Kategori arşivi: Hekim Saltık

Sivil tabipler ve sınır güvenliği

Halkı isyana çağıran PAŞA!Doğu Silahçıoğlu
Em. Tümgeneral

28 Şubat 2024, Cumhuriyet

Askeri anlatımda “zayiat” harekât alanında görev dışı kalmış olan; şehit, hasta/yaralı, esir ve kayıp olmak üzere dört grubu kapsar. 2016’da sağlık sistemi yok edilen TSK’nin sınır ötesi operasyonlarında “zayiat” sorunları ortaya çıkınca, bugün sivil tabiplerin bu amaçla görevlendirilmesine yönelik öneriler gündeme geldi.

ZORLU KOŞULLARA UYGUNLUK

Askerlik çok kapsamlı görev ve hizmetlerin bir arada yürütüldüğü bir alandır. Sivil bir kişinin bu yapı içinde yeri olamaz. Hizmet ve görevlerin ifası için yasalarla “komutan” “amir”, “emir”, “ast”, “üst”, “yükümlülük” esasları getirilmiştir. Bunlar olmadan Silahlı Kuvvetlerde herhangi bir faaliyetin yürütülmesi mümkün değildir. Bir sivili ne yaparsanız yapın bu sisteme dahil edemezsiniz. Emirlere itaat her orduda askerliğin temel kuralıdır. Buna aykırı hareket etmek; eğitimli bir askerin aklından bile geçmez. Zor koşullarda bile o; azim ve kararlılık içinde görevini yerine getirmeye çalışır. Halbuki sivil bir kişiyi böyle bir yükümlülük altına sokamazsınız. Ondan bunu beklemeniz gerçeklerle bağdaşmaz.

YOK EDİLEN SİSTEM

Geçmişte TSK’de sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere tüm faaliyet bu anlayışla oluşturulmuş bir yapı içinde yürütülürdü. Her kademedeki sağlık personeli temel askerlik eğitiminden geçerdi. Bu programa mesleki eğitim yanında; kuramsal bilgiler, atış, spor ve muharebe eğitimi de dahildi. Her statüdeki sağlık personeli (subay, astsubay, ordu hemşiresi, erbaş ve er); içinde “Seyyar Cerrahi Hastanesi” de olan “Tugay Sıhhıye Bölüğü”nde, “Hasta ve Yaralı Ayırma Takımı” nda, “Ambulans Takımı”nda; ya da daha gerilerde kolordu ve ordu hastanelerinde ya da GATA’da görev yapardı.

Bu sistem özellikle muharebe koşullarında ve de arazideki operasyonda her askerin moral ve motivasyonu üzerinde inanılmaz derecede olumlu bir etki yaratır; özellikle tahliye ve tedavi zincirinde bir noktaya ulaştığını gören yaralı bir asker artık ölmeyeceğine inanırdı…

Bugün yok edilmiş olan bu sistemde; hiçbir askeri eğitimden geçmemiş ve rütbesi olmayan, “ast” nedir, “üst” nedir, “amir” nedir, “emir” nedir, “hizmet” nedir, “görev” nedir bilmeyen; yaşamında silah sesi duymamış, bir yerden bir yere uzun bir yürüyüşle gitmemiş, zorlu iklim ve arazi koşulları başta olmak üzere hiçbir güçlükle karşılaşmamış, kişisel ölüm tehlikesi yaşamamış, fiziki kondisyonu belirsiz sivil tabiplerle bu hizmet yapılamaz.

YENİDEN ASKERİ HASTANELER

Bir sivil tabip, bir piyade ya da komando taburuyla gece kış koşullarında 40 km yürüyemez. Üzerinden mermi geçerken direncini ve şuurunu muhafaza edemez (bilincini sürdüremez). Böyle zor koşullarda görevini yerine getirmek bir yana; içinde bulunduğu birlik için, her kademedeki komutanlar için ve hatta kendisinden hizmet bekleyenler için de sorun olur. Ayak bağı olur. Hem ondan hizmet bekleyenlere hem de kendisine yazık olur.

  • TSK sağlık sistemini yeniden kurmayı kabullenmeyen bir inat,
    vatan evlatlarının bilerek feda edilmesinden başka bir sonuç getirmez.
  • Sorunun tek çözüm yolu geçmişteki yapıyı ve sistemi yeniden oluşturmaktır.

Adult & Public Health

Dear Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 26th February 2024, we’ll conduct a 1 hour lecture for Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Adult & Public Health

Here is the 40 slides PDF file (3,4 MB) : Adult & Public Health, Ahmet SALTIK


10 important public health issues related to adults                                  :

1.Chronic Diseases: Addressing conditions like heart disease, diabetes, and hypertension
is crucial. Promoting healthy lifestyles, regular screenings, and early intervention
can mitigate their impact.
2.Mental Health: Mental health disorders affect a significant portion of the adult population. Strategies to reduce stigma, improve access to mental health services, and promote well-being
are essential.
3.Tobacco Use: Smoking and other tobacco products contribute to various health problems. Public health efforts should focus on prevention, cessation programs and awareness campaigns.
4.Obesity and Nutrition: Encouraging healthy eating habits, physical activity, and
weight management is vital. Obesity increases the risk of multiple health conditions.
5.Substance Abuse: Addressing alcohol, drug, and prescription medication misuse is critical. Prevention, treatment, and harm reduction strategies are essential components.
6.Sexual Health: Promoting safe sexual practices, regular screenings, and awareness
about sexually transmitted infections (STIs) are crucial for maintaining adult health.
7.Vaccination: Ensuring adults receive recommended vaccines (e.g., flu, pneumonia,
shingles-zona…) helps prevent serious illnesses and reduces healthcare burden.
8.Health Disparities: Addressing disparities related to race, ethnicity, socio-economic status, and geographic location is essential for equitable access to healthcare.
9.Aging Population: As the population ages, addressing geriatric health issues becomes paramount. This includes falls prevention, dementia care, and promoting active aging.
10.Health Literacy: Improving adults’ understanding of health information, navigating healthcare systems, and making informed decisions is fundamental for overall well-being.

With respect and love. 26th February 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X : @profsaltik

Meltem TV konuşmamız : İLİÇ MADEN FACİASI

Dostlar,

Dün (23 Şubat 2024) Meltem TV’de Sayın Gülgün Feyman Budak’ın konuğu olduk.
Yaklaşık 25 dakika boyunca İliç maden yıkımına (faciasına) ilişkin soruları yanıtladık ve
iş cinayetini değişik boyutlarıyla irdeledik.

İş ve Meslek Hastalıkları“, Tıpta Uzmanlık mevzuatına göre, “Halk Sağlığı” ana uzmanlık alanının yan dalıdır (üst ya da ileri uzmanlık alanı).

Biz uzun yıllar bu alanlarda Tıp Fakültesinde lisans ve lisans üstü düzeyde dersler verdik, araştırmalar ve projeler yürüttük. TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hemşireliği “Yetki Belgesi” (sertifika) kurslarında uzun yıllar boyunca eğitimci olduk. Kamudan (Ankara Üniv. Tıp Fak.) emeklilik sonrası Atılım Üniv. Tıp Fakültesinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Yeraltı maden işletmesi dahil, işyeri hekimlikleri, mahkemelerde bilirkişilik.. yaptık / yapmaktayız, uzman görüşü yazmaktayız (CMK m.67/6 ve HMK m.293)

Türkiye’nin madencilik politikalarını gözden geçirerek yeni stratejik kararlar vermesi gerekiyor. Durum böyle sürdürülebilir değil ve

  • Ardışık yıkımlar (facialar) salt bir zaman sorunu. Yani, ama bu gün, ama yarın… (zaman içinde) yenileri kaçınılmaz!

Oysa iş cinayetleri (gerçekte iş kazaları!) çağcıl teknoloji ile %98’e varan oranlarda önlenebiliyor. Meslek hastalıkları ise neredeyse tümüyle…

Maliyet-etkin (cost-effective) de olan bu “güzelim” sonuçlar bizden neden bu denli uzak ki?

Neden kaza – kader – fıtrat şeytan üçgenine bağlanır ki kimi gerici politikacılarca!?

Tablo “Örgütlü kötülük” olarak nitelenebilir, dünkü TV konuşmamızda vurguladık..

İzlemek için lütfen tıklayınız (Haberin İçinden programı, ilk 24 dakika)..

Paylaşılsın ve ülkemize ve insanımıza yararlı olsun dileriz bu bilimsel çabalarımız.

İlgili şu yazıya da bakılmasını öneriyoruz :

Altın madenciliğinde işçi sağlığı ve güvenliği  | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
https://x.com/profsaltik/status/1761129732551106916?s=20 

Sevgi ve saygı ile. 24 Şubat 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Altın madenciliğinde işçi sağlığı ve güvenliği 

PROF. DR. ÇAĞATAY GÜLER
Halk Sağlığı Uzmanı
Çevre Sağlığı Uzmanı

23 Şubat 2024, Cumhuriyet
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Altın madenciliğinde işçi sağlığı ve güvenliği; düzenlemeler, yaptırımlar, altyapı, teknoloji ve sosyoekonomik etmenlerdeki eşitsizlikler nedeniyle gelişmiş ve geri kalmış ülkeler arasında önemli ölçüde değişiklik göstermektedir. Bunların kısaca ele alınması yararlı olacaktır.

MEVZUAT ve UYGULAMA

Gelişmiş ülkelerde işçi sağlığı ve güvenliği için daha sıkı düzenlemelere ve daha iyi uygulama düzengeleri (mekanizmaları) vardır.

Köklü iş sağlığı ve güvenliği yasalarına, düzenleyici kurumlara ve denetim sistemlerine sahiptirler. Buna karşılık, geri kalmış ülkelerde daha zayıf veya daha gevşek düzenlemeler söz konusudur. Uygulamaya verilen önem ve uygulamaya ayrılan kaynaklar yetersizdir.

Bu durum işçi sağlığı ve güvenliği açısından daha büyük risklere yol açabilir.

Görünümü kurtarmak için çağcıl görünen düzenlemeler yapmalarına karşın bu düzenlemeleri geçersiz kılmaya yönelik akla gelmedik bürokrasi hilelerine başvurulabilen ülkelerde “tehlikenin gerçekleşme olasılığını” tanımlayan “risk”, “kaçınılmaz felaket” anlamı kazanabilir.

TEKNOLOJİ ve ALTYAPI

Gelişmiş ülkeler madencilik faaliyetleri için daha ileri teknoloji ve altyapıya erişme çabasındadır. Sorumluluğun getireceği ağır yükümlülükler bunu zorlar. Bunlar arasında daha güvenli donanımlar, daha iyi havalandırma sistemleri ve tehlikeleri özellikle müdahale edilebilir, engellenebilir evrede belirleyebilmek için gelişmiş izleme araçları sayılabilir.

Geri kalmış ülkelerin bu tür teknoloji ve altyapılara erişimi kısıtlı olduğundan ya da öncelenmediğinden risk artar.

EĞİTİM ve ÖĞRETİM

Gelişmiş ülkelerdeki işçiler sağlık ve güvenlik uygulamaları konusunda daha iyi eğitim ve öğretim alırlar.

Çalışanların potansiyel risklerin ve bunların nasıl azaltılacağının farkında olmalarını sağlamak için zorunlu eğitim programları, sertifika gereklilikleri ve sürekli eğitim, sürecin zorunlu bileşenleridir. Geri kalmış ülkelerde, sınırlı kaynaklar veya işçi güvenliğine önem verilmemesi nedeniyle eğitim ve öğretimde boşluklar olabilmektedir. Bu durum kaza ve yaralanma oranlarının daha yüksek olmasına yol açar.

SAĞLIK ve DESTEK HİZMETLERİ

Gelişmiş ülkelerde işçiler için daha erişilebilir örselenme-yaralanma hizmetleri ve destek sistemleri mevcuttur (vardır). Bunlar arasında daha iyi tıbbi tesisler, esenlendirme (rehabilitasyon) programları ve işyeri örselenme-yaralanmaları için tazminat ve özlük hakkı düzenlemeleri sayılabilir.

Geri kalmış ülkelerde, sağlık ve destek hizmetlerine erişim sınırlı olduğundan işçilerin zamanında, yeterli tedavi ve destek alma olanakları kısıtlıdır.

SOSYAL ve EKONOMİK ETMENLER

Geri kalmış ülkelerde yoksulluk, kayıt dışı istihdam ve sosyal koruma eksikliği gibi sosyoekonomik faktörler (etmenler) sağlık ve güvenlik risklerini daha da artırabilir.

İşçiler ekonomik zorunluluklar nedeniyle tehlikeli çalışma koşullarını kabul etmek zorunda kalırken, işverenler güvenlik yerine kâra öncelik verebilmektedir. Gelişmiş ülkelerde, işçi haklarını koruma ve daha güvenli çalışma koşullarını savunma amaçlı daha güçlü işçi sendikaları, savunuculuk grupları (kümeleri) ve yasal düzenlemeler ve bütün bunlara bağlı olarak yüksek uygulama etkinliği söz konusudur.

SONUÇ

Sonuç olarak gelişmişlik ve geri kalmışlık ifadelerinin özünde demokrasi, adalet, insan hakları, eğitim-öğretim, ekonomi vb. bütün öğeleri kapsadığı unutulmamalıdır.
===================================
Dostlar,

Hacettepe Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Enstitüsü’nde (YÖK sonrası Halk Sağlığı Anabilim Dalı) Kasım 1978’de birlikte Tıpta Uzmanlık eğitimi almaya başladığımız saygın ve sevgin (aziz) dostumuz, meslektaşımız Prof. Güler, sorunu ana başlıklarıyla özetlemiş.

Biz uzun yıllar bu alanlarda Tıp Fakültesinde lisans ve lisans üstü düzeyde dersler verdik, araştırmalar ve projeler yürüttük.

TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hemşireliği “Yetki Belgesi” (sertifika) kurslarında uzun yıllar boyunca eğitimci olduk. Kamudan (Ankara Üniv. Tıp Fak.) emeklilik sonrası Atılım Üniv. Tıp Fakültesinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Yeraltı maden işletmesi dahil, işyeri hekimlikleri, mahkemelerde bilirkişilik.. yaptık.

İş ve Meslek Hastalıkları“, Tıpta Uzmanlık mevzuatına göre, “Halk Sağlığı” ana uzmanlık alanının yan dalıdır (üst ya da ileri uzmanlık alanı).

Biz de bu gün Meltem TV’de Sayın Gülgün Feyman Budak’ın konuğu olduk. Yaklaşık 25 dakika boyunca İliç maden yıkımına (faciasına) ilişkin soruları yanıtladık ve iş cinayetini değişik boyutlarıyla irdeledik. Birazdan web sitemizde yayınlayacağız.

Türkiye’nin madencilik politikalarını gözden geçirerek yeni stratejik kararlar vermesi gerekiyor. Durum böyle sürdürülebilir değil ve ardışık yıkımlar (facialar) salt bir zaman sorunu. Yani, ama bu gün, ama yarın… (zaman içinde) yenileri kaçınılmaz! Oysa iş cinayetleri (gerçekte iş kazaları!) çağcıl teknoloji ile %98’e varan oranlarda önlenebiliyor. Meslek hastalıkları ise neredeyse tümüyle…

Maliyet-etkin (cost-effective) de olan bu “güzelim” sonuçlar bizden neden bu denli uzak ki?

Neden kaza – kader – fıtrat şeytan üçgenine bağlanır ki politikacılarca!?

Tablo “Örgütlü kötülük” olarak nitelenebilir, bu günkü TV konuşmamızda vurguladık..

Ülkemize ve insanımıza yararlı olsun dileriz bu bilimsel çabalarımızın.

Sevgi ve saygı ile. 23 Şubat 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

ACCESS TO HEALTHCARE – HEALTH SERVICES

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and the Media,

On 22nd February 2024, we conducted a 2 hours lecture face-to-face for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with the subject of

ACCESS TO HEALTHCARE – HEALTH SERVICES

Here are the 53 power point slides having a rich and up to date content.. (pdf, 6 MB).
(This file was also uploaded to the Moodle system of Atılım Univ, on lecture date.)

Access_to_Health_Services, Ahmet SALTIK

With respect and love.
22nd February 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health
LLM in Health Law  BSc in Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X @profsaltik

Turkish Health System

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and the Media,

On 19th February 2024, we conducted a 3 hours lecture face-to-face for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with the subject of

Turkish Health System, Turkish Ministry of Health (MoH)

Here are the 71 power point slides having a rich and up to date content.. (pdf, 5,9 MB).
(This file was also uploaded to the Moodle system of Atılım Univ, on lecture date.)

Turkish Health System, MoH

With respect and love.
22nd February 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health
LLM in Health Law  BSc in Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X @profsaltik

İliç Altın Madeni Felaketi

Depremler, hurafeler? – Belhaber.beHaluk Dural
Kimya Yük. Müh.
DPT Eski Uzmanı
Milli Merkez Genel Sekreteri

13 Şubat 2024 günü, Erzincan İliç kazası Çöpler bölgesindeki Anagold firması (%80 SSR Mining Inc. ve %20 Çalık Holding) tarafından işletilen altın madeninde yığın liç alanında biriktirilen dağ gibi yığıntıda meydana gelen heyelan (toprak kayması) sonucunda, ilk açıklamalara göre dokuz işçinin kaybolduğu elim (acı) bir kaza meydana gelmiştir.

(Jeoloji Mühendisleri Odası, https://www.jmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=17206&tipi=17&sube=0)

Bu kaza hakkında yazılı ve görsel yayınlarda çeşitli uzmanlarca bazen birbiriyle çelişebilen bilgiler verilmekte, özellikle kıymetli (değerli) maden üretimi konusunda uzman olmayan ama her konuda ahkâm kesmeyi âdet edinmiş gazeteci ve avukatlar “altın üretiminde siyanür kullanımı yasaklanmalıdır” türü açıklamalar yapmaktan geri durmamaktadır.

Genel olarak ülkemizde yapılmakta olan altın, gümüş üretimi konusunu tam anlayabilmek için kimi temel bilgileri tazelemekte yarar vardır.

  1. Kıymetli Metalleri üretimi

Doğada varolan 92 element içinde soy metaller (noble metals) denilen metaller, korozyona dirençli, kuvvetli asit ve bazlarla bile reaksiyon vermeyen bu nedenle doğada metal halinde bulunan gümüş, altın, platin, rutenyum, rodyum, paladyum, osmiyum ve iridyum gibi elementlerdir. Genellikle kükürtlü bileşikler halinde bulunan bakır ve cıva bazen metalik olarak da bulunabildiği için yarı soy metal olarak tanımlanır.

Asit ve bazlarla reaksiyon (tepkime) vermeyen bu soy metalleri, içinde bulundukları minerallerden ayırmak için kullanılabilen neredeyse tek kimyasal siyanürdür. Kimyada Elsner denklemi denilen reaksiyonda (tepkimede) altın, sodyum siyanür (NaCN) çözeltisi ve oksijen (hava) ile muamele edilince (işlem görünce), aşağıdaki denkleme göre çözünür :

4Au + 8NaCN + O2 + 2H2O → 4Na[Au(CN)2] + 4NaOH

Bu reaksiyonla (tepkimeyle) çözünen altın siyanür ile tam kimyasal bağlı bir bileşik vermez, metalik durumunu korur, bu nedenle oluşan Na[Au(CN)2] yapısına koordinasyon bileşiği denir. Altının çözünme hızı, NaCN konsantrasyonuna ve çözeltinin alkalinitesine bağlıdır; optimum pH 10,3-11,0 arasındadır.[[1]]

Eğer pH değeri 10’nun altına düşerek çözelti asitleşmeye başlarsa, sodyum siyanür su ile reaksiyon vererek bozunur;

NaCN + H2O  →  HCN (gaz) + NaOH

Bu reaksiyonda (tepkimede) oluşan çok zehirli HCN hidrojen siyanür gazı[[2]] çözeltiden havaya karışır.

1.2. Madencilikte kullanılan Liç (leach) Yöntemi

Düşük tenörlü cevherlerin zenginleştirilmesinde kullanılan modern hidrometalurji tekniklerinde kullanılan liç yöntemi, (leaching process) doğal olarak oluşan süzme süreçlerini taklit eder. Bunlar başlıca:

Dökme Liçi (Dump leach) : Bu teknikte, genellikle kükürtlü bakır cevheri (başlıca Kovelit-CuS, Kalkosir-Cu2S, Kalkopirit-CuFeS2) yığınları, bakır tuzlarının süzülmesi için bir çözücü olarak su ve/veya sülfürik asit ile ıslatılır.

Yığın Liçi (Heap leach) : Atık veya kırılmış (genellikle 5 mm’den küçük) cevherlerin, stabilize edilmiş bir yüzeyle kaplanmış astarlı bir yüzey geçirimsiz bir taban (ped) üzerinde istiflendiği, atmosferik koşullar altında çözücü kimyasallarla ıslatılır ve sızıntı suyu (metal yüklü çözeltiler) metal geri kazanım işlemleri için toplanır. Çözeltisinin cevher içine süzülmesi yerçekimi ve atmosferik koşullar altında sağlanarak metal geri kazanımı tamamlanır.

Her taban yükleme dizisi için işlem süresi haftalardan aylara dek uzar. Yığın liçinin tamamlanmasının ardından işlenmiş cevher (pasa) yığını genellikle nihai (sonal) kapatma ve ıslah için astarlanmış bir tesise (harcanmış cevher deposu) taşınır.

Günümüzde dünya altın ve bakır üretiminin yaklaşık %20’sine yığın liç yöntemi uygulanır.[[3]]

Tank liçi (Tank leach) : Kırılmış/öğütülmüş cevherlerin veya yüzdürme (flotasyon) konsantrelerinin, cevherden metal tuzlarının hızlandırılmış bir oranda çıkarılması için atmosferik basınç koşulları altında açık tanklarda kimyasal olarak işlendiği bir tekniktir. “Yarı kapalı sistem” olarak da adlandırılan bu teknik, tüm maden cevherlerinin işlenmesini, öğütülmesini ve işlenmiş malzemelerin (atıkların) atık barajlarında bertaraf edilmesini (zararsızlaştırılmasını) veya yığın liç tesisi varsa, susuzlaştırılmış atıklar, ikinci bir liç turu için liç alanına gönderilebilir veya herhangi bir artık metali yakalamak için basınçlı oksidasyon veya kavurma işleminden sonra tank liçine geri gönderilebildiği bir işleme yöntemidir.

Basınçlı Liç (Pressure leach) : Öğütülmüş cevherlerin veya yüzdürme konsantrelerinin, cevherden metal tuzlarının hızlandırılmış bir oranda çıkarılması için yüksek basınç ve sıcaklık koşulları altında reaktörlerde (otoklavlarda) kimyasal olarak işlendiği bir tekniktir. “Kapalı sistem” olarak da adlandırılan bu teknik, tüm maden cevherlerinin işlenmesini ve öğütülmesini ve işlenmiş malzemelerin (atıkların) barajlarda bertaraf edilmesini gerektirir.

Yerinde Liç (In-situ leach) : Uygun hidrojeolojik ortamlarda bakır, tuz/trona ve uranyum cevherlerinin geri kazanılmasında kullanılan bir tekniktir.

  1. SSR firması kimdir?

SSR firması bir Amerikan-Kanada ortaklığıdır. Eski adı Silver Standard Resources olan Kanada Vancouver merkezli SSR Mining Inc. ile Amerikan Alacer Gold Corp. firmaları ortaklaşa yaptıkları 11 Mayıs 2020 tarihinde 20-12 sayılı haber açıklamasıyla[[4]] birleştiklerini, SSR Mining Inc. adıyla devam edecek yeni firmanın genel merkezinin Colorado / Denver’de, yönetim merkezinin Vancouver’de olmasına karar vermişler. İki firmanın birleştiği tarihte SSR firmasının ABD Nevada’da Marigold altın madeni, Kanada Saskatchewan’da Seabee ve Arjantin Jujuy’da altın işletmeleri vardır. Alacer firmasının ise Türkiye Erzincan – İliç’te Çöpler altın işletmesi vardır.

2.1. Çöpler işletmesi bilgileri[[5]]

Çöpler Madeni 2010 yılından bu yana çalışmakta olup, SSR firmasının internet sayfasında verilen bilgilere göre “şu anda cevher, oksit ve sülfür yöntemiyle olmak üzere iki üretim tesisi aracılığıyla işlenmektedir. Oksit cevheri yığın liçi yoluyla, sülfit cevheri basınçlı oksidasyon kullanılarak işlenir. Varolan maden ömrü tahminen (kestirimle) 20 yıldan fazladır.”

Çöpler Madeninin öne çıkan özellikleri şunlardır:

Maden Rezervleri : 31 Aralık 2022 itibariyle stoklar hariç Kanıtlanmış ve Muhtemel Maden Rezervleri ortalama 2,11 g/t tenörlü 47,7 milyon ton veya 3,2 milyon onsluk[[6]] altındır.

– Maden ömrünü uzatma potansiyeli: Ölçülen ve Belirlenen Maden Kaynağı ortalama 1,07 g/t tenörlü 71,0 milyon ton veya 2,4 milyon ons (99,52 ton) altındır. Tahmin edilen Maden Kaynakları ise ortalama 1,17 g/t tenörlü veya 3,1 milyon ons (96,41 ton) altın içeren 82,4 milyon tondur.

– Çöpler’in faaliyet görünümü: 2022’nin 1. çeyreğinde hazırlanan Çöpler Bölge Master Planı TRS’nin (“CDMP21”) sonuçlarına göre SSR Madencilik’in Çöpler için mevcut geliştirme stratejisi iki üretim senaryosu içeriyordu:

  • Çakmaktepe Uzantısındaki (Ardıç) ilk Maden Rezervlerini içeren Maden Rezerv Kutusu ve
  • Çöpler Bakır-Altın (“C2”) sülfit cevherini işlemek için ilk değerlendirmeye göre bir bakır yoğunlaştırıcının inşası öngörülmektedir.

– Arama yoluyla maden ömrünün uzatılması: Halihazırda tanımlanmış Maden Rezervlerine ek olarak, mevcut maden ömrü (Life of Mine-LOM) planını tamamlayacak ek potansiyel cevheri belirlemek amacıyla hem ocak içi hem de maden yakınında arama programlarına devam ediyoruz. SSR Madencilik aynı zamanda gelecekteki büyüme için potansiyel olarak ek olasılıkları belirlemek amacıyla bölgesel olarak sondaj yapmaya devam ediyor.

Çakmaktepe

Çakmaktepe Projesi (%80 SSRM’ye aittir) mevcut Çöpler Madeni altyapısından yaklaşık 5 km uzaklıkta bulunmaktadır ve Çakmaktepe cevheri mevcut Çöpler tesisleri aracılığıyla işlenebilmektedir. Madencilik faaliyetleri Eylül 2018’de başlamış ve Çakmaktepe faz 1 oksit cevherinin üretimi 2019 yılında tamamlanmıştır.

Arama çalışmaları ilerledikçe ve Çakmaktepe ve Ardıç yataklarına ilişkin jeolojik bilgiler arttıkça, alanlar arasında olası yapısal bağlantıların olduğu ve potansiyel olarak bir genişleme yaratacağı görülmektedir.

Çöpler yatağı birbiriyle yakından ilişkili üç ana cevherleşme türünden oluşur;[[7]] bakır-altın-molibden cevherleşmesi (Ana Zon), Manganez Bölgesi’nde sülfit damarları ve ilgili karbonat ikameli altın mineralizasyonuyla birlikte demir-altın (± bakır) kayaçları.

Çöpler işletmesinde iki ayrı ana tesis bulunmaktadır. Bunlar; kükürtlü cevherlerin işlendiği ve oksitli cevherlerin işlendiği tesisler.

2.2. Kükürtlü Cevher İşletmesi

Madenden kazılıp çıkartılan cevher önce kırıcılarda ufalanıp, sonra öğütücülere yollanarak ortalama 1,4 mm’ye kadar öğütülür. Öğütülmüş malzeme yüzdürme (flotasyon) tanklarına beslenir. Tankın dibinden alınan çamur, kimyasal bileşimine göre ya basınçlı oksidasyona veya asitlendirme tankına yollanır. Asitlendirme tankına sülfirik asit (H2SO4) ilave edilerek, altın haricindeki elementler sülfat halinde çöktürülür, altın içeren kısım ayrılır. Basınçlı oksidasyona yollanan kısımda ise özellikle demir içeriği oksitlenerek ayrılır. Altın içeren çözelti kısımları ise tekrar seri bağlı çökeltme tanklarına (dekanter) alınıp, son katı kısımlardan ayrıldıktan sonra seri bağlanmış karıştırma tanklarına alınarak içine hava veya oksijen püskürtülen bazik sodyum siyanür çözeltisi ile muamele edilerek, altın çözeltiye alınır. Bu altın içeren bazik siyanürlü çözelti daha sonra içine aktif karbon (kaliteli odun kömürü benzeri) eklendiği bir seri karıştırma tankına alınır. Burada altın, kömür tarafından emilerek (adsorbe edilerek) çözeltiden ayrılır.

Altın içeren aktif kömür bir sıyırma kolonuna (elution column) yüklenir, burada yıkama yapılarak altın aktif kömürden ayrılır. Altın içeren yıkama çözeltisi elektroliz ünitesine yollanır, altın paslanmaz çelik katot levhalar üzerinde birikir. Bu altın kaplı katot levhalarındaki altın, altın rafinerisindeki ergitme fırınlarında sıvı olarak ayrılıp, kalıplanır.

Bu işlemler sırasında ortaya çıkan siyanürlü atık çamurlar nötralizasyon tanklarında kireç sütü (kalsiyum hidroksit-Ca(OH)2) ilavesiyle çamurdaki metallerin karbonat halinden çökeltilmesi ve hava püskürtülerek demir ve manganezin oksitlenmesi sağlanır. Ayrıca tanka sodyum metabisülfit ilave edilerek (Na2S2O5, suda çözününce tanka üflenen hava veya oksijen yardımıyla kükürt dioksit SO2 açığa çıkar) atıklardaki siyanürün parçalanması sağlanır.[[8]]

Bu işlemler tamamlandıktan sonra tankların dibinden alınan çamurlar, borularla “Atık Havuzu”na yollanır.

2.3. Yığın Liç İşletmesi

Madenden çıkartılan cevher önce kırıcılarda ufalanır sonra öğütücülere yollanarak ortalama 25 mm’ye kadar öğütülür. Öğütülmüş malzeme, tabanı kalın bir sıkıştırılmış kil ve üzeri kalın naylon serili, hafif eğimli birkaç adet 100 biner m2’lik liç sahasından birine yığılır.

Cevher yığınının üzerine saatte ortalama 1000 m3 bazik (pH 10,5) sodyum siyanür çözeltisi püskürtülmeye başlanır. Yığın içindeki kıymetli metaller siyanür çözeltisine alınarak, bu altın içeren bazik siyanürlü çözelti daha sonra içine aktif karbon (kaliteli odun kömürü benzeri) eklendiği bir seri karıştırma tankına alınır. Burada altın, kömür tarafından emilerek (adsorbe edilerek) çözeltiden ayrılır. Altını emmiş olan aktif karbon elenerek çözeltiden ayrıldıktan sonra yıkama kolonuna alınıp, önce nitrik asitle (HNO3) ile yıkanıp inorganik kalıntılar giderildikten sonra kostik (Sodyum hidroksit NaOH) yıkaması ile nötralize edilir ve sıyırma tankına alınarak bazik siyanür çözeltisi ile karıştırılarak karbon içindeki altın çözeltiye alınır. Altın içeren yıkama çözeltisi elektroliz ünitesine yollanır, altın paslanmaz çelik katot levhalar üzerinde birikir. Bu altın kaplı katot levhalarındaki altın, altın rafinerisindeki ergitme fırınlarında sıvı olarak ayrılıp, kalıplanır.

2.4. Atık biriktirme havuzu

Mevcut atık havuzu, inşaat, madencilik alanlarında tasarım ve mühendislik hizmeti veren Kanadalı WSP (Williams Sale Partnership) firmasının[[9]] şimdi ortağı olan Kanadalı Golder Associate Ltd. firmasının Ankara merkezli firması tarafından tasarlanmıştır. İlk aşamada biriktirme kapasitesi 65,8 milyon ton ve baraj üst yayı 1275 metre kodundadır. Geçen yıl itibariyle havuzdaki katı atık miktarı %32 olup, katı atıkların üzerinde 4-5 metre sulu kısımda yaklaşık 1,5 milyon m3 atık suyu vardır.

Atık Yönetimi için Küresel Sanayi Standardı (Global Industry Standard for Tailings Management, https://globaltailingsreview.org/wp-content/uploads/2020/08/global-industry-standard-on-tailings-management.pdf) belgesinin Ek-2 Tablo’suna göre mevcut atık havuzu barajının yıkılma riski “Yüksek-High” bulunmuştur. Böyle bir durumda risk altındaki kişi sayısı 10-100 olarak, ölüm oranı 1-10 kişi verilmekte, doğada önemli kayıplara, hayvanların kullandığı içme sularında kirlenmeye ve bazen ölümlere (nitekim su içen kuşlar ölmektedir) sebep olabilecektir. Kirlenmeye sebep olacağı 10-20 km2’lik bir alanın düzelmesi 100 milyon dolara mâl olacak, 5 yıldan fazla sürecektir.[[10]]

2.5. İliç İşletmesinin olumsuzlukları

2.5.1 Açık İşletme bir doğa katliamıdır

İliç Çöpler işletmesi bir “açık işletme”dir (open pit). Toprağın üzerindeki doğayı tamamen tahrip eder, geride inanılmaz büyüklükte çukurlar bırakır.

Halbuki SSR Mining Inc. Kanada firması kendi memleketinde Kuzey Saskatchewan bölgesinde La Ronge kentinin 125 km kuzeyindeki Santoy madeninde yeraltı (underground) madenciliği ile Seabea tesislerinde 2014’den beri altın üretmekte yerüstü doğa örtüsüne herhangi bir zarar vermemektedir.[[11]]


SSR firmasının Kanada’daki Seabee yeraltı maden işletmesi

Nitekim bir diğer Kanada altın firması olan Alamos Gold Inc. geçtiğimiz yıllarda, dünyada ikinci en yüksek oksijen oranına sahip Kaz Dağlarında üretim ruhsatı aldığı altın madeninde açık işletme yapmak için ruhsat sahasında 300 binin üzerinde ağaç kesip, orman alanını tahrip etmiş, kamuoyu tepkisi üzerine defolup gitmiştir.

Aynı firma Alamos Gold, kendi memleketindeki Kanada-Ontario’daki Young-Davidson ve Island Gold madenlerinde ise; (https://www.alamosgold.com/operations/producing-mines/young-davidson-canada/default.aspx)  (https://www.alamosgold.com/operations/producing-mines/island-gold-canada/default.aspx) yeraltı galeri madenciliği yapmakta, toprak üzerindeki doğaya zarar vermemektedir. Ancak Meksika-Sonara’daki Mulatos Madeninde büyük bir utanmazlıkla açık işletme ve yığın liçi ile doğayı vahşice tahrip etmekte hiçbir beis görmemektedir. (https://www.alamosgold.com/operations/producing-mines/mulatos-mexico/default.aspx)

2.5.2. Yığın Liç yöntemi tehlikelidir.

2.5.2.1. Yığında heyelan tehlikesi vardır.

Çöpler işletmesinde mevcut liç yığın yatağı yaklaşık 8’er metre kalınlıkta tabakalar halinde maksimum 100 metre yüksekliğe kadar 63 bin ton cevher alabilecek kapasiteye sahiptir. Yığılan cevherin yoğunluğu 1,8 t/m3’tür. Kıymetli metalleri eriten bazik siyanür çözeltisinin doğal akışının sağlanması için yığın yatağının eğimi ortalama 2,5Yatay:1Dikey (%40), yani yaklaşık 21,8o’dir.

Muhtemel deprem bölgelerinde yeralan liç yığınlarında heyelan tehlikesi daima dikkate alınmalıdır. Eğer liç yığınına bazik siyanür çözeltisi püskürtülmesi ile yığında tutulan çözelti %85 doygunluğa erişirse, yığın malzemesi akışkan bir çamur haline gelerek heyelan oluşur. Bu nedenle doygunluk %85’in altında tutularak heyelan tehlikesi azaltılmalıdır.[[12]]

Nitekim İliç maden kazasında liç yığınında meydana gelen heyelan için düzenlenen bilirkişi ön raporunda “oksit operasyon başmühendisinin de yığın liçinde meydana gelen çatlaklar konusunda iş güvenliği uzmanı tarafından kezlerce uyarılmasına karşın çözelti (bazik siyanür çözeltisi) verdiği ve yığın liçinde hareketi hızlandırdığı, çatlakların belli aralıklara gelmesini gördüğü halde bunu hiçe saydığı, bu riskli durumu bilmesine karşın alanın boşaltılması konusunu göz ardı ederek çalışanların can güvenliklerini tehlikeye attığının tespit edildiği vurgulanarak, kazada asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı bildirildi.” tespiti yapılmıştır.[[13]]

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü akademisyenlerince, Erzincan’ın İliç ilçesindeki siyanür sızıntısıyla gündeme gelen altın madenindeki toprak (doğrusu liç yığını) kaymasıyla ilgili ön inceleme raporu hazırlandı. Raporda liç sahasına her bir basamağı 8 metre yükseklikte olan 14 basamaklı cevher yığılarak toplam yüksekliğin 117 metre (sahanın tasarımına göre maksimim yükseklik 100 metredir) olduğu belirtilmekte, heyelana uğrayan siyanür çözeltine bulanmış liç malzemesinin yaklaşık 20 milyon m3 olduğu belirtilmektedir.[[14]]

Bu tesisin liç sahası ve siyanürlü atık havuzu bölgedeki aktif Munzur Fayı üzerindedir. “Bu şekilde gördüğünüz sarı renkli hat, resmi nitelikli MTA Diri Fay Haritası’nda gösterilen Munzur Fayı’dır. Sol yanlı doğrultu atımlı (sarı oklar) bu fay Ovacık Fayı‘nın bir koludur ve deprem tehlikesi yüksektir. Yeni Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na (2019) göre 50 yılda %2 aşılma olasılığına göre bu alandaki tesislerin maruz kalacağı maksimum yatay ivme, en iyi ihtimalle 0,44 g (444 cm/s2)’dir.

Kırmızı renkli kesikli çizgiyle gösterilen alan insan kaynaklı heyelanın kapladığı alandır. Atık Havuzu’nun ve Fırat Nehri üzerindeki barajın (Bağıştaş HES) aktif Munzur Fayı’na ne kadar yakın olduğuna dikkatinizi çekerim.”[[15]]

2.5.2.2. Yığında HCN gazı tehlikesi vardır.

Liç yığınına püskürtülen bazik siyanür çözeltisinin pH derecesi en az 10,5 olmalıdır. Eğer liç işlemi sırasında uzun süre şiddetli yağmur yağarsa, pH değeri 10’nun altına düşerek çözelti asitleşmeye başlar ve sodyum siyanür su ile reaksiyon vererek bozunur;

NaCN + H2O  →  HCN(gaz) + NaOH

Bu reaksiyonda oluşan çok zehirli HCN hidrojen siyanür gazı çözeltiden havaya karışır. 2011 yılında Eti Gümüş’e ait Kütahya Gümüşköy işletmesinde yaşanan atık barajı sorunu sırasında çevrede yaşanan HCN gazı zehirlenmelerine rastlanmıştır.

2.5.3. Atık havuzları işletmesi

Gerek yığın gerekse tank liçi işlemlerinde, içindeki altın alındıktan sonra geriye kalan çamur halindeki siyanürlü atıklar, atık havuzlarında depolanır. İçindeki katı atıklar dibe çökelir, üzerinde siyanürlü çözelti birikir. Yağmur sularıyla pH derecesi 10’un altına düşünce HCN gazı yayılacağı gibi, havuzun etrafındaki barajın yıkılması durumunda ise büyük bir çevre felaketi doğacaktır.

Bu nedenle havuzdaki siyanür çözeltisinin zehirden arıtılması gerekir. Gerçi Kükürtlü Cevher işletmesinde işlemler sırasında ortaya çıkan siyanürlü atık çamurlar bulunduğu tanka sodyum metabisülfit eklenerek (Na2S2O5, suda çözününce tanka üflenen hava veya oksijen yardımıyla kükürt dioksit SO2 açığa çıkar) atıklardaki siyanürün parçalanması sağlanmaktadır.

Ancak bundan daha etkili etkili yöntem Hidrojen Peroksit (H2O2) kullanmaktır.[[16]]

“Madencilik sektöründeki ilk tam ölçekli hidrojen peroksit arıtma tesisi, Degussa tarafından Papua Yeni Gine’deki Ok Tedi Madeni’nde inşa edildi ve işletildi. Ortalama 110-300 mg/litre toplam siyanür içeren 1.100 m3/saatlik bir atık akışı içindeki siyanür miktarı 1-10 mg/l’ye kadar düşürülmüştür.

Hidrojen peroksit, serbest ve zayıf kompleksli metal siyanürleri (yani nikel, bakır, kadmiyum ve çinko siyanürler) aşağıdaki şekilde; sodyum siyanürü oksitleyerek, zehirsiz siyanat (OCN) haline çevirir, metal siyanür komplekslerindeki siyanürü oksitleyip siyanata çevirirken, serbest kalan metaller bazik ortamda optimum pH değerleri yaklaşık 9,0-9,5 olan katı metal hidroksitlere dönüşüp çökelirler:

NaCN + H2O2 → NaOCN + H2O

M(CN4)2- + 4H2O2 + 2OH  →  4OCN + 4H2O + M(OH)2 katı

SSR Çöpler Maden işletmesindeki atık havuzunda toplanan suları arıtmak için herhangi bir “su arıtma tesisi” bulunmamaktadır. 

2.5.3.1 Kanada Seabee Madeni atık havuzu[[17]]

SSR şirketinin, İliç’te yaptığı açık işletmeye karşın, Kanada’daki Seabee yeraltı işletmesinde çıkan atıkların depolandığı iki adet atık havuzu bulunmaktadır. Bu havuzların yakınında, havuzlarda biriken siyanürlü suları çevre yasa ve yönetmeliklerine göre arıtan 200.000 m3/yıl kapasiteli bir su arıtma tesisi (water treatment plant) bulunmaktadır. İşletmede kullanılacak suların %96’sı burada arıtılan sulardan sağlanarak, yeraltı madenlerinde ve kırıcılarda yeniden kullanılmak üzere yeniden sisteme pompalanmaktadır.

  1. Özet ve Sonuç

Yukarıda biraz teknik ve uzun açıklamaların özeti olarak kısaca söylemek istediklerimi sıralarsam:

  • Altın üretimi yapan yabancı firmalar, kendi ülkelerinde uyguladıkları çevre duyarlı madencilik yerine, ülkemizde ve diğer gelişmekte olan ülkelerde (ABD gibi bazı ülkelerin çevre sorunu yaratmayacak uzak coğrafyalarındakiler hariç) maksimum kâr hırsıyla vahşi sömürgeci tavrıyla doğayı tahrip eden, düşük maliyetli yöntemlerle madencilik ve üretim yapmaktadırlar.
  • Günümüzde altın ve gümüş gibi soy metallerin üretim teknolojinde siyanür kullanımından başka bir yöntem yoktur.
  • Altın ve gümüş üretiminde yeraltı madenciliği zorunlu olmalı, açık işletme yasaklanmalıdır.
  • İşletmelerin “tank liçi” kullanması zorunlu olmalı, yığın liç yöntemi yasaklanmalıdır.
  • Atık havuzları ve havuz baraj yapımı şartnameleri daha kapsamlı olmalıdır.
  • Atık havuzlarına verilen siyanürlü atıkların üzerinde toplanan sular, su arıtma tesislerinde arıtılarak, yeniden maden üretimde kullanılmalıdır.
  • 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen “Üretilen madenlerden alınacak Devlet hakkı, aynı yasanın 2. maddesi’nin IV. Grup Madenler fıkrasının c) bendinde sayılan “Altın, Gümüş, Platin, Bakır, Kurşun, Çinko, Demir, Pirit, Manganez, Krom, Cıva, Antimuan, Kalay, Vanadyum, Arsenik, Molibden, Tungsten (Volframit, Şelit), Kobalt, Nikel, Kadmiyum, Bizmut, Titan (İlmenit, Rutil), Alüminyum (Boksit, Gipsit, Böhmit), Nadir toprak elementleri (Seryum Grubu, Yitriyum Grubu) ve Nadir toprak mineralleri (Bastnazit, Monazit, Ksenotim, Serit, Oyksenit, Samarskit, Fergusonit), Sezyum, Rubidyum, Berilyum, İndiyum, Galyum, Talyum, Zirkonyum, Hafniyum, Germanyum, Niobyum, Tantalyum, Selenyum, Telluryum, Renyum.” madenlerinin üretiminde alınacak devlet hakkı, “ocak başı %2” iptal edilerek, üretilen  “nihai ürün” miktarının (kg olarak) %50’si olmalıdır.
  • ABD’nin Montana ve Wisconsin eyaletleri, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, siyanür madenciliğini yasakladı. Ancak, Avrupa Komisyonu mevcut düzenlemelerin yeterli çevre ve sağlık koruması sağladığını belirterek böyle bir yasaklama teklifini reddetmiştir.[[18]]
  • Romanya’da altın siyanürlemenin yasaklanması yönündeki birçok girişim Romanya Parlamentosu tarafından reddedilmiştir.
  • AB’de tehlikeli kimyasalların endüstriyel kullanımı madencilik endüstrilerinden kaynaklanan atıkların yönetimine ilişkin “Directive 2006/21/Ec of The European Parliament And of The Council of 15 March 2006 on the management of waste from extractive industries and amending Directive 2004/35/EC”[[19]] isimli talimatnameyi kabul etti. Bu talimatnamenin 13. madde, 6. fıkrasına göre, “atık havuzundaki zayıf asitle ayrışabilen (Weak Acid Dissociable-WAD) siyanür konsantrasyonunun, eldeki en iyi teknikler kullanılarak olanaklı olan en düşük düzeye indirilmesini” gerekliliği üzerine, 2018’de ise 10 ppm’ye düşmüştür.”

Anılan talimatnamenin 14. maddesi uyarınca şirketlerin, maden bittikten sonra temizliğin sağlanması için mali garantiler de vermesi zorunlu duruma getirilmiştir.

  • Bir şirketin siyanür yönetiminin üçüncü taraf denetimleri ile çevresel etkileri azaltmayı amaçlayan “Siyanür Yasası” The International Cyanide Management Code For the Manufacture, Transport, and Use of Cyanide in the Production of Gold”[[20]] imzalaması koşul olmalıdır.
  • Yukarıdaki (g), (j) ve (k) şıklarında belirtilen hususlar 3213 sayılı Maden Kanunu’na eklenmelidir. Maden yasasına eklenecek bu düzenlemelerle, hiçbir yabancı firma Türkiye’de altın madeni işletmeye istekli olmaz.

Bu nedenle Etibank yeniden ihya edilmelidir.

* * *
[[1]] : Sulu çözeltilerin pH değerleri 0 – 14 arasındadır. pH 7 nötr (saf su). 0-7 arası asitlik, 7-14 baziklik (alkalinite) ifade eder.
[[2]] : Havada litre başına 0,2-0,3 mg (180-270 ppm) HCN miktarı çabuk öldürücü olup, 0,1/1 mg’lık (=90ppm) miktarı ise daha uzun sürede ölüme yol açar. 0,02-0,04 mg/L’deki (18-36 ppm) konsantrasyonda uzun süre solumada etkisizdir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Hidrojen_siyan%C3%BCr
[[3]] : https://www.researchgate.net/publication/326480236_HEAP_LEACHING_TECHNIQUE_in_MINING_Within_the_Context_of_BEST_AVAILABLE_TECHNIQUES_BAT_-_Introductory_Statement_by_Euromines/link/5b507ddb45851507a7af2eaf/download?_tp=eyJjb250ZXh0Ijp7ImZpcnN0UGFnZSI6Il9kaXJlY3QiLCJwYWdlIjoicHVibGljYXRpb24ifX0, sayfa 11
[[4]] : https://s22.q4cdn.com/546540291/files/doc_news/2020/05/20-12-2020-05-11-SSR-Mining-and-Alacer-Gold-Merger-Final-v3.pdf
[[5]] : https://www.ssrmining.com/operations/production/copler-mine/
[[6]] : Ons altın = 31,1 gram
[[7]] : Technical Report Summary on the Çöpler Property, Türkiye, S-K 1300 Report, SSR Mining Inc.,SLR Project No.: 138.21581.00006,Effective Date:October 31, 2023, Signature Date:February 12, 2024, 6,5. Deposit Types, sayfa 6-24
[[8]] : https://en.wikipedia.org/wiki/Sodium_metabisulfite
[[9]] : https://www.wsp.com/en-gl/who-we-are/our-offices
[[10]] : Dip not [7], 15.9 Tailings Storage Facility, sayfa 15-9.
[[11]] : https://www.ssrmining.com/operations/production/seabee/
[[12]] : Dip Not [4], a) Liquefaction Potential: sayfa 24
[[13]] : https://www.veryansintv.com/erzincan-maden-felaketinde-bilirkisi-heyeti-on-raporunu-tamamlandi-is-kazasiymis/
[[14]] : https://www.veryansintv.com/istanbul-universitesinden-ilic-raporu-20-milyon-metrekup-kutle-kaydi/
[[15]] : Prof. Doğan Prinçek, X mesajı 17.02.2024
[[16]] : https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S089268750400144X
[[17]] : Seabeen 2021 Technical Report, September 2022, Bölüm 15. Infrastructure,https://www.ssrmining.com/_resources/reports/Seabee-2021-Technical-Report-Summary.pdf?v=0.583
[[18]] : https://im-mining.com/2010/07/06/european-commission-rejects-proposed-ban-on-using-cyanide-in-extractive-industry/
[[19]] : https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ALL/?uri=CELEX:32006L0021
[[20]] : The “International Cyanide Management Code For the Manufacture, Transport, and Use of Cyanide In the Production of Gold” (Cyanide Code), https://cyanidecode.org/

Communication Skills-1 & 2

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 29th January 2024, we conducted a 3 hours lecture face-to-face for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Introduction to Comunication….

Here are the 66 power point slides having a rich and up to date content.. (pdf, 3.1 MB).
(This file was uploaded to the Moodle system of Atılım Univ, on lecture date.)

Communication Skills-1 Ahmet SALTIK

Communication Skills-2 will be held on 12th Febr. 2024, by additional 3 hours and a few short movies will also be examined through the lectures.

Update                :

Communication Skills, Importance & Functions (Part 2)

75 slides, PDF, 5.1 MB..

Communication Skills – Phase 1 (Part 2)

With respect and love. 12th February 2024, Ankara


Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health
LLM in Health Law  BSc in Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X @profsaltik

Cumhuriyet dönemi sağlık politikaları

Osman Öztürk

Osman Öztürk

Yaşam 05.02.2024, BİRGÜN

Cumhuriyet, geçtiğimiz yıl yüz yaşını doldurdu. Normalde hazırlıkların yıllar öncesinden başlaması ve etkinliklerin yıl boyu sürmesi beklenirdi. Oysa öyle olmadı, siyasal iktidar tarafından olabildiğince “geçiştirilmeye” çalışıldı.

Hele, en son 29 Ekim 2023 günü AKP’li Cumhurbaşkanı’nın Türk Donanmasına ait yüz savaş gemisini Vahdettin’in köşkünden selamlaması tam ibretlikti.

O Vahdettin ki kişisel saltanatını sürdürebilmek için emperyalist işgalcilerle iş birliği yapmış, Milli Mücadelenin zafere ulaşmasından sonra da, 17 Kasım 1922 mübarek Cuma günü, kendisi Cuma selamlığına beklenirken Yıldız Sarayı’nın yan kapısından gizlice sıvışıp bir Kızılhaç ambulansına binerek, –ambulanslar o zamanlar da böyle pis işlerde kullanılıyormuş demek– Dolmabahçe’ye inmiş, istimbotla Boğaz’da demirlemiş İngiliz zırhlısına çıkarak Malta’ya kaçmıştı.

Siyasal İslam böylece yüz yıl sonra Vahdettin’in intikamını alırken o fotoğraf karesi de Cumhuriyetin yüz yıl sonra nereye evrildiğinin “resm-i geçit”i gibiydi.
∗∗
Cumhuriyete sahip çıktığını söyleyen siyasal muhalefet de yüzüncü yılda iyi bir performans (başarım) sergilemedi. Oysa toplumların tarihindeki Cumhuriyet benzeri önemli kırılma noktalarının yüzüncü yılı önemli bir tarihtir ve çok daha geniş olarak ele alınması gerekirdi.
***
TTB (Türk Tabipleri Birliği) yayını Toplum ve Hekim dergisi olarak “Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları” başlıklı dosyayı hazırlarken böyle düşünerek yola çıktık.  Editörlüklerini Onur Hamzaoğlu ve Cegerğun Polat’la birlikte yaptığımız dosyada bizi esas ilgilendiren sağlık politikalarıydı ama bu yüzyılda sağlıkta yaşananları anlayabilmek için öncelikle ekonomik, politik, toplumsal, sosyal politikalarını ele aldık.

Dosyanın Sungur Savran’ın Cumhuriyet tarihinin sınıfsal bir değerlendirmesini yaptığı “Cumhuriyetin 100 Yılı: 12 Eylül Karşı-Devriminden AKP Dönemi Çürümesine” başlıklı yazısıyla başladık.

Ardından Şükrü Aslan “Cumhuriyetin Toplum Tahayyülü”nde dinamikleri, inşa süreci, yansımaları ve neticelerini ele alarak övme ya da yerme gibi politik kaygılardan çok Cumhuriyetin toplum tahayyüllerinin sonuçlarına ilişkin bir sosyolojik fotoğraf çekiyor.

Dosyamızdaki üçüncü yazı Erkin Başer’in Türkiye’de sermaye birikim sürecinin karakteristik özelliklerini irdelediği ve tarihsel birikimin günümüze yansıyan sonuçlarını ele aldığı “Türkiye’de Sermaye Birikiminin Yüz Yılı: Emperyalizmin Vesayeti ve Devletin İcazeti” makalesi.

Peşinden Özgür Müftüoğlu “Cumhuriyetin 100 Yılında Türkiye’de Sosyal Politika” başlıklı yazısında Osmanlı’nın kapitalizmle bütünleşme sürecinden başlayarak, yüz yıllık Cumhuriyet’in sosyal politikalarını Türkiye’nin kapitalizmdeki dönüşüm süreçlerine eklemlenme dönemleri üzerinden ele alıyor.

Sonra Eray Öntaş ve Meltem Çöl’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında, Sağlık Bakanlığı’nın farklı dönemlerindeki tarihsel değişimini, sağlık bakanlarının etkisini, önemli politika, yapılanma ve mevzuat değişiklerini ele aldıkları “Cumhuriyetin Yüz Yılında Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanları” geliyor.

Dosyanın bu sayıdaki son yazısının başlığı “Cumhuriyet Kurulurken Sağlık, Hastalık ve Sağlık Politikaları”. Ceren Gülser İlikan Rasimoğlu Cumhuriyet rejiminin oluşturulduğu dönemde sağlık alanındaki değişikliklerin Türkiye’nin demografik yapısını nasıl etkilediğini ele aldığı yazısında özellikle Cumhuriyetin ilk Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam’ın sağlık politikalarına odaklanıyor.
∗∗
Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları
dosyamızın ilk sayısı geçtiğimiz hafta baskıya gitti. Aynı zamanda TTB’nin web sitesine de konuldu.

Dosyamıza Cumhuriyetin 2. yüzyılında da “Herkese Eşit, Ücretsiz, Nitelikli Sağlık Hizmeti” için mücadele edeceklerin dağarcığına mütevazı bir katkı yapmasını dileyerek bir sonraki sayıda da devam edeceğiz.

Sağlık politikalarına ilgi duyuyorsanız Toplum ve Hekim dergisine cüzi bir ücret mukabili (küçük bir ücret karşılığında) abone olabilirsiniz.  Olmazsanız da canınız sağ olsun; Derginin 1978’den bu yana kırk beş yıllık bütün külliyatına (birikimine, içeriğine) olduğu gibi bu son sayısına da https://www.belgelik.dr.tr/ToplumHekim/ adresinden ücretsiz olarak ulaşabilir, indirebilir, okuyabilirsiniz.

İyi okumalar.
===========================================
Yazarın Son Yazıları

HASUDER BASIN AÇIKLAMASI : 6 Şubat Depremlerinin Yıldönümü

HASUDER’den (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği) Kamuoyuna…

Bir yıl önce ülkemizde yaşanan 6 Şubat 2023 tarihli iki deprem sonucunda resmi verilere göre yaklaşık elli bin kişi yaşamını yitirdi, yüz binden çok kişi yaralandı; milyonlarca kişi evsiz kalarak başka kentlere göç etmek zorunda kaldı. Yaklaşık olarak 10 milyondan fazla kişi depreme bağlı olarak duygusal, sosyal ve ekonomik açıdan doğrudan ve dolaylı olumsuz etkiler yaşadı. Depremden sonra çok sayıda ulusal ve uluslararası örgüt deprem bölgesinde yardım çalışmaları yaptı ve yapmaya devam etmektedir. Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) de deprem bölgesinde aşağıdaki çalışmaları yürüttü/yürütüyor:

Birincisi, depremin ilk gününden başlayarak bölgede çalışan Halk Sağlığı Uzmanları arasında bir iletişim ağı sağlandı, sahada çalışan uzmanlar kişisel ve mesleksel olarak desteklendi, bir dayanışma sağlandı ve bilgi alışverişi güçlendirildi. Deprem sonrası ilk gün depremden etkilenen illerde gerek üniversitelerde gerekse Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan tüm Halk Sağlığı Uzmanlarına ulaşıldı. Üyelerimize duyuru yapılarak bölgeye gitmek isteyen gönüllü hekim listesi oluşturuldu. Bölgede çalışan ve kendisi de depremzede olan meslektaşlarımızdan gelen istemler de dikkate alınarak hizmet içi eğitime dönük webinerler yapıldı.  HASUDER web sayfası üzerinden bilgi notları hazırlandı, topluma ve öbür meslek kesimlerine yönelik infografikler hazırlandı ve paylaşıldı.

İkinci olarak, periyodik (dönemsel) ziyaretlerle deprem bölgesinde sağlık hizmetlerinin durumu, toplumun sağlık gereksinimleri konusunda değerlendirmeler yapıldı, düzenli raporlar yayınlandı ve çeşitli medya kanalları ile toplumu ve kamuoyunu bilgilendirerek öncelikli sorunlar üzerine hükümet kuruluşlarının ve kamuoyunun odaklanması sağlanmaya çalışıldı.

Üçüncü faaliyet alanı ise afet durumlarında öncelikli olan ancak genellikle ihmal edilen üreme sağlığı alanında hizmet sunan sağlık birimleri kurmak oldu.

IPPF, Direct Relief ve UNFPA

kuruluşlarının sağladığı uluslararası mali (akçalı) desteklerden yararlanarak ve Hatay Büyükşehir Belediyesinin de lojistik desteğiyle Hatay ilinde iki ayrı üreme sağlığı hizmet birimi kuruldu. Bu birimler halen Hatay’da hizmet vermeye devam etmektedir. Başlangıç olarak sabit birim olarak çalışmaya başlayan birimler daha sonra mobil hizmet de sunmaya başladılar ve böylece Hatay ilinde geniş bir alanda kadınların erişebileceği hizmetler sağlayabildiler. Hizmetler kapsamında, acil kontrasepsiyon dahil kontraseptif yöntemler, gebelik testi, jinekolojik muayene ve temel jinekolojik sorunların tedavisi, ilaç ve kişisel hijyen malzemelerinin sağlanması, cinsel sağlık, üreme sağlığı ve toplumsal cinsiyet konulu gezici eğitim programları, kadına yönelik şiddet danışmanlığı dahil üreme sağlığı sorunları konusunda bireysel danışmanlık hizmetleri yer almaktadır. Bu hizmetlerin tümü ücretsiz olarak sunulmaktadır.

Depremin birinci yılı dolarken, afetler ve acil durumlar sonrası sunulacak halk sağlığı hizmetleriyle ilgili başlıca değerlendirmelerimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz:

Deprem sonrası yardım faaliyetleri ilk aşamada doğal olarak en çok sayıda yaşamın kurtarılmasına odaklanmakta ve üreme sağlığı, yaşlı sağlığı, Birinci Basamak sağlık hizmetleri ve bağışıklama gibi konular öncelikli olarak düşünülmemekte ve daha geç gündeme gelmektedir. Afetin boyutları ve derinliği Hatay depreminde olduğu gibi çok büyük olduğunda, bu erteleme büyük sorunlara yol açmakta ve toplumda var olan kırılganlıkların ve eşitsizliklerin çok artması riskini doğurmaktadır. Özellikle afetlerden sonra sağlanamayan üreme sağlığı hizmetleri nedeniyle istenmeyen gebelikleri, doğum öncesi ve sonrası anne/yenidoğan morbidite ve mortalitesinde artışı önlemek için acilen bu hizmetleri düzenlemek gerekmektedir.

İkinci sırada yoksullar, göçmenler, işsizler, engelliler gibi hassas gruplara (kırılgan kesimlere) yönelik hizmetlerdeki aksamalar gelmektedir. Bu nedenle kırılgan gruplara yönelik hizmetler afetlerin en akut döneminden başlayarak ele alınmalıdır. Sağlık hizmetlerine erişimde büyük güçlükler vardır. Bu durum kendi seçeneklerini oluşturma gücü olmayan yoksullar ve göçmenler gibi dezavantajlı toplulukları en ağır biçimde etkilemektedir.

Üçüncü olarak bölgedeki aile hekimliği hizmetlerinin depremden önceki dönemde var olan zayıflıkları ve yapısal sorunları (coğrafi bölge tabanlı olmaması ve kişiye dayalı olması gibi) deprem sonrası iyileşme sürecinin daha zor ve yavaş olması ile ilişkilidir. Bu nedenle, afet durumlarından sonra coğrafi bölge tabanlı aile hekimliği hizmetlerinin ve mobil sağlık hizmetlerinin kesinlikle sağlanması gerekmektedir.

Halk sağlığı hizmetleri açısından sahada önceliklerin belirlenmesi, organizasyon, koordinasyon (eşgüdüm), sürveyans, veri toplama ve filyasyon işleri önde gelen işler olarak saptanmıştır. Halk Sağlığı Uzmanları kriz masasında çalışmanın, ek sorumluluklar üstlenmenin, planlama ve organizasyon yapmanın önemli bir mesleksel deneyim kazandırdığını belirtmektedir. Ancak halk sağlığı hizmetleri açısından özellikle geçici barınma merkezleri kurulurken Halk Sağlığı Uzmanları ile yeterli işbirliği yapılmamış olduğu ve bu nedenle geçici yerleşim merkezlerinin kurulmasından sonra da sorunlar yaşandığı saptanmıştır.

En sık rastlanan halk sağlığı sorunları, bulaşıcı hastalıklar alanında bağışıklama eksikliği, hijyen sorunları, uyuz, kızamık ve akut gastroenteritlerdir. Bulaşıcı olmayan hastalıklar alanında ise kronik hasta izlemi ve ilaç sorunu yaşanmaktadır. Çevre sağlığı alanında toz ve asbest, güvenli içme suyu ve atık yönetimi sorunları vardır. Ayrıca ihmal edilmemesi gereken en önemli hizmetlerden biri olarak ruh sağlığı hizmetleri dikkati çekmektedir. Hem etkilenen kişilerin hem depremzede konumunda olan sağlık çalışanlarının ruh sağlığı yönünden desteklenmesi gereklidir. Sağlık çalışanlarının tükenmişlik sendromuna karşı desteklenmeleri gerekmektedir. Sağlık personelinin bu dönemde işyükü artışı, yorgunluk ve çalışma koşullarının zorluğu yanında barınma sorunlarıyla birlikte stres, endişe, korku, üzüntü, çaresizlik, hayal kırıklığı ve tükenmişlik duygu-durumunda bulunduğu saptanmıştır.

Tüm alanlardaki hizmetlerin sağlanması için hizmetlerin koordinasyonu (eşgüdümü) ve planlı yönetimi gerekmektedir. Bunun için hizmetler tek elden planlanarak koordine edilmeli, ancak yerel ve ulusal “tüm kaynaklardan” (donanım, tüketim gereçleri ve insangücü) ve özellikle sivil toplum örgütlerinin ve uzmanlık derneklerinin gücünden en üst düzeyde yararlanılmalıdır.

Bir kez daha vurgulamak isteriz ki            : Yaşananlardan dersler çıkarılmalı vb. durumlara karşı hazırlıklı olunmalıdır.

Deprem ülkesi olan ülkemizde benzer yıkımların önüne geçebilmek için önleyici politikalar geliştirmeli ve yaşama geçirilmelidir. Depremi yaşayan illerde bir an önce Birinci Basamak sağlık hizmetleri tüm bileşenleriyle çalışır duruma getirilmelidir.

Yitirdiklerimizin ruhu şad olsun.

https://hasuder.org/Duyurular/Detay/basin-bildirileri/6-subat-2023-depremlerinin-yildonumunde-deprem-bolgesinde-halk-sagligi-hizmetlerinin-durumu-ve-hasu/aa53cde8-1a14-019f-1dbe-3a108fb35936