Etiket arşivi: 10 Aralık 1948

Türkiye Barolar Birliği’nin Avrupa Konseyi’ne Başvurusu Üzerine

Dostlar,

TBB (Türkiye Barolar Birliği), Avrupa Konseyi‘ne başvuruda bulunarak
Türkiye’de halka uygulanan ölçüsüz polis şiddetinin kınanmasını ve
uluslararası hukuka uygun yasal girişimlerde bulunmasını İVEDİ kaydıyla istedi 17.6.2013). Bu girişim AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 52. maddesine dayandırılmakta ve 3, 5, 10 ve 11. maddelerin çiğnemi (ihlali) sorgulanmakta.

Şöyle girilmekte :

tbb_logosu

“Ekselansları Sayın Jagland, 

  • Sizi Türkiye’de son dönemdeki bazı gelişmeler hakkında bilgilendirmek istiyorum;
  • 1. Topçu Kışlası inşası için 27 Mayıs 2013 gecesi İstanbul Taksim Meydanı’nda bulunan Gezi Parkı’nın bir duvarının yıkılmaya başlanması ve bazı ağaçların taşınması üzerine yaklaşık 50 kişi Gezi Parkı’na giderek tamamen barışçıl ve kimseye zarar vermeyecek şekilde gösteriler ile parkın yıkımına engel olmak istemişlerdir…”

Şöyle bağlanmakta :

UCHR

  • “…Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 52 nci maddesi uyarınca, “Her Yüksek Sözleşmeci Taraf, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin istemesi üzerine, bu Sözleşme’nin bütün hükümlerinin fiilen uygulanmasının kendi iç hukukunca nasıl sağlandığı konusunda açıklamalarda bulunur.” Taksim Gezi Parkı protestoları kapsamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3 üncü, 5 inci, 10 uncu ve 11 inci maddelerinin fiilen nasıl uygulandığı konusunda, Yüksek Sözleşmeci Taraf Türkiye Cumhuriyeti’nden açıklama talep etmenizi ve buna göre gereğinin yapılmasını saygılarımızla dileriz…”

Bu başvuru metni (Türkçe ve İngilizce) pdf dosyası olarak tümüyle aşağıda..

Avrupa_Konseyi’ne_Basvuru_17.6.2013

Avrupa_Konseyi’ne_Basvuru_Ingilizce_17.6.2013

Sn. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu başkanlığındaki Barolar Birliği’ne teşekkür borçluyuz.

İnsan hakları şampiyonu Avrupalı dostlarımızın içtenlikli tutumlarını bekliyoruz.

Umarız düşkırıklığına uğramayız.

2 çift sözümüz de içişlerimize karışma ile ilgili :

  • İNSAN HAKLARI EVRENSELDİR!

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 10 Aralık 1948‘de yayımlanmıştır.

UDHR_IHEB

Avrupa Konseyi, Türkiye’nin de kurucusu olduğu bir uluslararası kurumdur.

Ülke içinde 3 haftadır en vahşi biçimde kolluk şiddeti milyonlarca insana uygulanacak;

Bilinen 4 +1 genç insan insan yitiğimiz olacak!

10’u aşkın insan kör olacak!

10’u aşkın insan kalıcı olarak engelli olacak!

Onlarca ağır yaralı hala sağaltımda olacak!

  • Plasitk mermiler ve gaz bombaları hedef gözetilerek
    insanların yüzüne – gözüne sıkılacak..

TOMA‘lar suya kimyasal madde karıştırarak yüksek basınçla doğrudan halka sıkacak; apaçık insanlık suçu işleyecek

  • Çivili sopalarla polisin içine sızan birileri, hallkı acımasızca dövecek!

Evlere baskın yapılarak insanlar gözdağı için toplanacak!
Çok sayıda insan “kayıp” olacak, günlerdir hiçbir haber alamayacaksınız!

Sosyal medya iletişimi baskılanacak!

Hastanelere, otellere, revirlere bile gaz sıkılacak;
gaz kullanımı AİHM kararlarıyla suç sayılmışken, Türkiye mahkum edilmişken..

Devletin yapması gereken yerinde acil sağlık hizmetini, meslek örgütleriyle gönüllü – ücretsiz veren hekimlerin ellerini arkadan kelepçeleyecek;
Savaş hukukunu bile çiğneyeceksiniz!

Çağlayan Adliyesinde görev başındaki avukatları cübbelerinden tutup
yerlede sürükleyecek ve kelepçeleyeceksiniz..

**********

Bunların yakın benzeri daha önce hangi açık faşist rejimde görüldü?

Ve çağdaş dünya olup bitenleri seyredecek.. Hem de meşhur Küreselleşme çağında!?

Dahası, AB Avrupa Parlamanentosu‘nun sayısız onur kırıcı kararını – dayatmasını geçmişte yutmuş olacaksınız; 500’ü aşkın yasa ile içselleştirmiş olacaksınız!

******************

Bu denli iki yüzlülüğü, çifte standardı tarihte göstermek neredeyse olanaksız..

Evet, Batılı dostlar, içişlerimize karışmadan, uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmek..

Anayasa madde 90                                :

D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma

Madde 90 –  ……………………….

Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.

İşte sizin sınavınız..

Biz Türkiye’de direnmeye devam ediyoruz. Kendi göbeğimizi de keseriz.

“DURAN TÜRKLER”.. daha nice yaratıcı eylemler sergileyerek haklarını savunacak ve alacaklar..

Duran_adam

Üstelik dünyaya da örnek olarak..

Sevgi ve saygı ile.
21.6.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Esirler Dünyası

Güray ÖZ

Esirler Dünyası

Tüm dünyayı sarsan ekonomik krizin 1929-30 krizi ile karşılaştırılabileceğini söyleyenler haklı. Hemen arkasından o günün kapitalist dünyasının, New Deal hikâye, çareyi militarizmde aradığını ve bulduğunu söylemekte de sayısız fayda var.

1970’lerde ilk ipuçlarını bulabileceğimiz son krizin karakteri, gelişmiş kapitalist dünyadaki reel ekonominin artan bir ivmeyle canlılığını yitirmeye başlamasıyla,
kâr oranlarındaki düşme eğilimiyle kendini gösterdi. Belki şaşırtıcı gelebilir, ama aynı dönem, Almanya’nın, Japonya’nın 2. Paylaşım Savaşı’ndan sonra yeniden kendilerini gösterdiği, “Asya kaplanları” ve ucuz iş gücüyle Çin’in devreye girdiği yıllardır. Sonrası dünyadaki büyük altüst oluş, Sovyetler’in yıkılması, Varşova Paktı’nın dağılması, Almanya’nın genişlemesi, kapitalizmin yeni ve büyük bir pazar kazanmasıdır. Herkesi yanıltan parıltının, krizleri küçümseyen neoliberal böbürlenmenin kaynağı işte bu gelişmedir, ama genel düşme eğilimini
geri çevirememiştir.

***

Şimdi ortalığı toz duman eden kriz ise söylendiği gibi yalnızca finans dünyasının balonlarının patlamasıyla açıklanamaz. Kuşkusuz balonlar patladı, neoliberalizmin siyaset üzerindeki egemenliğinin mutlak gücünün aldatıcı olduğu ortaya çıktı,
ama yaşanan kriz bundan daha fazla bir şeydir.

  • Ülkeler iskambil kâğıtları gibi birbirinin üstüne devriliyor.

ABD çalkantının içinde ayağa kalkmak için dört dönüyor, krizi ihraç etmenin çaresini arıyor. AB’nin kodamanları fırtınanın bundan sonra uğrayacağı ülkeleri ve kendilerini nasıl kurtarabileceklerini düşünüyorlar. Pek çokları için Yunanistan artık kurtarılabilir ülke olmaktan çıktı, İspanya, Portekiz ve en vahimi İtalya topun ağzında ve bütün bunlar büyük AB rüyasının, Euro dünyasının sonu olabilir.

***

Ekonomi böyleyse ve kriz hızla yayılıyorsa, Çin en fazla “büyüyen” olmanın ne kadar yanıltıcı bir durum olduğunu gördükçe ve fakat çareyi kapitalizme entegrasyonu daha da derinleştirmek gibi bir büyük hatada aramaktaysa, büyük pazarını kaybetmemek için ABD’ye para aktarmakta devam ediyor ve koşar adım krize gidiyorsa işler iyice karışacak demektir.

Kapitalist dünyada bölünmeler kamplaşmalar bu nedenle hız kazandı. Finansal krizden çok daha fazla ve büyük bir krizi atlatmanın tehlikeli çarelerini arayanlar yalnız ekonomik değil, silahlı külahlı birlikler peşinde. Kendi silahlı gücünü kurma hayalinden vazgeçen AB şimdi yeniden NATO’ya sığınmıştır. Afganistan dağlarında “sehven”
sivil bombalayan NATO ise kendine Ortadoğu’da yeni görevler bulmuş gibidir.
Tüm kapitalist dünyada yavaş yavaş oluşan, olgunlaşan fikir, krizin klasik döviz faiz dalavereleriyle, finans dünyasının emme basma yöntemleriyle çözülmeyeceği fikridir.

Peki ne olacak öyleyse?

***

Kapitalist dünya, finans dünyasında balonların patlamasının buzdağının görünen kısmı olduğunu biliyor. Kriz daha derinde, yapının kendisinde. Çare olarak kilidi küflenmiş çekmecelerden çıkartılan Keynesçiliğin de işe yaramayacağı çok çabuk anlaşıldı.
Öteki çekmecedeki, sürekli kullanıldığı için paslanmamış, çok yönlü yararı sınanmış militarizm silahına başvurma zamanının geldiği kanısındalar.

Kundakçılar ellerinde benzin -petrol mü demeliyim- bidonları üstümüze üstümüze geliyorlar. Seçtikleri bölge bizim buralardır. Birbirleriyle bizim buralarda kapışıyorlar.

Biz, yani halklar, yani esirler dünyası, krizlerin faturası daima kendilerine ödetilmiş olanlar, birbirimizi kırmanın derdinde, başka hesaplaşmaların içinde, ölümcül bir kâbusun ortasındayız.

Bilmem uyanabilecek miyiz?
(Cumhuriyet, 21.11.12)

============================================================

Dostlar,

Sayın Güray Öz ne denli çarpıcı bir irdeleme yapmış değil mi??

Esirler Dünyası..

Köle Spartaküs’ün köleliğini  ayrımsaması (fark etmesi) tarihsel bir kırılma anıdır :

  • Bu zincir benim ayağımda ne arıyor ??
Derken, an gelir 10 Aralık 1948 olur.. Yani BM kurulur ve 3 yıl içinde
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi hazırlanır, üye ülkelerce benimsenir ve yayımlanır..
1. madde şöyledir :
  • Bütün insanlar hak ve özgürlükler bakımından eşit doğarlar..

Yani kölelik yasaklanmıştır.. Kölenin çocuğu köle doğmayacaktır.

Ama kapitalizm, insanları ekonomik köle olarak kullanmayı sürdürüyor..
Küreselleşme = Yeni emperyalizm ise iyice azgınlaştı.,
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi neredeyse içi boş bir metne dönüştürüldü.

Yazık.. Çok yazık..

10 Aralık 2012’de bu Bildirge 65. yılına girecek. Ne çok olgunlaştırılabilirdi bu uzuuuun dönemde. Büyük Atatürk‘ün çok önemli sözleriyle

“Bizi mahvetmek isteyen emperyalizm ve bizi yutmak isteyen kapitalizm” illetinden kurtulabilseydik..

2008’den beri süregelen, “zorlukla denetim altında tutulabilen
kapitalizmin dönemsel (periyodik) bunalımlarından bu sonki bizleri kaygılandırıyor.
Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Erinç Yeldan da “Derinleşen Dış Kırılganlık”ı yazmış..
(Cumhuriyet, 21.11.12)

Dileriz en korkunç senaryo olan 3. Büyük Dünya Paylaşım Savaşı‘na sürüklenmeyiz.

Sevgi ve saygı ile.
24.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net