Yazar arşivleri: Ahmet SALTIK

Ahmet SALTIK hakkında

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın özgeçmişi için manşette tıklayınız: CV_Ahmet_SALTIK Hekim (Halk Sağlığı Profesörü), Hukukçu (Sağlık Hukuku Uzmanı) Mülkiyeli (Kamu Yönetimi - Siyaset Bilimci)

ADD 24 YAŞINDA!


ADD 24 YAŞINDA!

PORTRESI_husnu_merdanoglu

 

 

 


Hüsnü MERDANOĞLU

Yurt sorunlarına duyarlı 50 kişi tarafından 19 Mayıs 1989’da kurulmuş olan
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) günümüzde 400 şubesi ile ülkemizin en büyük sivil toplum kuruşlarından biridir.  ADD’nin kuruluş nedenlerinden biri, Türkiye Cumhuriyeti tarihi içinde yaşanmış olan olumsuz gelişmelere karış, özellikle günümüzün sosyal medyanın etkisi altında yetişen gençlerimize Atatürk, dolayısıyla yurt sevgisi ve yurttaşlık bilincinin aşılanmasıdır. Bunun için; başta Genel Başkanı olmak üzere tüm yönetici ve ADD üyelerine
önemli sorumluluklar düşmektedir.

ADD kuruluşunda görev alan ve üye olanlar için, çalışmanın nasıl bir özveri, ciddiyet
ve kararlılık gerektirdiğini; Atatürk’ün 15 yıl içinde yaptıklarını anlayarak ve ADD’nin kurucularından ve kurucu Genel Başkanı olan Prof. Dr. Muammer Aksoy’un çalışma temposunu anlayarak örnek almak mümkündür.

Atatürk’ün yaptıklarını anlatmak bu yazının kapsamını genişleteceği için
Muammer Aksoy’un yaptıklarına kısaca değinmek gerekir ise şu özet bilgilere ulaşmak mümkündür:

ADD’nin kuruluş sürecinde Türk Hukuk Kurumu Başkanı olan Muammer Aksoy, 12 Eylül döneminde Atatürk adının her aşamada kullanılarak yıpratılmasına karşı çıkmıştır. Hukuk devletini, Atatürk ilkelerini ve ulus devlet bütünlüğünü yılmadan, çekinmeden korkmadan savunmuştur. Siyasal iktidarların, Cumhuriyet yönetimine
ters düşen her uygulamalarını yargıya taşımaktan asla geri durmamıştır.
Muammer Aksoy, Türk Ceza Yasası’nın 163. maddesinin kaldırılmasına karşı çıkan hukukçulardan olmuştur. Prof. Aksoy, halen failleri bulanmayan bir suikast sonrası öldürülmüş ise de (31 Ocak 1990), sonsuza dek yurtsever bir kişi olarak bilinme onurunu taşıyacaktır.ADD’nun kurucularından ve Onursal Başkanı olan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, “Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Güç Birliği Çağrısı” başlıklı yazısında şu hususlara dikkatleri çekmiştir:“Katilleri hala bulunamayan Devrim Şehidi Prof. Muammer Aksoy tarafından kurulmuş olan Atatürkçü Düşünce Derneği, bir bildiri yayımlayıp Atatürkçü kuruluşları, laikliği koruma yolunda güç birliğine çağırdı. Buna ilişkin bir haberi Cumhuriyet Gazetesi’nin 30.7.1990 tarihli sayısında okudum. Derneğin yönetim kurulunca kaleme alınıp bir örneği bana da ulaşan bildirinin önemli bölümlerine, bu derneğin kurucu üyesi ve onursal başkanı kimliğiyle, bugünkü yazımda yer veriyorum:

  • “Bilindiği gibi, Atatürk yeni Türkiye’yi kurarken,
    – yapıtının temelini laiklik ilkesiyle atmış,
    – gövdesini ise cumhuriyetçilik ilkesiyle örüp çatmış,
    – özü kültür, özgürlük ve bağımsızlık bilinci olan
    – ulusalcılık ilkesini harç diye kullanmıştır.
    – Devletçilik, halkçılık ve devrimcilik ilkelerini de uygulama yöntemi, işlevi ve amacı olarak belirlemiştir.
    O büyük devrim ustasının özene bezene ortaya çıkardığı ve üstüne titrediği
    bu yapıt, kendisi ölünce, ilkin, bakım ve koruma yetersizliği nedeniyle yıpranırken, giderek, savsaklamadan saldırıya dek varan aykırı davranışlar dolayısıyla çatlayıp dökülmeye başlamış, son zamanlardaki açık ve kapsamlı yıkıcılık uygulamalarıyla da çökmeye yüz tutmuştur.
    Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk ulusunun çağdaşlık yolundan saptırılması ve uygarlaşmaktan alıkonulması için neredeyse yarım yüzyıldır sürdürülen planlı, sinsi gericilik etkinlikleri günümüzde büyük bir ivme kazanırken, ‘kör kör parmağım gözüne’ denebilecek pervasız uygulamalar biçimini almıştır. (…)

(…)

Dindarlığın meczupluğa ve gösterişe dönüştürüldüğü tarikatçılık, kişilerin kolay ün, etkinlik ve çıkar kazanmalarına, dolayısıyla dinin devlet işlerine karıştırılmasına ve siyasal araç olarak kullanılmasına yardımcı olduğu içindir ki; ATATÜRK tarafından yasaklanmıştı. İlgili Devrim Yasası, 1982 Anayasası’nın 174. maddesiyle yürürlükleri tanınan ve güvence altına alınan yasalar arasında yer almasına karsın bugün ülkemiz, hortlamış tarikatların ve us yoksunlarıyla politikacı ya da çıkarcı sahte dindarlar içeren tarikatçı kalabalıklarının cenneti durumundadır. (…)

Görev unvanlarının basında ‘cumhuriyet’ sıfatım yalnız kendileri taşı yan Türk Adaletinin ‘iddia makamı’ sahipleri bütün bu olayları sütre gerisinden sessizce izlemektedirler. (…) “
Yukarda yazılanlar, 1990 yılının Ağustos ayında Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış olduğu dikkate alındığında, Atatürk’ün şu sözünü anımsamamak elde değil;
“Biz, büyük bir devrim yaptık. Ülkeyi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Birçok eski kurumu yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak gerekir.”

Atatürk’ün öncülüğünde merkezi, ulusal ve üniter bir devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, küreselleşme sürecinde emperyalist beklentiler doğrultusunda, aynen Osmanlının son döneminin olduğu gibi hedef tahtasına oturtulmuştur. Sağ-sol, etnik ayrılık, mezhepsel bölünme gibi senaryoların gündemde olduğu bir ortamda, ADD’nin Türkiye’nin Kemalist ilkeler doğrultusunda yönetilmesi için çaba içinde olması, hem adında bulunan “Atatürkçülüğün” hem de tüzüğünün gereğidir. ADD görevini yerine getirme yolunda ilerlerken 24 yıl sürecinde çeşitli engel ve olaylarla karışlamıştır. Gereksiz yere olağanüstü genel kurul toplanması ve ADD Genel Merkezinin ve şubelerinin bombalanması bu olumsuzluklardan bazılarıdır.

Asıl olumsuzluk ise; radyo, televizyon gibi kamuoyunu yönlendirecek yayın organına bugüne kadar sahip olamayan ADD, gençlerimize ve tüm yurttaşlarımıza başucu kaynağı olacak özeliklere Atatürk kitaplığı seti düzeyinde bir yayın serisini gerçekleştirememiştir.

24 yıl önemli bir zaman dilimidir. Atatürk’ün yolunda olmak ve ilklerine sahip çıkmak her şeyden önce Atatürk gibi çalışkan ve özverili olmayı gerektirir. 15 yıl içinde her yönden yokluk ve yoksulluk içinde süren savaşı kazandıktan sonra, Türkiye’yi yeryüzünün en saygın ülkesi konumuna yükselten Atatürk’e yaraşır olmak ve adında “Atatürk” olan derneğin üyesi olmak daha çok sorumluluk ve özveri gerektirmektedir.

Hüsnü MERDANOĞLU (18.5.13)

Atatürk’ün Sofrasında konferans : Yeni Anayasa Tuzağı / Prof. Dr. Ahmet SALTIK


Dostlar
,

17 Mayıs 2013 Cuma günü akşam 20:00’de,
ADD İzmit Şubemizin dayanışma yemeği var..
19 Mayıs 1919’un 94. yılı anısına düzenleniyor.

Bize de yemek (ATATÜRK’ün SOFRASI) öncesi bir konferans sunma görevi verildi.

Görsel olarak (yansılarla)

YENİ ANAYASA TUZAĞI.. konusunu işleyeceğiz..

Katılabilecek tüm dostların bilgisine sunarız.

Fuar içi şehir lokantası, İzmit
İletişim : Şube Başkanı Ahmet Kavas 0536 263 02 07 ve 05327486359

Izmit_konf._YENI_ANAYASA_TUZAGI

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 12.5.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Daha büyük bomba Meclis’te patlayacak!

Arslan BULUT

portresi

Daha büyük bomba Meclis’te patlayacak!

Hatay’dan, Reyhanlı’dan göç başladığına dair haberler var. Bir okur mektubunda ise  “Patlamaların asıl sebebi, Hatay’ı boşaltmak mıdır? Bölgede yüz binlerce mülteci var. Ayrıca bunların Türk vatandaşı yapılacağına dair haberler var.
Bunlar neyin hazırlığı?” diye soruluyor..

AKP’nin mültecileri vatandaş yapabilmek için vatandaşlık yasasını değiştirdiğini hatırlarsak bu soruların yersiz olmadığını söylemek gerekir.

***

Ayrıca patlamaların açılım sürecinden bağımsız olmadığı da anlaşılıyor.

  • Suriye’nin kuzeyi PKK’ya terk edilmiştir.

Hatay’ın nüfus yapısı değiştirilerek, “Büyük Kürdistan” ın denize çıkışı mı sağlanmak isteniyor?

Eğer bu değerlendirme doğruysa, patlamaların arkasında projenin asıl sahibi
İsrail mi var? MİT, istihbaratı nereden aldı? İstihbarat paylaşımı ile İsrail’den mi?
Ayrıca polis bomba yüklü araçları Ankara’da mı arıyordu?

  • Reyhanlı’da 70 mobese kamerasının çalışmaması bir tesadüf müdür?

Yine 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nün Kilis raporundaki  “Suriye’ye bağlı ve sınırın 3 km yakınında yer alan Dersuvan köyü, İki Dam köyü, Bülbül kasabası, Bek ovası köyü ve Zehre köylerinde PKK’nın sınır karakolları var. Suriye tarafı bu karakollar tarafından korunuyor. Bu durum bütün mülki, askeri istihbarat ve emniyet yetkilileri tarafından da biliniyor”  ifadeleri de durumun ne boyutta olduğunu gösteriyor.

***

Bu noktada BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Milliyet’e yaptığı açıklama önem kazanıyor. Demirtaş,  “Bu kadar büyük istihbarat zafiyetine yol açacak bir organizasyonun Türkiye içinden destek almadan gerçekleşmesi sıfır ihtimaldir. Bombaları kimin patlattığını, devlet içindeki desteğin kimden gittiğini, hükümet ortaya çıkarıp açıklamalı. Devlet içinden destek olmaması mümkün değil. Çünkü Türkiye güçlü bir istihbarat ve güvenlik ülkesidir. Türkiye gibi bir ülkede içeriden bazı devlet görevlilerini ayarlamadan o işi yapamazsın. Bağı kuracaksın, Lazkiye’den çıkaracaksın vs. Bunlar ciddi organizasyonlar.” dedi.

Tabii Demirtaş’ın, PKK’nın büyük eylemlerinin nasıl gerçekleştirildiğine dair bilgisi ve tecrübesi olmalı! Yoksa bu kadar ciddi iddialarda bulunamazdı.

Öte yandan CHP Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, “Reyhanlı’da patlatılan araçlar gerçekten Suriye’den mi girdi, yoksa MİT’in işaret ettiği gibi Ankara’yı, Konya’yı dolaşıp gezerek mi Reyhanlı’ya gittiler?” diye sordu.

Koç, “Reyhanlı olayının üzerinden iki saat geçmeden İçişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı, Adalet Bakanı patlamanın öncesi, sonrası, failleri konusunda kamuoyuna açıklamalar yaptılar. Daha önce yaşadığımız olaylar hâlâ aydınlatılamamışken bu ivedi açıklamalar hangi bilgiye dayanıyor, gerçeklik derecesi nedir? Bu olaydaki istihbarat
ve güvenlik zaafı nasıl açıklanacak, birileri özellikle Reyhanlı’dan başlayarak
Hatay ekseninde Türkiye’nin mezhep temelinde karıştırılmasını mı planladı?” diye endişelerini bildirdi.

***

Daha büyük bomba ise Meclis’te gündeme alındı. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in kısmen veto ettiği petrol yasası yeniden Meclis gündemine alındı. Zaten etkisizleştirilen TPAO, bu yasayla bitirilecek ve Türkiye petrolleri de tümüyle yabancı petrol şirketlerinin emrine hazır hale getirilecek. ABD’ye, gözlemci olarak bulunduğu Lozan’da taviz olarak verilen “Chester imtiyazı”  işler hale getirilecek..  Atatürk, Lozan Andlaşması imzalandıktan sonra bu imtiyazı rafa kaldırmıştı ama Amerikalılar aldatıldıklarını düşünerek, bugüne dek Türkiye petrollerinin çıkarılmasına engel oldu.

Yani patlamaları planlayanların birden çok hedefi var.

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=26790, 16.5.13

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramınız Kutlu Olsun

Dostlar,

Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde 19 Mayıs şanlı kalkışmasının 94. yılında,
Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan, kapsamlı bir derleme göndermiş.
ATATÜRK’ün GENÇLİĞE SESLENİŞİ (HİTABI) odaklı, çok öğretici..

Aşağıdaki gibi giriş yapılıyor derlemeye :

========================================

Büyük Nutkunu okurken. (1927)

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramınız Kutlu Olsun

I

ATATÜRK’ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABI

Atatürk Büyük Nutuk’unu, 15 Ekim 1927 – 20 Ekim 1927 tarihleri arasında 6 gün
(otuz altı buçuk saat) süre ile okumuş, eserini Türk gençliğine hitap ile bitirmiştir.

“Muhterem Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı beyanatım, en nihayet, mazi olmuş bir devrin hikâyesidir. Bunda, milletim için ve müstakbel evlâtlarımız için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek bazı noktalar tebarüz ettirebilmiş isem,
kendimi bahtiyar addedeceğim.

Efendiler, bu beyanatımla millî hayatı hitam bulmuş farz edilen büyük bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına müstenit millî ve asrî bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım.

Bugün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen millî musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu neticeyi Türk gençliğine emanet ediyorum.”

“Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir, istikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle
tevhid edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!”

                                                       Mustafa Kemal Atatürk
                                                       20 Ekim 1927 

============================================

Sonra, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu‘nun güncel Türkçeye uyarlaması ile

bu tarihsel Sesleniş veriliyor :

“Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi”nin Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu tarafından günümüz Türkçe’sine uyarlanmış hali:

Ey Türk gençliği!

Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler. Zorla ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.

Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayinlik içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler.Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin genç kuşakları! İşte bu ortam ve koşullarda bile ödevin,
Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmaktır.

Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.”

                                                      Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

==============================================

2. Bölümde bu Sesleniş’in kapsamlı irdelemesi yer almakta..

Toplam 11 sayfalık bu değerli çalışmanın tümünü pdf olarak veriyoruz.

Okumak için lütfen tıklar mısınız??

Ataturk’un_TURK_GENCLIGINE_HITABI_kapsamli_irdeleme

Sevgi ve saygı ile.
17.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

19 Mayıs 2013.. 94. Yıl ADD Etkinlikleri..


Dostlar
,

ADD Genel Merkezi bu yıl da 19 Mayıs 1919’un, şanlı özgürlük kalkışmasınıın
94. yılında varsıl içerikli anma proramları düzenliyor..

Siyasal iktidar, akıllara durgunluk veren yol ve yöntemlerle ulusal bayramları engellemeye, olmadı içini boşaltmaya, salonlara ya da kentlerin dikkat çekmeyecek alanlarına sürmekte!

Ulusal coşku ve bilinci kırmaya çalışmakta..
Çünkü derdi, İslam ümmetine dönüştürmek toplumu..

Cumhuriyetin özgür yurttaşlarını yeniden tebaalaştırmak..

Öyle ki, Atatürk posterleri devlet dairelerinden T.C. sanı ile birlikte,
gözü kara indiriliyor.. Halk direniyor ve geri adım atıyorlar..

19_Mayis_2013_ADD_Programi

Zor dostum zor..

Hem siyasal iktidar ve yabancı işbirlikçilerin hem de biz Yurtseverlerin,
Mustafa Kemal’in askerlerinin.. Ama gene biz kazanacağız..

Bir kez daha ayağa kalkacak ve tüm emperyalistlerden ve uzantılarından hesap sorarak yurdumuzdan kovacağız..

Bandırma Vapuru‘nun kutsal yolcularını 94 yıl sonra 1 kez daha selamlıyoruz..

Bandirma_Vapuru

Bandirma_vapurunun_19_yolcusu

Emanetleri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatacağız!

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 10.5.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Milli aydınlar TÜRKLÜĞE sahip çıkıyor

Milli aydınlar TÜRKLÜĞE
sahip çıkıyor


Dostlar,

“Türk Milletine 3 maddelik çağrı” konusunu 12 Nisan 2013 günü sitemizde yayınlamıştık. İlerleyen zamanda da başka dosyalar ekledik.

Bu gün gelinen yerde imza sayısı 30 bine koşuyor.

İlk adımda imza koyan 300’e yakın ad aşağıdaki gibi idi :

===================================

AKADEMİSYENLER

  1. Prof. Dr. Halil İnalcık, Bilkent Ünv.
  2. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun
  3. Prof. Dr. İlber Ortaylı
  4. Prof. Dr. Ahmet Saltık, Ankara Üniversitesi
  5. Prof. Dr. Anıl Çeçen, Ankara Üniversitesi
  6. Prof. Dr. D. Ali Ercan, Savunma Sanayisi E.  Müst.
  7. Prof. Dr. İskender Öksüz
  8. Prof. Dr. Mustafa Kafalı
  9. Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, Eski Muğla Üniv. Rektörü
  10. Prof. Dr. Gökhan Çapoğlu, ANSAY Genel Başkanı, eski milletvekili
  11. Prof. Dr. Enis Öksüz, Eski Ulaştırma Bak.
  12. Prof. Dr. Hasan Ünal
  13. Prof. Dr. Sina Akşin
  14. Prof. Dr. Umay Türkeş, Girne Amerikan Üniversitesi
  15. Prof. Dr. Tuncer Gülensoy
  16. Prof. Dr. Yumni Sözen
  17. Prof. Dr. Zeki Aslantürk
  18. Prof. Dr. Ahmet Gökçen
  19. Prof. Dr. Ahmet Çolak
  20. Prof. Dr. Atilla Aydınlı, Bilkent Üniv.
  21. Prof. Dr. Ayşe Filiz Yavuz
  22. Prof. Dr. Ahmet Yörük, İstanbul Üniv.
  23. Prof. Dr. Aydın Durmuş
  24. Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, Başkent Üniv.
  25. Prof. Dr. Ali Pancar, 19 Mayıs Ünv.
  26. Prof. Dr. Beşir Şahin, Çukurova Ünv.
  27. Prof. Dr. Bilge Ercilasun
  28. Prof. Dr. Bige Sükan
  29. Prof. Dr. Cevat Geray
  30. Prof. Dr. Cemal Kurnaz, Gazi Üniv.
  31. Prof. Dr. Çetin Çelenk
  32. Prof. Dr. Doğan Kargül
  33. Prof. Dr. Erdem Koç
  34. Prof. Dr. Güzide Turanlı
  35. Prof. Dr. Güler Somer
  36. Prof. Dr. Hanım Halilova
  37. Prof. Dr. Hasan Önder
  38. Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, 19 Mayıs Üniv.
  39. Prof. Dr. Haluk Tokuçoğlu, Dekan, Sağlık Bak. E. Müsteşarı
  40. Prof. Dr. İbrahim Öztek
  41. Prof. Dr. İbrahim Uzmay
  42. Prof. Dr. İsa Özkan, Gazi Ünv.
  43. Prof. Dr. İnan Güler, Gazi Ünv.
  44. Prof. Dr. Kazım Kopraman
  45. Prof. Dr. Kaan Aydos
  46. Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 19 Mayıs Ünv.
  47. Prof. Dr. Kemal Üçüncü
  48. Prof. Dr. Kadir Aydın
  49. Prof. Dr. Lütfi Çakmakçı
  50. Prof. Dr. Metin Karaörs
  51. Prof. Dr. Mahir Nakip, Erciyes Ünv.
  52. Prof. Dr. Mahmut Şahin, 19 Mayıs Ünv.
  53. Prof. Dr. Mustafa Arıca
  54. Prof. Dr. Necdet Altuntop, Erciyes Ünv.
  55. Prof. Dr. Nergiz Biray, Pamukkale Üniversitesi
  56. Prof. Dr. Nizamettin Aktay, Gazi Üniversitesi
  57. Prof. Dr. Nurullah Çetin, DTCF
  58. Prof. Dr. Peruze Çelenk, Ondokuzmayıs Üniversitesi
  59. Prof. Dr. Taciser Onuk, Ankara Üniversitesi
  60. Prof. Dr. Reşat Genç, E. Atatürk Yüksek Kurumu Bşk.
  61. Prof. Dr. Sabri Sümer
  62. Prof. Dr. Sabri Çaklı, İzzet Baysal Ünv.
  63. Prof. Dr. Süleyman, Hayri Bolay
  64. Prof. Dr. Saleh Sultansoy, TOBB Üniversitesi
  65. Prof. Dr. Ömer Aksu
  66. Prof. Dr. Rıza Ayhan, Eski Gazi Üniv. Rektörü
  67. Prof. Dr. Ruşen AYTAÇ
  68. Prof. Dr. Selahattin Sarı, Beykent Ünv. Rektör Yard.
  69. Prof. Dr. Sacit Turanlı, Dekan
  70. Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Ege Üniv. Ziraat Fak.
  71. Prof. Dr. Nilüfer Yüksel, Ankara Üniv. Eczacılık Fak.
  72. Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat
  73. Prof. Dr. Taner ÇAMSARI
  74. Doç. Dr. Murat Hatipoğlu,
  75. Doç. Dr. Mustafa Aksoy
  76. Doç. Dr. Kenan Kırkpınar
  77. Doç. Dr. Kutluk Kağan Sümer
  78. Doç. Dr. Mustafa Çağatay Tufan
  79. Doç. Dr. Halil Turgut
  80. Doç. Dr. Özgü Günay, Gazi Üniversitesi
  81. Doç. Dr. Reyhan Ersoy, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
  82. Doç. Dr. Ramazan Amanvermez
  83. Doç. Dr. Nuri Aydın Kama
  84. Doç. Dr. Soner Çankaya, Ordu Ünv.
  85. Doç. Dr. Serkan Şen 19 Mayıs Ünv.
  86. Doç. Dr. Sait Yılmaz
  87. Doç. Dr. Ezgi Günay, Gazi Üniversitesi
  88. Doç. Dr. Cüneyt Çırak
  89. Doç. Dr. Alp Aslan Kıraç
  90. Doç. Dr. Ertan Sait Kurtar, 19 Mayıs Üniv.
  91. Doç. Dr. Fatma Gülşen
  92. Doç. Dr. eyfullah Hızarcı
  93. Yrd. Doç. Dr. Sakin Öner
  94. Yrd. Doç. Dr. Sevil Sargın

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ

  1. Prof. Dr. Mehmet Öz, Türk Ocakları Genel Başkanı
  2. Prof. Dr. Mustafa Erkal, Aydınlar Ocağı Gen. Bşk.
  3. Prof. Dr. Ümit Özdağ, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı, Gazi Üniversitesi
  4. Sadi Somuncuoğlu, Milli Düşünce Merkezi Genel Bşk., Devlet eski Bakanı
  5. Şakir Altıntaş, Afyon Oğuz Boyu Yörük Türkmen Dern. Bşk.
  6. Şerafettin Demir, Ankara Seymenler Kulübü Dern. Gnl. Bşk.
  7. Fahrettin Beşli, Yörük Türkmen Der. Federasyon Bşk.
  8. Alper Tunga, Bacalan Avukat, Antalya Barosu Bşk.
  9. Yakup Atasıtürk, Dünya Kargın Türkmenleri Dern. Gnl. Bşk.
  10. Ekrem Aksoy, Mühendis, Ülkü-Tek Genel Başkanı
  11. İbrahim Doğan, Türkiye Sağlık Çalışanları Eğitim ve Dayanışma Vakfı Genel Bşk.
  12. İsrafil Çelik Türk Aydınları Vakfı Genel Bşk.
  13. Prof. Dr. K. Tuncer Çağlayan, Türk Ocağı Samsun Şubesi Bşk.
  14. Dr. Levent Başyiğit, Isparta Türk Ocağı Bşk.
  15. Hamit Köse, Şehit Aileleri Federasyon Bşk.
  16. Halit Can, Maltepe Türk Ocağı Bşk.
  17. Ertuğrul Toygar, Samsun Yörükleri Day. ve Kült. Dern. Bşk.
  18. Ali Şahin Fevzioğlu, İnş. Yük. Müh. Kayseri Tic. Odası Meclis Bşk. V.
  19. Adnan Öztürk, Erciyes Ün. 250 Üyeli Öğr. Üyeleri Dern. Bşk.
  20. Hüseyin Özbek, Avukat, İstanbul Barosu Genel Sekreteri
  21. Mehmet Karataş, Konya Ülkü Bir Genel Bşk.
  22. Hasan Salih Akkurt, Büyük Çekmece Türk Ocağı Bşk.
  23. Hamit Saraç, Bursa T ürk Ocağı Şubesi Bşk.
  24. Türkan Hacaloğlu, Ankara Türk Ocağı Şubesi Bşk.
  25. Doç. Dr. Bayram Durbilmez, Kayseri Türk Ocağı Şubesi Bşk.
  26. Aygutşat Selçuk, Kocaeli Türk Ocağı Başkanı
  27. Müfit Öner, Milli Düşünce Merkezi Gen. Bşk. Yrd. E. Genel Müdür
  28. Mustafa Öztürk, Bilgiyurdu Eğt. Kültür Der. Bşk.
  29. Mustafa Dağ, Dağder Genel Bşk.
  30. Hasan Hüseyin Namaz, Kütahya Yörük Türkmen Dernekleri Bşk.
  31. Yusuf Yılmaz, Konya Yörükleri Der. Bşk.
  32. Durhasan Koca, Türk Boyları Konfederasyonu Genel Başkanı
  33. Nesrin Günel İçay, Diş tabibi, Yörükler Türkmenler Kültür Derneği Genel Başkanı
  34. İzzet Polat Ararat, ADD Eski Genel Sekreteri
  35. Mesut Erdoğan, Avukat, Nevşehir Türk Ocağı Şubesi Bşk.
  36. Nihat Kula, Ertuğrul Gazi Kültür Derneği Başkanı
  37. Prof. Dr. Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türkleri Arş. Merkezi Bşk.

 SİYASETÇİLER 

  1. Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili
  2. Hasan Celal Güzel, Eski Milli Eğitim Bakanı
  3. Hüsamettin Cindoruk, Eski TBMM Başkanı, siyasetçi, hukukçu
  4. İlhan Kesici, Eski Bursa Milletvekili-İktisatçı
  5. Osman Pamukoğlu, HEPAR Genel Başkanı
  6. Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp, Eski Tarım Bak. Sivas Milletvekili
  7. Prof. Dr. Mümtaz Soysal, E. Dışişleri Bakanı
  8. Prof. Dr. Abdülhaluk Çay, Eski Devlet Bakanı, Çorum Milletvekili
  9. Saffet Arıkan Bedük, Eski Ankara Milletvekili, Vali
  10. Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel, Eski Dışişleri Bakanı
  11. Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu, Eski Bakan, Kırşehir Milletvekili
  12. Ufuk Söylemez, Eski Devlet Bakanı
  13. İlhan Aküzüm, Eski Turizm ve Devlet Bakanı, Ankara Mv.
  14. İlker Tuncay, Eski Tarım Bakanı, Ankara/Çankırı Milletv.
  15. İbrahim Yaşar Dedelek, Eski Devlet Bakanı, Eskişehir milletvekili
  16. Yaşar Okuyan, Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Yalova Milletvekili
  17. Mustafa Gazalcı, E. Denizli Milletvekili
  18. Hasan Ali Tutkun, Eski Amasya Milletvekili
  19. Osman Doğan, Eski Şanlı Urfa Milletvekili
  20. Şamil Ayrım, Eski Iğdır Milletvekili,
  21. Şamil Kazokoğlu, Eski Bolu Milletvekili
  22. Şahin Mengü, Eski Manisa Milletvekili, Hukukçu
  23. Barış Bilgin Dilmen, Yurt Partisi Genel Bşk. Yrd.
  24. Abdülkadir Baş, Eski Nevşehir Milletvekili,
  25. Hüsnü Sıvalıoğlu, Eski Balıkesir Milletvekili
  26. Hüseyin Avni Güler, E. Milletvekili
  27. Halil İbrahim Oral, Bitlis E. Mv.
  28. Mehmet Ceylan, Eski Sivas Milletvekili, İş Adamı
  29. İbrahim Yılmaz, Kayseri E. Milletvekili
  30. Miraç Akdoğan, Malatya E. Milletvekili
  31. Nihat Gökbulut, Eski Kırıkkale Milletvekili
  32. Nihat Harmancı, Eski Konya Milletvekili
  33. Osman Seyfi, E. Milletvekili
  34. Rahmi Sezgin, 21.Dönem İzmir Mv., TPD İzmir Şube Bşk.
  35. Adil Aşırım, Eski Iğdır Milletvekili
  36. Ali Er, Eski İçel Milletvekili
  37. Yusuf Kırkpınar, Eski İzmir Milletvekili
  38. Ali Nejat Ölçen, E. İstanbul Milletvekili
  39. Baki Tuğ, E. Hak. Alb., Eski Bakan, Ankara Milletvekili
  40. Edip Özbaş, Eski K. Maraş Milletvekili, Hukukçu
  41. Erdal Karademir, 22. Dönem İzmir Milletvekili
  42. Esat Bütün, K. Maraş E. Milletvekili
  43. Aslan Ali Hatipoğlu, Eski Amasya Milletvekili

GAZETECİ ve YAZARLAR

  1. Alev Alatlı
  2. Yavuz Bülent Bakiler
  3. Emine Işınsı
  4. Mustafa Mutlu, Vatan Gazetesi
  5. Rıza Zelyut, Güneş Gazetesi
  6. Aslan Tekin, Yeniçağ
  7. Yılmaz Dikbaş
  8. Ahmet Yabuloğlu, Yeniçağ Gazetesi İcra Kurulu Başkanı
  9. Ahsen Batur
  10. Ahmet Say, Müzik Eğitimcisi ve Yazarı
  11. Arslan Bulut, Gazeteci, hukukçu
  12. Müyesser Yıldız
  13. İkbal Vurucu, Gazete 2023
  14. Mustafa Arslan
  15. Mustafa Turgay Tüfekçioğlu, Araştırmacı-yazar
  16. Ömer Faruk Beyceoğlu, Töre Dergisi
  17. İbrahim Metin, Araştırmacı-Yazar

*****

  1. Talat Şalk, Eski DGM Savcısı
  2.  Savaş, Eski Yargıtay Başsavcısı
  3. Nuh Mete Yüksel, Eski DGM Savcısı
  4. Osman Kaçmaz, Avukat E. Ağır Ceza Hakimi
  5. Cevdet Saral, E. Emniyet Müdürü
  6. Ali Aydın, E. Tuğgeneral (Silivri Cezaevi)
  7. Abdülkadir Sezgin, E. Diyanet İşleri Başkanlığı Baş Müfettişi
  8. Alaettin Parmaksız, Emekli Tümgeneral
  9. Nejat Eslen, E. Tuğ General, yazar
  10. Necdet Bayraktaroğlu, Eski Savcı
  11. Yaşar Yazıcoğlu, Eski Başbakanlık Müsteşarı
  12. Yaşar Karagöz, Emekli Tümgeneral
  13. Metin Sancaktar, Uzman Doktor
  14. Hicabi Koçak, Emekli Memur
  15. Hamit Sekman, Avukat, Erzincan Baro E. Bşk.
  16. Hakan Kızılaslan, Doktor Ufuk Ünv.
  17. İbrahim Okur, Makine Yük. Mühendisi, İş Adamı, Yazar
  18. İsmet Atik, Eski YÖK Gen. Sekreter Yrd.
  19. İsmail Bozkurt, Kayseri Milli Eğt. E. Müd. -Yazar
  20. Kamil Aydın, Emekli Müftü
  21. Kerim Taş, İş Adamı
  22. Kerim Yılmaz, E. Ağır Ceza Reisi/Avukat
  23. Kürşat Karacabey, Avukat
  24. Kürşat Şendal, Yazar
  25. Mesude Öney, Emekli Öğretmen
  26. Müge Gülses, E. Bankacı
  27. Mehmet Gündüz, Emekli Öğretmen
  28. Mustafa Kemal, Yurttutan İş Adamı
  29. Mustafa Erkal, E. Vali
  30. Münire Akat, İngilizce Öğretmeni
  31. Meriç Coşkun, Eskimeyen Dostlar Genel Koordinatörü
  32. Müfit Özdeş, E. Büyükelçi
  33. Nevin Çelik, Emekli Öğretmen
  34. Nurullah Aydın, Öğretim Görevlisi, Gazi Üniversitesi
  35. Nefi Demirci, Doktor
  36. Necdet Özkaya, M. E. B. Emekli Müsteşar Yard.
  37. Niyazi Altunya, Eğ. Bil. Doktoru
  38. Nuray Palancıoğlu Kaplan, Avukat
  39. Orhan Sungur, Adalet Bakanlığı E. Personel Gnl. Mdr.
  40. Oğuz Çetinoğlu, İşadamı, Yazar
  41. Oğuzhan Buhur, Avukat
  42. Ömer Ay, Öğretmen, MDM Genel sekreteri
  43. Ömer Öksüz, Gemi İnşa Mühendisi
  44. Ömer Lütfi Taşçıoğlu, E. Kur. Alb.
  45. Pehlivan Uzun, Öğretim Üyesi Kırıkkale Ünv.
  46. Rifat Uğrar, İller Bankası E. Gnl. Md. Yard., Milli Düşünce Merkezi Yön. Kur. Üyesi
  47. Ruşen Yaşlıoğlu, Milli Düşünce Merkezi Yön. Kur. Üyesi
  48. Sami Narter, Dr. Avukat
  49. Sevgi Kafalı, Emekli Öğretim Görevlisi
  50. Şenol Uğurlu, Ülkü Ocakları E. Genel Bşk. Yrd.
  51. Satılmış Erdal, Gazi Ü. E. Genel Sekreteri
  52. Suzan Çataloluk, E. Hakim
  53. Sacit Somel, E. Elçi
  54. Savaş Özdağ, Avukat
  55. Şekip Mehan, Avukat, İzmir
  56. Şimal Aral, Muhasebeci
  57. Talat Şimdi, Mali Müşavir
  58. Üçler Uğurlu, Türkiye Sağlık Çalışanları eğitim ve Dayanışma Vakfı
  59. Ünsal Aktaş, Avukat
  60. Veli Kılıç, Dr. MEB. TTK E. Üyesi yazar, Gazeteci
  61. Yıldırım Ak, Avukat, Türk Hukuk Kurumu Bşk.
  62. Aziz Bozatlı, Eski Orman Böl. Md.
  63. Yağmur Tunalı; TRT Programcı, Yazar
  64. Aslan Küçükyıldız, TRT, Programcı
  65. Ali Bektaş, Opr. Doktor
  66. Adnan Adıvar, Ünal Emekli Öğretmen, Eski Alaca Belediye Bşk.
  67. Ali Rıza Kaplan, Avukat, İMAG Bşk.
  68. Ahmet Çetinkaya, Erciyes Ün. Hastaneleri Kurucu Baş Müd.
  69. Ali Bademci, Araştırmacı Yazar
  70. Aytekin Ertuğrul, Opr. Doktor
  71. Prof. Dr. Ali Ercan, Savunma Sanayi E. Müsteşarı
  72. Bayram Dede, Avukat
  73. Cemalettin Durmaz, Emekli İmam
  74. Cengiz Atak, Eski MTA Genel Müdürü
  75. Cemil Karababa, Ressam (Atatürk Ressamı)
  76. Çınar Çoşkunserçe, Gazeteci
  77. Dursen Gürgür, Türk Ocakları Gn. Mrk, Hanımlar Kolu
  78. Dursun Dağaşan, E. Posta Genel Müdürü
  79. Duran Aydoğmuş, Şair-Yazar
  80. Erhan Aktaş, Uzman Doktor
  81. Erol Gürsoy, Eğitimci, Aydınlar Ocağı Sakarya
  82. Ergül Ünal, Harita Mühendisi, TPB İzmir Şubesi Bşk.Yrd.
  83. Erol Günsoy, İş adamı
  84. Gürsel Yıldız, Gemi İnşa Mühendisi
  85. Hakan Paksoy, Milli Düşünce Merkezi Yön. Kur. Üyesi Elektrik Müh.
  86. Vedat Paşa Civelek, E. Albay
  87. Emin Şiş, Em. Endüstri Müh.
    =======================================

14 Mayıs 2013’te durum …

Yeni anayasa çalışmaları kapsamında “Türk” ifadesinin kaldırılmasına tepki gösteren Türk aydınlarının başlattığı kampanya çığ gibi büyüyor. 400’den çok aydın daha bildiriye imza koydu.

İl il, ilçe ilçe gezip “Çağrı Konferansı” serisi başlatacak olan aydınlar;
barolar üniversiteler, STK’lar ve gençlere davet yapmaya hazırlanırken sanal alemde de kendiliğinden siteler oluşmaya başladı!

Yeni anayasa çalışmalarında “Türk” ifadesinin anayasadan silinmesine tepki gösteren ve aralarında Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Doktor İlber Ortaylı, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu’nun da yer aldığı 300 aydının, Türk milletine yaptığı çağrıya destek çığ gibi büyüyor. Dün de eski Devlet Bakanı Kamran İnan, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, emekli Büyükelçi İnal Batu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’in de aralarında bulunduğu 400’den çok kişi, bildiriye imza attı.

Prof. İskender Öksüz tarafından okunan bildiri büyük ilgi gördü. Türk Milleti’ne çağrı yapmayı görev olarak üstlendiklerini belirten Öksüz, Ankara’nın ardından diğer illeri de dolaşacaklarını söyledi. Öksüz, “Daha bu adımları atmadan bildiriye gelen gelen ilgi ve desteği mutlulukla gözledik.” dedi.

Asla çıkaramazlar

Prof. Öksüz, bildiriyi Ankara Barosu Konferans Salonu’nda kalabalık bir topluluk önünde okudu. Burada bir konuşma yapan Öksüz, anayasadan Türklük ifadesinin çıkarılmasına  kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirterek, şunları söyledi.

“Yeni anayasanın olmazsa olmazsı olarak gördüğümüz bu üç madenin çağrısı, başka bir duyuru olmadan sosyal medyada kendiliğinden açılan imza kampanyaları ile 30 bine yaklaştı. Ayrıca cumhuriyet tarihi boyunca kamu kuruluşlarının isminde yer alan T.C. ibaresinin kaldırılmasına karşı yurttaşlarımızın gösterdiği asil tepkinin milyonları aştığı görülmektedir. Bütün bunları Türk milletine çağrı metni çerçevesinde değerlendirdiğimizi büyük bir memnuniyetle değerlendiriyoruz. Bize ulaşan bu bilgileri ve imzalarıyla vatanımızın bütünlüğüne milletimizin birliğine ve şerefli vatandaşlarımızın eşitliğine ve devletimizin tekliğine sahip çıkan bu haysiyetli ve
cesur destekleri günümüzün ve yarınımızın teminatı olarak görüyoruz.”

İl il, ilçe ilçe gezilecek

Prof. Öksüz, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Baştan beri planladığımız konferanslar ve ziyaretler listesi ilan edilecek ve il il, ilçe ilçe “Çağrı Konferansları” na ve gezilerine başlanacaktır. Bu bağlamda üniversitelerimiz, barolarımız, meslek kuruluşlarımız, STK’larımız ve gençlerimize de çağrımız var. Harekete geçerek benzer demokratik platformlarda aziz vatandaşlarımızı aydınlatma görevini üstleniniz.
Durumun ciddiyetini dikkate alarak, vatan savunmasında kararlı bir faaliyeti gerçekleştiriniz.”

İŞTE O BİLDİRİ
Aydınların kamuoyuna açıkladığı 3 maddelik bildiri şöyle     : 

* Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz. 

* Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız,
ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz. 

* Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayın Osmanlı ile devam eden
Türk Milleti’nin kesintisiz egemenliğini esas alan
büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz.

Prof. Kafalı: Bu yolda yılmadan yürüyeceğiz
Toplantıya katılan bazı aydınlar, kampanya hakkında YENİÇAĞ’a açıklamalarda bulundu. Prof. Mustafa Kafalı, imza kampanyasının giderek büyük ilgi gördüğünü ve vatanına sahip çıkanların sayısındaki artışın kamuoyu tarafından görüldüğünü belirterek,

“Ben de artık Türkiye kadar iyiyim. Türkiye’ye baktığınız zaman işlerin iyi gitmediğini görüyorsunuz. Üzülüyorum. Vatanına sahip çıkanları gördüğünüz zaman ise seviniyorsunuz.” dedi.

Prof. Sevgi Kafalı da “Başlatılan bu çalışmaya iktidar her ne kadar tepki gösterse de yılmadan yolumuzda yürüyeceğiz. Başbakan konuşmalarında bizi ima ederek
’Amaçlarına ulaşamaz’ demeye çalışıyor ama biz sonuna kadar giderek
Türk milletini uyandıracağız” diye konuştu.

Toplantıya katılanlardan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, aydınların başlattığı kampanyaya tam destek verdiğini ifade etti. Okuyan,
“Bu çağrı karşısında sessiz kalınması mümkün değildir. Ben de bugün buraya gelerek desteğimi gösterdim. Bundan sonra ’Türklük’konusunda daha hassas davranma zamanı” dedi.

Eski Devlet Bakanı Hasan Macit ise herkesin tarafını belli etmesinin zorunlu olduğunu kaydetti. Macit, şöyle konuştu:

Artık sağ ve sol kavramlarına göre tanımlama kalmadı.

Bunun yerine milli olanlarla olmayanlar var.

Dolayısıyla tarafınızı net bir şekilde ortaya koymanız gerekiyor.
Bu artık önemli bir dava haline geldi.”

Eski Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu da Başbakan Erdoğan ile teröristbaşı Abdullah Öcalan arasında mutabakata varıldığının ortaya çıktığını söyledi. Somuncuoğlu, Erdoğan’ın görevlendirdiği 63 akil insana da tepki göstererek
şunları söyledi:

“Bildiriyi okuduktan sonra % 70’i bölücü zihniyetten oluşan bir akil adamlar faaliyeti başlatılmıştır. Terörist başı Öcalan ile Başbakan arasında varılan mutabakatın hayırlı olduğunu anlatıyor ve milleti ikna etmeye çalışıyorlar. Hangi yolla olursa olsun görüşlerini bu istikamette anlatacaklardır.”

Sanal alemde büyük destek

Bildiriye destek sanal alemde de hızla artıyor. 620 öğretim üyesi, eski rektör ve dekanlarla yurt dışından destek verenler dahil 271 profesör, 768 öğretmen, 165 gazeteci ve yazar, 219 hekim, 132 hukukçu ve 10 büyükelçi, internet üzerinden bildiriye imza attı. Şu ana kadar internet sitelerinde toplanan imza sayısı şöyle:

www.vatanseveriz.com : 13 bin 479
İmza.la/tc-vatandaslarindan-hukumete-uyari: 7 bin 746
İmza.la/turk-milleti-ne-cagri: 6 bin 390

İHİ BİLDİRİYE BU İSİMLER DE İMZA ATTI…

Kâmran İnan, İnal Batu, Kurtuluş Taşkent, Mehmet N. Yıldırım, Müfit Özdeş, Numan Hazar, Nuri Yıldırım, Tugay Uluçevik, Türkekul Kurttekin, Uğur Ergun.
Prof. Dr. Özer Serper, Prof. Dr. Nusret Çam, Prof. Dr. Bekir Batı, Prof. Dr. Ramazan Durmaz, Prof. Dr. Mehmet Okur, Prof. Dr. Timur Kocaoğlu, Prof. Dr. Ayşe İlker, Prof. Dr. Nadim Macit, Prof. Dr. İsmet Çetin, Prof. Dr. Leyla Karahan, Prof. Dr. Ceval Kaya, Prof. Dr. Mustafa Aksoy, Prof. Dr. M. Fatih Köksal, Prof. Dr. Hasan Tunç, Prof. Dr. Vahit Türk, Prof. Dr. Ertuğ Avşar, Prof. Dr. Ayşe Yücel Çetin, Prof. Dr. Fatih Kirişçioğlu, Prof. Dr. İzzet Sak, Prof. Dr. Muhittin Tuş, Prof. Dr. Şuayip Karakaş, Prof. Dr. Fikret Burak, Prof. Dr. İbrahim Aydın, Prof. Dr. Hande Dağcı, Prof. Dr. E. Murat Esin, Prof. Dr. Şakire Pöğün, Prof. Dr. Halil Ceşitli, Prof. Dr. Mucide Ak, Prof. Dr. Recep Erol Sezer, Prof. Dr. Korkut Ersoy, Prof. Dr. Nazmiye Altıntaş, Prof. Dr. H. Yusuf Gökalp, Prof. Dr. Abdullah Korkmaz, Prof. Dr. Ali Baş, Prof. Dr. Eyüp Karakaş, Prof. Dr. Yücel Tanyeri, Prof. Dr. Ömer Saydam UysalProf. Dr. Faruk Aykan, Prof. Dr. Şafak Şahlan, Prof. Dr. Abdullah Keçik, Prof. Dr. İsmail Hakkı Koçar, Prof. Dr. Siber Göksel, Prof. Dr. Tezer Fırat, Prof. Dr. Kemal Çınar, Prof. Dr. Aytekin Besim, Prof. Dr. Özkan Özden, Prof. Dr. Nuray Erkan Özden, Prof. Dr. Nimet Yıldırım, Prof. Dr. Fevzi Çakmak, Prof. Dr. Haluk Ferhat Ecer, Prof. Dr. Yüksel Şahin, Prof. Dr. Erhan Özdiler, Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar, Prof. Dr. Eşref Yüksel, Prof. Dr. İlhan Sungur, Prof. Dr. Mehmet Ali Körkpınar, Prof. Dr. Nilgün Çerikçioğlu, Prof. Dr. Ayla Kaya, Prof. Dr. Bahar Doğan, Prof. Dr. Yavuz Bağcı, Prof. Dr. Remzi Duran, Prof. Dr. Feyzullah Eroğlu, Prof. Dr. Ayşe İrmiş, Prof. Dr. Sabahat Bayrak Kök, Prof. Dr. Yalçın Göğüş, Prof. Dr. Fikret Karaca, Prof. Dr. Vehbi Doğan Sorguç,Prof. Dr. Erdal Açıkses, Prof. Dr. Tuncer Ören, Prof. Dr. L. Berrin Erbay, Prof. Dr. Necmi Değer, Prof. Dr. Hasan Basri Üstünbaş, Prof. Dr. Ahmet Günşen, Prof. Dr. Hasan Basri Gülcü, Prof. Dr. İhsan Keleş, Prof. Dr. Taylan Aksu, Prof. Dr. Osman Ceyhan, Prof. Dr. Ramazan Durgut, Prof. Dr. Mehmet Bozkurt Ataman, Prof. Dr. Nuriye Akev, Prof. Dr. Ayşe Sevin Özdeniz, Prof. Dr. Fetih Gülyüz, Prof. Dr. İzzet Karahan, Prof. Dr. Duran Altıparmak, Prof. Dr. Salih Çeçen, Prof. Dr. Cahit Kalkan, Prof. Dr. Ali Durmaz, Prof. Dr. Bünyamin Traş, Prof. Dr. Mehmet Maden, Prof. Dr. M. Kudret Selçuk, Prof. Dr. Nafiz Delen, Prof. Dr. Ahmet Karataş, Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu, Prof. Dr. Habibe Özmen, Prof. Dr. Salim Cöhce, Prof. Dr. Seçkin Ergin, Prof. Dr. Ahmet Gökkuş, Prof. Dr. Salih Zeki Bulut, Prof. Dr. Cankat Tulunay, Prof. Dr. İbrahim Somuncu, Prof. Dr. Mehmet Karapınar, Prof. Dr. Mustafa Atasever, Prof. Dr. Ahmet Aksın, Prof. Dr. D. Ali Çınar, Prof. Dr. Nursel Aksın, Prof. Dr. Acar Sevim, Prof. Dr. Seçkin Pehlivanoğlu, Prof. Dr. Eftal Yücel, Prof. Dr. Kazım Önel, Prof. Dr. Ahmet Ateş Şahin, Prof. Dr. M. Kemal Çiftçi, Prof. Dr. Şeref İnal, Prof. Dr. Fatma İnal, Prof. Dr. Rahmi Doğanay, Prof. Dr. Ömer Tarım, Prof. Dr. Cahit Konak, Prof. Dr. Mahmut Ok, Prof. Dr. Hasan Hüseyin Dönmez, Prof. Dr. Mustafa Karakaya, Prof. Dr. Sadettin Tıpırdamaz, Prof. Dr. Feyzullah Güçlü, Prof. Dr. Mustafa Acaroğlu, Prof. Dr. Hüdaverdi Erer, Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Prof. Dr. Özer Pala, Prof. Dr. Bilal Dik, Prof. Dr. Mehmet Ali Azman, Prof. Dr. Behiç Coşkun, Prof. Dr. Erdem Koç, Prof. Dr. Orhan Kılıç, Prof. Dr. Öner Samanlı, Prof. Dr. Necmettin Özerkmen, Prof. Dr. Erdem Koç, Prof. Dr. Nejat Akar, Prof. Dr. Ayfer Tuncer, Prof. Dr. Ramazan Demir, Prof. Dr. Neyyire Yasemin Yalım, Prof. Dr. Abdülkerim Kasım Baltacı, Prof. Dr. Necmi İşler, Prof. Dr. Selami Kılıç, Prof. Dr. Mete Korkut Gülmen, Prof. Dr. Sevim Balcı, Prof. Dr. Fevzi Yılmaz Göğüş, Prof. Dr. Orhan Çetin, Prof. Dr. Mutlu Sevinç, Prof. Dr. Fahrettin Alkan, Prof. Dr. Celal İzci, Prof. Dr. Sezen Koşay, Prof. Dr. Suat Akgün, Prof. Dr. Kayhan Öztürk, Prof. Dr. Önder Tuzcu, Prof. Dr. Güzide Turanlı, Prof. Dr. V. Doğan Sorguç, Prof. Dr. İsmail Hakkı Nur, Prof. Dr. Ayşe Yüce, Prof. Dr. Şanslı Şenol, Prof. Dr. Emel Türk Arıbaş, Prof. Dr. Ömür Ceylan, Prof. Dr. Egemen İdiman, Prof. Dr. Nazmiye Kaya, Prof. Dr. Fethi İdiman, Prof. Dr. Muammer Elmas, Prof. Dr. Beşir Şahin, Prof. Dr. Çetin Pekacar, Prof. Dr. Recep Çetin, Prof. Dr. Tuncay Özgünen, Prof. Dr. Naciye Yıldız, Prof. Dr. İrfan Nasrattınoğlu, Prof. Dr. Osman Erganis, Prof. Dr. Kemal Arı, Prof. Dr. Ali Berat Alptekin, Prof. Dr. Dursun Taşcı, Prof. Dr. Nuri Köstüklü, Prof. Dr. D. Ali Dinç, Prof. Dr. Mithat Kerim Arslan, Prof. Dr. Ferruh Yıldız, Prof. Dr. Semi Şen, Prof. Dr. Faris Karahan, Prof. Dr. Ömür Gülmen, Prof. Dr. Nilgün Alptekin, Prof. Dr. Ali Naki Selmanpakoğlu, Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, Prof. Dr. Tugrul Pirnar, Prof. Dr. Bilgin Kaftanoğlu, Prof. Dr. Rukiye Ömeroğlu, Prof. Dr. Haluk Güvenç, Prof. Dr. Deniz Ünsalan, Prof. Dr. Işınsu Kuzu, Prof. Dr. Emine Özcan, Prof. Dr. Yavuz Sezen, Prof. Dr. Beşir Şahin, Prof. Dr. A. Ziya Aktaş, Prof. Dr. Onur Kenan Ünlü, Prof. Dr. Ali Rıza Köymen, Prof. Dr. Nigan Bayazıt, Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel, Prof. Dr. Recep Kök, Prof. Dr. Adnan Tepecik, Prof. Dr. Oktay Gürsoy, Prof. Dr. Abdülkadir Konuk, Prof. Dr. Ali Günyaktı, Prof. Dr. Ali Murat Danyal, Prof. Dr. Ali Yazıcı, Prof. Dr. Ayhan Albostan, Prof. Dr. Ayşe Çetin, Prof. Dr. Bahtiyar Mehmetoğlu, Prof. Dr. Bilgin Kaftanoğlu, Prof. Dr. Ebubekir Altuntaş, Prof. Dr. Fatih Kirişçioğlu, Prof. Dr. Fatoş Yarman Vural, Prof. Dr. Gülhan Özbayoğlu, Prof. Dr. Güzide Turanlı, Prof. Dr. Hacer Tor, Prof. Dr. Harun Ülger, Prof. Dr. Hasan Coşlu, Prof. Dr. Hayati Sarı, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Prof. Dr. Hüseyin Şimşek, Prof. Dr. İsmet Çetin, Prof. Dr. Kemal Üçüncü, Prof. Dr. Kudret Güven, Prof. Dr. Leyla Karahan, Prof. Dr. M.Münir Atalar, Prof. Dr. Mahmut Hortacsu, Prof. Dr. Mehmet Atçeken, Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Mesut Anıl, Prof. Dr. Mustafa Ceylan, Prof. Dr. Mustafa Poyraz, Prof. Dr. Naciye Yıldız, Prof. Dr. Nazif Geboloğlu, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Nurşen Mazıcı, Prof. Dr. Oya Akgönenç, Prof. Dr. Ö.Faruk Taşer, Prof. Dr. Rüstem Cangi, Prof. Dr. Sema Barutçu Özönder, Prof. Dr. Sibel Özel, Prof. Dr. Süleyman Güngör, Prof. Dr. Sümer Şahin, Prof. Dr. Şakir Akça, Prof. Dr. Şule Pekyardımcı, Prof. Dr. Tolga Yarman, Prof. Dr. Yalçın Küçük, Prof. Dr. Yusuf Yanar, Prof. Dr. Zafer Demir, Prof. Dr. Zafer Ulutaş, Prof. Dr. Zuhal Yüksel, Prof. Dr. Abdullah Kopuzlu, Prof. Dr. Abdullah Mağden, Prof. Dr. Ali Gürol, Prof. Dr. Cavit Kazaz, Prof. Dr. Hamdullah Kılıç, Prof. Dr. Hasan Seçen, Prof. Dr. Ramazan Altundaş, Prof. Dr. Ümit Demir, Prof. Dr. Yakup Kurucu, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Prof. Dr. Yunus Kara, Prof. Dr. Yusuf Şahin. Noyan Umruk (E. Tuğgeneral), Hakkı Baha Tüzüner (E. Korgeneral), Abdullah Necati İkizoğlu (E. Orgeneral), Yaşar Karagöz (E. Tümgeneral), Armağan Kuloğlu (E. Tümgeneral), Hasan Iğsız (E. Orgeneral), İsmail Hakkı Pekin  (E. Korgeneral), Mehmet Eröz  (E. Korgeneral), Necati Gültekin (E. Tuğgeneral), Dr. Munir Erim, Dr. Turhan Candan, Dr.  Kürşat Kadir Canlı, Dr. Alisina Mengi, Dr. Sezer Ozyavuz, Dr. Erhan Atesci, Dr.  Erden Alper Külcü, Dr. Emil Novruzov, Dr. Ferudun Sıtkı Eren, Dr. Hikmet Ülker, Dr. Musa Yılmaz, Dr. Hamdi Hacibedel, Dr. Levent Akçay, Dr. Cahit Pekyardımcı, Dr. Mehmet Ünlü, Dr. Mesut Aslan, Dr. Metin Denli, Dr. Miktat Sen, Dr. Oğuz Paköz, Şenol Konukçu (Gazeteci), Abdullah Azizoğlu (Gazeteci), Musa İmdat (Gazeteci), Ramazan Durmuş (Gazeteci), Serdar Koçak (Gazeteci), Haldun Aytı (Gazeteci), Hülya Narin (Gazeteci), Yücel Tanay (Gazeteci), Can Pulak (Gazeteci), Ceyhun Bozkurt (Gazeteci), Gülter Gülsen Kolankaya (Gazeteci), A. Tuncay Özkan (Gazeteci), Deniz Yıldırım (Gazeteci), Hikmet Çiçek (Gazeteci), Mehmet Faraç (Gazeteci), Mustafa Balbay (Gazeteci- Milletvekili), Turhan Özlü (Gazeteci), Yücel Hacaloğlu (Gazeteci) Turan Yıldırım (İşadamı), Cumali Köktaş  (İşadamı), Namık Melek (İşadamı), Kenan Demir (İşadamı), Serdar Tavukçu (İşadamı), Zülfikar Altay (İşadamı), İhsen Erkin Özkan (İşadamı), Aydoğan Buğalıdüzü (İşadamı), Fatih Mehmet Kılıç  (İşadamı), Süleyman Er (İşadamı), Hüseyin Tuğrul (İşadamı), Alihan Mengeneci  (İşadamı), Mete Kumbar (İşadamı), Muammer Demirci (İşadamı), Aziz Cüneyt Yüksel (İşadamı), Orhan Özdemir (İşadamı), Halis Bayat (İşadamı), Recep Alemdar  (İşadamı), Tuncay Kılıç (İşadamı), Alperen Bozkurt (İşadamı), Tuncay Yüksel (İşadamı), İbrahim Hüseyin Gülgen (İşadamı), Burak Ilgaz (İşadamı), Akif Pırasa  (İşadamı), Selahattin Enli (İşadamı), Ajlan Okman (İşadamı), Oktay Uyar (İşadamı), Nihat Apaydın (İşadamı), Ali Ergin  (İşadamı), Ali Rıza Çelikay (İşadamı), Ali Şişman (İşadamı), Bilal Aslan (İşadamı), Fatih Aran (İşadamı), Hikmet Kural  (İşadamı), Mehmet Enver (İşadamı), Mehmet Görgen (İşadamı), Mehmet Muhterem Gözütok (İşadamı), Mesut Zeybek (İşadamı), Nevzat Kurtoğlu (İşadamı), Nihat Batar (İşadamı), Osman Gazi Köseoğlu (İşadamı), Recep Bekdemir (İşadamı), Sadık Güner (İşadamı), Salih Özpideciler (İşadamı), Sedat Kara (İşadamı), Sedat Yurtseven (İşadamı), Süleyman Uluocak (İşadamı), Ahmet Nebi Kadıoğlu (İşadamı), Hakan Güngör (İşadamı), Ünal Mısırlıoğlu (İşadamı), Ahmet Yalçınkaya (İşadamı), Abdurrahim Aydemir (İşadamı), Osman Demir (Yönetici), Mustafa Arman (Yönetici), Nazmi Bilke (İşadamı) Sanem Arslan (Hukukçu), Ayşegül Dalkır Kahveci (Hukukçu), Hakkı Kavas (Hukukçu), İsmail Karadağ (Hukukçu), Kerim Yılmaz (Hukukçu), Betül Tortamış (Hukukçu), Osman Niyazi Müftüoğlu (Hukukçu), Günay Öndeş (Hukukçu), Ahmet Yılmaz (Hukukçu), Mustafa Nevruz Sıvacı (Hukukçu), Naciye Çidam (Avukat), Adnan Çöktü (Avukat), Aysel Uluçevik (Avukat), İsmail Kılıç (Avukat) Kemal Kerinçsiz (Avukat), Metehan Altay (Avukat), Metin Öney (Avukat), Mürsel Aslan (Avukat), Önder Özdemir (Avukat), Sadık Cansever (Avukat), Şevket Can Özbey (Avukat), Tayfun İçli (Avukat), Ülkü Çekiç (Avukat), Vecdi Aksakal (Avukat) Soner Buğdaylı (Öğretmen), Hakkı Kahveci (Öğretmen), Mehmet Kılınç (Öğretmen), Tolga Elbirlik (Öğretmen), Cafer Uslu (Öğretmen), İrfan Karaoğlu (Öğretmen), Nurtaç Usta (Öğretmen), Ali Nihat Elhan (Öğretmen), Ümran Demir (Öğretmen), İdris Kılıçaslan (Öğretmen), Eyüp Uzunali (Öğretmen), Hüseyin Özevcimen (Öğretmen), Necmiye Özevcimen (Öğretmen), Ahmet Civcik (Öğretmen), Deniz Seyhan (Öğretmen), Hakan Aktulga (Öğretmen), Murat Sert (Öğretmen), Sabri Önder (Öğretmen), Oğuz Coşkun (Öğretmen), Faruk Yıldırım (Öğretmen).

 

IMF konusunda atma Recep; din kardeşiyiz!

Dostlar, MM (Milli Merkez) Genel Sekreterliğinden bir duyuru ve ekinde bir basın açıklaması bize de ulaştı. Ekonomiden sorumlu Devlet Eski Bakanı Ufuk Söylemez, IMF’ye borçlar konusunda Başbakan RT Erdoğan’ın gerçekleri nasıl çarpıttığını sergiliyor. İbretle okumak ve yaymak gerek.. Sevgi ve saygı ile. 16.5.2013, Ankara Dr. Ahmet Saltık www.ahmetsaltik.net ========================================= Değerli Dostlarımız, Başbakan’ın “IMF borçlarını kendilerinin ödediği” yolundaki beyanı hakkında Millî Merkez Ankara Temsilcisi, Devlet eski Bakanı Sayın Ufuk Söylemez’in basın açıklaması ekte bilgilerinize sunulmuştur. Saygılarımızla, 16.5.13 Haluk Dural MM Genel Sekreteri

IMF konusunda atma Recep, din kardeşiyiz!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluşundan bugüne değin tüm dış borçlarını ve taahhütlerini aksatmadan geri ödemiştir. AKP iktidarı IMF’ye Türkiye’yi muhtaç ederek 2005 yılında 10 milyar $ borçlanmıştır. Bunu geri ödediği için neredeyse milli bayram ilan edecek bir şamata yapıyorlar. Zeytinyağı, gibi üste çıkıyorlar. IMF’den en çok borcu Kemal Derviş, ikinci büyük borcu ise R. Tayyip Erdoğan almıştır. Son 20 yılda IMF’den borç almayan veya stand-by uygulamayan tek ekonomi bakanı ise, halen Milli Merkez Ankara Temsilcisi de olan Ekonomiden Sorumlu Devlet Eski Bakanı Ufuk Söylemez’dir.

Türkiye IMF ile 19 kez stand-by imzalamış ve borç almış!

 İlk (1.) stand-by  1 Ocak 1961 

 38 milyon $

 Son (19.) stand-by  11 Mayıs 2005

 10 milyar $

Türkiye’yi IMF’ye muhtaç ederek, 2005 yılında 10 milyar $ borca sokan son iktidar, R. T. Erdoğan’ın AKP iktidarıdır. Hem kendisi borç alıyor, hem de başkalarını suçluyor. Pes doğrusu!

TÜRKİYE’NİN TOPLAM DIŞ BORÇ STOĞU

2002

129 milyar $

2012

337 milyar $

 AKP iktidarında 10 YILDA 208 milyar $ dış borç artışı gerçekleşmiş!

Nerede bu paralar? Bu paralarla ne yapıldı?

Üstelik AKP iktidarında hane halklarının borçları anormal biçimde artmış! (Hane halkı borçlarının harcanabilir gelirlerine oranı)

2002 yılında hane halkı borcu

% 5

2012 yılında hane halkı borcu

% 50

Türkiye İç ve Dış Politikasında Ne Yapmalı?

Türkiye İç ve Dış Politikasında Ne Yapmalı?

portresijpg

Prof. Dr. Kemal ARI

Çok açık; artık Ortadoğu’da sınırları değiştirmeyi, yeni güç odakları yaratmayı ve
var olan ülkelerin sınırlarında köklü değişimler yapmayı öngören ve adına
“Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP) denilen yapı, demokratikleşme-özgürleşme gibi yaftalar altında ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyayı yalım ateşi gibi sardı.
Ancak hemen belirtelim:

Ortaya çıkan yapı, BOP’u kurgulayanların bile öngörülerinin dışına taşacak denli güçlü kökten dinci, radikal ve demokrasi dışı güçlerin etkisi altında yeni bir şekillenmeyle sonuçlanacaktır. Bu yeni yapı, gelecekte kendileri için tam olarak enerji kaynaklarını
etki alanına alacak bir yapı oluşturmaya çalışan batılı güçlerin bile öngörülerinin dışına taşacaktır. Buna isterseniz, öngörülemeyen etkenlerin bölgeyi sonu öngörülemez bir sonuca ve kaosa sürüklemesi diyelim. Bu kaosun sonu kesinlikle belli değil. İstediğiniz kadar sonunu görmeye çalışın, göreceğiniz görüntü oldukça bulanık, dumanlı ve
son derece dağınıktır. Artık Batının egemen güçleri de bu gerçeği anlamalıdır.

Büyük Ortadoğu Projesi denilen şey, onlar için büyük iştahların kabarmasına
neden olmuştur, bu doğru. Ancak,  Ortadoğu onların istediklerinin de dışında bambaşka doğumlara gebedir. Çin ve Rusya gibi devleşen ekonomik güçler; bölge üzerine
yeni stratejiler oluşturmaktadır. Daha da ötesi, ne milliyeti, ne dini, ne ideolojisi
net olarak ortada bulunmayan ve ancak para ile örgütlenebilip, taşeron olarak kullanılabilen güçler, akıl almaz oyunları sahneye koyabilmektedirler.
Bugün, bu güçlerin ellerinde olduğunu ve kendi istedikleri yönde faaliyet gösterdiklerini düşünenler, yarın bu durumun bütünüyle tersine dönüşebileceğini hiç akıllarına getiriyorlar mı?

Suriye’de olup biteni görmüyor muyuz?
Neymiş?

“ÖSO”; yani “Özgür Suriye Ordusu”, katil Eset’e (!) karşı özgürlük savaşına girişmiş. Aman ne özgürlük savaşı? Özgürleşemeyen beyinler, ne denli özgürlük savaşına yönelebilirler, bunu olan bitenden anlıyoruz.

  • Tekbir getirerek kameralar karşısında insanları boğazlayan,
    iç organlarını döken, sonra da avuçlayıp sırıta sırıta yiyormuş gibi yapan canavarların eliyle gerçekleşecek bir özgürlük ha?

Ele geçirdikleri tutsakları acımadan kurşuna dizişlerini bir övgü gibi dünya kamuoyuna servis eden bir gücün, bırakın özgürleşmiş beyinler olarak özgürlük ve demokrasi getireceğini düşünmeyi; bir sürü ruhuyla hareket eden bir “güruh” olarak görmemizin önündeki engel ne? Böyle bir “güruh”, nasıl olacak da savaştıkları topraklara özgürlük, barış ve demokrasiyi getirecek?

Konuya daha geniş çerçeveden bakalım:

Irak’a demokrasi getirilecekti; geldi mi?

Afganistan’da Taliban yıkılacak, demokrasi ve özgürlük hâkim olacaktı; oldu mu?

Hatta Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta demokrasi rüzgârları esiyordu güya;
umut edilenler gerçekleşti mi?

Olmaz! Olamaz!

Kabile kültüründen, mezhep ve etnik temelde örgütlenmiş ve zoraki bir araya getirilmiş yapılardan demokrasi çıkmaz. Demokrasi çıkabilmesi için öncelikli olarak bir kültür devrimi yapmak gerekir. Bunu gerçekleştirecek olan güç de bu kültürlerin ve coğrafyaların dışarıdan gelen zorlamacı, sömürgeci dayatmalar değildir. Bu olacaksa, bu toplumların ancak kendi iç dinamikleriyle gerçekleşebilir. Ancak ne yazık ki günümüz koşullarında bunun gerçekleşmesini beklemek, bir düşten başka bir şey değildir.
Geri kalmış ya da bırakılmış sosyo-ekonomik, kültürel ve ulus kimliğinden bütünüyle
geri yapılarda; bunun gerçekleşmesi asla olanaklı olamaz…

Gelelim Türkiye’ye…

Ünlü halk sözü: “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine…”

Görüyoruz, sözde demokrasi ve özgürlük masallarıyla, Ortadoğu; Kuzey Afrika ve hatta başka coğrafyalarda ulus olma kimliğini tamamlayamamış, ulusal egemenlik kavramını gerçekleştirememiş toplumlarda, ne türlü facialara tanık oluyoruz!

Kabile kültüründen demokrasi çıkacakmış; böyle bir yapıdan çıksa çıksa,
ancak Barzani Demokrasisi çıkar.

Daha ötesi beklenebilir mi?

O halde, ulus devletten vazgeçmek ne?
Çok açık:

  • Ulus devletten vazgeçmek demek, ulusal egemenlikten de vaz geçmek demektir. 

Ulus yoksa ulusun egemenliği nasıl oluşacak?
Bu gücü kim, kimler ya da hangi gruplar dolduracak?
Ulus değilse, kim?

Etnik, dinsel ve mezhepsel kimlikler mi?

İyi ama bu kimlikler zaten Ortadoğu’da var.
Biz, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, onca zorluklarla ulus devletimizi kurduk. Eksikleri vardı, ancak yine de çok önemli yol almıştık. Derken, bu yolda ilerleyişimizde kimi darbeler yedik. Demokrasiye geçtik sözde; ancak bu kez, ulus kimliği altında baskılanmış etnik, dinsel ve mezhepsel yapılanmalar yeniden meydana döküldü ve
bu oluşumlar, kimi aklı evveller tarafından demokratik ortamın gereği olan sivil toplum örgütlenmeleri olarak yutturulmaya çalışıldı. Ancak; hayır! Doğru değildi bu…

Bu, ulus devletin çözülüşünün ayak sesleriydi. Ve böylelikle öyle bir noktaya geldik ki; sonunda ulus devlete savaş açmayı, bunun yerine adına “adem-i merkeziyetçilik” denilen yerelleşmeyi ilericilik sanan bir anlayışla karşılaştık. Bu yaftalı sözler altında kimi zaman aşiretlerin, kimi zaman etnik kimliklerin, kimi zaman dinsel yapılanmaların
ya da coğrafik eğilimlerin belirlediği yapılar içinde; ülkede ulus kimliğinin daha altında ayrışmaları öngören yapılar çağdaş ileri demokrasi olarak topluma pompalandı…

Bu ne demek?

Adım adım, Ortadoğu’da zaten var olan; bizim ulusal değer ve örgütlenmelerden
dolu dizgin geriye doğru gidişimiz demektir. Yani yükselmiyor, var olduğumuz düzeyden de aşağılarda bir toplumsal yapılanmaya doğru gidiyoruz. Ulus devletimizi daha da demokratikleştirmemiz hedefimiz olmalıydı. Bu ulus devleti yıkarak değil, onu daha da demokratik bir yapıya dönüştürerek yapılabilir. Bunun için bireysel özgürlükler geliştirilmeli;

  • etnik, mezhepsel, dinsel ya da başka türlü kimlikler ancak
    kültür zenginlikleri olarak algılanmalı; ama asla ulus kimliğinin üzerine çıkmamalıydı.

Pekala; biz ne yaptık?

Önce bireysel kimliği, bireyin özgürlüğünü geliştirerek; ondan gerçek anlamda
sivil demokratik bir toplum yaratmak için çaba harcayacağımıza;
yeniden cemaat ve feodal kimlikleri hortlattık.

Olması gereken şeylerin tam tersi bir yönde gelişmeleri topluma demokratikleşmek olarak yutturduk. Ulus devlet şemsiyesini kaldırdık; altından çıkan her türlü etnik, dinsel, mezhepsel ve feodal kimlikleri kazıdık. Bunun bir şizofreni olduğunun farkında bile değildik: Kim Kürt’tür ve ne kadar Kürt’tür ve ne kadar başka bir şeydir? Yine kim Çerkez’dir ve ne kadar Çerkez’dir ve onun Çerkezliğinin dışında ne kadar başka kültür ve etnik kimliklere mensubiyet vardır? Kim nereye, hangi kimliğe dâhildir; bunu aklımıza bile getirmeden, bir rüzgâra kendimizi kaptırdık ve sonu karanlık yollarda ilerlemeye başladık. Böylece topluma gerçekten bir deli gömleği giydirdik.

  • Bu yalnız ulus devletten geriye düşmek değil; bireyin özgürlüklerinden,
    çağdaş değerlerden; laik düşünceden, ulus kimliğinden geriye gitmek ve
    küçük küçük etnisite kimliklerine kaymak demektir.

Üstelik 75 milyon Türk Yurttaşı’nın hiçbiri, kendisinin hangi kimliğe ne kadar dâhil olduğunu kestiremeyecek bir durumdayken, bu ölçüyü sonu gelmez bir denklem gibi önüne koyduk. Öyle ya; herkes bir düşünsün; kendi aile yapılarında, şöyle beş altı kuşak gerilere gitse; hangi kimlikler, hangi kültür ve aidiyet duygularının oluşturduğu kanallardan geçilmiş; bunu kestirmek zor bir iş mi?

Bu deli gömleğinde ısrar etmek neyi getirir?

Daha da keskin ayrışmaları ve kopuşu… Bunun için de önce kimlik bunalımları
ortaya çıkacak, daha sonra da ayrıştırılmış kimlikler ister istemez birbirleriyle dalaşmaya yöneleceklerdir.

Pekâlâ; Türkiye ne yapmalı?

Derhal, ulus kimliğini; ulus kimliğini oluşturan birey kavramını geliştirecek eğitim ve yönetim anlayışına yönelmelidir.

Bireyselleşemeyen kimlikler ancak feodal kültürlerin, kabile anlayışlarının içinde varlığını bir “hiç” sayan teb’a ve “kul” olarak nitelendirilebilir.

Kul’dan ulus ortaya çıkmaz.

Önce özgür düşünen bireyi yaratacağız; ardından ulus devletimizi güçlendireceğiz; sonra da ulusun egemenliğini, bütün yasa, kurum, kuruluş ve kavramlarına yansıtacağız…

Ulus, kendi iradesini özgürce kullanacak ve egemenliğini oluşturacak.
Hiçbir alt kimlik; ulus değerlerinin üzerine çıkmayacak. Yasalar ve kurumlar önünde insan önce “birey” olarak değerli olacak. Etnik kökeni, dinsel kimliği ya da başka bir grup eğilimiyle kesin olarak ayrımcılık olmayacak. Bu tür ayırımcılık yaratan yasa ve uygulamalar varsa bunlar tek tek ayıklanacak.

Şunu düşüneceğiz:

Hangi etnik kökenden, kültürden, dinden ya da mezhepten gelirse gelsin; bütün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, bir üst kimlik ve büyük bir ulusun adı olan Türk Ulusu’nun onurlu ve eşit yurttaşlarıdır.

Atatürk ne demişti?

“Dış Politika kesin olarak iç politika ile uyumlu olmalı..” demişti; değil mi?
O halde dış politika da bu yapıya göre oluşturulmalıdır. İç yapı karmaşıksa, deli gömleği giymiş toplum bireyleri, bir savruluş yaşıyor ve kimlik bunalımı içinde kıvranıyorsa; toplumsal birlik ve bütünlük zaten büyük bir darbe yemiş ve dış politika da bu yapının etkisiyle hedefsiz, renksiz, her bir yana sürüklenen bir yapıya zaten yönelmiş demektir.

Unutulmaması gereken şudur                     :

Türkiye öncelikli olarak ulus kimlik yapısını kemiren politikalardan
derhal uzaklaşmalı
, ulus kimliğini güçlendirecek ve onu daha da demokratikleştirecek açılımlar yapmalıdır.

Dış Politikamız da bu yapıya dayalı ve ona koşut olarak kurgulanmalıdır.
Milli / Ulusal değeri olmayan bir dış politika anlayışı; ulusa yarar getirmeyeceğine göre, Türkiye, kendi ulusal çıkarları, insanlarının güvenlik refah ve mutluluğu; buradan da bütün insanlığın ortak gönenci içinde; uluslar ailesiyle ortak hareket edecektir.

Bu anlayış da kendini büyük Atatürk’ün; “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesinde bulur.
Yurdunu sevmeyenin ve onda barışı sağlamayanın, çıkıp dünyada barışı sağlamak adına düş peşinde koşmasının anlamı ne?

“Aç tavuk, kendini darı ambarında görürmüş!” diyeceğim; hayır; içimden gelmiyor; onun yerine şunu demeyi tercih ediyorum:

Bir an önce ulusu ve ulus devleti önemseyip; hem iç hem de dış politikalarımızı bütünüyle ona ve onun ortak gücüne göre kurgulayalım…

Bulunduğumuz coğrafyaya da katkımız; öteki halkların egemenlik haklarını önde tutarak, onlarla iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmekle oluşacaktır.

Bundan ötesi yok.

Artık bunu görmekten başka çaremiz de yok…

Kemal Arı, 13.05.2013.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE : Çarşamba İğneleri

Dostlar,

E. Tümg. T.C. Vatandaşı saygıdeğer dostumuz Sayın Naci Beştepe,
epeydir tadına doyum olmaz ÇARŞAMBA İĞNELERİ başlıklı mizah yazıları yazıyor..

Yüksek zekasının ürünü ince ve de maalesef, Türkiye koşullarında kaza mizah örnekleri..

Tabii anlayana..

Ama “idrak” geciktikçe siyasal fatura da şişiyor..
Bunu bile gör(e)memek hem ülkemiz hem de politik ihtirasın körleştirdikleri için
ne büyük talihsizkik..

Kendisini kutluyor, paylaştığı için de teşekkür ediyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 15.5.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=============================

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Naci_Bestepe_portresi

ÇARŞAMBA İĞNELERİ

 GİT
 RTE, ” O bebeklerin ölümüne susmaktansa ben başbakan kimliğimi
şu kürsüye bırakır giderim”
Aman gidiniz. Yeter ki gidiniz..
Kimliğinizi özel kurye ile adresinize göndeririz
 
İKTİDAR
Öcalan’dan sonra Osmanım da “AKP’yi ben iktidar yaptım.” dedi.
Partiyi iktidarda tutanların şeceresi,
Yeğen pazarlayıcısı, kardeş katili, bebek katili…
 
SONRA
RTE, 50’den çok yurttaşımızın öldüğü Reyhanlı’ya ABD’den sonra gidecek.
Herhalde dönüşte Obama’nın dualarını getirecek.
Başka ülkenin başbakanları böyle durumlarda gezisini yarıda keser döner,
Bizimkisi, ABD’nin yörüngesinde fır döner…
 
RANT
RTE, “Bu meseleden siyasi rant elde etmeye çalışmak ahlaksızlıktır.”
Siyasi rant 50 vatandaşın ölümü olarak hanenize yazılmıştır…
 
YALA
Akil, yandaş, dönek Çandar, Reyhanlı faciası için,
“Ortadoğu politikasında etkili bir aktör olmanın kaçınılmaz maliyetlerinden biri.” dedi.
Filmi görmüş ama yalaka yorumu yapmış,
Etkili aktör, ABD babanız,
Yardımcı / piyon oyuncu, yaladığınız,
Ölenler de karın tokluğunda her filmde sopa yiyen figüranlar, gariban vatandaşlarımız…
 
KİMYA
BM Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu üyesi DelPONTE, ÖSO’nun kimyasal silah kullandığına dair ciddi kuşkular olduğunu söyledi..
Başta RTE olmak üzere Suriye’ye saldırmak için bahane arayanların kimyasını bozuverdi…
 
HABERSİZ
Kıyak yasasından RTE’nin haberi yokmuş.
Vatandaşlar hazırlayıp Meclis kapısının altından atmış…
 
BAYILTTI
Burkina Faso Dışişleri Bakanı, Davutoğlu gazetecilerin sorularını yanıtlarken bayıldı.
Bizim kaç yıldır katlandığımıza adam on dakika dayanamadı…
 
KARİKATÜR
Trabzon’un AKP’li Belediye Başkanı, RTE’yi eleştiren karikatür var diye sergiyi kaldırttı.
Bunların kendi karikatür, sergiye ne gerek…
 
ÇIKIŞ
RTE, PKK’lılar için, “Nasıl, nereden girdilerse oradan da çıkmasını bilirler.”
“Çıkış yollarını açtık” demenin siyasetçesi…
 
GÖRÜŞME
RTE, “Öcalan’la bizden önce MİT ve asker de görüştü”
İzi kalsın diye çamur atıyor,
Sanki insanlar kimin pazarlık yaptığını anlamıyor…
 
ÖRTÜLÜ
RTE, Danıştay’ın örtülü ödeneği denetlemesine geçit vermiyor.
Verirse başına geleceği biliyor…
 
BAĞLILIK
Adalet org. sitesindeki Anayasa anketine 215 hakim ve savcının,
“Büyüklerimiz bilir, biz ne bilelim” dediği açıklandı.
Aynı kararlılık Özel yetkili mahkemelerde de çıktı…
 
BIRAK
Akil Hülya Koçyiğit, “Pazarlık varsa akilliği bırakırım”
Haydi…
 
AŞAĞIDAKİLER
THY Genel Md. Kotil’e göre kırmızı ruj kararını alt seviyedekiler vermiş.
Seviyesizler yani…
 
FİRAVUN
Feto, “Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması o da insanı böyle nemrutlaştırır, firavunlaştırır”
Biz sadece padişahlaştırır sanmıştık…
  
HAYDAAA
Irak Yönetimi, PKK’yı ülkelerine kabul etmediklerini açıkladı.
Kandil Afrikadaymış…
 
Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Rifat Serdaroğlu : KİMLİĞİNİ AL ÖYLE GİT


Rifat Serdaroğlu 

portresi3

KİMLİĞİNİ AL ÖYLE GİT

  • Eğer ben o bebekleri görmeyeceksem (Suriye’de ölen bebekleri kast ediyor) o bebekler için feryat etmeyeceksem, olmaz olsun böyle siyaset. O bebeklerin ölümüne susmaktansa ben Başbakan kimliğimi şu kürsüye bırakır giderim.” dedi.

Türkiyeli Başbakan;

Sakın kimliğini bırakma, kimliğini al öyle git.
Amerika-İsrail izin verirse, onlar da kabul ederse Gazze’ye veya Katar’a git.
Yalnızca kimliğini değil, adamlarını korumalarını, danışmanlarını da al öyle git.

Çünkü yakında Türk Milleti seni sokağa çıkarmayacak.

Dün, canlı yayında bir televizyonda, Reyhanlıdan bir vatandaş senin için

“Allahsız oğlu Allahsız” diye bağırıyordu!

Bu söz bir insana, bir Müslüman’a söylenebilecek en ağır sözdür.
Bu sözü içten ve televizyon ekranlarına bağırarak söyleyen biri, seni “çok büyük bir günahın” sebebi olarak görmektedir.
Bu söz şimdiye kadar hiçbir Başbakan’a televizyon canlı yayınında söylenmedi.

Suriye’de, diktatör Esad’ın öldürttüğü çocuklara gelince;

-Yüzlerce Türk-Kürt Bebesini acımadan vahşice katleden PKK’lılara karşı
nasıl sustuysan, öyle sus.

-On binlerce Türk-Kürt kızının ve kadınının, ırzına geçen PKK’lılara karşı
nasıl sustuysan, öyle sus.

-Irak’ta, Amerikan askerleri tarafından öldürülen çocuklar için, tecavüze uğrayan Müslüman Kadınlar için nasıl davrandıysan, öyle davran.

-Uçağımızı düşürüp iki pilotumuzu şehit eden Esad’a karşı nasıl sustuysan, öyle sus.

-Bir gemiye koyup, bile-bile ölüme gönderdiğin 9 Müslüman’ın öldürülmesi karşısında ne yaptıysan onu yap. 
İstersen tazminat al, sus.

Türkiye elbette ki, Suriye’de yaşanan olaylara “İnsanî” açıdan duyarsız kalamaz, kalmamalıdır.
Yardıma muhtaç ve ölümden kaçan çocuk-kadın-erkek, Birleşmiş Milletler denetiminde elbette ki konuk edilmelidir.

Ama senin yaptığın bu değildir.

  • Üç-Beş Yüz PKK militanı için, sınır güvenliğimizi kevgire döndüren, sen.
  • Vizeleri kaldırıp gösteriş yapacağım diye, Arap dünyasında ne kadar kaçak katil-terörist-tetikçi-serseri varsa Türkiye’nin kentlerini bu itlerle dolduran, sen.
  • Bu uygulama ile Güvenlik Güçlerinin ve İstihbarat Birimlerinin kişiye dayalı
    takip gücünü kıran, sen.
  • Paralı askerler gibi, zevk için adam öldüren ve öldürdüğü kişilerin yamyamlar gibi ciğerini yiyen El-Kaide militanlarını sınırımıza yerleştiren, sen.
  • ÖSO denen eşkıyaları ülkemizde barındıran, onları hastanelerde bedava tedavi ettirip, ceplerine para koyan, sen.
  • Bu eşkıyaların ellerinde ağır silahları ile Türkiye’ye girip çıkmasına izin veren, sen.
  • ÖSO eşkıyalarının, Reyhanlı’da “Bomba İmalathanesi” yapmalarını ve bu bombaları Suriye’ye götürülmesini görmeyen, sen.
  • Askeri kışlasına, Polisi karakoluna tıkan, sen.
    Taşları bağlayıp itleri salan, sen.
  • T.C.’den nefret edip kamu kuruluşlarından indirten,
    cani Öcalan’ı kucaklayan sen.

Gerçek Demokrasi ile idare edilen bir ülkede Reyhanlı benzeri bir olay olsa,
ülkenin vatandaşları hükümet politikaları nedeniiyle ölse, o hükümet bir saat yerinde duramaz, istifa eder.

Sen de, Başbakanlık kimliğini-Arap kimliğini al, paralarının yanına git.

Not; DOĞAN-ŞAHENK-CİNER-DEMİRÖREN Medya Kuruluşları, ülkemizde tonlarca bombanın hazırlanmasından, patlatılmasından, insanlarımızın ölmelerinden ve sakat kalmalarından, Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümetini sorumlu göstermemek için öyle taklalar attılar, öyle numaralar yaptılar ki, mutlaka Türkiyeliden yeni ihaleleri
hak etmişlerdir.

Meslek ahlâkı-Haysiyet- Vatan nasıl satılırmış, kaça satılırmış görmeyen gözler, görsün…

Sağlık ve başarı dileklerimle.  

İLK KURŞUN, 14 Mayıs 2013