Karton devlet

authorZAFER ARAPKİRLİ

Ortaokula ilk başladığım yıllarda, Darüşşafaka’da, öğrencilerin kültür ve sanatla gencecik yaşta buluşması ve bu alanda formasyonumuzun geliştirilmesi anlamında kurumun yoğun çabalarını şükranla anarım hep. Müzik, sinema, plastik sanatlar, halk dansları. Her alanda etkinlikle bizleri buluştururdu, idare. Belirli günlerde konferans salonunda yabancı 8 veya 16 mm’lik belgeseller izletirlerdi. O zaman (1960’ların sonları) için bulunmaz bir nimettir.

Bir gün “Karton film gösterisi var” dediler. Daha çocuğuz, “Kartondan film nasıl oluyor?” diye merak ettim. İzledikten sonra anladık ki, “cartoon” yani çizgi/animasyon filmden söz ediyorlarmış. Dilimize yapıştı, yıllarca animasyona “Karton film” dedim ben.

Geçen gün, İstanbul’un anlı şanlı havalimanında yerli yabancı binlerce insana koca koca salaş ambalaj kartonları dağıtıldığını görünce, nedense aklıma o ‘karton filmler’ geliverdi.

Her ne kadar ciddi bir felaketten söz ediyorsak da, ortada bal gibi ‘karton’ (cartoon) bir görüntü ve trajikomik bir rezalet vardı. Bütün “bilim kaynaklı ve odaklı” uyarılara rağmen bir inat ve rant uğruna “Dünyayı kıskandırıyoruz” diye on milyarlarca dolar harcanarak yapılan devasa bir beton yığını üzerine çöken çatısı ile, “Bize otel bulun” diye gösteri yapan turistlerin üzerine Çevik Kuvvet gönderilmesi ile “Fellini – Tarantino – Allen – Disney kokteyli” bir sürreal senaryoya dönüşerek iyice “kartonlaşıyordu”, o 1 gecelik kar yağışı ile. Daha da vahim ve komiği, o gece resmen bir “Karton Devlet”e dönüşen iradenin temsilcileri o “Zafer Abidesi” havalimanına değil de, tarihten silmek istedikleri Atatürk Havalimanı’na inerek, kendi itibarlarını ve beraberlerinde Devlet’in itibarını mecburen sıfır noktasına indirmeyi beceriyorlardı.

“Devlet” denilen yapı ve simgesel entite, tarih boyunca farklı rejimlerin ve farklı siyasi duruş ve ideolojilerin elinde farklı anlam ve işlevler kazanmıştır. Ama son bir yüzyılın fena halde kanıtladığı üzere, kapitalist – faşist sistemlerin elinde, olanca “ciddi, ceberut ve ağır abi” gibi görünmeye çalışsa da bir “karton filme” dönüşmeyi hep başarmıştır.

Çünkü halkları öncelemeyen, kendisine (mesela bizdeki gibi) “Devleti yaşat ki insan yaşasın” gibi abuk ve akıllara ziyan şiarlar edinen baskı ve rant odaklı rejimler, hem kendilerini hem de yönettikleri halkları (en hafif ifade ile) mahcup duruma düşürmüşlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni bugün yönettiği iddiasında olan ancak yönetmek bir yana, “savrum savrum savrulan” rantiye ve faşizan klik, bunun tarihi örneklerini adeta ansiklopedilere girecek boyutta sergilemektedir.

Çünkü bütün “sözde vizyonları”; bilimle, hukukla, adaletle, laiklikle, şeffaflıkla, insan hakları ile düşünce özgürlükleri ile ve ne kadar pozitif çağdaş ve evrensel değer varsa onlarla ama en önemlisi de halkla kavga etmekle sınırlıdır.

Bunun “götürüsünün” de, sadece yönettikleri iddiasındaki ülkeye verdikleri maddi ve manevi zararla kalmayacağının, bu ülkeyi her alanda küme düşürmenin bir çabasına dönüştüğünün de farkında değiller.

İşte tam da bu yüzden; havalimanındaki rezalet ve meteorolojik felaketle mücadelede yetersiz kalmaktan tutun da bugün Sezen’le, yarın Sedef’le öteki gün Ekrem’le, beriki gün Kemal’le, Selahattin’le, Osman’la ve bilcümle muarız saydıkları ile itiş kakış içinde olmayı marifet saymaktadırlar.

Tam da bu yüzden, ekonomik başarısızlıkları nedeniyle yoksulluktan inim inim inlettikleri ülke halkından tutun da, ulusal çapta çarkların durmasına yol açtıkları sanayiye kadar herkesi kendisine düşman etmeyi beceren bir “Karton Devlet”e dönüşmüş olmak umurlarında bile değildir.

Çare, başta (ve öncü olarak) ülke emekçi sınıfının en örgütlü ve en kararlı biçimde bu filme bir son vermek üzere saflarını sıklaştırması ve komediye “The End” diyerek ilk seçimde hem hükümeti değiştirmesi hem de “Devlet”i dönüştürmek için kolları sıvamasıdır.

Çünkü toplumun tüm kesimleri olarak lâyık değiliz bunlara ve bu muameleye.

***

Bu vesile ile BirGün okurlarına, emekçilerine ve bu köşede her cuma günü sizlere hitap etme onurunu bana sağlayan yönetimine ve Türkiye’nin tüm güzel insanlarına kucak dolusu bir “Merhaba” ile söze başlamış olalım.

========================================

Değerli dostumuz Sn. Zafer Arapkirli‘ye BirGün‘de başarılar dileriz.

Kendisini daha önce yıllarca izlediğimiz gibi, burada da izleyecek kendisinden öğrenmeyi sürdüreceğiz. Birikimli, deneyimi ve yürekli, yurtsever – emekten yana çizgisiyle ülkemize daha uzun yıllar katkı vermesini dileriz.

KRT TV’de hafta içi sabahları saat 11:00’de başlayan Medya Terapi programı da çok nitelikli ve değerli. (Bu program aynı gün gece 01:00’de yineleniyor..)

Sevgi ve saygı ile. 29 Ocak 2022

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

Karton devlet” hakkında 3 yorum

  1. emin

    Değerli bir yorum….teşekkürler.evet karton devlet olduk.utanmazlığın sonu olur sanmıyorum.edepsiz ve soyguncuların olduğu ülkedeyiz.emperyalizm bunuda başardı iktidar sayesinde.(bir avuç sünger beyinlilerle)..inanıyorum bu iktidar çöp kutusuna atılacaktır.toplum buna müsade etmeyecek ve tarihin çöplüğüne atılacaktır.

    Cevapla
  2. Gönül Pınar Atacı

    Sözün tam anlamıyla DAHİYANE teşhisler, saptamalar, irdelemeler, yorumlar, teşhirler ve sonuçlar içeren MUHTEŞEM bir yazı ve her sözcüğü MÜKEMMEL bir ek ve dilek. DAHİ yazarları sevgili Zafer ARAPKİRLİ’ye ve sevgili hocamız Prof.SALTIK’a en yürekten tebrikler, sonsuz sağlık ve bağışıklık, esenlik ve mutluluk, utku ve umut dilekleri, derin saygılar ve söz konusu sorun ve sorumlular ile ilgili özel bir adak :

    BU EN BÖLÜCÜ HOKKABAZLIK VE YOBAZLIK

    Bu en bölücü ve gerici hokkabazlık,
    Ve narsist ve azılı nepotist yobazlık,
    Herkese, kin,nefret, yalan,zulüm, iftira,hakaret,küfür doludur,
    Tüm ulusun başına kara bela olmuş tam bir kliniksel olgudur.
    Önce,tam teşekküllü bir akıl, ruh ve sinir hastalıkları kliniğine,
    Sonra da,Yüce Divan’a sevkedilerek layık olduğu bir hücreye,
    Acil olarak hapsedilmelidir,
    Ve mutlaka hapsedilecektir.

    Gönül Pınar Atacı, 29.Ocak.2022

    Cevapla
  3. Duran Aydoğmuş

    İlimden, bilimden, çağdaşlıktan yana olmayan tüm İslam ülkelerinin 14 asırdır devam eden -ortaçağ- zihniyetlerini değiştirmedikçe, çağdaş bir aydın olan Sayın Arapkirli’nin ve diğer aydınların anlattıkları çağdışı gidişat devam edecektir ne yazıkki!
    Başta, İslam’ın merkez ülkesi Suudi Arabistan olmak üzere, Laikliğin olmadığı diğer İslam ülkeleri bu durumlarından kurtulamayacaklardır. 57 İslam ülkesi içinde Atatürk’ümüzün ülkesi Türkiye, çağdaşlık rejimi Laiklik sayesinde 1923-1950 arası -yaklaşık 30 yılda, 622 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun bıraktığı fakir Türkiye’de neler neler yapılmış olduğunu burada Sayın Zafer ARAPKİRLİ ve Değerli Hocamız Prof. Dr. Ahmet SALTIK hocamız dile getirmişler… İyi ki böyle aydınlarımız var… Onlara saygılarımla.
    Duran Aydoğmuş 29.01.2022

    Cevapla

emin için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir