Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
A- Hukuk Sosyolojisine Göre Hukuk Nedir?
Hukuk sosyolojisi hukuku, normatif ve durağan bir sistem olarak ele almaz. Belli bir iletişim ve değişim süreci içinde , hukukun toplumdaki işleyiş düzenini, toplumsal yapılar ve toplumsal kurumlarla olan ilişkilerini de inceler. Bu bakış açısına göre:
1- Hukuk kurumu, toplumsal düzeni sağlayan, toplumdaki bireyler ve kurumlararası ilişkileri belli kurallara göre düzenleyen etkileşimler, ilişkiler ve yaptırımlar bütünüdür.
2- Bir devletin hukukunu, o toplumun çeşitli alanlardaki gereksinimleri, normları ve değerler sistemi biçimlendirir.
3- Hukuk sistemi, devlet ve öbür yetkili otorite makamlarınca yaptırıma bağlanmış normlarlardan oluşur. Söz konusu hukuk norm ya da kurallarının dışına çıkanlar, çeşitli ceza yaptırımları ile karşılaşmak zorunda kalırlar.
4- Hukuk, bireylerin, toplumun ve çeşitli siyasal, ekonomik, sosyal kümeler ve meslek örgütlerinin çok yönlü etkileşiminden doğar.
Bu vb. nedenlerle, hukuk sistemi salt geçerli yasaların toplamından oluşmaz. Gecikmeli de olsa dinamik ve değişime açık bir sosyal olgudur.
B- Hukuk Etiği Nedir ve Neleri İçerir?
Hukuk etiği; yargıçlar, savcılar, avukatlar, noterler vb. alanlarda hukuk mesleği ile uğraşanların topluma ve kamu düzenine karşı mesleksel hukuksal, sosyal ve vicdani sorumluluklarını ve hukuksal yükümlülüklerini belirleyen temel kurallar bütünüdür.
Hukuk etiği kapsamına giren başlıca konular şunlardır :
1- Bağımsızlık ve Tarafsızlık
Hukukçular her türlü idari (yönetsel), siyasal, ekonomik ve sosyal yönlendirme ve baskılardan uzak ve nesnel (objektif) hukuk normları ile karar verme sorumluluğu taşırlar. Aksi durumlarda ortaya çıkan kararlar sakat doğar. Hukuksallığını yitirir.
2- Dürüstlük ve Güvenilirlik
Yargıçlar, savcılar, avukatlar, noterler ya da yargı gücü kullanacak öbür kişiler ve kurumların güvenilir olma ve dürüst davranma zorunlulukları vardır.
3- Savunma Hakkı ve Adil Yargılama Zorunluluğu
Toplumdaki ırk, dil, din, mezhep, cinsiyet, makam, servet ve nüfuz farklarına bakılmaksızın her bireyin adil yargılanma ve savunma hakkına uyma zorunluluğu vardır. Yargılamanın her aşaması salt biçimsel olarak değil, hem biçim ve hem de öz olarak adil ve nesnel olmalıdır.
4- Mesleksel Gizlilik Kurallarına Uyma
Yargıçlar, savcılar, avukatlar… tüm hukukçuların, yürüyen bir dava ile ilgili bilgi, rapor ve belgeleri, yargılama ve karar verme görevi olmayan üçüncü kişilerle paylaşmaları etik değildir.
5- Çeşitli Çikar Çatışmalarından Kaçınma
Hukukçular kendi çıkarlarına göre hareket edemezler. Dava ile ilgili kişileri keyfi olarak koruyamaz ya da cezalandıramazlar. Nesnel (Objektif) hukuk kuralları içinde kalarak karar vermek zorunludur.
6- İnsan Haklarına Saygılı Olma
Hukukun, evrensel insan haklarını ve insan onurunu koruma gibi evrensel ve insancıl bir görevi vardır. Bu görev, her basamak ve konudaki yargılamada asla savsanmamalı (ihmal edilmemeli) ve unutulmamalıdır.
C- Hukuk Etiği Niçin, Ne Zaman ve Nasıl Çiğnenir?
Hukuk etiğinin ve temel hukuk kurallarının askıya alındığı kimi durumlar; savaşlar, büyük doğal afetler, ihtilaller ve bunlara ek olarak hukukun keyfi olarak kötüye kullanıldığı demokrasi dışı, totaliter baskıcı rejimlerdir.
Başlıca hukuk etiği çiğnemleri (ihlalleri) şöyle sıralanabilir.
1- Savaşlar, İhtilaller, Olağanüstü Durumlar
Böyle durumlarda, bozulmuş olan kamu düzenini, halkın can ve mal güvenliğini yeniden oluşturmak için hukuk etiği ve hukuk kuralları belirli bir süre askıya alınabilir. Ama toplumsal (sosyal), hukuksal ve yönetsel (idari) açılardan gerekli hedeflere ulaşıldıktan sonra olağanüstü düzene son verilir. (AS: Anayasa ve AİHS m.15, bu gibi olağanüstü durumlarda bile temel hak ve özgürlüklerin dokunulamayacak çelik çekirdek sınırlarını belirler..)
2- Siyasal, Sosyal ve Ekonomik Baskılar
Devletlerin ya da siyasal iktidarların ahlak ve hukuk dışı baskıları, korkutmaları, ayrıca çeşitli ulusal ve uluslararası çıkar kümelerinin şantaj, tehdit ve yönlendirmeleri savcı ve yargıçları hukuk ve etik dışı kararlar almaya zorlayabilir.
3- Totaliter ve Baskıcı Rejimlerin Varlığı
Totaliter rejimler hukuku adaletin sağlanması amacının dışına taşıyarak, hukuk devleti olmak yerine polis ve kanun devleti olmaya yönelirler. Böyle durumlarda hukuk sistemi araçsallaştırılır. Nesnel (Objektif) yargılamalar yerine, siyasal iktidarların toplumları basķlama, korkutma ve sindirme istekleri ortaya çıkar.
D- Niçin Baskı Yapma Yoluna Sapılır?
1- Güç ve Çıkar Kaygıları
Kimi hukukçular kendi kişisel çıkarları için hukuk etiğini çiğneyebilirler. Örn. rüşvet alma ya da mesleksel geleceği ve kariyeri için siyasal iktidara yaranma yolu bilinçli olarak seçilebilir.
2- Baskılar ve Zorunluluklar
Yargıçlar ya da genelde hukukçular, otoriter ve totaliter rejimlerde oligarşik siyasal önder, ekonomik güç çevrelerinin yoğun baskıları altında kalarak, panikleyebilir, hukuk ve etik dışı kararlar verebilirler.
3- Güvenlik Gerekçeleri
Otoriter ve totaliter rejimler, terörle mücadele ve kamu düzenini koruma gerekçeleri ile hukuk sistemini siyasal ve yönetsel (idari) bir kaldıraç olarak kullanıp, hukuk kurallarına ve hukuk etiğine uymaktan kaçınabilirler.
E- Etik Kurallar Nasıl İhlal Edilir?
– Hukuk sistemindeki mevzuat eksikleri ve yasal boşluklar kötüye kullanılabilir.
– Hukukçular ve hukuk kurumları baskı altına alınıp hukuk kuralları ve etik değerler yok sayılabilir.
– Hukuk kuralları ve etik değerler, yasaya karşı hile yapılarak gerçek amacından saptırılabilir.
– Kimi evrensel anayasal, yasal temel hukuk kuralları görmezden gelinebilir.
– Evrensel, anayasal düzene ters düşen yeni yasalar yapma yoluna gidilebilir.
– Siyasal, yönetsel (idari) ve hukuksal denetleme yolları tıkanabilir.
Gerçi atalarımız “mızrak çuvala sığmaz” demişlerdi. Ama, “minareyi çalan kılıfını hazırlar” atasözü de yine atalarımıza aittir.
Son söz ya da sonuç :
Demokratik ve adil bir devlet yönetiminde, toplumsal, hukuksal ve vicdani adaletin oluşabilmesi için yargı mesleğini yapanların titizlikle hukuk etiğine uymaları yaşamsal bir öneme sahiptir.
Ancak çeşitli zamanlarda siyasal, ekonomik ve toplumsal baskılar hukuk etiğini devre dışı bırakabilir. Böylece ülkedeki hukuk sistemi giderek adaletten uzaklaşabilir.
Hukuk sistemi ve hukuk etiği için en önemli tehlike, otoriter ve totaliter siyasal ve ekonomik oligarşik güçlerin hukuku çiğnemeyi ve hukuk etiğine uymamayı siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamın olağan bir parçasına dönüştürme uygulamalarıdır.
Şu durum hiç unutulmamalıdır : Eğer bir ülkede siyasal olarak Güçler Ayrılığı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve çok yönlü yargıç güvencesi yoksa, o ülkede adil yargılama ve hukuk etiğine uyma beklemek epeyce bir safdillik olur..
Çünkü yanlış araçlarla doğru sonuçlar alınamaz.