Aydınlanma mücadelesi verenler için, yine karanlık bir haftaydı. Önce, CHP’li belediye başkanlarının tutuklanması sürecini yürüten sözde “yargı üyelerine” yönelik tepkileri nedeniyle, CHP’li İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yeni bir soruşturma açıldı; CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın gözaltına alındı, yurt dışına çıkış yasağı ve adli denetim koşuluyla serbest bırakıldı.
Arkasından, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, hukuka aykırı bir biçimde gözaltına alınıp tutuklandı.
Böylece, anayasanın 25. ve 26. maddeleri tarafından güvence altına alınan düşünceyi ifade etmek, açıklamak, yaymak, yayımlamak özgürlüğü bir kez daha yok sayıldı.
Böylece, HDP eski eşbaşkanları Selahattin Demirtaş’ın ve Figen Yüksekdağ’ın 2016’da tutuklanmalarından sekiz yıl sonra, ilk kez bir siyasi parti lideri tutuklanmış oldu!
Böylece, olası cumhurbaşkanı adaylarından Ekrem İmamoğlu’na yönelik yıllardır uygulanan hukuk dışı baskılar da dikkate alınacak olursa, özgür ve serbest seçimlerin gerçekleşmeyeceği; seçimlerin göstermelik olacağı; AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın, milyonlarca seçmeni olan siyasi partilerin liderlerini tutuklayacak ve onları siyaset denkleminin dışına atacak kadar ayarlarını kaybettiği; seçimlerde yarışacağı rakiplerini kendisinin seçeceği, bir kere daha tescillenmiştir (onaylanmıştır).
***
Ümit Özdağ, AKP hükümetinin yol açtığı göçmen ve sığınmacı istilasını en sert biçimde eleştiren, aynı zamanda AKP, MHP, DEM tarafından, terör örgütü PKK’nin kurucusu Abdullah Öcalan ile yürütülen müzakere sürecine, keskin bir biçimde karşı çıkan siyasetçilerden biridir.
Ümit Özdağ bu nedenle tutuklanmıştır. Bunun dışındaki sözde hukuki gerekçelerin tamamı uydurmadır.
Selahattin Demirtaş’ın ve Figen Yüksekdağ’ın tutuklanmalarına karşı büyük tepki veren Avrupa Birliği’nin ve ABD’nin, Ümit Özdağ’ın tutuklanması karşısında sessizliğe gömülmesi, çözümlenmesi gereken bir konudur.
Benzer bir durum, “Ergenekon”, “Balyoz”, “Casusluk”, “Oda TV”, “28 Şubat” kumpas “davalarında” da yaşanmıştı.
Çıkarı olduğu zaman insan hakları konusunda ortalığı ayağa kaldıran, insan hakları konusunu uluslararası stratejik çıkarları doğrultusunda araçsallaştıran ABD ve AB, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını koruyan kişilerin insan hakkı ihlal edildiğinde, üç maymunu oynuyorlar!
Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’ün adını bile duymaya tahammül edemeyen ABD ve AB içindeki emperyalist güç odakları, Atatürk’ün yolunda olan herkesi devre dışı bırakmaktadır, Türkiye’de iktidarda kimin ve kimlerin olacağını belirlediği gibi, muhalefetin kimler tarafından ve nasıl yapılacağını da belirlemeye çalışmaktadır.
Ümit Özdağ’ın tutuklanmasını, sadece yargı bağımsızlığının ve hukuk devletinin ortadan kaldırılmasıyla açıklamak olanaklı değildir.
- Göçmen ve sığınmacı istilasıyla Türkiye’nin AB’nin göçmen ve sığınmacı deposuna
dönüşmesi de, - AKP-MHP-DEM-PKK tarafından yürütülen yeni müzakere süreci de,
emperyalizme hizmet etmektedir!
AKP hükümeti, emperyalizmden aldığı destek ve cesaretle, Zafer Partisi’nin milyonlarca seçmenini umursamadan, Zafer Partisi’nin liderini tutuklamıştır.
***
24 Ocak 1993’te katledilen ve dün ölüm yıldönümünde andığımız gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun tespitlerinin neredeyse tamamı doğru çıkmıştır.
Emperyalizm, İslamcıları ve Kürtçüleri destekleyerek, Atatürk’ten intikam almaktadır!
Buna karşı mücadele etmenin tek yolu vardır, o da Atatürk’ün ilkeleri çevresinde birleşmektir, devletin laik ve üniter yapısına sahip çıkmaktır!
Emperyalizm ve onun ülke içindeki işbirlikçileri, gerçekleri yazdığı için Uğur Mumcu’yu öldürdü.
Oysa düşünceleri, bombayla, kurşunla ortadan kaldırmak olanaklı değildir.
Düşünceler kurşun geçirmez!
Not: Bugünden başlayarak, haftada bir gün yerine, cumartesi ve pazartesi günleri olmak üzere, haftada iki gün Cumhuriyet gazetesinde köşe yazısı yazacağım.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları