Bu gün, 10 Ağustos 1920’de hain Osmanlı Padişahı 6. Mehmet
Vahdettin ve
Sadrazamı Damat Ferit’in Sevr Anlaşması’nı Fransa’da bağıtlayışlarının 92. yıldönümü..
1. Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkesi
ile fiilen çökertilen Osmanlı Devleti,
Sevr Anlaşması ile tümüyle parçalanıyor ve hukuksal olarak da ortadan
kaldırılıyordu.
Türklere, İstanbul dolayı ile Anadolu’nun ortasında Akdeniz
ve Ege’ye kapalı küçük bir
toprak parçası (şimdiki topraklarımızın
1/3’ü kadar) bırakılıyordu. Bu sınırlı toprakların bile
Yengin (galip) İtilaf Devletleri gerek görürse (!) işgali Sevr Anlaşması’na
göre olanaklıydı.
İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan, Ermeni birlikleri öz
bile tümüyle yurdu işgal ediyordu.
Boğazlar uluslararası güce bırakılıyordu. Ordu’nun tank,
ağır top, uçak ve gemilerine el konuyor; asker sayısı elli bin ile
sınırlanıyordu. Azınlık hakları Türklerin haklarını aşıyordu.
Tam bir aşağılanma, onursuzluk ve tutsaklık hatta Türkleri
tarihten yok ediş belgesi idi Sevr!
Gazi Mustafa
Kemal Paşa ile İnönü
başta dava ve silah arkadaşları ulusumuza öncülük ederek,
tarihte benzeri olmayan bir Kurtuluş Savaşı verdiler ve bu uğursuz ihanet belgesini,
şanlı İstiklal Savaşımız ile yırtıp attılar. Bize, Lozan Antlaşması ile Ulusal And (Misak-ı Milli) sınırları içindeki bugünkü
güzelim yurdumuzu, özgürlüğümüzü ve onurumuzu sağladılar (24 Temmuz 1923).
Bizler; yüce önder ATATÜRK’ün bize armağanı ve kutsal
emaneti olan bağımsız, özgür, demokrat, hakçı, laik ve insan haklarına saygılı çağdaş
Türkiye Cumhuriyeti’ni, sonsuza dek yaşatacağız.
Tüm Türkiye toplumunu (Atatürk’ün
deyimi ile “ahalisini”) bilinç ve kararlılıkla,
varlığımızın özü ve güvencesi olan bu temel değerlere kararlılıkla sahip
çıkmaya çağırıyoruz.
Özellikle BOP vb. AB-ABD süreçleriyle sinsice tuzaklanan kimi uluslararası
girişimlere karşı
son derece uyanık olmak zorundayız. Sözde “Yeni Anayasa”, dünkü İtilaf
Devletleri’nin,
günümüzün ise sözde stratejik/trajik müttefiklerinin diplomatik “Yeni Sevr” dayatmalarıdır.
Ama köprülerin altından çok sular akmıştır. Artık Türkiye halkı uluslaşarak TÜRK MİLLETİ olmuştur ve bu tür bildik oyunlara
gelmeyecek denli deneyimlenmiş, bilinçlenmiştir.
Atatürk’ün SÖYLEV’inde vurguladığı üzere; Türk
Ulusu’nu tarih sahnesinden silme amaçlı olup,
yüzyıllardan beri hazırlanagelen bir “suikast
planı” olan meş’um (lanetli) Sevr paçavrasını
yırtarak bizlere Lozan Antlaşması
ile günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslarası
hukukta adeta tapusunu sunan Anadolu İhtilalcilerini ve Anadolu
Aydınlanmacılarını,
Türk Devrimi’nin harcını kanları ve canları ile karan tüm şehit ve gazilerimizi
sonsuz bir minnetle anıyor; kutsal emanetlerini sonsuza dek tam bağımsız ve
dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olarak
yaşatacağımıza söz veriyoruz.
10 Ağustos 2012 / Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
ADD Bilim Danışma Kurulu Yazmanı
www.ahmetsaltik.net