri!
– Sizler güruhsunuz!
– Sizler karanlıksınız!
– Terörist ağzıyla konuşan sözde akademisyenler!
– Ya terörden yana ya da devletten yana olacaksınız!
– Eyy akademisyen geçinenler!
– Haddinizi bileceksiniz, haddinizi!

söylemleri bizi çok incitiyor. İçeriğinde haklılık payları ya da doğrular varsa da..
Bilindiği gibi söylemlerin içeriği kadar biçimi de önemli. Yüzümüz kızarıyor..
Bir devlet başkanına asla yakışmayan hatta açıkça hakaret – suç olan bu sözlerin sahibi yerine biz utanıyoruz,kendi hesabımıza gocunacak hiçbir yanımız olmadığı halde..

Söz var yılanı deliğinden çıkarır, söz var başınıza kara kilim örer..
Haydi Bay RTE’nin öfke söylemini politik gerekçelerle, tabanı gaza getirmek için bilerel kullandığını biliyoruz.. Ülkenin akademik camiası – ulema takımı her bakımdan teeni içinde olmak, örnek tavırlar içinde olmak ve topluma yol göstermek durumunda. Tayyip beyin politik şiddet üslubunun akademisyenlere bulaşması – onları da şiddet sarmalına çekmesi
kabul edilemez. Tersine, üniversite hocaları bilimsel sükunetlerini asla elden bırakmadan
Bay RTE dahil herkese örnek olmalıdırlar.

Üstelik bunca hakaretin – aşağılamanın açık suç işlemenin ardından yargının da bu insanlara yüklenmesi tam bir linç girişimidir ve demokratik hukuk devletinde çoğucluluk değil
çoğunluk despotizmi (zulüm!) anlamına gelir. Bu Türkiye’ye yakışmaz, hiçbir sorunumuzu da çözmediği gibi gerilimi tırmandırır..

*****

Bu 1128 insanımız ne demişlerdi bir bakalım :

1128 akademisyenden kalıcı barış çağrısı: “Bu suça ortak olmayacağız”

Müzakere sürecinin ‘buzdolabına kaldırılmasıyla’, sürekli hale gelen sokağa çıkma yasakları ve bitmeyen ölümler akademisyenleri harekete geçirdi. 89 üniversiteden 1128 akademisyen, “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi” çağrısı yaparken, “Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını” da istedi.

Barış İçin Akademisyenler eş zamanlı olarak, İstanbul’da Taksim Gönen Otelde Ankara’da Mülkiyeliler Birliğinde çağrılarıyla ilgili basın açıklaması yaptılar.

AĞIR BİR İHLAL

Barış için Akademisyenlerin, Taksim Gönen Otel’deki açıklaması Kürtçe ve Türkçe okundu. Kürtçe metni akademisyen Dr. Yıldız Önen okurken, Türkçe metni Dr. Alper Açık okudu. Açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkum etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir” denildi.

Uluslararası hukukun gereklerine dikkat çekilen açıklamada şöyle devam edildi: “Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve  Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.”

‘SÜRGÜN POLİTİKASI SON BULSUN’

Barış İçin Akademisyenler, açıklamalarında uygulanan sürgün politikasına da dikkat çekerek şöyle dediler: “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.”

MÜZAKERE VE KALICI BARIŞ ÇAĞRISI

“Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz” denilen açıklamada,  bu sürece ilişkin gözlemcilerin önemine de vurgu yapıldı: “Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.”

‘DEVLET ŞİDDETE SON VERSİN’

Açıklamada, devlete şiddete son vermesi çağrısı yapıldı: “Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, Meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz.”

‘TÜM ÖLÜMLERDEN DEVLET SORUMLU’

İmza metninin okunmasının ardından İstanbul Üniversitesinden Doç. Dr. Zeynep Kıvılcım, imza sürecine ilişkin bilgilendirme yaptı. Metne Şili’den Amerika’ya, Avusturya’dan Meksika’ya, Mısır’dan İtalya’ya 89 üniversiteden 1128 akademisyenin destek verdiğini belirten Kıvılcım, kısa sürede bu kadar yoğun ilgi beklemediklerini söyledi. Devletin özellikle Türkiye’nin batısının sessiz kalması için baskı kurduğunu belirten Kıvılcım, “Tüm ölümlerden devleti sorumlu tutuyoruz. Devlet asker ve polis ölümlerinden de sorumludur” dedi.

‘KAMUOYU OLUŞTURACAĞIZ’

Üniversitelerdeki baskıları Kürt illerindeki baskılardan ayrı görmediklerini söyleyen Kıvılcım şunları söyledi:

”Barış isteyenlerin hain ilan edilmesi de aynı bütünün parçalarıdır. Bütün bunlara karşı örgütleneceğiz. Barış ve direnme hakkını savunacağız. Muhalif kimlikleri nedeni ile tutuklanan arkadaşlarımız ve öğrencilerimizle dayanışmaya devam edeceğiz.”

Önümüzdeki günlerde Kürt illerine giderek araştırmalar yapacaklarını ve oluşturulan raporları ulusal ve uluslararası kamuoyuna sunacaklarını söyleyen Kıvılcım, “Bugüne kadar
Kürt sorunu olarak tanımlanan sorunun siyasi zeminde çözülmesi için kamuoyu oluşturmaya devam edeceğiz” dedi.

‘SAVAŞA ORTAK OLMAYACAĞIZ’

Barış için Akademisyenler, Ankara’da Mülkiyeliler Birliğinde basın açıklaması yaptı.
Aynı açıklamayı Ankara’da da Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden Prof. Dr. Işıl Ünal okudu. (İstanbul-Ankara/EVRENSEL)

AÇIKLAMADA İMZASI BULUNAN AKADEMİSYENLERDEN BAZILARI

Prof. Dr. Ayşen Uysal, Prof. Dr. Ali Akay,  Prof. Dr. Ali Gökmen, Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse, Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Baskın Oran, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Prof. Dr. İzzettin Önder, Prof. Dr. Melek Göregenli, Prof. Dr. Mesut Yeğen, Prof. Dr. Mine Gencel Bek, Prof. Dr. Nilay Etiler, Prof. Dr. Nilgün Toker, Prof. Dr. Nilüfer Göle, Prof. Dr. Nur Betül Çelik, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Prof. Dr. Işıl Ünal, Prof. Dr. İnci Gökmen, Prof. Dr. İrfan Açıkgöz, Prof. Dr. Nejla Kurul,  Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Doç. Dr. Ayşen Candaş, Doç. Dr. Ceren Sözeri, Doç. Doç. Dr. Esra Arsan, Dr. Murat Birdal, Yrd. Doç. Dr. Nazan Üstündağ, Yrd. Doç. Dr. Sinan Birdal, Yrd. Doç. Dr. Suncem Koçer.
Açıklamada Prof. Noam Chomsky, David Harwey, Etienne Balibar, Judith Butler, Immanuel Wallertein gibi yabancı akademisyenlerin de imzası bulunuyor.

******

Bu 1128 akademik çalışandan çok az sayıda birkaçı imzalarını geri çekmekşe birlikte,
dün yapılan açıklamada “İMZAMIZIN ARKASINDAYIZ” kararlılığı sergilendi. Cumhuriyet‘in ön ve 5. sayfasında yer alan fotoğraflı haberde özetle şu söyleniyor ;

  • Bizler evletimizden barış içinde yaşama hakkı talep ettik”

Bu gerilimi tırmandırmamak gerek..
Ülkeyi iç savaş iklim ve ortamına sürüklemek gerek..
Batı emperyalizmi adına 32 yıldır Türkiye ile vekaleten taşeron savaşı yapan bölücü örgüt PKK’nın ancak askeri güçle çökertileceği anlaşılmıştır. (Elbette öbür tüm bütünleyici girişimler eşlike decektir..) Kürt kardeşlerimizin haklarını vs. bahane edip ayrımcılığı kışkırtarak Türkiye’nin bu meşru savunma hakkı eleştirilemez, engellenemez.

Not : Bizim her 2 metinde de imzamız yok!..İlkine zaten imza koy(a)mazdık;
yanıt olarak gelen 2071 imzalı metne de -içerik olarak ilkesel paylaşıma karşın-
ağır ve kabul edilemez üslubu ve bu yüzden doğurabileceği ciddi sakıncaları nedeniyle katıl(a)madık sorumluluğumuz gereği.

Sevgi ve saygı ile.
18 Ocak 2016, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com