Kategori arşivi: ŞİİRLER / POEMS

Halil Çivi Şiiri : … COŞAGELDİ

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

Kimi dostlar, “Hocam neden hiç Alevi Deyiş’i (Demesi) yazmıyorsun?” diye sitem ediyorlar… Bu yeni Deyiş’i beğenilerinize sunuyorum. Umarım beğenirsiniz.

… C O Ş A G E L D İ

Deli gönül coşa geldi,
Hak Muhammed Ali diye.
Telli Kur’an döşe geldi,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Elimi haramdan çektim,
Yalanı deryaya döktüm,
Yalnız helalime baktım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Yanlış yere çağırmadım,
Irkı, rengi kayırmadım,
Erkek, kadın ayırmadım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Kötü yolda dolaşmadım,
Kul hakkına bulaşmadım,
Eğri – büğrü çalışmadım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Sevgi alıp sevgi sattım,
Gönüllere lezzet kattım
Kini ve nefreti attım,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Sevgi pınarından çıktım,
Çorak yüreklere aktım,
Cebiri, şiddeti yaktım,
Hak Muhammet Ali diye.
Xxx
Yurdumu, halkımı sevdim,
Şanlı bayrağımı övdüm,
İkiliği özden kovdum,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Eşitliği ölçü aldım,
Laik, özgür yurttaş oldum,
Her inancı kardeş bildim,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Atatürk’ün izindeyim,
Ezel, ebet sözündeyim,
Uygarlığın gözündeyim,
Hak Muhammed Ali diye.
Xxx
Halil Çivi der ki bildim,
Yönümü bilimle buldum,
Bilgeleri örnek aldım,
Hak Muhammed Ali diye,
Hace Bektaş Veli diye,
Erenlerin yolu diye.
Xxx

Prof. Dr. Halil Çivi
20 Eylül 2022, İZMİR

30 AĞUSTOS’LARI EN İYİ ANLATAN ŞİİRLER, ATATÜRK’Ü EN İYİ ANLAYAN OZANLARIN ŞİİRLERİDİR!

Prof. Dr. Özer Ozankaya
ADD Kurucu Üyesi, 4. Gnl. Bşk.

Atatürk’ün deyişiyle Türk Devrimi, Kurtuluş Savaşı aşaması da içinde olmak üzere, bütünüyle bir Uygarlık Tasarımı niteliğindedir.

Türk Devrimini kuşaklar ve kuşaklar boyunca gönüllerde ve kafalarda canlı tutacak ozanlar, onu ideolojileri aşan bütünlüğüyle kavrayan, yani ideoloji-tutsağı olmayan ozanlarımızdır.

Ceyhun Atıf Kansu bu ozanların başta gelenlerinden birisi ve kanımca en bütünsel işleyenidir.

O’nun BAĞIMSIZLIK GÜLÜ şiiri, 30 AĞUTOS’larda tüm yurtta bayrak gibi dalgalandırılması gereken bir şiirdir, görüşündeyim.

BAĞIMSIZLIK GÜLÜ

Dr. Ceyhun Atuf Kansu

Yerden alıp o gülü
Hangi gülü?
Bir topçu neferinin
Sakaryalı yaz toprağında
Sıcak kan gülü.

Alıp koklamak o gülü
Hangi baharda?
Türkçenin özgür kırlarında
Türkülerde burcu burcu,
Bilgeliğin ana gülü!

Bir basmadan alıp o gülü,
Hangi basmadan?
Nazilli fabrikasından
Pamuğumuzdan, emeğimizden,
Dokuduğumuz halk gülü.

Hoyrat ellerinden alıp o gülü
Hangi ellerden?
Uzak Teksaslı çobanların

Bilmediği, uğruna can vermediği
Türkiyeli o çileler gülü.

Yerine koymak, kutsamak o gülü,
Hangi yerine?
Mustafa Kemal’in bahçesine
Bir ulusun suladığı beslediği
Yediveren bağımsızlık gülü!

Halil Çivi şiiri : KİRLENİR

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

KİRLENİR…

Sakın adaletten sapayım deme,
Ahlakın kirlenir, elin kirlenir.
Haram lokmaları kapayım deme,
Kazancın kirlenir, pulun kirlenir.
Xxx
Alın teri ile kazan malını,
Hiç unutma gariplerin halini,
Tanrı sevmez kul hakkıyla öleni,
Hakka tutunacak dalın kirlenir.
Xxx
Zalimin, zorbanın yanında olma,
Milletin kalbine kin,nefret salma,
Fitne üreterek halkını bölme,
İftira üreten dilin kirlenir.
Xxx
Makam, servet için ruhunu satma,
Mazlumu ağlatıp, zalimi tutma,
Komşun aç uyurken sakın tok yatma,
Vicdan pazarında halin kirlenir.
Xxx
Elin helal lokma alamaz ise,
Dilin doğruları bulamaz ise,
Gönlün helalinde kalamaz ise,
Şerefin, namusun, dölün kirlenir.
Xxx
Siyaset suları kirli akarsa,
Hukuk mutfağında tuzlar kokarsa,
Çete, mafya, mala – mülke çökerse,
Ocağın kirlenir, külün kirlenir.
Xxx– 
Basın doğruları yazamaz ise,
Yargı adaleti çözemez ise,
Ozan eleştirip kızamaz ise,
Sazına ses veren telin kirlenir.
Xxx
Devlet yoksullara kör ve sağırsa,
Yaşam derdi tüm dertlerden ağırsa.
Genç ve yaşlı yaşamaktan soğursa,
Umut çarkındaki pilin kirlenir.
Xxx
Teraziyi eksik tartarsan eğer,
Yetimin malını yutarsan eğer,
Ruhunu şeytana satarsan eğer,
Hakkın huzurunda ölün kirlenir.
Xxx
Halil Çivi der ki huzur biterse,
Bülbülün yerinde karga örterse,
Kardeş kardeşini yardan atarsa,
Toplumsal düzende yolun kirlenir.
Xxx

23 Ağustos 2022, Doğanbey / Seferihisar / İzmir

Serdar Koç şiiri : SAKARYA HATTI

Dr. Serdar Koç

SAKARYA HATTI

 

“Çok dövüşler olur kimseler bilmez”
Köroğlu

-I-
ağır
ağır
ovaya akşam çöktü

yağmur indi
sis
çöktü…

deprem çadırlarını
battaniyeleri
giysilerimizi
aşarak

kemiklerimize kadar
işleyen
benliği kilitleyen
küflü
ıslak bir soğuk

soğuk
soğuk…

1999 eylül ekim
kasım
aralık…

-II-
mümkün olsaydı eğer
zamanı almak geriye
onyedi ağustos saat 03:02 öncesine

o mutlu doğum günü pastasına
huzurlu ev içi sohbetlerine
mutfağa, tuvalete, banyoya, yatak odalarına
sıcak yataklarımıza, sıcak bedenlerimize

kahvehanelere, meyhanelere, hastanelere
cami avlularına, fabrika önlerine, tarlalara
kışlalara, okullara, hapishanelere…
çay bahçelerine, deniz kenarlarına, bulvarlara
yollara, köprülere…

mümkün olsaydı eğer zamanı almak geriye
onyedi ağustos saat 03:02 öncesine

o kahredici gurbetinde gözlerinin ölseydim
ah ölebilseydim orda öylece sonsuza değin

titreyen yer
titreyen ev, titreyen ağaç, titreyen yüreğim aşkına

mümkün olsaydı eğer…

Serdar Koç
(Aralık 1999, Ankara)

Müşfik Kenter şiiri : GÜNAYDIN..

ŞİİR KÖŞESİ…

Sanatçı Müşfik Kenter'in ölümünün 6'ncı yılı

 

 

 

 

G Ü N A Y D I N

Üzülüyorsun,
takma diyorlar.

Kızıyorsun,
değmez diyorlar.

Boşveriyorsun;
gamsız diyorlar.

Susuyorsun,
iki çift laf et diyorlar.

Konuşuyorsun,
muhatap olma diyorlar.

Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.

Alttan alıyorsun,
tepene çıkardın diyorlar.

Bağırıyorsun,
sakin ol diyorlar.

Aklı başında davranıyorsun,
bu kadar uslu olunmaz diyorlar.

Dikine gidiyorsun, yaşına başına yakışmaz diyorlar.

Ölünce ne diyecekler?

Muhtemelen;
Ölüm sana yakışmadı.

Normal tabii,
dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler..

Müşfik KENTER
(1932 & 15.08.2012)

KERBELA VAHŞETİ ve Hz. HÜSEYİN’İN ONURLU ve YÜREKLİ DURUŞU …

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Yazar ve Halk Şairi

8″HÜSEYNİ DURUŞ” adlı şiir, yazının altındadır.)

Dün 30 Temmuz’du. Bundan tam 1342 yıl önce Muaviye oğlu Yezid, İslam Dininin kurucusu ve bu dinin peygamberi Hz. Muhammed’in torunu, Hz Fatima’nın ve Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’İ Kerbela’da susuz bırakarak çok zalim ve vahşice 72 aile yakını ile birlikte şehit etti. Böylece sonsuza dek, lanetlenmiş oldu. (AS: İslam dini de bize göre orada, 1342 yıl önce çöl topraklarına gömüldü..)

Yezid, Kerbela vahşeti ile birlikte, Hz. Muhammed’in çekirdek ailesi anlamına gelen Ehlibeyt yoldaşları ve tüm sağduyulu İslam aleminin lanet ve nefretini üzerine çekti. Bu vahşette, Yezid’in bireysel iktidar ve saltanat hırsı yanında, Haşimoğullarından öç alma tutkusu da vardı. Çünkü Süfyanilerin Hz. Muhammed’e karşı, yani İslamın ölüm – kalım direnişleri olan Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarında Başta Hz. Ali ve Hz. Hamza yani Haşimoğulları tarafından Emevi soyuna büyük kayıplar verdirilmişti. Yezid ve Süfyanilere göre Kerbela, halifelik ve saltanatın gaspı kadar, Bedir ve Uhud’un intikamı anlamına da geliyordu.

Kerbela kırımı ile birlikte, Tanrı buyruğu olan Kur’anı Kerim, Hz. Muhammed’in dinsel öğretileri, ahlak, vicdan ve topyekun (tümüyle) İslam tersyüz edildi. Hilafet ya da İmamet saltanata dönüştü. İslam dini giderek siyasallaştı, saltanat ve hilafeti meşrulaştırma aracı olarak kullanılmaya başlandı. İslam toplumu hala bu burgaçtan kurtulamadı…

Ünlü din sosyoloğu Ali Şeriatı diyor ki :

  • “Hz. Hüseyin canıyla ve kanıyla Yezid’i protesto ederek,
    büyük bir AHLAK ve VİCDAN DEVRİMİ yaptı.”

Muhammed İkbal diyor ki;

  • “Hz. Hüseyin salt İslamın değil, tüm insanlık aleminin ORTAK ŞEHİDİDİR.”

İslam Alemi 1342 yıldır, Kerbela ve Hz. Hüseyin travması ile hem yanıp kavruluyor ve hem de dinsel, siyasal, kültürel (ekinsel) vb. açılardan farklı yönlere savruluyor…

Çözüm yolu; acılardan acı, kin ve nefret üretmek değil, bu acılardan doğru ders alıp ilaç üretmek olmalıdır. Bu ilaç da din, inanç ve vicdan özgürlüğünü temel alan GERÇEK ve ÖZGÜRLÜKÇÜ LAİK BİR DİN.. ki yakarışlar ve paylaşılan lokmalar Hakk katında kabul ve makbul olsun. Gerçekler değiştirilemez…

Not: Hz. Hüseyin ve insanlık alemi, ahlak ve adaletin tarafına geçip ortaklaşa Hüseyni duruşu benimsemeden, Kerbela için dört yıl önce yazmış olduğum bir şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü tüm bütün dünyada zalimlerin ve zulmün sonu gelmez…
***

HÜSEYNİ DURUŞ

Korkudan, baskıdan zulümden yılmam,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Ahlaktan, vicdandan başka yol bilmem,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
İkrarı bozanlar kavlinden dönse,
Mert bildiğim herkes korkudan sinse,
Zalimin kılıcı boynuma inse,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
Zalim beni köşe bucak arasa,
Ağzım, dilim susuzluktan kurusa,
Ciğerlerim zehirlense, çürüse,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
Hüseyin’in yolu Hakkın yoludur,
Hakkın yolu tüm yollardan uludur,
Ceddi, soyu Muhammed’dir, Ali’dir,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
Düşürseler zalimlerin toruna,
Atsalar da İbrahim’in narına,
Ben yansam da fikrim kalır yarına,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
Zalim Firavun’sa Musa olurum,
Zulüm çarmıh olsa İsa olurum,
Yezid gaddar ise ben Şah olurum,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
Paraya, makama, şehvete kanmam,
Ölmeden ölmüşüm, zalimden sinmem,
Şah Hüseyin olur, yolumdan dönmem,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
Yezid Kerbela’da kılıcı çekti,
Kur’anı, ahlakı, İslamı yaktı,
Lanet halkasını boynuna taktı,
Hüseyni duruşum asla değişmez
Xxx
Resulallah hadisinde söyledi,
Yezid zulmü ciğerleri dağladı,
İnsan olan bu vahşete ağladı,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx
Halil Çivi inancından çarketmez,
Nefsi için Ehlibeyt’i terketmez,
Zulüm ateş olsa yine farketmez,
Hüseyni duruşum asla değişmez.
Xxx

Prof. Dr. Halil Çivi
8.8.2018, Doğanbey / Seferihisar/ İzmir

Dr. Serdar Koç şiiri : Benimle Yeniden Tanış

Dr. Serdar Koç

 

Benimle Yeniden Tanış

Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer
Benimle yeniden tanış
Bıraktığın gibi olmayabilir birçok şey
Yaşım, aklım, başım yufka yüreğim
Belki de biraz daha zalim, belki de medeni halim

Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle
Yeniden tanış
Ama kimse anlamasın bu tanışıklığın evvelini
Gözün bile ısırmasın beni bir yerden
Çıkaramadım değil de tanıştığımıza memnun oldum cevabını
Almak istersen
Sarılarak değil ancak el sıkışarak karşılayabilirim seni
Ve önce sen uzat elini
Çünkü öğrendim artık
Önce kadınların elini uzatması gerektiğini
Ve daha nicesini
Çünkü öğrendim artık daha nicesini

Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer
Benimle tanış
Ve gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer
Benimle yeniden barış
Hani darılmıştın ya ayrılırken sorumsuzluğuma
Çocukluğuma, dağınık olmama
Ve kot pantolonuma yırtık

Bir yerde karşılaşırsak eğer benimle barış
O çocuk büyüdü artık
Benimle tanış, benimle barış
Bitsin bu anlamsız inat, bitsin bu yarış

Ben onuruma tutsak, sen bağışlayan yanlarına inat
Neye ve neden kızdığını dahi hatırlayamazken artık
Beni de unutursan eğer aldırmam inan
Çünkü özgür bıraktım artık
Tüm bağışlayamadığın yanlarımı
Kimseye verilecek hesabı olmayan taraflarım
Şehrin arka sokaklarında kaybolup gitti
Ve şu zamana kadar yaptıklarım hep
Çocukça bir oyundan ibaretti
Ben unuttum artık o adamı
Kim bilir nerde şimdi
Günahlarım veresiye ama
Güzel yanlarım peşin
Hani darılmıştın ya ayrılırken sorumsuzluğuma
Çocukluğuma, dağınık olmama
Ve kot pantolonuma yırtık

Bir yerde karşılaşırsak eğer
Benimle barış
O çocuk büyüdü artık…

Pablo Neruda
(Destina)

Halil Çivi Şiiri : YAŞAMAK NEDİR ?

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

YAŞAMAK NEDİR ?

Bazen daldaki kirazdır
Koparıp yiyesin gelir.
Bazen gelinlik bir kızdır,
“Eşim ol” diyesin gelir.
Xxx
Bazen koklarsın, gül gibi,
Bazen banarsın bal gibi,
Bazen coşarsın sel gibi,
Bendini yıkasın gelir.
Xxx
Bazen eğitim, bilimdir,
Bazen tiyatrodur, filmdir,
Bazen halıdır, kilimdir,
Nakışı olasın gelir.
Xxx
Bazen fabrikada iştir,
Bazen sofradaki aştır,
Bazen evindeki eştir,
Bir ömür sevesin gelir.
Xxx
Bazen hastalıktır, derttir,
Bazen paradır, servettir,
Bazen bulunmaz nimettir,
Payını alasın gelir.
Xxx
Bazen hayaller kurmaktır,
Bazen kendini yormaktır,
Bazen ipe un sermektir,
Nasreddin olasın gelir.
Xxx
Bazen kendinden kaçmaktır,
Bazen oturup içmektir,
Derdini dosta açmaktır,
İçini dökesin gelir.
Xxx
Bazen okuyup yazmaktır,
Bazen denizde yüzmektir,
Bazen bulmaca çözmektir,
Düşünüp bulasın gelir.
Xxx
Bazen yazdır, bazen kıştır,
Bazen gerçek, bazen düştür,
Bazen başa düşen iştir,
Sorumlu kalasın gelir.
Xxx
Bazen mü’min, bazen şeytan,
Bazen haydut, bazen insan,
Bazen çoban, bazen sultan,
Yerini bilesin gelir.
Xxx
Bazen iktidar olmaktır,
İktidar sazı çalmaktır,
Ele güne nam salmaktır,
Şan-şöhret salasın gelir.
Xxx
Bazen baba, bazen torun,
Bazen huzur, bazen sorun,
Bazen şimdi, bazen yarın,
Umutlu kalasın gelir.
Xxx
Bazen ahlak, adalettir,
Bazen vicdan, merhamettir,
Bazen zulme dirayettir,
İnsafla dolasın gelir.
Xxx
Bazen haramı yutmaktır
Bazen helali tatmaktır,
Bazen bilgiçlik satmaktır,
Haline gülesin gelir.
Xxx
Bazen boş işe koşmaktır,
Gençliği boşa saçmaktır,
Dönülmez yola düşmektir,
Yazgını silesin gelir.
Xxx
Halil Çivi ömür biter,
Biten ömür kime yeter,.
Kabrinde baykuşlar öter
Bir ibret salasın gelir.
Xxx


29 Haziran 2022
Seferihisar / İZMİR

Halil Çivi şiiri : ŞİİR KÖŞESİ.. Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA…Prof. Dr. Halil Çivi İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı Halk Şairi

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

SELAM OLSUN !!!

Her sözünü ölçüp biçen,
İnsanlara selam olsun.
Cebirden, şiddetten kaçan,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Vicdan mülkünü pâk eden,
Adil olmayı hak eden,
Kini, nefreti yok eden,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Zorbalara karşı duran,
Zalimin çarkını kıran,
Mazluma kol-kanat geren,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Doğrulardan hiç şaşmayan,
Eğri yollara düşmeyen,
Haddini asla aşmayan,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Parayı bulup azmayan,
Kimseye kuyu kazmayan,
Ahlak dışına sızmayan,
İnsanlara selam olsun .
Xxx
Helal kazancını yiyen,
Kadın, erkek eşit diyen,
Irkı, dini ayırmayan,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Devlet malını çalmayan,
Topluma fitne salmayan,
Halkı kamplara bölmeyen,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Yalandan, yanlıştan kaçan,
Dürüstlüğe yelken açan,
Sevgi ekip huzur biçen,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Anayı, babayı sayan,
Alın teri ile doyan,
Her canlıya saygı duyan,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Yanlış buyruk buyurmayan,
İftiralar savunmayan,
Eşi, dostu kayırmayan,
İnsanlara selam olsun.
Xxx
Halil Çivi Hak diliyle,
Haram tutmamış eliyle,
Ömür boyu helaliyle,
Kalanlara selam olsun.
Xxx

27.6.2022
Prof. Dr. Halil Çivi
Seferihisar / İZMİR

2 Temmuz’a dair 3 Şiir…

ŞİİR KÖŞESİ..

 

Dr. Serdar Koç

2 Temmuz’a dair 3 Şiir…

TEMMUZ AĞITI
(Cuma Cinayetleri)

-I-
alev ve duman soluması
ölümün son dizeleriydi
haksız
dayanaksız
saçma

“ben ölürsem sen bana sahip çıkarsın
sen ölürsen ben sızarım”
diyordun Metin Altıok
esrik bir yaz akşamı
yaşama ilişkin

temmuz cuması gün ortası
yangın ayazında donmak değil

pusatsız
berzah
berzah

-II-
“öldüğümde
doğduğum yere gidiyorum
yıllarca süren bir hasret ve bilinmezliği
işte böylesine yeniyorum”

yangın ayazından önce
en son kâhin dizeleri
bir peçeteye yazdığın

okuyorum
yüreğim ezilerek
Uğur Kaynar
sevgili dostum

“oysa
oldum olası
yerleşik yabancısıyken ben
bu ülkenin
ne de güzel yalnızdım”

-III-
hoşça kal
Behçet Aysan bilge kâhin

“sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde ölürüm…”

“gidiyorum
bu şehri bu yağmuru
bu düşleri
bu aşkı bu kavgayı bu kederi
size bırakarak”

“o kadar düşündüm ki seni
gerçekliğini yitirdim”

kendi külünde devinen
“yanık otlar gibi”

artık ben de ölürüm

-IV-
otopside
iç cebinden çıkan dizeler
Serkan Doğan’ın

ölümü karşılarken yazdığı
yangın ayazında

“yanıyorum
anam sakın ardımdan ağlamasın
Ali’yim ben
Pir Sultan yoluna ölüyorum
başıma kızıl bağla
arkamdan sakın ağlama”

rastlantıyla
canlı bulundu
morgda
kardeşi Serdar Doğan
bir gün sonra

“çekerken yazgı kurasını”
payına düşen bu onun da

-V-
son okuduğu kitabın
sayfaları arasından
kurumuş bir gül yaprağı
çıktı canım Asuman’ın
kardeşi Yasemin ile
kucak kucağa ölürken

yangın ayazında yiten
kül olan defterler gibi

-V-a
gülüşün de dondu mu?
çocuk
yangınlar ayazında
gül yüzünde güller açmaz
öpücükler kanatlanmaz mı artık

oniki yaşındaki delikanlı
Koray arkadaş
ey musahip yoldaş
gardaş can
kehri akik

-V-b
ablanla
bir meleğin iki kanadısınız
ay şafağında
sönümsüz bir
Menekşe alevi
bundan böyle

senden
hep iki yaş daha büyük
kalacak olan
ablanla el ele
tutuşarak
yangın ayazlarında

-VI-
“rüzgarın kanatlarına binip gitti Hasret”
anacığının yüreğinde
………………….

“her şey birden yaşandı ve bitti”

… ……………… .
düşümde gördüm seni
“kendi kitabımızı kendimiz yazmaya geldik”
diyordun bana
……………………

“devlete çok güvendik”
dediler
“bizi ve çocuklarımızı bu güven yaktı”
aileler
……………………..

“artık hiçbir şeye inanmıyoruz”
………………………

-VII-
bir kentin nasıl düşürüldüğünü
gördük o gün Sivas’ta hep beraber
“allahüekber allahüekber”
zamanın çukurlaştığı saatler

hani ne kaldı yarına
hangi insani değerler
artık hiçbir tanrının ulaşamadığı
yaygaranızdan geriye

-VIII-
yakılan değil yaktırandı
çarmıha gerilen değil
asıl acınası
topografyasız tarihi
imgesiz coğrafyası

önce sen kendini sorgula
merhamet değil
yardım ya da
dolmadan kuyular taşla
ermeden göğe başları
ey yanıtsız sorular utancı

-IX-
Ankara’da
asfalt eriyordu
doksanüç temmuzunda
yaz kederinden

kanım iliğim buharlaşıyordu

siz hangi bedeli ödeyeceksiniz
“bay yargıç”
biliyor musunuz konu bu

mutsuz ve iktidarsız bir halka rağmen iktidar
suratı duvar
yüreği buz

-X-
sayfalar kitaplar boyu
ne de çok yalnızız şimdi
yokluğun dayanılmaz
ağırlığı altında…

Serdar Koç
(TEMMUZ AYAZI, Ağustos 2000, Gelenek Yayınları)
***

TEMMUZ AYAZI

-masallara su verirdi yurdum
destanlar koynumuzda büyürdü-

-I-
durdu bir an
dinledi kendisini kırık vazo
ah ne yazık ki o an
o sonsuz an
dağıldı kainata paramparça

ha var ha yok
olası ömrüm
elveda
kalbim elveda
sonsuz elveda

yer çekimsiz
ağırlıksız
ivmesiz

-II-
bir kez daha
nesnelerin adını yeniden koydum

tanımlayabilmek için
içimdeki yangını
çağıldayan sulara
kapıp koyuverdim kendimi

bir kez daha
bulabilmek için seni

-III-
aşkla ilgili ne bilirdim ki
neydi ki zaten
asılsız böbürlenmelerle
ve kof inançlarla dolu bellek
bir yumrukta indi aşağıya cam çerçeve
tuz buz oldu uğundu
gözlerimi buz kesti yüreğim buydu

parçalandı gece sabahlara kadar
yıldızlarla öpüşen dudaklarım
kalbim delice parçalandı
yemyeşil bir dal kırıldı içimde
bir çığ uçurum
bir dağ boşluğu

gel dolaşalım tüm kenti
hiç konuşmadan
bu keder yüreği dağıtmadan

tüm zamanı gördük o gün
zaman yoktu
sonsuz sayıda insan
insan yoktu

-IV-
zamanın aynasında sallanan bu şehir
bu toz
bu kül
bu buğu
bu şamdanların aydınlattığı tül
saçının tellerine bağlı
titrer rüzgarda

hüzün
ki en uzun şiiridir kalbimin
ben günde yüzbin
şiir yazsam da

-V-
sevgiler düşünde öldüm
öldüm dirildim
ben seni geçen yüzyıl da sevmiştim
anımsa
beni sevdiğini bilirsem
hep mutlu ölürüm
çiçekler ve aşklar sınırında

hep bu günümde kal
kal yollarda
tüm aynaları kır ve yok ol kalbim
yok ol bir daha

ben seni gelecek yüzyıl da sevmiştim
anımsa
bekle yollarda bekle bir daha

-VI-
ateşe ve suya gömülmüş gölgeler
geçmişi anlatır mavi gök kara gece
anımsa dostum
iki yeğeninin ölümlerini teşhise gitmiştin de

insanların taşlanarak yakıldığı
gözlerini kan bürümüş -devletli-
dindar bir “cinnetin” ikinci günü

Tıp Fakültesi Morgu’nda Sivas’ta
büyüğü ondokuzunda onaltısında diğeri
iki güzelim inci tanesi nasıl da düşüvermişti
semah ekibinden tel duvak kefenlere
nasıl bir duyguydu anımsa

“Pir Sultan kızıydım ben de Banaz’da”

-VII-
gecelerken morg kapısında
sigarayı yumuşat parmaklarında
yak bir daha
bir daha tükensin gece
gece tükensin ömrüm kederde
ateş ağzıma gelsin dayansın bir daha
bir daha sivas’ı anlat bana
yıldızlarla delik deşik bir gece
dilimde otuzyedi kırbaç izi

“Pir Sultan kızıydım ben de Banaz’da
Dedemi astılar kanlı Sivas’ta”

-VIII-
ah ellerim ayaklarım bağlı
üşür gözlerim
üşür gözlerim
üşür gözlerim

bu yangın ayazında
ısınır mı gözlerim
yüreğim ısınır mı bir daha

damla
damla
kanarken
acı

ey iki yüzlülük ey onursuzluk!

(eti yakan ateş değil)

Serdar Koç
(TEMMUZ AYAZI, Ağustos 2000, Gelenek Yayınları)
***

YANGIN AYAZI

karanfil bastım yarama
al karanfil acılandı

kendi tarihi altında ezildi kent
bin yıllık bir çınar kökünden sökülürcesine
kılıçlar çekildi vicdanlar sustu
ey ölümün sessiz çığlığı

en ince ayrıntısına
en kılcal dereden
en ıssız kuytuluğa

kayalardan fışkıran çiçek
uçurum diplerini öpen su
ey gözyaşı

düzlükleri köpürte köpürte
kanatlanmış bir küheylan
kıyılarını kaybetmiş de denizin
kalbimin…

Sivas Sivas yanar
Sivas Sivas üşür gözleri

Serdar Koç
(TEMMUZ AYAZI, Ağustos 2000, Gelenek Yayınları)
***